benim gençliğim- yeonbin (ome...

De jvaljaen

17.5K 2.3K 979

"Tek başıma, küçük bir koltuğun üzerinde kıvrılmış senin uyumanı beklerken bir kere bile sana dokunmak için o... Mai multe

I.
II.
III.
IV.
V.
VI.
VII
VIII
IX
X
XI
XII
XIII
XIV
XV
XVI
XVII
XVIII
XIX
XX
XXI
XXII
XXIII
XXIV
XXV
XXVI

XXVII

924 84 27
De jvaljaen

Aramızdaki ilişki farklıydı. Bunu hissediyordum. Çünkü bana öyle olduğunu hissettiriyordu. En büyük acılarımı onunla paylaşabilirdim ve bana yara bandı olurdu. Onun yanında ölürcesine ağlardım. Benim gözyaşlarımı siler ve beni teselli ederdi. Bana sarılırdı ve biz ölene kadar öyle kalırdık.

Soobin'e güveniyordum.

Henüz bir şeyleri açıklığa kavuşturmamış olsak bile ona güveniyordum. Onu seviyordum. Benim alfam olmasını istiyordum. Kokusu beni yatıştırıyordu. Bana iyi geliyordu. Dokunuşları beni iyileştiriyordu. Tanrı'nın benim için kaderime yazdığı kişi o'ydu: Soobin.

Sabah yatakta ona benim alfam olduğunu söylerken utanmıştım ama sonrasında Soobin beni daha çok utandıracak bir şey yapmıştı. Dudaklarımdan sıkıca öpmüş ve saniyeler boyunca onları kendi dudaklarının arasında hapsetmişti. İlk defa bu kadar uzun öpüşmüştük. Hatta, ilk defa tam anlamıyla öpüşmüştük.

İçim sabahtan beri kıpır kıpırdı. Keyfim yerindeydi. Ağrım yoktu. İyiydim. Onun yanındaydım, sevdiğim insanın. Çözülmemiş sorunlarımıza rağmen birlikteydik.

Tüm günü birlikte geçirdik. Yemekler sipariş ettik. Soobin benim kilo almamı her şeyden cok istediği için bana her şeyi yedirmeye çalıştı. Eliyle soyduğu meyveleri netflix izlerken yedirdi bana.

"İyi olduğunu anlayabiliyorum. Seni daha önce hiç böyle görmemiştim." Mırıltı gibi çıkan sesiyle konuşuyordu.

Bahçede çimenlerin üzerine uzanmış birlikte yıldızları seyrediyorduk. Aslında pek de seyrettiğimiz söylenemezdi.

"Nasıl anlayabiliyorsun?"

"Anlayabiliyorum çünkü kokunu alıyorum."

"Gerçekten ruh halime göre değişen bir kokum olduğunu mu söylüyorsun yani?"

"Hmhmm. Alfaların ki pek böyle değildir."

"Nasıldır?"

Birden bana döndü. "Kokumu almıyor musun Yeonjun?" Heyecanlandım. Bir anda bana bu kadar yaklaşması nefesimi kesti. "A-alıyorum.." diyebildim zorlukla.

Üzerime çıktı, yüzü yüzüme yakındı ve neredeyse dudaklarımız birbirine değecekti. Sabahki gibi olacağı düşüncesi beni heyecanlandırdı.

"Sence nasıl bir ruh halindeyim?"

"B-bilmiyorum.." Kekeliyordum. Aptaldım. Soobin ne olduğunu anlayacak kadar zekiydi. Onu sevdiğimi biliyordu.

"Seni mühürlemek istiyorum."

Aniden söyledi. Bunu beklemiyordum. Kalakaldım. İkinci beni mühürlemekten bahsediyordu. Ama bu sefer korkmuyordum. Aksine daha güvende hissediyordum ve...bende istiyordum. Beni mühürle Soobin.

Beni öpmek için dudaklarımızı birbirine değdirdiği zaman onu göğsünden geriye ittim. "Soobin," dedim hemen. Yattığım çimenlerden sırtımı ayırdım, belimi doğrulttum ve oturur bir pozisyona geçtim.

"Ne oldu?" Endişelenerek bana yaklaştığında kafamı önüme eğdim.

"Ne olduğunu biliyorsun. Bir şeyleri açıklığa kavuşturmamız lazım. Beni..." Gözlerim onunkileri buldu. "Beni cevapsız bırakma. Böyle çok aciz hissediyorum. Senin hayatında bir yerim yokmuş gibi geliyor. Sen benim hakkımda her şeyi biliyor gibisin ama ben senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum."

Yüzü düştü. Fark ettim. Kendisini geri çekmesinden korkarak soruyordum. Belki de tam şu an onun kim olduğunu sorabilme ihtimalimden dolayı benimle görüşmek bile istemeyebilirdi ama bunu göze almalıydım. Kahretsin! Düşüncelerim ve kalbim öylesine büyük çelişki içindeydi ki ne yapmam gerektiğini bile bilmiyordum.

"Ne bilmek istiyorsan sor."

Geri çekilmedi. Çünkü o'da bunları konuşmadan bir şeylere başlayamayacağımızı çok iyi biliyordu.

Boğazımda konuşmama engel olan sert bir yumru vardı. Yutkunamıyordum bile. Stresten dudaklarım kurumuştu. Oysaki soracağım bilmem gereken birkaç küçük soruydu. Fakat öylesine hazırlıksız hissediyordum ki, kendi içimde bile defalarca kez tartışmış olmama rağmen yapamayacak gibiydim.

Ama Soobin ona sormamı istiyordu.

"Bir hafta," Gözlerimi kaçırdım. Ona bakarken soramazdım. "Bir hafta boyunca neden bana geri dönmedin?" Çok hızlı nefes alıyordum. "Neden her şey güzel giderken birden beni görmezden geldin?"

"Mecburdum."

Cevabı hazırdı. Hemen yüzüme karşı söyledi. Belki de bu yalandı.

"Neden mecburdun?"

Aramızda uzun bir sessizlik oluştu. Başka hiçbir ses yoktu. Birbirimize bile bakmıyorduk. Her şey bitecek mi? Bir gelecek kurmayı planladığım alfam beni terk mi edecek?
Korku dolu bakışlarımı onun gözlerine çevirdim. Ve o an gördüm ki, bana söyleyecek bir şeylere sahipti.

"Soobin," dedim elini tutmak için uzandım ve hemen benim elimi tuttu. İçim rahatladı. "Bana her şeyi anlatabilirsin."

"Korkuyorum Yeonjun."

"Neyden korkuyorsun?" Elimi yüzüne çıkardım ve avucumu yanağına yasladım. "Ben buradayım, omegan burada."

Kendimden hiç beklemediğim bir cesareti gösteriyordum ve bu benim için inanılmaz bir histi. Onun omegası olduğumu söylemek bile çok iyi geliyordu.

"Ne olursa olsun burada mısın? Ne anlatırsam anlatayım omegam mısın hala?"

Soobin gerçekten korkuyordu. Gitmemden korkuyordu, onu bırakmamdan.

Hemen kafamı salladım. "Evet." dedim. "Buradayım. Hiçbir yere gitmiyorum."

Birbirimizin gözlerine bakarak yaşadığımız birkaç dakikalık sessizliği Soobin bozdu.

"Okula gelen beş alfadan birisiyim."

Kalbim yerinden çıkacak kadar hızlı atıyordu. İyi hissetmiyordum. Elim yanağından yavaşça kayarak aşağı düşerken Soobin yakaladı. Avucumu göğsüne yasladı. "Ne kadar korktuğuma bak." dedi bana kalp atışlarını hissettirirken. Göğsü o kadar hızlı inip kalkıyordu ki, onunda benim gibi olduğunu görebiliyordum.

"Ama ben onlar gibi değilim Yeonjun."

"Nasıl değilsin?" Sesim kısık çıktı. Artık sormak bile istemiyordum.

"Olay yaşandığında ben sadece oradaydım. Kimseye dokunmadım. Kimsenin intihar etmesine sebep olmadım. Tek hatam onların arkadaşı olmaktı."

"Soobin-" Elimi göğsünden çekmeye çalıştım ama bırakmadı.

"Dinle bir!" diye sesini yükseltti.

"Dördü tecavüz ettiler. Yapmayın dedim ama dinleyen olmadı. Birilerine haber vermek istesem bile bende aralarında olduğum için başımın yanmasından korktum. Kurtarmak istedim. O omegayı kurtarmayı o kadar çok istedim ki,"

Soobin'in gözlerinde beliren yaşları fark ettim. Ona inanmamdan korkuyordu. Onu bırakıp gitmemden. Bu yüzden elimi sıkıca tutuyor ve haklı olduğunu göstermek için sesini yükseltiyordu.

"Hepsini ben şikayet ettim. Nakil olmalarına ben sebep oldum. Onlardan değildim ve beni de aralarına çekmeye çalışıyorlardı. Telefon tacizleri, yüzyüze görüşmek istemeleri. Bu yüzden adresimi bile değiştirdim. Ben onlardan değilim Yeonjun. Ve avukatımla aylardır bunu kanıtlamak için uğraşıyoruz."

"Kafede sürekli görüştüğün kız?"

"Avukatım." Elimi yavaşça bırakırken bana doğru yaklaştı.

"Bir hafta seni aramadım. Senden uzak kaldım. Çünkü beni seninle tehdit ettiler. Sevgili olduğumuzu öğrendikten sonra tehditler başladı ama hiçbirini ciddiye almadım. Sonradan, işlerin ciddileştiğini fark ettim çünkü avukatım onların tutuklanmasını sağlayacak kanıtları bulmuştu. Elimde kanıtlar olduğu için tehdit ediliyordum."

Hepsi bir masalmış gibi geliyordu kulağa. Sanki bunları yaşayan karşımdaki adam değilmiş gibiydi.

"Şimdi nerdeler?"

"Hakim karar verene kadar gözaltına alındılar."

"Soobin-"

Yine benim sözümü kesti. "Biliyorum. Daha önceden anlatmalıydım. Hepsini en başında söylemem gerekirdi ama ben sana aşık olmuşken seni kaybetmeyi göze alamazdım. Henüz birbirimizi tanımıyorken bile beni bu olay yüzünden reddetmeni kaldıramazdım. Anlıyor musun?"

Acıyla güldüm. "Beni kendine aşık ettikten sonra anlatıyorsun."

İki elimi birden tuttu. "Suçsuzum bebeğim. Kimsenin bedenine zarar vermem. Bir omegaya nasıl davranmam gerektiğini bilirim."

"Bilirsin." Onu onayladım. Soobin bana çok iyi davranıyordu. Bu göz ardı edemeyeceğim bir gerçekti.

"Bu yüzden Yeonjun, lütfen bana inan. Bana güven. Sen kaybetmek istemeyeceğim kadar değerlisin."

Soobin onun evinde bahçesinde bana her şeyi anlattığında ve bende ona inandığımda başladı her şey. Asıl şimdi birbirimize daha çok güveniyorduk. Bu sıradan bir ilişki değildi. Farklıydı. İkimizi de özel kılıyordu.

Daha fazla sorgulamadım. Zaten ona inanmak için bir neden ararken, beni suçsuz olduğuna ikna etsin isterken öyle olmuştu. Daha fazlasını kurcalamaya gerek yoktu. Ortada güvenimi kıracak hiçbir şey yoktu.

Ve böylece Soobin ile geri dönülmez bir yola girdik.





-



merhaba.

ben valjie.

smut okuyacaksınız merak etmeyinn^^

Continuă lectura

O să-ți placă și

418K 25.5K 47
17 yıl önce annesi tarafından ölü olarak bildirilen Neva... Yıllardır onun hasretiyle yanıp tutuşan Akay ailesi... Ama... Ortada bir sorun vardı.Neva...
ANTRENÖR +18 | texting De zena

Ficțiune adolescenți

4.4M 123K 41
054* ***: benim seninle sevişme 054* ***: pardon antrenman yapma ihtimalim nedir? - : kapak tasarımı için @gokbuttired 'a çok teşekkür ederim.<3 :
1.7M 68.6K 55
"0549******: Umarım iş telefonumu meşgul etmen için geçerli bir sebebin vardır. (20.13) Afra: OHA! OHA! OHA! (20.13) Afra: Koskoca Kuzey Taşoğlu bana...
25.6M 908K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...