Kara lale devri-tülla

By moonlies_ee

424 17 34

Bu kitabın devam sezondur yeni kişiler yeni seneryolar ve içine sıçtım hayal gücümle derin fantazimi size sun... More

Başroller Ölmez
plotonik Aşık Diriltme Büyüsü
Küflü Yastıklarda Kocayalım
Uçan Halıyla Bodazlama Daldık Sorry
Mısır yanarken Saçımı tararım
şirin tarikat üyeleri
eller yukarı piston aşağı
ne seneryolar dönüyor başımda
kardeşini taşlayan babanın oğlu
o metehandı ben çin seddiymişim
çok uyanıksınız çakallar sabah namazı kılın
kibirle ve gururluyuz noldu anam
hangi devirde yaşıyoruz kral ya
pavyonun secilmis kisisi

eyşana senaryo verdiler biz oynadık

13 1 0
By moonlies_ee

üstümü biri örtüyordu.
acıyı haykırmasamda sırtımda hâlen kesik izleri yanıyordu gözlerimi açtığımda daren yatağımın yanına sessizce oturmuş elimi tutuyordu, nazik okşayışını izledim tırnaklarını üzerime titreterek sürüdü

Ezgi-daren

Daren-uyandın demek

Ezgi- o nereye gitti kaçmaması gerekiyordu işim bittmedi

Daren- düşündün mü? beni bir kalemde harcayacak kadının başında niye ısrarla bekliyorum

Ezgi-hayır düşünmedim sen çocukluğumdan beridir beni korumaz mısın?

Daren- korurdum ama bu başka şuan durumumuz farklı düşman olmaya çok yakınız ve sen beni öldürme kararındasın

Kendini titizlikle silkti yatağa biraz daha yaklaştı saçlarımın yastığa uzanan uçlarını okşuyordu.
başını hafif yana yatırmış şekilde yavaşca saçlarıma uzanıyordu

ipek kirpikleri zamanı dururken neden bunu yaptı diye sorgulamaya başlamaya karar verdim

Ezgi-daren seni öldürmek istemiyorum

Daren-öldür beni benim görevim sona erdi sen kendini koruyacak bir kız oldun çocuken bile öyleydin sadece başını çok derde sokardın

Ezgi-yoluma çıkarsan emin ol acımayacağım

Daren-söz veriyorum sana avantaj sağlar olacağım beni çabucak öldür sakın seni incitmeyeyim olur mu?

içini nefesle doldurdu başını kapıya çevirirken yatağımın ucundan kalktı arkasına bakmadan çıktı

Yaralarımın daha iyiye gittiğini hissettim
Sonunda yataktan kalkarak aşağı çocuklara bakmaya indim hepsi orada

Ezgi-hey çocuklar

Elif-sen aklını kaçırmışsın ezgi

Damla- hemde bu ne demek oluyor?! sen ne halt yiyorsun ne savaşı ne ritüeli

Anıl-bu iş beni aşar tuğçeyi alıp gidiyorum siz ne halt yiyorsanız yiyin

Tuğçe-kardeşimin yasına bile izin verilmedi ben burada kalamam üzgünüm ezgi yalnızsın

Anıl-hemde dibine kadar

Ezgi-gidin size hiç ihtiyacım olmadı

Tuğçe anılın arkasından tuhaf bir bakışla bana gözlerini devirir gibi yaparak yukarı beraber çıktılar

Damla ve elif kollarını bağlamış bana bakmayı sürdürüyorlardı

Damla-beni hayal kırıklığına uğrattın abimle beraber olucaksınız değil mi

Elif- ve o erdemle?

Ezgi-anlamıyorsunuz ben kimseden taraf değilim ben lider konumuna geçmek için güçlenmek istiyorum sonra adaleti sağlayacağım

Damla-ne adaleti bunları duyan babam annem ve diğerleri nolucak?

Ezgi-herkese karşı ben olacağım siz destek olmasanızda bu lanet ritüel olacak

Elif-önce sakin ol kaç insan daha kaynettmeyi planlıyorsun aklını kaçırmışsın sen

Damla-o haklı napıyorsun o tanıdığımız ezgiye sen kahramansın bir kıyametin başrolü değil sen kurtaransın yara bırakan değil iki tarafınla çelişme buraya gel

Elif-ezgi senin arkandayız ama bir düşün bu adaletin sonuçları ne olacak kıyamet olucak o savaştan sonra denge bozulacak

Ezgi- umrumda olan tek şey o intikam peku ya benim annem ve babam arkadaşlarım dünyam hayallerim onları alırken ne düşündüler kendilerini keyiflerini kurallarını bu kurallar değişecek hiç bir melezin ölmediği bir evren istiyorum eğer buraya aitsem benim istediğim gibi olacak ya da yakıp yıkacağım ya devrim ya da sadece yıkım

O kadar ağır ve cüretkar pozlar kestim ki parmaklarımı onlara sinirle sallamaktan gözüm dönmüştü son anda kendime hakim oldum kontörlü kaybettmeme izin veremezdim

Derin bir nefes alarak saçlarıma ellerimi geçirdim...elif ve damla suskundu sanki onlara tepki verecek bir şey bırakmamışım gibi baktılar

Geri çekilerek kapıya doğru koştum hızla dışarı çıktım kanatlarımı gererek biraz egzersiz için havalandım

Ne yapacağımı bilmiyorum sadece sorular ve uzanan bir boşluk vardı

Ezgi-nereye gittmem gerek

gök yüzünde asılı kaldım etraflıca bakındım aklımda tek kişi belirdi erdem peki o nereye kayboldu

Ezgi-ona vizyon göndersem iyi olucak kalacak yerim yok

Pek uzakta görükmeyen adaya yaklaştım gök yüzünde asılı adanın toprağına indim ıhlamur ağacının altında serin havanın tadını çıkarttım kendime geldiğimde ellerimi birbirine bağladım

Gözlerimi kapatarak derslerde gördüğüm kadarıyla vizyonların nasıl olduğunu hatırlamaya çalıştım

(Eskiden bir anı)

Aklım bir yere değindi hafızanın çizdiği bahçede arkadaşlarım ve ben öğretmenlerin bize ders verdiği durgunlukla eğlenmeye çalışıyorduk

Doğaçlama kendimizi büyüye adama aşamasındayız pek güçlü sayılmayız ama öğretilenler bizi daha da ileriye götürecektir eminim ki

Buğulu parlak yüz ezgiye yaklaşarak sıcaklığı ile onun kulağına yaklaşır;

Eda-bu vizyonlar ne boka yarayacak cidden burada kaldığımız süre boyunca?

Ezgi-bende bilmiyorum ama sallasana bir şeyler öğrenmek vakit geçirmemizi sağlıyor

Resül-kızlar öğretmen gelmeden önce tüyelim buradan

Yağız-yine aynı yere mi gideceğiz eğlenelim değil mi??

Cihan-siz çok pissiniz aa

Tuğra-hafiften eğlence anlayışımız var diyelim ona cihan

Gözlerimi açarak kafamı salladım ensemi kaşıyarak odaklanmaya çabaladım tek düşündüğüm vizyondu

Ezgi-aku kiso puri sani

"Erdem beni bul ve yanıma gel sana ihtiyacım var"

aklımda çizdiğimiz italik yazıya eleştiri eklemeden sadelikle vizyonun gerektirdiği işi bittirdim gözlerimi açtım

Ezgi-şimdi beklemem gerekiyor

ağacın kütüğüne sırtımı yasladım bulutların tembel tembel birbirlerini takip ettiği kısır döngüyü izledim

(Erdem kara lordun kampındayken)

Canavarların bir çoğunu bulunduran kara lordun yuvası bir kamptı...

kara lordun ufak tefek değişiklikler için kendi kulesinden çıkarak kendini bu yığından kampa getirip intikam için yıllarca çalışması iradeli güçlü bir adamın yapacağı bir iş gibi görünmüyor

Bir bakıma onun içindeki alevi harlayan hikâyeden olsa gerek

Erdem geceye karşı kampa yaralı şekilde geldiğinde lord ona tiksinti ile baktı.
bir kıza karşı savunmasız kalmasını kınadı onu karanlık demirlikli hücreye attı

Erdem-Kendimi kötü hissediyorum.. lordum çıkarın buradan beni! yalvarıyorum o kızı kullanacağız o işe yarayacak o olmazsa ritüel başarısız olur

Hücrenin içindeki pırangalar kulak tırmalayacı seslerle metale değiyordu erdem tüm gücüyle lorduna haykırdı

Erdem-yemin ederim ezgiye ihtiyacımız olduğu için istisnalar dışında ona bana zarar vermesine izin verdim

Erdem-lordum bu işte tek başınıza değilsiniz bu haksızlık

Erdemin gözlerinin önünde gölgeler oynadı, hareler hakaret etti. bir baştan bir başa hareket eden hareler gözünü bulandırdı.

Aklına bir cümle yazıldı

"Erdem beni bul ve yanıma gel sana ihtiyacım var."

Erdem-evet evet tavşan tilkiye daha da yakın olacak lordum bu iyi haber ezgi bana vizyon gönderdi o size geliyor onu getirebilirim! Muhafızlar çıkarın beni

Muhafız-lorda haber ver ced

Muhafız 2-tamam

Kapının önünde benim için duran mufazların biri bu haberi lorda vermek için büyük çadıra koştu

Muhafız 2- efendim sizi rahatsız ediyorum lütfen affedin ama bu önemli yardımcınız erdem sizinle konuşmak istiyor

Çadırın içinde tek güneş görebilecek yer yoktu..havasız ortamın gergin atmosferine karşı iki üç tane yanan mum diziliydi sehpaların üstünde

büyük bir alan kaplamayan çadırın ortasında koca bir masaya koyduğu piyonlara dokunan lord geniş omuzlarını kendisiyle beraber kaldırdı

Muhafızına dönerek paltosu'nun ön cebinde bulundurduğu piyonu haritanin üstüne attı
çadırdan ayrılarak erdemin yanına haşmetle kölelerine güç dalgası gibi gelen yürümesiyle onlara bakarak adımladı..erdemin mahzenine yaklaştığında muhafızlar ona bakmaya cürrret bile ettmeden kapıyı açtılar

İki Dudağının kenarındaki yaraya dokunarak siren gözleri ile önündeki kurbanına eziyet edercesine baktı,
kesin dönerek söze başladı;

Erdem-lordum ezgi o size gelecek onu getireceğim bu size bir fırsat onu kullanmak için az önce bana ihtiyaç duyduğunu söylediği bir vizyon aldım

Bunu söylerken lordun gözlerinden tehditkar bakışlarından kaçamak aradı gözlerine hic bu kadar uzun bakan biri oldu mu sorusuna cevabınızı bile veremezdiniz dik bakışları sizi ölüme sürüklerdi, güçlü omuzlarının arkasındaki karanlığa büründü

mahzenin karanlığında gözleri belli biri yeşil biri siyah gözlerinin incisi parladı aklından neler geçtiğini tanrı bilir  üstündeki paltoya kadar siyaha bürünen
lordun cekinecek bir konusu bile yoktu tek bir kelime söyledi ;

lord-kızı getir

Erdem-emredersiniz lordum planımızdaki gibi onun yanında olduğumuzu düşünmesini istiyoruz hala öyle değil mi

Lord- beni anladın kızı getir

Erdem-sorduğum soru için özür dilerim

Lord sinirlenerek karanlıktan çıktı adamin yumuşak derisine elinin tersiyle tokat attı sarsıntı ile boynunu sağda bulan erdem direnerek kalkmaya çalıştı

Lord-birincisi ben özürleri sevmem yaptığını yap ve bana kendini kanıtla

Erdem-emredersiniz

Prangalar lordun gözlerinde yuvarlanarak çözüldü...gücünün farkındalığını kavrayan yıllar, lorda ufak bir kısmını bile kullanmamaya sabır biçmişti.. pekâlâ bekleyen intikam, sonunda emeline ulaşabilirdi

ayaklarıma kuvvet koşarak kanatlarımı açtım havalandım.
karanlığın pençesinden ayrıldım.
simdi ise ezgiyi olduğu yerden almam gerekiyordu..
o bir yardımcı olmayacak, ona biçilmiş kaftanı planlayan lord onu lider konumuna getirmek istedi böylece gözünü boyayabilirdik..
peki ya sorgularsa onun sorularına cevap verecek olan lord olacaktı

Küçük bir kızdı pek çok şey görmüş olabilirdi ama gözünü açacak kişi ise kara lord idi onların tanışmasına an ve an ben sebep olacaktım

Bu bir yıkım ve düzen demekti ezgi yıkıma el uzatacak lord yıkacak ve düzen sağlanacak bu aradaki ip uçları ikisine aittir..

ezgiyi ağacın kabuğuna yaslanarak güneşin bulutların arkasına geçmesini izlerken buldum.
buğday teni güneşin merasında açılıyor rengi değişiyordu birinin geldiğini hissettiği an gözlerini bana çevirdi

Hisslerine güvence veriyor gücünden çok hissleri önde tutuyor kendi karekterine göre hissler onu yanıltmaz

Erdem- ezgi

elbisesini silkeleyerek tozu arttırdı kanatlarını gevşeterek yanıma uçtu

Ezgi-nerede kaldın seni çok bekledim

erdem- yardımcım ile birlikteydim zayıf bir köleyi asileştirmeye çalışıyorum

Ezgi- niye buna vakit ayırasın ki?

Erdem- o papazın oğlu fakir ve saf bir genç duaları ritüel kabulü büyüleri baştan sona bilir babası bir yandan devlete ihanet ettmiş bir adam o ölümlü dünyadan getirdim

Ezgi-dünya ile hala bağlantımız var demek sadece bir şey merak ediyorum bizim dilimizi yani sizin melşey dilini nasıl bilebilir

Erdem-oraya gelirsek işte amacım bizim dilimizi öğrenmesi o gerçekten işimize yarayacak büyük gün geldiğinde

Ezgi-ay tutulması yaklaşıyor kapılar sonuna kadar açılacak demektir tanrının evine gidiyoruz

Erdem-senin kanın benim kanım ve emrenin kanı temizler bu lanet adaleti

Ezgi-arkadaşlarıma ihanet ettmiş gibi hissediyorum bir bakıma onlara zarar gelmesinden korkuyorum

Erdem-merak ettme sen büyük melek ve şeytanın kızısın atalarını tanımıyorsun gibi?

Ezgi-atalarım mı?

Erdem-kütüphanede büyük deden ve anneanne ile ilgili kitaplar var bütün soyunu öğren geçmişini bilmeyen geleceğini aydınlatamaz

Ezgi-bunu düşünmedim hala dünyaya adapte oluyorum o bağdan kurtulmak kolay değil

Erdem-geçmişe gittmeyi bırak önemli olan şuanın geleceği

Ezgi-güçlerimi içimden dışarı çıkartmam zor olacak öyleyse napabilirim?

Erdem-seni kampımıza götüreceğim

Ezgi-kamp mı?

Erdem-evet geleceksin elbette kimse arkanda değil çalışmana ihtiyaç var kendini ve gücünü kullanarak tanrıyı yeneceğiz kötü tanrıya sözümüz var senin amacın farklı olsada

Ezgi-bu olaylar çok kafamı karıştırıyor ben cehennemdeki kütüphaneye gittmek istiyorum hala kafamda soru işaretleri var

Erdem-hayır soru işaretlerini her zaman çözebiliriz ama şuan kampta güvende olmalısın kurbanlar verilecek ve sende kan akıtacaksın gün yaklaşıktıkça güçlenebilmen gerekiyor

Ezgi-istemiyorum kendimi idare edebilirim kimseye ihtiyacım yok geldiğin için üzgünüm vaktini aldım

Erdem-ezgi bana bir daha ulaşmaya calış sensiz bu ritüel gerçekleşemez en güçlü melez sensin aramızda

Ezgi-ben anlamıyorum arasından kac yıl geçti hala bu ritüel kurallarını öğrenemedim kurban seçildim sadece

Erdem-şimdi düzeni tersine çevirebiliriz
Bana inanmıyor musun?

Ezgi-hemde hiç inanmıyorum

Onun sağına tersine saparak uçtum.
eski okuluma doğru kanat çırparak yol aldım.
aynı tekinsiz yıkıntıdan aşağı sızan küçük yırtıktan geçtim.. cehennemin sıcaklığı karşısında tenim tanıdık şekilde yandı,alevlendi..tüylerim heyecandan diken diken oldu..geçmişimi öğrenmek için geç kaldım belkide

Kütüphanenin büyük kapısı yakut taşına bastığımda açıldı..
ilk defa büyük kapının kapalı olduğunu gördüm

Salondan rafların arasına daldım.
rafın bitişinde kabuğuna asılı meşale dalgalanarak kitapların yazısını gölgede bırakıyordu.. teker teker kitaplara parmağımla dokunarak dolaştım
ailemle ilgili belki bir sonuç elime geçecekti ve sonunda ilk kelimlerinden tanıdık gelen bir yazıya denk geldim

"Büyük seraf ailesi"

Ezgi-hayır bu benim ailem değil

Uzunca rafın tozunu silmişimdir aramaya gayret ederek diğer rafa geçtim
Kendimi biraz kaldırdım ulaştığım kitabı meşaleye yaklaştırdım

Kitabın sayfalarını karıştırdım sayfalar yoktu sanki özellikle gizlenmişti eski deriden yapılan sayfalara yakından baktım ne tuhaftir ki sayfalarca kitapta tek bir kelime yazılı değildi boştu sadece

Ezgi-bunun anlamını biliyorum o kadar fantastik film boşuna izlemedim sihirli kelime mi söylemem gerek?

Kitabı salona doğru götürdüm salondaki derin sessizliğin masasına doğru yatırdım kitabı attığımda yankılandı

Kitabın başını çevirdim sayfaya yaklaştım kokladım bir tür bitki kokuyordu

Ezgi-bu sayfalara ne sürülmüş böyle?
bir tür bitki karışımı ise neden tarih kitabımıza?

ezgi-sihirli kelime söylesem işe yarar mı?
Abraka dabra!

Bir süre sayfaya öylece baktım oflayarak sandalyeye oturdum yeniden bir şeyler denemekten çekinmedim

Ezgi-hokus pokus

Kitap buna yine tepki vermedi her sayfa yine boştu ellerimi birbirine kenetledim
Gözlerimi kapattım

Ezgi-lütfen bana doğru yolu göster tanrım bu kitapla napabilirim?

lucifer- tanrın sana yardım edemez tarih kitabının nasıl açılmasını bilmiyor musun?

Gözlerimi açtığımda kitabı eline almış sayfalarını karıştıran lucifer vardı sandalyeden kalkarak gözlerimi bellerttim

Ezgi-senin öldüğünü düşünüyordum burada napıyorsun?

Lucfier-babamı öldürdün unuttun mu?

Ezgi-babanı mı? Şaka yapıyorsun herhalde banana dokunmadım bile

Lucfier-o gün savaştığımız gün senin yanında bulunan binlerce kişiden biriydim sen görmesende sen tanrının evine gittiğinde babam öldü yani sebebi bir yandan sensin

Ezgi-ben orada öldüm tekrar yaşadım geldim bunların hepsini biliyor musun?

Lucifer-evet sen öldükten sonra uzun süre geçti ben cehennemin yönetimini aldım aslında başka biri alacaktı ama senin sayende alamadı

Ezgi-benim sayemde mi alamadı nasıl buna engel oldum peki?

Lucifer-sen öldükten sonra bütün herkes isyan başlattı ve bütün herşey maddeler kurallar değişti sen yıkımı getirdin biz ise düzeni sağlamaya çalışmak için bütün kuralları değiştirdik denge bozuldu dünyada depremler meydana geldi virüsler çıktı her gün insanlar öldü şimdi ise savaştan korkuyoruz

Ezgi-benimle alakası nedir senin cehennemin yönetimini alman?

Lucifer-senin karşında savaşanlar dışlandı ben ise yanında olduğum için ödüllendirildim

Ezgi-peki cehheneme geçecek olan kişi kimdi?

Lucifer-babamın üvey oğluydu babam onu benden daha çok severdi çünkü babamla aynı taraftaydı ben iyi tanrının yanındaydım denge için mücadele ederken oğlu ve o kötü tanrının yaradılışından geldikleri için asla beni desteklemediler

Ezgi-kötü tanrı iyi tanrı mı? sizin tarihinizi hiç bilmiyorum bana anlatmak ister misin kafamda milyon sorular kalmaması için

Lucfier- burada bekle beni geliyorum

Sandalyeye biraz daha gergin yaslandım. luciferın gittiği rafa doğru izlemle bakarak gözlerimi ondan ayırmadım.
Lucfier raftan bir kitap alarak tozunu silkeledi,bana doğru adımladı.. elindeki kitabın kapağında "yaratılış sırları" yazıyordu

Masaya koyduğu an kitabın kapağına parmaklarımı koydum. üstündeki resim ve sembollere anlam vermeye çalıştım

Kapakta iki taraf vardı...biri aydınlık boyanmış biri karanlık. her iki tarafta bir silüetti ikise de birbirine savaş açmış gibi bakıyordu yanlarında duran melek ve şeytanlar her ikisinde eşit değildi sembollerin üstünde gezinen parmaklarımı dikkatle izleyen lucifera başımı çevirdim.
beni masaya ellerini koymuş izliyordu

Ezgi-ilgi uyandırıcı bir kapağa sahip merak ediyorum ne anlatıyor

Lucifer-başlangıcı

Ezgi-oku hadi

Lucifer yanımdaki sandalyeye geçerek dikkatle sayfaları açtı avuçlarındaki ağır kitaba ilgiyle baktım.
öyle ki elimde olmadan parmaklarımı çeneme koymuşum lucifer kelimleri okumaya başladı;

Lucifer- göklerde iki kardeş doğdu onlar başlangıçttı.. anneleri doğa ana onları serbest bıraktı iki birbirine zıt kardeş iki şeyi temsil ediyordu biri kötülüğü biri ise iyiliği her birinde farklı erdemler duygular oluştu birinde;
kıskançlık, haset, gıybet, narsistlik,hedonizim, anarşizm,yalancı, saygısız,merhametsiz,duygussuz.
ve bir çok kötü benlikleri kendinde özelleştirmiştir. diğer kardeş ise sağ duyulu, kendinden önce herkesi düşünürmüş.. dürüst ve iyi niyetliymiş her ikiside bir yere kadar anlaşabilmiş taki iyi tanrı kendine melekler yaratıncaya kadar çok yalnız hisseden tanrı meleklere dostluk yapmış aynı zamanda onlarda ona kötü tanrı bunu öğrendiği zaman kardeşini meleklerden kıskanmış iyi tanrıya yetmediğini düşündüğü için kardeşine kin beslemiş ondan giderek uzaklaşmış ve bir gün yine melekler iyi tanrı ile konuşurken iyi tanrı kardeşini anlatmış meleklerden biri hiç görmediği bu tanrıya merak beslemiş ondan mütevellittir iyi tanrıya onu görüp göremeyeceğini sormuş iyi tanrı ise onaylayarak kardeşini davet ettmiş kardeşi kinini yenip gelmiş geldiğinde içi biraz olsun soğumuş.. kendi benliği ile yangına körükle gittmemeyi seçmiş ve birlikte iyi vakit geçirmeyi seçmiş uzun süre mutlu giderken iyi tanrının yarattığı meleklerden birinde başka bir duygu uyanmış bilmediği bu duygu arzuymuş o kadar ihtiraslı yanan bu alev gitt gide daha dayanılmaz bir hal almış kötü tanrıya duyduğu bu ilgiden ötürü tövbe ettmiş binlerce kez ama o günaha her gün daha da çekilmiş kötü tanrıya bu hisslerini söylediğinde kötü tanrının egosu alevlenmiş.. sadece beğenilmek ihtiyacı yüzünden onun ilgisine karşı gelmemiş ve yasak bir birliktelik yaşanmış bu duyulmadan önce bir kaç kez daha olmuş..bu böyle giderken iyi kardeş kötü kardeşini meleği ile yatarken yakalamış bu iğrenç görüntüden dolayı kırk kere tövbe ederek göz yaşları içinde kardeşine yaklaşmış kardeşi bir duygu barındırmadan kalkmış ve üstünü giyinmiş melek ise yaradanına karşı mahçup duruma düşmüş melek içine düştüğü durumdan ötürü tanrısının ayaklarına kapanmış tanrısı ise onu carmağa gereceğini söylemiş doğa ana bunları duyduğu üzere iyi çocuğuna hak vermiş kötü kardes daha da kinlenmis kalbindeki nefret büyümüş kendi benliği hiç hissetmediği hisslerle dolanmış..ve gün gelmiş ceza gününde herkes oradayken melek çarmağa gerilmiş kötü kardeş buna isyan ettmiş buna destek olan melekler ona katılmış iki kardeşin arasındaki bağ kopmuş doğa ana bu isyana sinirlenerek oğlunu karanlık evrene hapsettmiş onlarla birlikte isyan eden melekler yeni bir isim almış onlar artık şeytandılar ve karanlıkta diğer kardeşin yanında bulunmuşlar doğa ana karanlıktan melekten şeytana dönen şeytanları almış ve onlara ceza vermek için cehennem adında evreni yaratmış iyi tanrı ise bu olanlardan sonra kahrolmuş ve kendine bir süre zaman ayırmış asırlar sonra yine iki melek yasaklı olan elmayı yemişler iyi tanrı onlara bir ceza düşünerek dünyayı yaratmış dünya evrenine ikisini de göndermiş birbirlerinden uzağa giden iki sevgili dünyada hic bir şey olmadan yaşamaya çalışmış birbirlerini bulduklarında çocukları olmuş habil ve kabil... sonrasını biliyorsun zaten kötülük her daim devam ettmiş kötü tanrının yokluğu ise görülmemiş onları yönetiyormuş

Ezgi-sadece sex yüzünden cezalandırılmak çok saçma?

Lucfier-sex kötülüğün başıdır zevk arzu ihtiras alevler bunlar hep kötüdür yani iyi tanrıya göre... doğa ana ise onlara artık karışmadı

Ezgi-şimdiye kadar nasıl devam ettik?
Melekten şeytana dönen seytanlar cehnenmde ne eziyet görüyordu şimdi ise insanlar görüyor

Lucifer-adem ve havva ilk yasağı çiğneyen meleklerdi dünyaya gonderildi nesil onlar sayesinde devam etti kabil ve habil iyiliği ve kötülüğü yetiştirdi iyi tanrı ise düzeni sağlamak için dünyada ölen kötü insanları cezalandırmak istedi şimdi ise yanıyorlar ve ayrıca biz şeytanlarda iyi tanrı tarafından değil kötü tanrı tarafından yaratıldık doğa ana onu affetti şimdi ikiside yönetiyor her ikiside bizi yönlendirmiyor biz bir taraf seçiyoruz ve babam ve üvey oğlu kötü tanrının tarafındaydı

Ezgi-bu hikaye sonrası uyuyacağımı sanmıyorum neden şeytanlar ve melekler sex yapmıyor yani kötü tanrı ile melek yüzünden mi?

Lucifer-evet bir rivayete göre ondan sonra çocukları olmuş melez adı verilmiş çocuk iyi tarafını göstermiş taki şeytanın biri ile ilişkisi olana kadar o kadar güçlü olurlar ki melezler hemde kötü tanrının çocuğu olduğunu düşününce dünyamız evrenlerimiz yok olabilirdi ve bundan sonra yasaklandı

Ezgi-ama biz çocukların hala suçu yok kendimizi kontrol edebiliriz yıkım getirmek istemiyoruz hepimiz

Lucifer-tabiki istemiyorsunuz ama her kötülüğü tetikleyen bir olay vardır intikamı ne tetikler adaletsizlik başka başka şeyler anlarsın ya

Ezgi-bu anlattıklarından sonra uyuyabilir miyim bilmiyorum çok tuhaf düşündürüyor

Lucfier-simdilik ezgi bu bilgiler sana yetecek mi?

Ezgi-aslında birinin hakkı benim yüzümden alınması tuhaf olmuş hala anlamıyorum

Lucifer-boş ver zamana bırak her şeyin bir zamanı var geldiğinde ise nedeni çok açık olacak

Ezgi-haklısın belkide yıkım çözüm değildir arkadaşlarıma geri dönmek istiyorum

Lucfier-yıkım mı dedin sen? bir daha ki sefere sağ çıkıcağına emin misin ezgi?

Ezgi-neden olmasın belki?

Lucifer-babamı öldürdüğün için sana kin tutmuyorum şeytan oğlunu sevmiyordu o yüzden demem o ki destek tam destek

Gözünü kırptığında bir şimşek çakmazken boşluğuma düşen vurguladığı son kelimleri dalgınlık geçince anladım..
bir savaşta en çok ihtiyacım olacaklarda baş sırada beni destekleyen taraflar,arkamda duracak kişiler.
özelikle güçlü olanları seçmek durumunda kalıyordum savaşın stratejisi pekiştirmem için usta bir oyuncu olmam gerek

Lucifer gözlerindeki parlak alevi söndürerek kütüphaneden ayrıldı düşüncelerle boğumlaşan kendim ise kitabın kapağını kapattım

Ezgi-zamanı geldiğinde o kelimler bana gösterilecek sayfalar okunacak

Kütüphaneden çıkarak kendimden emin şekilde erdeme vizyon gönderdim. yıkılmış okulun kenarında taşa kıvrıldım
Erdem gelinceye kadar uzun süre geçti sonunda onun uzaklarda kanatları gözüküverdi

Erdem- kararın değişti mi?

Ezgi-sizin kampta bana da yer var mı?

Erdem-her zaman. eğitime hazır mısın?

Ezgi-her zaman. götür beni oraya

Erdemin yüzündeki şeytani gülümseme ilgimi çeksede sorgulamadım. onu takip ederek peşinden kanatlarımı sıkı sıkı açarak uçtum gök yüzünün rengi gündüzün öğleniydi sıcak ağırlığı bedene yaklaşıyor yakıp kavuruyordu

büyük adaya ulaştığımızda kampın bu kadar iyi olacağını sanmazdım ilk gözüme çarpan büyük çarşafın bayrağı ile gök yüzünün uzunluğuna doğru salınmasıydı belliki önemli biri oradaydı

Erdemle beraber  çadırlarının arasında yürürken etrafı inceleme zamanım oldu etrafta kuyu bile vardı ihtiyaç duyulan herşey dahil herkese yetecek kadar erzak

Erdem-ne düşünüyorsun kamp yeri iyi mi ne dersin?

Ezgi-gayet ideal burada antrenman mı yapacağız?

Erdem-evet seni bizim ekiple tanıştırmak için sabırsızlanıyorum

Ezgi-bende

Erdem etrafı anlatırken gözüme tekrar bir şey takıldı gece gibi karanlık bir at eyerlenmiş otlukta geziniyordu hemen içim kaynadı bu asil hayvana samimiyet besledim bakışından anlaşılıyor ki oda beni sevdi erdemi bırakarak yanına sessizce yaklaştım başına elimi koyarak okşadım

Ezgi-ne kadar akıllı bir atsın adın ne peki senin

Erdem-at sana adını bahşetmeyecek ama sen bilirsin

Ezgi-at doğasından anlıyor musun sen ki aa affedersin hayvan kısmı doğru aynı doğadasınız

Erdem- sanki insanlar doğadan gelmiyor

Ezgi- doğadan gelmek farklı onlar konuşamayan fikiri bile olmayan yaratıklar ama sen sevimliler

Erdem- ezgi gıcıklık hiç çekemem sen burada bekle ben seni berkay ile tanıştıracağım

Ezgi- söyle bana dünyada ki isimleri kullanıyor musunuz normalce

Erdem-bazı isimler bizden size gelme zaten hem herşeyi sorgulama bir isim sadece

Ezgi-peki berkay kim neden tanışmak zorundayım?

Erdem-atın sahibi

Ezgi-hm ne yapıyor peki burada? Görevi bize yardım ettmek mi

Erdem-sana bahsettiğim köle çocuk iyi anlaşacaksınız sen zayıf insanların yanında daha çok rahat edersin

Ezgi-bir kere her insan kendine göre güçlüdür güçlü olmak sadece kas gücü değildir senin yapamayacağın psikolojik hileleri zekasıyla yapabilir neye göre zayıf?

Erdem- işte bundan bahsediyorum sen sürekli savunuyorsun ama gerçekleri kabul ett

Ezgi-defol hadi onu çağır eminim anlasacağız

Erdem-defolmuş sanki çalışanıyız hanım efendi hazretleri gidiyorum o zaman

Ezgi-zahmet olacak

ellerini önünde bağlayarak tüm sinirini gülerek geçirdi..
Benimle uğraşmayı keserek bahsettiği atın sahibinin yanına gitti
bir süre sonra döndüklerinde adamı gördüm.
çelimsiz gözüken ama uzun boyu ile dikkatimi çeken bir seksen beş boylarında ortalamanın üzerinde adam
bana gururla otoriter baktı bu tuhafıma gittsede sorgulamadım doğasında vardır

Ezgi-bir köleye göre iyi bir vücut tipin var seni zor şartlar altında mi bıraktılar?

Berkay-hayır.

Erdem- neden vücudu iyi diye zor şartlar altında bıraktık sanıyorsun kendi kaslı bir ergele olamaz mı?

Ezgi- doğuştan gelmiyordur o kaslı ergelelik hem bir köleye göre çok güçlü duruyor

Erdem-niye sorguluyorsun o bir köle çiftliğimize bakıyor atlara bakıyor ahırı temizliyor ayrıca masa hazırlıyor bize

Berkay bakışlarıyla erdemi öldürecek gibiydi düzelterek gülümsedi hoşnut görünmesede bu bana rol gibi geldi sorgulamam burada başladı başka ne olacak sabırsızlanıyorum

Berkay-sizi ata bindirmemi ister misiniz?

Boğazını temizleyerek tekrar etti;

Berkay-efendim

Erdem-öyleyse bende sana masa hazırlatayım aç olduğuna dair dürtülerim var

Ezgi-bu iyi olur teşekkürler

Erdem-iyi eğlenceler

Erdem otluktan ayrılarak bizi bizle yalnız bıraktı..
Erdeme bakmayı bittirip adama döndüğümde atı okşuyordu yanına yaklaştım hiç utanmadan direkt gözlerime baktı bir köleye göre cesaretli

Göz kapakları içe doğru yatık, hafif çekikti avcı gözleri önünde biraz gerildim. bakışlarını ayırmadan bakması tüylerimi ürpetti ama bunu belli etmedim. kendime çeki düzen vererek çenemi kaldırdım

Ezgi-sen her zaman direkt insanın gözlerine çok dikkatli bakar mısın?

Berkay- üzgünüm rahatsız mı oldun?

Ezgi-hayır aslında cüretkar olman bu insanların içinde seni ezmelerine izin vermemen iyi olur senin gibi birine ihtiyaç duyabilirim

Berkay- emin ol onlarla anlaşacaksın bana ihtiyacın olmayacak

Ezgi-arkadaş istemiyor musun?

Berkay-size hayır demek saygısızlık olur ama bilin ki sınırlarım var

Ezgi-anlıyorum evet demek zorunda değilsin ben onlar değilim seni köle yerine koymam asla

Berkay-bu hanımefendi nereden bu asaleti almıştır sormam küstahça mı?

Yanaklarımın alevlendiğini hissedince gözlerimi kaçırmadan iltifata gülümsedim berkayın hoşuna gitmiştiki hafif sırıtması açıkça gözler önündeydi

Ezgi-hoşuna mı gitti?

Berkay-yanaklarınız kızardı.. küçük kız çocuğu gibisiniz kızmazsanız bunları iltifat olarak alın

Ezgi-bu aslında hoşuma gidiyor benimle arkadaş olmaya yakınlık gösteriyorsun ha?

Berkay-düşünebilirim

Ezgi-nerenin lordusun acaba düşünecekmiş

Yankalarındaki çenesinde ki izler silindi bakışı değişti ironime alındı gibi hissetim
Özür dilemeye kalkışacaktım

Berkay- bilmiyorum, ben yurdunu kaybetmiş bir lordum efendim

Ezgi- yurdunu kaybetmiş olabilirsin ama lord olarak anılacaksın

Berkay-peki bir lordun yardımı ile ata binmek ister misiniz?

Ezgi-lordun teklifini reddediyorum kendim yaparım

Berkay-lord diğer atı almaya gidiyor. ozaman sizinle ufak bir gezinti hoş olur
Bunu bana bahşettiğiniz için teşekkürler

uzun kıyılı otlukların arasından dizine kadar uzunan botuna, yapışan yeşil sıvılara sinirlenerek çitten atladı ahır az uzakta kalıyordu

Ezgi- ne komik biri çitten atlamak yerine tabi kapıyı seçebilirdi

Adını bilmediğim gece siyahı ata yaklaştım.
atın çite bağlanmış ipini çözerek elime aldım.
atın iki bacağının ortasında duran çıkmam için işe yarayan deriye bastım. bir ayağımı koyarak gücümü bastırarak kuvvetle sol bacağımı ata atabildim.
atın üstünde dengede durmayı başardım

toynak sesleri, ile takırtılar uzaktan kulağıma değinince atın ipini iki elimle tutarak kendime çektim.
at anlayışla sese döndü otlanmayı bıraktı

Berkay yanımıza geldi

Berkay- güzel duruyorsun seni sevdi

Ezgi-atın bir adı var mı?

Berkay-atın adı mı? siz ölümlüler neden hayvanlara isim koyarsınız ki?

Ezgi- ismi yok mu cidden?

Berkay-hayır yok

Ezgi-ikisininde mi?

Berkay kafa salladı.. ben heyecanla fikrimi ona söyledim;

"isimlerini koyabilir miyim?"

Gözlerini kapattı bir gözünü açtı dudaklarının bir ucunu kıvırarak sinsice söyledi;

"Bilmem koyar mısın?"

"sen efendinle mi uğraşıyorsun ha?"

"Asla şâyet o kuralları bilmiyorsa bende ona göre davranırım"

"Kurallar falan yok ben insanlara konumuna göre davranmam"

"Tamam efendim bu hatamdı buyurun sizin atlarınız sayılır isimlerini koyun"

Ezgi- önce düşünmem gerek

Berkay-atları yürütelim

İki at birbirine baktı siyah beyaz uyumu ile aklıma gece ve gündüz zıt kutuplar olayı geldi ondan esinlendim iki isim çıktı dilimden;

"yin ve yang "

berkay atını hareket ettirmeye çalışırken ipi gevşetti bana baktı...bir kaşını merakla kaldırdı, ben ona uzun hikayeyi anlatmak üzere atımı hareketlendirdim. birlikte atların üstünde yürürken konuşmaya başladım;

Ezgi-atların adı ying ve yang olacak biri düzeni biri kaosu temsil ediyor

Berkay- nereden çıktı bu hikaye?

Ezgi- Yin ve Yang'ın ilkesi; kadın-erkek, karanlık-aydınlık ve yaşlı-genç gibi her şeyin ayrılmaz ve çelişkili karşıtlar olarak var olmasıdır. Eşit zıt çiftler birbirini çeker ve tamamlar...
yin ve Yang sembolünün gösterdiği gibi, her iki taraf da özünde diğerinin bir unsuruna sahiptir Her iki kutup da diğerinden üstün değildir ve birinin artması diğerinde buna karşılık gelen bir azalmayı beraberinde getirdiğinden, uyumun sağlanabilmesi için iki kutup arasında doğru bir dengenin sağlanması gerekir.

Berkay-iki ayrı kutup aynı bizim atlarımız gibi mesela benim atım çok sevimli uysal seninki hırçın cesaretli

Ezgi-evet aynen öyle

Berkay- hangisi yin hangisi yang?

Ezgi-siyahlı dişi olan yin beyazlı ise yang

Berkay-güzel peki bu aklına nereden geldi?

Ezgi- uzun hikaye

Berkay-anlat dinlerim. daha vaktimiz var akşam olmasına karşın atları ahıra koyarız

Ezgi- dünyadayken biri ile tesadüfen tanışma hikayem o kişi neden bir anda hayatımda oldu hiç bir fikrim yok

Berkay-ona aşık mıydın?

Ezgi-hayır aşkı değildi biz sanki birbirini uyumlayan iki ayrı kutuptuk ayni yin ve yang gibi ben aydınlığı temsil ederken o karanlığı ediyordu onun duvarları vardı benim ise kocaman bahçem

Berkay-sonra size noldu?

Ezgi- ona hem düşman hem dost gibi göründüm.
oda bana aynı şekilde onunla kavgalarımız bile herkesten herşeyden apayrıydı o zamanlar kedi köpek gibi kavga ederdik sonra bir olay olur onunla o kadar iyi anlaşırdık ki tuhaf  yin ve yang gibi zıt yin ve yang gibi onun eşsiz özelliklerini almışım o da benimkini almış gibi uyumluyduk

Berkay-o yüzden mi birbirinize yin ve yang dediniz?

Ezgi-evet bizim aramızdaki çekim yüzünden birbirimize karşı yin ve yang olduk

Berkay-sence şuan napıyor?

Ezgi-hangi cehennemdedir bilmem ama narsist çocuklarını yetiştiriyordur adımı kızına koymuştur kesin

Berkay-ne tuhaf bir ilişkiniz varmış hem nefret gibi hemde sevgi gibi ben bunu anlamadım

Ezgi- boş ver bizde anlamıyorduk şimdi bile sorguluyorum... umarım iyidir.

Berkay-hadi gel ekiple tanış

Ezgi-gezintimiz bu kadardı demek teşekkürler sanırım biraz kendime gelebildim

Berkay-rica ederim iyi hissetmene sevindim

Geri dönüş yolunda sadece birbirimize kaçamak bakışlar atarak sohbetten kaçındık.. ben kendi düşüncelerime dalmıştım.
ahıra yaklaştığımızda attan inerek benim atıma yaklaştı ellerini bana uzattı ben üzerine yaklaşarak kendimi bıraktım.
hiç çaba sarf ettmeden ellerini, parmaklarını, belime geçirdi. zorlamadan belimden sıkarak oyuncak bebekmişim gibi tutup indirdi

Berkay-burada bekle atları ahıra bağlayıp geleceğim

Ezgi-kaçacağım emin ol

Berkay-yakalarım emin ol

Ezgi-bulamazsın saklanırım

Berkay- elimle koyduğum gibi bulurum. iddialaşmak yerine sessizce burada kal

Ezgi- efendisi ile çok uğraşan kişilerin kellesi gittmedi mi ?

Berkay-sayılı kişiler ise efendisini öldürdü şimdi izninizle

Ezgi- tehdit algılayabilirim

Berkay-tamam geri alıyorum korkmayın

Ezgi-seni bir tehdit olarak algılayamam genç adam çok toysun

Berkay-"göstereceğim kim toy ezgi sabret"

çenesinden yukarısı değişti, göz uçlarındaki sivri uçlar yukarı kalktı ellerini iki atın ipine geçirdi avucuna doladı arkasını dönüp ahıra doğru ilerledi...

onu beklemek zorunda kaldım.
Berkay geldiğinde birlikte ekibin yanına büyük çadıra ilerledik..

güneş batıyordu gün bittiğine yakın kamptaki siyah giyimli insanlar dışarı meşale ile birlikte çıkmış bütün çadırların içine girip gaz lambası yakıyordu gecenin karanlığı çöktüğünde büyük çadırın içine girmeyi başardık

Bütün gözleri üzerimize düşürdük yanimdaki köleye ilgi ile bakan kadınları görünce tereddütle berkaya bakışlarımı çevirdim

İyi giyimli bir kadın oturduğu uzun yayla tahtasından kalkarak bana gülümsedi
Masadaki herkes beni selamlamak için kalktı tam on iki kişi uzun masadan kalktı ellerini göğüslerine koyarak minnettar bir şekilde beni selamladılar oturduğumda herkes oturdu..

Bereketli sofrada sadece kuş sütü eksikti her şeyden o kadar faydalanılmış ki bütün insanlar yüzlerindeki geniş gülümseme ile kısık sesle sohbetlerle yemeklerin tadına doyuyorlardı çadırın bir tarafı geceyi gösteren açık bırakmıştı temiz havayı rüzgarı içime çektim

Erdem-evet ezgi başlamayacak mısın?

Ezgi- başlayacağım gecenin havası o kadar serin ki hipnoz olmuşum ki tadını çıkarıyorum bana biraz izin ver

Erdem-nasıl istersen, seni bütün herkes beklemedi üzgünüm

Ezgi- sorun yok onlara göre belkide misafir sayılmam

Berkay tam yanımda oturuyordu oda başlamamıştı nezaketten yoksun grup benden önce görgü kurallarını sallayarak başlamıştı bile sanıyordum ki misafir başlamadan önce yemeğe dokunamazlar berkay aksine bana bakıyordu saygılı tavırı hoşuma gitmişti berkaya dönerek fısıltı ile konuştum;

Ezgi-neden başlamadın

Berkay-seni bekliyordum

Ezgi-nereden öğrendin bu görgü kurallarını?

Berkay- söylemiştin ben bir lordum efendim başlamadan benim ne haddime hem?

Ezgi-komik çocuksun iyiki buradasın bunların arasında kendimi çok yalnız hissediyorum

Berkay derin gülümseme ile çadırın içindeki sıcaklığa göre bir hal aldı çadırın ısınmasında onun gülüşününde katkısı var ya da sadece bana göredir

onu bekletmeden çatal ve bıçağı aldım
önümdeki salata ve hindi etini görünce biraz tiksindim çünkü ikisindende nefret ederim bakışlarımı kısmadan tabaktan bir çatal aldım ağzıma götürdüm lezzetli et ağızımda eridi berkaya baktığımda bana hayran hayran bakıyordu yanındaki kumaşı alarak dudağımın kenarını sildi

Berkay-efendim çok kirlenmişsiniz yemej eğitimi almadınız mı?

O kadar utandım ki sanırım şuraya gömülecektim biraz düşündükten sonra gülümseyerek ona baktım;

Ezgi-sosu berbat yapmışlar ağzımdan çıkıyor o kadar iğrenç ki

Berkay-yemek yiyemiyorum demiyorsunuzda

Ezgi-aksine ben yemek gurmesiyim sosun berbat olmasıyla ilgili sorumlu tutulamam..o kadar berbat ki dilim bunu kabul edemedi

Berkay-diliniz neyi kabul ediyor peki

Ezgi-yumuşak ve kaygan şeyleri

Berkay- yumuşak ve kaygan demek..
size göre var bir şeyler ama edebime uygun değil

Ezgi-benimle böyle konuşmayın birisi duymasın yoksa kanıtlamak zorunda kalırsınız

Berkay-neden kanıtlamak zorunda kalayım görmedikleri şey mi?

Ezgi-siz herkese gösteriyor musunuz yani?

Berkay-dövme yaptırmıştım görmek ister misin

Ezgi-ne?

Bir kadın-neden fısır fısır konuşuyorsunuz?

Berkay-hanımefendiye dövmemden bahsediyorum görmek istiyormuş

Ezgi-hayır asla

Erdem-merak ettim ne dövmesi?

Kadın 2 - cidden mi görmek için sabırsızlanıyorum hadi göster bize

Erkek- nasıl bir şey çizdirdin köle?

Berkay masadan kalkarak boşluk olan bir yere avluya çıktı herkesin onu görebileceğinden emin olduğunda pantolonunu tuttu ve aşağı çekti gözlerimi kapatarak çadırın öteki tarafına döndüm

Ezgi-hayır bunu kaldıramam

Erdem-ezgi iyi misin kalçasındaki dövmeyi gösteriyordu

Önüme dönerek sağlamca şokeye uğradım ayrıca olağanca gözler bana bakıyordu ufak ufak kıkırdamalarda dahil olarak herkesin gözü bendeydi berkay arkasını dönmüş tam iki çatalının biraz altındaki ejderha dövmesini gösteriyordu o kadar utandım ki elimi dudaklarıma götürerek berkaya zar zor bakıyordum sonunda berkay pantolununu çekti

Berkay-ee dövmem nasıl?

Ezgi-...

Erdem-ezginin yorumu yok biraz yanlış anladı sanırım

Yüzüm utançtan yanıyordu gözlerimi kapatmak ve oradan yok olmak istedim berkay bana ben ona baktım

Berkay-nasıl yanlış anladı yoksaa?

Herkesi gülme tuttu masadan acele ile ayağa fırladım.
sinirle çadırdan dışarı çıktım kanatlarımı gererek gökyüzüne yükseldim çadırlar küçük karıncalar gibi gözükmeden önce biraz orada durdum çadırdan dışarı berkay çıktı

Berkay-iyi misin? Sadece biraz abarttık yanlış anlaman komikti tabi

Ezgi-sanırım fikrimi değiştirdim

Berkay-fikrini değiştirdin mi?

Berkayın yüzü aniden dondu gülücük saçan tatlı bir yüz kireç dökmüşe döndü kaşları çöktü arkasından çadırdan çıkan erdem herşeyi duymuş gibi bir cümle söyledi o cümle ile sarsıldım

Erdem-lordum onu yakalayalım mı? zaten elimizde

Ezgi-lordum mu?

Berkay-bazı insanlarla tekrar tanışman gerekir değil mi ezgi 

Anladığım tek şey kolay bir yem olduğumdu elastic kalbimin olması beni yıpratıyrodu kolayca buna bile kandım saf biri olmanın verdiği durgunlukla kaşlarımı diktim küçük kız çocuğu kurban seçildi ;

Berkay-yakalayın küçük bir kız çocuğu planlarımı bozmasın yoksa kellesini okula göndermek zorunda kalırım

Çadırdan dışarı diğerleri de çıktı kanatlarını gevşeterek yanıma yaklaştılar etrafımı sardıklarında arkama doğru ayakta adımladım kaçacak yerim kalmadığında derimin altına korku infilak etti..
göz bebeklerim giderek büyüdüğünde kaçacak yer aradım kendimi aptal yerine koymuşum gibi hissederek umutsuzluğa kapıldım yüzümün yanma hissi tetiklendi adrenalin tutkusuyla korku kalbimi kapladı

Berkay-lordunuz emrediyor kızı tutun ve mahzene atın karanlıkta dursun

Kadın-emredersiniz

Diğerleride ona katıldı kanatlarımı kapatarak yere indim
Giderek kapana kısıldığım için teslim olmak en iyi seçimdi berkay kaçmadığımı önünde öylece durduğumu görünce şaşırdı

Berkay-bu kadar kolay pes ettiğini söylemediler yanılmışım sen işe yaramazmışsın

Karşısında hiç bir duygu belirtmeden güçsüzce durdum yapacağım en ufak büyü bile yoktu olsa bile on dört kisiye karşı işe yaramaz bir çocuğun duası gibiydi umutsuzluk içimi kemirirken karşıdan birinin sesi duyuldu

Emre-ezgi neden burada? lordum.

Lordunu gördüğünde emre hemen göğsüne elini koyup boynunu eğdi emre bana yaklaşarak kolumu tuttu

Lord-kızı al ve mahzene götür diğerleri ise işine dönsün

Emre-emredersiniz

Herkes dağıldığında lord hala bize bakıyordu bekleyişle bizi izledi emre sıkıca kolumu tutarak kulağıma yaklaştı;

Emre-ezgi kaç... ben oyalayacağım

Ezgi-...

Gözlerini bakıp ciddi olup olmadığını kontrol ettim gözlerinin içinde gerçekliğe dair kıvılcım yakaladım beni bırakarak lorda gitti

Emre-lordum size bir şey belirtmek isterim ki

Lord-kızı önce mahzene götür sonra konuşacağız erdem sen götür

Erdem-emredersiniz

Erdem bana döndüğünde sırtımdaki hançeri yavaşca kınından çıkardım elini bana uzattığı an elimi havaya kaldırdım kalbine metali soktum

Lord-kızı yakala emre

Erdem yere hançerle indiğinde hançeri kalbinden çıkardım. arkama bakmadan kacmak için son kez iki adama baktım
Nefes nefese kalmıştım ayaklarım adrenalinden yanıyor titriyordu
emre yerine lord bana koşmaya başladı emre önüne atlayarak canını vermeye hazırlandı lordun gözüne hançer soktuğunda lordun boğuk çığlığı toprağı çatlattı...
lord kanayan gözünü tutarak emre'nin boğazından yakaladı ben korkuya kapılıp heyecanla toprağın üstünde bütün gücümle hızla adımladım uçuruma ulaştığımda kanatlarımı havalandırdım arkama son kez baktığımda emrenin kafası yerdeydi tiksintiyle, korkuyla vücudum yanmaya başladı lord arkamdan bağırdı;

Lord-yakalayın o sürtüğü elimde istiyorum kaçamazsın ezgi elimle koymuşum gibi bulacağım

Bütün ölümsüzler arkamdan uçtu bana çok az mesafe ile çok yakındılar kanatlarıma hızla baskı yaparak çırpttım sırtım ağırlıktan acıyordu arkama tekrar baktığımda bir adam bana kolu kadar yakındı hemen iki metre uzakta büyük bir kaya kütlesi bize doğru uçuyordu

Bunu fırsata çevirme imkânına sahiptim
Kaya kütlesinin biraz daha yaklaşmasını bekledim sağa uçtum arkama baktığımda hala yakındı kaya kütlesi solumuzdaydı hızla gelen kaya kütlesinin önüne geçmeme son iki dakika kanatlarımı yavaşlatarak adama daha da yaklaştım kaya kütlesi tam sol hizamdaydı arkamı döndüm adam bana elini uzattı kayanın üzerine koştum oda aynısını yaptı kaya hızla bize çarpmak üzereyken ramak kala kaya'nın altına süzüldüm kaya adama çarptı dengesini kaybeden adam karanlığa doğru arkası üstü uçtu gözleri kapalıydı...

Geri kalanlar adamı yakalamak için aşağı doğru uçtu ben ise küçük zaferimle daha hızlı uçtum okula yaklaştığım üzere artık peşimi bıraktılar güvenli toprağa ulaştığım an kendimi yere attım

Yıkılmış okulun yapılması için çalışan öğretmenler ve diğer görevliler beni fark ettiğinde yardıma koştular tanıdık öğretmen yüzüme eğildi

Öğretmen- iyi misin ezgi ?

Yerden güçlükle kalktığımda hemen öğretmenimi tanıdım

Ezgi- profosör sizi görmek ne güzel

Öğretmen-seni de öyle kızım ne işin var burada okulunu mu özledin yoksa?

Ezgi-evet eskiden hep buradaydık biraz burada kalabilir miyim profosör izniniz varsa

Öğretmen-tabiki güzelim kalabilirsin burası seninde okulundu yapıldığında mezun olabileceksin

Ezgi-ne tuhaf onca şey oldu şimdi ise hala okuma şansım var

Öğretmen- hiç biri suçun değildi sen kurtardın bizi sana teşekkür ettsek bile azdır tanrını seviyorsun

Ezgi-"aslında düşüncem değişti" evet profosör haklısınız şimdi biraz yalnız kalabilir miyim

Öğretmen ellerimi avcuna alarak okşadı
"Kendine iyi bak ezgi hırçın öğrencim"

Ona hafif bir gülümseme bırakarak ayrıldım öğretmen ve diğer görevliler okulun inşaatı ile ilgilendi evime dönme zamanıydı daren burada olsaydı bana çok kızardı...

Ezgi-nasıl dönerim yapamam bunu kalacak başka bir yer bulmam gerek

Gururum' bazen herşeyin önüne geçiyor bütün imkanların bütün imkânsız hale getirdiğim, konular için gururum suçludur. tek suçum inat bir gururu alt edememiş olmamdır

Ezgi-onlar benim dostum bu kadar gurur yapılır mı...ezgi sen bu değilsin onlar benim iyiligimi istedi

Bir anlık yine kararım değişti ani bir kararla birlikte tek gideceğim yer cehennem oldu belki lucifera gittmem ama kesinlikle kütüphanede bir yere kıvrılarak yatarım

Ezgi-bu halimden memnuniyet duyuyorum kime yalan söylüyorum acaba şuraya bak dışarıda kaldım ve cehennem kütüphanesinde yatacağım ayrıca şu kendi kendime konuşmayı ne zaman durduracağım ben ?

küskün, suskun bir yavru kuş misali cidden çok naz yapıyorum... gittmiyorum, kaldım burada,
çoktan adımlamış olduğum cehennemin çukuru beni kendime getirdi...sıcak bir evim olmasada cehennemin kapıları bana hep açık, ve ayrıca çok sıcak karşılama ile iletişim kuruyorlar bizim telepatimiz ne hoştur cehennemle kesinlikle bir aşk yaşamam gerek

Kütüphanede yine hoşnut yalnızlık beni karşıladı selamla gibi gelen loş sıcak sevimli ortam...

Salonun ortasında yine aynı masa ve ben tek başımayım mecalim kalmadı masanın üstüne sırt üstü yatarak tavandaki garip damarlı sembolleri izledim tek dinleyecekleri kişi benim;

Ezgi- abartmıyorum değil mi ? Geceyi burada geçirsem sonra nereye gideceğim onlar beni bulacak mı? kimsem yok resmen daren zaten ona ihanet ettim elif ve damla bana şuan kızgın arkamda duracak kimse yok tek başımayım gücüm yok büyü yapamıyorum şu kanatlarla kaldım ya yıkılcam şimdi bana içki getiren bile yok lütfen zebanilerle bir kadeh kıralım çok mu ya?! tavan konuş benimle nereye gidebilirim??

Biri-tavan seninle konuşamaz ezgi

Devam edecek....











🪄Sihir yapamıyorum fakirim varosum yalnız kaldim lanet bir ortamdan kaçtım

zorbalık yaptılar bana 😔

Ayrıca valla kaç bölümdür yok edemediğim iki kişi vardı sonunda öldürdüm ya ne gereksiz kadro dolduruyorlardı lan olm sen birinci sezonda vardın yeter dimi

Not- asla ama asla sudan çıkmış babana dahi güvenme belki benim kadar saf değilsinizdir ama yine bir uyarı 💕😻

SEY SON BİR YORUM SU LORD VARYA SU LORD BEN ONUN A- ÇOK SEBİOM
🩷🤍💕🌈💗😻💗❤️‍🔥💋

belki başka evrende seninle yazar kız ve psikolog erkek olarak tanıştık o yüzden diğer evredenki karekterlerimiz bazen bizimle aynı şeyleri yaşayınca bizde dejavu oluyoruz bu niye aklıma geldi bilmiyorum sadece söylemek istedim

Kitabıma anı bırakmak istiyorum sadece sanırım hah sey duygularımdan baahsedeyim.. kesin karma yicem bütün sevdiklerim gidicek heh yine olmuştu çünkü hep gittmesinden korktuklarımdan kazık yedim duygusal şeyler yazsam giderler..neyse yazcam yinede  çünkü anı bırakmayı seviyorum çocuklarımaa okutcam haha 💅🏿💗

İlk olarak çocuklarım okursanız berkay amcanız böyle biriydi kitapta belirttiğim gibi yok efendim tatlı nazik falan değil ilk tanıştığımızda adama kafalık atasim gelmişti o derece narsistin önde gideni öylesine gıcıkti ama bir bakıma beni en iyi o anlıyordu saçma ama çocuklarım berkay amcanız tam bir tatlı adamdı az öncekini geri alıyorum kitabıma psikoloji bozuyor diye yorum yapabilir sonra kaldırılır falan bir psikolog demisse diye okumazlar azıcık övmem lazım şimdi

(Lütfen yapma çocuklarıma miras kalsın)

Ee ne diyordum berkay abiniz abi gibi abi hem korkutuyordu hemde sonra masal okuyordu ben ona masal yazmıştım ah ne günlerdi sabaha kadar konuşurduk çok ama çok tartışırdık ne konu bulurduk bilmiyorum ama berkay amcanız harbi hakkını veriyordu öyle bie enerji vardı ki adamla bende

Ya tanışmasaydik diye düşündüğüm oluyor ama öyle bir nadide insan ki kendisi iyiki tanıştık 🤡

(lütfen kitabıma bir şey söyleme timam valla övdum o kadar)

Şimdi sıraaaa damlada onunla yedinci sınıfta tanıştık o benden cihanı kiskaniyordu hani beni öldürecek sandım bir tık korkuyordum açıkçası benden uzun boylu ve güçlü duruyordu hani şu gıcık sarısı kızlar vardır ya ondandi ne dersem ters yapardı sıcak kanliydim ama yine de anlasmaya calistim yillar sonra bir oyun bizi yakinlastirdi ah su oyun yok mu nelere kâdirsin sen ey yüce oyun iyiki tanıştığım kişiler o oyun sayesinde yakınlasti benimle bazıları da gitti ama teşekkür ettiğim sayılı kişilerden damla da vardı tapicagim az kaldı seninle geçirdiğim her saniye çok özeldi bir tanem

geceye karşı ay çok güzel mi derdin hep bende sen daha güzelsin derdim cekirdek ve kola falan dedikodu yapardik full onca trrol onca tuhaf anılarımız oldu

Motorcu çocuklar mi sovmedi takıntılı panelci mi tc atmadi...ah bamya sen öl tamam mi o eylul de salak zaten neyse 😔😔

Biri vardı Kürt çocuk bize tarla veriyordu aminah o kadar anira anira vakit geçirdim ki gizliden aradığımız ososman bizi asla affetmeyecek en çok efe şerefsizi konuştu ama olsun ben arkadan aniriodum sıra gelmedi farugu asla affetmeyecegim korkak oc erkek adam dediğin kesinlikle malbonte gibi olmalı yorumum sana bu kadardı çocuklarımın teyzesii 💋💕🩷

ve geldik kaşara

Eyüp engelledi diye üzülme kasarli kekim sonuçta öteki kuzenimde engellemisti bos ver hepsi karma yasayacak hem furkan ne güne duruyor kuzenlerim bittmedi hala seni vereceğim kuzenlerim var hayalimdir ki sen sülalemizin gelini olacaksın bir gün ezgi basaracak bak buraya yazıyorum

Sende bizim sülaleye gelin olma kapasitesi var furkanda olmazsa şey var ahmet oda küçük ama büyür cumali var kaşlarını almıyor ama sen maymun vibe seversin salla

Ayrıca sende çocuklarımın
(ares ve artemis)

Yunan tanrıları ve tanrıçaları çok ayrı hoşuma gidiyor babası izin vermezse nüfus cüzdanı almicam isimleri bu olacak 😻

Bitti cok bile konuştum











Continue Reading

You'll Also Like

10.9K 298 10
His Other Daughter | the vampire diaries universe Athena Mikaelson, or Athena Gilbert as she was known all her life, is originally Klaus Mikaelso...
7.3M 303K 38
~ AVAILABLE ON AMAZON: https://www.amazon.com/dp/164434193X ~ She hated riding the subway. It was cramped, smelled, and the seats were extremely unc...
226M 6.9M 92
When billionaire bad boy Eros meets shy, nerdy Jade, he doesn't recognize her from his past. Will they be able to look past their secrets and fall in...
4.9M 290K 101
In this life, a human without the money to pay for their own life is worth nothing. Take those humans in as property, breed them, and you'll end up l...