ÖLÜMSÜZ ÂŞK| Yarı Texting

נכתב על ידי hayat2300

1.6K 748 562

Argo ve küfür içerir!!!! ... Komaya girince hayatı tamamen değişen bir kızdan geçmişe araklanan bir kitap. El... עוד

[1] Anonim🦋
[2] Söz🦋
[3] Basketbol Maçı🦋
[4] Bazı Aşklar🦋
[5] Bekleyişler🦋
[6] Tulumba tatlısı🦋
[7] Kavga🦋
[8] Voleybol Maçı🦋
[9] Plan🦋
[10] Papatya & Kelebek🦋
[11] Geçmişin Tozlu Rafları🦋
[13] Ömer🦋
DUYURU 📢
[14] Sinir Krizi🦋

[12] Yetimhane🦋

43 32 0
נכתב על ידי hayat2300

Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen❗
Keyifli okumalar
...

(Yetimhane)

(25.07.2014)

"Hey topu atsana" diye bağırdı çocuklardan biri. Bir kaç çocuk bahçede toplanmış futbol oynuyorlardı ancak uzaktan onları izleyen çocuktan habersizlerdi. "Ne yapıyorsun burada." Çocuk duyduğu tiz kız sesiyle beraber maçı izlemeyi bırakıp kafasını yanı başında bulunan sesin sahibine çevirdi.

"Maçı izliyorum" dedi çocuk kısa bir cümleyle. İkisi de küçüktü. "Neden? Gel benimle oyna" diye bir öneri sundu kız. "Ben kız oyunları oynamam havin git başkalarıyla oyna" havin çocuğun elini tuttu ve hafiften çekti. "O zaman uyut uykum geldi." Çocuk diretmedi ve ayağa kalktı. Zaten burada dursada oyun oynayamıyordu. Oynamak istese de oynatmıyorlardı. Odaya geldiklerinde kapıdan girip havinin yatağına yöneldiler. İkisi de yatağa oturdular.

Çocuk kafasını yatak başlığına yasladı ve kafasını göğsüne koyan kıza çevirdi. Havin'in saçları çocuğun göksüne yayılmıştı. "Saçlarını örelim mi?" dedi dayanamayarak. En sevdiği şeylerden biriydi saç örmek.

"Tamam" dedi ve ayaklandı havin.

Çocuk komidin'in çekmesinden bir tarak çıkardı. Tarağı kızın saçlarından hafifçe aşağıya doğru çekti. "Sence büyüyünce nasıl biri oluruz?" dedi havin. "Bimem" dedi çocuk ve tarağı başka bir taraftan geçirdi. "Ben çok zengin olmak istiyorum. Çok" dedi ve iki kolunu da açıp havaya kaldırdı. Çocuğun dudaklarında bir tebessüm belirdi.

"Bende" dedi çocuk.

Kızın saçları adeta rapunzeli andırıyordu.

İkisi de konuşmadı. Kız saçlarının örülmesini bekledi çocuk ise onun saçlarını zevkle ördü. Yetimhane kapısından giren çocuklar geç olduğu için yataklarına girmişlerdi. "Bitti" dedi ve elinde bulunan papatya desenli tokayı saçın ucuna taktı. "Teşekkürler" dedi ve çocuğun yanına kıvrıldı. "Bu gece burada yatabilirmiyim senin içinde sorun yoksa" çocuk geriye çekilerek kıza yer açtı.

Havin yastığın ucuna kıvrılarak uyudu. Çocukda onun yanına kıvrıldı.

İkisi de uyumuştu.

Tüm çocuklar uyumuşlardı.

Çocuk kolundan sarsıtılarak uyandırılmaya teşvik ediliyordu. "Kalksana be çocuk! ne uyku varmış be sende de" çocuk gözlerini ovalayarak açttı. Etraf yeni uyandığından olsa gerek bulanıktı. "Neler oluyor?" dedi esneyerek. Kolundan bir kol tutuldu ve çekildi. "Bırak!" diye bağırdı ancak bağrılmaya fısat kalmadan ağzı kapatıldı.

Etraf karanlık olduğu için onu göremiyordu. "Bağırırsan açmam" dedi çocuğa. "Önce odadan çıkalım sana anlatacağım" dedi ve çocuğun kafasını salamasıyla elini ağzından çekti. "Kimsin?" dedi çocuk. "Müdür seni çağırıyor" müdür mü? olamaz.

O gün bugün olmalıydı onunda gitme vakti gelmişti.

"Lütfen bana iki dakika ver! lütfen!" kadın itiraz etti "hayır! müdür çağırıyor. Odaya gitmezsen olanlardan sen sorumlu olursun." çocuğu arkasından itti.

"Havini son kez görüp gideceğim lütfen" yanağına süzülen yaşlar ardı ardınaydı.

"Tamam ama mesajını kağıda yaz ben ona veririm." Çocuk eli ile yanağından süzülen yaşları sildi. "Söz mü?" diye sordu. Kadın elini arkada bir işaret haline getirip "söz" dedi.

Oysa o vermeyeceğini anlatmıştı, onu sahte bir söz cümlesi ile kandırmıştı.

Çocuktu nereden bilebilirdi.

Kadın cebinden bir kağıt çıkardı ve kapıdan çıktılar. Koridorun açık ışıkları, çocuğun loş ışığa alışmış gözlerini yakmaya başladılar. Bir kaç dakikadan sonra gözlerini açtı ve ona kağıt uzatan kadına baktı.

Arife ablaydı.

Müdür sadık yardımcısı olan Arife abla.

"Hızlı yaz" dedi arife abla.

Genelde çocukları sevmezdi onlardan tiksinirdi, nedensizce. "Tamam" dedi ve kağıt ile kalemi hızlıca alıp kağıda birşeyler yazmaya başladı. 8 yaşındaydı ve o yazı yazmyı biliyordu çünkü o yetimhaneye gelmeden öncelerinde okulda okuyordu zaten.

Yaşıtları okumayı yeni sökse de o zaten biliyordu.

Kağıda yazacakları bitince katlayıp kadına geri uzattı. "Uyandırmadan ver olurmu Uyanmasını istemiyorum" kadın sabır çekti ve çocuğu yukarıya çıkan merdivene doğru itti.

"Tamam tamam ne uzattın be çık yukarı." Çocuk ikiletmeden yukarı çıktı.

Müdürün odasına geldiklerinde kapıyı tıklatıp içeri girdiler. İçeride bir kadın ve bir erkek karşılıkı oturuyorlardı. "Gel çocuğum gel" dedi müdür sevimli olmaya çalışarak. İşin ucunda para olunca nasılda insana dönüyordu yılan kadın.

Adeta deri değiştiriyordu.

Ses çıkartmadan gidip kadının yanında bulunan boş koltuğa oturdu. "Ay nasıl tatlı baksan faruk" dedi kadın onun yanağını sıkarak. Müdür boğazını temizledi "parasını konuşmuştuk zaten çocuk bu 8 yaşında okuma yazmada biliyor iş çıkartmaz size. Okutmaya masraf yok." dedi ve ellerini masada birleştirdi. "Adın ne senin" diye sordu kadın.

Çocuk cevap vermedi.

Faruk bey cebinden çıkardığı kağıdı imzalayıp masaya bıraktı. "Çocuğu bende sevdim iki katını veriyorum." Müdürün gözleri para aşkıyla fal taşı gibi açılınca önce arife ablaya baktı sonra ise senedi alıp çekmeceye attı.

"Paranın lafı mı olur canım sizde. Çocuğu yetim kalmaktan kurtardınız. Teşekkürler faruk bey" elini uzatı ve faruk beyin elini sıktı.

Çocuk bu süre boyunca çıt çıkarmadı. "Evimize gidelim mi?" dedi çocuğa.

Ses çıkarmadı.

Müdür faruk bey ve songül hanımı arabaya uğurladı. Çocuk ile son kez konuşak için izin alıp çocuğa yöneldi. "Bana bak velet! sakın olaki olay çıkartıp beni rezil etme yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim" dedi adeta tıslayarak.

"Havine iyi bakın" dedi çocuk onu duymazdan gelerek.

"Ah tabi canım sen meraklanma" dedi sesli bir şekilde.

Çocuğun arkasında bulunan yeni aile ve hayatı onun umrunda bile değildi. Müdür son kez çocuğun kulağına tıslayarak cümlenin devamını getirdi

"o da senin gibi bir aileye gidecek"

dedi ve çocuğu kollarından tutup sıkıca sarıldı. "Ah evladım ne çok özlüyeceğiz seni" dedi müdür yalandan ve önünde bulunan aileye baktı.

Çocuk istemeye istemeye sarılmıştı müdüre. Bir anne şefakti ile sarılmamıştı zaten. Bir elvada eder gibi de sarılamıştı. Adeta defol git buradan der gibiydi. Birinden daha kurtulduk der gibiydi zaten. Müdür geriye çekilince çocuğun kolundan tutup bir çöpmüş gibi attı ailenin önüne. "Hadi oğlum evimize gidelim" dedi songül hanım ve çocuğun elinden tutup arabaya bindiler.

Araba bahçeden çıkınca son kez baktı arkasında kalan eve. Havine ne olucaktı? kimin saçlarını örücekti? kiminle oynayıp, kiminle kitap okuyup, yemeğini paylaşacaktı. Kim bakacaktı havine? kim onu yatıracaktı? aklında çokca cevapsız soru vardı ve o sadece yetimheneye bakıyordu.

Dolunayın aydınlattığı yetimheneye.

Çocukluk arkadaşının bulunduğu yetimhaneye.

Bir adet kuru ekmeği zor bulsada hep gülüp eğlendiği yetimhaneye.

Çokca kilerde, ekmek aldığı için kaldığı yetimhane.

Bir veda ile ayrılamadığı arkadışının bulunduğu yetimhane.

Yanında bulunan kadına ve önde oturan adama baktı. Şimdi bir ailesi mi vardı yani?

Tanımadığı bir evde nasıl yaşayacaktı. "Adın ne çocuğum?" dedi önden Faruk Bey. Yanında bulunan songül hanım çocuğun saçlarını karıştırdı ve tepesine bir öpücük bıraktı.

"Hadi oğlum söyle bakim hı" dedi songül hanım şefkatle. Çocuk tepesinde bulunan songül hanımın şevkatine yenik düştü.

"Deniz" dedi çocuk.

Songül hanım çocuğa sarıldı "faruk ben bu adı çok sevdim. Deniz Yamaç. Sana çekecek tıpkı sen olucak" ne umutlu konuşmuştu songül hanım.

"Tabiki öyle olacak gülüm. Çocuğumuz olmayabilir ama bu da onun çocuğumuz olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Seni çok güzel yetiştireceğim oğlum" ne uzun zaman olmuştu oğlum kelimesini duymayalı. Sahiplik ekini kullananı. Deniz de songül hanımın sarılışına karşılkk verdi ve kafasını songül hanımın göksüne yasladı.

"Arkadaşım orada kaldı" dedi deniz.

Aklından bir saniye bile çıkmamıştı ki zaten. "Onuda alırız yanımıza oğlum." Deniz bu yeni aileyi çok sevmişti.

Hem havinde gelecekti o aileye.

"Hele bir şarkı açta dineleyek faruk" dedi songül hanım. "Mahsun Kırmızıgül açıyorum ama" dedi Faruk bey ve radyodan bir ahmed kaya türküsü arabayı doldurdu taştı.

Deniz kafası gömülü olan yerin o kadar sıcak ve şevkatli olduğunu yeni fark etmişti. Yatmadan son kez duyduğu şarkının bir parçası ağlama isteği uyandırmıştı onda.

Karanlık gecenin her sabahında
Ölüm kol geziyor dört bir yanımda
Belki de son günüm çıkmam yarına
Umutlara tutundum ağlama anne

Duvarlar misali çöktü üstüme
Dertlerin altında kaybolmuşum ben
Kapanmayan bir aşka narin içimde
Siyah beyaz aşkların yalnızlığıyım ben

Bugün de ölmedim anne
Umutlarım sarıldım ben
Bilsen ne zordayım şimdi
Yanımda olsaydın anne
...

Geçmişimiz geleceğimize benzemek zorunda değildi,
bunu o gün anlamıştı
Deniz Yamaç

🦋

{2 gün sonra}

(Günümüz)

"Şu kolunu da geçir bakalım" dedi havin. Elinde bulunan ceketin bir kolu ela'nın kolundayken diğerini ise giymek üzereydi. "Ya havin çocuk muyum ben allah aşkına ya" dedi Ela.

Ceketi giyince fermuarı yukrı kadar çekti. Yataktan daoğrulup tek ayak üzerinde zıplamaya başladı. Bir ayağında ayakkabı varken diğerinde yoktu. "Kız dikkat et düşeceksin" ela düşer gibi olup gerileyince "aman dikkat et lan" dedi havin elini kalbinin üzerine götürüp.

"Yeminle yeni uyandın bir daha mı yatırtak seni hı" dedi havin yatağın üzerinde bulunan çantayı ve ceketi aldı.

Ela sendeleyip koltuğa düşünce elindeki tek kalan ayakkabıyı da diğer ayağına geçirdi. "Bir şeycik olmaz bana meraklanma" dedi ve ayakkabıları da giyince ayağa kalktı.

"Hıhı ne demezsin canım" dedi göz devirerek havin.

"Herşeyi aldın değil mi?" diye sordu ela.

"He valla bir sen eksiksin" dedi havin gülerek. Ela da kıkırdamıştı. Havin ela'nın gülen yüzüne bakınca gözlerine saniyelik hüzün tablosu yerleşmişti. Bu ela'nın gözünden kaçmamıştı.

"Ne oldu niye üzüldün havin" elini kızın omzuna attı.

"Hep böyle gül olur mu kanka sana çok yakışıyor" dedi havin.

Ela da cevap olarak başını salladı. "Hadi bakalım çıkalım" dedi havin kapıya doğru yürüyüp. "Önden sen" dedi ve kapının önünde bekledi.

"Ah o geçmiş olsun vasıtası geldi mi? çok heyecanlı." dedi ve ellerini birbirine çarpttı.

Kapıyı açıp dışarı çıkacakken son kez baktı günlerini geçirdiği odaya. Pencereden gelen bir kelebek onun dikkatini çekmişti. Kelebek komidinin üzerinde bulunan papatya'nın üzerine kondu. Ela bu görüntüye ağlayacak gibi olmuştu ancak nedenini çözememişti.

"Hadi gidelim" dedi havin sessizliği bozarak.

"Bir dakika bekle" dedi ve vazoya yaklaştı

"sakın onu kırma! bak bu sefer kesin bizi hastaneden kovarlar" dedi havin endişeyle. Ela havinin bu endişesine büyük bir kahkaha attı

"kızım zaten hastaneden çıkıyoruz kovmalarına gerek yok" dedi ve vazoyu eline aldı.

"Güneş görmüyor bunlar. Böyle giderse ölürler" dedi ve açık pencerenin yanına bıraktı vazoyu.

"Böyle daha güzel durdu" dedi ve güneşte parlayan kelebek ve papatyaya baktı. Kafası bu durumu daha fazla kaldıramamıştı ve ona o anları yine yaşatmıştı.

"Bu messajı ona ilet sevgili kelebek" dedi kelebeğe yaklaşarak kelebeği eline aldı.

"Eğer bugün ölmezsen ona söyleki" dudaklarından bir hıçkırık kaçmıştı.

"Prenses, prens olmadan yaşayamıyor de" ve elindeki kelebeği açık camdan serbest bırakttı. Kelebek temiz havada uçarak uzaklaşttı.

"Hadi çıkalım."

🦋

"Teyze!" dedi ela.

Karşısında bulunan teyzesini baştan aşağı tekrar süzdü. "Yeğenim" dedi leman. Önünde bulunan kıza sıkıca sarıldı.

"Ne zaman geldin teyze" dedi Ela şaşkınlıkla.

"Bu sabah geldim küçük hanım" dedi leman ve kızın burnuna bir tane fiske vurdu.

"Hiç de aramıyoruz hanımefendi" dedi leman ve kıza tekrar sarıldı.

Ela teyzesinde bulduğu anne şefkatinin onu sarmalamasına izin verdi. Herkesin geçmiş olsun vasıtasını ve çiçeklerini alıp onlara teşekkür etmişti. Durum buraya kadar sıkıcıydı ancak leman teyzesini gördüğünde sevinçten bayılacak gibi olmuştu da zor tutmuşlardı kızı. "Eve gidelim hadi" dedi leman ve kızın omzuna tek kolunu attı.

"Londra nasıldı teyze. Umarım bana hediye getirmeyi unutmadın leman hanım" dedi ela sevinçle.

"Tabiki getirdim kız! sende teyzeni ne sandın daha tur atıcaz istanbulda. ver elini galata al eline kız kulesi yapacaz daha." dedi leman ve Asansöre bindiler.

Onlarla beraber asansöre Arzu, Peri, Fatma, Havin, Elif de bindi. Asansör kapısı kapandı.

"Sensiz voleybol olmadı be kaptan" dedi fatma.

"Ne voleybolu be! grupta günlerce konuşmadık bide voleybol diyor." diyerek atladı arzu.

"Haftaya ödül töreni var okulda." dedi havin.

"Madalya takacaklar bize" Ela günlerce kapalı olan telefonunu açtı ve tabikide hemen gelen mesajlara baktı.

(1 hafta önce)
(WhatssApp)
#Anonim

Anonim: Kazanacağına inancım tam

Anonim: Ve şu da aklında bulunsun karşı takımdan daha güçlüsün. Her zaman.

Anonim: Madalyayı alınca bana bir foto atasın artık ;)

xnxnxw: Teşşekkürler

xnxnxw: İnanç, gücün temelidir sevgili anonim.

xnxnxw: Kazanacağıma inancım tam

xnxnxw: Alırsam atarım

Anonim: Koşul eki kullanma!

Ananom: Alacaksın

xnxnxw: Alacağım

xnxnxw: Söz

Anonim: Peki o zaman

Anonim: Fotoğrafı bekliyorum ;)

xnxnxw: En erken zamanda atacağım

Günler önce ona verdiği sözü o gün tutmuştu. Madalya töreni haftayaydı ve Ela madalyadan çok ona söyleyeceği cümleleri önemsiyordu.

09.51
(Bugün)

Anonim:(Çevrimdışı)

xnxnxw: Günler sonra nasılsın?

xnxnxw: Beni görmeye gelmişsin.

Anonim:(Çeverimiçi)

Anonim:(Yazıyor...)

Anonim: Gerçekleri öğreniceksin

xnxnxw: Ne gerçeği?

Anonim: Benim adım...

xnxnxw: Evet

Anonim: Artık zamanı geldi

Anonim: Ama bunu burdan söylemeyeceğim

Anonim: Asansörden inince görürsün

xnxnxw: Neyi?

xnxnxw: Kendini mi göstereceksin?

xnxnxw: Anonim?

Anonim:(Çevrimdışı)

Asansör kapısı sürünerek iki yana açılınca ela onu bekleyen cevabı meraklı gözlerle izledi. Kalbi delicesine atıyordu. Şurada asansörde kalp krizi geçirse ne olurdu. Ölürdü. Asansör iki yana açılmaya devam ediyordu ancak Ela da sabırsızlıkla karşıya bakıyordu. Anonim beklediği gibi birimiydi?

Kalbini alan kişiyi çok merak ediyordu.

Onu nedensizce ömer gibi hissediyordu onun sıcaklığı, yazısı, sesi... Sorular arttıkça artıyordu. Asansör iki yana açılınca karşısında gördüğü kişiyle yerinde kalakaldı.

Anonim: Adım (Mesalınız iletimedi)

Anonim: Deniz Yamaç (Mesalınız iletimedi)

Anonim: Kalbi sadece (Mesalınız iletimedi)

Anonim: Soy adımı şenlendirecek kişi için atan Deniz (Mesalınız iletimedi)

Anonim: Seni ilk ve son kez sevecek olan... (Mesalınız iletimedi)

Anonim: Deniz Yamaç (Mesalınız iletimedi)

Anonim adlı kullanıcı 6 mesaj sildi!

🎭

Yazardan Yorum ✍🏻
A

nonimin Deniz Yamaç olmasına şaşırdınız değil mi?

Bu da benim size sürprizim olsun💋
__________________________________________

Kitabı oylayan ve yorumlayan herkese teşekkürlerimi sunarım

---------------------------------------------------------

*Kitabı Beğenenler Kendinizi Belirtin*
---------------------------------------------------------

Eeee bölüm sonunda ne diyorduk..
👇🏻

BİR SONRAKİ TEMİZ SAYFAMDAKİ MÜREKEP YAZILARINA DEK SEVGİ İLE KALIN HOŞÇAKALIN SEVGİLİ OKURLARIM

~ yazarınız (İ.Ç)~

Okurlardan mesajlar ---> ✉️💌

İnsta; blogkitap_23 & kesfet_book

המשך קריאה

You'll Also Like

828K 35K 50
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
237 56 3
sadece şu anda temizlemek için gerçekten karmakarışık bir zihnim var.
21.7K 15.3K 29
Gitmeden önce bana eğer bir gün tarçınlı keki güzel yaparsam, Portakal'ı ve çiçekleri seversem geri geleceğini söyledi. Yemin ederim çok denedim. Sır...
4K 293 54
İnsta= @hknadali Snap= @haknadali Tiktok=@haknadali HAKAN CAN ADALI 🤍