Lifeless

By baekyeolturkey

180K 11.3K 1.5K

Çok neşeli ve pozitif biri olan Byun Baekhyun, mutlu bir aileye, inanılmaz arkadaşlıklara ve sevilen bir erke... More

Tanıtım
1.BÖLÜM - Who I used to be
2.BÖLÜM - Hatred
3.Bölüm - School?
4.BÖLÜM - Frustration, Anger and a Start of a Freshman Year
5.BÖLÜM - Unbelievable
6.BÖLÜM - A Different Person
7.BÖLÜM - Confrontation
9.BÖLÜM - Lost
10.BÖLÜM - Facade
11.BÖLÜM - Why, Baekhyun?
12.BÖLÜM - Let's Just Stop This
15.BÖLÜM - I Want To Know
20.BÖLÜM - Tears And Worry
22.BÖLÜM - School Festival
23.BÖLÜM - Going Home
24. BÖLÜM - Visits
25. BÖLÜM - Panic Attack
26.BÖLÜM - Getting Help
27. Bölüm - Decisions
29.BÖLÜM - First Night
32.BÖLÜM - More Discoveries
33.BÖLÜM - Lunch
35.Bölüm - Tick Tock
36.BÖLÜM - We Both Feel Pain
37. BÖLÜM - Walls Gone Down
40.BÖLÜM (FINAL) - I Won't Let Go
2.Sezon - You're Worth Everything

28. BÖLÜM - Welcome Home

3.7K 333 24
By baekyeolturkey


Yazar; leecrannie

Çeviri; SeKaism


Ç/N: Ya medya için çok üzgünüm TT Fotoğrafları araştırıp araştırıp seçiyorum ve Wattpad sağolsun gözükmüyor TT Gerçi ben bilgisayardan görebiliyorum ama sizin için de mi öyle bilmiyorum. Beni bilgilendirir misiniz? Var mı gören? TT 

Chanyeol'un gözünden;


Öğlen arasına 15 dakika vardı ve Baekhyun ile ortak ingilizce dersimizin olması iyiydi çünkü onu daha sonra aramama gerek yoktu.

Umarım benimle kalmayı düşünür. Demek istediğim, kötü bir fikir değildi, değil mi? Üstelik, onunla gerçekten ilgilenmeyi, bu iki yılda onun için orada olmadığımdan telafi etmeyi istiyorum. Gerçekten de hayır dememesini ümit ediyorum.

Sonunda zil çaldığında ve sınıftakiler çıktığında, her ihtimale karşı kaçmaması ve binanın her köşesinde tekrar onu aramamak için hemen Baekhyun'un sırasına gittim.

"Hey." diye selamladım onun yanındaki sıraya otururken.

Eşyalarını topluyordu ama bana kaçamakça bakıp yumuşak bir şekilde 'Selam.' diye mırıldandı.

"Nasılsın?" diye sordum.

"Daha iyi..." dedi ve sırt çantasını omzuna takıp ayağa kalktı.

"Hmm...Bu iyi." dedim ve ona gülümsedim. Rahatsız göründüğünü fark ettim, bir şey söyleyecekti ama konuşmaya utanıyordu.

"Öğle yemeğini yemeye gidelim mi?" Sordum.

"Uh...aslında, yiyemem. Müdür önceden ofisine gelmemi söyledi bu yüzden... evet, yiyemem.Ama...uhm...teklifin hakkında?"

Konuyu bu kadar çabuk açmasını beklemiyordum. Gerçekten de reddetmemesini umuyorum.Lütfen hayır deme.

"E-evet? Ne diyorsun?" Gergince sordum. Lütfen, lütfen, lütfen hayır deme.

"Uhm...Tamam." Neredeyse duyamayacağım kadar dedi kısık bir sesle. Ama duymuştum, ve kulaklarım duyduğuna inanamıyordu. O ne dedi --

"... Tamam mı?" Ona sordum, hala şaşkındım.

"E-evet. S-seninle kalabilirim." dedi ve ben neredeyse sevinçten yumruk savuracaktım, ama kendimi frenlemeye çalıştım ve onun yerine sadece gerçekten mutlulukla 'Harika' diye bağırdım.

"Ne zaman taşınmak istersin? Okuldan sonraya ne dersin? Ne kadar erken o kadar iyi, değil mi?" diye sordum sesimdeki çok fazla heyecanla.

"Uh...Hala eşyalarımı toparlamadım. Gerçi çok yok ama..."

"Oh doğru. Yarına ne dersin?" Sordum, gülümseme yüzümden hiç gitmedi.

"Uh...sanırım iyi." dedi ve ona sırıttım.

Kabul etti! Dün istekli görünmüyordu bu yüzden hemen evet demesine gerçekten şaşırmıştım. Şikayet etmiyorum, ama neden bu kadar çabuk kabul etti merak ediyorum.

"Benimle kalmayı kabul ettiğin için gerçekten mutluyum ama neden aniden fikrin değişti sorabilir miyim? Demek istediğim, bu kadar çabuk kabul etmeni beklemiyordum...dün, fikre iyi bakmıyordun." diye sordum.

Cevap vermeden önce bir süre beklediği için sorum onu gafil avlamış görünüyordu.

"B-ben...Ben s-sadece bunun k-kötü bir fikir olmadığını düşündüm..." Kekeledi.

Emin değil görünüyordu bu yüzden belki söylemek istemediği başka bir sebep vardır diye düşündüm. Gerçekten daha fazla düşünmedim. Önemli olan sonunda benimle kalmasıydı ve tekrar onu incitmeyeceğimden emin olacaktım.

"Tamam. Öyle diyorsan..." dedim.


****


Baekhyun müdürün odasına gittiği için birlikte öğle yemeğini yiyememiştik. Umarım daha sonra yerdi.

Hiç işim olmadığından, kantindeki her zamanki yere gidip çocuklarla oturmaya karar verdim.

"O halde Chanyeol, dün neredeydin?" Joonmyun hyung sordu.

"Evet, neden öğle yemeğine bize katılmadın?" Yixing hyung devam ettirdi.

"Oh, bunun için üzgünüm. Baekhyun'laydım." dedim çok normal bir şekilde ve hepsi de bana vahşi gözlerle baktı.

"Onunla mı yedin?" diye sordu Sehun dediğime inanamayarak.

"Dahası, o seninle mi yedi?" Bu sefer Jongin'di.

Ağzıma pirinç iterken başımı salladım. " Ama yemeden önce hala zorlamam gerekti." dedim yuttuktan sonra.

"İyi olan asıl nokta zamanı seninle geçirdi. Kaçmadı. Bu iyi bir şey, değil mi?" dedi Minseok hyung sevinçle.

"İyi. Sonunda her şeyin daha iyi olmasını umuyorum." dedi Luhan hyung ve biz de onaylayarak gülümsedik.

"Oh ama unutmadan önce, dün bana acil bir durum olduğunu söylemiştin?" Jongin sordu.

Oh kahretsin. Birbirimizi gördükten sonra ona olan her şeyi söyleyeceğime söz vermiştim, ama sanırım unuttum.

"Acil durum mu?" Jongdae sordu.

"Evet. Sözde grup ödevimizi yapacaktık ama o yapamayacağını söyledi." Kyungsoo açıkladı.

Onlara gerçeği söylemeyi çok fazla istesem de, Baekhyun panik atağınının öğrenmelerini isteyeceğini sanmıyorum.

"Arabam bozuldu ve düzeltmek zorundaydım bu yüzden uhm...öyle. Bunun için üzgünüm." Yalan söyledim.

"Ama buna rağmen evde araştırma yaptım!" dedim Kyungsoo'ya, ödevin kendi kısmımı yaptığımı bilmesine izin vererek. Bu konuda yalan söylemiyordum.

"Tamamdır. Araban için üzgünüm." dedi.

Sebebini soracaklardı böylece de benim neler olduğunu açıklamam gerekeceği için Baekhyun'un evimde kalacağını da söylememiştim, hayır. Başka bir seferde söyleyeceğim.

Gün hala uzun ama çoktan bitmesini istiyorum gerçekten. Yarını bekleyemiyorum. Baekhyun'un benimle yaşamasının geçmişi atlatmasında yardımcı olmayı umuyorum. Onun beni tekrar kalbine almasına izin vermesini umuyorum.


****


~Ertesi gün

Okul bir buçuk saat önce bitmişti ve Baekhyun kütüphanedeki görevlerini tamamlayınca okulun önündeki kafede buluşmaya karar vermiştik ve ben hala arabamı almalıydım. Daha sonra evine gidip eşyalarını alacaktık ve sonunda benim evime taşınacaktı.

Soğuk kahvemi yudumlarken kafe kapısının çanlarının öttüğünü duydum ve Baekhyun'un geldiğini gördüm. Biraz yorgun görünüyordu, ifadesi her zamanki gibi karanlıktı.

Gerçekten onunla ilgilenmeliyim. Artık onun böyle kalmasını istemiyorum.

Sandalyemden kalktım ve ona yaklaştım.

"Gitmeden önce bir şeyler almak ister misin?" diye sordum ve gülümsedim.

"Hayır, iyi böyle." dedi sessizce.

Böyle olmaz. Kendi başınayken bile yiyor muydu?

Daha fazla tartışmayarak, dışarıda arabayı park ettiğim yere onu yönlendirdim ve daha sonra evimdeyken akşam yemeği yemesine karar verdim.


****


Evine gerçekten çok hızlı vardık. Genelde, 15 dakika da orada olurken özellikle bugün daha heyecanlı olduğumdan, gaza biraz fazla yüklenmiş olmalıyım.

"İnmene gerek yok. Sadece bir kaç parça bir şey almalıyım. Çabuk olacağım." dedi kapının kilidini açarken.

"Pekala. O halde burada seni bekleyeceğim sadece." dedim o arabadan inip binaya girmeden önce.


****


Beklerken radyoları geziyordum, ama bir kaç şarkıdan sonra, sıkılmıştım ve bu kadar süredir ne yaptı merak ediyordum. Belki bundan sonra yardıma ihtiyacı olacağını düşündüm bu yüzden arabadan ben de indim ve onun gibi binaya girdim.

İkinci kattayken, bir güm sesi duymamla adımlarım endişeyle hızlandı. Baekhyun'un dairesi merdivenin yanında olduğundan son adımla varmıştım, onu kapıya yaslı bir halde görmüştüm, bavulu yerdeydi ve huysuz görünen bir adam omuzlarını kavramıştı. Biraz sonra yüzündeki korkuyu ve paniği gördüm, hemen onlara koştum ve önünden çektim. Adam zeminde yığıldı ve küfürler savurdu. Bira kokuyordu ve bu midemi bulandırdı.

Yanımda titreyen oğlana döndüm ve iyi olup olmadığını sorsam da cevap vermek için fazla affalamış görünüyordu.

Önceden ittiğim adamdan bir inleme duydum ve ayağa kalkmaya çalıştığını gördüm, gerçi aynı zaman da yalpalıyordu.

"Sikeyim sen kimsin?! Başka bir ibne mi, huh?!" Sarhoşken bağırdı.

Ses tonundan Baekhyun'un korktuğunu hissettim ve bu onu olabildiği kadar iğrenç ayyaştan uzaklaştırmak istememe neden oldu.

"Kahrolası sorunun ne?!" diye bağırdım Baekhyun'un önünde onu koruyarak dururken.

"Bu ibne beni devirdi ve içkim yere döküldü! Son şişemdi bu!" Sarhoş adam tekrar kızgınlıkla bağırdı, sesi biraz peltekti.

Adam gerçekten aklını kaçırmış. Çok acınasıydı.

Normalde, yürüyüp gider ve züppeyi görmezden gelirdim, ama bu sefer, O Baekhyun'umla böyle konuşurken yapamazdım. Kanım kaynadı ve yumruğumu sıktım.

Kızgınlığımın ön plana çıkmasına izin verdim ve yüzüne yumruk attım.

"Git adam gibi işlerle uğraş, acınası aşağılık herif." Nefesimi verdim ve Baekhyun'un bavulunu almadan önce kolundan tuttum ve onu bu serseriden uzaklaştırdım.

Bavulunu bagaja koydum ve ona bakmak için döndüm.

"Komşun muydu?" diye sordum önceden daha yumuşak bir sesle, ve o narince kafasını salladı.

"Benimle yaşamaya karar vermenin sebebi o mu?" Tekrar sordum ve sessizliği, evet olarak anladım.

Bir kez daha ona baktım ve onun görüntüsü kalbimle çekişti. Yere bakıyordu, ellerini sımsıkı kenetlemiş ve hafif titriyordu. Hemen tepki gösterdim ve rahatlatıcı bir sarılış için onu kendime çektim, bir an da korktuğunu hissettim. Nedenini anlıyordum gerçi. Hala ailesiyle olanlar yüzünden travmada olduğuna adım gibi emindim, ve bu durumda muhtemelen önceki korkunç anıları tetiklemişti.

Lanet olası bu aptal ayyaş.

Kibarca sırtını okşadım ve yatışması için 'Sorun yok, Ben buradayım, güvendesin' diye fısıldadım, sakinleşene dek. Onu kendimden uzaklaştırdım ama ellerim hala omuzlarındaydı. Aşağıya eğilince hüzünlü gözleriyle karşılaştım ve ona küçük bir gülümseme verdim.

"Ben asla, birinin bile seni incitmesine daha izin vermeyeceğim, tamam mı? Ben burada olduğum sürece, hep güvende olacaksın. Seni koruyacağım. Unutma bunu." dedim ona kibar bir sesle.

Hiçbir şey demedi ve hep olduğu gibi sadece boş gözlerle baktı bana, ama bu şuan için, canımı sıkmadı.

Aklında neler dönüyor ya da nasıl hissediyor bilmiyordum, ama sorun değildi. Bununla baş edebilirdim. Bundan sonra önemli olan her zaman onun yanında olmamdı. Ona iyi bakmamdı. Aynı şeyleri benim için hissetmese bile ona aşık olmamdı.

Evime -- evimize doğru sürmeden önce onu arabaya götürdüm.


****


Bodrum otoparkına arabayı park ettim ve motoru kapattıktan sonra arabadan indik. Bagajdan çantasını aldım ve asansöre yönelmeden önce elini tuttum. Bindik ve katımda durana kadar bekledik. Kapı bir 'ding' sesinden sonra açıldı, daireme yürüyerek kadar beni takip etmesini sağladım. Sırt çantamdan anahtarı aldım ve içeri girmeden önce kilidi açtım. Işık düğmesini açtım ve ona sırıttım.

"Küçükken neredeyse her şeyimizi paylaştığımızı hatırlıyor musun? Bu yer benim olduğu gibi, senin de olduğu anlamına geliyor.

Eve hoş geldin, Baekhyunnie!"

Continue Reading

You'll Also Like

51.3K 4.8K 8
(tamamlandı) On yılı aşkındır süregelen dostlukları, bir gece ansızın sarhoşluğun verdiği etkiyle gelineceğini hiç düşünmedikleri o noktaya sürüklenm...
betty By ︎ ︎

Fanfiction

2.4M 213K 33
okumayın for vanilla baby
211K 20.6K 36
[TAMAMLANDI] Bakmaya kıyamadığı sevdiğini başka kollarda izleyen Park Jimin ve Jimin'in onu sevdiğinden habersiz gün be gün ona aşık olan Jeon Jungko...
136K 14.1K 32
"İşte bu yüzden ellerini öpmek istiyorum, gerçekte nasıl olduğunu bilmediğim, düşlerimde yumuşacık olan o ellerini." 01.05.19/16.02.20 *uyarı: bu kur...