Gözler Yalan Söylemez.

By Efsaxwq_07

435 34 368

"Şaşırıyorum." "Neye?" "Bu sigara dudaklarının arasında çok sakin. Ben olsam çakmağa gerek kalmadan çoktan ya... More

TEKLİF
GÖREV
PANTER
ESİR
BABA
ÇÖZÜLEN DÜĞÜMLER
YEŞİLLER
SİGARA.
GARA PRENS
KAOS
CEZAEVİ.
KİMLİĞİ AÇIKLAMA.

MUTLU ANLAR

42 2 46
By Efsaxwq_07


İyi okumalarr...

Yazım hataları için özür dilerim.

...

O evden çıktıktan sonra Tom bizi Timur'un bize ayarladığı eve getirmişti. Daha kalabalık olduğumuz için ve Timur'un bizim küçük evi patlatacağımızı bildiğinden bize gerçekten fazlasıyla büyük bir ev ayarlamıştı. Salondan kendi odama çıkarken yoruluyorum.

Vahşet.
Dışardan bakanların bir kısmının kahraman, bir kısmının ise düşman olarak gördüğü 2 kız 5 erkek.

İçlerinde kendilerine özel bir samimiyet ve sevgi bulunduran 2 kız 5 erkek.

Dışarıdan bakıldığında gerçekten korkunç görünüyorlardı, buna katılıyorum ama asla öyle değillerdi. Bunun en büyük örneği, şuan beni yastıkla boğmaya çalışan Batu'nun ve onun saçlarını çeken Faruk olabilirdi.

Yastığın altında bir çığlık daha attığımda Batu yastığı bıraktı ve üzerimden kalktı. Çok bastırdığında bulanıklaşan gözlerimle gördüğüm Batu'nun Tom'u kovaladığı ve yerde yuvarlanan Faruk ve cam sürahiydi.

Dağılan saçlarım önüme düştüğünde ellerimle onları kabaca taradım ve ensemin üzerinde topladım. Kahkahalarımın arasında nefesimi düzene sokmaya çalışırken cebimde çalmayan telefonumla Faruk gözlerini bana çevirdi.

Telefonun ekranında kendimi gördüğümde günler sonra kendim olarak görmeyi özlediğimi fark ettim. Gözlerim arayan kişi kayıtlı değildi numaraya dikkatle baktığımda zihnimi biraz zorladım ardından son iki rakamından daha kaydetmediğim Araf olduğunu anladım.

Oturduğum yerden kalkıp odanın içindeki cama doğru ilerledim. Dirseklerimi camın mermerine dayayıp aramayı cevapladım. "Efendim?" dediğimde karşı taraftan rüzgar sesleri gelmeye başlamıştı.

"Alo?" Cevapsız.

"Araf?" dediğimde telefondan çakmağın çakılma sesini duydum.

"Araf girsin sana." Soğuk ve sinirli sesini duymak bile beni gülümsetmişti.

"Neden aradın?" Sorduğum soruyla derin bir iç çektiğini duydum.

Kafamı penecereden içeri geçirip boş olan odaya baktım. Televizyonluğun altındaki çakmağımla sigaramı alıp paketin içinden bir dal çıkarttım. Ucunu çakmakla aleve verdim. Bir kaç saniye sonra Araf'ın soğuk sesi tekrar bana ulaştı.

"Söndür o sigarayı." dedi. Hâlâ beni düşünmesine asla şaşırmıyordum. Ben Araf'a güveniyordum, fazlasıyla. Ben Araf'a o kadar güveniyordum ki ona çocukluğumu emanet etmiştim. Bu hayatta beni benden bile koruyabilen kişiydi. Araf'ın yeri gerçekten farklıydı.

"Sende içiyorsun." dediğimde karşı da kıkırdadığını duydum. "İçmiyorum, söndür."

"Çakmağın sesini duydum ama?"

"Çakmak sadece sigara için mi kullanılıyor?" Aptal kafam. İki parmağımın arasındaki sigarayı camdan aşağı attım ve elimi anlıma dayadım. "Attım." dedim.

"Nerdesin?" Sorduğu soruya önce sessizlik verdim. Ardından biraz düşündüm ve onun yalanı sevmediğini ve onu gerçekten fazlasıyla zaten sınadığımı fark ettim. Araf'ın gerçeklere artık hakkı vardı.

"İngiltere'deyim."

"Ne? Ciddi misin?" Heyecanlı sesi beni gülümsetmişti. "Hemen konum at." dedikten sonra telefonu yüzüme kapatmıştı. Öylece telefona bakarken mal gibi kalmıştım.

Arafla buluşmak sorun değildi. Arafla buluşunca gözümün önünden geçecek olan anılarımız ve göz yaşlarım sorundu.

Telefonumu cebime attıktan sonra hemen üst kata odama çıkmaya başladım. Dağa çıkıyorum sanki, bu ne amına koyayım?

Odama girdiğimde aşağıdan gelen Batu'nun bağırmaları ve Tom'un çığlıkları az olsa da azalmıştı.

Üzerime düzgün bir şeyler aldıktan sonra telefonumu alıp yatağa oturdum ve Timur'a yazmaya başladım. Hemen mesajlarıma bakacağını iyi biliyordum.

-Timur...
-Ben bi bok yedim...

Tek tik.

Çift tik.

Çift mavi tik.

Yazıyor...

-Ne bok yedin gerizekalı?

-Ya şey.

-Ney?

-Arafla buluşma ayarladım.

-Ben de bişi oldu sandım, Belinay.
-İyi eğlenceler.

Timur'un kızmasını tabi ki de beklemiyordum. Sadece birazcık adrenalin.

Elimdeki telefon titremeye başladığında Araf'ın numarasıyla kaşılaştım. Artık kaydetsem iyi olacak. Telefonu açtım ve kulağıma götürdüm.

"Aşağıdayım." dediğinde gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Fazla hızlı gelmişti, hazır değildim. Ruhsal olarak. Telefonu yüzüne kapattım.

Derin bir nefes aldığımda kalp atışlarım daha fazla hızlanmıştı. Göz yaşlarım kesinlikle hazırdı.

En alt kata indiğimde diğerleri salonda oturmuş televizyon izliyorlardı. Onlara hissettirmeden çelik kapının önünde durdum ve dürbünden dışarı baktım. Kimseyi göremeyince kapı koluna elim gitti ve yavaşça aşağı indirdim.

Kapıyı açtıktan sonra yan taraftaki ayakkabılarımı ayağıma geçirdim ve evin yan tarafındaki çardağa gözlerim kaydı. O sırada sırtını çardağa yaslamış, elleri ceplerinde yeri izleyen hafif kıvırcık saçlarını taramış ve düzgünce bir tişört ve pantolon giyip gelmiş olan Araf'ı gördüm.

Kafasını kaldırıp beni gördüğünde önce beni saç tellerimden tek tek ayak uclarıma kadar süzdü. Ellerini yavaşça ceplerinden çıkarıp bana doğru bir adım attığında gülümsemem genişledi. Mutluluktan olmasını umduğum göz yaşlarım gözlerimi bu gün de yanlız bırakmadı.

Koşup kollarımı Araf'ın boynuna doladığımda o yine ve her zamanki gibi kırmızı çizgisi olan bel boşuğuma ellerini değdirmedi ve bir kolunu etrafıma doladı, diğer elini ise enseme koyup saçlarımı okşamaya başladı.

Göğüsünde hıçkıra hıçkıra ağladığımı fark ettiğinde kafasını kaldırdı ve saçlarımın üzerine uzun zaman sonra bir öpücük kondurdu.

Kafamı kaldırdım ve göz yaşlarımdan dolayı bulanıklaşan gözlerimi elimle sildim. "Ben," dedim kesik nefeslerimin arasından. "çok özür dilerim. Gerçekten, Araf. Ben sana çok haksızlık yaptım. Sen gerçekten bunları haketmedin."

Ellerini saçlarıma götürdü ve yüzümü ortaya çıkardı. Ellerini yanaklarıma koyup ona bakmamı sağladığında gözlerinin içine baktım. "Şimdi zamanı değil, Gara Prensesim."

"Lan, Araf gelmiş." Arkamda Tom'un sesini duymamla arkamı döndüm ve ona baktım. Araf sol kolunu omzuma attı. "Hayırdır lan, özlemedin mi pezevenk?" dediğinde ciddi olmadığını hepimiz biliyorduk. "Özlemedim lan var mı?" Tom ona çıkıştığında ikisi de karşı karşıyaydı. Ellerini kaldırıp havada çakıştırdıktan sonra çıkan tok sesle güldüm. Bir birlerinin sırtını sıvazladıktan sonra geriye çekildiler.

Diğerleri de Arafla selamlaştığında hepimiz çardağa oturmuştuk. Kafamı Araf'ın omzuna yasladığım, Araf kolunu omzuma attı. O sırada Tom Araf'a sordu. "Hayırdır, bela yok mu?" dedi. Biraz düşündükten sonra aklıma Araf'ın eski okul arkadaşı olan ve bizle uzun zaman önce tanıştırdığı Mira geldi. Sahiden, o neredeydi? Genelde hep beraber takılırlardı. Yani Araf İngiltere'ye geldiğinden beri öyleydi.

"Burada olduğumdan haberi yok ki. Olsa burnumdan getirir." dediğinde Tom sırıttı. Batu eliyle Araf'a doğru kapak çektiğinde Beren gülmeye başlamıştı. "Sen şimdi naneyi yemedin mi?" Araf daha olanları kavrayamamışken Tom'un telefonundan Mira'nın sesi duyuldu. "Ne var la, sik kafalu uşak?"

Araf'ın ağzının içindebir küfür yuvarladığını duyduğumda Berenle gülmemek için ağzımızı kapattık. Tom konuşmaya başladı. "Ne yapıyorsun?" diye konuşmaya girdiğinde Araf Tom'da ana avrat bırakmamış fısıltıyla sövüyordu.

"Oğlum sana ne lan? Sinirliyim bak germe beni, söyle, kapat, arizona kertenkelesi." Tom daha konuşmamoşken masanın üzerindeki telefonum titreyince herkesin gözleri telefonuma dönmüştü. Araf okuyamadan telefonu elime alıp sessize aldığımda önce bana sinirli bir kaçamak bakış attıktan sonra önüne dönmüştü. O sırada Tom tekrar konuştu. "Y şey dicem, bu Araf nerede biz ulaşamıyoruz da?" dediğinde Mira aniden telefonu yüzüne kapattı.

Araf daha küfür etmeye hazırlanırken çalan telefonuyla cebinden dualar okuyarak telefonu kendinden uzaklaştırarak açtı. Açmasıyla Mira'nın bağırışları hepimizin kulağını delmişti. O kadar çok bağırıyordu ki ne dediğini anlamıyorduk ama Araf anlamış gibi Tom'a bakıyordu. "Konum atıyorum Valak kılıklı." dedikten sonra telefonu kapattı ve hemen Mira'ya bir konum attı.

Yaklaşık yarım saat dışarda oturup sohbete devam etmiştik. Sonra evin önüne çekilen siyah arabayla hepimiz ayaklanmıştık ve Kemal Araf'ın ruhuna fatiha bile okumuştu.

Mira arabadan indiğinde önce hepimizi süzmüştü fakat ben Araf'ın iri cüssesinin arkasında görünmediğim için beni görmemiş olmalıydı. Ardından Tom'da gözleri takıdığında koşup Tom'a sarıldı. Bu ben dışında kimseyi şaşırtmamıştı. Ne ara bu kadar samimi olmuşlardı?

Mira Tom'dan ayrıldıktan sonra Araf'ın yanına gelmeye başladığında Araf'ın arkasından çıktım. Mira beni gördüğünde yerinde donup kalmıştı. Eliyle açılan ağzını kapatıp yere çöktüğünde gülmekten gözlerimden yaş gelmişti.

Mira yanıma gelip önce etrafımda bir tur attı. Ardından yüzümü falan elledi. Sonra Araf'a dönüp, "Oha bu gerçek.." dediğinde hâlâ sesinde şaşkınlık vardı.

Araf cevap veremeden sözü devraldım. "Lan sarılmayacak mısın artık?" dediğimde Mira tekrar eliyle ağzını kapattı. "OMAY GADNIS MEN." dediğinde hepimiz gülmekten yıkılmıştık. "OMEGA3 BU KONUŞUYOR." diye devam ettiğinde gülerken koluna bir yumruk geçirdim.

Herkes gülmeyi bıraktığında Mira beni tekrar süzdü. "Gerçek olduğundan emin olmam gerekiyor. Bi soru soracağım." dediğinde elimle anlıma vurdum. "Sor?" dediğimde önce güldü ve sonra sordu. "Benim sende en çok dalga geçtiğim özelliğin ne?" dediğinde Tom gülme krizine girmiş ve asla konuşamıyordu.
"Felç kal inşallah." diye sinirle Tom'a bir tekme geçirdim. Tekrar Mira'ya döndüm ve sorusunu cevapladım. "Boyum tabiki amına koyayım." dediğimde ben hariç herkes gülmeye başlamış Araf ise kıkırdamıştı.

Gülmesi bittikten sonra Mira üzerini düzeltip bana sarıldığında gülümsedim ve bende ona sarıldım. "Özledim seni göt." dediğinde güldüm.

...

Wuaaaa

Nabersiniz?

Yeni karakter nasıl? (miiiira yazamamak çok koydu)

Continue Reading

You'll Also Like

92.6K 4.9K 32
Pluto thai gl novel မြန်မာဘာသာပြန်
23.3K 1.1K 18
إن كُتِب قدر شخصين معاً فسيتقاطع طريقهما ذات يوم حتماً ليحوما حول الدنيا إذا ارادا للعثور على بعض وليختبئا للهروب من البعض وهجنا وثابتنا دكاترنا ا...
31.7K 2.2K 41
people read the book trust me on this one
234K 9.8K 25
"မောင် မဆိုးစမ်းနဲ့ကွယ်" "ကျုပ်ကိုမချုပ်ခြယ်နဲ့"