sağır kukla

By EnaBilir00

48.6K 2.8K 912

Sağır bir genç kız ve seri bir katilin hikayesi... Sara Topal, beş yaşından sonra geçirdiği bir kazadan dolay... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm

6. Bölüm

3.7K 211 92
By EnaBilir00

Kafamı kaldırdığım zaman hala bana bakıyordu. Sarı saçlarımla oynadım.

"Şey dediğim şeyleri unut ve güzelce yemeğini ye. Ben senin evini birazcık gezeyim." Dedim utanarak.

"Bu kadar tatlı olmaman gerekiyordu."

Evi dilediğin gibi gezebilirsin.
İstersen sana gezdirebilirim:)

Olumsuz anlamda kafamı salladım. Kendim gezmek istiyordum. Yemek masasında duran tabaklara baktım ve tam kaldıracakken telefonuma mesaj geldi.

Ben halederim sen keyfine bak.

Sevgili katil burada temizlik yaparken ben etrafı dilediğim gibi karıştıracaktım.

Ne ara yabancı birinin eşyalarına merak sardın?

Şimdi şuan aşırı bir merak sardı. Olgun sara gitmişti yerine sanki başka biri gelmişti.

"Bak şimdiden uyarıyorum ben çok meraklıyımdır. Odanı ucundan karıştırabilirim." Diye uyardım. Bu onun pek umrunda değil gibiydi.

Üstümdeki elbiseye baktım ve hafif kokladım. Neyse ki kokum güzeldi.

"Üstlerini çalabilirim. Hem bu elbiseden çok sıkıldım."

Birinin giydiği kıyafeti de giymezdim. Bu benim için bir ilk olacaktı. İlkler güzeldir.

Evi gezerken bir tane kız odası göreceksin. Duvarları pembe renginde. İstediğin kıyafeti oradan alabilirsin

Olumsuz anlamda kafamı salladım.
"Ben kimsenin eşyasına izinsiz bir şekilde dokunamam. Ayrıca giyilmiş bir kıyafeti de giymem."

Sevgili kardeşim kredi kartımı elbiseler için harcıyor. Eminim aralarında hiç giyilmemiş kıyafet vardır.

"Giymeyeceğim" bana alaycı bir şekilde gülümsedi. Bu gülüşü onun dudaklarının ayrılmaz bir parçası olmuştu. Her defasında böyle gülüyordu ve solundaki gamzesini görünce deliriyordum. Odasına girince öyle serbest bir şekilde karıştırmayacağımı biliyordum.

Bu konuda rahat değildim. Her zaman böyle olmuşu. Bu evin içinde bana ilham verecek bir sürü şey vardı. Şimdilik bunlara odaklanmam gerekiyordu.

İtiraf et kıyafetlerimi giymek istiyorsun?

Hafif kaşlarımı çattım.

"Hayır, sadece ilham arayacağım bir şeyler istiyorum. Bu bir koku da olabilir."

Bir kokudan ilham almak ilginçmiş.

"Evet şimdi izninle gidebilir miyim? Aslında rahatmış gibi davranıyorum ama hiç rahat değilim. Senin evin ya böyle karıştırmak benlik değil. O yüzden sadece bakacağım."

Yabancı adam dediğim şeye gülümsedi. Bunda gülünecek bir şey yoktu. Her dediğim şeye gülüyordu!

"Ne gülüyorsun!" Diye kızdım.

Az önce karıştırmaya çok meraklıydın? Bir anda fikrin değişti ve bu komik geldi

Bir mağazaya gidip kendime kıyafet alabilirdim ama benim bir takıntım vardı. Mağazadan aldığım kıyafeti ilk önce yıkatırdım sonra giyerdim.

Bu çok zaman alırdı. O yüzden karşımdaki adamın bir üstünü giyecektim. Başkaların kıyafetini giymeyen ben onun kıyafetini giyecektim. Buna anlam veremiyordum. Bana iyi davranması ona karşı beslediğim duyguların önüne geçiyordu. Evi rahatça gezebilirdim.

Bana bunun için izin vermişti.
Ellerimi birbirine çarpıp teşekkür ettim. Niye bu kadar sevindiğimi bende bilmiyordum.

Hemen odaları gezdim her odanın içinde kendine ait bir banyosu vardı. Bir tane odaya girdim ve gözlemlediğim kadarıyla burası bir erkek odasıydı.

Odaya girmedim. Bu odada kim kalıyordu bilmiyorum. İzinsiz bir şekilde girmekte hoş değildi. Sadece gözüme fotoğraf çerçevesi takılmıştı.

Üç tane çocuk vardı.
İki erkek bir kız çocuğu.
Çok güzel bir kareydi. Aklıma gelen cümleyi not aldım.

Zaman geçmeden geleceği kucakla.

Bu cümlemi düşünmeye başladım. Zaman gerçekten çabuk geçiyordu. Benim hiç böyle bir fotoğrafım yoktu. Hemen onun karşısındaki odaya girdim. Duvarları pembe rengindeydi. Makyaj aynasının yanında bir sürü parfüm vardı. Yatağı her şeyi çok renkliydi. Bir prenses odası gibiydi...

Her kız çocuğunun isteyeceği bir odaydı. Benim odam ise çok karanlıktı. Bu oda insanın içini açıyordu. Benim odam ise insanın ruhunu öldürüyordu. 

Fotoğraflarını odanın her bir köşesine asmıştı. Çok güzel bir gülümsemesi vardı.

Sevgili katil siyah bir şapka takmıştı ve bu güzel gülen genç kız ona sarılmıştı. Bana kardeş olduklarını söylemişti. Kesinlikle iyi bir abiydi.

Genç kızın bakır renginde uzun saçları vardı. Dümdüzdü. Teni beyazdı ve kahverenginde çok güzel gözleri vardı. İnsanın içini ısıtacak türden.

Kıza ait olan odada fazla kalmak istemedim. Çok süslü biri olduğu belliydi.

Katilin odasına sonunda gelmiştim. Çok düzenliydi. kapının kenarında durdum ve içeri girmekten vazgeçtim.

Ben burada misafirdim. Haddimi bilmem gerekiyordu.
***
Salona geçip oturdum. Katilde gelmişti. İsmini daha bilmiyordum.

"İsmin ne?"

Ata çakır beyoğlu

Bu ismi görünce kalbim hızlandı.
Hayır, bu o olamaz!
Sadece dünyada bir tane Ata çakır beyoğlu yok!

Ne oldu? Niye yüzün kireç gibi oldu?

Kafamı gidip duvarlara vurmak istiyordum. Dört yıl önce ben bu defteri kapatmıştım. Onu unutmaya çalıştıkça karşıma çıkması tuhaftı.

Eğer o olsaydı beni tanırdı.
Defterimdeki cümlelerin çoğunda geçiyordu.
"Hiç" dedim sesim buz gibi çıkmıştı.

Ata çakır beyoğlunu kafama takmadım ve etrafıma boş bir şekilde baktım.
Aylarca konuştuğum kişi o değildi.
Tam sevgili olacakken ben onu terk etmiştim.

Çünkü kusurluydum ve o bunu bilmiyordu. Onunla konuşurken kendimi çok mutlu hissediyordum.
Ona karşı beslediğim duygu aşırıya kaçınca terk etmiştim. Bir daha ne aradım ne de sordum.

Uygulamayı da silmiştim.

Sen o çocuğu unuttun! Bu katile o sence benziyor mu?

Kesinlikle benim çakır'ım masumdu. Bu o değildi. Rahat bir nefes aldım.

Kaderinde biri varsa mutlaka olur.
Bu cümlemi zihnimden sildim.

Geçmişindeki kişi geleceğine gelir

Bu ne böyle fantastik cümlelere mi geçtim? Sinirli bir şekilde elimle sarı saçlarıma daldırdım.

Yazdığım cümleleri defterime yazmayı seviyordum. Belkide o yüzden güzel şeyler yazamıyordum.

"Defterimi istiyorum." Dedim.
Defterin bir süre bende kalacak:)
***
Defterimi isterken yalvarmıştım ama bu kalpsiz adam hiç oralı olmamıştı. Bende haliyle çok sinirlendim. Bu adam sinirlerimi bozmuştu.

"Kutup ayısı!"
"Ses tonun iyi güzel de bağırınca felaket."

Bana demin bir hayvan ismi mi taktın? Yoksa ben mi yanlış anladım?

"Taktım, sen tam bir kutup ayısısın."

Şair hanım, bu iyi mi kötü mü bilemedim. Kulağa hem hoş hemde hakaret geliyor

Bu kalpsiz adamı izleyince fark ettiğim şeyle durduğum yerde kaldım. Sağ kömürcük kemiğin de bir dövme vardı. Siyah bir yılan o kömürcük kemikğe dolanmıştı.

Sara!
Bu senin istediğin dövmeydi!

İçimden küfürler ettim. Ata çakır beyoğlu gözlerimi takip etti.
Baktığım yeri görünce yüzünde acı bir gülümseme oldu.

Ben onun hayatından çıkacaktım. Bu lanet olası iki gün çabuk bitsin istiyordum.

Salak gibi numaramı da vermiştim. Heyecandan ne yapacağımı bilmiyordum.

Sevdiğim kızın istediği bir dövme. Nasıl sence?

"Güzel"

Ama o bunu hiç görmedi.

Hayat benimle çok büyük bir oyun oynuyordu. Sakin oluyorsun. O kızın ben olduğumu asla belli etmeyecektim.

İkimizde birbirmizi görmemiştik. İtiraf etmem gerekiyorsa Ata çakır beyoğlu yakışıklıymış.

"Neden yoksa öldü mü?"

Hayır bir anda terk etti.

Sessiz bir şekilde yerimde durdum. Çelik mavisi gözlerimi tekrardan dövmesine gitti gerçekten güzel görünüyordu böyle gerçek gibiydi ve bu biraz ürkütücü duruyordu.

Bende kömürcük kemiğimin birazcık aşağısında bir kelebek dövmesi yaptırmıştım. Bu dövme benim için önemliydi çünkü bunun bir anısı vardı. Aklıma gelen şeyle ayağa fırladım ve koltuğun üzerine bıraktığım örtüyü üzerime örttüm. Her yerimi kapattım.

Ata çakır beyoğlu beni şaşkın bir şekilde izliyordu.

Ne yapıyorsun?

Bu dövmeyi görmüştü ama çok ayrıntılı bakmamıştı yoksa kelebeğin iki kanadına yaptığım A harfini görürdü.

Böyle yapınca o kızın ben olduğumu daha çok açık ediyordum.

"Hava soğuk!" Sesim hala kızgın çıkıyordu.

Kömürcük kemiğine bakıp huysuz huysuz mırıldandım.
"Sana yılan demediğime şükret!"

Yılan?

"Evet ayrıca göz rengin bir yılanın göz rengine de benziyor."

Yaprak yeşili demiştin sanki?

Onu takmadan ayağa kalkıp defterimi aramaya başladım. Bulamıyordum ve bu beni çok sinirlendiriyordu. Yanımdaki yastığı alıp var gücümle ona attım.

"Defterimi nereye sakladın? Bir bakmadığım donların kaldı."

Onlara da bakabilirsin
"Sen delirmişsin!"
Şifreyi söyle defterini vereyim

"Seninle bir anlaşma yapmıştık. Unuttun mu? Bana beş tane cümle söyleyecektin ve bende sana şifreyi söyleyecektim."

Biz salonda oturuken Ata çakır beyoğlu birdenbire Kapıya doğru gitti ve kapıyı açtı. İçeriye siyah kıvırcık saçlı bir adam girdi. Gözleri çöl kumuna benziyordu. Değişik bir kahveydi.

Beni görünce öylece kalakaldı. O bana ben ona baktım. Suratındaki ifade şaşkın ve birazda şüpheliydi.

"Ben evde olmadığım zaman eve kız mı atıyorsun lan!"
"Kes zırvalamayı!"

"Seni gökşin'e söyleyeceğim."
"Kız kardeşime bunu söylersen Baron seni saniyesinde öldürürüm."

Gördüğüm kadarıyla aralarında tartışıyorlardı. Onları keyifli bir şekilde izledim.
Kaçıyorsun
Yaptıklarından kaçıyorsun.

"İki saat sonra burada olur o zaman ne bok yiyeceksin?"
"Baron! Ağzına sıçmayayım."

Kıvırcık saçlı olan adam bana baktı bir şey söyledi. Boş bir şekilde ona baktı.

"Yanımda bir hanımefendi varken asla küfür etmem. Bu piç yüzünden ağzımı bozmak zorunda kaldım."

"Baron amına koyarım."
"Lan kız var benim gibi biraz edepli olsana!"
"O duymuyor."
Ata çakır beyoğlu ne söylediyse kavgaları durmuştu.
"Niye burada?"
"İşlediğim cinayeti gördü. Polise gidecekti bende engel oldum. Kanıtları yok edene kadar bizimle."

Hala bana bakıyorlardı. Keskin bakışlarından oldukça rahatsız olmuştum.

"Bana bakmayı keser misiniz?" Diye uyardım. Kafama geçirdiğim örtüyle bunu söylemem komik olmuştu. Çünkü ikisi de beni ciddiye almamıştı.
Birilerin bana dikkatli bir şekilde bakması beni çok geriyordu.

"Lan sesi çok tatlıymış."
"Sesini duyamıyor."
Benim hakkımda konuştuklarına emindim. Üzgün bir şekilde birbirlerine bakıp duruyorlardı.

"Duymuyorum diye dedikodumu yapmayın. Sizi Allaha havele ederim."

Benim sulalemin baba tarafı çok mümbarek insanlardı. Beddualarımız saniyesinde yerini buluyordu. Bunu seve seve kullanırdım.

"Şimdi ahı falan tutar. Nasıl iletişim kuruyorsunuz?"
"Mesajlaşarak"

Kıvırcık saçlı adam elinde kağıt kalemle geldi ve bir şeyler yazdı.

Kusura bakma ne yazacağımı bilemedim. Merhabadan başlayalım.

"Merhaba," diye cevap verdim.
"Burada mı kalacak?"
"Gökşinle aynı odada kalacaklar."
Bu adam kimdi?
Bu evde mi yaşıyordu? Kafam da deli deli sorular vardı.

Ata çakır beyoğluna döndüm. O mesajımı anladı ve bana mesaj attı.

Bu Baron çocukluk arkadaşım. Bu evde yaşıyor ama eğer rahatsız hissediyorsan hemen defolup gidebilir.

"Yok kalabilir." Dedim.

Baron denen genç adama döndüm ve hafif gülümsedim. O da elini uzatıp içtenlikle gülümsedi.

"Bende sara" dedim ve tanıştık.

"Birde yemek yapmışsın. kafana taş mı düştü?"
"Misafirime iyi bakmak istedim."
"Bizi yaptığın yemeklerden mahrum bıraktın. Ben değil de Gökşin senin kardeşin. Sen yemek yap diye yalvardı. Onun için kılını bile kıpırdatmadın. Elin kızı için bir sürü şey hazırlamışsın."
"Ne dram yarattın! Git odana"

Baron bir süre daha kaldıktan sonra gitmişti.

Sevgili katil elindeki kırmızı elmaya bakıyordu. Bana da ikram etmişti ama kabul etmemiştim.

Telefonunu eline aldı ve bana yazdı.

"İsmini bilmediğim için seni kalpsiz olarak kaydetmiştim. Şimdi Ata çakır beyoğlu olarak düzelteceğim"

Ona kalpsiz dediğim için herhangi bir rahatsızlık duymadı. Aksine mutlu olmuştu.

Aslında tam üstüne bastın.

Ne yani kendine kalpsiz mi diyordu?

"Bana karşı iyisin. Herkesin bir kalbi vardır."

Belkide sadece sana karşı iyiyimdir?
Ben gerçekten tehlikeli bir katilim. 

Ciddi bir yüz ifadesiyle ona baktım.

"İnsanları öldürüyorsun?"
Bunu onlar istiyor
"Kim ölmek ister ki?"
İntihar etmek isteyenler

***

Evet yeni bölüm nasıldı?

Sara doğuştan sağır değil;)
Beş yaşındayken bir trafik kazası geçiriyor ve kulakarında ağır bir darbe oluşuyor.

Bunu ilerleyen bölümlerde daha iyi açıklayacağım.

DÖvmelerimizz

Continue Reading

You'll Also Like

422K 3.5K 23
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
1.9M 84.9K 68
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
667K 31.4K 32
Korsanlar tarafından kaçırılıp, krallığa satılan Nadia ve krallığın büyük veliaht prensi Alex'in hikayesi.. Alex'in müstakbel prensesi, Alex'e bir ev...
algon By algon

Historical Fiction

29.4K 1K 34
Algonsuz hayat hayat mıdır lov