YILLARIN ACISI

By Lizyya_

198 72 3

Savaşmak... Hayatta kalmak için, sevdiklerine güzel bir yaşam vadedebilmek için. Ve İntikam... Sevdiklerinin... More

-1-
-2-
-3-
-4-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
-25-

-5-

9 4 0
By Lizyya_

10 Ocak 1999;

Annesinin bağırışlarından korkarak kulaklarını eliyle kapattı küçük çocuk.

Babası evde değildi ve annesi yine bağırıyordu.

Önünde ki cam aynanın yerle bir olması ile bacaklarını kendine doğru çekerek ağlamaya başladı. Korkuyordu.

"Anne, dur."

Kadın çıldırmışçasına "Durayım mı?" diye bağırdıktan sonra sehpanın üzerinde ki vazoyu yere fırlattı.

Tam bu esnâda eve gelen Tanju hızlı adımlar ile seslerin geldiği odaya yönelerek yerde küçüldükçe küçülen çocuğu görmesi ile yanına çömeldi.

Arkasında ki kadının bağırmalarının kesilmesi ile "Çık odadan." diye bağırarak Ömer'e sarıldı. "Yok bir şey babacım. Tamam, korkma."

Kadın ayağını yere vurarak sinirle odadan çıkınca Tanju onu umursamayı tercih etmeyerek Ömer ile ilgilendi. Bu her zaman için böyleydi çünkü ne yaparsa yapsın bir gıdım bile düzelmeyecek bir insan için vaktini harcayamazdı.

Ömer'i kucağına aldıktan sonra "Masal dinleyerek uyumaya ne dersin?" diye sordu.

Küçük çocuk gözlerini silerek başını aşağı yukarı salladığında Tanju gülümseyerek "Hadi o zaman uçalım." dedikten sonra Ömer'i uçurarak odasına götürdü.

İşte Ömer'in uykuyu sevmesinin sebeplerinden biri buydu.

Son.

***

Alp tam iki saattir Ömer'in uynanmasını bekliyordu ama hiç uyanmaya niyeti var gibi durmuyordu Ömer.

Bu yüzden daha fazla dayanamayarak  Ömer'in uyanmasını beklemek yerine odasına girip "Ömer, uyan artık." diyerek uyandırmayı tercih etmişti.

Ömer duyduğu yüksek ses tonu ile gözlerini ovuşturarak "Noluyor sabahın köründe?" diye sordu. En nefet ettiği şeydi bu şekilde uyandırılmak.

Alp gülerek yatağa oturup "Sabahın körü derken? Saat öğlen 1 oldu. Ve bil bakalım kimin kaybedecek zamanı yok? Tabii ki bizim." dedikten sonra "Artık plan yapmamız lazım farkında mısın?" diye de ekledi.

"Evet, farkındayım. Bunun içinde uykumu almaya çalışıyorum."

"8 saattir uyuyorsun. Gayet yeterli."

Ömer yatakta doğrularak "Tamam, seni dinliyorum." diye konuştu. Uykusu dağılmadan konuşmaları biterse tekrar uyuyabilirdi belki.

"Eşlerimizin olması bizim için daha iyi olur. Çünkü eşli yemeklere de katılabiliriz ve böylelikle bu işkence çok da uzun sürmez."

Ömer anladığını belirtircesine başını sallayarak "Eğer biz evli birilerini oynayacaksak senin o yıllardır bahsettiğin Meyra'yı tamamen unutman gerekiyor Alp." diye konuştu. Bu oyun uzun sürecekti ve oyun olduğunu kimseye söyleyemezlerdi, saklamaları da mümkün değildi. Dolayısıyla Alp'in bunu göze alması gerekiyordu.

"Mümkün olmadığını biliyorsun."

"Kız senin evli olduğunu öğrenince zaten ister istemez kapanacak bu konu biliyorsun."

Alp kaşlarını çatarak "Ne evlisi?" diye sordu.

"Evcilik oynamıyoruz herhâlde. Ciddi bir iş bu. Gidip ben evli değilim bunlar oyun diyemezsin. Gidemezsin de zaten. Nasıl bir şeyin içinde olacağımızı artık bi' kavrar mısın?"

Alp eliyle saçlarını karıştırarak "Olmaz o zaman bu iş." dedi. Bunu göze alamazdı.

"Tamam, şimdi gidip başka bir plan düşünebilirsin o zaman. Ben de uyuyacağım."

Tam itiraz edecekken alacaklı gibi çalınan kapı ile "Kapıya bakıp geliyorum." diyerek odadan çıktı Alp.

Birkaç adım sonra kapıya ulaşınca kulpu aşağıya doğru çekerek kapıyı açmıştı.

"Abicim, nasılsın?"

İclal'in gereksiz neşeli bir şekilde içeriye girmesi ile Alp şaşkınlığını gizleme gereği duymayarak "Ne oluyor?" diye sordu.

İclal çantasını kenarıya bırakarak "Bir şey olmuyor abicim. Seninle konuşmaya geldim. Hatta mümkünse arkadaşını da çağır." deyince, Ömer kendisinden bahsedildiğini duyarak üzerine bir tşört geçirip odadan çıktı. "Buyur geldi arkadaşı."

İclal, Ömer'in üzerinde gözlerini kısaca gezdirdikten sonra gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Hâli küçük bir çocuğu andırıyordu. Saçı başı birbirine girmiş eliyle de gözünü ovuşturuyordu.

"Ben düşündüm hem de çokça. 3 gündür falan. Ömer'in bana anlattıkları hakkında daha fazla detay bilmek istiyorum."

Alp gözlerini Ömer'e çevirerek "Ne anlattı ki Ömer sana?" diye sordu İclal'e.

Aklına gelen şeyi yapmamış olmasını umuyordu.

"Buraya neden geldiğinizi."

Ömer bu konuyu ayaküstü konuşmak istemeyerek "Ayakta dikilmek yerine içeriye geçip oturmayı tercih edebilirsiniz. Ben de su içeceğim." diyerek mutfağa doğru yöneldi. İlk önce su içmesi gerekiyordu.

Alp, Ömer'in arkasından "Rahatlığa bak." diye söylenerek salona geçince İclal'de arkasından yürüyerek Alp'i takip etmişti.

"Niye gerildin ki abicim? Sana yardımcı olmak için geldim buraya."

Alp yüzünü buruşturarak "Şu konuşma tarzını bırakır mısın İclal?" diye sitem etti.

"Hayır, ben çok beğendim böyle sinir bozucu olmayı."

Ömer suyunu içtikten sonra salona gelerek "Niye hâlâ oturmadınız siz?" diye bir soru yöneltip tartışmayı bölmüştü. Yeni uyanmış kafa ile bu kadar gürültüyü kaldıramazdı.

"Sen niye İclal'e anlatmaman gereken şeyleri anlatıyorsun? Ayrıca siz ne ara tanıştınız?"

Ömer omuz silkerek koltuğa oturup "Anlatmam gerekenleri anlattım." diye açıklama yaptı.

Alp sinirlenerek "Buna kim karar veriyor?" diye bir soru yöneltince, Ömer aynı rahatlık ile "Ben karar verdim." diyerek cevapladı. Bu anlamsız olayların daha fazla sürmesini istemediği için anlatmayı tercih etmişti zaten.

Eliyle saçlarını karıştırdıktan sonra "Hasbinallah." diyerek yüzünü cama doğru dönmüştü Alp. "Sen ne bilmek istiyorsun İclal?"

İclal tartışmanın bitmesi ve konunun sonunda konuşmak istediği şeylere gelmesi ile "Şükür." diye mırıldanarak "Planınızın devamını ve detaylarını bilmek istiyorum." diye de eklemişti.

"İyi, Ömer anlatır sana."

Ömer kendisine vurulan lafı üstüne alarak "Dedikoducuymuşum gibi davranma bana. Sizin bu kaçak dövüşünüzü daha fazla çekemezdim ben. Birileri bir şeyleri bilsin ki ortalık biraz yumuşasın öyle değil mi?" diye konuştu.

"Bunu yapmakta sana mı kalmıştı?"

"Aynen bana kalmıştı." diyerek Alp'in sorusunu cevapladıktan sonra "Hatta detaylarını anlatmak da bana kaldı." diyerek devam etti. "Bizim birer tane eşe ihtiyacımız var İclal."

İclal anlamadığı için kaşlarını çatarak "Niye?" diye bir soru yöneltti.

"Bu işin daha iyi ilerlemesi için."

İclal bunu birkaç saniye düşünerek "Tamam, ben olurum. Alp'e de çok iyi bir partner bulabilirim hatta." dedi. Bu işin içine girebilmesi için beklediği fırsat ayağına gelmişti. Ve bunu değerlendirmeliydi.

Alp, "Gerçekten saçmalıyorsunuz. Yok öyle bir şey, olmayacakta. Bu iş çocuk oyuncağı değil. İclal'i tehlikeye atamayız." diyerek sesini yükseltti. Sabrı yeterince sınanmıştı.

"Tehlikeye atmıyoruz zaten. Biz yanında olacağız."

Ömer'in savunmasına gülerek "Ömer, sabrımın sonundayım." diye konuştu Alp. Yeterli değildi, güvenliklerinden emin olamazlardı.

"Sen de ne istediğine karar ver artık o zaman Alp. Ben bu kadar sabırlı bir adam değilim. Bütün planları sana ve senin kurallarına göre ayarlayamayız. Biliyorsun ki bu hayatta her şey her zaman isteğimize göre şekillenmez."

"Vaz mı geçiyoruz?"

"Vazgeçmiyoruz. Sen bu adamların arasına bekar olarak mı yoksa evli olarak mı katılacağız ona karar veriyorsun ve biz planı ona göre yapıyoruz."

İclal sessizliğini bozarak "Evli olarak katılmak size ne katacak?" diye bir soru yöneltti. Buna ancak bu şekilde karar verebilirlerdi.

Ömer oturduğu yerde dikleşerek "Hem aralarına daha fazla dahil olabileceğiz. Hem de biz bekar olmadığımız için o saçma eğlencelerine bizi dahil edemeyecekler." diye konuştu. Kendini de düşünüyordu bir parça.

"Saçma eğlence?"

"Bu adamlar muhtemelen karılarını da aldatıyorlardır. Biz bekar olursak da bu eğlencelere çağırma ihtimalleri daha fazla. Eğlence anlayışları falan da muhtemelen pavyona gitmek, dansöz oymatmak falandır."

Alp lafa girerek "Sen bu mekanlara girme diye İclal'in başını mı yakalım Ömer?" diye bir soru yöneltti Ömer'e.

"Kimsenin başını yakmayacağız. Ayrıca sen çok meraklısın herhâlde o ortamlarda bulunmaya?"

"Saçmalama."

"Mantıklı düşün o zaman."

İclal kararını vererek "Tamam, evli olduğunuzu varsayarak plan yapın siz. Öyle olacak çünkü." diye konuşarak son noktayı koyduktan sonra kapıya doğru ilerlerken "Alp'e kimi bulacağımı da biliyorum zaten ben. Sorun yok." diye devam etti.

"Kimi bulacakmışsın?"

"Çok seveceğin birini abiciğim."

Alp neyi kast ettiğini anlayarak "Ölse gelmez." dedi. Meyra'nın böyle bir şeyi kabul etmesi mümkün değildi, biliyordu.

İclal, "O iş bende." dediği esnâda Alp yeni düşen jeton ile "Siz ikiniz karı-koca falan olamazsınız. Plan iptal." diye konuştu. Bu detayı az önce fark edememişti.

"Sen kafana göre planı iptal edip durma Alp. Buna biz karar verebiliriz. Senin için bir sorun teşkil ediyor mu bu Ömer?"

Kendisine yöneltilen soruya "Hayır, sonuçta gerçekten evlenmeyeceğiz." diye yanıt verdikten sonra arkasına yaslandı Ömer.

"Ama evliymiş gibi davranacaksınız, olmaz bu iş."

İclal "Sana fikrini sormuyoruz Alp." dedikten sonra Ömer'e dönerek "2 dakika konuşalım mı dışarıda?" diye sordu.

Ömer yerinden kalkarken Alp'de "Aynen birde dışarıda konuşun." diye kendi kendine homurdanıyordu.

Bahçeye çıktıklarında İclal, Ömer'e dönerek kendini açıklamak için konuşmaya başladı. "Ben öyle atladım hemen ama bu tamamen plana dâhil olmak istemem ile alâkalı. Eğer rahatsız olacaksan iptal edebiliriz."

İclal'in sözlerinin üzerine "İnanır mısın huyum kurusun hiç çekingen değilimdir. Öyle kimin ne hissedeceğini de pek umursamam. Yani öyle hissetsem çoktan dile getirmiştim." deyince Ömer, İclal onaylar biçimde başını sallayarak "Tamam o zaman ben gidiyorum." diyerek arabasına doğru yöneldi.

Ömer nasıl söylemesi gerektiğini pek bilemese de, İclal arabaya binmeden konuşması gerektiğini bilerek "Sen yapabileceğine emin misin?" diye bir soru yöneltti.

"Anlamadım, neden?"

"Psikolojik olarak, atak falan geçirmeni istemem."

İclal eliyle ensesini kaşırken "Ha o mesele." diye mırıldanarak "Hallederim, sorun değil." diye konuştu.

"Anladım. Peki bu karı-koca olma fikrinden emin misin?"

"Evet, senin dediğin gibi gerçekten evlenmiyoruz sonuçta."

Ömer bakışlarını etrafta gezdirirken "Ama öyle davranmamız gerekebilir." diyerek bakışlarını İclal'in mavi gözlerine çevirdi.

"Mesela?"

"Bilemiyorum, birbirimizi öpmek, sarılmak ve aynı odada kalmak zorunda kalabiliriz. Ki zaten inandırıcılık için samimi davranmamız gerekebilir."

İclal omuz silkerek "Bence o kadarına gerek kalmaz." dedikten sonra "Kalırsa da yapacak bir şey yok. Oyun sonuçta." diye ekledi. Şuan bu kadar kolay konuşabiliyordu ama zamanı gelince ne yapacaktı pek bir fikri yoktu bu konuda.

***

Evet, başlıyoruz diyebilir miyiz?

Bölüm hakkında düşünceleriniz neler?

"Ben de yeterince mutlu bir çocuk olamaz mıydım?"

-21.03.2024-

Continue Reading

You'll Also Like

313K 9.4K 78
(Fixed/Fan-TL) Top idol group Stardust, whose members disappear like dust. The group that used to have seven members ends with four members... "Is...
155K 6.6K 40
Amaira Romano , the princess of ITALY. A cute little inoccent girl who can make anyone heart flutter at her cuteness. Everything was going smoothly...
4.3K 67 5
ချမ်းသာတဲ့မိသားစုကနေဆင်းသက်လာပြီး အချစ်ကိုအယုံအကြည်မရှိဘဲ မိန်းကလေးများနှင့်အရှုပ်အရှင်းကင်းတဲ့ နေရဲဈာန် နဲ့ ဘ၀ကိုရိုးရိုးရှင်းရှင်းဖြတ်သန်းပြီး မဟုတ...
249K 18.1K 22
Avantika Aadish Rajawat Aadi, with his fiery nature, adds intensity and excitement to their relationship, igniting a spark in Avni. Avni, like the ca...