Mueva : İntikam Lordu

By TunaTuracan

1.5K 957 871

İnsanlar ve şeytanların düşman olduğu bir dünyada İlaisis adlı bir kız doğar. Şeytanlarla savaşabilmek için y... More

2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm

1. Bölüm

324 115 269
By TunaTuracan

            
                              ~Giriş~

Merhaba sevgili okur!
Acı, ihanet ve intikam duygularının hakim olduğu bir serüvene hoşgeldin. Kitabın geçtiği dünya Mueva'dır ve kitap sevilirse ikincisi gelebilir. Bu evrende şeytanlar vardır ve insanlarla şeytanlar büyük düşmanlardır. Ayrıca başka ırklar da mevcuttur.

    Karakterlerimizle tanışın!

Bu ilk karakter listesidir. Diğer karakter listeleri yakın zamanda ilerki bölümlerde olacaktır.

Karakterlere çok bağlanmanızı önermiyorum ama sadık ve güvenilir karakterler de mevcut. İyi okumalar dilerim♡


                Mueva : İntikam Lordu

İnsanları inciten birçok duygu vardır.

Kimileri bu duyguları bastıramaz, kimileri görmezden gelir ama elbet birgün herkes yaşamıştır. Önemli olan her duygumuzun bizi ileri taşıması, güçlendirmesi ve işe yaramasıdır. Duygular zayıflık değildir. 

Pişmanlık, birçok insanı geçmişte yaşadığı bir olaya götürüp her hatırladığında üzse de benim için hatalarımdan ders çıkarıp daha kötü bir olayın olmasını engellememi sağlıyordu. 

Nefret , herhangi birşeyden  nefret ettiğinde herşeyden çok onu düşünmeni sağlar. Senin vaktini çalar ve kişiliğini bozar. Benim için nefret ettiklerim uzak durmam gereken şeyler olmuştu. 

İntikam ise alındığında psikolojik olarak tatmin etse de kendine verdiği zarar çok daha fazladır. 

İntikam almak, bir yangını söndürmek için kendinizi yakmaktan başka birşey değildir. 

-Confucius

              
                  — — —♡ ⚝ ♡— — —

Nefret ediyorum, ihanete uğramaktan, sevdiklerimi kaybetmekten, yalnız olmaktan. Korkuyorum, asla mutlu olamamaktan, tekrar gülememekten. 
    
          
Bir krallıkta, Seori Krallığı'nda doğmuştum.
Normal biri olarak değil prenses olarak. Prenseslerin de normal insanlardan farkı yok tabii ki ama özel olduğum başka konular vardı. Çocukluğum çok zor geçti. İyiliğim için beni ölüme yolluyorlardı. 

Ne olursa olsun asla kötü bir düşünceye kapılmıyordum. Ailemi seviyordum. Benim iyiliğim için yaptıklarını biliyordum. Başıma ne gelirse gelsin yardım istemedim. Korkmadım, korkmadığımı düşündüm, sonunda gerçekten korkmuyordum. 

Elimdeki güçlerden, yapabileceklerimden, hayallerimin gerçekleşememe ihtimalinden. Kraliyet muhafızlarından çok daha kötü şartlar altında antrenman yapsam da bu benim iyiliğim içindi. Büyüyünce teşekkür edecektim. Ölmemek tek arzumdu. Gerçek düşmanlarla yalnız başıma, bir prenses olarak savaşıyordum. 

Annem ve babam bana sonuna kadar güveniyordu. Herhangi bir hatamda ceza alsam veya azarlansam bile kendim için değil sadece onlar için bile katlandığım acı değerdi. Onların neden beni bu kadar zorladığını anlayabiliyordum. Dünya acımasız. 

Kraliyetimize son zamanlarda vuran birçok kaya yağmuru oluyordu ve nereden geldiği bilinmiyordu. Sadece acıya ve ölümlere sebep oluyordu. Bu kaya yağmurları yakın zamanda meydana gelmeye başlamıştı. İlk seferinde çok kötü sonuçlar doğurmuştu ve krallık oldukça hazırlıksızdı. Göç etmekten başka bir çare olmadığını düşündüler. Devasa kayalar yağıyor ve sürekli depremler oluyordu, üstelik sadece bu kesimlere. Gücüm sonunda yeterince kontrol edilebilir duruma gelmişti. 

Sahip olduğum gücün kontrol edebildiğim kadarıyla krallığın etrafına bir bariyer örebilmiştim. Herkes minnettardı. Artık krallığa yağan dev kayalar engellenebiliyordu yinede bariyer krallığın giriş çıkışlarını engelleyemiyordu.  Krallık kurtulmuştu. Yakın zamanda herşey yolundayken devasa kayalar tekrar yağmaya başladı. O kadar fazla yağdı ki krallığın lanetlendiğinden şüphelenmeye başlamıştım. Sesler rahatsız ediyordu. Güvende hissettirmiyordu. Etrafı gözlemlemek için kraliyet surlarına çıkmıştım. Bariyer sağlam duruyordu ve krallığı korumaya devam ediyordu. Birden krallığın dışından birine gözüm çarptı. Maskesi ve saçlarını örten kapüşonu vardı. Yağan taşlardan sıyrılamıyor gibiydi. Onu güvenli olan yere, krallığımızın sınırlarına aldım. 

Dizlerinin üstüne çöktü ve ellerini yere koydu. Bitkin duruyordu. Beklenmedik bir şekilde birden ileriye atıldı ve en savunmasız olduğum anda beni ele geçirdi. Boğazıma bir hançer dayadı ve kralla kraliçenin getirilmesini talep etti. Yani annem ve babamın. Hızlıca ve korkmuş şekilde geldiler. Hareket Uzun yıllar boyunca ailemle yaşıyacağımı düşünüyordum. Onları birden , kendi hatalarım yüzünden kaybetmek kendimden nefret etmemi sağlıyordu ama annem ölmeden önce bana birşey fısıldamıştı. " Bizi öldüren kim olursa olsun nefret besleme ve kendinden nefret etme." Benim için bu imkansızdı , benim için değil herkes için. Kendimi suçlu hissetmeyebilirdim ve kendime olan nefretimi yok edebilirdim ama asla Dixit'e olan nefretim sona ermeyecekti. 

Teyzem saraya olayı duyup geldi. Benim tek akrabam o ve oldukça iyi ve yardımsever biridir.

 "Olanları duyup hemen geldim hizmetçi ve şövalyeler olsa da seni yalnız bırakamam. Artık bu krallıkta kalsam iyi olur. " 

Haklıydı, on yedi yaşında ailesini kaybetmiş ve kraliçe olmak zorunda kalmış bir prensesi yalnız bırakmazdı ama ben kendi ayaklarımın üzerinde durabilecek kadar güçlüydüm.

“Teşekkürler Veronika teyze gerçekten gerek yok, tek bir işim var zaten o da krallığı yönetmek. "

Aslında yapmam gereken çok daha fazla şey vardı ama söylemeyi mantıklı bulmuyordum. Bir lord olarak da birçok görevim ve işim vardı.
“Çok iyi yöneteceğinden şüphem yok ama annen ve baban olmadan krallığı tek başına yönetmen çok zor olacak, yedi lorddan birisin birçok toplantıya ve savaşa bu yaşında katılıyorsun ayrıca geçen günkü olayda neler olduğunu biliyorsun güçlenmen gerek".

Düşünce tarzı doğruydu. Ayrıca teyzem ailemin ölümüne ne kadar üzülsede beni suçlamıyordu. Tanımadığım birini krallığa alıp hazırlıksız yakalanan bendim. Konu açılmışken teyzeme Dixit'i sormaya karar verdim. 

“Haklısın Veronika teyze, düşünücem. Bu arada, ailemin katili isminin Dixit olduğunu söyledi. Benim bir bilgim yok acaba senin bildiğin birşeyler varmı Veronika teyze?”

İsmi duyduğu an yüzündeki çaresizlik çok üzücüydü. Hiçbirşey bilmediği ve ilk kez bu ismi duyduğu çok belliydi ama yinede iyice düşündü.

"Hiç bilemiyorum keşke yardımcı olabilseydim lordlardan biri olabilir mi acaba? " diyerek sorusunu yöneltti.

“Lordlar arasında yılda bir toplantı yapılır fakat önemli bir gelişme olduğunda yılda birden fazla kez de yapılabilir. Açıkça söylemek gerekirse lordların hepsini görmedim bile. Önceki toplantıda ben dahil dört kişiydik. Diğer üçü nadir katılıyor veya hiç katılmıyor. Bilemiyorum teyze ama isminin Dixit olduğunu duyduğum lord yok.” 

Belkide Dixit çok farklı biriydi. Azılı bir suçlu veya şeytan ırkından olabilirdi, belkide asla aklımın ermeyeceği biriydi. 

Teyzemle biraz daha konuştuktan sonra bir süre kalmasının iyi olacağını düşündüm. Ona sarayda iyi bir oda verdim. En azından yalnız hissetmeyecektim.

 Aslında teyzem uzak bir dağda kendine ait büyük bir malikanede yaşıyor eminim orada yapacak bir sürü işi vardır, zorluk çıkarmış oldum. Ama burada daha güvende olur, teyzemi de kaybedemem. Acemiliğim her yerden belli olsa da artık vicdanımı bir kenara atıp krallığı , halkımı ve sevdiğim kişileri korumam gerek.

 Halk hâlâ büyük bir üzüntü ve endişe içindeydi. Bir günde hem kral hem kraliçelerini kaybetmişlerdi. On yedi yaşında bir prensesi kraliçe kabul etmek oldukça zor olmalı, hak vermekte gerek. Ama bu durumu telafi eden şey gücüm ve lordlardan biri olmamadı. Moralimi bozmamalıydım kendimi dahada kötü duruma sokarsam herkes zarar görürdü.

Kısa bir süre sonra lordlardan biri olan Laura ziyarete geldi. Laura üç kral lorddan biriydi. Toplamda yedi lord vardı ve üç tanesi kral lordlardan oluşuyordu. Savaşlarda en çok katkı sağlayan, çok güçlü olan veya önemli kahramanlıklara sahip lordlar, kral lordlardır. 
Muhafızlardan biri seslendi. 

"Efendim Laura hanım geldi. " Teşekkür edip Laurayla ilgilendim.
“Hoşgeldiniz bayan Laura görüşmeyeli uzun zaman oldu. "

Laura her toplantıya katılıyordu. 
“Ne kadar naziksin bunu benim sana sormam gerek İlaisis. Umarım iyisindir başına birçok olay geldi. "

Sesi benim için içtenlikle üzülmüş gibiydi. 

“Şimdilik iyiyim teşekkürler.”
En iyi anlaştığım lord kesinlikle Lauraydı. Belkide anlaşabildiğim tek lord. Diğer lordlar gibi burnu havada gezmiyor ve benim için önemli biriydi. Ortaya attığım fikirleri değerlendirmesi ve bana aynı kategoride davranması beni mutlu ediyordu.

"İyi olduğuna sevindim başın sağolsun keşke yardıma gelebilseysim. Lütfen bana onu bulabilmem için bildiğin her şeyi anlat. " 

Başın sağolsun dediği anda yüzümü üzüntü kaplamıştı, içimde sönmek bilmeyen pişmanlık ve intikam ateşim harlanmıştı sanki. Bu olayı ölümüne unutmak isterdim ama daha fazla istediğim birşey varsa o da intikamdı. Böyle bir şeyden bile ne kadar acınası durumda olduğumu tekrar hatırlamış oldum. Yinede diyecek birşey yok birinin yakınları ölünce söylenecek en mantıklı şey budur. 
“Teşekkürler adam maske ve kapüşon takıyordu yüzü hakkında hiçbir bilgim yok. Tek bildiğim şey ismi ve onun da doğruluk payını bilemiyorum. İsmi Dixit tanıyor musunuz?”

Laura çoğu konuda bilgili ve tecrübeliydi. Onun bir şeyler bildiğini umuyorum. 

"Dixit mi? Bu ismi hatırlıyorum ama bu isim birine ait değil , bir sembole ait.” 

Bu bir ipucu olabilirdi. Bu sembolle bağlantılı olabilirdi. Meraklandım ve dinlemek istiyordum. 
“Çok iyi olur lütfen anlatın.”

Laura gülümsedi ve anlatmaya başladı. "Dixit sonsuz barış ve huzuru ifade eden bir semboldür. Bu ismi bilen kişi sayısı çok azdır". 

Kendimi tutamadan sorumu yönelttim. 
 “Bir grubun veya örgütün sembolü mü?" 

“Aslında yok edilmiş bir krallığın sembolü, Dünya'dan tamamen silinmiş ve bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar kişi biliyor. Yıllar önce tanık olanlar veya krallık hakkında bilgisi olanlar öldürüldü. O zamanlar lord değildim ve böyle bir şeyi bildiğim için hayatım tehlikedeydi. Şu anda bile başkalarına yaymak mantıklı olmaz sadece seninle paylaşıyorum. " 

Yok edilmiş krallık mı? Neden yok edildi? Diye sorular aklımda dolanıyordu. 

"Aklında birçok soru vardır. Sen sormadan cevaplamaya çalışayım. Bu krallıkta şeytanlar ve insanlar birlikte yaşıyordu. Oldukça büyük bir krallıktı. İnsanlar ve şeytanlar arasında barış burada korunuyordu ta ki melez bir çocuk doğana kadar. Başta insanlar ve şeytanlar arasındaki barış ilişkisini daha da artıracak bir olay gibi gözükse de bu melez çocuk hem insanlar hemde şeytanlar tarafından dışlandı. Çocuğun insan olan  annesi şeytanlarla konuşmaya, şeytan olan babası ise insanlarla konuşup anlaşmaya çalıştı. İşler daha kötü bir hâl aldı. Kimileri çocuğu iğrenç bir varlık olarak kimileri ise ne insan olarak ne de şeytan olarak görüyordu. Diğer gün insan olan annesi çocuğunu kendi elleriyle öldürmeye kalkıştı. Çocuğun babası herkesin içinde kadını bunu yaptığı için öldürdü. Ve insanlar şeytanlara kin besledi."

Kadın melez çocuğunu öldürürken hem insanlar hemde şeytanlar hoşnut karşılamıştı ama babasının çocuğu kurtarıp annesini öldürmesi büyük karışıklığa yol açtı kısa sürede ırklar arasında kavga başladı ve savaş olarak devam etti.

 O zamanlar eski bir lordun yanında çalışıyordum duruma el atmak için gitmiştik. Olanları bana kargaşadan sağ çıkan bir insan anlatmıştı. Daha sonra melez çocukla karşılaştık daha çok küçük olmasına rağmen konuşabiliyor yürüyebiliyor hatta insanların hayatı boyunca yapamayacağı yetenekleri sergileyebiliyordu. İnsan ve şeytan melezi olması onu güçlü kılıyor gibi görünüyordu. İnsan ya da şeytan demeden etraftakileri katlediyordu. 

Canavar olarak nitelendirmek için çok uygun bir unsur. “Savaş benimle!” Diyerek direkt olarak onu kendime yönlendirdim ve kazandım. Melez doğan ilk insan şeytan karmasını durdurmuştum. Böyle bir melezlik ihtimalinin otuz binde bir olduğunu söylerler. Krallık'taki insanlar da şeytanlar da savaşta aklını kaçırmıştı ve eski lord bu krallığı yok etti. Melez çocukla beraber krallık yok olmuştu. " 
Çok ilginç bir hikayeydi. Dixitle ilgili pek ipucu bulamasam da. 

“İnanılmaz bu kadarını beklemiyordum. Melezin öldüğüne emin misiniz peki? Anlattığına göre bu kadar güçlüyse bu o olabilir. "
Laura sorduğum soruları rahatlıkla cevaplayabiliyor gibiydi. Laura bilgisiyle ve güzelliğiyle beni büyülüyordu.

Melezin sağ kalma ihtimali olduğunu sanmıyorum ama düşününce mantıklı geliyor. 
" Bu arada eskiden birlikte çalıştığın lorda ne oldu? "

Laura'ya sürekli soru sorup sorguya çekiyormuş gibi hissetmeye başlıyordum. Her seferinde güler yüzle cevaplıyordu.

“O emekli oldu iyi bir lorddu hâlâ olmasını isterdim. Çok yaşlandı ve tedavi görüyor."
Emekli olan bir lord demek. Onun için üzüldüm ama sağlıklı olan bir emekli lord şüpheli listesine girerdi. Emekli olan bir lord için ailemi öldürmek kolay olurdu. Hem güçlü hem de artık lord olmadığı için lordlar arasındaki barış onun için geçerli olmazdı.

 “Umarım en yakın zamanda sağlığına kavuşur. Anlattıkların çok yardımcı oldu teşekkürler.“

"Yardımcı olabildiysem ne mutlu bana, melezin sağ kalma ihtimalini araştıracağım  ve senin durumuna  benzer bir olay olmasına izin vermeyeceğim. 

Güler bir yüzle her ne kadar istemesem de reddettim. " Hiç gerek yok gerisini ben hallederim zaten gözlerden yeterince düştüm.”

"Nasıl istersen İlaisis."
Laurayla uzun bir konuşmadan sonra söylediği herşeyi teker teker düşündüm. Böyle gizli kalması gereken bir olayı bana anlatıp yardımcı olmaya çalışması beni etkilemişti. 

"Majesteleri hemen gelin, krallık saldırıya uğruyor!" 

❀♡⚝❀♡⚝❀♡⚝❀♡⚝♡❀

Bölüm sonu...

İlk bölümü umarım beğenmişsinizdir. Gelecek bölümlerin çok daha heyecanlı olacağını garanti ediyorum.

Yorumlarınızı okumaktan mutluluk duyarım. ♡

Continue Reading

You'll Also Like

672 214 13
Her satırına hayran kalacağınız, bir çok türden kitabı sizin için derleyip tanıttık. Biz beğendik... Umarım sizlerde severek okursunuz.꒰⁠⑅⁠ᵕ⁠༚⁠ᵕ⁠꒱⁠˖⁠♡
174 82 2
Hayatı yarım kalmış hayaleri yarım kalmış olan bir genç kız
1.8K 412 14
Sizler için kitaplarınızı eleştiriyorum ! Bir okuyucu olarak fikirlerimi duymak isterseniz eğer sizleri kitabıma seve seve beklerim.
284 147 8
"İrem Alyas, hayatını dedesiyle birlikte geçirmiş, yalnız, sıradan bir kız." Keşke öyle olsaydı. Keşke bu söylenebilseydi ama bahsettiğimiz kızın hiç...