MESELE AŞK DEĞİL

By MozaikKule

4K 350 138

"Seni seviyorum Ay çiçeği." "Seni Allâh için seviyorum Ali." "O Ali sana kurban olsun." Oldun Ali'm sen beni... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
5.Bölüm

4. Bölüm

929 76 49
By MozaikKule

Bismillahirrahmanirrahim

^^^^^^

Allah'ım neden kendi kardeşimizi kendimiz seçemiyorduk ki? Öyle olsaydı Emre'yi yine istermiydim bilmiyorum. Ama kesinlikle onun için bir beyin isterdim.

"Senin beyninin yerinde miden mi var ya?" Sinirli çıkan sesime inat onaylar gibi başını salladı. Tam bir şey diyeceği sırada kapının çalması ile hemen birbirimize baktık. Bu kadar hızlı gelmiş olması imkansızdı. Emre yanımdan hızla geçerek dış kapıya yöneldi ve vakit kaybetmeden kapıyı hemen açtı. Gözlerim kapıda bana bakan gözlere çevirdiğim anda aklıma peçem geldi ve hemen arkamı döndüm. Yüzümü şu an görmesi uygun olmayacaktı. Başımdaki örtü ile yüzümü hızla kapattım ve hızla yönümü merdivenlere dönerek koştum ve odama çıkana kadar arkama bakmadım.

Odama girdiğim gibi hemen örtümü düzenledim ve peçemi takarak odadan çıktım. Kendime bakacak zamanım yoktu çünkü bana ne diyeceğini merak ediyordum. Aşağı kata inene kadar kalbimin sesi kulaklarımda attı. Salona girdiğim gibi onu gördüm. O ise zaten bana bakıyordu. Gözlerinde büyük bir anlam vardı ama ben hala onu çözebilmiş değildim. Nasıl olurdu da bir adam bu kadar anlamlı bakardı?

Kalbimin sesini duyamadımda anladım aşık olduğumu. Yavaş adımlarla odaya girdim ve tam karşısındaki koltuğa oturdum. Emre etrafta görünmüyordu. Baş başa kalmamız uygun değildi. Bu yüzden oturduğum yerden kalktım. Tam bir adım atacağım sırada kapıda Emre belirdi ve geri adım atarak kalktığım koltuğa geri oturdum.

"Dilay?"

"Efendim." Yüzüne bakacak cesaretim yoktu.

"Seni Allah için seviyorum. Çünkü Allah kalbime seni yazdı." Yüzümü görmeyen bir adamdan bunları duymak çok garipti. Bir an yüzümdeki peçe ağır geldi. Sanki yüzümü ona göstermem gerekiyordu. Ama hala emin değildim.

"Mesajını okudum ama cevap veremedim. Neden geldin?" Bir sevgiye layık olmak nedir bilmiyordum. Daha doğrusu bir adamın sevgisine layık olmak nedir bilmiyordum. Babasının yıllarca sevdiği ve gözü gibi büyüttüğü bir kızdım ben. Şimdi nasıl babamdan başka bir adamı severdim? Allah o kalbe o sevgiyi koyunca seviliyordu ama sanki benim kalbimin kilidi paslanmıştı.

"Mesele aşk değil. Ondan geldim."

"Nasıl yani?" Kafam zaten karışıktı neden kalbimide karıştırıyordu ki?

"Seninle evlenmemim sebebi aşk değil Dilay." Tam lafını bitirdiği sırada odanın içinde ikimizden de olmayan birinin sesi yükseldi.

"Ulan sen salak mısın? Niye taksit taksit söylüyorsun? Beyinsiz ya!" Emre'nin bağırtısı kulaklarımda yankılansa da ona hiçbir şey demedim çünkü bu konuda haklıydı. Kafamı yerden kaldırarak karşımda bana gözlerini dikmiş olan adama baktım.

"Özür dilerim bende heyecanlıyım. Ne dediğimi bilmiyorum." İçimden bu çocuksu ve masum hallerine gülmek gelsede kendimi sıktım. "Mesele aşk değil." Emre'nin bu sefer fısıltısı duyuldu.

"Meselene sokayım." Onu duymazdan geldim ve geri bütün konsantremi Ömer'e verdim.

"O zaman mesele ne?"

"Mesele senin ile güzel bir nesil." Yanaklarımda ve kalbimde hissettiğim ateş kafamı yere eğmeme neden oldu. Böyle bir itiraf beklemiyordum. Erkek kardeşimin burada olması ise ayrı bir meseleydi. "Dilay?" Benden bir cevap beklediğini biliyordum ama dilim tutulmuştu. Nasıl cevap verecektim ki?

"Aynen abisi evlenince yaparsınız. Şimdi kalk git şurdan benim asabımı bozma. Gecenin bir yarısı gelmiş 'Misili sininle gizil bir yivi kirmik' azına burdan çakarım görürsün. Evlenmeden olmaz." Emre'nin sözü üzerine kafamı hızla kaldırıp ona baktım. Adam sanki bana ahlaksız bir teklif sunmuş gibi davranması beni şok etmişti. Neden bu kadar salak bir kardeşim vardı ki?

"Siz beni yanlış anladınız. Benim amacım asla o yönde değil. Sadece kendimi ona açıklamak istedim. Onu ne kadar istediğimi bilmesini istedim." Ömer'in sözleri ne kadar kalbime dokunsa da şu an başka bir derdim vardı. Yanan yüzüm ve Emre'yi öldürme hissi.

Oturduğum yerden yavaşça kalktım ve yüzümü Ömer'e döndüm. Gözlerimin tam içine bakıyordu ve bu çok yanlıştı. Kafamı geri yere eğerek göz temasımızı koparttım. "Sizi anlıyorum. Ama bu saatte bir genç kızın evine gelmeniz uygun değil. Lütfen bunları nikahtan sonra konuşalım." Ona bakmayı ne kadar istesemde bu yanlıştı. Onun yerine hemen önüme bakıyordum. Birinin yavaşça kalktığını hissetmem ile yavaşça başımı yukarı kaldırdım ve onun önümde duran uzun bacakları ile karşılaştım.

"Nikahı en kısa sürede halledeceğim. Hayırlı geceler." Bir şey dememe fırsat vermeden önümden gitti. Emre'nin bana baktığını hissetsem de dönüp ona bakmadın. Onunda yanımdan gittiğini hissedince yavaş adımlar ile odama çıktım. Bazen yalnız kalmak insana iyi gelmiyordu. Şimdi yanımda olmasına ihtiyacım olan kişiler vardı. Bu güzel haberi paylaşmak istiyordum ama çevremde şu an kimse yoktu.

Odama girdiğim gibi kapıyı kilitledim ve üzerimdekinleri bit çırpıda çıkarttım. Saçlarımı özgürlüğüne saldıktan sonra hemen yatağıma girdim ve yorganı çeneme kadar çektim. Belki uzun bir hikayemiz olacaktı belkide kısa. Bunu sadece Allah bilirdi. Ama Allah'tan tek dileğim bu hikayenin uzun olmasıydı. Kısa biten hikayeleri sevmiyordum.

Babamlar bu gece gelmeyecekti, Emre'nin nereye kaybolduğunu bilmiyordum ve ilk defa kendimi bu kadar yalnıi hissetmiştim. Bir insanın canını en çokta çevresinde bir sürü insan olupta kafasını koyacak omzunun olmaması yakarmış.

Ayaklarımı kendime çektim ve kollarımı bacaklarımın etrafına dolayarak cenin pozisyonunda kendimi uykunun kollarına teslim etmeye çalıştım. Teslimiyetimi bozan şey ofamın canımından gelen bir ses oldu. Bir anda gözlerimi açarak oda da dolandırmaya başladım. Etrafın karanlığı sanki içime işlemişti. Yavaşça yatakta doğruldum ve cama bakmaya başladım. Aynı ses bir daha gelince yerimden bir hışım ile kalkarak hemen örtümü başıma örttüm ve peçemi bağladım. Üzerime ise hemen feracemi takarak cama koştum ve perdeyi açtım. Açmam ile bana gülümseyerek bakan bir çift göz görmem uzun sürmedi. Camıma yapışmış bir halde bana sırıtan Ömer ile bir kaç saniye bakıştık.

Dilim tutulmuştu. Evimiz iki katlıydı ve üzerinde durabileceği hiçbir şey yoktu. Hemen pencereyi açtım. "Deli misin sen? Ne işin var burda?" Sesini en düşük tonda kullanarak ona kızdım. O ise sanki ona cilve yapıyormuşum gibi bakıyordu gözlerime.

"Karım yapmaya geldim seni." Soğuk kafasına vurmuştu galiba?

"Ne?" Şaşkın çıkan sesime karşılık güldü ve ayaklarını içeriye girdirdi ve pencereye oturdu.

"En kısa zamanda nikah kıyacağım dedim ya bu gün pofuduk terliklim. En kısa zamanda şimdi işte. Hadi imam aşağıda şahitler ile bekliyor." En kısa zaman derken bu kadar kısa bir zaman olacağını tahmin etmemiştim. İmam aşağıda mı bekliyordu? Gözlerim şaşkınlık ile açıldı ve bana sırıtarak bakan adama baktım.

"Ne?"

"Sen başka kelime bilmiyor musun? Hadi çabuk!" Bir anda beni feracemden tutarak kendine çekti. Bedenlerimiz birbirine değmemişti ama o kadar yakındık ki aldığı nefesleri peçemde hissedebiliyordum. "Sen bana helal olmadan sana dokunmayacağım merak etme. Sadece ben ineceğim ve sende arkamdan geleceksin tamam mı?" Ona hayır demem gerekiyordu. Ama içimden hiç diyesim de gelmiyordu. Sadece başımı salladım ve bir adım geri çekildim. Yüzüne bakmak istesemde bunu şu an yapamazdım.

Ayaklarını geri dışarıya çekti ve bir anda bana arkasını döndüğü gibi kendini pencereden aşağı bıraktı. Korku kalbimden başlayarak bütün vücudumu ele geçirdi. Ellerimin ve diz kapaklarımın korkudan titrediğini hissetsem de hiç bir şey yapamadım. Gözlerimin önünde giden bedeni ve içimde kalan korku ile öylece bekledim.

"Dilay hadisene!" Aşağıdan yükselen Ömer'in sesi ile kendime gelerek pencereye doğru sarsak adımlar ile ilerledim ve hemen pencerenin önünde durdum. Aşağıya yavaş yavaş eğildiğimde bana bakan beş adam ile karşılaştım. Birisi ilk gördüğüm anda kalbimi fetheden adamdı, bir diğerinin üzerinde sarık ve cübbe vardı. Diğerlerine bakmamıştım bile.

"Geliyorum." Sessiz çıkan sesimi duyduğunu biliyordum o yüzden bir karşılık beklemedim ve sağ ayağımı pencerenin dışına bismillah diyerek uzattım.

"Gözünü yukarı kaldıranın gözünü oyarım!" Aşağıdan yükselen sinirli ses ile ayağımı geri kendime çektim. Altımda geceliğim vardı ve bu utanç vericiydi. "Dilay bakmıyorlar güzelim. Hadi in." Ömer'in sesi ile ayağımı geri uzattım ve bu sefer kendimi çekerek diğer ayağımıda dışarıya çıkarttım. Aşağıya baktığımda kollarını açmış beni bekleyen adamı gördüğümde içimde anlamsız bir güven oluştu. "Atla!" Emir veren sesi ile kaşlarım çatıldı. Ona kendimi teslim edecek değildim. Ayağımı koyacak bit yer aradığım sırada birinin arkamdan itmesi ile kendimi ilk başta hava da sonra da kolumun ani acısı ile yerde buldum.

"Ablaa!" Emre'nin yükselen sesi kulaklarımda yankılandı. "Kız ölmedin değil mi? Cesaret vereyim dedim canını veriyordun." Yattığım yerden birinin beni kaldırdığını hissettim ve kendimi sıcak kollarda buldum. Kokusu çiğerlerime dolarken kendimi iyice ona bıraktım.

Haramlık duygusu bir anda içime doğduğu an ise onu bir hışım ile itmem bir oldu. Onu itmem ile beni bıraktığı için bu sefer kendimi yeniden düşmüş bir şekilde bulmam çok uzun sürmedi. Kolumun acısı daha geçmemişken kalçama giren ağrı ile bu sefer gözümden bir damla yaş düştü.

"Dilay güzelim iyim-" Ömer'in sesini bölen şey babamın bütün mahalleyi inleten sesi oldu.

"KIZIMIN YERDE NE İŞİ VAR ULAN?"

^^^^^

ELHAMDÜLİLLAH

Bölüme oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım. Bundan sonra bölümler bu uzunlukta sık sık gelecek. Yazım yanlışı olursa belirtelim. Hayırlı RAMAZANLAR

Continue Reading

You'll Also Like

67.5K 8.8K 19
Mahalle düğününde evlerine hırsız girdiğini duyan Müzeyyen, daha bir ay önce aldığı son model bilgisayarını kurtarmak için koşarak eve gelir. Eve gel...
7.1M 411K 84
Sevdiği çocuk yerine yanlışlıkla okulun serserisine yazan Ece, başına çok büyük bir bela aldığını fark ettiği an onu engeller. Fakat her şey için ço...
2.3M 135K 49
Wattpad'de 'Güzel Zaafsın!' adıyla yayınlanan ilk kitaptır! Bir asker ve yârinin hikayesi... "Asker sevmek..." dedi, "Öyle her kadının harcı değildi...
25.5M 908K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...