YILLARIN ACISI

By Lizyya_

952 99 4

Savaşmak... Hayatta kalmak için, sevdiklerine güzel bir yaşam vadedebilmek için. Ve İntikam... Sevdiklerinin... More

1
2
-5-
-6-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
-25-

-7-

32 7 0
By Lizyya_

Zaman...

Asla yerinde tutabileceğimiz bir kavram değildi. Elimizden uçup gidiyordu ve biz yalnızca seyredebiliyorduk.

Alp, hayatından giden 10 yılı aynen bu şekilde seyretmişti.

Gitmekten başka çaresi yoktu ve bu gidişin kendine nasıl bir getirisi olacağının da farkındaydı.

Ama bu kadar sert bir karşılamadan önce bir kez sarılmak istemişti. Özlemişti, fazlasıyla...

10 yıl boyunca tonla acı çekmişti, ruhen ve fiziken...

Ve bunları yaşamasına sebep olan tek şey bilmekti. O adamların hoşuna gitmeyecek kadar çok şey bilmek.

"Yine daldın gittin?"

Alp yüzünü sıvazlayarak "Düşünüyorum." dedi. Çok düşünmelilerdi ve asla hata yapmamalılardı. Bu oyun sürebileceği kadar kısa sürmeliydi ve kimseye bir şey olmamalıydı.

"Ne düşünüyorsun?"

Yanına oturan Ömer ile bakışlarını gökyüzüne çevirerek "Tamam, bu adamlar bizi yıllardır görmüyor. Az çok değiştikte. Bizim bilgilerimizde artık ellerinde yok. O adam da öldü ama ya biri tanırsa?" diye sordu.

"Tanımaz, saç, sakal değiştirdi zaten bizi. Bir de lens taktık mı tamamdır."

"Emin misin?"

Ömer onaylarca başını sallayarak "Eminim." dedikten sonra "İclal ve Meyra'da kılık değiştirmeliler." diye ekledi.

Alp zaten bildiği şeyi duyması ile onaylayarak "Evet. Peruk, lens falan halledilemez bir şey değil." demişti. Bu işin neredeyse en kolay kısmıydı.

"Sen şu doğum gününe katılacak mısın?"

"Katılacağız."

Ömer bu fikri beğenmeyerek "Ben niye dâhil oldum acaba." diye sitem edince, Alp "Seni kardeşlerimle tanıştıracağım işte." diyerek kinayeyle konuştu.

Ömer, Alp'in söylediklerine gülerken aynı zamanda da "Önce seni tanısaydılar." deyince Alp'de gülmüştü.

"O da doğru."

Aklına gelen fikir ile Alp'e doğru dönerek "Sen çağırsana İclal ve Meyra'yı plan ayağına vakit geçirmiş olursun işte." diye konuştu Ömer. Alp'in bu depresif tavrından sıkılmıştı. Ve buna ihtiyacı olduğunu biliyordu.

"Kafamı kırsınlar da kurtul diye mi uğraşıyorsun?"

Alp'in söylediklerinin üzerine gülerken aynı zamanda da "O kadar ileri giderler mi?" diye sordu Ömer. Amacı tamamen Alp'i güldürmekti.

Alp, "Bakalım giderlermiymiş." dedikten sonra cebinden telefonunu çıkarttı. Neden olmasındı?

"Ciddi misin?"

"Gayet ciddiyim, güzel bir akşam yemeği yiyebiliriz bence konuşurken."

Ömer şaşkınlıkla Alp'e bakarken "Böyle kararlar vermen ne kadar güzel. Ergen çocuk gibi mızmızlanmayı bırakıyorsun yani?" diye de konuşmuştu.

Alp, İclal'i aramak için arama tuşuna basarken aynı zamanda da "Boş yapma lan." diyerek Ömer'e cevap vermişti.

***

"Niye bu kadar lüks bir restoranda yiyoruz biz bu yemeği?"

İclal küpesini takarken aynı zamanda da "Muhtemelen sakin olması içindir." diye Meyra'yı yanıtlamıştı.

Meyra üstünü son kez düzleyerek "Çıkalım mı o zaman?" diye sorunca, İclal çantasını ve kabanını eline alarak "Çıkalım balım." dedi.

Alp ve Ömer'in kendilerini davet ettikleri restorana gideceklerdi. Konuşmak istedikleri şeyler olduğunu söyleyerek çağırmışlardı kendilerini.

İkinci bir arabaya gerek duymayarak aynı arabaya ile gitmeye karar verdikleri için Meyra'nın arabası ile yola çıkmışlardı ve dj'liği de İclal üstlenmişti.

Meyra kırmızı ışıkta duruncu yaklaşmanın verdiği gerilim ile müziğin sesini hafifçe kısarak "Alp benim kliniğime gelmişti." diye konuştu.

İclal bunu tahmin ediyordu zaten ama detayları da merak ediyordu. Meyra anlatmadığı için kurcalamamıştı sadece.

"Ne konuştunuz?"

"Aslında bir şey konuşmadık. Ben sadece artık konuşacak bir şeyimiz olmadığını söyledim kendisine."

İclal başını onaylarca sallayarak "Artık onu sevmediğini söyledin yani." diye konuştu, emin olmak için.

"Evet."

Sonrasında vicdan azabı çekmek istemediği için "Bu oyun seni zorlayacak mı?" diye sordu İclal.

"Zorlamaz ama."

Merakla "Ama?" diye tekrarlayınca İclal, Meyra sıkıntıyla oflayarak "Kalbime pek güvenmiyorum." diye söylendi. Ya içinde öldürdüğü duygular hareketlenirseydi? Onu affetmek kendine haksızlık olmaz mıydı? Hem güvenemezdi ki.

"Seviyor musun?"

Meyra direksiyonu sola doğru çevirirken aynı zamanda da "Bilmiyorum." demişti. Hiçbir şeyden emin değili.

"İstersen vazgeçebiliriz."

Onaylamazca başını sallayarak "Buna gerek yok. Sadece sıkıntımı anlatmaya çalışıyorum İclal." diye sitem etti Meyra.

"Ben anlayamıyorum ama."

"Ben de anlamıyorum ki. Sadece içimde bir yerde böyle olmamasını isteyen bir taraf var. Yani aslında kırgın gibi. Böyle yaptığı için, bizim böyle olmamıza sebep olduğu için. Off bilmiyorum. Sadece olmayacağını biliyorum. Kendime haksızlık olur bu."

İclal yavaş yavaş Meyra'nın ne anlatmak istediğini anlayarak "Belki geçerli bir sebebi vardır." diye mırıldandı. Olsaydı bir şey değişir miydi ondan da emin değildi ama.

"Yoktur İclal. Kendimizi kandırmaya yer aramayalım. Yani en azından benim için öyle."

İclal ekstra bir şey söylemeyerek gözlerini camdan dışarıya doğru çevirdi. Tam şuan farkettiği bir şey vardı. Alp'in yaptıkları yüzünden unuttuğu ama şuan hatırladığı. Onun bir abisi vardı. Bir zamanlar çok sevdiği.

Arabanın durması ile bakışlarını yoldan çekerek arabanın kapısını açtı İclal. Meyra da bu sırada anahtarı Vale'ye uzatmıştı.

Restoran'ın merdivenlerinden yukarıya çıkarak içeriye girdiklerinde rezervasyonları olan masayı söyledikten sonra kabanlarını uzatmışlardı. Garson kendilerine masaya gösterdiğinde ise Alp ve Ömer'in çoktan geldiğini görmüşlerdi.

Masaya doğru ilerlerken Meyra kendisine ısrarla bakan adama bakışlarını değdirmiyorken İclal'de gayet nötr bir yüz ifadesi ile masaya kısaca göz gezdirerek garsona teşekkür etmişti.

Masanın yanına geldiklerinde İclal direkt yerine otururken, Meyra "Merhaba." dedikten sonra elini Ömer'e doğru uzatarak "Meyra." demiş ve kendisini tanıtmıştı.

Ömer kendisine uzatılan eli sıkarken "Ömer." diye de karşılık vermişti.  "Adınızı çokça duymuştum zaten tanışmak da bugüne kısmetmiş."

Ömer'in söylediklerinin üzerine Alp, ayağı ile Ömer'i dürterken, Ömer istifini bozmadan yalnızca omuz silkmişti.

Meyra ise yerine otururken "Bazıları mahalle teyzeleri gibi yanında olmak varken arkasından konuşmayı daha çok sevdiğindendir o." dedikten sonra çantasını sandalyesinin kulpuna asarak bakışlarını pür dikkat kendini izlediğinden emin olan Alp'e çevirmişdi.

Ömer konunun boyunu aşacağını anladığından sandalyesinde geriye doğru yaslanırken İclal'de "Görüşmeyeli nasılsınız?" diyerek konuyu değiştirmeyi tercih etmişti. Tartışmaya gelmemişlerdi ve şuan bir tartışma yaşanırsa hiçbir şey konuşamayacaklarını biliyordu.

"Pek bir zaman da olmadı ama."

İclal konuştuğu için bakışlarını Ömer'e çevirerek "Bu kadar sık birbirimizi görmemize sebep olan taraf da sizsiniz ama." deyince, Ömer, "Gelmeden önce bi toprakta yürüyüş falan yapsaydınız keşke siz çıplak ayakla. Bu şekilde bizim pek can güvenliğimiz yok." demişti espri ile karışık bir şekilde.

İclal yapmacık bir tebessüm sunarken "Biz niye şuan da hep birlikte yemek yiyoruz ki mesela?" diye sormuştu. İlla bu şekilde mi konuşmaları gerekiyordu konuşacakları konuyu?

Alp daha fazla dayanamayarak "Israrla dahil olmak istediğin plandan ötürü İclal." diye İclal'i yanıtladıktan sonra "Biz birbirimizle fazla konuşmadan yemeğimizi söyleyelim." diyerek garsonu çağırmıştı.

Meyra yüzünde ki pek de gerçek olmayan gülümseme ile bakışlarını karşısında oturan Alp'e çevirerek "Gerçekleri duymak seni neden rahatsız ediyor?" diye sordu. Susup oturmaya gelmemişti.

"Meyra, ben gerçekleri falan duymak istemiyorum. Bildiğim şeyleri duymak canımı acıtmıyor benim. Yani üsteleyip durmana gerek yok. Ve ayrıca ben seni bırakıp gittim evet ama sevmediğin bir adamın yıllar önce yaptığı bir davranışa neden bu kadar kinlisin sen?"

Ömer ortamın kızışacağını anlayarak "Ben kaostan nefret ederim biliyor musunuz? Hele ki gereksiz olanlardan. Yani benim olduğum ortamlarda böyle habire elinizde kılıçla gezmezseniz çok müteşekkir olurum. Ve ayrıca buraya bunları konuşmak için gelmedik." diyerek olaya müdahale etti. Bu tartışmalara sürekli maruz kalmaktan kafası kazan olmuştu artık.

İclal gözlerini Ömer'den çekerek "Bence haklı ama bunun için bizim birbirimizle konuşmamamız gerekiyor."  deyince, Ömer bunun içinde en kısa yoldan çözüm bularak "Konuşmayın o zaman." demişti.

Garsonun masaya siparişleri almak için gelmesi ile konuşmayı bırakarak menüyü inceledikten sonra siparişlerini vermişlerdi.

Yemekler getirilene kadar boş durmak yerine konuya girmeyi tercih ederek konuşmaya başladı Alp.

"Bu planda tamamen ifşa olmanızı istemediğimiz için saç renginizi ve göz renginizi falan değiştirmeniz gerekiyor. Ve mümkümse bolca makyaj hilesi kullanın."

Ömer, Alp'in dediklerini onaylarken Meyra ve İclal'de aynı anda "Ben saçlarımı boyatmam." diye çıkışmışlardı.

Ömer gülerken Alp gülmemek için dudaklarını birbirine bastırarak "Peruk da olur." deyince, İclal hâlâ gülen Ömer'e bakarak "Sen niye gülüyorsun acaba? Şu saç renklerinin güzelliğine bak. Ne diye bozalım." diye konuştu. "Çok meraklıysanız siz boyatabilirsiniz."

Meyra, İclal'e katıldığını belirtircesine başını sallarken, Ömer'de "Aksini iddia etmedim zaten turuncu kafa." demişti. Tamamen İclal'i sinirlendirmek için söylüyordu.

İclal gözlerini kısarken "Ölmeyi bu kadar isteme." dediği esnâda garson masaya gelince tekrar bir sessizlik oluşmuştu.

"Ayrıca ben sarıya boyayayım diyorum. Turuncu kafa, sarı kafa. İyi bir ikili oluruz."

Alp, İclal'den önce davranarak "İkili derken kardeşim?" deyince, Ömer, Alp'i ciddiye almayarak "Şu kıskançlığını benden uzat tut demedim mi ben sana." demişti. Bu oyun boyunca bu saçmalığı dinleyemezdi. Orta da kıskanmasını gerektiren bir durum yoktu.

Meyra bu durumu komik bularak "Sen de bana uyum sağlamak için saçlarını siyaha boyatabilirsin." deyince, Alp, Meyra'ya doğru dönerek "Olur, boyarım. Sen de mavi lens takarsın." demişti.

Dördü de bu muhabbete gülerken Ömer'in telefonunun çalması ile gülüşmeleri bölünmüştü.

Ömer ekrana baktıktan sonra "Bunu cevaplamam gerekiyor." demiş ve  masadan kalkarak telefon ile konuşmak için dışarıya çıkmıştı.

"Detayları konuştunuz mu?"

Alp onaylarca başını sallayarak "Sadece resmi evraklar kaldı. Onun içinde sizin nasıl bir imaj yapacağınıza karar vermeniz lazım. Fotoğrafları o şekilde çektireceğiz çünkü." deyince, İclal "Ben saç rengimi değiştirsem olabildiğince değişmiş olurum ama lens takıp, kaşlarımı da boyayabilirim. Kalıcı bir işlem değil ama, kalemle." diye fikrini belirtti. Daha fazla ne yapabilirdi bilmiyordu.

Alp, İclal'in fikrini mantıklı bularak "Bu kadarı da yeterli olur." dedikten sonra bakışlarını Meyra'ya çevirdi. Gayet rahat bir şekilde yemeğini yiyordu. Ve bakışların kendine dönmesi ile. "Yaparım ben de bir şeyler." diyerek konuyu geçiştirmeyi tercih etmişti. Detaylı anlatmaya gerek duymamıştı şuan.

"Bence doğal bir peruk yaptırabiliriz sana."

Meyra, İclal'in fikrinin üzerine "Ne renk." diye sordu.

"Sarı?"

"Olmaz, farkında mısın bilmem ama esmerim ben."

"Kızıl?"

Meyra birkaç saniye bu fikri düşünerek "Şarap rengi falan gibi olabilir aslında." demişti yalnızca.

"Siyah da lens takarsın. Gayet yeterli olur bence."

Meyra başıyla onaylayarak "Senin gibi biraz da kaş rengimle oynarım. Fazlasını da istemeyin. Kızıl olmam gayet yeterli bence." diyerek konuşmaya bir son vermişti.

Bu esnâda Ömer'de telefon konuşmasını bitirerek masaya geri dönmüştü.

Alp, bakışlarını Ömer'e çevirerek tek gözünü kırpıp "Hayırdır." anlamına gelecek bir mimik yaparken, Ömer gözlerini sakince açıp kapatarak her şeyin yolunda olduğunu belirtmişti.

Yemekler yenildikten sonra tatlı faslına geçince Ömer artık planın detaylarını konuşmanın zamanı geldiğini düşünerek konuşmaya başladı. "Alp ve Meyra 9 yıldır evli bir çift gibi davranacaklar. Ve yaşlarınızda şuan ki yaşlarınız ile aynı. Mesleklerinizi de aynı şekilde belirledik ama sizin kendi hayatınızdan farklı olması için yaptığımız değişiklikler var. Üniversiteler falan."

Meyra kafasına takılan soruyu sormak için "Benim anlamadığım bir nokta var." diyerek konuşmaya başladı. "Biz tam olarak ne yapacağız? Yani rolümüz ne?"

"Yani aslında bize yardımcı olmak. Bizim görevimiz ise zaten bildiğimiz şeyler hakkında delil toplayıp bu adamlara nefes aldırmamak."

İclal konuşmaya katılarak "Emniyet ile işbirliği kurarak yaptığınız bir plan mı bu?" diye sorunca, Ömer birkaç saniye nasıl açıklaması gerektiğini düşünerek "Aslında hayır. Öyle olsa siz zaten bu plana katılamazdınız. Belirli yerlerde müdahaleleri olacak evet ama birlikte yürüttüğümüz bir operasyon değil." diye cevapladı İclal'in sorusunu.

"Biz kafamıza göre bir iş mi yapıyoruz yani o zaman."

"Aslında hayır. Tam olarak öyle de değil. Ama güvende olacaksınız merak etmeyin."

Alp, çatalını tabağının kenarına yaslayarak "Araz ve Mira'nın doğum gününden sonra plana başlamış olacağız. Bunun için ilk önce bir davete katılmamız gerekiyor. O zamana kadar da tamamlamamız gereken ufak tefek işler var ve gerek olması durumunda kullanmak için birer tane ev tuttuk. Bu evlerinden duruma göre biraz evli bir çifte ait ev olması gerekebilir." diye konuştu.

Kendilerine özel bir evmiş ve sanki orada yaşıyorlarmış gibi gözükmesinden bahsediyordu Alp.

Meyra bir başka soru işaretini dile getirerek "Bizim sosyal hayatlarımız da ne gibi değişiklikler olacak?" diye sormuştu. Devamlı seansları vardı ve bunları atlaması mümkün değildi.

Ömer soruya cevap vermeyi üstlenerek "Aslında kılık ve kimlik değişikliğinden ötürü çok bir sorun olmaz ama yine de daima temkinli olmalıyız. Yani takip edilip edilmediğinize dikkat etmelisiniz ve bu rollere ait hiçbir şey ile kendi hayatınızı karıştırmamalısınız. İşlerinize ise aynı şekilde devam edebilirsiniz sadece mesaileriniz biraz aksayabilir." diye konuştu.

"Benim böyle bir şansımın olmadığının farkındasınızdır umarım. Benim herhangi bir danışanımın seansının iptal etmem demek bu yolculuğu başa almak demek oluyor. Yani burada biraz siz bana ayak uydurmalısınız. Esletilebilecek bir şey de tabii ki bunu yapabilirim ama tahmin edersiniz ki insanlar bu seanslara keyfi katılmıyorlar."

Meyra'nın ne demek istediğini anlayarak "Sen haftalık planını bana atarsan durumları sana uygun ayarlamaya çalışırım." dedi Ömer ve ardından İclal'e dönerek onun için bir sorun olup olmayacağını sordu.

"Benim için sorun yok, muhtemelen sizin istediğiniz zaman dilimlerinde müsait olurum ben. Çalışma saatlerim çok sıkı değil."

Ömer başıyla onaylayarak tatlısını yemeye dönmüşken aklına gelen detay ile "Bu arada İclal, sen ve ben de 4 yıldır evli olan bir çiftiz." diyerek konuştu. Önemsiz detaylar gibi gözüküyordu evet ama aslında çokça önemliydi.

"Bu sayılar neden bu kadar önemli."

Alp bu sefer soruyu cevaplamak isteyerek "Vakti gelirse görürsünüz." diye konuştu. Biraz sessizdi çünkü kafası karışıktı.

***

Evet artık yavaş yavaş başlıyoruz.

Merak ettiğiniz noktalar neler?

Ve okumak istediğiniz bir sahne var mı?

"Neden bizi bu hâle getirdin?"

-24.03.2024-

Continue Reading

You'll Also Like

5K 75 13
23 year old Ivory Cassidy was captured from her home by Carlton Drake . Experimented on and tortured since she was 16. but now she finally escaped an...
133K 11.1K 64
Once in a lifetime, we meet someone who change our life completely.... What if that one person is someone who is your soulmate, best friend, a selfle...
323K 9.7K 78
(Fixed/Fan-TL) Top idol group Stardust, whose members disappear like dust. The group that used to have seven members ends with four members... "Is...
269K 19.6K 23
Avantika Aadish Rajawat Aadi, with his fiery nature, adds intensity and excitement to their relationship, igniting a spark in Avni. Avni, like the ca...