Ölümcül Saplantı (+18)

By KIZILWings

316K 6.6K 2.5K

Günahlar ateşe dönüştü diye aşk özgürlükten vazgeçer miydi? O halde hangi bedende olduğunun ne önemi vardı... More

UYANIŞ/kökenin Dönüşü - 1
İçerik (ÖNEMLİ)
Karşılaşma Bölüm 1
Merak Bölüm 2
Ruhsuz Bölüm 3
Gösteriş Bölüm 4
EREN
oyun Bölüm 5
saklı kalan Bölüm 6
shakespeare Bölüm 7
TİMUÇİN
karmaşa Bölüm 8
tehlikeli çağrış Bölüm 9
AYAZ
Tutku tohumu Bölüm 10
Günah Tohumu Bölüm 11
ARSIZ Bölüm 12
ALPER
DönüşüM Bölüm 13
Arzu Bölüm 14
KAAN
Düş Bölüm 15
"Yasak Anılar" Bölüm 16
Şeytan ve Ayrıntı Bölüm 17
Saklı Hisler Bölüm 19
Büyülenmiş Bölüm 20
Bekleyiş Bölüm 21
Tehlikeli sezgiler Bölüm 22
Heves ve İhtiras Bölüm 23
Sarıl Bana Bölüm 24
Kader Çıkmazı Bölüm 25
Geçmişin İzleri Bölüm 26
Sevgisiz Bölüm 27
FeveraN Bölüm 28
Değişim Bölüm 29
Oyna benimle Bölüm 30
Ateşler içinde Bölüm 31
Çelişki Bölüm 32
Aşk kalır Bölüm 33
Korku Bölüm 34
Trajedi Bölüm 35
Kayıp Bölüm 36
Gitme Bölüm 37
Kaçış Bölüm 38
Arayış Bölüm 39
Aşk-ı Hüsran Bölüm 40
Serzeniş ve aşk Bölüm 41
Saplantı Bölüm 42
Günahkar Bölüm 43
Esaretin Sonu Bölüm 44
Sözler Bölüm 45
Çırpınış Bölüm 46
Rüyalar ve Gerçekler Bölüm 47
İkinci Hal Bölüm 48
Susma Bölüm 49
Kalbin sesi Bölüm 50
Rüya Bölüm 51
Zaman Bölüm 52
Galibi sen Bölüm 53
DUYURU...:P
KARANLIK SEVGİLİ(Tanıtım)
"SOLUKSUZ"
Çıkarsız Bölüm 65
imza günü
davetsiz Bölüm 66
Hisler ve Gerçekler Bölüm 67
Yeni kız Bölüm 68
Gerçeğin yüzü Bölüm 69
Yüzleşme Bölüm 70
Yeni Dünya Düzeni
Final Bölüm 71

Öfke Bölüm 18

3.7K 100 23
By KIZILWings

Evet yine güzel bir bölümle karşınızdayım evet biliyorum geç yayınladım.. Beni affedin..  oyüzden size güzel bir keman solosuyla yine güzel bir fic hazırladım...sizi seviyore iyi okumalar...:D

Saate baktı Eren, insanlar bir bir okulu terk ediyordu. Kendisi de gitmeliydi ama  gitmeye çekiniyordu. Öyle ki eve gitse, ölüm meleği bekliyor olacaktı, burada da azap meleği pusudaydı. O halde ne yapacaktı Eren? Nereye gitmeliydi ? Kaçmalı, buradan sonsuza dek uzaklaşmalıydı. Sonsuzluk? Sahi, sonsuzluk dediğin neydi? Nereye gidebilirdi ki? Derin bir nefes alırken başını kitaptan kaldırdı. Boğuluyormuş hissi veren bu düşüncelerden bir türlü kurtulamıyordu. Zira bu iki zebani hayatını cehenneme çevirmiş ve çevirmeye devam ediyordu.

Kitabını kapadı. Sahi ne diyordu Şair. Yazık! hem kıyasıya harcıyorsun kendini,
Hem gönlün yeltenmiyor hiç kimseyi sevmeye.
Biliyorsun, saymakla bitmez sevenler seni,
Ama besbelli sen aşk duymuyorsun kimseye.

Haklıydı. Sevemezdi o kimseyi. Duyamazdı kimseye aşk denen o kasvetli duyguyu. Öldürmüşlerdi onu. Kalbini binlerce parçaya bölüp içine dolduracağı sevgi duygularını bir bir almışlardı ondan. Şimdi ne bekliyorlardı ki? Ne istiyorlardı. Kırdıktan sonra  oyuncağın tekrar eski haline dönmeyeceğini bilmiyorlar mıydı?

Ayrıca sevse ne çıkardı ki? Bir kadını yada bir erkeği, ikisi de günah, ikisi de yasaktı ona. İzin vermezlerdi biliyordu. Geçmişin günahları onu hayatının sonuna dek takip edecekti. Bu günahtı biliyordu. Ve sonuçlarına katlanacaktı. Derin bir nefes daha alırken başını çevirdi Eren. O anda kuzgunu gördü. Biran için kalbi tekledi. Bu da neydi böyle? Bu korku olmalıydı. Evet biliyordu bu korkuydu. Bir başkası olamazdı. Yutkundu. Kuzgun keskin bakışlarla ağaca yaslanmış onu izliyordu. Tekrar gözlerini kaçırdı Eren. Tamam işte bir kez sahip olmuştu kendisine daha ne istiyordu ki?  Son sözlerini ciddiye almış olamazdı değil mi? "Beni istediğin zaman alabilirsin." Yo hayır,  o bir anlıktı. Biran için söylemişti. O nefret, o hazla söylemişti. Gerçekten isteyerek söylememişti.

Yoksa isteyerek miydi?

Hayır hayır bu doğru olamaz. Hayır kendisini bekliyor olamazdı. İntikam istemiyor muydu Eren? Bu fırsattı işte. Neden korkuyordu O vakit? Neden gitmiyordu? Neden her baktığında nefesi kesiliyordu? Ona bakarken böylesine basan ateşte neyin nesiydi? Hayır bu doğru olamazdı. Nefes almaya çalıştıkça dudaklarını ısırdı ve avucunu alnına dayayıp sıkıca gözlerini kapadı. Bu tuhaf titremeden kurtulmalıydı. Biran için ağzına tuzlu demir gibi garip bir tat geldi. Biran sonra fark etti. Dudaklarını kanatmıştı. "Harika" O anda oturduğu yerden hızla kalktı ve aynı anda çantasını alarak tuvalete yöneldi. Eğer saklanırsa belki gittiğini zannedebilirdi. Evet saklanmalıydı. Bu gece onunla konuşmak falan istemiyordu. Hayır onu istemiyordu. Koridorda yürürken biran için durdu. Bu ayak sesleri de neydi böyle? Eren durunca seslerde kesildi. Arkasına bakmadı  ama gözlerini  açıp kapadı. Ve hızla bir iki adım daha attı fakat aynı ayak seslerini tekrar duydu. Neydi bu?

Kalbi güm güm atarken arkasına bakıp bakmama konusunda kararsız kaldı. Bu kez panikle hızla koşmaya başladı. Koridoru geçti. Tam o anda arkasına baktı ama kimseyi göremedi. Harika, şimdide paranoyaklaşmaya mı başlıyordu. Onların arasında akıl sağlığını koruyabilmesine şaşırıyordu zaten. Arkasına bakarak yürürken duvara çarptı.

Başını çevirdiğinde bunun duvar olmadığını fark etti. Başını kaldırıp bakarken bir adım geri attı.

"Lanet olsun Timuçin, bu yaptığında ne şimdi?"

"Ne yapmışım?" Derken tek kaşını kaldırdı kuzgun.

"Oynama benle. Ne istiyorsun benden?"

"Konuşmak." 

         İsterik bir gülümseme attı Eren.

"Bak ne konuşacağın. Yada ne konuşmak istediğin umurumda bile değil. Ben sadece, ben, ben yalnızca..." Derken biran için durdu. Ne söyleyecekti ki? Gözlerinin karardığını hissetti. Ve aniden dünya karardı.

Bu ses neydi? Bu duyduğu şey,, bu ezgi. Bu bir ninni miydi? Uzun zaman geçmişti ardından, Hayır. Neydi o halde? Gözlerini aralarken fark etti Eren, doğru ya  bu yağmur sesiydi. Kolunda ince bir sızı hissettiğinde  bunun serum olduğunu gördü. Doktor başındaydı. Hemen yanındaysa kuzgun kollarını birbiri içine atmış duvara yaslanıyordu.

"Ne oldu bana?" Dedi Eren.

"Demek kendine geldin. Daha iyi misin?" Dedi doktor gülümserken. "Arkadaşınla konuşurken bayılmışsın. Bu sık sık oluyor mu?"

Kalkmaya çalışırken başını tuttu. "Hayır."

"Hemen kalkma biraz daha dinlen." Diyerek ateşine bakmak için yanına oturduğunda Timuçin ters ters doktora bakmaya başladı. "Ateşin yok. Ama serumun bitmeli." Derken gülümsemeye devam ediyordu. Hiç konuşmadı Eren ama başını çevirdi.

Biran için telefonu çaldığında doktorun kalkıp dışarı çıktı. Timuçin hala dikiliyordu. Kapıyı kilitleyip kilitlememe konusunda kendisiyle savaş verirken Eren'e döndü.

"Sen hasta mısın?"

"Yok bir şeyim."

"O halde neden sürekli kadınlar gibi bayılıp duruyorsun?" Hızla başını Timuçin'e çevirdi Eren. "Bir gün öldüreceksiniz beni. Nefret ediyorum sizden."

"Bizden.  Hmm...  Ayaz'ı ne zamandır tanıyorsun?" Biran için yalnızca baktı Eren. Ne diyecekti ki? Kendisinin saplantılı aşığı olduğunu mu?

"Seni ne ilgilendirir?"

"O herif kimse için kılını bile kıpırdatmaz. Ama seni okuluna bıraktı. O gün evine gelende oydu değil mi? Benimle seviştiğin gün gelen oydu."

"Kapa çeneni." Biran için gülümserken ellerini pantolonun ceplerine koydu Timuçin ve bir iki adımda Eren'in yanına geldi. "Oww kedicik. Bizi öyle görseydi. Yüzünün alacağı şekli merak ettim doğrusu. Yoksa aşık mı bu herif sana."

"Kapa çeneni." Dediğinde tekrar, bu kez çatık kaşlarıyla ona baktı.

"Ne oldu? İstismar mı etti seni? Kaç kere birlikte oldunuz? Nezamandır birliktesiniz? Kedicik. Erkekleri baştan çıkarma gibi bir özelliğin var. Yanlış mı doğdun yoksa sen?"

Dişlerini sıkıyordu Eren. Bağırıp hayatımı boka çevirdiniz. Asıl yanlış doğan siz değil misiniz diye haykırmak istedi ama söyleyeceği ne varsa bir bir yuttu. Her yuttuğunda içi acıdı. Gözleri doluyor içi sıkılıyor bunalıyordu ama yinede tek kelime etmedi.

"Neden konuşmuyorsun kedicik? Neden bir şey söylemiyorsun?" Derin bir nefes aldığında gözlerine o boş ve donuk ifadesini yerleştirdi.

"Önemli olan iyi vakit geçirmeniz değil mi? Beni deli gibi istediğini, kollarına aldığında en derinlerime ulaşıp beni tüketmek istediğini ikimizde biliyoruz. Ne zamandır merak ediyordun. Sahi, cevaplarına kavuştun mu? Neydi aradığın kurt adam? Cevabına ulaştın mı? Tekrar mı istiyorsun? Ne istiyorsun? Hala ne istiyorsun benden? İçinde kavrulduğum bu cehenneme daha fazla mı girmek istiyorsun? Benim ateşlerimde daha fazla mı yanmak istiyorsun Kuzgun? Sahi ister misin bunu? Beni görmüyor musun? Beni tüketirken hiç mi izlemiyorsun? Yoksa daha fazlasını mı istiyorsun?"

Tek kaşını kaldırmış, Eren'in hızla nefes almaya çalışan yüzünü izlerken hiç konuşmadı Timuçin. Biran sonra elleri cebinde eğilerek onun yüzünün önünde durdu.

"Bana kendini sunan sen değil miydin? Sendin. Sana bitir dedikçe oyunu uzatan yine sendin. Şimdi ağlayıp zırlayan yine sensin. Başına ne geldiyse yaptıkların yüzünden Eren efendi. İstedin. Aldın. Şimdi de aldıkların için pişman mısın yani? Asıl sen söyle bana senin derdin ne? Sen ne istiyorsun?"

Kaşlarını çatmış hızla nefes alıp veriyordu Eren. Delirteceklerdi sonunda kendisini. Bunu istiyorlardı. Çıldırmasını. Belkide bir delinin davranışlarını sergiliyordu artık ne yaptığından emin değildi. Ne istediğinden. Kendisi yüzünden öyle mi? Kendisi yüzünden 6 adamın tecavüzüne uğramıştı. Kendisi yüzünden yıllarca bir başka zorbanın yatağına girmişti. Bunların hepsine kendi sebepti öylemi? Onların hiç suçu yoktu yani. Yine günahkar kendiydi. İyi o halde. Elleriyle Timuçin'in yüzünü tuttu ve dudaklarını,  dudaklarına bastırdı Eren. Serum takılı olmayan kolunu onun boynuna dolamış serumlu koluyla sıkıca saçlarını kavramıştı. Canının yanmasını umursamıyordu. Zira bu acı bundan önce ki yaşadıkları yanında devede kulak kalırdı. Timuçin elleri cebinde yumruk olmuş sıkarken neredeyse damarları patlayacaktı  ama onun yumuşak dudaklarını hissetmenin verdiği haz muhteşemdi. Dilinin dokunuşları, ağzına çarpan darbeleri kendisini baştan çıkarmaya yetiyordu. Boğazının derinlerinden gelen hırıltıya biran için karşı koyamadı ve hızla dudaklarını ayırdı. Şimdi ikisi de hızlı hızlı soluyordu. Timuçin baş parmağıyla dudaklarını okşarken kibirli gözleriyle Eren'in öfkeli yüzüne baktı.

"Sen, hiç akıllanmayacaksın kedicik." Dedi biran için. "Düşünmeden yaptığın hareketlerin cezasını çekerken göz yaşların bile kurtaramayacak seni." Başını çevirip giderken Timuçin ardından seslendi Eren.

"Beni istediğini ikimizde biliyoruz. Kendine hala bahane arayıp durma kurt adam." Başını omuzuna çevirdiğinde kısmış gözleriyle Erene baktı Timuçin.

"Evet kedicik, seni altımda ağlatacağım anı sabırsızlıkla bekliyorum." Kapıdan çıkarken o.   Hızla başını kendine çevirdi Eren ve öfkeli gözleriyle tavanı izlemeye başladı. İyi ama bu neden heyecanlanmasını sağlamıştı. Biran için, çok küçük biran bunu hissettiğini fark etti.  Fakat öfke her birini, tüm duygularını yerle bir etti. Heyecan değildi bu hayır. Nefretin ta kendisiydi.

**************
Aynı zaman içinde....

"Bırak şu oyunu artık."

"Hoşuna gittiğini biliyorum."

"Hayır gitmedi. Bırak artık canımı yakıyorsun."

"Ben henüz rahatlayamadım."

"Beni ilgilendirmez. Ne halt yersen ye. Bırak artık çekil kenara." Derken kendini merdivenlerden dışarı attı Alper. Ardından Kaan çıktı.

"Böyle anlaşmamıştık."

"Seninle hiç bir şey anlaşmadım ben."

"Öyle mi? İyi madem." Derken tek kaşını kaldırdı ve ellerini cebine sokarken merdivenleri çıkmaya başladı. Biran için hızla peşinden koştu Alper.

"Hey, bu da ne demek böyle?"

"Ne ne demek?"

"Bu işte bu yaptığın."

"Ne yapıyor muşum ki? Gidiyorum."

"Nereye?" Biran için durdu Kaan ve başını çevirip Alper'e baktı.

"Çok mu merak ettin?" Bakışlarını kaçırıp biran sonra istemeye istemeye ona baktı.

"Nereye gidiyorsun?"

"Bir tanıdığı ziyarete. Adı, Erik miydi? Eren miydi?"

"Eren'e mi?" Dedi gözlerini kocaman açarken Alper.

"Ah,, doğruya Eren di sanırım. İyi hatırlattın."

"Seni doğduğuna pişman ederim. Seni öldürürüm."

"Ah sarışın. O günü sabırsızlıkla bekliyorum. Parçala beni." Derken dişlerini takırdatıp sırıttı.

"Dur. Dur tamam lanet olası ne istiyorsun benden?"

"Hiç bir şey. Ne o öyle zorla alıyor muşum gibi? İnsanı zan altında bırakıyorsun. AYRICA ACELEM VAR. Beni lafa tutma." Hırsla Kaan'ı kolundan tutarak erkekler tuvaletine sürüklemeye başladı Alper. Kapıyı kapatıp kimsenin olmadığına kanaat getirince kravatını ve ceketini çıkarmaya başladı.

"Ne yapıyorsun Sarışın?"

"İstediğini veriyorum işte." Diyerek tuvaletin birine sürükledi ve kapağının üzerine oturtturdu. Kendisi de bacaklarını üzerine atarak onu öpmeye başladı. Yavaş yavaş Kaan'ın düğmelerini çıkarırken altında sertleşen erkekliğini hissedebiliyordu. Kaan Alper'in kalçasından ve sırtından sıkıca tutup kendine bastırırken onun misk kokusunu içine çekmeye başladı. Biran sonra duyduğu bir sesle durdu. Alper hala üstünde kıvranırken ensesinde ki saçlarını tutup yüzüne baktı Kaan. O anda kızarmış gözlerinden dökülen yaşları gördüğünde yutkundu. Alper dudaklarını açmış ona bakarken biran için kaşlarını çattı:

"İstemiyorsan üstüme niye çıktın lan?"

"Bilmiyor muşsun gibi konuşma." Ensesinde ki saçlarını bir kez daha çektiğinde Kaan boğuk bir ses çıktı Alper den. Biran sonra üstünden itip ayağı kalktı. Aynı hızla ceketini alıp giderken kolundan tuttu ALPER.

"Dur. Nereye gidiyorsun?"

"Velet. Canını yakmadan bırak kolumu."

"Eğer Eren'e gidersen..." Sözünü tamamlayamadan hızla Alper'i çenesinden tutup duvara sabitledi Kaan.

"Ne yaparsın lan. Gidersem ne yaparsın? Eren, Eren. Başka bildiğin gördüğün kimse yok. Aşık mısın sen bu herife. Aşıksan git söyle. Ne diye kendine eziyet ediyorsun? Ölüm mü var ucunda? NE VAR NE?"

"Bırak beni be bırak. Ne anlarsın sen ha. Kaybetmenin ne demek olduğunu ne anlarsın." Diyerek ceketini alıp hızla  çıktı kapıdan Alper. Sinirden kuduracaktı Kaan. Ne vardı bu Eren denen herifte? Öfkeyle başını çevirirken, Alper'in yerde unuttuğu kravatını gördü. Yakında bu herif yüzünden kravatlar zinciri kuracaktı. Ne ara bu kadar kaptırmıştı ki kendini? Sadece eğlenmiyor muydu? Neden bu kadar öfkelendi öyleyse? Bu sarışın doğru ve yanlışlarını alt üst ediyordu. Artık durmalıydı Kaan. Bu kez gerçekten durmalıydı.


resimde ki ALPER....Yorum ve votelerinizden beni mahrum etmeyin beni özleyin anacımmm...:P sizi seviyore...

Continue Reading

You'll Also Like

1.7M 102K 62
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
405K 31.3K 10
Boş kalan son sayfa dolmadan, kibritler yere saçılmadan, yanan son mum sönmeden, bu yabancı duman her yanımızı sarmadan ve onlar beni bulmadan bul be...
YUVA By _twclr

Teen Fiction

523K 27.3K 49
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...
1.6M 28.5K 34
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...