Bu bölüm ilk erkeğimizi tanıyacağız biraz diğer bölümde de esmer erkeğimizi. Bakalım arada kalan Çilek kimi tercih edecek??
Ben barışı tiktoktaki giladby__ olarak kurguladım siz istediğinizi hayal edebilirsiniz..
İkinci erkeğimizin herşeyi belli ama ismi belli değil o yüzden size soruyorum
Alparslan?
Uygar?
Çakır?
Araf?
...
"Bir nükleotidin yapısında ;
Azotlu organik bir baz,
Beş karbonlu bir şeker,
Fosfat grubu fosforik asit= H3 PO4 bulunur.
Baz ve şekerin glikozit bağı ile bağlanarak oluşturduğu yapıya nükleozit denir. Nükleozite bir fosfat, fosfoester bağı ile bağlanarak nükleotid oluşur." Hiç nefes almadan ders anlatan biyoloji hocası beynimden dumanlar çıkmasına neden olmuştu.
Zil çalmasıyla derin bir nefes aldım ve ayağa kalktım. Sınfın kapısından çıkmamla biriyle çarpıştım.
Sinirle kafamı kaldırdığımda çarpıştığım kişinin Yusuf olduğunu gördüm.
"Bende seni arıyordum" diyip gülümsediğinde gülümsedim. Yusuf anadolu lisesinde olduğu için aynı kampüste farklı binalardaydık.
"Gel kantine inelim" dediğinde başımla onayladım.
Aşağı inerken birkaç kişinin garip bakışlarını okula yeni gelmeme yorumlamıştım.
Kantin masalarından birine oturduk. Etrafta göz gezdirirken sabahki çocukla göz göze geldiğimizde göz kırptı.
Göz devirip bakışlarımı ondan çektim.
"Ooo kuzen, hemen kendine hayran bulmuşsun. Tabi bu güzellikle kolay olmuştur." diyip göz kırpan Yusuf'la güldüm.
"Adını bile hatırlamıyorum çocuğun Yusuf." dedim.
"Barış Özdemir. Basketbol takım kaptanı. Zengin bir ailesi var hafif şımarık ve serseri bir tip. İlgi odağı olmaya bayılır eğer biri ilgisine karşılık vermezse tek odağı o olur" diye nefessiz çocuğu anlatmasıyla gözlerimi büyüttüm.
"Çüş! Çok beğendiysen oğluna al Yusuf" göğsünü kabarttı.
"Karşında okulun ayaklı gazetesi duruyor kızım!" diyip göz kırpmasıyla kolun vurdum.
"Yunus nerede?" Göz devirdi.
"Ne yapacaksın o çürük yumurtayı ben varken? Uyuyordur sınıfta" dedi.
"Bak seni kimlerle tanıştıracağım." diyip ayağa kalkmasıyla peşine takıldım kantinin öbür tarafında erkeklerle dolu bir masaya ilerlememizle sorgularca Yusuf'a baktım.
Birbirine benzeyen iki çocuğu gösterdi "Kuzenlerimiz Sinan ve Furkan" ikiside sudan çıkmış balık gibi bize bakıyordu.
Masada gözlerimi gezdirdiğimde üç erkek daha vardı. Bir tanesiyle göz göze geldiğimizde göz kırpmasıyla gözlerimi çektim.
Yavşak!
"Sen?" diyen Sinan'a baktım.
"Evet ben?" diyip bön bön baktım.
"Alança sen misin?" Başımla onayladım.
"Oha oğlum ben hiç böyle hayal etmemiştim." dedi Furkan.
"Sabah osura osura uyumak yerine kahvaltıya inseydiniz tanışabilirdiniz" diyip Furkan'ın kafasına vurdu Yusuf.
"Otursanıza" gelen sesle sahibine baktım. Bana göz kırpan çocuktu.
Yusuf yan masadan iki sandalye aldı ve oturduk.
"Arda ben" sarışın bir çocuktu, yeşil gözleri vardı. Uzundu ama biraz zayıftı.
"Kuzey bende" bunu diyen bana göz kırpan çocuktu. Siyah saçları,siyah gözleri ve vampir gibi teni vardı.
Sessiz duran çocuğa döndüğümde konuştu "Aybars" diye mırıldandı. Açık kumral saçları ve hafif kavruk teni vardı.
Yan taraftan geçen hareketlilikle oraya döndüm ve Barış'la göz göze geldim.
Sinirle buraya bakıyordu. Gülümsediğimde ifadesi yumuşadı ve göz kırptı. Önüme döndüğümde her şeyi gören Yusuf bana imayla bakıyordu.
🍓
"Nasıl geçti gününüz?" diye soran Miran Bey'le herkes cevap verdi.
Yemekler yenmişti salonda çay içiliyordu.
"İyiydi amca" herkes neredeyse aynı cevapları vermişti.
Tek konuşmayan ben olunca Miran Bey bana baktı "Kötü müydü günün kızım?" şefkatle sorduğu soruyla gözlerim doldu.
"İyiydi Miran Bey" dedim ve yalandan gülümsedim.
"Sevindim" dedi ve höpürdeterek çayından bir yudum aldı.
Telefonuma gelen bildirimle cebimden çıkartıp baktım.
@barisozdemir sizi takip etmek istiyor.
İstemsizce dudaklarım iki yana kıvrıldı.
Normalde sarışın erkek sevmesemde Barış'ın garip bir çekiciliği vardı.
İsteği onaylayıp telefonu cebime koyduğumda dışarıdan gelen üç el silah sesiyle çığlık attım.
Evin kapısı hışımla açıldı ve korumalardan biri panikle "Ağam! Karamanoğulları hanım ağamı öğrenmiş konağa geldiler!"
Mirbey dede yavaş ama sinirle ayağa kalktı ve bastonunu sertçe yere vurdu "O Karamanoğulları, Saruhan Konağına silahla girmenin bedelini ödeyecek"
Panikle Yusuf'a döndüm "Karamanoğulları kim?" diye fısıldadım.
"Nare yengemin ailesi. Babası Fevzi Karamanoğlu ve annesi Nihale Karamanoğlu. " demesiyle şokla gözlerimi büyüttüm.
Herkes dışarıya çıkarken bende Yusuf'u takip ettim.
Miran Bey yanıma geldi "Korkma tamam mı? Saçının teline bile bir şey olmasına izin vermeyeceğiz." Saçımı okşadı ve babasının yanına ilerledi.
Elindeki silahı tekrar havaya sıktığında bir silah sesi daha geldi ama bu başka bir silahındı.
Yaşlı adamın karşısında dimdik duran bir kadın vardı. Silah sesi ondan gelmişti.
Nare Hanım'dan bir bağırış geldi "Narin!" Kadının omuzları son derece dikti, kısa saçları rüzgardan uçuşuyordu ama o bir an bile gözünü Fevzi Karamanoğlu'ndan ayırmıyordu.
Yusuf'a yaklaştım. "Bu kadın kim?" Yutkundu.
"Narin abla, Nare yengemin kız kardeşi aynı zamanda da Kurtuluş amcamın ilk ve tek aşkı." demesiyle anlamazca ona baktım.
Bu aile olayları iyice Kızılcık Şerbeti'ne dönmüştü!
"Kızı almaya geldik! Tıpkı Nare gibi her şeyi mahvetmesin diye"diye bağıran kadınla Zemheri babaanne öne çıktı.
"Kızımla doğru konuşasın Nihale!" Ve birkaç adımda Nare Hanım'ın önüne geçti.
"Benim konağımda, benim aileme söz söyleyemezsin!"
Sonra Narin Hanım'a baktı. "Narin kızım sende silahı indir, gel yanımıza" Narin Hanım saygıyla deneni yaptı ve babasına çektiği silahı indirdi.
"Bu hadsizin ne işi var burada!" Diye bağırdı Nihale Hanım odağı Nare Hanım'dı.
"Yeter!" Konağın bahçesinde gür bir ses yankılandı. Mirbey Saruhan'ın sesi.
"Karamanoğulları derhal konağımı terk etmezse" sertçe bastonunu yere vurdu ve Fevzi Bey'e baktı.
"Onlara Mardin'i dar ederim!" Fevzi Bey'in korktuğu belli oluyordu.
"İndirin silahları! Gidiyoruz!" korumalarını da alarak konaktan çıktığında ben şok içinde kalmıştım.
Neler olduğunu sindirememiştim.
Nare Hanım hızla Narin Hanım'a sarıldı.
Zemheri babaanne yanıma geldi ve yüzümü elleri arasına aldı "Korkmayasan keça min! Kimse seni bu konağın kapısından çıkaramaz!" Ve bana sarıldı bende ona kollarımı doladım.
🍓
"Ben hiç bir şey anlamadım amına koyayım!" Odamda oturmuş, Efken, Efekan, Alp ve yaşıt kuzenlerim bana ailemizi anlatıyordu.
"Ne ağzı bozuk kızsın anasını satayım" diyen Efekan'a gözlerimi kırpıştırarak baktım.
"Bak şimdi yavrum, anne tarafının aşireti yani Karamanoğulları'nın ve baba tarafının aşireti Saruhanlar'ın çok eskiye dayalı bir düşmanlığı var. Hatta o kadar eski ki kimse nedenini bilmiyor." Tane tane bana anlatan Alp'le başımı salladım.
"Annemle babam okulda tanışmışlar. Çok aşıklarmış ama gizli kalmak zorundaymış çünkü o zaman ikisini de yaşatmazlarmış. Üçüncü yıllarındayken her şeyi çok iyi saklıyorlarmış kimsenin ruhu bile duymuyormuş taa ki annem Karan abime hamile olduğunu öğrenene kadar" demesiyle gözlerimi kocaman açtım.
"Ay şimdi Karan, evlilik dışı çocuk mu?" dememle hepsi başıyla onayladı.
"E, o zaman evlenmek zorunda kalmışlar ve annem Karamanoğullarıyla kavga edip Saruhanları seçmiş. Sonra anne ve babamın düğününde ortanca amcam Kurtuluş ve Narin teyzem tanışmışlar." En çok onların hikayesini merak ediyordum.
"Düğünde çok içmişler ve o akşam aralarında bir yakınlaşma olmuş"
"Ebesinin amı! Herkesin çocuğu yasak aşk mı?" Kahkaha attıklarında ben hala olayları hazmetmeye çalışıyordum.
"Dur kızım bir bölme!" Dedi Alp.
"Narin teyzem o gece hamile kalmış ama kimseye diyememiş. E babam yeni evlendiği için diğer amcalarımda daha genç olduğu için dedem Kurtuluş amcamı İstanbul'a çalışmaya yollamış ve Narin teyzem ona hamile olduğunu diyememiş." Sonra derin bir nefes aldı Alp.
Ben nefes bile almadan onu dinliyordum. Amma kaos vardı bu ailede!
"Narin teyzem, hamileliğinin ikinci ayında Kurtuluş amcamın İstanbullu bir kadınla nişanlandığını duyup bebeği düşürmüş." Gözlerim doldu.
Çok kötüydü. Çok çok kötüydü.
"Ne Kurtuluş amcam bebeği öğrenebilmiş ne de Narin teyzem kucağına alabilmiş." iç çekti Alp.
"Peki amcan o İstanbullu kadınla evli mi?" diye sorduğumda bilmem dercesine başını salladı.
"Aileden kimseyle konuşmuyor" başımla onayladım onu.
"Hadi uyu artık saat geç oldu" yanağımdan öpüp kalktığında gülümsedim.
Efken, Efekan, Yunus'ta yanağımdan öptü.
Yusuf'sa saçımı karıştırıp "İyi gecele" demeyi tercih etti.