"Neden daha önce söylemedin?"
Thor konuştuktan sonra kadına doğru adımladığında Diana geri çekilirken konuşmaya başladı.
"Ne değişecekti? Beni deli sanmanızada asla izin veremezdim."
"Hayır Diana kimse böyle düşünmezdi, buradaki herkesin psikolojik olarak sorunları var zaten kimse seni yargılamazdı."
Diana derin nefes alırken Thor konuşmaya devam etti.
"Ne kadar ilerledi?"
Kadın elini koltuğa koyup destek alırken titrek bir şekilde derin nefes aldı.
"Her an duyuyorum onları sürekli konuşuyorlar ama bazen o kadar gürültülü oluyorki kendi sesimi bile duyamıyorum."
"Bırak sana yardım edeyim."
"Hayır, yardıma ihtiyacım yok."
Thor kadının önünde dururken tekrar konuştu.
"O zaman gel hava alalım."
Kadın buna itiraz etmeyince odadan çıktılar, yavaşça merdivenlerden geçip üst kata geçtiklerinde Diana yüzüne vuran soğuk rüzgarla rahatladığını hissetti. Yere oturduklarında bir süre sessizce etrafı izlediler, Thor bakışlarını kadına doğru çevirirken konuşmaya başladı.
"Onları nasıl geri getireceksin?"
"Phoenix'i arkadaşların için kullanacağım, eğer yapabilirsem Agatha'nın güçlerinide Wanda'nın çocuklarını yaratabilmek için."
"Onlar gerçek değiller Diana, bunu yapamazsın."
Diana bakışlarını adama doğru çevirirken zaten kendisine baktığını gördüğünde gülerken konuşmaya başladı.
"Denemekten zarar gelmez."
"Cadılar meclisinin kuralları yok mu?"
"Var ama artık bunu yapmaya değdiğini düşünüyorum."
"Gördün mü? Alışıyorsun."
Kadın derin nefes alırken tekrar konuşmaya başladı.
"Benim bir ruhum yok Thor büyüden yaratıldım, öldüğümde ki bu pek olası görünmüyor valhallaya ya da cadıların tabiriyle diğer tarafa gitmeyeceğim. Ama buradaki midgartlılar öleceklerini bilmelerine rağmen her an her şeye hazırlar. Ve buradakilerin düşünceleri ve davranışları için buna değeceğini düşünmeye başladım."
Thor sakince gülümserken konuşmaya başladı.
"Buna değer vermek deniliyor Diana, birilerini düşünmek ve onlar için bir şeyler yapmaya çalışmak."
"Ah saçmalama, ben kendime değer verip sevmiyorum, size mi değer vereceğim?"
"Kendine değer vermemek için bir sebebin yok Diana."
Diana'nın gülümsemesi solarken derin nefes aldı.
"Aksine oldukça sebebim var Thor."
Adam konuşacakken kadın ondan önce davranıp konuşmaya başladı.
"Güneş doğuyor, arkadaşlarını uyandıralım artık vakti geldi."
Thor ayağa kalktıktan sonra elini kadına doğru uzattığında Diana onun elini tutup ayağa kalktı ve birlikte aşağıya indiler. Sonradan buraya gelenler için oda kalmadığı için Strange ve Maria herkese büyük salonda yer yatağı yapmıştı, odaya girdiklerinde herkesin uyuduğunu gördüler.
"Sen onları uyandır bende Strange ve diğerlerini uyandırayım."
Thor kadının cevap vermesine izin vermeden yanından ayrılınca Diana kısa süre nasıl uyandıracağını düşündükten sonra parmaklarını hafifçe oynattığı anda herkes derin nefes alarak uyanmıştı, kadın onların haline gülerken Clint'in bakışları ona doğru döndü.
"Çok güzel uyandırmaydı."
Scott konuştuğunda kadın bakışlarını Peter'a doğru çevirip konuşmaya başladı.
"Zamanı geldi."
Strange, Maria ve Thor'da odaya girdiğinde Clint konuşmaya başladı.
"Vakit kaybetmeyelim."
Strange portalı açınca Diana portalın içine baktı kısa süre, derin nefes alıp geçtiğinde Thor ve Herkül hızla onun peşinden gitti. Kadın öncesinde oluşturduğu köprüde ilerlerken herkes portaldan geçmiş ve onu takip etmeye başlamıştı.
"Diana hazır hissetmiyorsan yapmak zorunda değilsin."
Thor kadına yetiştiğinde konuşunca kadının bakışları ona doğru döndü.
"Kimse daha fazla beklememeli."
Kadının üzerinde siyah kostümü belirirken herkes mezarlığa gelmişti, Wanda kadına doğru yaklaşırken konuşmaya başladı.
"Bırak yardım edeyim."
"Hayır Wanda eğer gelirlerse onları koru, onlara söz veren bendim."
Darkhold önünde belirirken ellerini açmasıyla mor enerji dalgası yayıldığında Sam konuşmaya başladı.
"Güçlerinin siyah olduğunu sanıyordum."
"Agatha'nın güçlerini kullanıyor."
Maria konuştuktan sonra Strange'le birlikte kimsenin anlamadığı şekilde ellerini hareket ettirdiğinde Diana'nın etrafını sarı ve turuncu renkli kalkan sarmıştı, kadın son kez Thor'a baktıktan sonra kollarını yarım şekilde açtığında havalanmıştı, saçları dalgalanırken büyüyü mırıldanırken gözlerini kapatmıştı. Yayılan enerji kalkana çarpsada gelen rüzgarla herkes kolunu yüzüne siper etmişti.
"Ne kadar sürecek?"
Yelena konuştuğunda Strange'in bakışları ona doğru döndü.
"Diriltme büyüsü ilk defa kullanılıyor, yani bilmiyoruz."
Diana gözünü açtığında gördüğü manzarayla gülümsedi, kendinden emin bir şekilde ilerideki tahta doğru ilerlemeye başladığında tahtta oturan kişi ayağa kalkmıştı.
"Bir daha gelmeyeceksin sanmıştım."
Diana duyduğu şeye gülerken konuşmaya başladı.
"Senin yanına gelmeden bir şey yapabilmek mümkün mü?"
Tahta çıkan basamaklardan çıkıp ağacın önündeki tahtın önünde bir tur dönüp parmaklarını tahtın üzerinde sürttü, adamın bakışları ona doğru dönerken konuşmaya başladı.
"O nasıl?"
"Abin gayet iyi Loki."
"Peki, sen nasılsın o zaman?"
Kadın bakışlarını tahttan çekip adama çevirirken alayla konuşmaya başladı.
"Slyvie nasıl? Onu yanına alabilirdin."
"İkimiz içinde en iyisi bu."
"O zaman bizim içinde iyisi bu."
Diana tek elini tahta koyup destek alırken bir süre sessizce bekledikten sonra Loki konuşmaya başladı.
"İstediğin şeyi yapamam Diana, evrenin düzenini yeniden yazamam."
"Öyle mi? Çok cazip bir teklifim vardı oysaki."
Loki alayla gülerken konuşmaya başladı.
"Söyle."
"Thor'un ölen arkadaşlarına karşılık her evrende güç kaynağı olan Phoenix'i vereceğim, Wanda'nın çocuklarına karşılıkta en güçlü cadılardan olan Agatha'nın kara büyüsünü vereceğim."
Loki kısa süre düşünürken kadın konuşmaya başladı.
"Yeterli gelmezse Kang ordusuna karşı sana koruma sağlayacağım. Nasıl ve ne olursa olsun."
"Üçünüde kabul edeceğim."
Loki konuşunca kadın gülümsedi, adam bir kaç adım atıp ona doğru yaklaştı.
"Merak etme Loki senin aksine ben sözümü tutarım."
"Ah Diana, inan bana o günler geride kaldı."
İkiside gülerken Diana avucundan çıkan iki gücü Loki'ye doğru uzattı, adam iki gücü aldıktan sonra ağacın bir dalını alıp kadına doğru uzattı. Diana dalı tutarken büyüleri mırıldandı, dal parlamaya başladıktan sonra Loki alıp geri yerine koydu.
"Gitme vaktim geldi."
Diana hızla tahttan uzaklaşıp merdivenlerden inerken Loki'nin sesiyle durdu.
"Onunla olamazsın biliyorsun değil mi?"
Kadın cevap vermezken gözlerinin dolmaması için yumruğunu sıkarken derin nefes aldığında Loki devam etti.
"Bunu evrenleri elinde tutan kişi olarak değil, Loki Laufeyson olarak söylüyorum Diana. Abimle birlikte olamazsın."
Diana omzunun üzerinden adama bakarken oradan ayrılmadan önce son kez konuştu.
"Ama onun için çabalamaya değer."
Thor kıstığı gözlerini açtığında kalkanın içinde yerde yatan kişileri gördü, hızla oraya doğru ilerlerken Strange ve Maria kalkanı indirince hızla kadına doğru ilerledi. Yerde yatan eski takım arkadaşlarını görmezden gelirken hızla yere düşen kadını tuttu.
"Diana uyan hadi."
Yelena yavaşça yerde yatan kızıl saçlı kadının yanına ilerlerken elleri titremeye başlamıştı, hepsi derin nefes aldığında herkes bir adım gerilemişti.
"Neler oluyor?"
Oradaki herkes uzun zamanın üzerine Tony'nin sesini duyduğunda yerde yatan adam yavaşça doğrulmuştu, Maria hızla ona doğru ilerlerken Natasha Romanoff dizlerinin üzerinde oturmuş ve şaşkınlıkla etrafa bakınıyordu.
"Tony, Nat?"
Steve'in sesini duyduklarında Sam ve Bucky hızla ona doğru ilerleyip sarılmışlardı, Maria ve Peter yavaşça Tony'e sarılırken Clint ve Yelena'da dizlerinin üzerindeki Natasha'ya sarılmıştı. Wanda'nın bakışları kendisine bakan çocuklarına doğru dönerken titreyen elini ağzına doğru götürdü, bir kaç adım atıp çocuklarına yaklaştı.
"Anne!"
İkizler aynı anda bağırıp Wanda'ya sarıldıklarında, kız ağlayarak onlara sarılıp saçlarına öpücük kondurdu.
"Gerçekten buradasınız..."
Wanda fısıldayarak konuşurken Thor bakışlarını kucağındaki kadına çevirdiğinde Diana derin nefes alarak hızla doğrulmuştu, hızla Thor'un kucağından kalkarken etrafa bakındığında herkesin sevdiği kişilere kavuştuğunu gördü. Thor yavaşça ayağa kalkıp kadına sarıldığında Diana ne yapacağına emin olamazken kollarını sarıp kafasını adamın omzuna koyduğunda zihninin içindeki tüm sesler susunca gözlerini sıkıca kapattığında adamın fısıldamasını duydu.
"İyisin..."