NEPENTHE | Texting

By alobenturkan

138K 5K 497

@Magazindetoksu yeni bir gönderi paylaştı. Şok! Şok! Şok! Genç basketbolcu Çağan Akın Arsal 8 ay önce yumruk... More

1.Nepenthe
2.Nepenthe
3.Nepenthe
4.Nepenthe
5.Nepenthe
6.Nepenthe
7.Nepenthe
8.Nepenthe
9.Nepenthe
10.Nepenthe
11.Nepenthe
12.Nepenthe
13.Nepenthe
14.Nepenthe
15.Nepenthe
16.Nepenthe
17.Nepenthe
19.Nepenthe
20.Nepenthe
21.Nepenthe
22.Nepenthe
23.Nepenthe
24.Nepenthe
25.Nepenthe
26.Nepenthe
27.Nepenthe
28.Nepenthe
29.Nepenthe
30.Nepenthe
31.Nepenthe
Duyuru!!!

18.Nepenthe

4.3K 185 18
By alobenturkan

Ta uzak yollardan
Koştum geldim senin kollarına
İçimde yanan hasretinle ben
Baktım durdum senin yollarına

Saatlerdir evde yankılanan şarkılar eşliğinde mutfakta uğraşıyordu genç kız.

Kendini bildi bileli kafası binbir düşünce ile doluyken her zaman yaptığı gibi mutfağa koşuyordu.

Ama artık farklıydı.

Son beş senedir.

Yirmi yaşına kadar mutfağa bir şeyler yemek için giderken artık sadece o an aklına geleni pişirmek için gidiyordu.

Yirmi yaşına kadar sağlıksız beslenen,yaşıtlarından on beş yirmi kilo fazlası olan biriydi ve üniversitede hoşlandığı çocuktan gördüğü zorbalık yüzünden kendini aç bırakmış ve sonucunda da eve dönerken yolun ortasında bayılmıştı.

Hayatına giren iki erkek için de her şeyi yaptı.

Kendini unutup onların sevdiklerini sevdi ama onlar Berra'yı sevmedi.

Ama Çağan farklıydı.

O her şeyi ile farklıydı.

Şimdiye kadar hiç bilmediği bu isimsiz duygular Çağan tarafından kendisine cömertçe sunulurken bocalıyordu genç kız.

Şimdiye kadar görmediği ilgi yüzünden aklının her bir köşesinde Çağan vardı hatta dinlediği şarkılarda,okuduğu kitaplardaki satırlarda bile.

Mutfağın küçük ahşap masasına kolunu dayamış fırında pişen poğaçalara dalmış gitmişti bunları düşünürken ve yüzünde de ne zamandır var olduğunu bilmediği o anlamsız gülümseme yer almıştı.

Mutfakta kısık seste çalan şarkıyı bastıran bir zil sesi daldığı sonu olmayan dipsiz kuyudan çıkarmıştı genç kızı.

Sesli ve derin bir nefes alarak zamanı dolan fırının yanına gelip birkaç saattir uğraştığı kaşarlı poğaçalara yüzündeki ufak gülümseme ile baktı.

Fırının kapağını açtığında yüzüne gelen sıcak hava ve enfes kokular gülümsemesini daha da arttırırken Çağan'ın bu poğaçaları yerken ki halini düşünüp daha da keyifleniyordu.

Yanakları ilk defa bu kadar kırışmış dudağının sol altındaki küçük siyah nokta ile genç adamı afallatacak bir güzelliğe sahipti.

Fırından çıkardığı tepsiyi beyaz mermer tezgaha koyup yukarıdaki rafa uzandı ve eline gelen pembe saklama kabına bir an tereddütle bakmıştı ama sonra rengini fazla umursamadan kalan işine devam etti.

Tepsiden güzel şekilde olan poğaçalardan beş tane seçip saklama kabının peçete serdiği tabanına güzel güzel sıraladı hepsini.

Sıralama bittikten sonra tekrar üzerine peçete serip kapağını sıkıca bastırarak kapattı ve masanın üzerindeki telefonunu da cebine koyarak evin kapısına doğru yürümeye başladı.

Yeni uyanmış tatlı kedisi mırıldanarak Berra'ya sürtünürken ayaklarındaki pandufları çıkarmak için eğildiği sırada kedisinin tüylü kafasını yavaşça okşayıp kenarda duran pembe crocslarını giydi.

Kedisinin üzerine kapıyı kapatıp anahtarlarını üzerindeki siyah hırkasının cebine koyarken hemen sol taraftaki boş asansöre doğru yöneldi.

Asansöre bindiğinde zemin katın düğmesine bastıktan sonra yaptığı ilk şey aynadan kendisine bakmaktı.

Saçlarını düzeltirken dudaklarının da solgun olduğuna karar verdi ve yanından hiçbir zaman ayırmadığı meyveli lip balmını cebinden çıkarıp sürdü hızlı bir şekilde.

Asansör durduğunda açılan kapılardan çıkıp çıkmamak arasında kalmıştı genç kız ama ilk adımı attı her şeye rağmen.

İçindeki sebebini asla bilmediği heyecan her zerresini çepeçevre sarmıştı bu kısacık zamanda.

Ve Çağan ile aralarında sadece apartmanın siyah demir kapısı kalmıştı.

Yavaş yavaş attığı her adımında aklına geçmişten gelen hatıralar ve sesler beynini ele geçiriyordu acımasızca.

Kapının tam önünde durdu ve derin bir nefes aldı tekrar.

Bekledi.

Bir işaret bekledi.

Kendini ikna etmeye çalışırken bir yandan da kendine kızıyordu.

Babası.

Bora.

Annesi.

Ah annesi,güzel annesi.Bir kere sevmiş ve en büyük darbeyi almış güzel annesi bir ölü gibiydi o günden sonra.

Babasının genç sevgilisi ile defolup gittiği günden sonra.

Yemek yapmayı,çamaşır yıkamayı bile bilmiyordu o zamanlar genç kız ama bunların hepsini annesi odasına kapanıp babasının yasını tutarken öğrenmişti.

İlk başta eli yanmıştı,kıyafetleri renk değiştirmişti ama öğrenmişti.

Canı acıya acıya öğrenmişti Berra.
Daha doğrusu öğrenmek zorunda kalmıştı.

''Kızım müsade edersen biz bir geçelim.''

Arkasından gelen tatlı kadın sesi ile olduğu yerde irkilmeden edemedi ve arkasına doğru dönüp el ele tutuşan yaşlı amca ve teyzeyi gördüğünde ise yüzündeki hüzün yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı bile.

Geçmeleri için kenara çekildiğinde asla birbirlerinin elini bırakmayan yaşlı çift genç kıza gülümseyerek apartmanın kapısını açtılar ve Berra yolun hemen karşısındaki siyah büyük arabanın hala orada olduğunu gördü.

Yaşlı çiftin ardından kapanmak üzere olan kapıyı hızlı bir hamle ile durdurup dışarı çıktı ve elindeki sıcak kabı sıkı sıkıya tutup güç almaya çalıştı.

Dün gecenin sessizliğine inat etrafta insanların,çocukların hatta kuşların sesi bile sarmıştı bütün sokağı.

Apartmanın bahçesinden sıra sıra dikilmiş farklı farklı çiçeklerden yayılan güzel kokuları derince içine çekti genç kız.

Sanki bahar gelmişti.

Kulübesinden çıkan güvenliğin verdiği selamı bile görmeden öylece karşıdaki arabaya doğru yürüyordu.

Küçük bahçeden çıktığında yolun kenarında durdu ve aradan geçen insanları,arabaları beklerken bu kısacık zamanda da içindeki bu fazla heyecanı bastırmak için derin nefesler alıyordu ama hiçbir işe yaramıyordu.

En sonunda yol müsait olduğunda karşıya geçti ve arabanın hemen yolcu koltuğunun kapalı camına yaklaştığında gördüğü görüntü ile yüzüne yayılan tatlı gülümseme aynı zaman da olmuştu.

Parmakları ile camı yavaşça tıklattığında çıkan az sese bile hemen uyanmıştı Çağan.

Ağrıyan boynunu ovuşturarak direksiyonun üzerindeki kafasını kaldırdığında camın önündeki genç kızı gördüğü ilk an rüya da olduğunu sanmıştı.

Gelmişti.

Berra ona gelmişti.

Bir yılı aşkın süredir beklediği kız ona gelmişti en sonunda.

Bundan sonra da gitmesine asla izin vermemeye yemin etmişti o an genç adam.

Çağan'ın uyandığını görünce kapının koluna uzanıp kolaylıkla açtı ve tek bir kelime etmeden boş koltuğa iyice yerleşti.

Elindeki kabı sıkı sıkı tutarken öylece karşısına bakıyordu ve yanında onu izleyen genç adam içindeki cesaretin uçup gitmesine sebep olsada geri adım atmadı.

Geçen birkaç saniyede kafasının içindekileri ölçüp tartarak derin bir nefes aldı ve aklından geçenleri pat diye söyledi.

''Sana poğaça yaptım.''

Kendisine değil de hala yolun karşısına bakan genç kızdan ansızın duydukları ile ilk başta ne demek istediğini anlamadı ve bu anlamsızlık eşliğinde çatılan kaşlarına da engel olamamıştı.

Hala kendisine bakan adama daha fazla dayanamayıp ona doğru döndü ve elindeki kabı da havaya kaldırarak hafifçe salladı dikkatini çekmek için.

''Kaşarlı poğaça yaptım sana.''

Karşısında renkli gözlerini belerterek bakan ve havaya kaldırdığı kabı bir çocuk gibi heyecanla sallayan kızdan duydukları ile pek sık yapmadığı şeyi yaptı.

Boynunu arkaya atarak kahkaha atmaya başladığında boynundaki damarlar gerilip kendini belli ederken aşağı yukarı hareket eden o küçük çıkıntı Berra'nın sertçe yutkunmasına sebep olmuştu.

Kafasını iki yana sallayarak aklından asla silinmeyecek bu görüntünün etkisini üzerinden atmak istedi ama yapamadı ve daha da sinirlenip bir an da sol elini Çağan'ın koluna sertçe geçirdi.

''Ne var yapamaz mıyım ben?Beceriksiz mi demeye çalışıyorsun sen bana?''

Koluna çarpan soğuk küçük el ve duydukları ile kahkahası kesilen genç adam kendisine sinirle bakan güzel kıza doğru döndü.

''Kızım seni var ya yerim.Ve ilk bu ellerinden başlarım."

Sinirle bakan gözlerdeki ateş yavaş yavaş sönerken biraz önce Çağan'ın kaslı sert koluna vurduğunda hafif acıyan elini tutan yabancı eller ile nefes almayı unutmuştu.

Büyük elinin arasında ufacık kalan sol elini dudaklarına götürüp masum bir öpücük kondurduğunda zavallı kalbi yavru bir kuşun ilk uçmayı öğrenmeye çalışması gibi çırpınıyordu adeta.

''Ben gideyim artık.''

Elini kendine doğru hızla çekip saklama kabını Çağan'ın havada kalan eline tutuşturdu ve arabadan inmeden önce art arda sıraladı cümlelerini.

''Poğaçaları ye sonra da dinlen.Ben gidiyorum.Hadi git sende.Bende gidiyorum şimdi.''

Daha fazla saçmalamamak için dilini ısırarak arabadan indi ve kendine olan sinirini kapıdan çıkartmak ister gibi arabanın kapısını sertçe çarparak kapattı.

Bir yolun karşısına koşarak geçen kıza bir de eline tutuşturulan pembe saklama kabına bakarken dakikalardır yakışıklı yüzünü terk etmeyen gülümseme ile kafasını iki yana salladı yavaşça.

Bu kıza aşıktı.

Bu kızın her şeyine aşıktı.

Hatta elinde tuttuğu pembe saklama kabına bile.








Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 40.9K 58
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
204K 12.5K 26
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
3.8K 105 17
Savaş, arkadaşı ile iddiaya girer. eğer Savaş, Nida ile 1 hafta içinde sevgili olabilirse 10.000 lira alacaktı. Fakat Savaş Nidadan etkilenmeye başla...
1.3M 90.2K 59
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...