Arabanın camından dışarıyı izliyordum.
Hayır. Aslında arabanın camına yansıyan görüntüsünü izliyordum.
Ondan daha çok izlemeyi sevdiğim bir şey yoktu.
Olmayacaktı.
Derin bir nefes verdim.
Şuan yanımdaydı evet yanımdaki koltukta direksiyonun başında oturuyordu.
Bir an bir daha yanımda olmayacak diye çok korkmuştum.
Gidecek ve bir daha gelmeyecek diye korkmuştum.
Ama o çağandı bırakmazdı beni.
Öyle de olmuştu bırakmamıştı.
Yanımdaydı her zaman da öyle olacaktı.
O iyiydi toparlanması sadece iki ay sürmüştü.
Bu durum kısa bir süre olsa da zordu.
Çünkü inatçı bir sevgilim vardı ve doktorun dediklerini asla dinlemiyordu.
Bir çocuk gibiydi ilaçlarını dahi zorla içiriyorduk.
Ah bir de abim belası vardı.
Onunla hala konuşmuyordum aslında.
Yaptığı afedilir bir şey değildi. Belki çağanın geçirdiği kaza yüzünden onu suçlamam yanlıştı ama yaptığı şeyi kolay kolay efetmeyecektim.
O ne kadar özür dilerse dilesin.
Aynı şekilde demire de kızgındım ama o sadece abimin oyununun kurbanıydı.
Ona olan kızgınlığım abime olan kızgınlığımdan daha azdı.
Çağan:güzelim?
Dedi dikkatlice beni izlerken.
Tuana:hı?
Dedim sadece.
Çağan:hayırdır?
Tuana:ne?
Çağan:neyin var diyorum.
Öyle mi demişti?
Hayır dememişti.
Tuana:bir şeyim yok.
Dedim omzumu silkip.
Çağan:canını sıkan bir şey var ve bana söylemiyorsun güzelim.
Ayakabılarımı çıkartıp bağdaş kurarak oturdum.
Tuana:yüzüğümü kaybettim.
Dedim parmağıma bakıp.
Tuana:aslında bir yere koydum ama tekrar bulamadım.
Ona bakmadım. Bakışlarım sadece önceden yüzük olan parmağımdaydı.
Aslında kaybolmamıştı çağanla tartıştığımız zaman çıkarıp atmıştım.
Çağan:tabi ki asla sinirlenip camdan fırtlatmadın.
Tuana:ama sonra gitip almak istedim.
Çağan:bulamadın. Çünkü ben almıştım.
Bir eliyle arabayı sürmeye devam ederken diğer eliyle montunun cebini karıştırdı.
Aradığı şeyi bulmuş gibi gülümsedi.
Küçük yuvarlak bir kutu vardı elinde maviydi ve üzerinde sarı çiçekler vardı.
Arbayı yolun ortasında durdurdu ve kutunun kapağını açtı.
Çağan:al yüzüğün.
Kutunun kapağını açtı ve içinden sinirlenip camdan fırlatığım yüzüğüm vardı.
Bir süre sadece yüzüğe baktım.
Çağan:yapacağın tek şey şu yüzüğü tekrardan parmağına takmak zor olan ne?
Diğer eliyle elimi kendine çekti.
Tuana:güzel bir teklif yapmanı bekliyordum.
Aslında beklemiyordum.
Çağan:bir kere evet dedin sanıyordum.
Tuana:evet demedim sen kendi kendine havalara girdin.
Çağan:şimdi benimle evlenir misin desem ne değişecek evet diyeceksin.
Tuana:belki hayır diyeceğim.
Çağan:öyle bir lüksün yok.
Çağana ters bir bakış attım.
Babam bile anneme evlenme teklifi etmişti benimle evlenir misin cümlesi bu adama niye bu kadar ağır geliyordu anlamıyordum.
Tuana:of çağan ya.
Çağan:ne çağan ya.
Dedi sesimi taklit etmeye çalışıp.
Tuana:bazen neden kağıt yapmak için seni kesmiyorlar diye düşünüyorum biliyor musun?
Evet bunu ciddi ciddi düşünüyorum.
En azından bir işe yaramış olurdu.
Çağan:kağıt odundan yapılmıyor mu güzelim ne alaka?
Bana masum masum bakan yüzüne samimiyetsizce gülümsedim.
Tuana:ben pek bir fark göremiyorum.
Olayı sonradan kavrayan sevgilimin yüzü düştü.
Elimi tutan elini geri çekti.
Çağan:heh bir odun olmadığımız eksikti.
Dedi tiripli bir şekilde önüne dönüp.
Tuana:bayıl bir de feriha.
Bana ters ters baktı.
Çağan:hadi tuana tak şu yüzüğü gidelim.
Tuana dediğine göre ya öfkeliydi ya tiripli.
Tuana:tiribini yesinler.
Çağan:laflarımı çalma.
Tuana:laflarında benim sen de benimsin.
Dudaklarına minik bir gülümseme yerleşti.
Gülüşü bile beni benden almaya yetiyordu.
Ama bunu ona söyleyip egosunu daha fazla yükseltmeyecektim.
Dudakları bazen fazla mı dikkat çekiyordu?
Bakışlarım uzun bir süre sadece dudaklarında oyalandı.
Tuana:çağan. Öpim mi?
Evet cidden bunu bu şekilde ona söylemiştim.
Neyse bunda bir sakınca görmüyordum.
Çağan:ne zamandan beri izin alıyorsun?
Tuana:bilmem alasım geldi.
Çağan:gel buraya lanet kadın.
Bileğinden yaklayıp kendine çekti ardından elini omzuma bastırıp üzerine eğilmemi sağladı.
Dudaklarımı dudaklarının üzerine yerleştirdim.
Bir elimi boynuna sardım. Onu uzun süredir öpmemiştim.
Evet gerçekten uzun süredir öpmemiştim. Eğer demir gibi birinin yanında yaşıyorsanız sevgilinizle yanlız kalmanız çok zor olabiliyordu.
Dudaklarımda gezinen dudakları her detasına başımı döndürüyordu.
Kendimi bulutların üzerinde uçuyormuş gibi hissediyordum.
Alt dudağımı çekiştirince inledim. Onun daha çok hoşuna gitmiş olacakki daha çok çekiştirdi ayriyeten bir eli elimde geziniyordu.
Belimdeki eli biraz daha aşağı kayıp kalçamı kavradı.
Geri çekilmek yerine ona daha çok yaklaştım.
Ama buna bir son vermem gerekiyordu çünkü yolun ortasında durmuştuk.
Bunu tamamen unutmuştum az önce kornaya basan adam olmasa aklımda dahi gelmeyecekti.
Onu biraz daha hissetmek istiyordum ama korna sesleri artmaya başladı.
Tuana:çağan.
Dedim geri çekilip.
Çağan:hı?
Dedi mayışmış bir halde.
Tuana:gitmemiz gerek.
Dedim hızla.
Çağan:devam etmemiz gerek.
Dedi bana karşılık olarak.
Tuana:Çağan! Adamlar bizim gitmemizi bekliyor.
Kaşlarını çattı.
Çağan:hangi adamlar?
Oflayarak ona döndüm.
Tuana:çağan arabayı yolun ortasında durdurdun!
Çağan yeni fark ediyor olacakki etrafına kısa bir bakış attı.
Çağan:siktir.
Dedi ama hemen sonra umursamaz bir şekilde.
Çağan:bir şey olmaz biraz daha beklesinler.
Allahım sen bana sabır bu çocuğa akıl ver.
Tuana:çağan gidelim artık.
Çağan:bir kez daha öpeyim gideriz.
Arkadaki adam ard arda birkaç kez kornaya bastı.
Çağan:arkadaki adam demir değilse-
Dedi ama hemen sonra sustu.
Arabayı çalıştırıp yola devam etti.
Arkadaki adamların bize son kez sövüp derin bir nefes verdiklerini duyuyor gibidyim.
Çağan:seni eve bırakabilirim.
Dedi sakince.
Tuana:gelmek istiyorum.
Dedim sadece.
Çağan:emin misin?
Tuana:evet. Kumsalı göremek istiyorum.
Kumsallı bir kez görmüştüm. Çok tatlı ve güzel bir kız çocuğuydu.
Kahverengi ve uzun saçları vardı ama sanırım hastalığı yüzünden kesilmesini gerekiyordu.
Renkli gözleri vardı. Yeşilin en parlak tonuydu uzaktan bile içindeki ışık beli oluyordu.
Bembeyaz teni vardı bu hastalığı yüzündendi.
Onunla uzun uzun konuşmuştum. Diğer çocuklar gibi değildi. O koşup oynayamazdı çünkü astımı vardı.
Ona yardım etmek en başından veri çağanın fikriydi. O ameliyattan çıktığından beri bunu istiyordu.
Tabiki kabul edecektim bir kız çocuğu iyileşecekti. Belki de diğer çocuklar gibi olabilecekti. Ne bilim dışarı çıkmaktan korkmayacak istediği gibi oynaya bilecekti.
O dışarı çıkmaktan korkuyordu.
Hasta olduğu için diğer çocukların onu dışlayacağını düşünüyordu.
Onunla oyun oynamıştım ama dışarı çıkartamamıştım birçok konuda konuşmuştuk hata iki gözlü kedinin adını beraber bulacağımıza dair söz vermiştim.
Sırf bu yüzden iki gözlü kediye de yanımızda getiriyorduk.
Çağan:bence bir tane kumsalımız olmalı.
Ayrılsam ve ardından her yerden engellesem ne olur ki?
***
Kumsal:ama bu çok güzel.
Dedi kıkırdayarak.
Bir yandan kendi ile oynuyor bir yandan bizimle konuşuyordu.
Çağan:sende çok güzelsin.
Dedi duvara yaslanmış bizi izlerken.
Kumsal:tuana abla da çoook güzel.
Dedi utangaç bir gülümseme ile.
Çağan:o kusursuz bir güzelliğe sahip.
Bu sefer utançla gülümseyen ben oldum.
Tuana:ona bir isim buldun mu?
Diye sordum dizlerimin üzerine çöküp.
Kumsal:o bem beyaz bulut olabilir.
Dedi bir süre düşünüp.
Kumsal:hayır ayran olsun!
Dedi birden.
Çağan:ayran mı?
Dedi kaşlarını çatıp.
Kumsal:evet ayran! Bembeyaz.
Dedi kediyi severken.
Çağan:tamam.
Dedi çağan onu red etmeyeceğini biliyordum ve ayran fena bir isim sayılmazdı.
Ayran isim sayılmazdı gerçi ama neyse.
Çağan:ayran olsun.
Kumsal:hıhı.
Bembeyaz teni utandığı için kızarmaya başladı.
Kapı çaldı
Kumsal:kim geldi ki?
Tuana:doktor geldi bebeğim. Seni muayene edecek.
Kumsal:o ne demek?
Tuana:senin iyleşmek için neye ihtiyacın olduğuna bakacak.
Bir çocuğa en iyi bu şekilde açıklayabilirdik.
Kumsal:iyileşebilecek miyim?
Sesinde en ufak neşe yoktu.
Tuana:elbette.
Kumsal:ya iyileşemezsem?
Dudaklarımı dişledim.
Tuana:hayır. İyileşeceksin.
Dedim ona bakmadan.
Kumsal:ama herkes iyileşemeyeceksin diyor.
Tuana:kimseyi dinleme o zaman sende.
Tuana:iyileşeceksin başkalarının ne dediği kimin umrunda.
Kumsal:gerçketen iyileşebilecek miyim? Herkes gibi olacak mıyım?
Tuana:herkesden daha iyi olacaksın.
Kumsal:peki ben iyileştikten sonra gidecek misin?
Tuana:ne zaman istersen yanında olacağım güzelim.
Çağan:bende ne zaman istersem yanımda olur musun güzelim?
Kumsal gülerken ben ona ters ters bakıyordum.
Tuana:çağan niye her an araya girmeye bu kadar meraklısın?
Diye sordum ciddi ciddi.
Çağan:hoşuma gidiyor.