How I Met Your Father | Taeko...

By lilsrens

70.5K 7.8K 7.9K

Ailesinin evlilik baskısından kurtulmak isteyen Kim Taehyung hastanede tanıştığı, çapkınlıklarıyla meşhur Dok... More

1:Babanla Nasıl Tanıştım
2:Acil Servis Ziyareti
3:Oyun Başlasın
4:İnatçı Doktor
5:Kim Ailesine Damat
6:Tanışma Hikayesi
7:Artık İkimiz De Eşitiz
8:Eski Defterler
9:Yeni Anlaşma
10:Ortak Olma Yolunda
11:Ses Kaydı Meselesi
12:Ekip İşi Girişimi
13:Sıcak Yakınlaşma
14:Geçmişi Kurcalamak
15:Birlikte Bir Gece
16:Nişanlanma Yalanı
17:Jungkook'un Kucağı
18:İlk Randevu Teklifi
19:Babana Onu Anlattım
20:Büyük Skandal
21:O Adamı Deli Gibi Kıskanıyordu
22:Başarılı Operasyon
23:Bir Adet Kıskanç Jungkook
24:Kabullenilen Hisler
25:Suç Ortakları
27:Evin Yeni Üyesi

26:Oyun Bozuluyor Mu?

1.1K 146 96
By lilsrens

26:Oyun Bozuluyor mu?

lena
kabul ediyor musun etmiyor musun?

taehyung
tamam ne istiyorsan yapacağım


lena
güzel
en doğru kararı verdin :)

taehyung
on doğro kororo vordon 🙄|
değil mi

-

Jungkook
________________

jungkook
karakoldan çıktığımdan beri benimle hiç konuşmadın

taehyung
sana öyle gelmiştir

jungkook
bana öyle gelmedi
ne bu haller taehyung

taehyung
nasıl kurtuldun biliyor musun

jungkook
babamın avukatı halletti

taehyung
öyle olmadı aslında

jungkook
sakın bana o herife yalvardığını söyleme

taehyung
uf öyle bir şey yapmadım tabii ki

jungkook
nasıl kurtuldum ben o zaman

taehyung
lena yaptı

jungkook
lena ne alaka

taehyung
eğer istediği bir şeyi yaparsam seni kurtacağını söyledi

jungkook
o manyağın istediğini mi yaptın

taehyung
mecburdum
hem baksana çözüldü işte

jungkook
ne istedi senden

taehyung
bu sahte ilişkiyi sonlandırmamı istedi
herkese ayrıldığımızı söyleyecekmişim

jungkook
o zaman bitiririz bizde

taehyung
ne

jungkook
lena haklı
sahte ilişki işi fazla uzadı

taehyung
vazgeçiyorsun yani

jungkook
üzüldün sen sanki

taehyung
bitiriyoruz yani

jungkook
evet bitiriyoruz

taehyung
ama

jungkook
bence artık sahte sevgilim olmayı bırakmalısın
neden gerçeği olmuyorsun ki

taehyung
yavasss

jungkook
seni bırakacak değilim
bunu biliyorsun

taehyung
lena her şeyi ailemize söylemekle tehdit ediyorken
unuttun mu ses kaydı var

jungkook
ses kaydı işini bana bırak

taehyung
jungkook bilmem farkında mısın
ama fena köşeye sıkıştık

jungkook
bu yüzden minik bir oyun daha oynacağız papatya kafa

taehyung
şimdi ne oyunu oynayacağız

jungkook
bırak herkes bizi kavga eden toksik bir çift olarak bilsin

taehyung
özellikle lena bilmeli

jungkook
bizde onun önünde rolümüzü yaparız
kavga etmede iyi misindir

taehyung
bunu çoktan tecrübe etmen gerekirdi doktor

jungkook
işte bu cadılığını güzel kullan
olur mu

taehyung
sonra ne yapacağız

jungkook
bir süre lenayı oyalasak yeter
bu süre zarfında onunla iyi geçinirim bende

taehyung
bunu yapmasan olmaz mı 😾

jungkook
niye

taehyung
bir de sorman inanılmaz
o gözlerini yerindeyken seviyorsan yapma
sarı şeytanla yakın olmanı istemiyorum

jungkook
dedi sarı cadı

taehyung
sen beni gıcık mı etmek için yaratıldın
uyuz doktor

jungkook
tam bu performansı istiyorum
anlaştık mı

taehyung
ona ne şüphe
beni gıcık eden olduktan sonra ben çok güzel yaparım rolünü

jungkook
bu gidişle role gerek kalmayacaktır gibi
sen beni boğmaya hazırsın zaten

taehyung
pfff ha ha ha
seni boğmakla uğraşmam

jungkook
çenenle halledersin sen

taehyung
gerçek bir kavgaya zemin hazırladığının farkındasındır umarım :)


jungkook
ben almamayayım teşekkürler

taehyung
nasıldı içerisi

jungkook
soğuk
karanlık
ve kokulu

taehyung
neyse ki daha fazla katlanmak zorunda kalmadın o iğrenç yere

jungkook
senin sayende papatya kafa
kıyamadın tabii bana

taehyung
pff ben ve kıyamamak?
hadı canımm sendee

jungkook
hmm haklısın zaten polisler beni götürürken sırf nezarethanede yalnız kalmayayım diye polis memurunu bodruma kitleyende başkasıydı

taehyung
o planda patladı
ikimizi de farklı yere kapattılar

jungkook
sen en fazla iki saat kalmışsındır
geceyi geçiren bendim

taehyung
kader mahkumu tiplerine de girdin ya

jungkook
çektiklerimi anlayamazsın..

taehyung
iyi fareler kulaklarını yememiş

jungkook
haklısın yoksa kim senin çeneni çekecekti
farelerin insanlığa sunduğu ufak bir iyilikti

taehyung
sen cidden dayak istiyorsun galiba 😊

jungkook
kalsın minik kafa :)

taehyung
pekala
hazır mısın kavgaya

jungkook
burada büyük sorumluluk sende biliyorsun değil mi

taehyung
heyy
sorumluluğun çoğunu bana atamazsın

jungkook
seninle kavga edebileceğimi sanmıyorum
bu yüzden saldıran taraf sen olmalısın hep
anlaştık mı

taehyung
off peki
hastanedeyim ben
gelince odama uğra
sonra başlarız hemen

jungkook
anlaştık


-

Taehyung...

Hastane koridorlarında bir ileri bir geri yürüyordum. Jungkook'un gelmesini beklerden stres yapmıştım, Lena bu sefer çok pis köşeye sıkıştırmıştı bizi. Herkesten gizledigimiz minik oyunumuzu yaymakla tehdit etmişti. Aslında bu yeni bir şey değildi uzun zamandır bunun farkındaydık. Herhangi bir adımda bulunmadığı için o zamanlar pek bunun üzerinde durmamıştık fakat bu sefer gerçekten kararlı görünüyordu. Jungkook'u oradan kurtarmam karşılığında oyunu bitirmemi istemişti. Böyle bir durumda yapılacabilecek en mantıklı şeyi yapmıştım, isteğini kabul etmiştim fakat o salak başroller gibi bunu Jungkook'un iyiliği için gizlememiştim. Bu sorunu ikimiz birlikte çözebilirdik.

Koridorun sonundaki bir silüetin bana doğru adım adım yaklaştığını gördüm. Jungkook sonunda gelebilmişti. Onu görünce rahatladığım için neredeyse tuttuğumu fark etmediğim nefesimi dışarı verdim. Ben de ona doğru koşmaya başladım. Aramızda neredeyse bir metreden bile az kalmıştı, kollarına atlayıp sıkıca sarıldım ona.

Huzur bulduğum kollar arasından hiç ayrılmak istemedim. Kafamdaki bütün düşünceleri göz ardı edebildiğim tek zamandı onunla olduğum anlar. Jungkook bir elini belime yerleştirip diğerini saçlarımın arasına karıştırmıştı. Başımı kendine yaklaştırıp uzun uzun öptü sarı saçlarımı. "Bir günde kokunu özleyebileceğimi hiç hayal etmemiştim." dedi kulağıma fısıldayarak.

Gülümsedim bu haline, tekrardan yanında olmak harika hissettiriyordu. Onun saçlarıma bahşettiği minik öpücüğüne karşılık olarak yanağına tatlı bir öpücük bıraktım. Gözleri kocaman açılmıştı, şaşırmış gibi bir hali vardı fakat daha çok mutluluk ile karışıktı. Dudakları genişleyip kocaman bir gülümsemeye dönüştü.

"Şimdi beni bu tatlı öpücüğe fena bağımlı yaptın bunu biliyorsun değil mi Taehyung? Daha fazlasına ihtiyacım var şu an."

Diğer yanağına da minik bir dokunuş sundum ancak yeterince tatmin olmamış gibiydi. "Dokundurup kaçmakla olmaz yalnız papatya kafa." demesi ile yanaklarıma sert öpücükler kondurmaya başladı.

"Jungkook dur, çok sert öpüyorsun!"


Etrafımızdakiler tuhaf bakışlar atmaya başlamıştı çoktan. Muhtemelen toplum içinde bu kadar yakın olduğumuz için garipsenmiştik. Jungkook bana yapıştığı için bu gayet normaldi.
Hafifçe itip kurtuldum ondan. Fakat hiç bırakmaya niyeti yok gibiydi yapıştıkça yapışıyordu. Yanımızdan sedyelerin üzerinde yatan hastalar ve görevliler geçiyordu, bu halde yakalanmamız tuhaf geldiği için biraz utanmıştım. Zaten amacımızdan sapmış durumdaydık, bizim kavga etmeli ve Lena'yı bir şekilde tatmin etmeliydik. Şimdi bu şekilde devam edersek Lena ayrılmak yerine birbirimize daha sıkı tutunduğumuzu fark edecekti.

"Jungkook duralım artık. Lena birazdan burada olur, bizi bu halde görmemeli. Bir an önce şu kavgayı edip kurtulmamız gerekiyor."

"Kavga edecektik değil mi? Bu kız sürekli beni uğraştırıyor."

Oflayarak bıkkınlığı dışa vuruyordu. Lena oldukça yormuştu onu. Elimi tutarak beni kavga edeceğimiz yere götürüyordu. Evet, yeri bile seçmiştik. Saçma sapan şeyler yapmaya zorlanmıştık resmen. Yavaş yavaş Lena görüş açımıza giriyordu. Jungkook'un özel olarak bana ayarladığı odamın önünde dikilmiş kolları bağlı şekilde bekliyordu. Üzerindeki siyah elbise ve koyu renklerden oluşan makyajı ile ciddi bir imaj veriyordu. Bana meydan okuyan bakışlar atmaktan çekinmiyordu. Bizi el ele görmek onu öfkelendirmişti, alev saçan gözleri ellerimize kitlendi.

Jungkook oldukça umursamaz bir tavır takınmış, yüzünde hiçbir duygu belirtisi olmadan ona bakıyordu. Bakışlarındaki soğukluğu hissediyordum, bıçak gibi keskindi. Lena'nın canını yakacak türden bakışlardı. Lena'nın yüzündeki öfke yavaş yavaş siliniyordu, onun yerine hayal kırıklığı hakim oldu. Benim yerimde olmayı diliyordu.

"Bitti mi şovunuz?"

Jungkook'un elini bıraktım. Boşluğa düşmüştük ikimizde. Jungkook'un bakışlarının boştaki ellerimize değdiğini gördüm. Lena yüzünden elini bırakmama sinirlenmişti.

"Bugün bu işi burada bitireceğiz Lena." dedim öfkemi hissettirmeden. Bundan tatmin olmasını istemezdim. "Sen de o ses kayıtlarını yok edeceksin. Böyle anlaştık."

"Siz önce bir performansınızı sergileyin ardından karar vereceğim buna. Sert bir kavga istiyorum sizden. Umarım yeterince zevk alacağım kadar iyi olursunuz."

Küstahça açık açık alay ediyordu bizimle. Jungkook yumruklarını sıkıyordu. Ağzından herhangi yanlış bir cümle kaçmaması için konuşma işini bana bırakmıştı. Lena'ya sabredemeyeceğine karar vermişti, kesinlikle onu çığırından çıkarıyordu. Ben ona nazaran öfkemi kontrol edebiliyordum. Lena'nın kışkırtmalarına fazla dikkat etmiyordum.

"Biz anlaşmaya uyacağız. Ailelerimiz burada olur yakında."

İşin belki de en kötü noktası buydu. Bu halimizi ailelerimize göstermek zorundaydık. İnandırıcı olması için herkese ayrıldığımıza ikna etmeliydik. Bu kavga işinden bizimkilere bile bahsetmemiştim. Muhtemelen akşamına annemden öğreneceklerdi.

Uzun zamandır ebeveynlerimi görmediğim için bugün daha bir gergindim. Tartıştığımiz günden beri hiç konuşmamıştık. Çok ağır laflar söylemiştim ikisine de, hazmedemeyecekleri kadar ağırdı. Onları görmek isteyip istemediğimden emin değildim. Hazır olduğumu düşünmüyordum ama kendimi Jungkook'a bırakacaktım. Onunlayken her şeyin iyi olacağına inanan bir tarafım vardı. Bugün iyi olacaktım ve her şeyin üstesinden birlikte gelecektik. En büyük motivasyonum buydu.

"Hadi göreyim sizi."

Bizi piste davet eder gibi başlamamıza işaret verdi. Kanın beynime doğru hücum ettiğini hissedebiliyordum. Kalp atışım hızlanıyordu, bunu yapmayı gerçekten istemiyordum. Bir şeylere mecbur bırakılmaktan nefret ediyordum.

"Başlıyoruz minik kafa, hazır mısın bakalım?"

"Değilim sanırım. Gerginlikten mide duvarımın parçalandığını hissediyorum."

"Sakin ol, ben sana yardımcı olacağım."

Yanağımı hafifçe okşayıp bana gerekli duygusal desteği sağladı. Güveniyordum ona.

"Şimdi birazdan bana sağlam bir tokat atmanı istiyorum."

"Şiddet olmaz. Benden bunu isteme"

"O tokadı atacaksın ve beni birisi ile flörtleşmekle suçlayacaksın. Bağır tamam mı? Herkes beni kınayana kadar bağırmanı istiyorum."

Bu çok fazlaydı benim için. İki kişi giriştiğimiz işte bile bütün okları üzerine çekecekti. Benim en az zararla kurtulmam için kendini harcamaya hazırdı. Bunu gerçekten yapmak istemiyordum ancak başka çarem yoktu. Kontrolü ona bırakmaya çoktan karar vermiştim.

"Özür dilerim." diye fısıldamamın ardından sert bir tokat indi yüzüne.
Yanağı hafif kızarmaya başladı. Çıkan gürültü yüzünden herkesin dikkati buraya toplanmıştı. Lena otuz iki diş sırıtıyordu heyecandan. Böyle bir durumdan zevk alıyordu, ciddi sıkıntıları vardı. Ona iğrenerek bakmaktan kendimi alıkoyamadım.

Ancak göz ucuyla etrafa baktığımda ailelerimizi gördüm. Bu tokada şahit olmuşlardı. Kocaman gözlerle şaşkınlıkla bize bakıyorlardı. Keşke dedim içimden bu kadarına şahit olmasalardı. Daha fazla onlara bakarsam odağımı kaybedeceğimden tekrar Jungkook'a döndüm. Kimse fark etmeden hızlıca bir göz kırptı bana. Performansımdan memnun kalmış gibiydi.

Aldığım sinyallerden sonra sözlü kavgayı ilk ben başlattım.

"Seni adi pislik! Gördüm diyorum ikinizi resmen flörtleşiyordunuz."

"Sen çıldırmış olmalısın Taehyung. Kimse ile flört etmedim, bıktım bu paranoyak hallerinden!"

"Ben kafamda kuruyorum yani, böyle mi demek istiyorsun?"

"Bunun için çabalamıyorum zaten öyle yapıyorsun. Arıza çıkaran olmandan usandım."

Hızımı alamayıp göğsünden ittirdim onu. İnandırıcı olması için çabalıyordum. Çevremden anlaşılıyordu ki herkes çoktan inanmıştı. Jungkook'u kınayan gözlerle dikizliyor cık cıklıyordu bazıları.

Ailelerimize gelirsek, tepki vermeye bir fırsat bulamamışlardı. Yalnızca şokta gibiydiler.

"Çapkınlıklarından yoruldum Jungkook! Durmadan seni başka birisi ile yakalıyorum."

Bay ve Bayan Jeon sonuna kadar açılmış ağızlarını kapatarak utanç ve hayal kırıklığı içinde oğullarına bakıyordu. İyi ki Jungkook onları göremiyordu, buna şahit olmasını istemezdim. Benimkiler ise öfkeden çıldıracak gibiydi ancak bir adım atamıyorlardı. Karışmalarını istemediğim için onlara bakıp isteğimi gayet güzel belli etmiştim. Özellikle belindeki silahına elini götüren babama ekstra dikkat ediyordum. Subay çocuğu olmak riskler getiriyordu. Psikopat bir babanız varsa işinizin zorluğunu beş ile çarpmalısınız.

"Sana olan sadakatimden şüphe mi ediyorsun? Sana inanamıyorum Taehyung bu kadar mıydı bana olan güvenin?"

Ellerimi saçlarıma götürüp çıldırmış gibi yapıyordum. İçimden kahkaha atmamak için zor duruyordum. O kadar saçmaydı ki her şey.

"Onu beni aldatmadan önce düşünecektin! Bu güveni sen yıktın!"

Jungkook bile şaşırmıştı. O bile bunu beklemiyordu. Biraz ileri gitmiştim sanırım. Umarım babam Jungkook'u vurmazdı. Gerçi ondan önce kendi babası vuracak gibiydi.

"Ulan hergele! Aldattın mı Taehyung'u?"

Bay Jeon çoktan çıldırmıştı. İşaret parmağını sallayarak oğlunu azarlıyordu. Bayan Jeon ve annem zar zor tutuyordu onu. En sonunda babam da onlara yardımcı oldu. Gerçi babam tek koluyla engellemişti adamcağızı. Neyse ki asıl tehlike henüz delirmemişti. Belki de zaten kopuk olan bağımıza daha çok zarar vermemek için kendini kontrol etmeye çalışıyordu.

"Her şey ne kadar daha karışabilirdi ki?" diye kendime soramadan hastaneye giriş yapan Jimin ve Yoongi ile bu sefer gerçekten sıçtığımızı fark ettim. Umuyordum ki Jungkook tek parça kalabilirdi bugün.

"Seni aldattığımı nasıl düşünürsün? Sen delirmiş olmalısın!"

"Hayır delirmedim hepsini kendi gözümle gö-"

Sözüm yarıda kalmıştı. Birisi sıkıca elimi tutmuş kendine doğru çekmeye çalışıyordu. Başımı çevirip kim olduğunu kontrol ettim. Haneul gelmişti. Gerçekten ciddi anlamda işler o kadar karışmaya başlıyordu ki çığlık atmak istiyordum.

Gözlerimin yerinden fırlayacağına emindim. Haneul elini çekmemekte kararlıydı. "Taehyung gidiyoruz buradan. Daha fazla bu yalancı herifin yanında durmana izin vermeyeceğim." dedi beni çekiştirerek.

Geri geri giden bedenim ani bir çekme ile öne savruldu bu sefer. Diğer kolumu Jungkook tutmuştu. İkisinin arasında savrulup gidiyordum.

"Hiçbir yere gitmiyor. Geri bas Haneul."

"Hayır benimle geliyor."

Sanırım bugün asıl delirecek olan kişi Jungkook'tu. Haneul'un kolunu koparacakmış gibi bakıyordu. Bakışları sertleşmişti. Belimi usulca kavrayarak kendine doğru çekti beni. Vücudu öfkeden yanıyordu resmen. Belimde bir sıcaklık yayılıyordu. Haneul diğer elimi inatla tutuyordu ve onun bu inadı Jungkook'u daha çok kızdırıyordu.

Gözlerimiz birbirine değdiğinde bakışlarından birazdan ne yapacağını kestirmeye çalışıyordum. Diliyordum ki Haneul ile bir kavgaya tutuşmazdı. Fakat beni şaşırtmayı başarıp dudaklarını benimkilerin üzerine mühürledi.

Ani öpücük sadece beni şoka sokmamıştı. Lena buz gibiydi, ağlamak üzere olan dolu gözleriyle sadece olduğu yerde Jungkook'un sürpriz jestini izlemekle yetinebiliyordu. İçinde kopan fırtınaları gizlemekte pek iyi değildi.

"Jimin bırak beni! Aç gözlerimi. Göreceğim Taehyung'a ne yapıyor lan o şerefsiz?"

Jimin bizi gülümseyerek izliyordu. Oldukça etkilenmişti, belki de en çok o destekliyordu bizi. Yoongi'nin öpücük yüzünden delirebileceğini bildiğinden sıkı sıkı kapatıyordu gözlerini. Bu manzaraya şahitlik etmesini engelliyordu. Ne yazık ki Yoongi bir polis memuru olan sevgilisine dirense de onu alt edemiyordu.

Jungkook kıskançlık krizine girdiğinden bütün planı unutmuştu. Dudaklarımı ezerek durmadan öpüyordu, nefes almama bile müsaade etmiyordu. Ve biliyordum ki iki elim de onunkiler ile buluşmadan rahat bırakmayacaktı. Her bir temasında içimde bir şeyler oluyordu. Aklımın durduğunu düşünüyordum, sanki içime işleyen o öpücükler gerçeklikten koparıyordu beni. Beni kendine hapsediyordu. Haneul'u tutan elimi yavaşça çözerek kendininki ile kenetledi. O kadar sıkıyordu ki oradaki kan akışı duracak gibiydi.

Kapalı gözlerini yavaş yavaş açarak biraz olsun sakinlemiş ruh haliyle yalnızca bana odaklanıyordu. Etrafımızda olan bitenden endişe duyan bir ben gibiydim, onun bunu önemsediğini söylemek mümkün değildi.

"Durmalıyız." dedim. Yoksa Lena gerçekten çılgınca bir şeyler yapabilirdi.

"Durmalı mıyız?"

"Herkes bize bakıyor."

"Ne yazık, hiçbiri umrumda değil. Senden başkası benim için önemli değil."

Tam Haneul'a bakmak için yeltenmiştim ancak Jungkook çenemden tutup hafifçe geri kendine döndürdü başımı, "Ben buradayım. O minik kafanın dikkati dağılmasın." dedi gülümseyerek.

Ardından tek kelime etmeden beni bir yere götürmeye başladı. Başı dik ve sabitti kimseye bakmadan yalnızca yürüyordu. Endişeliydim fakat beni yanında sürüklemesinden şikayetçi değildim. Gittiğimiz yoldan anlaşılıyordu ki odasına götürüyordu beni. Arkamızdan gelen Lena'yı umursamadan adımlarımızı hızlandırıp bize yetişemeden Jungkook'un odasına attık kendimizi.

Lena girmek üzereyken Jungkook ondan önce davranıp kapıyı kilitledi ve aramıza katılmasına engel oldu. Bir kaç kez kapıya vurarak açmamızı söylese de en sonunda pes edip gitmiş gibi duruyordu.

"Gitti mi."

Kapıya kulağımı yaslayıp dinledim. Kimse yoktu.

"Gitmiş."

Rahatlayıp masasına yaslandı. En azından o tuhaf  atmosferden kurtulduğu için huzurluydu.

"Sana inanamıyorum Jungkook, bu sürpriz öpücük yüzünden her şeyin çöp olduğunu biliyorsun değil mi? Ettiğimiz kavga anlamını yirirdi."

Kollarını göğsünün hizasında bağlayıp kışkırtıcı bir tonda, "Hoşuna gitmedi mi yoksa?" dedi.

Ardından gözleri pantolonumdaki şişliğe gitti. "Cevabı ikimizde biliyoruz." dedim. Gülmeye başladı, onun durumu benden farksız değildi.

Odadaki kırık beyaz rengindeki koltuğuna geçip bacaklarını aralayarak keyifle oturdu. Haneul'u uyuz edebildiği için keyfi yerinde gibiydi.

Kararsızlıkla birlikte yanına gidip başında dikildim. Kucağına oturmamı istiyor gibiydi. Beklentilerini karşılayacaktım, benim için yaratılan o kucağa tabii ki oturacaktım.

İkimizin de kasıklarında gezinen kıvılcımlar durmak bilmiyordu. Susadığımı fark ettim, sertçe yutkundum. Ancak istediğim şey bir bardak su değildi, Jungkook'u içimde istiyordum. Bu arsız düşünceleri kovmak istesemde başaramıyordum. Kesinlikle kontrolümü başka bir organım ele almıştı.

Bugün herkesin ortasında beni öptüğünde bunun basit bir öpücükten ibaret olduğunu söylemezdik. Daha fazlasına açlık çekiyorduk. Kesinlikle yeterli değildi. Ellerimi ensesine atıp doladığım saçlarını çekiştirdim, beni burada tam şimdi öpmesini istiyordum.
Kalçalarımı kavrayıp onları sıkmaya başladı. İlk hamleyi benden bekliyordu, inatçı herif bu sefer öncelik göstermeyecekti. Sıra bende olduğundan rövanş için kızarmış dudaklarını ezerek öpmeye başladım. Ona acımak gibi bir düşüncem yoktu, dişlerimi batırarak izler bırakıyordum. Ona çok yakışacaktı.

Kalçalarımı hafifçe penisinine sürtüyordum. Alnından damla damla terler akıyordu, zor tutuyordu kendini. Ben devam ettikçe tereddüt ediyor gibiydi. Kendini geri çekip uzaklaştı, bir an beni istemediğini düşünmeye başlayacaktım.

"Bunu yapmak istediğine emin misin? Sonrasında pişmanlık duyacağın bir şeyin sorumluluğunu alamam. Seni incitmek istemiyorum." dedi endişeli bir şekilde.

Eskiden yaşadığım çirkin bir olay yüzünden hassas olduğumu biliyordu bu yüzden beni düşünerek iyi olup olmayacağımdan emin olmak istiyordu.  Beni benden daha çok düşünüyordu. Gülümsedim bu duruma, bu davranışları onu her gün bir önceki günden daha çok sevmeme sebep oluyordu. Gün geçtikçe ona duyduğum bu aşk katlanarak artıyordu. Beni içine çeken bu duygular kalbimdeki ritmi darmadağın ediyordu.

"Daha önce hiç bir şeyden bu kadar emin olmamıştım. Seni ne kadar arzuladığımı bilemezsin."

Ona devam etmesi için izin verdim. İznimi almadan bir şey yapmamıştı. Ancak şimdi içinde dizginleştirmek için gayret ettiği bazı arzuları kendini gösteriyordu. Pantolonum içinden giren elleri artık aradaki kumaş parçasından kurtulmuş çıplak etimle buluşmuştu. Delirecek gibi oldum, aniden dudaklarımı istemsizce ısırmıştım, o metalik tat ve ılık sıvı dilime dökülüyordu. Jungkook'un saçlarını daha çok çekiştirdim, birkaç telin koparak elime geldi. Ancak o bundan hiç şikayetçi değildi.

Kalçamı hafif yukarı kaldırıp belimdeki kemeri yerinden çıkardı. Odanın bir köşesine pervasıca fıtlattığı kemer bir gürültü kopardı. Pantolunumu usulca indirip sağ bacağımı kaldırıp özenle kumaşı sıyırıyordu. Sol bacağımı da pantolondan kurtarınca düşmemek için omuzlarından destek aldım. Bir elini belime sabitleyerek dik durmamı sağladı, ardından beni pantolondan tamamen kurtardı.

İç çamaşırımı es geçerek içeri sızan parmakları süzülerek deliğime doğru gidiyordu. Usulca ensesini okşuyordum, bilerek yavaş hareket ediyordu. Buna deli olduğumu fark ettikçe hareketlerini daha da ağırdan alıyordu. Bugün aramızda bir şeyler yaşanacağını tahmin ettiğimden gelmeden önce  temizlenmiştim.

Parmaklarına özgürlük tanımak için hafif yukarı kaldırdım kalçamı. Öne eğildiğim için yüzlerimiz oldukça yakındı. Burunlarımız birbirine değiyordu, bunu fırsat bilip ondan önce  davranıp dudaklarının arasından sıyrıldı dilim. Dudaklarımızı eziyor içimizdeki arzuları serbest bırakıyorduk. Dişlerinin arasında hafif sürtünüyordu dilim. Arkamda tuhaf bir his oluşuyordu. Parmaklarıyla dar olan deliğimi genişletiyordu. Tuhaftı ama kesinlikle kötü değildi. Hatta bir zaman sonra gittikçe hoşuma gidiyordu. Derine indikçe uzun parmaklarının bıraktığı darbeler ereksiyonumu deli gibi katlıyordu.

"Delirdiğini hissedebiliyorum. Her bir hamlemde hırçınlaşıyorsun." dedi sıcak nefesleri suratıma çarparken.

"Seni içime bu kadar erken almamak için kendimi zor tuttuğumu bilsen."

Sırıttı, "Seni nasıl çıldırtacağımı biliyorum." dedi. Pantolonunun fermuarını açtı. Sertleşmiş ve ereksiyondan dolayı şiştiği için boyutu neredeyse iki katına çıkmıştı penisinin. Hemen ardından iç çamaşırımdan çıkardığı artan kan basıncından dolayı dimdik olan aletimi kendininkine temas ettirdi. İşte şimdi aklımı kaybedebilirdim.

Birbirine yapıştırdığı aletlerimizi parmaklarının arasına alıp yukarı aşağı doğru çekmeye başladı.
Ağzımdan bir inilti koptu. "Mh..." gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Her bir süzülmede kaybediyor gibi oluyordum bilincimi. Bunun daha başlangıç olduğunun farkındydım üstelik. Beni nasıl çıldırtacağını gerçekten biliyordu.
 
Zevk almam için çabalıyordu. Kendimi harika hissediyordum. Derinlere ulaşan parmakları ve aletimi kavraması beni zevkte doruklara ulaştırıyordu. Bedenlerimizi parçalarcasına zincirlerinden kurtulan o tutku alev alev yakıyordu bedenlerimizi. Gittikçe ateşim çıkıyordu. Neredeyse gelmek üzere olduğumu hissettim. Kendime hakim olmaya çalışsam da Jungkook'un hareketleri yüzünden bu gittikçe güç oluyordu benim için.

"Haneul senin elini tuttuğunda aklımdan geçenleri bilmiyorsun."

"Ya? Ne geçiyordu."

"Parmaklarını kırmak istemem sence fazla mı vahşice?"

"Bu kadar mı kıskanç bir adamdın sen?"

"Hayır." dedi parmakları içimde sertçe darbeler bırakırken. Bir anda nazik dokunuşları son bulmuştu. "Senden sonra bu hale geldim." ardından sanki yaptığı şeyi fark edip utanmış bir şekilde yavaşladı.

"Üzgünüm, canını yakmak istemedim. Kendime hakim olamadım bir an."

Ona iyice yaklaştım. "Oldukça hoşuma gitmişti. " dedim. Rahatsız olmadığımı öğrenince rahatlamıştı. Kesinlikle beni tahrik etmekten başka bir şey yapmıyordu. Öyleydi ki sıcak menim içimde daha fazla duramadan boşalmaya başladı. Sadece parmaklarıyla bu hale gelmiştim. Elleri batmış olsa da bunu umursamıyordu. Hoşuna bile gitmişti. Boşalmamın ardından başım usulca göğsüne doğru indi. Birkaç saniye nefes almam gerekiyordu. Bu isteğimi anladığı gibi parmaklarını içimden çıkarıp durdu. Hareketlerini tamamen bana göre ayarlamıştı.

Kendime geldiğimi hissettiğimde bu sefer atak yapan ben oldum. Jungkook henüz boşalmamıştı, kendini kontrol etmede iyiydi. İç çamaşırımı sıyırıp Jungkook'un penisini içime aldım. Jungkook önceden deliğimi genişlettiği için canım fazla acımamıştı. Yine de penisinin büyüklüğünden dolayı biraz zorlanmıştım.

Tamamen dolu hissediyordum. Bu his irkilmeme sebep olsa da alışmaya çalıştım. Omuzlarından destek alarak kendimi yukarı aşağı oynatmaya başladım. Jungkook'un göğsü hızla inip kalkıyordu. Nefesleri hızlanmıştı, belime koyduğu elleriyle kalçamı oynatıyordu. Ritmik hareketler daha az önce boşalmama rağmen yeniden erekte olmamı sağladı. Kendimden bu kadarını beklemiyordum. Gerçekten çok arsızdı.

"Biliyor musun," dedi Jungkook. Başımı iki yana salladım şu an her ne sikim söylüyorsa hiçbir şey anlamıyordum. "Sen sarhoşken bana ağladığında o anlattığın adamı deli gibi kıskanıyordum."

"Ah! Ağladığıma inanamıyorum...mh."

Konuşmakta güçlük çekiyordum. Kucağında her bir zıplayışımda bir öncekinden daha gürültülü bir inleme kopuyordu.

"Eğer o kişinin ben olduğumu bildeydim bu kadar geç kalmazdım."

Onu kışkırtmak için, "Sana hiçbir zaman o kişinin sen olduğunu söylemedim." dedim. Ne kadar ileri gidebileceğini merak ediyordum.

Belimden kalçama inen elleri sert bir şekilde kalçamı kaldırıp indiriyordu. Etimin ona her bir çarpışından inanılmaz zevk alıyordum.

"Kimdi o zaman?"

Kalçalarımı öyle bir sıkıyordu ki ertesi güne kadar parmak izlerinin kalacağına yemin edebilirdim. Kıskandığında gerçekten kendine hakim olamıyordu.

"Sendin."  diye bağırdım istemsizce. Beni zor duruma sokuyordu.

Tatmin olmuş bir şekilde gevşetti bütün vücudunu. "Şu poziyondayken bile hala beni kışkırtmaya çalışıyorsun minik kafa." omzumdaki elimi tutup usulca dudaklarına götürüp tatlı bir öpücük kondurdu.

"Bu kadar güzel olmak zorunda mıydın? Seni çevremden sakınmakta güçlük çekiyorum."

"Bence sen abartıyorsun."

"Kendini hafife alıyorsun Taehyung. Her bir parçan o kadar eşsiz ki. Kendimi senin yanındayken yetersiz hissediyorum. Benim gibi birisine böyle duygular hissettirebilecek kadar kusursuzsun."

Bir şey söyleyemedim buna karşın. Gözünde beni en üst noktaya koymuştu onun için gerçek dışıydım. Sözlerinin hafifliğinde kendimi sanki cenneteymiş gibi hissettim. Kelimeleriyle kalbimin etrafını sarıyor büyüleyici dokunuşlar bırakıyordu. Onun etkisinde hipnoz olmuş gibiydim.

Beni hayranlıkla izliyordu. Gözlerindeki ışıltı büyüleyiciydi.  Onun o koca kahverengi gözleri de benim zaafımdı. Sonsuza kadar bana böyle bakması için ruhumu ortaya koymaya hazırdım.

"Beni sürekli böyle izleyecek misin?"

"Hayran olduğum bir manzaraya bakmak istiyorum. Bundan mahrum mu kalayım yani?"

Aletinin içimdeki hareketleri git gide derinleşiyordu, içimi çiğneyerek orgazma yaklaştırıyordu ikimizi de. Jungkook'un iniltileri dolduruyordu odayı. Kısa sürede onun sesinden tahrik olduğumu fark ettim. Her bir iniltisinde aklımı oynatıyordum. İçimde hissettiğim sıcaklık Jungkook'un menisiydi. Çoktan doruk noktasına ulaşmıştı. Nefes nefese kalmış, gözleri kapalı bir şekilde oturuyordu. Ben henüz gelmediğimden içimden çıkmamış devam ediyordu. Sert bir darbenin ardından dayanamayıp kucağına boşalmıştım.

Umuyordum ki yedek kıyafeti vardı. Ortalığı ve üzerimizi berbat etmiştik.
Yorgunluktan bedenimi ona yaslayıp onunla birlikte dinlenmeye geçtim. Hayatımın en iyi dakikalarıydı. Şimdi ise hafif bir yorgunluk vardı üzerimizde.

Bunu hastanede yapmamız tuhaftı fakat bu ikimizinde pek umrunda değildi. Birisinin duymuş olma ihtimalini bile kafamıza takacak halde değildik.

Omzunda yatarken yanağına bir öpücük kondurdum. Gözlerini açmadan gülümsedi, o kadar güzel görünüyordu ki tıpkı onun gibi ben de onun gerçekliğini sorguluyordum.

Bir süre daha sessizce sadece birbirimize sarılarak oturduk. Ardından beklenmedik bir şekilde telefonlarımıza aynı anda  gelen bildirim yüzünden ikimiz de gözümüzü açıp kimden geldiğine baktık.

Bir fotoğraf vardı. Bay ve Bayan Jeon'un fotoğrafıydı bu. Altında da bir mesaj vardı.

"Sizin bu saçmalıklarınıza daha fazla katlanmak istemiyorum. "

"Buraya kadardı. Herkes her şeyi öğrenecek."

***

İki ay bölüm atmadığım için utancımdan smut yazdım. Umarım bu rüşveti kabul eder ve beni affedersiniz 😔
  

-renadan kocaman öpücükler 💋

Continue Reading

You'll Also Like

345K 43.3K 41
bir ipe bağlanmayı öğretmek fwb texting / düzyazı slowburn⚠️
35.3K 1.9K 32
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...
5.3K 551 8
[texting - düzyazı] Hoşuna giden her alfa ile yatan omega Jeon Jungkook, diğer omegaların aksine ruh eşini bulmak istemiyordu. Lakin gittiği barda gi...
159K 20K 44
• mini hikaye • jeon jeongguk'un minik sırrı alfa kim taehyung tarafından fark edilir.