Ara Sokak

بواسطة Evim_kitaplar2

84 1 2

Bazen insan herşeye geç kalır.Bazen bir sevgiye bazen acı dolu duraklara bazen ise can yakıcı bir geçmişe...E... المزيد

Yalan
İnsancık
Uzatılan El
Yara
Ara Sokak
Ölüm
Yalvarış
Kulaklık
Kaçamak
Teşekkür
Acıma mı?

Kaldırım

17 0 2
بواسطة Evim_kitaplar2


Peki şuan ne mi yapıyordum?

Yatağımda bağdaş kurup oturmuş,sırtımı da yatağımın başlığına vermiştim.Elimde oynadığım bir telefon yerine güzel bir kitap ve kulağımda ardında çalan mükemmel 'Serdar Ortaç-Sor'şarkısı eşliğinde kitap okuyordum.Ne uyumlu şeyler ama değil mi?Üstümde manyak denecek şekilde garip,pazardan aldığım bir pijama vardı.Saçlarımı önüme gelmesin diye bilerek toplamıştım fakat benim güzel saçlarım gene önüme düşüyordu.Şuan hayal ediyorsunuz değil mi?Kitapta anlatıldığından kız şuan dalgalı saçları ve önüne vuran perçemleri ile yüzüne vuran güneşle beraber Adriana Lima ile yarışacak kadar güzeldi.Ne hayal ama!

Evet arkadaşlar dediğinizin aksi şekilde söylemeye çekiniyorum fakat bu halimi bırakın düğüne giden halimin bile Adriana Lima ile yarışacağını hiç sanmıyordum.Şuan bakın ciddi anlamda bok gibi gözüküyordum.Fakat bunu umursamayan bir yapım vardı.Çünkü ne kendim için ne de bir başkası için hazırlanan bir kızdım.Tamam kabul,gecenin bir vakti yalan dünyamdaki yalan arkadaşlarım ile beraber gece kulübüne gitmek ve orada deli gibi sarhoş olup sevip de sevgimi sakladığım fakat onun da beni sevdiği için zil zurna ona aşk itirafı yapmak için makyaj yapan bir tarafım vardı fakat şuan o tarafım derin bir kış uykusuna yatmıştı.Yaz ayında?

Düşüncelerimden sıyrılıp kitabımın kapağını kapattım.Ardından nakarata yaklaştığını anladığım bir anda ayağa fırlayıp makyaj masamın üstündeki saç fırçasını aldım.Evet benim için çok güzel bir mikrafon olabilirdi.Ayrıca Serdar beyciğim ile yapacağım bu mükemmel düet için bence oldukça şık duruyordu.Üzerindeki simler ve içindeki pullar ile cidden oldukça mükemmeldi!

"Ama sen korkaksın hiç bulaşma
Yaklaşmazsın gerçek aşka
Demişki benden uzak olsun
Peki niye hergün ağlıyorsun?
Sebebini senle gece gezenlere aç bir sor!"

Diye şarkıyla beraber bağırınca odaya giren annemi görmem ile irkildim.Bırak odama uğramayı benimle aynı zamanda bile masaya oturmazdı fakat şimdi böyle birden odaya dalması kafamda milyon sorulara sebep olmuştu.Evet bu acınası durumuma şuanda kahkaha atacak kadar mutluydum çünkü yarın gibi dershaneye gidecektim.Ee avel bunun neyi güzel diye soracak olursanız ben oradaki kitapları seviyordum.Çünkü hepsi bedavaydı.Evet bedava şeylere bayılırdım ki bu nefret ettiğim birşey olsa bile.Mesela bedava lokma dağıttıklarında hemen ilk sıraya ben dizilirdim.Ya da bir cenaze olduğunu camiden giden kalabalıkla beraber onları takip edip evlerine girip helva yerdim.Tamam bu ne kadar yanlış ne kadar doğru bilmiyorum fakat bir Fatiha okuyordum.Bence bu iyi bir şeydi.Sonra kaçamak düğünlere giderdim.Evet bunların hepsini tek başıma yapardım.

Aslında yalnızlık alışık olduğum bir kavramdı fakat orada yanımda hayal dünyamdaki hayali arkadaşım ile gayet iyi eğleniyorduk.Bu tür şeyleri tabiki yalnız yapmıyordum.Ayrıcalıkla yalan söyledim çünkü kim yalnız olmadığını iddia edip hayali bir arkadaş ile düğüne gittiğinde ve bir de üstüne orada deli gibi orada dans ettiğini söyler ya da inanır ki?Evet yanımda bu yalan dünyadaki tek gerçeğim,tek gerçek varlığım bir insancık vardı.Biliyorum bana şimdiden küfür ediyorsunuz fakat ne yapıyım ömrümün sonuna kadar hayal kurup düşündüğüm bir dünyada kalıp gerçek dünyaya kavanozun içinden mi baksaydım yani Hah çok saçma.

Ece

Bu dünyadaki gerçek arkadaşım olan tek insancıktı.Ve yine içinde bulunduğumuz duruma göre değişen kavram ile 'diğer'insancıklardan farklıydı.Çünkü o her zaman insancıklar arasında olmamıştı.Tamam hayali değil sizin gibi eli kolu var fakat o beni benden daha iyi bilen biriydi.Ömrümün çoğu kısmı onunla geçmişti ki yalan dünyamı paylaştığım çoğu insanın aksine gerçek olmadığını paylaştığım tek kişiydi.İnsanlara yalan söylememi doğru bulmasa bile çoğu zaman bana katılan kişiliğe sahipti.Merak etmeyin şu kitaplardaki gibi ciddi kız ve eğlenceli kız arkadaşlığı bizde yoktu.İkimizde kafası içmeden güzel olan iki ayyaştık.Ve canımız ne isterse onu yapacak kapasitedeydik.

Mesela canımızı sıkılınca marketten ilk başta birşey çalar sonra da hiçbir şey olmamış gibi eski yerine koyuyorduk.Bu ilk başlarda aşırı derecede eğlenceliydi.Taa ki yakalanıp bir iki gün hapishanede kalana kadar.Ne kadar eğlenceliydi anlatamam.Bunu size dalga babında söylemiyorum.Birkaç gün bu fantezinin içinde olmak heyecan vericiydi.Ve hayatımda uçurumdan ipsiz atlamak kadar eğlenceli olduğunu söyleyebilirdim çünkü gördüğün tek şey yanındaki suç ortağın ve duvarlar oluyordu.Ve insanın cidden hayal gücünü geliştirmesine yardımcı oluyordu.

Hadi ama kitaplarda olduğu gibi o güzel ve şevhetli gökyüzünü gördüğümüz için dert yanmıyorduk.Fakat dediğim gibi ciddi bir kız olmam an meselesiydi.Her ne kadar hayatı önemsemesem bile canım oldukça tatlıydı.Tamam maceralar her zaman yaşanırdı,aksiyonlar güzelce hayatına işlerdi fakat etim kesilirse onlara burayı cehennem bellerdim.Evet canımın tatlılığı en üst seviyedeydi ki bu beni çıkışa çağıran kıza kabadayılık taslasam da çıkışta ellerinde çakı gördüğüm zaman tüyme süremi ben bile hesap edemediğim bir ışık hızı seviyesindeydi.

Annem yanlış odaya girdiğini suratım yerine boş boş odanın dağınıklığına bakıp anlamış olacak ki tek kelime etmeyip tekrardan odaya girdiği gibi kapıyı kapatıp hiçbir yaşanmamış gibi odadsn çıktı.Evet son birkaç asırdır onunla konuştuğumuz söylenemezdi.Telefonla sıcak konuşmalarını duymasam sesini bile unutabilirdim.Bazen sorgulamıyor değilim.Bu kadın herkese melek kesilip nasıl bana hiç kimse olabiliyordu anlamıyordum.Bunun cevabını bulmayı ise daha dondurmamdan bedava çıkmasına sevinmediğim zaman bırakmıştım.Çünkü annem ne benimle konuşuyor ne de yüzüme bakıyordu.

Açık söylemek gerekirse dışarıda gördüğüm anne kızların tatlı ilişkilerine belki hafif bir iç çekiyordum fakat sonra da omuz silkerek önüme dönüyordum.Onlara özenmiyordum.Çünkü annemle sanki ben hiç doğmamışım,yıllardır bu evde yaşamamışım,ona anne dememişim ve o beni hiç doğurmamış gibi davranıyordu.Bu anlamsız oyunumuza uzun süre alışamasam bile artık bende ayak uydurabiliyordum.Belki de başka şansım yoktu.Fakat bu emin olun umrumda bile değildi.

Kapı kapandığı sırada önüme dönüp elimdeki tatlı tarağı yerine bıraktım.Ece ile buluşmam gerekiyordu.Çünkü o koca kıçım o kadar tembeldi ki bana yaklaşık bir saat önce 'neredesin?Hani buluşacaktık?'diye mesaj atmış ve bende'yoldayım'diyerek yalan söyleyip geçiştirmiştim.Buna onun da inanmadığını biliyordum fak-İçimden kurduğum cümleleri yarıda kesen beyaz oda kapımın aniden açılması oldu.İçeriye güneş kadar turuncu saçları ile giren Ece olmuştu.Tamam kabul bunu beklemiyordum.Tamam kabul bunu hiç mi hiç beklemiyordum!

Fakat bu deli kız ne zaman ne yapacağı belli olmayan bir insancıktı.Beni gördüğü zaman önce beni süzmüş sonra da yüzünü buruşturup göz devirmişti.Onu görmenin heyecanı mı yoksa düşüncelerimden sıyrılmamın mutluluğu mu desem yüzüm gülüyordu.

"Eee sen hâlâ hazır değil misin kızım"dedi Ece dolabıma yönelirken.Neyden bahsettiğini anlamamıştım.Hazırlanmam gerektirecek ne vardı hele onu hiç anlamamıştım.Ece dolabımın kapağını açıp içindeki kıyafetlere bakarken birçoğunda yüzünü buruşturup birçoğunu yere atıyordu.

"Neye hazır olacağım tam olarak?"dedim başımı iki yana sallayarak.O ise bana anında ters bir dönüş yaptı.Klasik sosyal aktiviteler diyorsa onlara katılacak hiç halim yoktu.Genelde sınavlara hazırlanadığımız için bize böyle arada güzellikler yaparlardı ve ne yalan söyleyeyim hiç biri de ucuz harcamalar ile olmazdı.Fakat benim dikkatimi o herkesin içip içip ergenler gibi öpüştüğü partilere gidesim yoktu.Çünkü cidden aşırı anlamda sıkıcı oluyorlardı.

Ece şaşırmış yüzü ile hâlâ bana dönükken elindeki kıyafetlerimi bir kenara fırlatıp hemen yanıma atladı.O yatağımda yerini alırken hâlâ bana bakıyordu.Şimdi bomba patlayacaktı çünkü Ece bir olay ya da dedikodu anlatırken kendini kaybeden o tipik insanlardandı.Ben ise yeri geldiğinde aksiyon severdim ki şuan hiç sevecek havamda değildim.

"Sen ciddi olamazsın?"dedi tek kaşını kaldırarak.Karşı çıkmamı falan istiyordu fakat ben öylece yüzüne bakmaya devam ettim.Ardından büyük bir çığlık atıp elini havada salladı."Kızım haftaya okulun verdiği bir balo var.Nasıl bilmezsin!"dediğinde gözlerimi devirdim.Okulun yaptığı şu partilerden artık bıkmıştım.İki saatimi süslenip ayyaşların arasına karışmak için harcıyacaktım ve bu kadar boktan birşey olamazdı.Aslında okulun yaptığı engel yarışları güzel oluyordu.Bizi bir çocuk gibi parkura götürüyorlardı.İşin güzel yanı iple atlama yapıyorduk ve adrenalin tavan yapıyordu bizde.O yüzden bu aptal partiler yerine onları tercih ediyordum.Fakat okulun diğer kalanı benimle aynı şeyi düşünmüyor olacak ki sürekli parti veriliyordu.İşte şimdi de bu soktuğumun balosu çıkmıştı.

Hızlıca yerimden oflayarak fırladım.Artık bu şeylerden bıkmıştım ve partilerin dozunu kaçıran iğrenç gençlik oldukça da bıkmaya devam edecektim.Okulda sevdiğim hiçbir insancık yoktu.Ki bu dünyada hiç yoktu.Üniversite en azından liseden iyiydi fakat genede sinir bozucu insancıklar fazlaydı.Gerçi bana göre bütün insancıklar sinir bozucuydu ama olsun.

"Offf gelmiyeceğim ben partiye falan"dedim makyaj masamın üstündeki birkaç malzeme ile oynarken.Ece'nin ise göz devirdiğine adım gibi emindim.Çünkü her böyle dediğimde beni kendi peşinden sürüklüyordu ve ben sanki hiç böyle birşey dememiş gibi paytak paytak onun peşinden gidiyordum.

"Hayır efendim geliceksin"dedikten sonra popomu makyaj masasına dayayıp ona döndüm.Sırıtan suratının altında neler yattığından habersiz kollarımı göğsümde birleştirmiş onu izliyordum."Veeeee asıl bomba haber bu baloya Ege Akçay'da geliyorrr!"dedikten sonra sevinçli bir çığlık kopardı.Ben ise yüzüne anlamaz bir şekilde bakıyordum.Bu ismi hayatımda ilk kez duymuyordum.Malesef bu ismi milyonlarca kez duyuyordum!

Ege Akçay

Kızların tatlı rüyası,erkeklerin ise ya güzel dostu ya da ezili düşmanı.Çoğu kişinin dikkatini çeken bu dünyada gördüğüm en embesil insan.Kendisi malesef ki okulumuzda.Çünkü derslerden çok insancıklar onu konuşuyor.Okulun sahibinin oğlu diye kendini birşey sanan,yanından sürtük ayrılmayan bir sünepe.Ona karşı kinim ya da herhangi bir nefretim yok çünkü bu zamana kadar onu kavgalar haricinde pek görmüyordum.Evet bir de üniversite öğrencisi olmasına rağmen deli gibi ona bakana dalan birisi.Kendisini çok tanıdığım söylenemez fakat o kadar kız insancığın dilinde ki resmen onu ondan daha iyi tanımaya başlayacağım.Gerçi kendisi hakkında 'yakışıklı'ya da'çok yakışıklı'pardon şey de olabilir 'aşırı çok yakışıklı!'Kızların konuştuğu tek şey bu.

Sırf müdürün oğlu olduğu için bütün kavgalardan cezalardan sıyrılıp okuldaki yüksek not alan sayılı kişilerden birisi.Herkesin dilinde olmasa adını bile duymayacağım biri.Gerçi kendisi ile tanışma fırsatımız olmadı -ki bu benim için büyük bir gurur-.Geçen lavaboda birkaç kızın sırf onun için kavga ettiğini bile duymuştum.Fakat bu embesil kızları koluna taktığı çanta muamelesi görüyordu ki sorun şu kızlar bundan zevk alıyordu.Bu dünyada nefes alan her canlı insancığa karşı oluşan nefretim okuldakileri gördükçe daha çok artıyordu.

"Eee?"dediğim sırada Ece tekrardan gözlerini devirdi.Bugün şu gözlerimiz yamulacaktı ama ne zaman hiç kestiremiyordum.Ece ile anlaşmadığım tek konu sanırım bu okul partileriydi.Ece benim gibi değildi.O partilerde sabahlamak için can çekişip su içer gibi içki içen,kanında alkolden fazla adrenalin gezen biriydi.Tamam bende aksiyon,adrenaline bayılırdım fakat partilerde öpüşen çiftleri görmenin nesi aksiyondu anlam veremiyordum.Yani partiyi silahlı adamlar basıp bizi esir alsalar ve ailelerimizden üç milyon isteyip bizim organlarımızı sökmek ile tehdit etseler ve günden güne azalarak birilerimiz ölse falan buna aksiyon derim fakat diğer türlü hiç adrenalin salgılamıyordu.

"Ne 'e'si yaa!Kızım duymadın galiba partiye Ege Akçay geliyor!Hani şu kızların tatlı rüyası olan,hani şu onu gördükçe salyaların aktığı Ege Akçay,hani şöyle kasları olan"dedikten sonra boğazını temizleyerek kendine geldi.Bu kız ciddi olamazdı!Ne Ege'ymiş arkadaş.Benim bildiğim bir Ege bölgesi bir de dayımın oğlu Ege var.Onlar bile bu kadar abartılmadı.Kızların cidden böyle düşünüyor olması yüzümü buruşturmama neden oldu."Yani anlayacağın o partiye geliyorsunuz hanımefendi"dedi işaret parmağını tehditkar bir şekilde bana sallarken.

Tam birşey diyeceğim sırada yanağıma tatlı bir öpücük kondurup odadan çıktı.Ben şaşkın bir şekilde arkasından bakarken derince ofladım.Bu oflar diğerlerinden farklıydı çünkü bu cidden oftu.Yani anlayacağınız kaçış yolunun olmadığına emin olan bir kızın oflamasıydı -ki bu kesinlikle doğru bir bilgi-.Ece,onu tanıdığım kadarıyla net bir insandı.Gerçi insancıklar üzerindeki etkisi netti.Oysa kendinin o kadar net olduğunu söyleyemem.Bir keresinde onunla kıyafet denerken hangisini alacağına karar veremeyince ikisini de alıp terzide diktirmişliği bile var.Bu kız nasıl bu kadar deli!

Gözüm duvardaki saate kayınca ofladım.Çünkü bir sürü insancığın dolaştığı bir yere gidecektim.Okul!Hayatımda en çok nefret ettiğim dört harf desem yalan olmaz.Bir insancığa bile dayanamazken yüzlercesi ile aynı ortamda nasıl dolaşacaktım aklım almıyordu.Aslında asosyal bir insan değildim.Mesela hayvanat bahçesine gittiğimiz zaman gerçekten de güzel vakitler geçiriyordum.Benim sorunum insancıklarlaydı.Diğerleri ile aramda bir problem olmadığını belirtmem lazım.Hatta küçükken annemden gizli eve sürekli kedi sokuyordum.Hepsini sanki yıllardır beslediğim ev kedim gibi ad takıyor ve karınlarını buzdolabında ne varsa onunla doyuruyordum.

Bu ilk başlarda eğlenceli olsa da kısa süre sonra ben dahil evin her yerinde bir bitlenme meydana gelmişti.Bu yüzden bir daha eve gizliden kedi almamaya söz vermiştim -ki yalancı biri olduğumu size söylediğimi hatırlıyorum-.Evet hâlen arada sırada olsa da eve kedi alıyorum.Ama ne yapabilirim hepsi çok tatlı ve bu evin insancıklardan arınması gerektiğini düşünüyorum.

Dolabıma yönelirken hâlâ istemsiz tarafım devredeydi.Gerçi o ne zaman devreden çıkardı pek bilmem ama?Yerde Ece'nin attığı kıyafetlerimi top haline getirip dolabıma tıktım.Ardından üzerime normal beyaz bir tişört giyip altına da bol açık renk kot bir pantolon giydim.İşte gerçek kombin bu demekti.Ne öyle içinde iki tıkış olacağın kıyafetler!Hayatım boyunca böyle rahat kombini bir İbrâhim Tatlıses izlerken giydiğim eşofman takımında bir pijamalarda bir de zaten bu kombindi.

Siyah saçımı da at kuyruğu yapıp gökyüzü mavisi gözlerimi ortaya çıkardım.Gözlerim fazla koyu renk değildi.İşte bu yüzden her görenin parmağı ile işaret ettiği 'aaa renkli göz!'diye bağırdıkları o gözlere sahiptim -ki kahverenginin de bir renk olduğunu onlara söylemek isterim-.Saçlarımı son kez sıkıp önüme gelen perçemleri umursamadan bir hırsla geri çektim.Çantamı,kulaklığımı ve telefonumu alıp odamdan çıktım.

Bu hayatta sanırım bana yalan dünyamdan sonra iyi gelen tek şey müzikti.Üzüntülü şarkılar ile pek aram olamazdı -ki onlar aşk şarkılarıydı-.Hüzünlü şarkılardan kesinlikle nefret ettiğimi söyleyemezdim açıkçası bazen güzel oluyorlardı fakat benim tercihim hareketli şarkılardı.Şuan ise kulaklarıma gelen aynı şarkı vardı.Serdar abimiz ile sor şarkısını büyük bir güzellik ile dinliyordum.

Ayağıma spor,beyaz ayakkabılarımı giydikten sonra okula giden patikadan yürümeye ve birçok insanı görmemeye dikkat ettim.Yol bitmek bilmezken müzik ile daha hoş oluyordu.Arada dans ediyor ve insanların garip bakışlarını umursamamaya çalışıyordum.Tekrardan şarkının nakarat kısmında hoplayarak ayaklarımı sektim.

Ve adımlarım koca bir binanın önünde durdu.Bu duvarlara ne çok yalan ne çok kopya sığdırmıştım.Peki acı bunun neresindeydi.Derin bir iç çektim.Acı duvarlarda değildi.Acı insancıkların ta içindeydi.Acı hayatın kendisi değildi.Hayır nefret dolu insancıklar suçu sürekli hayata atıyorlardı.İnsanlardan darbe yiyip 'hayat neden bu kadar acımasız!'diye yakınıyorlardı.Oysa hayat masumdu.İnsanlar olmadan...

Evet işte herşeyin başlayıp herşeyin bittiği o yere gelmiştim.Kimilerinin arkadaşım dedikleri insancıkların bulunduğu,kimilerinin ise aptal bir sevgililik oyununun döndüğü yerdi burası.Bazıları çok da nadir olsa ders çalışmaya buraya geliyorlardı.Sandığım kadar masum olmayan o okul.Bir okulun içinde en fazla ne olabilirdi ki?Beni korkutan neler olabilirdi?Hayır korkmuyordum.Bu pis iki ayaklı insancıkların yaptığı işten korkmazdım.Fakat başkaları korkardı,gizlerdi,saklardı.

Okulumuz adını güzel bir şekilde taşıyordu.

İşte karşınızda Sır Üniversitesi;

Yalanların dillerine yuva yaptığı,arkasında eğitimden çok çok başka işler döndüğü o masum gözüken okul.Ona okul demek az kalırdı.Bu duvarlar,bu sıralar,bu gözler nice acı çekici inleme,nice yakılan can görmüştü.Peki en çok hangisini kabullenmişti?Hangisini diğerine nazaran daha çok benimsemişti?İşte bunu hiç ayırt edemiyordum.Bildiğim tek şey bu okulda daha fazla şey olduğuydu.Gene de herkes salak rolünü oynamaya devam ediyordu.

Bildiğim tek şey bu duvarların ardında hiç de masum işlerin dönmediğiydi...

واصل القراءة

ستعجبك أيضاً

80.5K 3.6K 164
Mo Chen traveled to the Collapse World and obtained a character strategy simulator. In simulation after simulation, he conquered the conquerable char...
1.7M 55.4K 75
Alexander, James and Skye were triplets. They were stolen from their family at the age of 4. The family searched for them day and night never giving...
333K 10K 81
(Fixed/Fan-TL) Top idol group Stardust, whose members disappear like dust. The group that used to have seven members ends with four members... "Is...
299K 21.8K 26
Avantika Aadish Rajawat Aadi, with his fiery nature, adds intensity and excitement to their relationship, igniting a spark in Avni. Avni, like the ca...