Yatağımda uzanmış keyfime bakıyorken telefonuma bildirim gelmesiyle telefonumu elime alıp mesajın kimden geldiğine baktım.
Timur'dan geldiğini görünce gülümsemeden edemedim.
Kimden:'Birtanem🖤'
"Bebeğim hazırlan akşam 7 gibi seni almaya geleceğim sana bir süprizim var"
Gönderen: 'Siz.'
"Ne süprizi aşkım ya merak ettim.Ayrıca nereye gidiyoruz onu söyle de ona göre giyineyim"
Kimden:'Birtanem🖤'
"Süpriz adı üstünde söylenmez prensesim rahat bir şeyler giy üstüne,seni seviyorum akşam görüşürüz."
Gönderen: 'Siz.'
"Öyle olsun sevgilim bende seni seviyorum"
Dedim ve mesaj kısmından hemen çıktım.
Yataktan fırladığım gibi dolabımın başına geçip kıyafetlerime bakınmaya başladım.
Kararsızlıklar içindeydim resmen ne giyecektim şimdi ben diye düşünürken aklıma yeni aldığım siyah kumaş pantolonum geldi. Dolaptan onu bulup çıkardım üstüne de siyah bir omzu düşük bir tişört aldım.
Ayakkabı olarak tabii ki topuklu ayakkabı giyecektim benim vazgeçilmezimdi topuklu ayakkabılarım.
Kıyafetlerimi yatağımın üstüne bıraktıktan sonra aşağıdan gelen sesleri duyunca odamdan çıkıp merdivenleri ikişer ikişer inmeye başladım.
Salona girdiğim zaman gördüğüm manzara karşısında kahkahalarla gülmeye başladım.
Ateş abimle kunt abim her zamanki gibi kavga ediyorlardı tabiki komik olan bu değildi ateş abim kunt abimin sırtına çıkmıştı kunt abim ise onu yere düşürmeye çalışıyordu.
Kahkaha sesimle ikisi birden aynı anda bana bakmıştı.
"Fındık kurdu neye gülüp duruyorsun gelip beni Kunt'un elinden kurtarır mısın?"
"Valla hiç kusura bakma ateş abi sen onu kunt abimi delirtmeden önce düşünecektin" bunu dediğim gibi kunt abim iyice sırıtmaya başlamıştı.
Onun tarafında olmam hoşuna gidiyordu.
"İşte benim küçük bebeğim, ateş son duanı et bence ne dersin kardeşim."
Ateş abim bize resmen hainmişiz gibi bakıyordu. Ee ama yapıcak bir şey yoktu her seferinde böyle oluyordu.
Kunt abimi resmen çileden çıkartıyordu. Ve daha dün kız arkadaşlarımdan birine yavşadığı için bunu hak etmişti.
Aslında mesele yavşaması değildi ben birazcık kıskanmış olabilirdim
NE BİRAZI BAYA KUDURDUN KIZIM!!!
Çünkü abilerim benim kırmızı çizgimdi.
"Bakın dışarı çıkacağım birbirinizi öldürmezsiniz dimi ben gelene kadar ona göre gideceğim."
"Hıh ben seninle konuşmuyorum fındık kurdu sen bana yardım etmedin."
Yavaşça yanlarına gittim
"Kunt abicim ateş abimi bırakır mısın?Bence onun için bu kadarı yeterli bir ceza"
"Sen ise yeter ki küçük bebeğim" Abim hemen Ateş abimi bırakmıştı.
Şakasına tehlikeli bir şekilde ateş abime bakıp konuşmaya başladı.
"Ulan ateş yine iyi günündesin ayrıca bana abi demeyi ne zaman öğrenmeyi düşünüyorsun"
"Sana abi demeyeceğim Kunt aramızda sadece iki yaş var rüyanda görürsün"
Tekrar atışmaya başlayacaklarını anlayıp aralarına girdim.
Beni aralarında görür görmez hemen kollarının arasına aldılar ne kadar süre bilmiyorum bir süre o şekilde birbirimize sarılı bir şekilde kaldık.
"Onu bunu bırakta sen nereye gidiyorsun fındık kurdu"
Timur'la buluşacağımı söyleyemezdim. İlişkimizi Doğa dışında kimse bilmiyordu.
Abilerim bana karşı çok kıskanç ve korumacı oldukları için onlara bir süre anlatmayı düşünmüyordum.
"Doğayla buluşacağım abicim gidip hazırlansam iyi olacak"
"İyi bakalım dikkat edin"
Merak etmeyin ederim deyip hemen odama çıktım.
Telefonu kaptığım gibi hemen doğayı aradım.
"Efendim Parla kuşum"
"Doğa ya benim yardımına ihtiyacım var" Evdekiler duymasın diye sessizce konuşuyordum.
"Ne oldu Parla kötü bir şey mi oldu?"
"Hayır ya ben akşam Timur'la buluşacağım abimlere seninle olucağımı söyledim. Beni idare eder misin?"
"Ederim güzelim sen hiç merak etme"
"Teşekkür ederim aşkım" deyip telefonumu kapattım ve hemen hazırlanmaya başladım.
Saat 7'ye geliyordu siyah topuklu ayakkabılarımı da giyip evden hemen çıktım.
Bizimkiler görmesin diye arka mahallede beni bekleyen Timur'un yanına gittim.
Birbirimizi görür görmez sıkıca sarıldık.
Geri çekilip hızlıca yanağından öptüm.
"Hoşgeldin bebeğim, çok özledim seni"
"Hoşbuldum aşkım bende seni çok özledim"
Timur yan tarafıma geçip kapımı oturmam için açtı.
Dudaklarımda ufak bir gülümseme belirmişti.
Yavaşça kendi yerime geçtikten sonra o da sürücü koltuğuna geçip gideceğimiz yere sürmeye başlamıştı.
Telefonumu arabaya bağladıktan sonra Birsen Tezer'in Kağıttan Kaptanlar şarkısını açtım.
Bu şarkıyı çok seviyordum böyle dinleye dinleye Timurun'da en sevdiği şarkı olmuştu.
Yol boyunca hiç konuşmadan müzik dinleyerek gideceğimiz yere varmayı bekledim.
Sahil kenarından bir yere gelmiştik. Timur arabayı durduktan sonra önce kendi arabadan indi sonra benim tarafıma gelip kapımı yavaşça açtı.
"Buyrun hanımefendi"
Arabadan inip Timur'un elini tuttum.
"Teşekkür ederim beyfendi"
Birlikte yürümeye başladık. Gördüğüm manzara karşısından şok olmuştum etraf o kadar güzeldi ki böyle bir süpriz asla beklemiyordum.
Kollarımı sıkıca Timur'un boynuna doladım.
O da belimden tuttuğu gibi beni etrafında döndürmeye başlamıştı.
O beni döndürdükçe kahkahalarla gülüyordum.
"Burası çok güzel ben ne diceğimi bilmiyorum teşekkür ederim sevgilim iyiki hayatımdasın" Timur dudaklarıma minik bir öpücük kondurup beni yavaşça yere indirdi ama elimi bırakmamıştı.
"Her şey senin için bebeğim asıl sen iyiki hayatımdasın sana sahip olduğum için çok şanslıyım." Birlikte yavaşça minderlerin üstüne oturduk. Timur şarap ve birkaç atıştırmalık çıkarıp masaya koymuştu.
Başımı göğsüne yavaşça yasladım. Timur ise yavaş hareketlerle saçlarımla oynuyordu bir eliyle ise ikimizin şaraplarını koyuyordu.
Elime şarap bardağını alıp bir yudumu yavaşça içmiştim Timurun gözleri hep üstümdeydi beni izlemelere doyamıyordu.
"Timur ben daha fazla abimlerden saklamak istemiyorum onlar da bilsin istiyorum"
"Parla'm sen ne dersen o bende abinlerin öğrenmesini çok isterim tabi bu işin sonunda beni öldürmezlerse"
"Ben izin vermem böyle bir şeye aşkım"
"Abinler bana ne yaparlarsa yapsın ben senden asla vazgeçmem prensesim" ne kadar şanslı bir kadın olduğumu şimdi daha iyi anlamıştım.
Benim en büyük şanslarımdan biri de Timurdu.
Arka fonda 'shape of my heart 'şarkısının sesi yükselmeye başladı. Timur yavaşça ayağa kalkıp bana elini uzattı.
"Küçük hanım bana bu dansı lütfeder misiniz"
"Ederim tabi küçük bey" küçük bey mi saçmalama parla görmüyor musun adam KOCAMAN BU ADAMIN NERESİ KÜÇÜK BEY!
Bir eli belimi kavrarken diğer elimi elimi tutuyordu bende yavaşça elimi omzuna koydum. Olduğumuz yerde dans etmeye başlamıştık dans boyunca bir türlü gözlerimizi birbirlerinden ayıramadık
Biz değil çoktan gözlerimiz eşsiz bir şekilde konuşmaya başlamıştı. Tam bu an bir kez daha emin oldum bu adam benim geleceğim bu adam benim çocuklarımın babası olacaktı.
Bir eli aşırı yavaş bir şekilde saçlarımı okşamaya başlamıştı bile, tam o sırada Timurun ağzından bir şiir döküldü
Seni bulmaktan önce aramak isterim
Seni sevmekten önce anlamak isterim
Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Sana hep, hep yeniden başlamak isterim.
Bu güzel şiir karşısında nutkum tutulmuştu. Şiiri bitirmesiyle dudaklarımızın birleşmesi bir olmuştu. Dudaklarımız birimizin dudaklarında kaybolmuş bir şekilde öpüşmeye devam ediyorduk. Bir süre sonra ayrılmıştı dudaklarımız birbirinden.
"Gel güzelim birlikte uzanıp yıldızları izleyelim sen göğsümde uyu ben seni izliyim saçlarınla oynarken, olur mu?"
"Olur her şeyim olur" beraber yerdeki minderlere uzandık benim kafam Timur'un göğsünde onun bir eli ise saçlarımla oynuyor. Birlikte saatlerce gökyüzündeki yıldızları izledik en sonunda ise onun göğsünde uyuya kaldım.
—————————————————
—————————————————
Bölüm bu kadardı canlarım. Umarım beğenirsiniz.