BENİM MAFYA'M | TEXTİNG

By yazarimsitatli

1.5M 64K 29.5K

~TAMAMLANDI~ 0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨... More

1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
BAYRAM ÖZEL🦋🌼
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36. BÖLÜM
37.BÖLÜM
39.BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM
44.BÖLÜM
45.BÖLÜM (FİNAL)

38.BÖLÜM

14K 632 341
By yazarimsitatli

Keyifli okumalar✨

Bora Ve Mine Vibe✨☝🏻

Seko ve Elif Vibe✨☝🏻

Dora ve Korkut Vibe✨☝🏻

Mine ve Bora'nın bayramdan kalma bir fotoğrafına hayır demezsiniz bence
✨☝🏻🧚‍♀️(Küçüklükleri.Bayram Özel bölümü Vibe...)

***

"Benimsin."

"Öldüm diye bitti mi sandın?"

"Her şey yeni başlıyor!"

"Sana Bora ve tüm etrafındaki insanlar ölecek demiştim."

"Ölecekler."

"Ölmeyecekler!"diye büyük bir çığlık attım.
Nereden gelmiştim buraya bilmiyordum.

Bora yoktu.

Kızım yoktu.

Yalnızdım.

Gözlerim üzerime kaydı.Ellerim kendimden uzaklaştı.Heryerim kandı.Kan ve pis bir koku.

Karanlık tüm bu ormanı kaplamıştı.Tıpkı karşımda duran adamda yaptığı gibi.Tek bir ışık bile bırakmamıştı.

Saf kötülüktü bu.Saf ve ucu bucağı olmayan. Tutulamayan.Balçık gibi.Kopardıkça daha saçılan bir cinsti.Elimi kaptırmıştım.Kolumu istiyordu.Kolumu ve kanadımı.

Kızımı ve sevdiğim adamı.

Beyaz elbisemin kana bulanmış halini gördükçe kusma isteğim daha da arzuladı, bedenimi.

"Sen öyle san.!"

Umut...Bir çok Umut...Kafamda yankılanan onlarca klonlanmış ses.Ellerim omuzlarıma doğru yükseldi."Uzak dur benden!"

Çığlığımı hiçe saydılar.Etrafımda döndükçe sanki çember küçülüyordu.

"İntikam alacağım."

"Kan!"

"Kan senin en yakın arkadaşın!"

Yere çöktüm.Hafif ama çok soğuk bir rüzgar başladı.

"Kan!"

"Kan istiyorum!"

Sesler kulağımda dönüp durdu.Tekrardan bana ulaşıp,aynı döngüye devam etti.

Soğuk bedenimi yerden yere vurmak istercesine bana çarpıyor,yere düşmemi dört gözle bekliyordu.Tıpkı benimde yardım beklemem gibi.

"Sus!"dedim elim kulaklarımı sıkıca kapatırken."Sus iğrenç Sus!"

Beni duymuyorlardı.Daha da bağırıyor kafamın her santimine sesini ulaştırıyordu.

Gözlerimden akan yaşlar kifayetsizdi.Yerde çömelmiş bir halde yardım beklemem gibi anlamsızdı.

"Kızını da alacağım."dedi içlerinden biri. Yüzlerce Umut vardı.Yüzlerce Umut.

İleride kırmızı bir ışık belirdi.Sert yağan yağmur ile gözlerim sanki buğulandı.Göz yaşlarımı silip ayağa kalktım.

"Geldin mi Bora?"

Ses gelmedi.Etrafımda dönmeye devam eden Umut'ları kıyasıya sıyırıp yanlarından geçtim.

Tek isteğim o ışığın altında Bora'nın beni bekleyişi olmasıydı.

"Bora?"diye sordum.Yağmur saçlarımın yüzüme yapışmasına sebep oluyordu.Rüzgar hali hazırda ıslanan üzerimin bana soğuk bir duş etkisi sağlamasını ve üşüdükçe daha da kötü bir hal almama sebep oluyordu.

Korkuyu iliklerime kadar hissetmem bir çözüm teşkil etmiyor,aksine dahada körüklüyordu bedenimi.

Kırmızı ışığa yaklaştıkça görüş açım temizlendi.Göz yaşlarım yağmurla yarışır cinstendi."Bora?"dedim tekrardan.Arkası dönüktü.O Bora'ydı.Emindim.

Bora yavaşça önünü bana doğru döndü. Kucağında kızımız vardı.

"Peri?"demem ile Peri büyük bir çığlık attı.
Durmadan,hıçkırarak ağlamaya başladı.

"Kızım buradayım ağlama."dedim yüksek sesle.Duymadı beni.Ağlamaya devam etti.
Yağmur üzerine düşüyordu.Bora onu neden sarıp sarmalamıyordu?Kızım üşüyordu.

"Bora kızımı bana getir!"dedim sinirle. "Üşüyecek."

Bora beni duymamış gibi arka tarafıma bakmaya devam ediyordu.

"Bora!"dedim gözlerini bana çevirmesi için ama duymadı.Bakmadı.

Yaklaşmaya çalıştım fakat yaklaşamadım.

Arkamda oluşan rahatsız edici kahkahalar ile o yöne döndüm.

"Çekirdek aile."dedi kafasını boynuna doğru yatırmış bir şekilde Koran.

"Sen öldün."dedim net bir sesle.

"İntikam zamanı."dedi.Sesindeki nefreti hissetmiştim ve bu beni dahada korkutmuştu.

Önüme döndüm ve Bora ile Peri'ye baktım.
Kızım ağlıyordu ve Bora hala bir şey yapmıyordu.

"Bora koru kızımı!"attığım çığlık bile kifayetsizdi.

"Mine zorlama.Hepimiz öleceğiz."duyduğum ses ile gözlerim Bora'ya kaydı.

"Ne diyorsun sen!"dedim sitemle.

"Öleceğiz."dedi tekrardan.Beni neden duymuyordu?Neden görmüyordu?

Nihayet adımları bana doğru yönelince içimde bir ferahlık oluştu.Yağmur şiddetini arttırmıştı.Kızımı korumalıydım.Üşürdü.

Bora yanıma geldiğinde ellerimi iki yana ayırdım.Dudaklarım kıvrıldı."Kızım."dedim sevecen bir tavırla.

Bora durmadan yanımdan yürüyüp geçti.
"Bora?"

Takmadı.

"Bora ne yapıyorsun sen!"dedim sitemle.Hala beni duymuyordu.Koluna yapışmıştım.Geri çekmek istedim ama gücüm yetmedi.

"Kızımı ver!"

Bora kucağında duran kızımızı Koran'ın kucağına bıraktı.

"BORA!"büyük çığlığım ile anlık yağmur durdu sanki.

Koran büyük bir kahkaha attı.Kulaklarımı kapattım.Bu ses tekrardan başlamıştı.

"İntikam zamanı!"

"Kan!"

Kulaklarımın dayanacak gücü kalmamıştı.
Yere oturdum ve ağlamaya başladım.

"Kızımızı koru Bora!"diye bildim son kalan dermanım ile.

"İntikam alınmalı."Bora'nın sözlerine hayret ile kafamı salladım.

"Hayır o masum.Bana verin kızımı o masum!"

Koran tekrardan büyük ve iğrenç bir kahkaha attı.Kulaklarımı parçalamak istedim.

Umut ve bir sürü Umut'un sesleri...Koran'ın kahkahası.

Kulağım kanadı.Ölmek istedim.

Peri büyük bir çığlıkla ağladı.Gök onun için feryat etti.Babası kızımı korumak yerine bir katilin eline bıraktı.

Üzerimde oluşan kanlar aktı.Akıp toprağa karıştı.

Gözüm yanda oluşan küçük bir çukura kaydı.
Ağlamalarım şiddetlendi.

"Yapmayın yalvarırım."

Koran,Peri'yi alıp küçük çukurun içine koydu.Belinden bir silah çıkardı ve hiç düşünmeden silahı ateşledi.Ormandaki tüm kuşlar uçuştu.Etrafı derin bir sessizlik kapladı.

Bu derin sessizliği büyük bir çığlık atarak bozmuştum."PERİ!"

***

Gözümü açtığım an karnımda hissettiğim ağrı ile büzüldüm.Yanağımdan akıp giden soğuk gözyaşını elimin tersi ile sildim.

Kızım?

"Birtanem iyi misin?"sese doğru baktığımda baş ucumda bana telaşla bakan Bora'yı gördüm."Sadece bir kabustu.Güvendesin.
Güvendeyiz."

Bora'nın dediklerine kulak asmadan kolumda duran serum iğnelerini söktüm.

"Nereye bir tanem?"

"Kızıma!Beni bebeğime götür!"

Bora koluma girdi ve ağırlığımı ona vermemi sağladı.

"Tamam.Sakin ol.Tamam şimdi gidiyoruz."

Aceleyle yerimden kalktım.

"Hadi gidelim çabuk."

Kapının açılması ile ayakta Bora'ya yaslanırken gözlerim kapıya kaydı.

İlk annem içeriye girdi.Sonra bir hemşire kucağında minicik bir bedenle bana gülümseyerek yaklaştı.

"Selam annemiz.Biz geldik."dedi dinginleştirici bir sesle.

O an sanki tamamlanmış hissettim. Gördüğüm kabus aklımdan uçup uzaklaştı.

Gözlerim buğulandı.Kalbim hızlı atmaya başladı.Minik beden gözleri kapalı ama minik dudağı iki yana kıvrılmış bir şekilde hemşirenin kucağında duruyordu.

"Bu benim kızım mı?"diye sordum sessizce.
Öyle ki bir an duyulmadı sandım.

"Anneye merhaba de Peri hanım."dedi sarı saçlı,mavi gözlü hemşire.

Bir iki adım geri attım.Elim ağzımı kapadı.
Bir elim ise göğsüme ulaştı.Kıkırdadım.

"Benim kızım!"dedim yüksek sesle.

"Peri."dedim bu sefer doğrulamak ister gibi.
Peri...Benim kızım.Benim ve sevdiğim adamın kızı.Ben artık bir anneydim.Kızı olan güçlü bir anne.Kızını koruyacak ve her daim onu düşünecek güçlü bir anne.

Gözümden bir damla yaş süzüldü.Dünyada olabilecek en güzel şey sarı saçlı,mavi gözlü bir hemşirenin kucağında duruyordu.

Gerilediğim adımları tekrardan yürüdüm ve hemşirenin tam yanına vardım.

"Alabilir miyim?"diye sorduğumda gülerek bana baktı.

"Bence alın.Annesini çok özledi."

Küçük bir kahkaha attım.Yanağımdan akan yaşı sildim.Alel acele üzerimi düzelttim.
Saçlarımı arkaya attım.Ellerimi önüme uzattım.Rahat bir kucak oluşturmaya çalıştım.Annemin küçük iç çekmelerini duyuyordum.Ağlıyordu.

Hemşire bebeği yavaşça kucağıma indirdiğinde bir an kendimi çok güçlü bir kadın gibi hissettim.

Gözlerimden akan yaşı Bora sildi.Gözlerim onun kahveliklerine döndü. Gülümseyip, kızıma baktım.

Kulağına yaklaştım ve büyük bir hevesle derin bir nefes aldım.Avuç kadar olan bedenini iyice sarıp sarmaladım.

"Başardık kızım."fısıldayışım ile kucağımda ki küçük beden kıpırdandı.

Endişeyle hemşireye baktım."Canını mı yaktım?!Canı yandı!"dedim telaşla.

"Sakin olun."Hemşire omzumu sıvazladı.
"Oda çok mutlu."dediğinde tekrardan Peri'ye baktım.

Burnunda duran minik beyaz lekelere baktım. Dudakları minicik ama şekilliydi.Burnu minicik bir nohut kadardı.Kaşları belli belirsizdi.Saçları azıcık ama kumral bir renkteydi.Elleri...Elleri ise pamuk kadar beyaz ve ceviz kadardı. Yumruk yapmıştı.

Dudaklarım hafifçe o minik yumruklara değdi.Büyük bir nefes çektim içime minik ellerinden.Kokusu tarifsiz güzellikteydi.

Bora omzumdan tuttu ve yana açılan geceliğimden fırsat bularak omzuma minik bir öpücük bırakmıştı. Gülümsedim. Gözlerimiz buluştu.Uzanıp gamzesinden öptüm.

Gözlerimizde ki parlaklık başarmanın verdiği mutluluktu.

***

"Allahım ısırmak istiyorum ben bunu."
Dedi Dora.Saatlerdir aynı şeyi söylüyordu.
"Ay abi çok iyi yaptın kuvözü odaya aldırarak."

Gülümsedim."Yanımızda durması daha iyi olur."

"Aynen öyle."dedi annem gülümseyerek.

"Halası gibi de kumralmış."Dora'nın söyledikleri ile hepimiz gülümsedik.

Annem ayağa kalktı ve kuvözün baş ucuna geldi."Bu anneannesi ve dedesinden Peri'mize." dediğinde elinde duran üç altını gördüm.

"Teşekkür ederiz Ecem anne."Bora'nın dediğine katılarak kafamı salladım.

"Teşekkür ederiz anne."dediğimde bana yaklaştı ve alnımdan öptü."Tebrikler." dediğinde gülümsedim.

Babam yanıma yaklaştı ve annemin koluna girmiş bir vaziyetteyken eğilip saçlarıma bir buse kondurdu."Tebrik ederim güzeller güzelim benim."dedi ve gülümsedi."Eminim ki hatırladın."dediğinde kafamı onaylar biçimde salladım.

"Evet."

"Neyi?"diye soran Amelia ile babam ona doğru döndü.

"Peri aslında Mine'ye koyacağımız bir isimdi ama son anda Mine koymaya karar verdik.Belki de baştan beridir Peri ismi torunumun hakkıydı."dediğinde burukça gülümsedim.

"Vov muhteşem."dedi Amelia.Böyle bir şey beklemiyordu.

"Bu da Seko abisinden olsun."dedi Seko.
Elinde bir kolye varken.Aslında ne yalan söyleyeyim ben çekirdek bekliyordum.

Seko elinde duran minicik kolyeyi kuvözün çıkıntısına astı."Büyüdüğünde Seko abin sana elleri ile asacak bu kolyeyi."

"Çok teşekkür ederiz."dediğimde gülümsedi.Elif yanıma yaklaştı ve baş ucuma oturdu.Çekindiği o kadar belli oluyordu ki.Yanakları kıpkırmızı olmuştu.
Onu sakinleştirmek için ellerinden tuttum.
Gözleri beni buldu."Tebrik ederim."dedi ve sıkıca sarıldı boynuma.

Kafasını boynumdan çektiğinde elinde tuttuğu minik bir deniz kabuğu bulunan ipten bilekliği kaldırdı."Daha güzel bir şey almak isterdim ama-"

Uzanıp yanağına bir öpücük bıraktım.
"Emin ol hepsinden daha güzel.Çok teşekkür ederim."dedim ve bileğimi ona doğru uzattım.

"Aşkım bana da yapar mısın?"diye soran Seko'ya daha neler der gibi baktım.Buna da özenme be kardeşim!

"Buda benden olsun."diyen Korkut'a bakıp gülümsedim.Elinde küçük bir çerçeve vardı.

Meraklı gözlerle onu izledim.Yanıma yaklaştı.Komidine bıraktığı çerçeveye baktım.Ağzım kocaman açıldı. Gülümseyerek elime aldım tahtadan çerçeveyi.

Burada hepimizin olmayan ama aslında varmış gibi yapılan bir fotoğrafı vardı.
Peri,ben,Bora,Korkut,Seko,Etem abi,Dora,Elif,Ekrem...Montajla yapılan bir fotoğraftı ama gerçek gibiydi.Gülümseyerek Korkut'a baktım."Bu çok güzel."

"Teşekkür ederiz."dediğimde Dora'da sırıtıyordu.

Dora kuvöze doğru yürüdü."Benim hediyem ise bence en doğru karardı."

Elinde duran 'Halamı çok seviyorum.'yazılı zıbını görmem ile gülümsedim.

"Bak sen.Ama bu şike."diyen Seko ile küçük bir kahkaha attım.

"Sende çalış sende kazan."dedi Dora,Seko'ya.

"Yalnız ben kolye aldım.Hiç çıkarmaz.
Seninki büyüdüğünde puf!"dedi Seko,Dora'ya.

"her yaşında yenisini yaptırırım bende."dedi Dora.

"Desene Korkut bitti paralar."dedi Seko, Korkut'a.

Korkut ise olaya fransızdı.

"Sekocuğum!"dedi Dora ağzının içinden konuşarak.Tehditvari bir şekilde öksürdü.

"Pardon Bora abim istemiyordu değil mi?"
Dedi ve küçük bir kahkaha attı.

"Aşkım biz hava alsak iyi olur."Dedi Elif,Seko'ya.

"Sen bırak ben vereceğim havasını yenge."
Dedi Korkut,Elif'e.

Seko boku yedim şimdi ben der gibi yutkundu sertçe."Yok ya ben böyle iyiydim."Dedi ve o sırada Amelia ayaklandı.

"Arkadaşlar bize biraz izin verir misiniz?"
Diye soran Amelia'ya odadaki tüm kişiler baktı.Bora'nın bana bakması ile kafamı aşağı yukarı salladım.

Bora ayaklandığında tüm kişilerde odadan çıktı.

Bora çıkmadan önce,"Buradayım."demeyi ihmal etmemişti.

Amelia,Peri'ye bakıp gülümsedikten sonra yanıma yaklaştı.Baş ucuma oturduğunda nemli gözlerini daha iyi gördüm.Ellerini belime sıkıca sardı ve kafasını boynuma gömdü.

"Canım arkadaşım."Elleri saçlarımı okşadı.
Gözlerimin dolduğunu hissettim.
"Ne yaptılar sana?"

Kafasını boyun çukurumdan çıkardı ve gözlerini gözlerime dikti.Bir yandan da elleri saçlarımda dolaşıyordu."Bağırış seslerini duydum.Konuşmak istedim."

"Amelia çok korktum."dedim sesim titrerken.Dudaklarım büzüldü."Öleceğimize emindim."Burnumu çektim."Bora'da ölecek sandım."Amelia uzanıp yanağımdan öptü.
"O kadar çok acı çektim ki..."derin bir nefes aldım."Kurtulacağıma ihtimal bile vermedim."

"Biliyorum çok zordu.Yaşamadan anlayamam bunu da biliyorum ama tek bildiğim artık bittiği.Artık bitti bir tanem."
Dediğinde kafamı salladım.

"Bitti değil mi?"diye sorduğumda gözümden bir damla yaş daha döküldü.

"Bitti ama mutlu günler daha yeni başlıyor."
Dedi ve ellerimden sıkıca tuttu.

Meraklı bir ifade yüzüne yerleşti.Belliki aklını kurcalayan bir şey vardı.

"Mine."dedi sorar gibi."Umut sana cinsel ya da fiziksel bir zarar-"

Kafamı iki yana salladım."Hayır öyle bir şey olmadı."

Amelia anlamış gibi kafasını salladı.
"Korkma hepimiz senin yanındayız.Hepimiz seninle beraberiz."

"Biliyorum."dedim ve sıkıca boynuna sarıldım."İyi ki varsın Amelia."

Saçlarıma minik bir öpücük bıraktı.
"Ben şimdi sizi anne,baba ve minik kızı olarak yalnız bırakayım.Malum mahndamız sizi hemen özlüyor."

Küçük bir kahkaha attım."Çağırırsın." dediğimde kafasını onaylar biçimde salladı.

Bir kaç saniye sonra kapı tekrardan açıldığında kendimi düzelttim.Arkamda duran yastığa belimi düzgünce oturttum.

Bora yerine doktoru gördüğümde gülümseyerek doktora baktım.

"Nasılız bakalım?"

"Daha iyiyim Levent bey."Gözüm Peri'ye doğru kaydı."Bebeğim nasıl?"

Doktor Levent göz ucuyla Peri'ye baktı ve tekrardan bana döndü.

"Mine hanım bildiğiniz gibi çok zor bir hamilelik süreci atlattınız.Şuan her ikinizde
gayet iyisiniz.Sadece sonraki zamanlar için tedbir almamız gerekiyor."dedi ellerini cebine koyarken.

"Nasıl bir önlem?"diye sorduğumda Doktor Levent gözlerini benden kaçırdı.

"Levent bey ne oluyor?"diye sordum daha fazla dayanamayarak.Kızıma bir şey olmasına dayanamazdım.

"Mine hanım bebek gelişimini tamamlamış ama henüz tam anlamıyla gelişmiş bir bebek diyemiyoruz.Bunun için siz taburcu olsanız bile minik bir süre daha bizimle kalacak."dedi Doktor.

"Neden bir sorun mu var?"diye sordum telaşla.Bizim evde de kuvöz olabilirdi.
Bu bir sorun değildi ki?

"Hayır yanlış anlamayın.Sadece bir kaç hafta gözetim altında tutmalıyız."

Gözümden bir damla yaş düştü."Yalancı!"

Kızıma bir şey oluyordu ve bana söylemiyorlardı.Ya Koran ve Umut hala yaşıyorsa?Ya Bora benim üzülmemem için bana yalan söylediyse?

Doktor şaşkınca bana bakarken ayağa kalktım."Kızıma bir şey oldu değil mi?"

Doktor kafasını iki yana salladı.

"Doğru söyle!Onu benden alacaklar!Değil mi alacaklar!"kızımın kuvözünün yanına gittim ve sıkıca ellerimin arasına aldım.

"Defol!"

"Defol uzak durun bizden!"

Doktor ne diyeceğini şaşırmış bir halde bana bakarken nefretim daha da büyüdü.
Bu bir oyun olabilirdi.Bebeğimi benden almak için bir oyun olabilirdi.Kızımın yanından ayrılmayacaktım.

"Çık dışarı!Çık!"Doktor kafasını iki yana salladı ve odadan çıktı.

"Sevgilim?"diye yanıma yaklaşan Bora'ya sinirle baktım.

"Kızımızı bizden alacaklar ve sen dışarıda mı duruyorsun?"diye bağırdım.Bora iki elini havaya kaldırdı.Elinde iki pet şişede duran su vardı.

"Su almaya gitmiştim.Sakin ol.Ne oldu?"

"Doktor kızınız burada durmalı diyor.
Bense taburcu olacakmışım!Kızımı almak için beni buradan uzaklaştırıyorlar!"dedim tek nefeste.

Bora suları masaya bıraktı ve yanıma gelip belimden tuttu.

"Aşkım benim.Güzel karım.Kızımız erken doğdu.Bu yüzden kalsın istiyorlar.Bizde gitmeyiz.Korkma sen.Ben kızımın yanından bir saniye bile ayrılmam."Bora'nın dedikleri ile bir kaç saniye duraksadım.

"Bırakıyordun."dediğimde anlamsız bir şekilde bana baktı.

"Nasıl yani?"

"Gördüm rüyamda bırakıyordun!Amcana veriyordun kızımızı."dedim gözümden bir damla yaş döküldü.Bora yanağıma güven vermek ister gibi bir öpücük bıraktı.

"Bir tanem o sadece bir kabustu.Ben kızımı ölsem bile bırakmam.Hadi gel."dediğinde beni sürüklediği yere doğru gittim.

Bedenimi yavaşça yatağa uzattı.Yastıkları arkama doldurdu.Alnımdan öptü ve burnunu burnuma dayadı.

"Bize kimse zarar veremez.Kim bize yaklaşmaya çalışırsa belasını benden bulur."dedi emin ve net bir sesle. Gülümsedim.O bizi korurdu.

"Beni karanlıkta bir başıma bırakma bir daha."dediğimde kafasını iki yana salladı.

"Asla.Asla bir daha bırakmam seni.Sen git desen bile."

Gülümsedim.Elim yanağını ovuşturdu.

"Söz ver."

"Söz."

"Söz."dedi tekrarlayarak.

"Uyursam kızımızın başında bekler misin?"

Gülümsedi ve yanağıma bir öpücük bıraktı.
"İstediğin kadar uyuyabilirsin.Ben burada sizin yanınızdayım.Bir santim bile uzağınıza gitmem."dediğinde güvenle gülümsedim.Yatakta yatar pozisyona gelip kafamı yastığa oturttum.Gözlerim ağırlaştığında esnedim ve gözlerimi yumdum.

***

"Sessiz ol Seko.Of!"

Dora'nın sesi ile gözlerim aralandı.

"Asıl sen sus çingene.Çekil bakalım şuraya!"

Bunlar yine neden didişiyordu böyle?

"Düzgün konuş!"

Korkut'un korumacı sesiyle gözlerimi tamamen açtım.

"Ne oluyor!"dedim yatakta aniden dikleşerek.

"Sıçtık!"dedi Seko elinde konfetiyle Peri'nin üzerinde dururken.

Dora'nın kafasında geyikli bir taç,Korkut'un kafasında yılbaşı şapkasına benzer bir şapka,Seko'nun boynunda ise yeşil bir püskül vardı.

"Ne yapıyorsunuz siz!"dedim sinirli bir şekilde.

"Sürpriz!"dedi Dora birden.Seko elinde duran konfetiyi döndürüp patlattı.

Aniden korkuyla yatakta zıpladım.Peri ağlamaya başladı.

"Bu sefer sıvadık işte!"diyen Korkut'u takmadan yerimden kalktım.Karnıma giren ağrı ile kasıldım.

"Bora nerede?Bu haliniz ne sizin?"Kaşlarım sinirle çatılmış sesim her an birini vuracak gibi çıkmıştı.

"Şey biz-"Peri'yi yavaşça kucağıma aldım.
"Sadece fotoğraf çekecektik."

"Sus!"Dedim ve Dora'ya döndüm.

"Hemşireyi çağır çabuk!"

Korkuyla Peri'yi kucağımda sallamaya başladım.Canı mı yanmıştı?Korkmuştu kesin.UF ama bunların deliliklerine başlayacam ha!

Hemşire alel acele yanıma geldiğinde Peri'yi kucağımdan aldı.Öldürücü bakışlarımı üçlünün üzerinde gezindirdim ve tekrardan Peri'ye döndüm.

"Bizimkiler bilmeden konfeti patlattı.Korktu sanırım."dediğimde hemşire de bizimkilere sinirle baktı.

"İsterseniz size vereyim.Anne kucağında daha çabuk sakinleşir."kafamı onaylar biçimde salladım ve Peri'yi kucağıma aldım.
"Sizde çıkın lütfen dışarıya."hemşirenin sinir dolu sesiyle dışarıya sırayla çıktılar.
Dora sessizce -özür dilerim-demeyi eksik etmedi.Kıyamıyordum ama bebek için sorun oluyordu.

Peri biraz daha ağladıktan sonra kucağımda sakinleşti.Burnuna minik bir buse kondurdum.Hemşirenin yardımı ile yatağa oturdum ve Peri'yi kucağıma aldım.

"Hanimiş benim miniğim?"burnuna bir buse daha kondurdum."Gözlerini açsada bal gözlerini öpsem."dedim ve bu sefer alnından öptüm.

"Peri kucağınızda kalabilir.Birazdan geldiğimde emziririz.Siz biraz dinlenin." hemşirenin sözlerine gülümsedim ve odaya Bora girerken hemşire çıktı.

"Aşkım?"

"Ne aşkım Bora'ya!Hani duracaktın yanımızda?"dediğimde üzülerek bana baktı.
Kırmak istemiyordum ama şuan ondan başka kimseye güvenemezdim.

"Aşkım yemek getirdim sana."dediğinde elinde duran poşete baktım.

"Dora ve Seko gili gördün mü?"diye sorduğumda kafasını salladı."Sen onların kusuruna bakma."dedi.

"Kusur değil Bora.Sadece bu delilerle kızımızı zarar gelmeden büyütürsek şükredeceğim."küçük bir kahkaha attım.
"Hayır yani konfeti patlatmak nedir?"

Bora gülümsedi ve yanıma oturdu."Onlarda çok heyecanlı."dediğinde kafamı onaylar biçimde salladım.

"Biliyorum bu yüzden bir şey demedim."
Bora poşetten yemeği çıkarırken bende dikkatli bir şekilde ayağa kalktım.Bebeği kuvöze koydum ve kapağı kapattım.

"Annem nerede?"diye sorduğumda, "Dışarıda kantinde.Çağırmamı ister misin?"

Kafamı onaylar biçimde salladım."Birazdan emzirecekmişim.Ben korkuyorum.O gelse çok iyi olur."dediğimde elindeki işini bıraktı.

Kapıya doğru yürüdü."Seko Ecem anneyi çağırsana."dediğini duydum.Tekrardan kapı kapandığında yanıma geldi.

"Kızım."kuvöze yaklaştı.Bir parmağını sanki ona dokunuyormuşçasına hareket ettirdi. "Prenses Peri'm."dedi ve kocaman gülümsedi."Baban seni yesin mi?"

"Bora."dememle gülümseyerek bana baktı.
"Ben evimize dönmek istiyorum."

"Tamam doktorla konuşup hallederiz bir tanem."dediğinde yanına yaklaştım.

"Ama."dememle merakla yüzüme baktı.

"Ama?"

"Ama eski evimize.İstanbul'a.Başladığımız noktaya."dedim tane tane.Kaşları çatıldı.

"Bir şey mi oldu?"

"Ne gibi?"diye sordum.

"Neden birden İstanbul'a dönmek istiyorsun?"diye sordu.Bu sorusunda haklıydı fakat diyeceğim tek şey 'Ben o eve bir daha girmem'olacaktı.

"Ben o eve bir daha girmem."

"Neden?"

"Bora ben o evde kaçırıldım.Kızımı o eve sokamam."dedim düşüncemi destekleyerek.
Haklıydım.Böyle düşünmeye devam edecektim.

"Tamam sorun yok.Hallederiz."dediğinde içim rahatlamıştı.Fakat bir sorun daha vardı .

"Biz-"dedim ve yatağa oturdum."Ne zamandır birbirimizden bir şeyler saklıyoruz?"diye sorduğumda duraksadı.

"Kaç tane yalanın var Bora?"diye sordum kaşlarımı çatarak.

"Ne demek bu?"diye sordu.

"Neden duraksadın?Neyi düşünüyorsun?"

"Hangi konudan bahsettiğini düşünüyorum Mine."diye yükseldi.Ayağa kalktım ve gözlerinin içine baktım.

"Tüm mal varlığını satmak yerine benim üzerime yaptığını ne zaman söyleyecektin?"
Diye sorduğumda şaşkınca yüzüme baktı.

"Sen bunu-"

"Pek kıymetli amcan ve pek kıymetli güvenliğin adam söyledi."dedim soğuk bir sesle.

"Neden ben Bora?"

"Neden Dora değil?"

"Tüm bu olanların asıl sorumlusu Dora değil mi zaten?"

"Bu işlerin,senin,bizim,herkesin aslında bağlandığı nokta o değil mi?"

"Neden o değilde ben?"

Sorularım karşısında sadece bana odaklı bir şekilde baktı.Sanki iri cüssesi bir an çöktü.
Laflarım belki ağırdı,belki değildi ve fakat doğruydu.Olanlar Dora içindi.Belki de acılarım bile onun içindi.

"Mine ben-"Yanıma oturdu ve elimden tuttu."Ben kardeşimi korumak istedim evet ama bu yolda seninle yürümeye seni zorlamadım.Eğer pişmansan-"

Şiddetle kafamı salladım."Ben bunu kastedmedim Bora.Ben hiç bir şeyden pişman değilim.Fakat sadece anlamaya çalışıyorum.Neden ben?Neden Dora değil?"

"Seni seviyorum Mine.Mal varlığımın senin olmasını istemem neden garipsenir bir durum oldu!"diye sordu.Beni anlamaya çalışır gibi bir hali vardı.

"Çünkü sen istemeyerek Beyli oldun.Sen kardeşin için Beyli oldun Bora."dediğimde aklıma doluşan şey ile ürperdim.

Hemde kardeşin bile olmayan biri için.

"Onu korumam lazımdı.O annemden kalan emanetti bana."dedi.

"Anlıyorum seni ama kendini feda edecek kadar koruduğun birine malını devretmen daha doğru olur."dediğimde anlamsız bir şekilde baktı bana."Bak anlıyorum seni.
Fakat ben bu kadar yükü kaldıramam."

"Ne yükünden bahsediyorsun Mine?
Benim param ve senin olmasını istedim."
Dediğinde gözlerine baktım.Bunu söylemek onu kırardı biliyordum ama,

"Bora o paranın içinde yüzlerce insanın kanı var ve ben böyle bir malı istemiyorum."dediğimde gözünde bir parıltı oluştu.Yeni yeni söylemek istediğim şeyi anlıyor gibi bir hali vardı.

Anlamış gibi kafasını salladı.Ellerini elimden çekti. Bu hareketine anlam veremedim ama onu izlemeye devam ettim.

"Şimdi anlıyorum."dedi ve çenesinde yeni yeni beliren sakallarını kaşıdı.

"O parada kan var."dedi dediğimi tekrarlayarak.Ama daha çok kendine duyurmak ister gibi bir hali vardı.Cevap vermedim.Gözleri yavaşça gözlerimi buldu.
Sanki heybetli omuzları kökten çöktü.
İki elini havaya kaldırdı."Ellerimde de var."
Dedi ve küçük bir kahkaha attı.Daha çok siniri bozulmuş gibiydi."Ellerimi de mi tutmak istemiyorsun?"diye sorduğunda yeni idrak eder gibi kafamı iki yana salladım.Ayağa kalktım ve ellerini tuttum.

"Saçmalama Bora!"bir elim yanağını okşadı.
"Ben senin için ölmeyi bile göze alacakken, bunu düşünmen çok saçma."dediğimde bana bakmaya devam etti.

"Saçma değil Mine.Benim paramı,benim hayatımda birilerinin kanı olduğunu düşünüyorsan,bunu düşünmen de normal."
Dediğinde iki elimde sıkıca boynuna sarıldı.
Dudaklarım boynuna hafif bir öpücük bıraktı.

"Ben öyle bir şey demiyorum Bora.Beni yanlış anladın sen."dedim kendimi açıklamak ister gibi.

"İstediğin olsun.Paranın devrini alırım senden.İstanbul'a da gideriz."dedi ve ellerimi kibarca kendinden çekti.

"Bora beni yanlış anladın.Ben sadece kendi kuruntumu anlatmak istedim."dediğimde anlamış gibi kafasını salladı.

"Sorun yok.Ben biraz hava alsam iyi olur."
Dedi ve odadan çıktı.

Tekrardan yatağa oturdum.Kafamı ellerimin arasına aldım.Her şeyi berbat etmiştim.Madalya bana gerçekten!

Büyük bir -of-çektim ve ayağa kalkıp Peri'ye baktım.Uyuyordu.

Saatler geçti.Kaç saat öylece kızımın başında oturdum bilmiyorum.Annemin bir ara yanıma gelmesi ile Peri'yi emzirmiştim.

Şimdi ise mışıl mışıl uyuyordu.

Odadan çıktım.Korkut'un omzunda uyuya kalan Dora'yı gördüm.Amelia ise üzerine battaniye örtmüş uyuyordu.Seko ise Elif'in dizinde uyumuştu.Annem yoktu.Onu evden bir kaç eşya getirmesi için yollamıştım.
Babam neredeydi bilmiyordum.Büyük bir nefes çektim içime.Amelia'ya yaklaştım ve koluna hafifçe dürttüm.Gözleri yavaşça aralandı.Beni gördüğünde dikleşti.

"Ne oldu kuruvasanım?"diye sorduğunda gülümsedim.

"Peri'ye göz kulak olur musun bir yarım saat kadar?"diye sorduğumda kafasını onaylar biçimde salladı.Omzunu ovaladım ve yanağına uzanıp bir öpücük bıraktım.

"Bunlarda uyuya kalmış."dediğinde kafamı onaylar biçimde salladım."Hiç ses etme uyusunlar.Yorulmuşlardır."dediğimde,
"Tamam tamam ben ses yapmam."dedi.

"Amelia bir şey soracağım."dediğimde kafasını salladı."Sor kuruvasanım."

"Bora'yı gördün mü?"diye sorduğumda, bilmeyerek dudağını büzdü.

"Bilmiyorum."dediğinde gülümsedim.O odaya girince bende aşağıya inmek için asansöre bindim.

***

Aklıma ilk gelen fikirle dışarıya doğru adımladım.Hastaneden çıktığımda gülümsemeden edemedim.Hava serin fakat içimi temizleyen cinstendi.Hastane kokusu insanı berbat bir hale sokuyordu.Hasta psikolojisine kökten giriyordum.Üzerimde duran ince hırkayı iyice kapadım.

Adımlarım hastaneyi terkettiğinde gözlerim etrafı taradı.İleride bir kaç adamla konuşan Etem abiyi görmemle yönümü o tarafa çevirdim.Atıf'ta buradaydı.

Yanlarına vardığımda beni ilk farkeden Atıf olmuştu."Yenge?"

"Ne yapıyorsunuz?"diye sorduğumda artık Etem abide beni görmüştü.

Dönüp yanlarında duran üç adama gitmeleri için kafasıyla bir hareket yaptı.
Sonradan bana doğru döndü."Sen ne yapıyorsun asıl burada?"

"Kocamı arıyorum."dediğimde kafasına yeni dank etmiş olacak ki.Atıf'ı da yanımızdan yolladı.

"O şuan burada değil."dediğinde anlamsız bir şekilde kafamı salladım.

"Nerede?"

"Bilmiyorum."dedi hemen.

"Nasıl bilmiyorsun?"diye sordum.İstemsiz kaşlarım çatılmıştı.

"Bilmiyorum işte."dedi tekrardan.

"Etem abi sinirleniyorum bak!"dedim sitemle.

"E sinirlensen ne olacak küçük hanım?"diye sordu tek kaşı havalanırken.

Gerçekten ne olabilirdi yani?

"Hiiç bir şey olacağından değil ama-" tekrardan Etem abinin gözlerinin içine baktım.Melül bir ifade yerleştirdim yüzüme."Hadi Etem abi nerede söyle. Lütfen!"

Etem abi bir bana bir önüne baktı.Eli sakallarına gitti.Düşünür gibi sakallarını kaşıdı."Şu ileride bir park var."dediğinde gözlerim büyüdü.Adamsın be Etem abi!
"Ben sanki orada Bora'ya benzeyen birini görmüş gibi oldum."dediğinde gülümsedim.

Omzuna küçük bir şekilde dostça vurdum. "Adamsın be Etem abi."

Dediğimde dudaklarının yanı küçücük kıvrıldı.

Arkamı döndüm ve hızlı adımlarla yürümeye başladım.

"Mine?"

Etem abinin sesini duymam ile arkamı döndüm.Bana doğru yaklaştı.Meraklı bir ifadeyle yüzüne baktım.

"Sana bir şey soracağım."dedi ve ensesini kaşıdı.Gözleri önüne döndü."Sen hiç deri bir defter gördün mü bizim evde?"diye sorduğunda kafama doluşan tüm o sözler birden sanki ağzımdan dökülecek gibi oldu.

"Y-yo."allah kahretsin!Farketti kesin!

"Görmedin yani?"diye sordu sanki hala şüphelenir gibi.Ya da tam emin olmak istiyordu.

"Yo."dedim tekrardan.Yakalanmadan gitsem iyi olurdu."Neyse ben gideyim artık."dedim ve hızlı adımlarla parka doğru yürüdüm.

Acaba anlamış mıydı?Ama nereden anlayabilirdi?Defteri birinin okuduğunu nereden anlamıştı?Of Allahım neden okudum zaten ben o defteri?Başka bir işim yokmuş gibi birde bu yükü aldım omuzlarıma.

Bir kaç dakika sonra parka ulaşmıştım. Küçük bir sokak lambasının altında oturan kişi ile dudaklarım iki yana hüzünle kıvrıldı.İstemeden onu kırmıştım ve içim rahat değildi.

Yavaş adımlarla yanına yürüdüm.Sessizce bankta yanına oturdum.Bir şey dememişti.
Gözüm onun üzerinde gezindi.Uzun kirpikleri,düzgün burnu,dolgun dudakları, kemikli yüzü...Gülümsedim.Çok yakışıklıydı.

Gökyüzüne baktığını gördüğümde bende sessizce baktım, baktığı yere.Hava açıktı.
Yıldızlar üzerimize her an dökülecekmiş gibi bir his veriyordu.

"Bir dilek hakkın olsa ne dilerdin?"diye sorduğumda gözüm ona değdi ve tekrardan
gökyüzünü buldu.

"Ellerimin temizlenmesini."dedi sessizce.
İçimden bir parça o an koptu.Sandığımdan da daha fazla kırılmıştı galiba.

"Bora senin ellerin temiz."dediğimde bana baktığını hissettim.

"Öyle düşünmediğini ikimizde çok iyi biliyoruz."Dedi boşa kandırmaya çalışma beni der gibi.

"İnsan bazen düşündüklerini söyleyemez."
Dediğimde,

"Haklısın."dedi fısıldar gibi.Yüzüm ona doğru döndü.

"Mesela ne olursa olsun,ellerinin kanlı olduğunu düşünsem dahi sadece sana güvenebildiğimi."Gözleri beni buldu.Tamamen ona doğru döndüm. "Mesela son bir nefes hakkım kalsa onu sana vermek isteyeceğimi."Dudakları hafiçe yana kıvrıldı sanki.Derin bir nefes çektim içime."Doğum yaptığım an sadece birinin bile gelip seni öldürmemesi için dua ettiğimi. "Gözlerinde parlayan bir hüzün parçası gördüm.Acıyla gülümsedim."Aslında seni affetmek istemesem bile deli gibi aşık olduğum için affedişlerimi."Elim saçlarıma gitti."Her saçımı öptüğünde saçımı çektiğini hatırlamam gibi."dediğimde kafası yana düştü."Fakat tüm bu düşüncelerim seninle dolu Bora.Sadece seninle."Ellerinden tuttum."Hepimiz çok şey yaşadık.Bir yılı geçti sanırım ve ben hiç bir şey için pişman değilim."dediğimde kolumdan tutup bedenimi kendine çekti.Sıkıca sarıldı ve saçlarımdan öptü.

"Seni çok seviyorum minik civciv." dediğinde kıkırdadım.Dolan gözlerimi elimle sildim ve burnumu çektim.
"Şimdi demem o ki bir daha birbirimize alınmak yok."Burnuna işaret parmağımla dokundum."Anlaştık mı?"

"Anlaştık küçük hanım."dedi ve uzanıp yanağımdan öptü.

"Şimdi sen söyle bakalım."dediğinde elleriyle beni kendine çekip göğsüne yatırdı.

"Neyi?"

"Bir dilek hakkın olsaydı ne dilerdin?"

Diye sordu.Gülümsedim.

"Ketçaplı pilav."dediğimde kafamı göğsünden kaldırıp ciddi miyim diye bana baktı ve tekrardan kafamı göğsüne yatırdı.

"Ketçaplı pilav mı?"diye sordu tiksinir gibi.

"Ne var?"diye sordum.Bunda şaşıracak ne vardı?

"Hiç bir kuvvet bana ketçaplı pilav yedirtemezdi sanırım."dediğinde güldüm.

"Kesinlikle ağız tadın yok kocacığım."

Güldü."Bence gayet iyi biliyorum." dediğinde anlamsız bir şekilde mırıldandım.

"Gecelerimi seninle geçirmek verdiğim en doğru karar.Hakkımı yeme."dediğinde boğazıma kocaman bir öküzün oturduğunu hissettim.Büyük bir şekilde öksürdüm.

"Helal karıcığım helal."dedi hınzır bir şekilde kıkırdarken.

"Çok fenasın."dediğimde bu sefer daha büyük bir kahkaha attı.

"Sende çok güzelsin."dediğinde gülümsedim.

Bana iyice sarıldı ve kendi hırkasını açıp beni içine doğru çekti.Hırkasını sıkıca kapalı tuttu.Gerçekten de bir civciv gibi onun koynunda duruyordum.

Bir süre sonra arkadan bize yaklaşan kahkaha sesleri dikkatimi çekti.

"Bizde böyle kahkahalar atalım."dediğimde Bora güldü.

"Atalım sevgilim."dediği an önümüzde bir adet Seko,bir adet Korkut,bir adet Elif,bir adet Dora belirdi.Önlerinde duran pilavcı arabası ile şaşkınca yüzlerine baktım.

"Sürpriz!"diye bağırdı Dora kollarını iki yana ayırırken.Seko ıslık çalarken,Elif alkış çalıyordu.Korkut ise dans ediyordu.

Gerçekten bunlar deliydi.Gülerek ayağa kalktım.İnanamayarak Bora'ya baktım.

"Dikkat et sevgilim yıldız kaydı."dediğinde gülümsedim."Fakat hep bana."

Heyecanla Bora'nın kucağına atladım.

"Teşekkür ederim."

Bora'nın kucağından indiğimde Dora gülümseyerek bize bakıyordu.

"Gel efenim gel gel!Burada Seko'nun pilavları var!"Seko'nun bağırması ile küçük bir kahkaha attım.

"Abicim sen bu işi bilmiyorsun.Kalk bakalım şuradan."dedi Korkut.Poposuyla Seko'ya vurdu ve kenara attı resmen çocuğu.

"Evet gel efendim gel atlet külot don lastihhkk çeeekk sündürr bi milyonn!" dediği an kocaman bir kahkaha attık.Dora alnına rezil olduk der gibi vurdu.

Seko büyük bir kahkaha attı."Abicim don satmıyoruz yalnız."dedi ve tekrardan büyük bir kahkaha attı.

"Sen ne anlarsın man kafa.Böyle daha dikkat çekici oluyor."dedi Korkut elinde maşa dururken.

"Yalnız itici oluyor."dedi Elif kıkırdarken.

"Elif'im öyle diyorsa net iticidir."dedi Seko,Korkut'a.

"Hiçte bile.Sen devam et sevgilim."dedi Dora,Korkut'a.

Bora boğazını sertçe temizledi.

"Yani hadi Korkut kardeşim yav!"dedi Dora.
Sahteden gülerken.Garibim kıpkırmızı olmuştu.

"Gel abicim.Gel ablacım.Alana beleş, almayana keleş."dediğinde tekrardan güldüm.

Bora kulağıma eğildi,"Ee neymiş karıcığım? Dileğini bile detaylı dileyecekmişsin." dediğinde küçük bir kahkaha attım.

"Öyle deme çok tatlılar."dediğimde ya ne demessin der gibi baktı.

"Yenge gel bak soğuyacak.Bulacağız diye canımız çıktı."dedi Seko.

Elif gilin yanına geçtim.Hepimiz birer tabak pilav doldurduk ve banklara oturduk.

Bora ne yapsam da ketçaplı pilav yememişti.Amaan yemesindi.O ne anlar lezzetten ya hu.Arı kulaklı manda değil mi?

"Peri ne kadar tatlı öyle ya.İnsanın yiyesi geliyor."dedi Elif.Gülümsedim."Size çekmiş hanımefendi."dediğimde utanarak önüne döndü.Yerdim ben bu kızı.

"Bencede Elif'ime çekmiş."dediğinde Seko gülümsedim.

"Ay Mine harbi ketçaplı bayağı iyiymiş." Dora'nın dedikleri ile ona döndüm. Sonradan Bora ya bakıp bak bak sen ne anlarsın man kafa der gibi baktım ama anladı mı işte orasını bilmiyorum.

Pilavlar bittikten sonra Korkut ve Seko arabayı aldıkları kişiye teslim etmek için gittiler.

Bora ile el ele tutuşup hastaneye vardık.
Elif ve Dora'da yanımızdaydı.

Etem abinin bize doğru hızlı adımlarla geldiğini gördüm.

Yanımıza ulaştığında bana sinirli bir şekilde baktı."Bizi yalnız bırakın."dedi sertçe.

İrkildim.Ne oluyordu?

"Ne oluyor?"diye sordu Bora.

"Bizi yalnız bırakın dedim!"diye yüksek sesle bağırdı Etem abi.Biran yerimden zıpladım.

"Ne oluyor pomçiğim?"diye sordu Dora.

"Al Elif'i, gir içeriye."dedi Etem abi.

Dora lafını ikiletmeden içeriye girdi.Elif'e korkmaması için gülümsedim.

"Ne oluyor Etem abi?"diye sordu tekrardan Bora.

Korkuyla Bora'nın elini sıkıca tuttum.

"Bizi yalnız bırak Bora!"dedi sertçe Etem abi.

"Yavaş!Ne diyeceksen benim yanımda de."dedi Bora,Etem abiye.

Etem abi sinirli bir şekilde bana baktı.
Kanım dondu gerçekten.Ne diyeceğimi bilemedim.Bir an hipnoz olmuş gibi sadece Etem abiye baktım.

Anlamıştı.Benim okuduğumu öğrenmişti.

Sinirliydi.Başta ona doğruyu söylemeliydim.

"Neden bu kadar sinirlisin Etem abi?"diye sordu Bora.

"Ben-"dedim sessizce.O an Etem abinin siniri tuz buz olup uçtu.Söyleyeceğimden korkmuştu belki de.Bilmiyordum.

"Sen ne?"diye sordu Bora.Bora'nın ellerinden elimi çektim.

"Ben-"dedim tekrardan.Bunu Bora'ya söylersem ne düşünürdü?Kızar mıydı?
Ya Etem abiyle araları berbat olursa?

Etem abi beni öldürecekmiş gibi bakıyordu.
Kesinlikle benden nefret ediyordu.Nefes almaya çalıştım."Ben bir-"nefesim kesildi sanki.Elim boğazıma gitti.

"Sen hırsızsın!"

Etem abinin sözleri ile şaşkın bir şekilde ona baktım.

Bora anlam verememiş bir halde bana bakıyordu.

Yapma der gibi baktım Etem abiye.

Ama o çoktan beni kırmıştı.

Bora yakıcı bakışlarını ikimizin üzerinde tutarken,benim ortamı serinletecek bir kozum yoktu çünkü benim de içim şuanda alev alev yanıyordu.İnsan heyecanladığında
birden ısıtma alırya,bende o durumdaydım.
Gözüm Bora'ya kaydı.Gözlerinden akıp giden binlerce soru işareti gördüm.

O an sadece bir tek kelime döküldü ağzımdan.

"Benim bir suçum yok."

***

İNŞALLAH BEĞENMİŞSİNİZDİR✨

YORUM KUTUSU💖

Bu BÖLÜM çok tatlı bir BÖLÜM oldu sanki ha ne dersiniz? Hahahaha

Hepinizi çok çok çok çok öpüyor ve yeni bölümde buluşmayı dört gözle bekliyorum.

Muuuaaahhh✨💖💞

Unutmadan Korkut'un sloganına bir slogan ekliyeyim.

Yıldıza basan bin,yıldıza basmayan tin✨

Bu ne ayol!hahahhaa

Kaçtım 🧚‍♀️🎉

Continue Reading

You'll Also Like

8.2K 182 55
A new life starts for Kim and Ron after the graduation. Will they continue saving the world? Will they find the right college? Will their ways sepera...
4.5K 269 6
"Buğlem...Buğlem...Buğlem..." Tiz ama oldukça rahatsız edici bir ses fısıldıyor,çarpan yıldırımlar uçağı sarsıyordu. Tüm bunlara anlam veremiyor, göz...