sınır 35 vote
iyi okumalar.
tam uykuya dalacakken kapı tıklatıldı. Yatakta oturur pozisyona geldim.
"gel"
içeri cansu girdi hemen yanıma geldi.
"kalk yenge hadi kalk alışverişe gidicez"
"ne alışverişi?"
"öylesine hadi kalk!"
ayağa kalktım
"tamam hadi sen git hazırlan"
dedim cansu hemen gitti bende giyinme odasına gidip üzerimi giyindim.
siyah bir palto aldım çantama eşyalarımı koydum. Makyaj masama oturup makyaj yaptım.
parfüm sıkıp oturduğum yerden kalktım. Çantamı ve paltomu elime aldım odadan çıktım.
alt kata indim, cansunun odasına gidip kapıyı tıklattım.
kapıyı açtı çantasını taktı omzuna beraber aşağı indik ve dışarı çıktık.
altay ve diğer koruma kapıları açtılar. Arabaya bindik ve konağın bahçesinden çıktık.
"evet cansucum nereye gidiyoruz?"
"avm'ye nereye olcak yenge"
dedi ve güldü bir süre sonra avm'ye geldik. Kapıyı açtıklarından indik cansu yanıma geldi.
"cansu şu çantamı bir tutsana"
"tutayım hanımağam"
dedi ve güldü paltomu giydim çantamı aldım içeri girdik.
ilk mağazadan başladık kıyafet mağazasına girdik ben hiç birşey bulamadım. Cansu birşeyler buldu ve aldı.
makyaj malzemeleri için bir mağazaya girdik. Ürünlere bakarken dior'un ruj setini gördüm.
fiyatı 4,500'dü alsam mı diye kararsız kaldım. Aklıma gelen şey ile aldım.
dün
rüzgar cebinden cüzdanını çıkardı, açtı ve içinden bir kredi kartı çıkardı ve bana uzattı.
"bütün harcamalarını bu karttan yap."
elindeki kartı aldım
"tamam, teşekkürler"
hemen alıp elimdeki sepete koydum, cansu kendi sepetini dolduruyordu.
bende sepetimi dolduruyordum, yine dior'un makyaj malzemelerinden aldım.
kiko'nun 3 tane gloss'unu aldım, victoria's secret 2 tane vücut spreyini aldım.
başka şeyler daha aldık, ikimizde aldıklarımı ödedik ve çıktık mağazadan.
gezmeye devam ettik. Biraz dinlenmek için bir cafeye oturduk ve kahve istedik.
kahvelerimiz geldi hem içip hemde konuşuyorduk.
telefonum çalmaya başladı, rüzgar arıyordu açtım.
"efendim"
"güzelim napıyorsun?"
"cansu ile dışardayız sen"
"bende dışardayım, konağa geçerim birazdan"
"tamam canım, görüşürüz"
"görüşürüz karıcım"
telefonu kapattım ve çantama koydum. Kahvelerimiz bitmişti cansu hesabı ödedi.
poşetlerimizi aldık arakamı dönmemle birine çarpmam bir oldu.
"önüne baksana be!"
"asıl siz önünüze baksaydınız ya hanımefendi"
cansu hemen lafa atladı
"boran defol git! yürü yenge gidelim"
"haa sen rüzgar'ın eşisin"
dedi bana ben ise ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
"evet ne olmuş?"
"yakında görüşeceğiz seninle"
dedi o gitmeden cansu beni kolumdan çekerek götürmüştü.
avm'den çıktık karşımızda rüzgarı gördük. Yanına gittik kaşları çatılmış bir şekilde bakıyordu.
"rüzgar sen b-"
"duru arabaya binin!"
sesi sert çıkmıştı tırsmadım değil. Onu ikiletmeden arabaya bindik.
kapıdan çarpıştığım adam çıktı, neydi adı ya.
heh boran, yanında adamlarıyla rüzgar'ın yanına geldi.
"ooo rüzgar merhaba"
"ben sana demedim mi lan benim mekanlarıma ayak basmayacaksın diye he!?"
"dedin demesine ama bak ayağımı bastım"
"boran siktir git şurdan bak elimde kalacaksın!"
"ha unutmadan karında güzelmiş keşke ben-"
"lan senin ben amına koyayım!"
rüzgar bir anda adamı dövmeye başladı.
"senin sülaleni sikerim orospu çocuğu!"
hızlıca arabanın kapısını açtım ve indim. Rüzgar'ın kolundan tutup çekiştiriyordum ama gelmiyordu.
"rüzgar dur! Yapma!"
rüzgar adamı dövmeye devam ediyordu.
"rüzgar! yapma dur artık!"
en son adamı bıraktı ama adam kendinden geçmişti nerdeyse.
"seni bir daha ne kız kardeşimin ne de karımın yanında görürsem elimden kurtulamazsın şerefsiz!"
elimi sertçe tuttu ve beni arabaya bindirdi. Elim acımıştı ama ses etmedim.
ben ve cansu arka koltukta oturuyorduk, rüzgar ön koltukta oturuyordu arabayı da altay sürüyordu.
konağa geldiğimizde arabadan indik, rüzgar elimi tutmuştu yine sıkıyordu ve elim acıyordu.
"rüzgar"
beni duymuyordu, resmen burnundan soluyordu, merdivenlerden yukarı çıktık odaya girdik.
"rüzgar, elim acıyor!"
beni duyması için biraz sesimi yükseltmiştim. Bu sefer duymuştu, sonunda.
elimi bıraktı ve bana sarıldı.
"güzelim, özür dilerim darkında değildim"
dedi ve saçlarıma öpücük kondurdu. Sonra ayrıldı ve gidip koltuğa oturdu.
o oturduğunda yüzünin bazı yerlerinin kanadığını fark ettim.
kaşı, burnu, dudağının kenarı. Hemen yanına gidip oturdum. Elimi yanapına koyup konuştum.
"rüzgar, yüzün kanıyor"
"önemli değildir ya"
"rüzgar bakalım bi"
"boşver"
"rüzgar ne boşver, bırakta pansuman yapayım"
koltuktan kalktım ve giyinme odasına girdim. Rastgele çekmecelere baktım ve ilk yardım çantası buldum.
aldım ve geri odaya gittim. Üzerimdeki paltoyu çıkarıp yatağa bıraktım.
rüzgarın yanına oturdum ve ilk yardım çantasından pamuk çıkardım.
yüzündeki kanları temizledim. Kaşına küçük yuvarlak yarabandı yapıştırdım.
tabi ben bunları yaparken rüzgar beni izlemişti. İlk yardım çantasını kapatıp sehpaya bıraktım.
"teşekkürler" dedi
"rica ederim" dedim
ayağa kalkıp çantamdan telefonumu aldım. Zaten elime aldığım gibi bir sürü bildirim gelmeye başladı.
MİLLİ TAKIM🇹🇷
dilara
kızlarrrr napıyorsunuzzz
dilara
maçlara 10 ay varrrr
ecem
ay evett sizlerr çok özledimm
bengisu
inanır mısınız soy adımın yazdığı türk bayrağının olduğu formayı o kadar çok özledim ki anlatamamm yaaa
siz
bende çok özledim hem sizleri hemde türk bayraklı formamıı
yıldız
neyse az kalmış zaten üzülmeyin
elif
cidden az kalmış yıldız! 10 ay sanki 7 gün gibi geçicek dimi
buğlem
tamamm sakin aaaaa
dilay
evet ya biraz sakin olun
yıldız
qqğwmsşsnwşsbs
siz
benim sizlere bir süprizim varrrr
dilara
çabuk söyleeeee
ecem
anlatmazsan boğarım senii
siz
ben
buğlem
eee sen!??
siz
ben evlendim
yıldız
neğğğ
dilara
gerçektenmi
dilay
ciddimisin
elif
şaka yapmıyorsun dimi
siz
arkadaşlar sakin ciddiyim
dilara
eeee formanda yeni ismin ne olacak!???
siz
süpriz olsun o da
ecem
bak çatlarız
siz
yok söylemicem
buğlem
söyleeeeeeeee
siz
tamam söylüyorum hazır mısınızzz
dilay
söyleeğğğğ
siz
soykan olacak
dilara
cidden mii yeni soyadın bile güzel bee
yıldız
yakışırrrrrr
siz
thank youuuu
siz
ben kaçar kocam çağırıyorrr
dilay
ay hemen koş ya!
siz
😂😂😂
güldüm ve ekranı kapattım, hazırlanmam gerektiği için öyle yazdım.
neyse kızlara haberi vermiş oldum. Saat 17:30'du.
"bebeğim, deminden beri neye gülüyorsun?"
"arkadaşlarımla yazışıyordum komik bir şeyler söylediler"
"ceren mi söyledi yine komik konuşmaları?"
"yok onlar yazmadı diğer takım yazdı"
"diğer takım?"
"milli takımdakiler"
"hmm, neyse hadi hazırlan 7'de çıkıcaz"
"tamam"
giyinme odasına gittim ve kıyafetlerimi seçip üzerimi giyindim.
takılarımı taktım, çantamı ve paltomu alıp odaya geçtim.
rüzgar banyoda olmalıydd çünkü su sesi geliyordu. Ben giyinirken odaya biri gelmişti çünkü alışveriş poşetlerim burdaydı.
içinden aldıklarımı çıkarıp makyaj masamın üzerine dizdim.
saçlarımı düzleştirmeye başladım zaten bir kaç dakika sonra rüzgar'da banyodan çıkmıştı o da giyinme odasına gitti.
saçımı ve makyajımı bitirmiştim son olarak yeni aldığım kırmızı dior rujumu sürdüm.
yine dior'un yeni aldığım parfümünü sıktım. Çantamın içine rujumu, cüzdanımı ve bir kaç birşey daha koyup kapattım.
saat 18:45'di rüzgar balkonda sigara içiyordu ve telefona bakıyordu. Yanına gittim kaşları çatılı bir şekilde telefonun ekranına bakıyordu.
"aşkım, birşey mi oldu?"
"olmuş galiba"
"ne oldu söylesene"
telefonu kapatıp cebine koydu, sigarasını küllükte söndürdü ve bana döndü.
bir elini belime koydu ve beni iyice kendine çekti.
"sana bir sorum var"
"sor"
"bugün, bak sadece bugün 13.500 lirayı nasıl harcamayı başardın?"
"haa sen onu diyorsun"
"evet onu diyorum karıcım"
"boşver ya önemsiz"
"duruu, söyle"
"offf makyaj malzemesi aldım oldumu!?"
"güzelim niye sinirleniyorsun?"
"sinirlenmiyorum!"
gülmeye başladı
"bunu söylerken bile sinirlisin bebeğim"
"madem paran çok kıymetliydi vermeseydin kartını!"
"bebeğim, ben zaten sen harca diye verdim o kartı ama bu kadar paraya ne almış olabilirsin ben ona şaşırdım"
dedi bana gülerek, sonra sarıldı.
"eee hanımağam hazır mısın?"
"hıhı hazırım ağam siz?"
"hazırım, o zaman çıkalım"
içeri geçtik üzerime paltomu giydim çantamı elime aldım.
"bu arada elbisende yakışmış"
"teşekkürker kocacım"
rüzgar elimi tuttu aşağı indik, dedesine yemekte olmayacağımızı söyledi.
konaktan çıktık ve arabaya bindik ve yola çıktık.
"aşkım"
"efendim güzelim"
"senin siyah porche'n yokmuydu?"
"var garajda ama ben onu tek sürmek istediğimde kullanıyorum"
bir süre sonra iki katlı bir evin önünde durduk. Arabadan indik rüzgar elimi tuttu ve kapıya doğru gittik.
zili çaldı kısa bir süre içindeekapıyı bir adam ve yanında bir kadın açtı.
"ayyyy"
dedi kadın hepimiz ona bakıyorduk, birden benim üzerime doğru gelip boynuma sıkıca sarıldı.
"sen gerçek misin!?"
"evet, evet ama boğuluyorum şuan"
geri çekildi ellerini omuzlarıma koydu.
"sen gerçekten duru erdinç'sin dimi hayal falan değil!?"
"benim hayal falan değil ama beni boğmana gerek yoktu"
ali "e hadi içeri geçelim kapıda dikilmeyelim"
kapıdaki adam karısını yanına çekti bizde el ele içeri girdik.
içerde 2 çift daha vardı hepsiyle tek tek tanıştım. Sonra yemek masasına geçtik.
hilal "rüzgar abi kaptın sende güzel kızı ha"
"öyle oldu biraz"
dedi rüzgar, burdaki kızların hepsi voleybolcuymuş. Şansımdan sevdiğim yerden denk geldiler.
kızlardan iksini tanıyordum, daha önce hem oynadığım kulüpten hemde gördüğüm kulüptendi.
erkekler kendi aralarında konuşuyorlardı bizde kızlarla konuşuyorduk.
yeşim "duru şuan hangi kulüptesin?"
"........ kulübündeyim zaten bizim kulübün A takımı maçlarıda var ama antrenör o maçlardan çekildi. Şuan sadece genç takım maçlarımız var. Siz hangi kulüptesiniz"
duygu "valla biz hepimiz aynı kulüpteyiz."
kızlarla aynınyaştaydık. Duygu 19, yeşim 19, hilal'de 19 yaşındaydı.
hilal "evet, seninle gurur duyuyoruz. 17 yaşında milli takımda oynamaya başlamışsın. Fotoğraflarından görüyordum ama canlı canlı görebileceğimi tahmin etmemiştim."
yeşim "valla bende tahmin etmemiştim. Biz bu yaşımızda giremedik milli takıma ama seni gerçekten tebrik ediyorum. Bu genç yaşta bu başarılar"
duygu "peki hiç ödül falan aldınmı?"
"evet 2 sene üst üste hem avrupa hemde balkan şampiyonasında en iyi pasör çaprazı seçildim. Geçen sezonda ekstra U-19 dünya şampiyonasında hem en iyi pasör çaprazı hemde MVP oyuncu seçildim."
duygu "keşke senin yerinde olabilseydim"
yeşim "evet keşke milli takımda olabilseydim"
"belki olursunuz"
su bardağını alıp bir yudum içtim.
"peki siz hangi mevkide oynuyorsunuz?"
duygu "smaçör"
yeşim "orta oyuncu"
hilal "smaçör"
"anladım, mesela maçlarda ortalama kaç sayı üretiyorsunuz?"
duygu "12"
yeşim "10"
hilal "bende 14, sen kaç sayı üretiyorsun?"
"ben en sonki maçta 23 sayı aldım"
duygu, "maşaallah, lan benim 2 maçta aldığım sayıyı kız tek maçta almış. Ulan benmi oynayamıyorum"
"bu benim toparlamış halim"
yeşim "nasıl yani?"
"ben 16 yaşında milli takıma seçilmiştim ama o sene benim çapraz bağlarım koptu 1 sene ara vermek zorunda kalmıştım."
hilal "ay o sakatlığı bende yaşadım gerçekten çok kötü"
yeşim "evet benimde duyduklarıma göre kötü sakatlık ya"
duygu "ay şu kötü konuyu dağıtın be! neyse duru peki sen yeni maçlarda hangi soy ismini kullanıcaksın?"
"soykan olucak"
hilal "vay be olaya bak! Mardinin ve soykan aşiretinin hanımağası, soykan yazan formayı terleticek"
"e öyle olucak, bu arada hilal sen hiç istanbulda bir kulüpte oynadınmı?"
hilal "evet"
"e biz senle aynı kulüpte oynadık tanıdık geliyorsun çünkü"
hilal "he kız sende tanıdık geliyorsun bana"
yemek yerken konuşmaya devam ettik. Sonra kahveler içildi şimdi çay içip tatlı yiyorduk.
herkes eşinin yanına oturmuştu rüzgar elini belime atıp beni kendine çekmişti.
telefonuma bildirim geldi kulüp grubundan.
serhat hoca
yarın akşam saat sekizde kızlarımızın .......... kulübüyle maçı var herkes tam gelsin.
ekranı kapatıp kızlara döndüm.
"hayırlı olsun kızlar yarın akşam sizle maçımız var"
ben bunu söyleyince onlarında telefonlarına bildirim geldi ve şok oldular.
duygu "cidden varmış"
bölüm biraz gecikti lütfen kusura bakmayın. Dün okulda merdivenlerden düştüm ve ayağım çatladı şuan alçıda.
dünden beri hep misafir geldi bölümde bu saate kaldı lütfen kusura bakmayın🥺🙏