IRAZ (bxb)

Por onlycherrypie

74.3K 8.5K 5K

-YETİŞKİN İÇERİK- Iraz. İsminin anlamından dolayı mı uzaktı her şeye, herkese? Annesi ona bu ismi koyarken ne... Más

1. BÖLÜM: "IRAZ"
2. BÖLÜM: "BİR AKŞAMÜSTÜ..."
3. BÖLÜM: "RUH KIRGINLIKLARI, BEDEN YORGUNLUKLARI"
4. BÖLÜM: "KUZEY"
5. BÖLÜM: "ŞİFALI KARIŞIM"
6. BÖLÜM: "PUSULA"
7. BÖLÜM: "SEV SEN DE"
8. BÖLÜM: "ENDİŞE"
9. BÖLÜM: "TAZE İZLER"
10. BÖLÜM: "TAHİN HELVASI"
11. BÖLÜM: "GİTMEK İÇİN..."
12. BÖLÜM: "KIRILAN KİLİT"
13. BÖLÜM: "O YÜZDEN Mİ..."
14. BÖLÜM: "YILDIZ OLUP TENİNE DÜŞEN TÜM O GECELER..."
15. BÖLÜM: "SESİNİN BİLE GÖZLERİ VAR"
16. BÖLÜM: "YILDIZ ÇOCUK"
17. BÖLÜM: "MAYINLI ARAZİ..."
18. BÖLÜM: "TÜRK KAHVESİ"
19. BÖLÜM: "ANİDEN"
20. BÖLÜM: "BAŞLI BAŞINA BİR GİZEM"
21. BÖLÜM: "ŞARAP GİBİ"
22. Bölüm: "SÜRPRİZ YUMURTA"
23. BÖLÜM: "DOĞRULUK TOKMAĞI"
24. BÖLÜM: "TOZUNDAN VAR OLDUKLARI O YILDIZ..."
26. BÖLÜM: "HAZİNE SANDIĞI"

25. BÖLÜM: "SEVGİLİ"

2K 269 154
Por onlycherrypie

Merhabaa
🌿🌿🌿

Keyifli okumalarr
🍀

IRAZ

KUZEY 🧭

25. Bölüm:

Kuzey, üzerine geçirdiği beyaz gömlek ile çekingen bir halde giyinme kabininden çıkan Iraz'ı süzdü. Çocuğa seslenip onu dışarıya çağırmasa onun üzerindekini göstermek için dışarı çıkmayacağına emindi adam.

Iraz, pantolonunun üstünde bıraktığı, eteklerini toplamadığı gömleğin üstten iki düğmesini açık bırakmıştı. Güzel teni eski solukluğunu üzerinden attığından beri daha parlak daha iştah açıcıydı.

"Çok yakışmış sana." dedi Kuzey beğenisini en içten haliyle dile getirerek.

Iraz'ın bakışları tedirginliği beraberinde taşıyarak Kuzey'in gözlerine tutundu. "Beyazın bana yakıştığından emin değilim." diye mırıldandı.

Beyaz çabuk kirlenirdi, tozu tüyü belli ederdi. Jilet gibi ütülenmezse annesinin deyimiyle rezil bir imaj çizmesine neden olurdu.

Okul gömleği beyazdı mesela Iraz'ın, her hafta mutlaka bir yerine bir şey bulaşırdı. Harçlıklarından biriktirdikleri ile sokak hayvanlarını beslerken onlarla oynayıp kucaklaştığından beyaz okul gömleğini bazen çamur ederdi. Haylaz bir çocuk değildi ama pantolonunun içinde bir türlü durmayan gömleğin etekleri dışarı çıkar kırış kırış uçları annesinin sinirden deliye döndürürdü.

Şimdi Kuzey ona ve üstündeki salaş beyaz gömleğe öyle bir bakıyordu ki Iraz bu yaşına kadar kendisine gerçek anlamda bakıp gören ilk kişinin bu adam olduğuna emindi.

"Beyaz sana neden yakışmasın?" diye sordu Kuzey Iraz'ın beyazı kendisine yakıştırmamasına anlam veremeyerek. "Her rengi taşıyacak eşsiz bir auraya sahipsin." Az önce Iraz kabindeyken kenara ayırdığı biri koyu yeşil diğeri bordo olan iki adet gömleği koyduğu yerden alarak Iraz'ın rahatça görebileceği bir şekilde havaya kaldırdı. "Bunlar da senin bedeninde, bir de lacivertinin senin bedenine uygun olanını getirmelerini rica ettim. Üstüne denemene bile gerek yok çünkü sana yakışacaklarına eminim."

Iraz bakışlarını kaçırıp onları duyan biri var mı diye etrafına bakındı. Dudaklarının kenarını kemirip Kuzey'den gelen iltifatların kanına işlemesine izin verdi.

"Beyaz çok çabuk kirlenmez mi?" diye sordu. "Lekelenirse kolay çıkmaz."

"Endişe ettiğin, korktuğun şey gömleğin lekelenme ihtimali mi gerçekten?" Kuzey konunun gömlek olmadığına öyle emindi ve öyle temkinli konuşuyordu ki...

Iraz omuz silkti, sıkıntıyla nefesini bıraktı. "Bazen sakarlaşabiliyorum. Bir şeyler yiyip içerken üstüme dökebilirim."

"Bir şeylerden korkarak her şeyden mahrum kalmak insanın kendisine yapabileceği en büyük kötülüktür. Kendine bu kadar kötü davranıyor olman senin eserin değil, biliyorum. Ama lütfen, kendine bunu yapmaktan vazgeç."

Kuzey ve Kuzey'in aklından süzülüp dilinden çıkanlar öyle zehirliydi ki, Iraz'a tesir etmeleri için uzun dakikalara ihtiyaçları yoktu. Saliseler yeterli oluyordu etkilerini göstermelerine ve çocuğun bünyesinde bağımlılık yaratmalarına.

Iraz bu bağımlılığa vardı. Kuzey'den gelecek her şeyi kabul edecek olması onu ürküttüğü kadar adamdan kendisine bir kötülük gelmeyeceğini içten içe biliyor olmak korkularını anında silip süpürüyordu.

Kuzey'e duyduğu bu çekim, git gide artacağını hissettiği bu bağımlılık onun zararına değildi. Hayatı boyunca herkese temkinli yaklaşan bir insan olmuşken tüm temkinlerinin Kuzey söz konusuyken nasıl işlevlerini yitirdiğine her an şahit oluyordu.

Kuzey öyle bir adamdı ki Iraz ondan deli gibi etkileniyor olmasa bile adamın iyiliğine, güzelliğine, sahip olduğu karaktere muhtemelen hayran olurdu. Onu örnek alır, onun gibi biri olmak için her anlamda çabalardı.

Düşüncelere daldığını fark ederek hala kendisinden bir yanıt bekleyen adama baktı. "Tamam." dedi. "Alalım hepsini."

Adamın bakışlarındaki beğeni aklını bulandırıyordu. Iraz'a öyle bir bakıyordu ki Iraz ona böyle bakan kişi Kuzey değil bir başkası olsa o kişinin suratına kafasını gömebilirdi.

Hem çok arzulu bakıyordu kendisine, sanki tam da o anda etraflarındaki kimseyi umursamadan Iraz'ı az önce çıktığı kabine geri sokup devamlı bakıştığı dudaklarıyla akıl uçuracak bir münasebet yaşayacak gibi hem de onu kendisinden bile korumak isteyecek kadar şefkatli... Sanki Iraz Kuzey'in öpmelere ve sevmelere kıyamayacağı kadar kırılgandı da, adamın bakışlarında bunun izlerine rastlıyordu çocuk.

Tamam, duygusal olarak yara almaya oldukça müsait bir yapısı olabilirdi ama bunu tamir etmek için çabalıyordu.

Diğer yandan Kuzey'in sandığı kadar kırılgan biri değildi...

"Başka bir eksiğin kaldı mı?"

Kuzey'in sorusu ile birlikte Iraz'ın bakışları mağazanın dışına, yolun karşısında kalan kozmetik dükkanına çevrildi. Oje almak istiyordu ve göz kalemi... Ve bir de orada çalışan birilerine sorarak saçlarını eski haline nasıl döndürebileceğini öğrenmekti niyeti.

Siyah saçlar güzeldi, kendisine de yakışmıştı ama kumral saçlarını öyle özlemişti ki... Geceleri bazen gözleri doluyordu. Boyadığına pişman olduğu söylenemezdi ama artık saçlarını boyamaya karar verdiği zaman hissettiği duygular ona çok uzaktaymış gibi hissediyordu.

Amacına ulaşmıştı. Annesine bir şeyler kanıtlamaya çalışmıştı, onun dikkatini onun sözünden çıkarak, sinir olacağı şeyler yaparak çekmeyi uygun görmüştü içinde bulunduğu ruh hali sebebiyle. Şimdi ise kendi için, sadece ama sadece kendisi olarak var olduğunu hissetmek için kendisini aykırı davranışlar ile birilerinin gözüne sokmaya çalışmadan, sadece var olmak istiyordu.

Değişik davranışlar sergilemesine, dikkat çekmeye çalışmasına gerek de yoktu.

O başını çevirip bakmasa bile gözlerini üstünden ayırmayan bir adam vardı ve Iraz onun bakışlarını güven veren bir dağın gölgesi gibi üstünde hissedebiliyordu.

Sanki o dağ hiç yıkılmaz, sanki o dağa hiç kar yağmazdı. Ömrü boyunca sırtını ona dayasa, o dağ bir kere of çekmez, bir kere isyan etmezdi...

Birine böyle güvenebilmek bir insanın hayatında tadabileceği en muhteşem duygulardan biriydi. Aşktan da öte bir his olduğu aşikardı.

"Almam gereken bir şeyler daha var." dedi Iraz.

Kuzey'in gözleri Iraz'ın bakışlarının ardında bıraktığı izi takip ederek o gözlerin kadrajına aldığı yere kaydı. "Ben gömleğin lacivertini getirmelerini beklerken sen de gidip alman gerekenleri almaya ne dersin?"

Iraz, Kuzey'i başını sallayarak onayladı. Adamın kendisini anlayıp yalnız kalması için hiçbir imada bulunmadan fırsat yaratması ona bir kez daha hayran olmasına neden oldu.

Kabine geri dönüp üstündeki gömleği çıkarttı ve kendi kıyafetini giyerek yeniden kabinden çıktı. Cüzdanındaki banka kartını Kuzey'in anlam veremeyen bakışları eşliğinde çıkarıp adama uzattı ve karşılığında aldığı şey öfkeli bir bakış ve çatılan kaşlar oldu.

"Ne yapıyorsun?" dedi adam hayretle.

Iraz yutkundu. Kuzey'i öfkelendirecek bir şey yapmadığına neredeyse emindi. "Ben ihtiyacım olanları alırken sen de bu eşyaların parasını ödersin, arabanın yanında buluşuruz." diye açıkladı kendisini.

"O kartı cüzdanına geri koy ve gidip alacaklarını al." Kuzey itiraz kabul etmeyen bir sesle ve tavırla konuşuyordu. İki parça eşyayı Iraz elbette kendisi alabilirdi ancak Kuzey aralarında bu tarz şeylerin lafının yapılmayacağı aşamayı çoktan geçtiklerini düşünüyordu. "Burayı ben hallederim."

Iraz istese, Kuzey elindeki tüm imkanlar dahilinde ona dünyaları sunabilirdi...

"Benim kıyafetlerimin parasını neden sen ödeyesin?" dedi Iraz biraz şaşkınlıkla biraz da sinirlenmiş gibi bir tavırla.

"Senin niyetin bir gömlek almakken ben sana ekstra olarak üç gömlek daha almanı söylediğim için toplamda dört gömlek almayı kabul ettin. Sadece bu bile o gömlekleri sana hediye etmem için geçerli bir sebep. Ama asıl olay bu da değil, seninle benim aramda bu tarz şeylerin lafı bile olamaz. Sen bana bir şeyler alırsın ben sana bir şeyler alabilirim. Bizim aramızda o tarz bir duvar yok Yıldız Çocuk, artık yok. Biz seninle bazı şeyleri çoktan aşmadık mı?"

Iraz yanağının içini kemirdi. Elindeki kartı sıkı sıkı tutmaya devam ederken başını çevirip omzunun üstünden geriye baksa, orada aşamayacağını sandığı görünmez yolları en somut haliyle görebileceğine emindi. Ama gözlerini Kuzey'in yeşil gözlerinden ayırmadı.

Bir şeyleri aşmıştı. Hem kendi içinde aştığı hem de Kuzey sayesinde onunla beraber aştıkları ismini henüz koyamadığı bir sürü şey vardı Iraz'ın.

"Teşekkür ederim." diye fısıldadı. Bu fısıltıdan ibaret olan teşekkür hem gömlekler içindi hem de aslında gömleklerden çok daha fazlası içindi.

Kuzey'i mağazada bırakıp baharın serinliğini taşıyan caddeye adımını attığında derin bir nefes aldı çocuk. Artık aldığı nefeslerin biri için bir anlamı olduğunu biliyordu.

🌹🌹🌹

Iraz yeni aldığı kıyafetleri düzgünce katlarken bir yandan da telefonundan açmış olduğu bilimkurgu dizisini izliyordu. Gözlerini telefonun ekranından ayırıp yatağın üstüne koyduğu katlanmış kıyafetlere şöyle bir baktı, valizin içine sığamayacak kadar çok kıyafeti olmuştu artık...

Ve Iraz bunu hiç hesaba katmamıştı.

Kuzey ile beraber kendisine yakışacak gömlekler ve kazaklar denerken tüm bu eşyaları valize sığdırması gerektiğini düşünmemişti bile. Adamın gözleri denediği her parçayla ışıldarken ve adam kendisine içini ısıtacak, harika hissettirecek yorumlar yaparken Iraz bir çok şeyi unutmuştu...

Valizini toparlayıp gitmesi gerekse her şeyini valize nasıl sığdıracaktı? Birden bu düşünce karnının ortasında bir bıçak çevriliyormuş gibi bir hisle kasılmasına sebep oldu.

Buraya geldiği günden beri tek dileği geri dönmekken ve gitmek lafını dilinden bir an olsun düşürmezken şimdi valizini toparlamayı düşünmüş olmak bile canını tahmin edemeyeceği kadar çok sıkmıştı.

Diziyi kapatıp katladığı eşyaları gelişigüzel bir şekilde ağzı açık valizin içine bırakırken valize bakmamaya çalışıyordu.

Neden böyle olmuştu?

Sebebini çok iyi biliyordu aslında. Önceden gitmek için bir sebebi olduğunu sanırdı, şimdi ise kalmak için gerçek bir sebebe sahipti. Sadece bocalıyordu işte...

"Neye sinirlendin?"

Duyduğu sesle irkilerek omzunun üstünden kapının yanına, duvara yaslanmış kendisini izlemekte olan adama baktı Iraz. Ne zamandır oradaydı ve kendisini izliyordu?

Iraz kapının açılıp kapandığını duymamıştı bile, kapıyı aralık unutmuş olmalıydı. Bu bile onun bu evi ne kadar benimsediğinin bir göstergesiydi aslında. Kapısını aralık unutması, kendisini kendi evinde ve başlarda burada da yaptığı gibi odaya hapsetmiyor oluşu büyük bir gelişmeydi.

"Eşyalarımı topluyordum öyle." dedi doğrudan ne hissettiğini dile getirmeden. Adamın bakışlarının sıkıntıyla valize düştüğünü görünce yutkundu. "Yeni aldığım şeyleri falan katladım yani." diye devam etti.

Bir an Kuzey'in devamlı gitmekten bahsettiğini ve odasının ortasında her zaman hazır bir valiz ile beklediğini hayal ediverdi istemeden. Bu moralini iyice bozdu. Kendini adamın yerine koymak, kendi hareketlerini dışarıdan bakan birinin gözünden düşünmek tadını kaçırmıştı doğal olarak.

Kuzey'in gitme ihtimali sadece bir varsayımken bile canını yakıyordu, onun gitme ihtimali adamın canını nasıl yakıyordu kim bilir... Hem Iraz'ınki bir ihtimal gibi bile değildi. Tüm gerçekliği ile odanın zemininde duruyordu.

Bir sabah uyandıklarında puf diye ortadan kaybolacak, geldiği gibi aniden yok olacaktı adeta.

Kuzey'e uygulanan tam zamanlı bir işkence gibi bir şeydi bu ancak adam çocuğu tetiklememek adına ağzını açıp da bu işkenceye tek kelime edemiyordu.

Kuzey'in bir şey demeyip sadece başını sallayıp tedirgin gözlerle kendisine bakmasına içi el vermedi Iraz'ın. Adama doğru yanaşıp tam önünde durdu. "Kim geldi?" diye sordu. "Birilerinin sesini duydum da..."

Dakikalar önce alt kattan gelen bazı sesleri duymuştu, birileri kapıdan uğrayıp gitmişti. Normalde kim oldukları umurunda olmazdı ama artık bu evde ve köyde olanlara hakimdi, doğal olarak da merak ediyordu.

"Davetiye bırakmaya gelmişler. Birkaç hafta sonra düğün varmış meydanda." Kuzey göğsünde birleştirmiş olduğu kollarını çözüp yaslandığı yerden ayrıldı ve bir avucunu Iraz'ın yanağına yaslayıp parmağı ile elmacık kemiğinin üstünü okşadı.

"Havalar ısınmadan mı?" Iraz yanağındaki elin sıcaklığına doğru çekilirken farkında olmadan biraz daha yaklaştı Kuzey'e.

Düğünler ile ilgili pek bir bilgisi yoktu, sadece insanların yaz aylarını tercih ettiğini biliyordu. Henüz yağmurların tam anlamıyla kesilmediği bir dönemde açık havada düğün yapılacak olması kendisine garip geldiğinden sormak istemişti.

"Bir iki haftaya havalar iyice güzelleşecektir." dedi adam. "Sever misin?"

"Neyi?" diye sordu Iraz mayışmış bir şekilde. Gözleri kısılmıştı. Eli kolu bedeninin iki yanında öyle bomboş, amaçsızca duruyordu ve bu gerçekten rahatsız ediciydi. Kuzey'in beline dolansalar iyi olmaz mıydı?

"Güzel havaları ve düğünleri."

Iraz çekine çekine ellerini Kuzey'in belinin iki yanına yerleştirdiği sırada hissettiği heyecanla konuşmaya çalıştı. "Bilmem ki, katıldığım tek düğün kendi sünnet düğünümüzdü."

Kuzey, önce belinin iki yanına yerleşen ardından usulca beline dolanan ve bir nevi kendisine sarılan ellerle mest olurken büyük bir tepki vermemeye çalıştı. Iraz kendi isteği ile ona sokulmuş ve sarılmıştı değil mi? Teması gerçekti, kafasında kurduğu bir hayal değildi...

Çocuğun dediği şeye gülümserken onun utanışını izledi içi giderek. O da bir kolunu Iraz'a doladı, yanağını okşamaya da devam ediyordu.

Hatta teması okşamayı geçmiş daha çok çocuğu seviyormuş gibi bir hal alıvermişti. Gözleri onun yüzünde turlarken eli de boş durmuyor yanağını, çenesini, gözlerinin kenarını, şakağını, saçlarını ve hatta boynunun bir kısmını bile parmak uçlarının güzel temasıyla seviyordu.

"Tabii kendi sünnet düğününü seven nadirdir." dedi Kuzey gülümsemeye devam ederken.

"Sen neden gelmiştin?"

Kuzey yalandan kaşlarını çattı. "Hmm, gelmem için bir sebebe ihtiyacım mı olması gerekiyor? Çat kapı gelemez miyim senin yanına?"

Iraz bakışlarını kaçırıp Kuzey'in çenesine indirdi. Adamın belindeki elleri Kuzey'in kazağını kavramıştı istemsizce. "Öyle demek istemedim." dedi. "Gelebilirsin yanıma ne zaman istersen."

"Gelebilirim demek yanına ne zaman istersem... Bana açık çek veriyorsun yani? Güzel... Aynı zamanda tehlikeli." Iraz'ı kendisine çekip aralarında hiç mesafe bırakmazken halinden oldukça memnundu Kuzey. Iraz'ın buzları eriyordu, duvarları yıkılıyordu, daha başka ne isterdi?

Elbette istediği şeyler vardı, yok değildi. Ama her şeyin bir zamanı vardı...

"Neden tehlikeli?" diye sordu Iraz anlamayarak. Kuzey ailesinden çekinmiyordu ancak devamlı odasına gelmesi onlar açısından yine de sıkıntı olur muydu ki? Adam bunu mu ima etmişti?

"Seninle her an yan yana olmak istediğim için bana açık çek vermiş olman her fırsatta soluğu odanda alacağım demek oluyor. Sen ve ben, henüz değil belki ama ileride epey tehlikeli bir takım olacağız gibi görünüyor."

Iraz başta adamın dediği şeyi yine başka şekilde yorumlasa da adamın bedeninin sıcaklığı kendi bedeninin sıcaklığına karışırken ve kasıkları birbirlerine temas halindeyken onun ne demek istediğini anlayıvermişti sonunda.

"Of Kuzey..." dedi kulaklarına kadar kızardığı sırada.

"Oflanmaz sev-" Sevgiliye diyecekti neredeyse Kuzey. Onun için bu durum hoşlantıyı, flörtü geçeli çok olmuştu neticesinde. Hatta en başından beri, hiçbir zaman basit bir hoşlantı olarak adlandırabileceği şeyler değildi oğlana karşı hissettikleri.

Iraz afallayarak adama bakakaldı. "Ne?" diye sordu.

"Ne ne?"

"Bir şey diyecektin ama sustun." dedi Iraz agresif bir merakla.

"Belki hoşuna gitmez, belki erken olduğunu düşünürsün diye susmayı tercih ettim diyelim."

"Ne diyecektin?" diye sordu Iraz ısrarla.

Kuzey dudaklarını diliyle ıslattı gergince. "Sevgiliye oflanmaz diyecektim." diye çıkardı ağzındaki baklayı. Iraz'ın kaşlarının ortasında oluşan çukuru izledi yüreği ağzındayken.

Onun kendisini geriye çekmesine sebep olacak bir eylemden deli gibi kaçınıyordu ve tepkilerini büyük bir dikkatle takip ediyordu.

Saniyeler sonra Iraz'ın yüzü gevşediğinde ve dudaklarının kenarına utangaç bir tebessüm bir bahar dalında tomurcuklanan pembe çiçekler gibi yerleştiğinde Kuzey derin bir nefes aldı.

"Biz sevgili miyiz?" diye sordu çocuk fısıldayarak. Sanki sesini biraz daha yükseltse anın büyüsü bozulacak gibi hissediyordu. Kalbi göğüs kafesini öyle sert dövüyordu ki, Iraz'a orada olduğunu hatırlatmak ister gibi bir hali vardı.

Çocuğun sorusuyla başını yana doğru eğdi Kuzey. "Bir şey olduğumuz kesin." dedi. "Adını şimdi koymak zorunda değ-"

Iraz onun sözünü kesti aceleyle. "Hoşuna gitmez belki dedin ya..." dedi. "Hoşuma gitti."

Kuzey'in dudakları istemsizce kıvrıldı. Yaşadığı mutluluk gözlerine ve yüzüne yayıldı. Iraz'ın ağzından çıkanlar ile birlikte omuzlarından kalkan bir ağırlık vardı adeta. Çünkü o, çocukla aralarındaki şeye bir isim koymaya hevesliydi, hem de çok hevesliydi.

Onunla bir olmaya, biz olmaya hazırdı. Korktuğu tek şey Iraz'ın tepkileri iken çocuğun şu an verdiği tepki Kuzey için paha biçilemezdi...

"Gerçek hislerini mi dile getiriyorsun?" diye sorarken buldu kendisini emin olmak isteyerek. "Benim ne ile mutlu olacağımı düşünerek hoşuma gidecek şeyleri dile getirmek için çabalamıyorsundur umarım?"

Iraz başını salladı iki yana. "Hayır hayır." dedi. "Gerçekten, içimden geçeni söylüyorum. Hoşuma gitti. Senin sevgilin olma düşüncesi... Güzel şeyler hissettiriyor."

Kuzey derin bir nefes aldı. "Bir düşünce değil bu. Sevgilimsin artık. Hoşuna gittiğini söyledin, şu andan itibaren bu zevki benden geri alamazsın. Sana dolu dizgin gelmek isteyen yanımı tutmam için pek bir sebebim kalmamaya başladı. Çok hızlı gidersem, seni ürkütürsem beni durdurmaktan çekinme."

Iraz onu anlamaya çalışarak dikkatle dinledi. "Başta korkuyordum." dedi.

"Benden mi?"

"Sana kapılmaktan. Sana karşı bir şeyler hissetmekten. Ama çok geçti, çünkü zaten bir şeyler hissetmeye başlamıştım."

Kuzey gözlerini kapatıp başını geriye atarak gülümsedi, ardından gözlerini açıp "Vay canına." dedi hayretle. "İtirafların göğsüme saplanıyor resmen."

Iraz adamın yüzündeki mutluluğa baktı uzun uzun. Kendi yüzünde de içindeki mutluluğu yansıtan huzurlu bir ifade vardı.

Şimdi boyları arasında azıcık bir fark olan adamın dudaklarına erişmek için parmak uçlarında biraz yükselse ve sevgili oluşlarını masum, küçük bir öpücükle mühürlese çok mu erken olurdu?

Daha önce biriyle öpüşmemişti. Deli gibi merak ediyordu. Merak ettiği şey biriyle öpüşmek değildi, Kuzey ile öpüşmek nasıl hissettirirdi? Asıl soru buydu...

Adamın dudaklarına bakarken onun gözlerinin de kendi dudaklarında olduğunu alev alev yanan ve adamın bakışları altında adeta ezilen dudaklarından anlayabiliyordu.

Kuzey onu adeta gözleri ile zaten öpüyordu... Bir bakış bir insana öpüşüyormuş gibi hissettirebilir miydi? Kuzey'in bakışları Iraz'a bunu yaşatıyordu işte.

Iraz'ın bilmediği bir şey vardı. O da, kendisinin de Kuzey'e aynı şekilde hissettiriyor oluşuydu...

"Şöyle bakma şimdi... Yapma bunu." Kuzey gözlerini yumup başını yeniden hafifçe geriye atarak aralarındaki çekimi biraz olsun azaltmaya çalıştığı sırada arkasında kalan kapı tek bir tıklamanın ardından bir anda açıldığında kapı sertçe adamın geriye doğru yatırmış olduğu başına ve sırtına çarptı.

"Hih!"

Deniz'in şaşkın nidası duyulurken Iraz endişeyle geri çekilip Kuzey'in acıyla buruşmuş suratına baktı. Adam bir elini başının arkasına atmış sertçe ovuşturuyordu.

İkisi kapının önünden çekilince Deniz odanın içine doğru adımladı. Bir elini ağzına örtmüş az önce yaşanan andan dolayı irice açılmış gözlerini korkuyla abisinin ve Iraz'ın üstünde gezdiriyordu. Diğer elinde karnına bastırdığı bir şeyleri sıkı sıkı tutuyordu.

"Abiciğim yavaş, yavaş güzelim benim."  Kuzey kızı daha fazla ürkütmemek adına büyük bir tepki vermekten kaçınıyordu ama canı acımıştı sertçe açılan kapı yüzünden.

"Çok özür dilerim abi. Off, nasıl tak dedi öyle ha?" Parmak uçlarında yükselip abisinin başının arkasına dokundu narince. "Valla Iraz'ı odanın öteki tarafına uçurdum sandım. Sana da kıyamam da, iyi ki Iraz yoktu kapının arkasında. Hay Allah'ım ya."

Iraz gülecek gibi oldu ama Kuzey'in acı çeken yüz ifadesi buna engel oluyordu. "İyi misin?" diye sordu az önce sarmaş dolaş olduğu adama. Onun yakışıklı yüzü acı çekerken bile güzel görünen tek yüz olabilirdi.

Az kalsın Deniz'e o halde yakalanacaklardı ve Iraz bundan çekinmediğini yeni fark ediyordu. Deniz onların birlikteliğine karşı gelecek, kötü düşüncelere sahip biri değildi. Hatta onun öğrenmesini bile isterdi Iraz. Böylece onun yanında rahat davranabilirlerdi.

"İyiyim iyiyim." diye cevap verdi çocuğa Kuzey.

"Kapı ağzında ne yapıyordunuz ki ikiniz birden?" diye soran Deniz, Iraz ve Kuzey'in sessiz bir bakışma yaşamasına neden oldu.

"Konuşuyorduk abiciğim, konuşuyorduk." Bunu söylerken gözleri Iraz'ın dudaklarına kaymıştı ve neredeyse öpüşmek üzere olduklarını düşününce karnına düşen sıcaklığa hayret etmişti.

Hiç öpüşmemiş bir adam değildi, daha önce ilişkileri elbette olmuştu. Ama hiç kimse onu sadece öpüştüklerini düşündüğünde bile tahrik edecek kadar etkilememişti.

Iraz'ın hayali bile böyle kuvvetli etkilere sebep oluyorsa ona gerçekten dokunmak, onu öpmek, onu sevmek, onunla saatlerce sevişmek Kuzey'e neler yapmazdı?

Onun farkında olmadan ıslatıp dişleri ile ezip durduğu güzel dudaklarını gerçek anlamda zedeleyebilecek bir istekle kavruluyordu Kuzey şimdi... Başının arkasındaki acı ya da kardeşinin yanında oluşu bile gözlerindeki arzulu bakışın değişmesine engel değildi.

"Sen neden gelmiştin?" diye sordu kardeşine kara zorla.

Deniz az önce yaşanan ufak kazayı çok çabuk unutarak hevesle karnına bastırdığı plastik çanağı ve içindeki fırçayı meydana çıkardı. "Irazko'nun saçlarını boyayacaktık!" dedi heyecanla.

Iraz'ın kumrala dönmesini Iraz'dan çok isteyen biri varsa o kişi Deniz'den başkası değildi...

Kuzey de bunu isteyenlerden biriydi ancak Iraz gibi onun da endişeleri vardı. "Saçlarına bir zarar vermez boya, değil mi?" diye sordu bu yüzden ilgiyle.

Deniz cıkladı. "Sorup soruşturmuş en doğal içerikli ve kendi saç renginde olanını bulmuş bizim oğlan. Hiçbir şeycikler olmaz."

Başını aşağı yukarı salladı Kuzey. "Yardım edebileceğim bir şey var mı?" diye sordu. "Ben de boyayabilirim aslında."

Deniz kendini tutamayıp güldü. "Abi sen ne anlarsın Allah aşkına saç boyamaktan?"

"Anlamıyor olmam öğrenemeyeceğim anlamına gelmez değil mi güzelim?"

"Iraz karar versin bence." Deniz beklentiyle Iraz'a döndüğünde çocuğun dikkatli bakışlarının abisinin üzerinde olduğunu gördü. "Irazko?" dedi onun dikkatini çekmek amacıyla.

İrkilen Iraz Deniz'e dönerken "Hmm?" diye sordu.

"Abim saçını boyamak istiyor, senin için sorun olur mu?"

Iraz başını iki yana salladı. "Benim için fark etmez, Kuzey boyayabilir." dedi hevesli görünmemeye çalışarak. Ama elinde değildi, heyecanlanmıştı.

Kuzey'in parmaklarının saçlarının arasında dolaşacağını onları eski haline getireceğini düşünmek içinin kıpır kıpır olmasına neden oluvermişti.

Kuzey Deniz'den saç boyama konusunda incelikleri dinlerken Iraz bir hayal bulutunun ardında onların sesini oldukça kısık bir şekilde işitiyordu. Güzel bir gülümseme dudaklarında asılı kalmıştı, kardeşini dinleyen adamı hülyalı hülyalı izlerken gülümsemeye devam ediyordu.

Az önce sevgili olduklarını ilan ettikleri adam biraz sonra saçlarını boyayacaktı...

✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨

Özleştikkkk miiii?
💖

Umarım bölümü beğenmişsinizdirrr
🌺😌🌺

Aralarındaki şeye bir isim koyma vakitleri gelmişti ve geçiyordu...
Onlar sadece flört eden iki kişi olamayacak kadar derin hislerle dolu olduklarından artık sevgililerr
🌹☺️

Ve alevlenen başka duygular da var...

Sevgili Iraz ve Sevgili Kuzey'in birbirlerine nasıl yaklaşacağını göreceğiz bakalımm
✨✨✨

Gelecek bölümlerde görüşmek üzeree
🧭🧭🧭

Seguir leyendo

También te gustarán

3K 59 6
Toplum ve sosyal ilişkilere yönelik deneme yazıları içermektedir.Günlük hayatta göze çarpmayan bir çok konuya değinen eser, ufkunuzu genişletmenize y...
Kayıp Parça Por Rabikce

Ficción General

112K 9K 16
Balım. Kalabalık bir ailenin en küçük üyesiydi. Babasının göz bebeği, abilerinin prensesi. Ancak annesinin hataları yüzünden hayatı bir anda değişti...
7.9K 1K 55
TAMAMLANDI ✓ Yıldızlararası savaşlar çağında, her yakın dövüş mecha savaşçısı, savaşta birbirlerini korumak için uzun menzilli bir keskin nişancı mec...
12K 842 10
Kırık bir kalbin tamir edilmesine gerek yoktur.Belki sizin parçalarınız başka birinin kalbine tam oturabilir.