Soldier | Taekook

Por minailurophile

84.4K 9.7K 8.8K

Jungkook: Bu numara 1. bölükten Kim Taehyung'a mı ait? Taehyung: evet Neden sordun? Jungkook: Sabahki eğitimd... Más

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
25
26

24

2.5K 258 387
Por minailurophile


Smut alerttt ❤️‍🔥❤️‍🔥

Önceki smutu sevmeyip hoşuna gitmeyenler bu bölümdeki düz yazı kısmını geçsin lütfen. Hiç hoşunuza gitmeyen şeyler var çünkü(vanilya sevenler için..)

Diğer bölümün çabuk gelmesi adına bol yorum ve oy atarsanız bana da moral olmuş olursunuz. İyi okumalarr 🫶🏻










Birkaç gün sonra..





«»

Jungkook: bebeğim
Ses kaydının kopyasını
Bana da atar mısın

Taehyung: hmm düşünmem lazım
Benim bundan kârım ne olacak

Jungkook: hmm düşün bakalım
O ses kaydı ile bizi tehdit etmek istediklerinde yüzlerine vurabileceğim
Bana atmanı istiyorum çünkü onu silinmeyecek bir şekilde yedekleyeceğim

Taehyung: of jungkook ya

Jungkook: ne oldu balım

Taehyung: o anlamda dememiştim
Yani
Yazıyor..
Üff boşver
Al😒
*Ses Kaydı*

Jungkook: o kadar cilvelisin ki
Bebek gibisin
Deliresim geliyor
Görüldü

Taehyung: ne alaka ya

Jungkook: ses kaydını atman karşılığında seni kucağıma alayım ve birlikte tahmin edemeyeceğin kadar farklı ülkelerde turlar atalım
Olur mu?
Görüldü

Taehyung: sen
Yazıyor..
İyice sapıklaştın
Uzak dur benden
Deli

Jungkook: güzelim senden uzak durmamın imkansız olduğunu biliyorsun fakat
En olur olmadık yerde belini elime itişlerin, uyluklarımda parmaklarını gezdirişlerin varken bunu demen biraz şey oldu sanki

Taehyung: diyene bak
Her gördüğü yerde boynuma atlıyorsun aç kurt gibi
Kalçalarıma ani attığın şaplakları saymıyorum bile

Jungkook: bunları inkar etmedim

Taehyung: yok sana bir daha

Jungkook: nazını yerim senin

Taehyung: hala yerim diyor
Git basimdan

Jungkook: bebeğim
Sen iste askeriyeyi ayağına sererim ama
Son dediğin imkansız

Taehyung: aşık ya 🥺

Jungkook: ismi o'ymuş
Seni görmeden geçirdiğim her saniye kalbim bana küfürler savuruyor
Ellerim tenine değmediği için karıncalanıyor
Dudaklarım tadını alamadığı için kuruyor
Gözlerim yüzünde mekik dokumadığı için işlevini yitiriyor
Ve daha binlercesi
Tüm bu hislerimin karşılığı üç harflik sikik bir kelimeymiş
Görüldü

Taehyung: SEN
Yazıyor..
SEN NE YAPTIĞINI ÇOK İYİ BİLİYORSUN

Jungkook: öyle mi
Ne yapıyormuşum

Taehyung: beni kendine her geçen saniye daha da düşürüyorsun

Jungkook: düşmekte özgürsün
Kollarım açık aşağıdan sana bakıyorum

Taehyung: 🥺
En son bana aşağıdan baktığında
Beni yiyordun
Görüldü

Jungkook: tadın damağımı uyuşturmuştu

Taehyung: şöyle şeyler söyleyip durma
Bacaklarım titrwdi|

Jungkook: deliğini yediğimden bahseden sensin
Görüldü

Taehyung: yazıyor..
Yazıyor..

Jungkook: bu kadar utangaç olup
Altımda da bir o kadar arsız olman dengemi şaşırtıyor

Taehyung: senin de bir o kadar nazik olup
Üstümdeyken ne dediğini bilmez asi biri olman benim dengemi alt üst ediyor
Görüldü

Jungkook: şikayetçi durmuyordun

Taehyung: asla
Hatta
Yazıyor..
Seni özledim

Jungkook: çıldırtma işte beni

Taehyung: naptim ya 🥺

Jungkook: devam et sen

Taehyung: bana nazlı diyene bak -,-

Jungkook: göstereceğim nazlıyı
Bu arada güzelim
Seokjin eğitime geldi mi sabah

Taehyung: hayıır
O olaydan beridir hiç gelmiyor
Diğer komutanı yolluyor sanırım
Binbaşı Namjoon geliyor mu?

Jungkook: hayır
Götü yemiyor sanırım karşıma çıkmaya
Bir şey yapmadım halbuki

Taehyung: yaptın
Hatta birlikte yaptık
Adamların gizli sırrını kayda aldık aşkım
Ben bizi vurmaya gelirler diye düşünmüştüm açıkçası

Jungkook: hiçbir sikim yapamazlar
Kuyruğuma basanın etini kopartırım
Bunun da farkında

Taehyung: al işte yine yükseldik iyi mi

Jungkook: uslanmaz

Taehyung: ☹️

Jungkook: o zaman eski günlerimize dönebiliriz

Taehyung: eski günlerimiz derken
Nasıl günler
Anlatsana biraz

Jungkook: bıcır bıcır konuşup dakikalarca beni kendine büyülediğin
Öpmek isteyip utandığın için dudaklarının sürekli dudaklarıma kayışının
İlgi istediğinde nazlı nazlı triplendiğin günler

Taehyung: çok şikayetçi gibi konuştun
Nazlanmicam bidaha

Jungkook: dünyadaki nazını çekebileceğim tek kişi sensin

Taehyung: sevgilimsin
Çekeceksin tabi
Görüldü

Jungkook: sevgilinim değil mi
Duymak bambaşka hissettiriyor

Taehyung: her böyle şeyler dediğimde
Birkaç saniye donup kalıyorsun
Alışamadın bir

Jungkook: bu güzelliğe alışınır mı
Aklım almıyor bir kere

Taehyung: koca aşkım🥺💓

Jungkook: sonrasında ne olduğunu da söyle

Taehyung: neyin

Jungkook: şu sözcükleri dedikten sonra

Taehyung: gözlerinle
Yazıyor..
Seviyorsun😗
Sonra öpüşüyoruz işte

Jungkook: tamam
Buluşalım bir de yüz yüze söyle onları

Taehyung: fırsatçı

Jungkook: biraz

Taehyung: hmm
O zaman buluşsak mı

Jungkook: düşünmen hata

Taehyung: HEYECANLANDIM
Çok özledim aşkım🥺
Görüldü

Jungkook: ben de
Yazıyor..
Aşkım
Görüldü

Taehyung: her yerine diş izlerimi bırakacağım.
Hak ettin.

Jungkook: bunu yapan genelde ben olmuyor muyum ya

Taehyung: sen çok ısırmıyorsun acır diye

Jungkook: kıyamıyoruz ki
Suç ben de
Kolumda iki gün küçük diş izleriyle gezdim

Taehyung: o kasları ısırmazsam yazık olur🥺
Kızdın mı☹️

Jungkook: dilediğin kadar dişle

Taehyung: zaten aşkımm
Görüldü

Jungkook: hazırlan
Almaya geliyorum

Taehyung: HAYIR
DUŞ ALACAĞIM

Jungkook: güzelim duşla vakit kaybetmeyelim
Sonra alırsın
Olmaz mı

Taehyung: olmaz
Tertemiz olmayayım mı
Görüldü

Jungkook: aklından geçirme bile

Taehyung: neyi?
Anlamadım aşkım ben terlemiştim o yüzden duş alacaktım😔
Sen yanlış anladın 🥺

Jungkook: öyle umalım
Vaktimiz kısıtlı
Nereyi ayarlasam
Sen duştayken soruşturayım bi
Müsait bir yer bulurum

Taehyung: ben de ayarlarım
Sen hiç merak etme😗

Jungkook: hızlıca duşunu al önce
Alma desem dinlemeyeceksin değil mi

Taehyung: hayir sevgilim💘

Jungkook: ben de öyle tahmin etmiştim
Yarım saatin var
Geç kalma

Taehyung: zamaninda geleni siksinle-|
Pekii
Görüşürüz aşkım
Hazır olunca yazarım

Jungkook: tamam yavrum
Görüldü
















«»

Taehyung: jimin

Jimin: adımla seslenme.
Tedirgin oluyorum pic.

Taehyung: önemli bi mevzu diye hayatim.

Jimin: neymiş?

Taehyung: işim düştü sana🥺

Jimin: tüh
Yapcak bisi yok🥹

Taehyung: ya
Niye böylesine adisin
Hani bff dik

Jimin: YA
Zaten nöbetteyim bugün
Sabaha kadar uykusuzum
Yoongi ile de bozuştuk
Uğraşma benle çocuk.

Taehyung: ben de tam seni bu durumdan kurtaracaktımmm
Da
Yoongi ile niye bozuştunuz

Jimin: bu adamın kafasını anlamıyorum ya
Bak son zamanlarda aramız gayet iyiydi tamam mı
Sonra işte birlikte askerden önceki fotoğraflarımıza bakıyorduk
Benim saçımın boyalı olduğu fotoğrafları gördü tamam mı

Taehyung: tamam da
Ne var bunda

Jimin: dur işte
Sonra sarı saçlı halimi gördü
Bir anda demesin mi sarışınlar kurnaz olur biz ayrılalım

Taehyung: NE
CJNEKDMWLDMWKXMMW

Jimin: BEN DE OYLE DEDİM
NE
Yaptım aynen öyle
Anlatıyorum ne alaka vs gibisinden
Yok kafaya koymuş
Sen şimdi beni iki güne unutursun dedi
Bu acıyla yaşayamam dedi gitti
Mal değil de ne allah aşkına

Taehyung: gerçekten..
Ne dedem bilemedim
Katıksız saf yüzde yüz mal bu
Ayrıl kanka

Jimin: YA ÇOK SAÇMA Bİ SEBEBTEN AYRILIR MI
Neyse işte bu kafaya takmış sarışınlar kurnaz diye
Artık ikna edemiyorum
Bari eskidendi diyerek gönlünü alayım dedim
Ne dedi biliyor musun

Taehyung: ne dedi gerizekalı

Jimin: o senin kafa derine işlemiştir dedi.
İki gündür beyfendiyi eskiden boyattığım bir boya yüzünden kurnaz olmadığıma inandırmaya çalışıyorum
Kıma geldi yetti be

Taehyung: manitan tam bi andaval kusura bakma aşkım ama

Jimin: biliyorum😔

Taehyung: off takma
Klasik yoongi işte
Geri tıpış tıpış döner o sana

Jimin: döner dönmesine de adamı kanser etti

Taehyung: siktir et yoongiyi
Bak zaten sinirlerin alt üst olmuş
Sen bugün git kuytu köşede uyu
Ben nöbet tutarım

Jimin: siktir kaşar
Ne geçiyor aklından
Jeonla mı sikişeceksin
Görüldü

JEONA MI VERECEKSIN
YINE???!!!!

Taehyung: sanane be
Tapusu sen de mi
Hem ilk verişim değil
Özledim zaten

Jimin: biz ne ara birbirimizin yatak hayatını bilecek kadar yakın olduk...

Taehyung: senin bir yatak hayatın yok

Jimin: kes be
Uyuz yoongi mallık yapmasaydı belki bugün olabilirdi

Taehyung: kısmet değilmis bebis takma🫶🏻💘
Sıranı bize ver

Jimin: iyi geçin allah belanızı versin pis herifler
Komutan gelirse gösteririm gününü

Taehyung: gelmeez
Sen bana güven

Jimin: niyeyse hislerim tam tersini söylüyor

Taehyung: OF JIMIN
IYI BEKLE KAPIDA
BIZI DINLERSIN

Jimin: asssslaaa
Azgın domuzlar gibi inlemelerinizi hayatta çekemem
Ne zaman geliyorsunuz ona göre çıkayım

Taehyung: yarım saate orda olurum
Duşa gireceğim hizlica

Jimin: iyi tamam
Ben nöbet imzamı attım zaten
Koca cephane
Doya doya yiyişin

Taehyung: tşk ederim kuzum umarim sana da nasip olur 🥺🫶🏻

Jimin: amin canim
Hadi ben kacarr
Babay

Taehyung: öptümm 💋















Taehyung

Jungkook'a uygun bir yer bulduğumu söylediğim mesajı atarak kıyafetlerimi hazırladım ve kendimi duşa attım. Telefonumdan gelen bildirim seslerini bilerek görmezden geldim, hepsinin Jungkook'tan geldiğini biliyordum. Amacım onu biraz da olsun meraklandırmak ve sabırsızlaştırmaktı. Telefonumun çaldığını duysam da görmezden gelmeye devam ettim ve yüzümdeki gülümseme ile vücudumu köpüklemeye devam ettim. Elimi çabuk tutmam gerekiyordu çünkü her ne kadar ona takılmayı sevsem de sınırlarında gezmek istemiyordum.

Onunla sevişecektim.

Evet, henüz onun bundan haberi yoktu. Zaten böyle şeyler ani gelişmeliydi ve ben de tam olarak bunu uygulayacaktım. Beni asla geri çevirmeyeceğini biliyordum. Jungkook bana hayır diyemezdi. Bana bakarken bile irislerinin içinde kavrulan ateşi açık bir şekilde görebiliyordum. Sadece beni beklerdi. Ona küçük bir öpücük bahşederdim ve sonucunda dudaklarım uyuşmuş ve kanamış olurdu. Beni incitmek istemiyordu ama çizgisini aştığımda kendini geri tutmuyordu. Tanrım.. Buna bayılıyordum. Büyük ellerinin üzerimde gezinmesi vücudumdaki tüm kanı tek bir yerde topluyor, düşüncesi bile gözlerimi geriye kaydırmama sebep oluyordu. Ona muhtaçtım. O ise bana tapacak derecede açtı. Düşüncelerimle titrek bir nefes aldım ve göğsüm kabardı ister istemez.

Zaten son zamanlarda birbirimize hasretken, son olaydan sonra birkaç gün sessiz kalmayı denemiş ve ortalığın dinmesiyle fokurdayan kanımın beni daha fazla diziginlemesine dayanamamıştım. Ortalık gerçekten de sessizlikteydi son üç dört gündür. Binbaşı Namjoon ve Binbaşı Seokjin ortalıkta görünmüyorlardı. Bizle uğraşmaktan önce kendi problemlerini hallediyor olmalılardı. Ya da bilmiyordum çünkü açıkçası çok da umurumda değildi. Tek düşündüğüm adamım ve benim aramıza girmemeleriydi. Sanırım bunu başarmıştık.

Duştan çıktıktan sonra vücudumu kurulamış ve giymem için hazırladığım kıyafetleri suratımdaki sırıtış ile bir bir giyinmeye başlamıştım. Birkaç saate hepsi vücudumu yeniden terk edeceklerdi. Pantolonumun içine asker yeşili tişörtümü sıkıştırmış ve düğmesini ilikleyip fermuarını çekmiştim. Kemer takmayacaktım. Botlarımı da giyip asker künyemi boynumdan geçirdim ve köprücük kemiklerime doğru parfümümden birkaç kez sıktım. Saçlarım uzamaya başlıyordu ve bu sebeple dipleri nemli kalmıştı. Askeriyeye ilk geldiğimizde her hafta zorla saçlarımızı kazıttırdıkları zamanlar geride kalmıştı. Artık acemi er sayılmadığımız için bu zorunluluk kalkmıştı. Böylesi daha iyiydi, Jungkook'un parmakları saçlarımın arasına sızabiliyordu, bunu seviyordum.

Telefonumu da aldıktan sonra hızla bölük binamdan çıktım ve Jimin'in nöbet tuttuğu yere hızlı adımlarla yürümeye başladım. Esen ılık rüzgar tenimi okşarken cebimdeki telefonun tekrardan titreşmesiyle Jungkook'un aradığını gördüm. Zaten çok uzak olmayan yere geldiğim için aramayı görmezden geldim ve karanlıkta etrafıma göz atarak kimsenin olmadığına emin oldum. Jimin ortalıkta yoktu. Büyük ihtimal Jungkook erkenden gelmiş ve onu göndermiş olmalıydı.

Sürgülü kapıyı gücümü uygulayarak açtım ve aynı hızda kapattığım gibi kendimi ışıkları kapalı, loş mekanda buldum. Kalbimin üatışları aniden hızlanmaya başlarken içimdeki heyecan git gide artıyordu. Yavaşça topuklarım üzerimde geriye döndüm ve oldukça ciddi bir surat ifadesi ile bana bakan Jungkook'u gördüm. İki eli de askeri pantolonunun cebinde yer edinmiş, ayakları ise omuz genişliğinde ayrılmış bir şekilde ayakta dikiliyordu. İki elimi de arkamda birleştirdim ve gülümseyerek ona doğru yaklaştım.

"Telefonu bir kez daha açmasaydın bölük binanı basmaya gelecektim."

Tam karşısında durduğumda dediği şey ile kıkırdadım. "Geldim iştee.." diyerek omuz silktim. Gözleri büzülen dudaklarıma indiğinde bakışları saniyesinde yumuşamıştı bile. Onu bu kadar kolay bir şekilde yönetiyor olmayı seviyordum. Onun beni yönetmesini de tabii ama.. Orası ayrıydı.

"Hazırlanıyordum aşkım.."

Dedim ellerimi omzuna yerleştirip daha da ona sokulurken. Cebindeki tek elini belime sararak beni biraz daha kendine çekti ve göğüslerimizin birbirine yapışmasına sebep oldu. Burnundan sert bir soluk verirken kırpıştırıp durduğum kirpiklerim ile ona yavru köpek bakışları yolluyordum.

"En azından haber ver birdahakine ki kafayı yemeyeyim. Tamam mı güzelim?"

Yumuşak çıkan sesi ile konuştuktan sonra alnıma dudaklarını bastırdı ve cebindeki diğer elini de yanağıma yerleştirerek okşamaya başladı. Elimde olmadan istemsizce yanağımı eline sürttüğümde dudakları kıvrıldı bu görüntüye. Öne doğru eğilerek dudaklarıma uzun bir öpücük bıraktı ve kafamı göğsüne bastırarak beni göğsüne yasladı. Kollarımı ince beline yaslarken onu ne kadar özlediğimi fark ettim tekrardan.

Kafamı gömdüğüm yerden kaldırdım ve çenemi göğsüne yaslayarak ona alttan bakmaya başladım. Gözlerini bana çevirdiğinde alt dudağını ısırdı ve çenemden kaldırarak kafasını boynuma gömdü. Boynumun her yerine peş peşe uzun öpücükler bırakırken elimde olmadan kırkırdadım ve ellerimi tıpkı benim gibi uzamaya başlamış saçlarının arasından geçirdim. Yine kolları arasında eriyip gidecek kıvama gelmiştim ama işler planlarımın dışına çıkıyordu. Bu sebeple kafasını kaldırdığım gibi ellerimi ensesine yerleştirdim ve dudaklarına dudaklarımı bastırdım.

Gözleri memnuniyetle kapandı ve birkaç saniye hareket etmeden öylece bekledik. Sonrasında kontrolü eline aldı ve dudaklarını aralayarak benim üst dudağımı ağzına çekerek emmeye başladı. Aynı şeyi onun alt dudağına yapıyorken işleri biraz kızıştırmak adına kafamı yana eğdim ve dilimi dudaklarının arasına iterek ağzına almasını sağladım. Belimdeki elleri sıkılaşırken kuvvetli bir şekilde dilimi ve dudaklarımı aynı anda emmeye başladı. Öyle kuvvetli emiyordu ki başım geriye doğru gitmeye başladı ve bunu fark etmesiyle bir elini başımın arkasına yerleştirerek destek oldu. Hafifçe inleyip ıslak dilimi unun dilime sürttüğünde bu sefer daha sert bir şekilde dudaklarımızın yerini değiştirdi ve alt dudağımı ısırarak dilimi tekrardan ağzının içine çekti.

Beynim uyuşmaya başlıyordu. Zihnimin açık kalan son kırıntıları ile kendime geldim ve sinsi bir şekilde gözlerimi araladım. Gözleri kapalı olduğu için ne yaptığımın farkında değildi. Başımın arkasındaki elini tutarak belimdeki diğer elinin yanına yerleştirdim. Gözlerini açmadan birkaç saniye nefeslenmek için dudaklarımızı ayırdı, sonrasında az öncekini aratmayacak şekilde daha sert asıldı dudaklarıma. Şiştiklerini şimdiden hissediyordum çünkü adeta vakumlar gibi emiyordu. Tüketiyordu beni.

İki elim de belimdeki ellerinin üzerinde iken, ellerimizi yavaşça aşağı kaydırdım ve kalçalarımın üzerine yerleştirdim. Bunu yapmamla Jungkook'un boğazından hırıltı duyduğuma yemin edebilirdim. Üzerimde doğru adımlamasıyla bir adım geriye gitsem de ses etmedim. Elleri kalçamı okşarken henüz istediğimi alamamanın getirdiği hoşnutsuzluk ile mırıldandım. Ne istediğimi anlamış olacak ki elleri tekrar yukarı çıktı ve kemer takmadığım pantolonumun içine sızdı.

Kalbim deli gibi atıyordu. Parmakları aşağı doğru kaydı ve bir anda iki lobumu da sıkmasıyla inledim, hareketleri durdu.

Elleri de dudakları da yaptığı işe son verdi ve birkaç saniye bekledi öylece. Hala gözlerini açmamıştı. Parmakları emin olmak için daha da aşağı kaydı ve çıplak kalçamı hissetmesiyle gözlerini araladı yavaşça. Nihayet göz göze geldiğimizde sırıtmaya başladım. Kollarımı tekrardan boynuna doladığımda gözünü dahi kırpmadan gözlerimin içine bakıyordu. Sağ elinin iki parmağı kalça arama ilerledi ve hissettiği ince kumaş parçası ile bakışları daha da karardı. Gözlerini kıstı önce, dudaklarında belli belirsiz bir gülüş meydana geldi ve gerçek olup olmadığını sorgulamak ister gibi öylece gözlerimin içine bakıyordu. Karşısına tanga giyerek çıktığım gerçeği onu delirtmiş olmalıydı.

Arsızca sırıtmaya devam ederken dilimi dışarı çıkardım ve aralık dudaklarına yaklaştım. Alt dudağından başlayıp üst dudağına yukarı doğru ıslak bir yol aldım. "Sürprizimi beğendin mi hyung..?" diye sorduğumda onu çıldırtmak için tüm sınırlarımı zorluyordum. Elleri kalçalarımı yoğurmaya başlarken yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Nefesleri yüzümü yalayıp geçerken titreyen ellerimi görmezden gelmeye çalışıyordum.

"Ne yapmaya çalıştığının farkında mısın?"

Gülümsememi yüzümden silmeden omuz silktim tekrardan.

"Ne yapmaya çalışıyormuşum?"

"Zayıf bedenin ellerim arasında kalacak diye de mi korkmuyorsun?"

Hala ondan korktuğumu düşünüyor olması gözlerimi devirmeme sebep oldu. Pekala, aslında korkuyordum. Korku dediğim şey bana yapacakları değildi. Bana yaşatacağı en uç noktalardan gerçekten nasıl sağ çıkacağımı kestiremiyordum. Bana karşı kurduğu cümleler ve sert tavırları ısınan kanımı daha da kaynatıyordu. Kendimde yeni keşfettiğim biz özellik miydi bilmiyordum ama sevişirken bana karşı olan tutumu aşırı şekilde hoşuma gitmiş, beni daha da doyumsuzlaştırmıştı.

"Hayır, korkmuyorum." dedim kararlı bir şekilde ve dudaklarımı kulağına yaklaştırarak sanki bizi duyacaklarmış gibi fısıldadım. "Hissettiğim tek şey kaşınan deliğim, hyung.."

Bu onu sanki daha da çıldırtmış gibi deli gibi gülmeye başladı. Bu hallerimden zevk alıyordu, tıpkı benim ondan aldığım gibi. Sevişirken ikimiz de olduğumuz kişi değildik. Ben, doldurulmaya aç, itaatkar birine bürünürken Jungkook ise bir o kadar tersi oluyordu. Düşüncesi bile deliğimi sızlattığında kalçamı ellerine ittim fakat o bunu yapmama fırsat bırakmadan ellerini kalçalarımdan çekmiş, yakama sardığı gibi yanımızdaki duvara adeta fırlatmıştı beni.

Sırtım sert duvarla buluştuğunda derince inledim fakat buna bile müsade etmiyordu. Tek hamlede yüzümü duvarla buluşturdu. Tişörtümü öyle sert çekiştirdi ki yırtılma seslerini duyduğuma emindim. Üst gövdem çıplak kaldığımda beklemeden pantolonumu da tek hamlede aşağı indirdi. Kopan düğmesi yuvarlanıp karanlığa doğru yol alırken, derin bir şekilde yutkundum. Metrelerce koşmuş gibi nefes nefese kalmış ve susamış gibiydim. Susadığım şeyin ise su olmadığı aşikardı.

Botlarımla birlikte uzağa fırlattığı pantolonum ile karşısında giydiğim tanga boxerım ile çıplak kalmıştım. Yemin ederim ki onu bu kadar heyecanlandıracağını bilseydim daha önceden giyerdim. Arkamda öylece çıplak kalmış bedenimi izliyordu. Ellerim başımın yanında soğuk duvarda beklerken sesimi çıkarmadan onun hamlelerini bekliyordum. Birkaç kez sağa ve sola adımladı, her açıdan süzdü bedenimi. Doyurdu karşısındaki manzara ile gözlerini.

Sonra birkaç adım atarak yaklaştı bana. Kalın botunu iki ayağımın arasına soktu ve sağ ayağımı sertçe yana doğru iteklemesiyle bacaklarımı aralamamı sağladı. Göğsüm hızla inip kalkıyordu. İki parmağı kalça yanaklarıma temas ettiğinde vücudumu bir titreme aldı. Parmakları yavaşça kalça arama kaydı ve oraya sıkışmış kumaş parçasını kendine doğru çekerek bir anda bıraktı. Kumaş parçası deliğime çarptığında alnımı duvara yaslayarak derin bir nefes verdim. En ufak dokunuşu bile beni mahvediyordu.

"Seni öyle bir sikeceğim ki Taehyung, bir daha asla bu siktiğimin çamaşırını giymek istemeyeceksin."

"Hyung.."

Diye inledim kirli konuşması karşısında. Hormonlarıma inanamıyordum ama bir cümleyle deliğimin kasılması akıl alır gibi değildi. Ona hyung diyerek bilerek çıldırtmaya çalışıyordum ama tepkisizliğini koruyordu. Belki de düşündüğüm kadar hoşuna giden bir kelime değildi. Öyle olsa bile ona öyle seslenmeyi sevdiğim için buna devam edecektim.

Üzerindeki tişörtü çıkarttı ve gözlerimin önüne getirerek görüş açımı kapattı. Pekala.. Önce bileklerim, şimdi de gözlerim. Sanırım bağlamayı seviyordu. Benim için sorun değildi fakat onun ilahi bedenini göremeyecek olmak bir tık üzgün hissetmemi sağlamıştı.

Boynumda aniden hissettiğim sızı ile kafamı geriye atarak bağırarak inledim. "AHHHH!!" dişlerini öyle sert bir şekilde boynuma geçirdi ki neye uğradığımı şaşırdım. Ellerim kafasında gittiğinde iki elimi de tutarak belimin üzerinde sabitledi. Dişleri imkanı varmış gibi git gide derine saplanıyordu. Acı çoktu. Öylesine çoktu ki kanadığına kesinlikle emin oldum. Sonrasında dişlerinin yerini tükürüğü ile ıslanmış dili aldı. Kanayan yerleri ıslatarak yaladı ve dudaklarını aynı yere kapatarak emmeye başladı. Penisim ucundan sızıdırdı bu yaptığı ile. Tekrardan inledim. Tamamen zevkten inliyordum.

Aynısını boynumun diğer tarafına da yaptığında gözlerimden akan yaşa ve aynı zamanda sertleşen penisime engel olamadım. Kalçalarımı geriye atarak Jungkook'un pantolon ağına sürtündüğümde kalçama oldukça sert bir tokat atarak tekrardan duvara yapıştırdı bedenimi.

"Sana hareket etmeni söylemedim."

"J-jungkook.." diye inledim ihtiyaçla.

İki parmağı deliğime yaslandığında çığlık atarak inledim tekrardan. "Hyung!!"

"Güzel."

Dedi ve parmaklarını oradan çekti. Ona adıyla değil bu hitap şekli ile seslenmemi istiyordu. Titreyen çenem eşliğinde yutkunmaya çalıştım fakat şimdiden dilim damağım kurumuştu bile. İki eli de göğüslerime ulaştığında aynı anda işaret ve baş parmakları arasına alarak sıkıştırdı ve asıldı. Derin bir şekilde inleyip alnımı sertçe duvara vurdum. Delirmek üzere gibiydim ve henüz her şeyin başındaydık.

Sıkıştırarak işkence ettiği ve yeterince dikleştirdiği göğüs uçlarımı serbest bırakara bir elini başımın arkasına yerleştirdi ve beni yönlendirerek kafamı çevirmemi sağladı. Gözlerim bağlı olduğu için sadece onun talimatlarına uyuyordum. Başımı yana, geriye atmış bir şekilde beklemeye başladığımda dudaklarımda hissettiğim ani baskıyla anında ona karşılık verdim. İki eli de yavaşça harekete geçmeye başladı. Göğsümdeki eli kasıklarıma, saçlarım arasında duran eli ise omurga çizgimi takip ederek kalçalarıma inmeye başladı. İlk başta penisimde hissettim elini, ağzımı aralayıp derince inleyecekken arkamdaki parmakları da kalça arama kaydı hiç beklemeden. Islanmış, ıslandığı için de kayganlaşmış deliğime üç parmağını soktu ve bileği inanılmaz hızda hareket ederek parmakları içimi talan etti.

"AH... AHHH!! H-YUNG AHH!"

Çıldırmış gibi bağırıyordum. Bir yandan penisimi çekerken bir yandan deliğimi parmakları ile becermesi nefesimi kesti. Zevkten başım öyle bir döndü ki ayakta duran bedenimi daha fazla tutamadım ve Jungkook'a yasladım. Zevk her yerdeydi. Adeta bir yılan gibi tüm damarlarımda dolaşıyor, deliğimin ihtiyaçla daha da kasılmasını sağlıyordu. Tamamen sertleşmiş uzvum Jungkook'un elinde adeta kayboluyordu. İri eli beni öylesine sarmıştı ki daha fazla dayanamayacağımı düşündüm. Gözlerim kapalı olmasına rağmen gözümün önüne düşen dalgalanmaları ve renk cümbüşlerini hissedebiliyordum. Yanaklarımı sırılsıklam yapan göz yaşlarım eşliğinde sona ulaşacağım vakit her şey bir anda sona erdi.

Önce deliğimdeki parmaklarını çıkardı içimden. Ani gelen boşlukla öyle kasıldım ki içimden akan zevk sıvıları parça parça uyluk içlerime akmaya başladı. Daha sonra penisimi çeken eli hareketini kesti ve baş parmağını organımın ucuna bastırarak gelmemi engelledi. Hissettiğim basınç ve boşalamamanın getirisiyle acıyla inledim. Baş parmağı uzvumun ucundaki yarığı kapatıyor, diğer parmakları ise penisimi sıkıca sarıyordu. Boşalmamın imkansız olduğu bir andı bu. Zonklayan penisim canımı yakarken az önce çıktığım yükseklikten yavaş yavaş inmeye başladığımı hissettim.

"Deliğin sikimi içine almak için hazır. Sen ne dersin?"

Sanki bir cevap bekliyormuş gibi sormuştu fakat beklemediği aşikardı. Arkamda hissettiğim kemerin metal sesiyle pantolonunu çıkardığını anlamam zor olmamıştı. Bir süre kıyafetlerinden arınması için onu bekledim. Ardından sıcak bedenini arkamda hissetmemle kendimi ona yasladım. Tenlerimiz birbirine değdiğinde onun da benim gibi çıplak kaldığını anlamam zor olmadı. İki kolunu da belime sardı ve nefeslerini ensemde hissedebileceğim kadar yakınıma girdi. Kalçalarımı hemen dibimde hissettiğim penisine iteklediğim gibi sert bir şaplak yedim sağ lobuma. Acıyla öne doğru kayarken belimdeki elleri buna engel oldu.

"Bunu mu istiyorsun..?" diyerek penisinin ucunu deliğime sürtmeye başladı. Dudaklarım tiredi başını hissettiğim sertlik karşısında. İçime iter gibi oldu ama saniyesinde geri çektiğinde ağzım istekle ve açlıkla aralandı.

"Evet..evet..evet.. Lütfen gir içime.. Yalvarırım."

Güler gibi ses çıkardı hemen arkamda. Ona bu kadar muhtaç olmama bayılıyordu. Fakat şu anda deliğim doldurulmak için adeta can atıyordu. Sürekli ıslanıyor ve git gide deliğimin kaşınmasına sebep oluyordum. Kalçalarımı istemeden kasasım geliyordu. Resmen içime büyük bir şey almak için deliriyordum. Sert ve büyük bir şey.. Aklımı kaybedecek gibiydim.

Arkamda diz çöktü bir anda. Aralık bacaklarımın arasına girdi ve tanganın kalça aramdaki kumaşını sağ lobumun üstüne çekiştirerek büzülüp duran deliğimi açığa çıkardı. Dişlerini sol kalçamda hissettim ilk başta. O kadar hassastım ki sivri dişleri sadece zevkimi körüklüyordu. Sonrasında diliyle deliğime ıslak bir yol çizdi. Yuvasını bulduğu gibi kafasını oraya gömdü ve tek elimi arkama atarak saçlarına daldırdım. Deliğimden akan zevk sularımı abartılı bir şekilde şapırtıyla emmeye başladı. Ağzından çıkan ıslak sesler öyle tahrik ediciydi ki.. Sadece bununla bile boşalabilirdim.

"Otur."

Dediğini işittiğim yüzünü ayırdığı o bir saniyelik arada. Yüzüne oturmamı emrediyordu. Fakat ayaktaydım ve ağırlığım ona fazla gelebilirdi. Kararsızlığımı anlamış olacak ki iki yanağımı da parmaklarıyla sıkıştırarak yüzüne bastırdı. Zevkten titreyen bacaklarım buna karşı koymak istese de direnemedim ve ayakta iken birden bütün ağırlığımı yüzüne bırakarak dediğini gerçekleştirdim. Bir elim hala saçını tutmaya devam ederken sözünü dinlemem hoşuna gitmiş olacak ki daha da iştahla yemeye başladı beni. Ayırdığı kalça yanaklarım ile kendine yer açıyor ve yüzüne oturduğum için ağırlığımı alıyordu. Kendimi tamamen serbest bıraktım ve tıpkı bir sandalye gibi yüzünün üzerinde yerimi alarak en sesli inlemelerini bıraktım.

Çok fazla uzun tutmadı bu sefer. Dilini içime sokmamıştı bile. Tüm zevk suyumu iştahla emip yalayarak sadece kendini doyurdu. Kalçalarımı itekleyerek beni tekrardan ayağa kaldırdı ve kendisi de arkamdaki yerini aldı. Hala boşalamadığım için zonklayan penisim canımı fazlasıyla yakıyordu. Gerçekten de düşüncelerimi okuyor olmalıydı ki tam da bunları düşündüğüm sırada araya girerek düşüncelerimi böldü.

"Ben izin vermediğim sürece boşalmayacaksın."

"Lütfen hyung.."

Diyerek sızlandım sadece. Fakat umursuyor gibi durmamıştı. Beni duvarda tekrardan sırt üstü çevirdi ve tek bacağımı dizimin altından tutarak havaya kaldırdı. Ona yardım ederek sağ bacağımı esnetebildiğim kadar esneterek kaldırdım. Omzuna yetişmiyordu fakat dirseğine kadar kaldırdığım ayak bileğimi tutarak daha da çekiştirdi. Gerim gerim gerilen kaslarım yüzünden acıyla tısladım ve kafamı geriye attım. Şu anki pozisyon benim için bir o kadar rahatsız iken, onun içinse deliğimi açığa çıkardığı için bir o kadar avantajlıydı.

Tek ayağım üzerinde durduğumdan dengemi kaybedecek gibi oldum ve bu sebeple ellerimi Jungkook'un boynuna yönlendirdim. Hala etrafı göremiyordum bu yüzden sağ elim boynuna ulaşmak yerine çenesine değdi ilk önce. Parmaklarımda hissettiğim ıslaklık ile yutkundum. Az önce deliğimi emdiği için zevk suyum dudaklarından çenesine kadar akmıştı. Bu beni feci bir şekilde tahrik ederken bir o kadar da utanmamı sağlamıştı.

Tek hamlede içime girdi.

Ağzım şokla sonuna kadar aralanırken bir elini hemen dudaklarım üzerine kapattı ve içime sertçe girip çıkmaya başladı. Zevk çığlıklarım ağzımın üzerinde duran eline rağmen fazlasıyla gürültücüydü. Dakikalardır kaşınan ve kasılan deliğim istediğine ulaşmanın verdiği zevki iliklerime kadar yaşatıyordu. Öyle sert sokuyordu ki içime penisini, her defasında kalçam onun hareketi ile arkamdaki duvara sertçe çarpıyordu. O an bunu umursamadım. Ne duvara sertçe çarpan kalçamı, ne ağrıdan uyuşan bacağımı ne de içimi adeta parçalamaya çalışan penisi görmezden geldim. Her bir hücrem zevkle dolup taşıyordu. Salyalarım Jungkook'un elini sırılsıklam etmişti.

Sağ bacağımı acıdan hissetmemeye başlarken, sol bacağımda bütün yükümü yüklediğim için nereye kadar dayanabilirdi kestiremiyordum. Elimden geldiğince sesimi çıkarmamaya çalışıyor, sadece içimi tamamen dolduran sert penise odaklanmaya çalışıyordum. Sol bacağım titremeye başladığında yere yığılacağımı anladım. Jungkook da bunu fark etti ve en sert vuruşunu yapıp kalçamı duvara acıyla çarpmamı sağladıktan sonra içimden çıktı. Sağ bacağımı serbest bıraktığında uyuştuğu için bir süre ayakta durmakta zorluk çektim. Yine de tek düşündüğüm beni becermeye devam etmesiydi.

"Deliğin çeşme gibi." Dedi ve kalçama sesi yankılanacak kadar sesli bir tokat geçirdi. "Doldurulmak için ıslanıp duruyorsun."

Alt dudağımı dişledim kurduğu cümlelerle. O böyle konuştukça kasılmaya ve zevk suyumu akıtmaya devam edecektim. Elimde değildi. Beni bu hale getiren kendisiydi ve bunun da pek ala farkındaydı.

Kolumdan tutarak sırtımı göğsüne yasladı. Bir anda iki kolunu da dizlerimin altından tutarak beni havaya kaldırdığında gözlerim kapalı olduğu için korkuyla çığlık attım ve parmaklarımı sıkı sıkı bacaklarımı tutan kollarına sardım. Dik penisi kolayca deliğime konumlanırken kolları arasında beni aşağı kaydırdı ve kalçasını itekleyerek yeniden içime girdi.

"Ohhhmm TANRIM!!"

Pozisyon öylesine derin öylesine çılgıncaydı ki aklımın son demlerini yitirir gibi oldum. Çok derindi. Yemin ederim ki öylesine derinimdeydi ki iç organlarıma kadar ulaştığını düşünmeye başladım. Kucağında tuttuğu beni sanki hafif bir eşyaymışçasına penisi üzerinde zıplatmaya başladı. Her zıplattığında içime sonuna kadar köklüyor, morarmaya yüz tutmuş uzvum ise karnıma çarpıp duruyordu.

"Tam. Olarak. Buna layıksın. Sertçe. Sikilmeyi hak ediyorsun."

İçime her girdiğinde söylediği kelimeler, hırıltılı ve kalınlaşmış sesi, sırtımı yasladığım terli göğsü ve ensemi kavuran sert solukları. En üst nokta buydu. Kucağında beni zıplata zıplata becerirken utanmadan ağlamaya başladım. Tanrı birazdan son sürat atan kalbimi durduracak ve kast ettiği canımı alacaktı. Jungkook, ölümüm olacaktı.

"Daha.. lütfen.."

Pozisyon sebebiyle içimdeki hareketleri az önceki kadar hızlı ve seri değildi. Orta tempodaydı fakat sertti. Hızlanması için yalvardım. Göz yaşlarım yüzünden burnumu çekip duruyordum. Dediklerimle biraz daha yüklendi bana ve hareketlerini olabildiğince hızlandırdı. Elimi penisime götürmek istiyordum fakat tutunduğum yerden çekersem düşecek düşüncesine kapılmıştım. Acıyan penisimi düşünürken Jungkook'un hareketleri aksadı ve sona yaklaşarak içime dalga dalga sıcak menilerini bırakmaya başladı. Derinlerimde hissettiğim sıcaklık ile ben de inlerken ikimiz de hızlı soluklarımızı düzene sokmaya çalışıyorduk.

Tekrar içimden çıktı ve beni yere indirdi lakin ben henüz boşalmamıştım.

Benim rahatlamam için el işi vereceğini düşünürken kolumdan tutup sürüklemesi ile titreyen bacaklarım eşliğinde şaşkınlıkla onu takip ettim. Az önce bulunduğumuz yerden on beş adım kadar uzaklaştığımızda beni yumuşak olmayan ama sert de sayılmayacak bir tavırla ileri doğru itekledi. Titreyen bacaklarım bunu bekliyormuş gibi anında diz üstü çökmemi sağladığında kalça aramda hissettiğim huylandırıcı hisle menilerin deliğimden aşağı akmaya başladığını anladım. Ellerimi de soğuk betona yerleştirdiğimde köpek pozisyonunda onu beklemeye başladım.

Bana yaklaştı ve kalça arama kayan tangamı tekrar yana kaydırarak akan menileri işaret parmağı ile deliğime itekledi. İç çamaşırını bilerek çıkarmayışı, beni tangam ile becerişi titrek bir nefes almama sebep oldu. Ardından birkaç adımda önüme geldi ve tek dizi üstüne çöktüğünü anladım. Saçlarımı sertçe kavradı ve başımı yukarı kaldırdı.

"Aç ağzını."

Tekrardan içime girecekti.

Düşüncesiyle kuruyan ve biraz sonra fazlaca acıyacak olan boğazımı ıslatmak amacıyla yutkundum. Önce dilimi dışarı çıkardım, sonrasında dudaklarımı aralayabildiğim kadar aralayarak ağzımı ona sundum. Sessizce küfür savurduğunu işittim kendi kendinde. Hiç beklemeden az önce boşaldığı penisini dilimin üzerine yerleştirerek ağzımın içine itekledi. Henüz sertleşmediği için dudaklarımı etrafına kapatabildim ve aletini emmeye başladım. Hırıltıyla inledi bu yaptığıma. Onun bana yaşattığı zevki ona da yaşatmak için elimden gelenin en iyisini yaptım.

Fakat bu pek uzun sürmedi. Bir süre sonra kontrolü eline aldı ve kasıklarını ağzıma tempoyla iteklemeye başladı. Dolu ağzım ve zorlanan boğazımla sürekli inliyordum. Burun deliklerim oksijensiz kalan ciğerlerime nefes çekebilmek için iyice açılmıştı. Ağzım doluyken nefes almak zordu. Ağzım Jungkook ile doldurulurken nefesim kesiliyordu.

Aleti giderek daha da büyümeye başladı dudaklarım arasında. Sertleştikçe boğazım daha da zorlanmaya, nefes almamı daha da imkansız hale getirmeye başladı. Yüzümün kıpkırmızı olduğuna emindim. Jungkook gözlerini yüzüme dikmişti, bunu göremesem bile hissediyordum. Hareketleri hızını azalttı ve boştaki elinin tersiyle yavaşça yanağımı okşamaya başladı. Dudaklarım arasından bir 'pop' sesi ile çıktığında birkaç kez öksürdüm ve derin nefesler almaya başladım. "Bir dahakine yüzüne boşalacağım.." kendi kendine konuşuyormuş gibi kurduğu cümleden sonra öne eğilmiş başımı çenemden tutarak kaldırdı ve aralık dudaklarıma ateşli bir öpücük bırakarak geri çekildi. Sanırım yaptığım ağız işini beğenmiş olmalıydı.

Tekrar ayağa kalktı ve arkamdaki yerini aldı. Kalçalarımı elimden geldiğince dışarı çıkartarak kendimi tamamiyle ona sundum. Tükürüğümle ıslanmış penisi ile deliğime birkaç kez vurmuş, içimin titremesine sebep olmuştu. "Ayır kalçanı." Diye konuştuğunda akan burnumu birkaç kez çekerek kafamı yere yasladım. Ellerimi iki kalça lobuma sıkıca yerleştirdim ve iki yana ayırarak deliğimi tamamen ortaya çıkardım. İşaret parmağım ile tangamı da sağ kalçama çekiştirdiğimde tamamiyle hazırdım.

Az önceki gibi beklenmedik bir şekilde itmedi kendini bu sefer. Yolunu bulmak isteyen yılan misali yavaşça süzüldü girişimden içeriye. Yüzlerce belki de binlerce kez içime girip çıkmasına rağmen deliğim hala sıkı ve dardı. Sıkı duvarlarımı adeta yararak tamamen kendini içime itti. Ellerini bel gamzelerimin olduğu kısma yerleştirerek gücünü belime verdi ve git gellerini serileştirdi. Sırtıma vuran nefeslerinden üzerime abandığını tahmin etmesi zor değildi. Dizlerim sert zeminde acırken, adeta beni altında eziyordu.

Tenin tene çarparken çıkardığı ıslak ses beynimi iyice pelte etmişti. Ayırdığım kalçalarım yüzünden kendi penisime dokunamıyordum fakat bu gidişle dokunulmadan gelecek gibiydim. İçime her girdiğinde hıçkırır gibi inliyor, onun yüksek sesli nefesleriyle erotik bir hava oluşturuyordum. İri aletinin ucu devamlı hassas noktama değip duruyordu. Ağlamaktan gözüme bağladığı tişörtü sırılsıklam etmiştim. Bir elini belimden ayırarak karnıma yerleştirdi ve bastırdı. O anda içimdeki penisini daha çok hissetmeye başladım.

"Hissediyor musun? Tam burandayım."

Sesli bir hıçkırık döküldü dudaklarımdan. Alnımı yere vurdum hissettiğim şehvetle çünkü tam oramda, karnımda onu çok bariz hissediyordum.

"Deliğini becermediğimde.. Bir sürtük gibi altımda kıvranmadığın zamanlarda dahi beni buranda hissedeceksin. Anladın mı beni?"

Diyerek sert bir vuruş yaparak çığlık atmamı sağladı. Tek kelime etmek istemiyordum. Ona hyung diye hitap etmeyi bırakalı da dakikalar olmuştu. Bu onu daha da doyumsuzlaştırmaktan başka bir şey yapmıyordu. Artık ciddi anlamda boşalmaya ihtiyacım vardı ve ağzımdan akan salyalar eşliğinde acıyan boğazımla inleyip duruyordum.

Elini penisime sararak başındaki yarığa bastırdı yeniden. Acıyla inledim. Kafamı yaslandığım mermere sertçe geçirmek istiyordum. "Lütfen.. L-lütfen.." ne söylediğimi, ağzımdan neler döküldüğünü beynim algılamıyordu. Bilincim kapalı gibiydi. Sadece boşalmak için ona yalvarmaya başladım. Bu onu sinirlendirmiş gibi uzvumdaki elini boynumdaki künyeye sardı ve bir anda geriye asılmasıyla nefessiz kaldım. Zinciri eline bir tur doladı ve kendine doğru güçlü bir şekilde asıldı. Belim yay gibi gerildi ve nefessiz kaldığım için gövdemi geriye atarak dizlerim üzerinde ayağa kalktım.

Vücudum yanıyordu. Boğazım, deliğim, dakikalardır kalçalarımı tuttuğu için uyuşan kollarım. Acı bütün bedenimi ele geçirmişken zevkle çığlık attım arsızca. Doyumsuz yapmıştı beni. Bana verdiği her şey, daha fazlasını istememe sebep oluyordu.

Künyemi serbest bırakarak içimden çıktı ve beni tekrar soğuk mermere yasladıktan sonra asi bir tutumla yüz üstü çevirdi. Gözlerimi kapatan kumaşın başımdan ayrıldığını hissetmemle kirpiklerimi kırpıştırarak bacak aramda duran ona baktım. Göğsü terden parlıyordu. Gözleri şehvete bürünmüş, kömür karasıydı. Birkaç saniye birbirimizi süzdükten sonra üzerime abanarak dudaklarıma atıldı ve tekrar içime girdi. Bu gece kaçıncı girişi olmuştu sayamamıştım.

Ateşli öpücüğüne karşılık verirken bacaklarımı belimde sıkıca çaprazladım ve kollarımı terli ensesine doladım. Yorulmuştum. Öyle ki öpücüğüne bile doğru düzgün yetişemiyordum. O benim dudaklarımı sömürüyordu. Sonra göğüslerimizin arasına elinin kaydığını hissettim. Saniyesinde de penisimde hissettiğim eliyle belim yay gibi gerildi ve ağzının içine güçlü bir inleme bıraktım. İçimdeki hareketlerine eş hızda penisimi çekmeye başladı. Boşta kalan eli sanki zevkten uçmuyormuşum gibi sağ göğüs ucumu sıkıştırıp döndürmeye başladı. Aynı anda içimde gel git yapıyor, dudaklarımı açlıkla öpüyor, penisimi çekiyor ve göğüs ucumla oynuyordu. Zevkten dört köşeydim, tamamen. Daha fazla dayanamadım.

Eline ve göğsüme doğru sıçratarak öyle yoğun bir şekilde geldim ki, gözlerimin önü karardı birkaç saniye. Başım dönmeye başlarken kafamı zevkle geriye atarak yere vurdum. Jungkook da yüzüme doğru inleyerek tekrardan içime gelmeye başladığında, ondan önce boşalmama rağmen ikimiz de aynı anda kendimize geldik. Çok yoğun bir şekilde boşalmıştım ve vücudum zangır zangır titremeye başladı. Birazdan bayılacak gibi hissediyordum.

Boynumda soluklanan ve nefeslerini düzene sokan Jungkook bir süre sonra bulunduğu yere peş peşe minik öpücükler bırakmaya başladı. Kafasını kaldırdı ve yorgun gözlerim ile onun bakışlarına karşılık vererek gülümsedim. Bakışları gülümsememe kaydığında dudaklarımın kenarına ufak bir öpücük bıraktı. İçimden yavaşça çıktığında gözlerimi kapattım acıyla. Girişimin tahriş olduğuna yüzde yüz emin olmuştum. Şimdiden cayır cayır yanmaya ve zonklamaya başlamıştı.

"Güzel sevgilim.."

Terden alnıma yapışan saçlarımı geriye iteklediğinde baygın bakışlarla sadece yüzünü izliyordum. Kafasını boynuma gömdü ve derin bir soluk çekerek uzun bir öpücük bıraktı. Sonrasında kucağına beni alarak ayağa kalktı. Beni soyarken bir köşeye fırlattığı kıyafetlerimi tek tek giydirdi. Her dakika başı yumuşak öpücükleri tenimi süslerken, sert seksimizden sonraki ilgili tavrının tadını çıkarıyordum. Zaten yorgun olan bedenim onun narin dokunuşları ve öpücükleriyle daha da mayıştı. Kendime engel olamayıp gözlerimi kapayarak kendimi derin bir uykuya bıraktım. En son hatırladığım şey Jungkook'un kucağında kapıdan çıkarken, Jimin'in şaşkın bakışlarla bize bakarak söylenmesiydi..





















Böyle şeyler yazdığım için benden tırsmıyorsunuz demi ben vanilyayım da çünküsü hshajxbjanxs

Sonunda meşhur tangayı kullandılar :D Bölümü beğendiniz mi bakalım? Beğenmeyenler varsa keşke okumasaydınız demek istiyorum çünkü ilk smuttan belliydi aralarındaki ilişkinin nasıl olacağı. Binbir çeşit fantezi var bunlarınki de böyle işte..

Yıldıza basarsanız beni sevindirirsiniz teşekkür ederm gömüşürüzz ❤️❤️❤️❤️

Seguir leyendo

También te gustarán

234K 21.8K 27
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin
28K 3.1K 6
Killer!; au ❝ "Benim cehennemime gelen, benim elimle Tanrı'nın cehennemine gider." ❞ [ Mini fic ] Jo Nesbø'nun "The Snowman" isimli thrillerinden e...
313K 33.9K 24
Agorafobisi olan Valente, üniversite öğrencisi Jeon Jungkook ile olan ilk randevusuna seri katil ikizi Kim Taehyung'u gönderir.
56.3K 4K 24
sen kırmızıydın, mavi olduğum için benden hoşlandın. bana dokundun ve ben birdenbire lila bir gökyüzü oldum ve sen mor renginin sana göre olmadığına...