Kırmızı Kravat

By kjyng_Nzl

2.6K 388 1.7K

Güney Kore'nin en güçlü mafyası Mister Kim ve dünya çapında tanınan suikastçı Miss J'nin hikayesi. More

♔︎Tᴀɴɪᴛɪᴍ♔︎
♔︎"𝐁𝗼̈𝐥𝐮̈𝐦 1: 𝐈̇𝐤𝐫𝐚𝐦 𝐄𝐝𝐢𝐥𝐞𝐧 𝐈̇𝐜̧𝐤𝐢"♔︎
♔︎"𝗕𝗼̈𝗹𝘂̈𝗺 2: 𝐊𝛊𝐫𝐦𝛊𝐳𝛊 𝐀𝐤𝐬̧𝐚𝐦 𝐘𝐞𝐦𝐞𝐠̆𝐢"♔︎
♔︎ "𝐁𝗼̈𝐥𝐮̈𝐦 3 : 𝐌𝐢𝐬𝐭𝐞𝐫 𝐊𝐢𝐦" ♔︎
♔︎"𝐁𝗼̈𝐥𝐮̈𝐦 4: 𝐘𝐚𝐧𝐥𝛊𝐬̧ 𝐇𝐚𝐫𝐞𝐤𝐞𝐭"♔︎
♔︎"𝐁𝗼̈𝐥𝐮̈𝐦 5:𝐁𝐞𝐤𝐥𝐞𝐧𝐦𝐞𝐝𝐢𝐤 𝐑𝐚𝐧𝐝𝐞𝐯𝐮"♔︎
♔︎𝐁𝗼̈𝐥𝐮̈𝐦 6: "𝐆𝐮̈𝐯𝐞𝐧 𝐏𝐫𝐨𝐛𝐥𝐞𝐦𝐢"♔︎
♔︎Bölüm 7: "Hain"♔︎
♔︎Bölüm 8: "Yakın Temas"♔︎
♔Bölüm 10 : "Kupa 7"♔
♔Bölüm 11:"Mister Kim2"♔

♔Bölüm9:"İlişki & Şüphe"♔

93 16 95
By kjyng_Nzl

-Park Chanyeol. Her yere geç kalmak zorundasın.

Mister Kim sigarasını yere atıp söndürmeden önce son kez derin bir nefes çekmiş ve yanındaki adama dönmüştü:

-Ne zaman gelecekti Suho?

-18 dakika önce gelmesi lazımdı efendim.

-Kesin saçını yapıyordur beyefendi.

Suho hafifçe sırıtırken kulağına gelen uyarıyla Mister Kim'e dönmüş, konuşmak için ağzını açtığı sırada ise yanlarına gürültü ile bir motor yanaşmıştı:

-Hah, geldi sonunda. Nerdesin sen?

-İyi geceler Kim. Naber?

-Gece iyi falan değil. Yine ve yine geç kaldın.

-Hayır. Zamanında gitmiştim bay oyun bozan.

Chanyeol kaskı motorun üstüne koyup uzun siyah kabanını düzeltirken boynunu esnetti ve beyaz saçlarını dağıtıp ellerini ceplerine yerleştirdi:

-Suho yanınızda sıcak bir şeyler var mı?

Bakışları Mister Kim'den önce yardımcısına kaymış ve beklenmedik bir soru yöneltmişti:

-Eee bir fikrim yok efendim. Gidip sorayım.

-Teşekkür ederim.

Suho yanlarından uzaklaştığı zaman Mister Kim ona gelecek soru için hazırlık yapıp bekledi. Ne de olsa Chanyeol'un yaptığı bir bahaneydi:

-Anlat Kim. Yalnız kaldık.

-Neyi anlatayım? Geç kalan sendin.

-Hah. Namjoon'un mekanında Yoongi'yi J'yi taciz ettiği için paketledin, J'yi alıp ormana gittin ve güzel vakit geçirdin. Onu eve bıraktıktan sonra J ödeşme amaçlı seni öptü ve korumalara yakalanmamak için erken indi. Kafan allak bullak olmuştu ve kendine bile itiraf edemesen de ondan fena halde etkilenmiştin. İşte o bok kafanla son dakika şehrin diğer ucuna buluşma ayarladın ve ben çoktan hazırlanmış mekanda seni bekliyordum.

Mister Kim cebinden bir sigara paketi çıkarıp Chanyeol'a uzatırken genç adam uzun, ince dallardan birini alıp nemli dudaklarına yerleştirdi. Ardından kendi çakmağını almak için hamle yapamadan Mister Kim onun sigarasını ateşe verdiğinde tekrar ona döndü:

-Demek dediklerimde hiçbir yanlış yok.

Ellerini cebine yerleştirip yürümeye başlayan ikiliden Mister Kim başını sallayıp nefes verdi:

-Nesin sen cin falan mı? Daha Namjoon bile öğrenmemiştir Yoongi'nin öldüğünü.

-İşim bu. Herkesin önünde olmak.

-Pft. Önde olmakmış.

-Çok konuşma Kim. J konusunu sonra konuşuruz. Şimdi gidelim de şu cesetlere bakalım.

-Konuşacak bir şey yok.

-Fikrini soran da yok.

Chanyeol gözünü kırpıp sırıtırken Mister Kim ifadesiz suratı ile yürümeye başlamıştı. Chanyeol sigarasını dudaklarının arasına yerleştirirken Suho arkadan gelip ikiliye birer bardak kahve vermişti:

-Mükemmelsin Suho. Teşekkürler.

Chanyeol kahveyi içerken Mister Kim daha hızlı yürümeye başlamış ve deponun önüne gelmişti:

-Suho sen bizimkilerin yanına geç.

-Tamamdır efendim.

Suho tekrar gidip ikiliyi yalnız bırakınca Chanyeol Mister Kim'in açtığı kapıdan depoya girmiş, etraftaki ceset kokusunu içine çekmişti:

-Berbat kokuyor Kim. Bu ne?

-O kadar da berbat kokmuyor Amerikan bebesi. Yürü.

-Piç herif.

Mırıldanarak söylediğiyle Mister Kim kahkaha atarken deponun ışıkları yanmış ve sıra ile dizilmiş 7 ceset sıralanmıştı:

-Hm.. Katliam.

-Bir bakıma evet.

Chanyeol ilerleyip cesetlerin önünden geçerken hepsinin Mister Kim'in anlattığıyla aynı olduğunu görmüştü:

-Hepsi anlattıkların ile aynı. Neyi görmemi istedin?

-Yeol.. Aptalı oynama. Lütfen.

Mister Kim derin sessiyle odayı doldururken Chanyeol yutkunup dudaklarını dişlemişti:

-Aptalı falan oynamıyorum. Doğru düzgün bir soru sordum.

-İyi o zaman. Ben de doğru düzgün cevaplayayım. Sana bu konuyu ilk konuştuğumda da söyledim. Bunları öldüren kişi Oh Sehun evet ama abimi ve diğer güvendiğim adamları öldüren o değil.

-Evet onu anladım.

-O zaman bul. Böyle öldüreni ilk defa görüyorum. Herkesin öldürme şekli farklı. Ben işkence edip kafaya sıkıyorum. Cesedin parçalarını toplarsın tek tek. Sen bıçakla öldürüyorsun. Tıpkı Miss J gibi. Yoongi adam öldürmez. Adamları yapar ki adamları da kurbanı kurşuna dizer. Namjoon da aynı şekilde. Bu kişi ya hep bıçak kullanıyordu ve ilk defa silah kullandı ya da hedef değiştirmek için kendi öldürme stilinden vazgeçip böyle öldürdü ki asla şüphe çekmesin.

Hafifçe sırıttı Chanyeol. Ardından birkaç adım atıp Mister Kim'e yaklaştı:

-İkiside yanlış, Taehyung.

Mister Kim isminin kullanılması üzerine hafif kasılsa da belli etmeden gözlerini Chanyeol'un gözlerine dikti:

-Konuş.

-Tabii. Birincisi biri ilk defa silah kullanırsa silahla boşa birkaç atış yapar ya da karşısındakini yanlışlıkla birkaç yanlış yerden vurur. Öncelikle tam kalbe atılan bir kurşun var. Biri bunu ilk seferde başaramaz. Hiçbir cesette yanlışlıkla atılan bir kurşun yok. Hepsi profesyonelce ve tek seferde.

Başını salladı Mister Kim. Ardından nefes verdi:

-Devam et.

-Edeyim Taehyung. İkincisi ise çatışma esnasında öyle hemen farklı bir stile geçemezsin. Örnek veriyorum. Şuan seninle çatışma içindeyiz.

Chanyeol geri çekilip silahını çıkardı. Aynı anda Mister Kim'de tabancasını çıkararak bekledi:

-Bir kurşun atarsam karşılık verirsin ve çatışma uzar. Bambaşka bir şekilde öldürmek istiyorsun diyelim. Azrail olman lazım. Karşında senden sonra piyasanın en iyi silah tutan kişisi var. Onu etkisiz hale getirmeden önce tüm o iyi adamları öldürecek, sonra onu katledecek. Yapma Taehyung. Boşa uğraşıyorsun. Onu bulamazsın.

Mister Kim sinirle tavandaki bir şişeye ateş edip şişenin parçalanmasını sağlarken bağırarak nefes verdi ve tabancayı masaya koyup saçlarını karıştırdı:

-Hey Chanyeol!

Tabancasını elinde çevirerek depodan çıkmaya hazırlanan Chanyeol durup titrek bir nefes verdi ve dudaklarını dişledi. Konuşmanın başından beri döktüğü soğuk terler gömleğini ıslatmış, onu rahatsız etmeye başlamıştı:

-Efendim?

-Onu bulacağım. Bulduğum zaman onu öyle pişman edeceğim ki aldığı her nefese lanet edecek.

-Umarım bulursun Taehyung..

-Bulacağım ama bulduğum zaman eğer onunla bir bağlantın varsa ya da bana yardım etmeyip onu korumaya çalışıyorsan...

Mister Kim hızlı adımlarla ilerleyip Chanyeol'un önüne geçerken buz gibi bakışlarını ifadesiz adamın gözlerine çevirdi:

-O zaman seni de silmek zorunda kalırım Chanyeol. Bilirsin ki sildiğim kişilerin sonu iyi olmaz. Şimdilik görüşürüz ve iyi geceler.

Mister Kim depodan çıkıp Chanyeol'u kendisiyle başbaşa bıraktığı zaman Chanyeol tuttuğu nefesi sesli bir şekilde verip saçlarını dağıtmıştı:

-Umarım yine bir hata yapmazsın J...

-Geçirdiğin en güzel gecelerden biri olabilir mi J? Hm, hayır. O seviyede değil hâlâ.

-Sonunda geldin Jisoo.

Adını duyduğu zaman anlık kesilen nefesi ile göğüs kafesi yanmış ve avucunda tuttuğu bıçağı fazla sıktığı için tenini kestiğini hissetmişti:

-Bana öyle seslenme dedim sana baba.

-Nerdeydin?

-Dışardaydım. Namjoon parti vermişti.

-Ne partisi? Benden izinsiz partilere mi katılıyorsun?

-26 yaşındayım. Kendi kararlarımı kendim vereli çok oldu. Ayrıca baba olduğu sadece lafta olan bir adamın burda korumacı ebeveyn rolünü oynaması fazla komik. İyi geceler Mister Kim.

Miss J elinden akan kanı elbisesinin kumaşına sürüp elini kısa süreliğine temizlesede kendini benliğini yıllar geçmesine rağmen kirli hissediyordu. Babasını o geceden sonra asla affetmemiş, her şeyi kendisi öğrenip işinde en iyisi olmuştu. İnsanların adını ağızlarına pek almak istemediği bir kişi olmuştu. Jungkook'a da o bakıp büyütmüş, onun kendisi gibi anne ve baba sevgisine muhtaç şekilde büyümemesi için elinden geleni yapmıştı ama kendisi yeterince yorgun düşmüştü ve bu yorgunluk birçok hata yapmasına yol açmıştı:

-Lanet olsun.

Odasına geldiği zaman kapıyı kapatıp hızla eşyalarını yatağının üstüne fırlattı ve sonunda aklına gelen elindeki kesiği hatırladı:

-Woah. Derin olmuş. Her neyse.

Umursamadan üstündeki silahları çıkarıp banyoya girdi ve bir duş aldı. Elinin kanaması her ne kadar zorluk çıkarsada yıllardır umursamadığı diğer yaralar gibi onu da umursamadı:

-Gecemi bok ettiğin için teşekkür ederim.

Ayna karşısında yaralarla kaplı vücudunu izlerken kıyafetlerini giydi ve hızla yatağa yöneldi. Elinin sızlamaya başlaması ile küfür edip dolaba yönelecekken aak seslerini duyup çalmayan kapıya seslendi:

-Gel Kook..

-Hey bırakta çalalım kapıyı.

Jungkook gülüşü eşliğinde içeriye girdiği zaman Miss J'de ona karşılık verip tebessüm etmişti:

-Odama dans ederek gelmen gerekmiyor.

-En sevdiğim yere geliyorum.

-Burası mı cidden? Senin odan daha güzel.

-Güzelliği mobilyalar değil içinde kalan kişi. Kore'nin en güzel kadını benim ablam ve bunun nasıl bir lüks olduğunu bilemezsin.

-Kore'nin en güzel kadını değilim ama iltifatın için teşekkür ederim.

-İltifat değil. Gerçekten.

-Elimi sarar mısın?

-Konuyu güzel dağıttın ablacım ve evet.

Genç adam ayağa kalkıp duvardaki sandığı alıp tekrar dönecekken durdu ve yeni düşen jetonu ile gözleri fal taşı gibi açıldı:

-Kim ne yaptı sana?! Söyle hemen! Chanyeol'u arayıp parçalara ayırayım onu.

-Ben yaptım Jungkook. Gel sar şunu.

Jungkook sinirle başını salladı ve ablasının yanına oturup ona bakmadan elini temizlemeye başladı:

-Babama sinirlendim.

-Yine ne dedi sana?

-Boş konuştu.

-Kendine nasıl zarar verdin? senin bıçağının keskin tarafı mekanizmalı. Sadece sen açabiliyordun onu ki bıçağıda sadece öldüreceğin an açıyorsun.

-Bu Kim Taehyung'un bıçağı.

Genç adam eli sarma işlemi bittiği zaman başını kaldırıp önce ablasına ardından yatağın üstünde duran bıçağa baktı:

-Ha?

-Evet. Gece onunlaydım.

-Ne diyorsun Tanrı aşkına? Düzgün anlat.

-Ben Namjoon'un partisine gittim.

-Evet Min Yoongi'yi öldürmeye.

-Bunu sana söylemedim ama neyse. Daha sonra Mister Kim'de ordaydı ve onun yanına geçip sohbet ettim. Min Yoongi ve Namjoon yanımıza gelip oturdular.

-Eeee? Sonra?

Miss J yatağının baş ucunda duran tabladan bir sigara alıp nemli dudaklarına yerleştirdi ve ucunu ateşe verirken yoğun dumanı içine çekti:

-Sonra Yoongi beni taciz etti.

-Ne? Umarım onu orda öldürdün.

-Hayır. Hiçbir şey yapmadım.

-Abla sen dalga mı geçiyorsun?

Miss J derin bir nefes verirken olanları özet geçerek kardeşine anlattı:

-Lanet herif. Onu benim öldürmem gerekiyordu. Özür dilerim.. Babam gibi yanında olamadım. Gerçekten özür dilerim.

-Sorun yok. Bitti gitti. Saçmalama.

Sessiz kalan Jungkook sinirden dudaklarını dişlerken gözyaşlarının yatağa düşmesine izin vermişti. Miss J tebessüm ederek onun başını tutup dudaklarını nazikçe genç adamın saçlarına bastırmıştı. İkili birkaç dakıka sarılarak bekledikleri zaman Miss J ayrıldı ve Jungkook'un siniri hâlâ geçmesede ablasının yorgun olduğunu görünce onu yanağından öpüp kalkarak kapıya yöneldi:

-Söz veriyorum kılına zarar gelmesine izin vermeyeceğim. Söz.

-Seni seviyorum Kook. Teşekkür ederim.

-İyi geceler.

Jungkook çıktığı zaman Miss J sigarasından yeni bir nefes çekmeden onu küllüğe bastırıp söndürdü ve başını yastığa koyup gözlerini kapattı:

-Onun gibi mi? Yoksa bambaşka biri mi? Zaman gösterecek J.. Kim Taehyung nasıl biri göreceğiz.


Continue Reading

You'll Also Like

12.1M 589K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
207K 21.6K 34
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
481K 55.6K 33
alfa jungkook, en yakın arkadaşının kardeşi olan omega taehyung'a deliler gibi aşıktı.
13:SAAT By the nas.

Teen Fiction

2.8K 298 11
Küçüklüğünden beridir babasının gölgesinden kaçmak isteyen fakat bir türlü başarılı olamayan Uzay Ardem en sonunda iş hayatına kolayca atılabileceği...