MAFYANIN KALBİ

By starrydust-_

5.4K 228 313

Bence bu kitap bir şansı hak ediyor Hayatı boyunca çok büyük zorluklar yaşayan ama hepsinin de üstesinden gel... More

1.Bölüm- Ufak Tesadüfler
2.Bölüm-İlk Karşılaşma
3. Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
0.9
1.0
12.Bölüm

1.1

173 13 16
By starrydust-_


Silah sesleri artarken hepimiz arabalara binmiştik ve Savaş ile Kuzey arabaları çalıştırmıştı ama şöyle bir sorunumuz var ki adamların da arabaları vardı ve onlar da arabalarına binmiş arkamızdan geliyordu ve bir diğer sorun ise ateş etmeleriydi. Savaş ile ben arkada olduğumuz için kuzeyler ateş edemiyorlardı yani iş başa düşmüştü. 

Savaş'ın arabasında mutlaka silah olabileceğini tahmin ederek torpidoyu açtım. İçinde gördüğüm silah ile sırıttım. Hadi bakalım. Savaş daha ne olduğunu anlamdan camı açmış ve camdan sarkarak ateş etmeye başlamıştım. Savaş ne yapmaya çalıştığımı anladığında ise bana bağırmıştı.

''Kızım manyak mısın sen? İn oradan aşağı süper güçlerin mi var senin kendini camdan çıkartıyorsun ölebilirsin geri zekalı kafana kurşun yersen ne olacak.''  

Savaş hala bağırırken ben çoktan arabalardan birini yoldan çıkarmıştım. Savaş hala bir şeyler söylüyordu ama ben  duymamazlıktan  geliyordum. 

Bana doğru sıkılan silahı gördüğüm gibi anında içeri girmiştim.

'' Savaş Allah aşkına bir sus artık sabahtandır car car car vallahi başım şişti.'' Arabayı dolduran telefon sesiyle Savaş elini cebine atmış ve telefonunu çıkarmıştı. 

''Al bak arıyor diğer manyak.'' Sanırım diğer manyak dediği Kuzeydi. Kuzeyin sesini duymamla yanılmadığımı anlamıştım. Çok büyük azar yiyecektik şimdi.

''Olum siz manyak mısınız lan. Kızım sen ne yapıyorsun deli misin sen. Ölebilirdin biliyorsun değil mi?'' Kuzey hala konuşurken ben ise belki bir ihtimal susar diye onu duymadığımı düşünmesini istiyordum ama sanırım bu pek mümkün olmayacaktı.

''Kızım sen beni duymuyor musun? Savaş?''

''Duyuyor seni de cevap veresi gelmiyor.''

''Ya üf ya ne çok konuştunuz anasını satayım. A-a vurulmadım işte. Sapasağlam buradayım ve hala arkamızda bizi takip eden bir araba var.'' Tam o sırada yol ayrımı karşıma çıkınca aklıma mükemmel bir fikir geldi.

''Kuzey çabuk hızlan ve sağa git.''

'' Niye be yine ne bok yiyeceksin?''

''Ya sen sadece dediğimi yapar mısın?'' Telefonun ucundan oflamıştı ama yine de dediğimi yapmış ve hızını arttırmıştı.  Bu sefer Savaşa doğru dönüp konuşmaya başladım. 

''Savaş sen de sola dönecekmiş gibi yapıp sağa dön tamam mı?'' İlk bir kaç saniye yüzüme mal mal baksa da sonrasında amacımı anlamış olacak ki sırıtarak kafasını sallayıp tekrar önüne döndü. Yol ayrımına geldiğimizde Kuzeyler çoktan gitmişti ve biz de son ana kadar sola doğru dönecekmiş gibi yapıp sağa dönmüştük ve adamlar bunu fark etmeyerek sağ tarafa dönmüştü. Her zaman işe yarar.

''Yes be!'' Saçlarımı savurup tekrar arkama yaslandığımda Savaş'ın bana baktığını hissettim ve başımı Savaşa çevirdim. Hislerimde yanılmamışım bana bakıyordu. Kısaca yutkunup konuşmaya başladım.

''Bana bakma Savaş yola bak. Az önce ölmediysek şimdi senin yüzünden öleceğiz.'' Savaş yüzünde minik bir gülümseme ile tekrar önüne dönmüştü. Neden bilmiyorum ama garip hissetmiştim yani durup sadece beni izlemesi ne bileyim garipti. Gerçi henüz yarım saat önce beni öptüğünü varsayarsak en garip şey bu değildi.  

Aklıma tekrar beni öpmesi gelince farkında olmadan yüzüme küçük bir tebessüm yayılmıştı. Ona bunu bir daha yaparsan demiş ama devamını getirmemiştim çünkü aklıma gelmemişti ama o ben bunu dedikten saniyeler sonra beni tekrar öpmüştü. Ne düşündüğümü fark ettiğim anda kafamı hafifçe sağa sola sallayarak kendime gelmeye çalıştım ve tam o sırada Savaş'ın telefonu tekrar çalmaya başlamıştı. Büyük ihtimalle yeniden Kuzey aramıştı. Savaş bıkkın bir şekilde telefona bakıp açtığında bu dediğim kanıtlanmış oldu. 

''Eve gidiyoruz küçük cadı bakalım baban bu yaptıklarını öğrenince ne yapacak.''

'' Babam kaçırıldığımı biliyor mu?'' Bunu dedikten sonra Savaş bana e herhalde dercesine tip tip bakmıştı. Ben de buna karşılık sadece omuzlarımı silkmiş ve ne yapayım dercesine başımı sallamıştım. Savaş derin bir nefes alıp önüne döndü.

''Yok bilmiyor geri zekalı. Tabii ki de biliyor.''

''Üf Kuzey ya.''

''Üfleme bana.''

''İyi be. Buraya birilerini gönder bakalım yaşayanları toplasın bizim mekana götürsün. Acaba beni bu sefer kim kaçırdı.''

''Tamamdır küçük cadı.''

'' Aselaşkım hadi bays.'' Arkadan gelen Yiğidin sesi ile gülmeden edememiştim.

''Salak.''

''Ayıp ama.''

''Yioo.''

''Ok.''

''Bay.'' Telefonun kapanması ile aramızdaki bu saçma sohbet de bitmiş oldu.

*****************************

Arabadan asla inmemeliydim. Evin içine girdiğim anda annem, babam ve abim tarafından hasar kontrolü yapılmış sonrasında iyi olduğumu anlayınca her birinin ayrı azarını çekmiştim. Neyse ki kuzey arabadan sarktığımı söylememişti de bir de onun için azar yememiştim.  Şuan salonda oturmuş babamın konuşmalarını dinliyordum. Dikkatsiz olduğum için ayrı ortalığı ateşe verdim diye ayrı azar yemiştim. Bir ara yanlışlıkla iyi yapmışsın demiş olabilir ama sonrasında tekrar konuşmaya başlamıştı. 

''Asel.''

''Efendim.''

''Sen beni dinliyor musun acaba kızım?''

''Evet babacım dinliyorum.'' Aslında dinlemiyordum ama bunu onun bilmesine gerek yok.

'' O zaman az önce söylediğim şeye tepki vermemen bunu kabul ettiğini gösteriyor.'' Ne demişti ki?

''Kaçırmış olmalıyım. Ne demiştin?''

''Dedim ki  bu saatten sonra hiçbir yere yalnız gidemezsin. Yanında birilerinin olması lazım.''

''Baba hayır etrafımda milyon tane korumayla gezmek istemiyorum. Ayrıca ben kendimi koruyabilirim biliyorsun bunu ne gerek var.''

''Kendini koruyabildiğini biliyorum ama bu kaçırılmana yada başına bir şey gelmesine engel olmadı. Belki bugün kurtulmuş olabilirsin ama bir daha olursa bu seferki kadar şanslı olamazsın. Hem merak etme tanıdığın bir olacak.''

'' Bizimkiler olsun işte.''

''Olmaz. Kuzey, Sarp ve Yiğit olursa ciddiye almazsın.''

''Ya başka tanıdığım kim olabilir?''

''Savaş.'' NE! içimden verdiğim bu tepkiyi sesli de dile getirmiştim.

''Ne?''

''Duydun.''

''Ama baba.''

''Çoktan Savaş ve diğerlerine söyledim bile hadi şimdi git ve biraz dinlen kızım. Yaptığım her şeyi tamamıyla sizin iyiliğiniz için yapıyorum.''

Sinirle oturduğum yerden kalktım ve hızlı adımlarla merdivenlere çıktım. Yukarı çıkarken babamın seslenmesiyle durdum.

''Doğum günün için bir şeyler planladın mı?''

''Evet.'' Benim soğuk cevabıma karşı o hiç bir şey olmamış gibi tekrar konuştu.

''Yardıma ihtiyacın var mı?''

''Hayır, sağ ol. Ben hallederim.''

Merdivenlerden çıkıp odama doğru giderken duraksadım. Benim canım sıkılınca uğraşabileceğim bir kardeşim vardı değil mi. Tam yönümü değiştirip Defnenin odasına girecekken elimdeki telefon çaldı ve adımlarım yarıda kesildi. Arayan kişiye baktığımda Kuzey olduğunu gördüm. Hızlı adımlarla tekrar yönümü değiştirdim ve odama girip kapıyı ardımdan kapattım.  

''Efendim kuzey. Buldunuz mu birilerini?''

''Bulduk bulduk.'' 

''Geliyorum.'' Dedikten sonra telefonu kapatmıştım. 

Ben geliyorum demiştim ama önce hızlıca bir duş alıp üzerimi falan değiştirmeliydim.

**************************

Hızlıca bir dış almış üstümü değiştirmiş ve sadece Defneye haber vererek hızlıca, kimseye görünmeden evden çıkmıştım. Biri bir şey sorduğunda Defne beni idare edecekti artık. Kardeş olmak böyle bir şeydi.

Üstüme koyu mavi bir kot pantolon ve vücuduma yapışan siyah bir üst vardı ve onun üstüne de abimden arakladığım ama abimin hala bundan haberdar olmadığı motorcu ceketim vardı. Evet bu ceket artık benimdi. Altıma ise yine siyah topuklu botlarımı giymişti.

Ben siyah topuklu bot kadınıyım. Sen giyersin giymesin beni ilgilendirmez. Ben-

Ben ne diyorum anasını satayım. Neyse içimdeki bu ciddiyetsiz hallerimi bastırarak arabayı her zamanki deponun önüne park etmiştim. Arabadan inip kapıyı kapattıktan sonra fazladan bir araba gözüme çarpmıştı. Sanki ben bu arabayı bir yerden görmüştüm. Yiğit acaba annesinin verdiği cezaya dayanamayıp kendine yeni bir araba mı almıştı.

Deponun kapılarını açtığımda gürültülü bir ses çıkmıştı ve saniyelik de olsa hepsinin bakışları bana çevrilmişti. Ve ben dışarıdaki arabanın kime ait olduğunu bulmuştum. Tabii ki de Savaşa aitti. Gözlerimi ondan çekip Alara'ya çevirdiğimde 'bunun burada ne işi var' der gibi kaç göz yapmıştım. O ise 'ben ne bileyim' dercesine omzunu silkmişti. Buna karşılık bende 'sen bilmeyeceksin de ben mi bileceğim' dercesine bakmıştım. Aramızdaki bu bakışmayı kesen şey ise Kuzeyin sesi olmuştu.

''Acaba şu ikinizin arasında olan ve asla hiçbirimizin anlamadığı o bakışmaya bir son verebilir misiniz? Kendimi salak gibi hissediyorum da sizin yanınızda.''

''Zaten öylesin. İki saattir burada durmuş senin o adamı konuşturmanı bekliyoruz.''  Savaş hiç beklemediğim bir anda Kuzeye çıkışmıştı. Ama etrafıma baktığımda diğerlerinin buna hiçbir tepki vermediğini görmüştüm. Aksine bundan bıkmış gibi bakıyorlardı.

''Gelmeseydin ben mi sana dedim gel iki saat başımda bekle geri zekalı.'' 

''Ay bir susun be.'' İkisi de aynı anda gözlerini devirip önlerine döndü.

Ben de cebimdeki telefonu arkadaki masanın üzerine bırakıp Sarp'ın yanına geçtim ve kolumu omzuna attım, daha doğrusu atmaya çalıştım çünkü dev gibiydi ve boyum yetmiyordu. Bunun üzerine Sarp gülerek beni kolunun altına aldı ve saçımı karıştırdı. Ben de kolunun altından çekilip koluna sertçe vurdum.

''Ne yapıyorsun be geri zekalı.''

''Kızım kolumu çürüttün be.''

''Hak ettin.'' Bu sefer de Sarp'ın yanında ayrılıp adamın önündeki Kuzey'in yanına geçtim.

''Konuşmuyor mu halen?''

'Cık' gibi bir ses çıkardıktan sonra devam etti. ''Yok ya, beyefendinin konuşası gelmemiş bugün.''

'' Bir de ben deniyim bari.''

''Buyurunuz hanımefendi sıra sizin.'' Kuzey geri çekilince bende kenardaki masanın sandalyelerinden birini aldım ve adamın önüne kadar sürükledim.

Birkaç dakika sadece oturup adamın yüzünde baktım çünkü neden olmasın. Adam ise ne yapacağımı bekler gibi bakıyordu ve geçen her saniye korkusu daha da artıyordu, bunu nefes alış veriş hızının değişmesinden anlıyordum. Kafamı sağa sola sallayıp tekrar Kuzeye döndüm.

''Bunu beğenmedim başka yaşayan yok mu?''

''İki tane daha var.'' 

''Madem iki tane daha var niye iki saattir bununla uğraşıyorsunuz?''

''Yetkili buymuş.''

''Başından söylesene o zaman.'' Tekrar adama dönmeden önce Alara'ya baktım. Parmaklarına oje sürmüş sanırım şimdi de kurumasını bekliyordu.

''Alara oje kuruduysa bir gelsene.'' Dediğimde Alara bıkkınca yerinden kalkıp yanıma geldi ve bir elini omzuma yasladı.

''Sanki arkadaşın dudakları çok soluk görünüyor, sence?'' Alara bir elini çenesinin altına getirip düşünmeye başladı. Ardından tekrar bana döndü ve kafasını salladı.

''Bence de. Renklendirmek lazım biraz.'' Dedikten sonra masanın üzerindeki küçük bıçağı eline aldı ve Yiğit'e verdi. Yiğit ne yapacağımızı anlamış olacak ki elindeki bıçağı sıtmaya başladı. Savaş elleri cebinde yandaki kolona yaslanmış dikkatlice ne yapacağımızı bekliyordu. Yiğit ısınan bıçağı getirip Alara'ya verdi. Ardından Alara da bıçağı bana uzattı.

''Sağ ol tatlım.''

''Rica ederim, ne demek. Sonrasında belki biraz koluna falan bir şeyler çizeriz ne dersin?''

''Olabilir aslında biliyor musun?'' Dedikten sonra tekrar adama döndüm ve hiç beklemediği anda elimdeki ateş gibi bıçağı adamın dudaklarına yapıştırdım. Kafasını çekmeye çalışınca Sarp geldi ve adamın kafasını sabitledi. Dudakları kan kırmızısı olup iyice şişmeden elimdeki bıçağı dudaklarından çekmemiştim.

''Şimdi sana birkaç soru soracağım ve sende adam gibi cevap vereceksin, Tamam mı?'' Adam kafasını hızlıca iki yana salladı.

Sandalyeden kalktım ve elimdeki bıçakla kolunu boydan boya çizdim.

''Bu bir soru değildi.'' Dedikten sonra aynısını diğer koluna da uyguladım.

''Tamam mı?'' Derken sesimi yükseltmiştim ve adam bu sefer korkuyla onayladı. Az önce hiçbir şey yapmamış gibi tatlı tatlı gülümsedim ve bıçağı yere atarak saçlarımı savurdum.

''İlk soru. Beni kaçırırken neyi amaçlıyordun?''

''Ölüm 'ün kızını kaçırmak.'' Ölüm dediği kişi babamdı. Mafya dünyasında benim de dahil herkesin bir lakabı vardı ama bizi sadece grubumuzun ismi ile ve lakaplarımızla tanıyorlardı.

''Peki senden bunu kim istedi? İsim ver bana.''

''Yapamam.''

''Neden?''

''Yaparsam beni ve ailem öldürürler. Kolay yoldan da değil.''

''Kuzey?''

''Efendim.''

''Sen buna bizim aslında kim olduğumuzu söylemedin değil mi?''

'' Tüh nasıl unuturum.'' Kuzey'in cevabı ile tekrar adama döndüm.

''Bak tatlım. Beni kaçıranların ismini ya şimdi söylersin yada seni çok daha acımasız biri ile tanıştırırım.''

''Yer altından ondan daha acımasız biri olduğunu sanmıyorum.'' Bu adamı beni kaçır diye ben mi tutmuştum acaba ya. Bak şimdi şüphelenmedim değil. 

''Peki sen hiç Sınırsızları duydun mu?''

''Onu duymayan mı var. Tabii ki de duydum ama onlara ucu dokunacak bir şey yapmadım ben.'' Adam kendinden emin duruyordu.

''Bence emin olmamalısın. Çünkü sen bizzat Sınırsızların liderini kaçırdın.'' Bunu dedikten sonra adamın gözleri sonuna kadar açıldı. Korkudan titremeye başlamıştı.

''Sen o musun? Selene.''

''Evet ta kendisiyim. Şimdi ya bana isim verirsin yada ben şimdi seni sürüm sürüm süründürürüm. Sen seç.''

''Tamam söyleyeceğim. Yalvarırım bana bir şey yapma.''

''Söyle.'' Derken sesim sanırım biraz fazla yüksek çıkmıştı çünkü yanımda duran Sarp yüzünü buruşturmuştu.

''Tamam. Benden bunu isteyen kişi Ahmet Vaşak.'' Ahmet vaşak mı? Ama o bunu yapabilecek güçte değil ki.

''Doğru söyle.''

''Yemin ederim doğru söylüyorum. Birinden daha yardım alıyor ama inanın ki kim bilmiyorum. Benimle konuşan bizzat o değildi onun aracılarıydı ama bunu Kılıç'ın adına yapacağımı söylediler.''  Bu korku içinde adam yalan söyleyemezdi çünkü söylerse onu pişman edeceğimi çok iyi biliyordu.

Arkama döndüm ve Kuzeye baktım. ''Gerisi sende.'' Gözlerimi Kuzeyden çektikten sonra Savaşa döndüm. Ellerini cebinden çıkarmıştı ve şaşkın bakışlarla beni izliyordu. Ne Selene olduğumu ne de sınırsızların lideri olduğumu bilmiyordu. 

Arkamı döndüm ve deponun kapısını açarak dışarı çıktım. Arabamın yanına gidiyordum ki gelen sesle durdum.

''Demek Selene sensin ha.'' Arkamı dönüp omuzlarımı silktim.

''Öyleymişim galiba.'' Bunun üzerine bana kısık sesli bir kahkaha bahşetti. Bu çocuğun daha çok gülmesi gerekiyordu. Gerçekten gülünce iki yanağındaki gamzesi belli oluyordu. 

''Seni ne zaman tam anlamıyla tanıyacağım acaba ?'' 

'' Pek emin değilim.'' Tekrar güldü. Gülüşü beni neden bu kadar etkiliyordu? Yavaşça yanıma yaklaştığında araba ile arasında kalmıştım. Gözlerim birkaç saniyeliğine dudaklarına indi ama sonrasında hemen gözlerine baktım. Onun da gözleri dudaklarımdaydı. Kendine hakim olmak istercesine kafasını iki yana salladı. Nefes alış verişlerimizden başka ses duyulmuyor sadece birbirimizin gözlerine bakıyorduk. O anda gelen sesle ikimizde elektrik çarpmış gibi birbirimizden ayrıldık.

''Asel ben de seninle geleyim mi? Hem doğum günü partini planlarız.'' Kafamı iki yana sallayıp Alara'ya baktım. Deponun önünde durmuş elindeki telefonumu bana doğru sallıyordu. Derin bir nefes alıp cevap verdim.

''Gel tabii. '' Gülerek yanıma doğru geldi.

''Doğum günün mü? Ne zamandı senin doğum günün?'' Savaşın sorusuyla ona döndüm. Kim doğum gününde kaçırılıp kaçırıldığı yeri yakar bir de üstüne saldırıya uğrardı ki. 

''Kaçırıldığım gün. Bu kadar da şanssız olamam ya .''

'' O zaman doğum günün hala bitmedi ha.'' Elindeki telefonu bana çevirdiğinde saate bakmıştım. 23.58 . 

''İki dakika sonra bitecek ve doğum günümde başıma gelenlere bak.''

'' Yine de iyi ki doğdun kızıl.'' Ona içten bir tebessüm yolladım. 

Alara çoktan yanıma gelmişti bile. ''Asel hadi kızım daha markete falan gideceğiz benim eve uğrayıp üstüme başıma çeki düzen vermem gerekiyor. Defne de gelir mi yanımıza ? '' Alara'nın seslenmesi ile tamamen toparlanıp arabaya bindim. Savaşa bir daha bakmamıştım çünkü bakarsam tekrar dikkatimin dağılacağından emindim.

'' Boş ver ya size gitmeyelim. Ben ne güne duruyorum burada beş dakikada toparlarız seni. Bu saatte açık market bulabileceğimizden şüpheliyim ama neyse.'' 

Ben arabayı çalıştırırken o çoktan telefonunu bağlayıp sevdiği şarkılardan birini açmıştı bile.

**************************************************

BEN GELDİMMMMMMMMM

UZUN ZAMANDIR GÖRÜŞEMİYORDUK YA NASILSINIZ 

BÖLÜMÜ ANCAK YETİŞTİRDİM DAHA BU BÖLÜMLERİ YAZMADAN SONRAKİ BÖLÜMLERE AKLIM GİDİYOR VE ONLARI YAZIYORUM. BOMBA ŞEYLER OKUYACAKSINIZ SABIRLA BEKLEYİN

HASTA OLDUĞUM VE BİR TÜRLÜ KURTULAMADIĞIM İÇİN BÖLÜM BİRAZCIK GEÇ GELMİŞ OLABİLİR BUNUN İÇİN BANA KIZMAYIN OLUR MU 

NEYSE BEN ŞİMDİ GİDİP ÇOOOOOK İLERİDEKİ BÖLÜMLERİMİ YAZMAYA DEVAM EDİYORUM 

UNUTMAYIN Kİ HER SON YENİ BİR BAŞLANGIÇTIR

SİZİ SEVİYORUM

OY SINIRI 17

YORUM SINIRI 40 

LÜTFEN YORUMLARA ÇOK FAZLA EMOJİ BIRAKARARK DOLDURMAYIN ÇÜNKÜ SİZİN YORUMLARINIZI OKUMA BENİ ÇOK MUTLU EDİYOR HER YORUM GELDİĞİNDE HEYECANLA BAKIYORUM.

Continue Reading

You'll Also Like

4.1K 178 5
"Yani sen mafya mısın" dedi titreyen sesi ile
1.3M 90K 58
A story of teenager Adonis, living with post traumatic stress disorder, as well as a world of other issues involving his family, his school, and his...
58.9K 4.8K 52
❝A veces, las cosas llegan en el momento más inesperado de todos. Otras veces, son las cosas que llegan las más inesperadas de todas.❞ ;no copi...
1.1M 94.5K 43
• INDIAN ARRANGE MARRIAGE • ˜"*°•.˜"*° •°*"˜.•°*"˜ "You're my peace within all the Chaos of my life" ...