"Sen beni bi öpsene"
Bu adamın her kelimesinde kalbim beni zorluyordu. Kendimi liseli aşıklar gibi hissediyordum
Kafamı göğsünden kaldırıp, yüzüne baktım. Gözlerimi kırpmadan yüzünü inceliyordum. O da aynı şekilde dikkat kesilmişti. Gözlerini gözlerimden çekmeden öylece bakıyordu
"Çok mu bekleyeceğim?" dedi kısık sesiyle
O an aklıma gelmişti. Bir zamanlar bana ne çok 'çok' derdi. Mesela çok seslisin, çok konuşuyorsun, çok yanlış yapıyorsun...
"Evet, çok beklersin" dedim çok kelimesinin üstüne bastırarak
Kaşları şaşkınlıktan havalanmıştı. Yüzünün aldığı hali görünce kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum. Şuan yanaklarını ısırmak geliyordu içimden. Kendini tutman lazım Kader
İç sesimi dinlemem gerekiyordu.
Sırıttığımı görmemesi için sırtımı ona taraf döndüm. Adam birden bire neyin içinde olduğunu anlayamamıştı. Ben bile ne yaptığımı anlayamamıştım.
Tekrar kollarını bana sardı, ve beni kendine taraf döndürdü. Parmak uçlarını yüzümde gezdirdi
"Ne oldu? Hafif trip kokusu var sanki"
"Trip falan yok" dedim dudağımı bir birine bastırarak
"İyi o zaman, hadi öpüşelim"
Kendimi tutamayıp gülmüştüm
Son zamanlarda hiç bu şekilde gülememiştim. Yüzümü güldüren tek şey olmuştu
"Çok-" sözümü yarıda kesmişti
"Ne ima etmeye çalışıyorsun? Açıkça söyle sonra işimize devam edelim hadi" dedi ve göz kırptı. Ve bunu yaparken pis pis sırıtıyordu
İçimde tutamayacaktım, şu sıralar aşırı çocuklaşmıştım. Bunu kabul ediyordum. Ve şuan içimden aşırı trip atmak, naz yapmak geliyordu. Sanki ben değişmiştim, ya da asıl benliğimi bulmuştum
"Hani ben çok sesliymişim, çok konuşuyormuşum" ben bunu söylerken ilk önce kaşları çatılmış, daha sonra yüzünde tebessüm oluşmuştu.
"Çok yanlış yapıyo-" lafımı tamamlayamadan dudağıma yapışmıştı
Aniden yaptığı haraket yüzünden gözlerim şaşkınlıktan büyümüştü. Dudaklarımı sarmıştı dudakları. Elleri yüzümü sarmıştı, parmak uçları yüzümü okşuyordu. Dudaklarımı ısırıp öpüyordu. Dudağımı hafif araladığımda dilide işin içine karışmıştı. Nasıl saniyeler içinde bu hale gelmiştik anlamamıştım. Ama artık alışmaya başlamıştım, Arhan'la her an her şey mümkün olabilirdi
Nefeslenmek için dudaklarını dudağımdan çekti. Dudakları bu defa tüm yüzümde gezdi. Yanaklarıma, gözlerime, boynuma hafif hafif öpücükler kondurdu. Burnunu burnuma sürttü. Geri çekilip gözlerimin içine baktı
"O zaman 'çok' kelimesinin olduğu listene bunuda ekle, çok seviyorum" dedi ve tekrar dudaklarıma kapandı
Çok seviyorum
Listedeki en iyi kelime
Dudakları dudaklarımdayken konuşmaya çalıştım
"Bende seni-" dudağımı ısırdığında lafım yarıda kesilmişti
"Çok seviyorum" diye bilmiştim sonunda
Son dediğim kelimeni duyunca haraketleri daha fazla hırçınlaşmıştı
Dudakları dudaklarımı talan ederken biranda altında bulmuştum kendimi. Üzerime çıkmış parlayan gözlerle yüzümü inceliyordu
"Sana duyduğum özlemi, aşkı bir bilsen..." dedi kısık sesiyle
"Beni yakıp kül ediyorsun hatun" dedi devamını getirerek
Ellerimi gömleğinden içeriye sokmuştum. Bu adam benide yolumdan çıkarıyordu
Sırtında, göğüslerinde ellerimi gezdirdim. Dilimi çıkarıp dudağımı yaladım. Bu yaptığım haraketle tekrar dudağıma kapanmıştı. Kollarımı boynuna doladım, öpüşüne karşılık verdim. Öperken bir yandanda gömleğinin düğmelerini çözüyordum.
O da benim tişörtümün eteklerinden çekiştirerek çıkarıyordu
"Bu gece seni tüketeceğim" demişti nefes nefese
"Yaparsın aşkım" demiştim gülerek. Tüm dengemi bozmuştu
Bu söylediğime o da hafifce kıkırdamıştı
Üstümüz artık çıplaktı. Bakışları üzerimde dolaşıyordu
Kollarımı onun bedenine sardım. Kendime daha fazla bastırdım
"Yangın var" dedi gülerken
"Beraber yanalım" dedim ve bu defa ben onun dudaklarına kapandım ve hoyratça öpmeye, ısırmaya başladım
Beraber yanalım...
Bu gece beraber alev aldık
~~~
Sabah uyandığımda müptelası olduğum koku burnuma dolmuştu. Kafam gösünde, dudaklarım göğsüne yapışık bir şekilde açmıştım gözlerimi. Arhan'ın nefesini saçlarımda hiss ediyordum. Kolları bana sarılıp, sımsıkı kendisine kenetlemişti
Parmak uçlarımı göğsünde gezdirdim. Kısa sürede ona bu kadar tutulacağımı hiç düşünmezdim. Bir zamanlar tanımadığım bu adam, şimdi hayatımı onsuz düşünemiyordum bile. Hayatımın her anında, her saniyesinde o vardı. Hem hayalimde, hem gerçeğimde bir tek o vardı
Arhan... benim hiçbir şeyimken, her şeyim olmuştu.
Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Yüzüne buseler kondurdum. Kafamı boynuna gömdüm, kokusunu içime çektim
Boynunu öpüp, ısırdım. Tekrar tekrar sulu öpücükler kondurdum. Sabah sabah azmıştım
Ve ne olduğunu anlamadan yine kendimi onun altında bulmuştum
"Karım yaramazlık peşinde"
Sırıttım
Ellerimi göğsüne götürüp sıktım. Taştı sanki bedeni.
Dudaklarıma gömülecekken parmaklarımı dudağına götürüp onu durdurdum
"Yeter artık sabah oldu, hem zaten dudaklarımın durumu iyi değil, biraz daha yersen iz kalacak"
"5 dakika daha" dedi çocuk gibi
"Olma-" lafımı tamamlayamadan dudağıma yapışmıştı
Bu adamı durdurmak mümkün değildi
Nefeslenmek için dudağımdan koptuğunda bu defa ben duramamıştım, sertçe kendime çekip dudaklarına kapanmıştım. Benide kendisine benzetmişti
Nihayet bir birimizden koptuğumuzda ben kalkıp banyoya gitmiştim. Ben duş alıp çıktıktan sonra Arhan banyoya gitmişti. Üzerimi giyinip hazırlandım. O sırada Arhan da banyodan çıkmıştı. O da hazırlandıktan sonra odadan çıkmıştık. Herkes sofra başında toplanmıştı.
Herkes toparlanmaya çalışıyordu. Sonuçta hayat kaldığı yerden devam ediyordu
Halide anne bir kaç gün önceki vaziyetinden iyiydi, en azından şimdi yemek yiyordu
Ama gözlerindeki acı hiçbir zaman gitmeyecekti
Kahvaltı yaptıktan sonra herkes kendi işine gitmişti. Bende Arhan'la beraber çıkmıştım konaktan. Sonuçta benimde bir işim vardı, ve artık geri dönmem lazımdı. Yeterince aksatmıştım, ama gitmem, işe geri dönmem gerekiyordu
Arhan'ın arabası hastanenin önünde durduğunda onun yanağından öpüp arabadan indim
Ve sonunda işime kısa bir aradan sonra geri dönmüştüm
Hastanede işler yığılıp kalmıştı. O yüzden günüm yoğun geçmişti. Hasta kontrolleri, dosyalar... öğlen yemek bile yiyememiştim
Havanın karardığını görünce şaşkına uğramıştım. Saatin nasıl geçtiğinden bile haberim olmamıştı
Arhan'a mesaj atıp abime uğrayacağımı bildirmiştim, gelip beni akşam konaktan almasını söylemiştim
Çıkış saatinde hazırlanıp hastaneden çıktım. Abi'mi merak ediyordum, hastaneden çıkar çıkmaz direkt konağa gittim
Annem beni görünce kocaman gülümseyerek gelip bana sarıldı
"Hoş geldin kızım" dedi annem
"Hoş buldum anne" dedim
Gözlerine baktım, kıpkırmızıydı. Çok ağlıyordu, bu gözlerinden belli oluyordu...
Abi'min yanına gittim. Öylece boş bakışlarla tavanı izliyordu. Beni görünce burukça tebessüm etti
Gidip yanında oturdum
Ellerimi tuttu, gözünden yaş akarken konuştu
"Meraketme Kader, bu olanlar benim yüzümden oldu, ama seni kurtaracağım" dedi
Kaşlarımı çatarak yüzüne baktım. Ne dediğini anlamamıştım
"O ne demek?" diye sordum
O sırada annem odaya girdi. Elindeki çay tepsisini getirip masaya bıraktı. Annemle beraber babaannemde geldi
Abi'm ne demek istemişti?
Beni neyden kurtaracaktı?
Annemlerin ardından babam ve dedem de gelmişti. Onlarda gelip koltukta oturdular
Abi'm ağzını açıp bana bir şeyler söyleyecekken İlayda pat diye odaya daldı
"Abla eniştem geldi" dedi. Ve onun ardından Arhan odaya girdi
Herkese 'iyi akşamlar' dedikten sonra geçip koltukta oturdu o da. Bense parlayan gözlerimle karşımdaki adama bakıyordum. Annemle sohbet ettiği için bakışları bende değildi. Ama aniden bakışlarını bana taraf yöneltti. Bakışları beni bulunca hafifce gülümseyip tekrar tüm dikkatini anneme verdi
Bende yüzümü abime taraf döndürdüm. Bakışları bir Arhan, bir benim aramda gidip geliyordu
"Kurtaracağım seni" dedi tekrar kısık sesiyle
"Neyden abi?" diye sordum
"Başına açtığım bu beladan"
Kaşlarımı çattım. Ne geçiyordu aklından?
"Abi, ne söylemek istiyorsun?"
Abi'm bakışlarını tüm herkesin üzerinde gezdirdi. Bakışları kısa bir süreliğine Arhan'ın üzerinde dolandı. Babama ve dedeme baktı uzun uzun. Bu adamların aklından ne geçiyordu?
Arhan'ın bakışlarıda bizdeydi. Abi'm tüm ev halkına yüzünü tutarak sert sesiyle konuştu
"Berdel bozulacak" dedi sert sesiyle
Berdel bozulacak?
Berdel dediği benim evliliğim miydi?
Bu kadar kolay mıydı peki her şeyi darmaduman etmek?
Arhan'ın kaşları çatılmıştı
Abi'm ne söylüyordu? Arhan'a baktım, kaşlarını çatmış abi'me bakıyordu
"Taraflardan biri öldü, o yüzden berdel bozuluyor. Sende artık azıcıkta olsa rahat edersin çiçeğim" dedi bana bakarak
Şaşkınlıktan konuşamıyordum bile. Bana Arhandan ayrılacağımı söylemişti...
Dilim tutulmuştu sanki. Söylediği kelimeler aklımda yankılanıyordu. Ne kolay karar veriyorlardı başkalarının hayatları hakkında. Dedem 'Evleneceksin' demişti, ve şimdi abim 'ayrılacaksın' diyordu. İkiside bu kararı alırken bana sormamışlardı...
Benim hayatımı yönetmeye çalışıyorlardı
Arhan ayağa kalktı. Kaşları çatılmıştı, sinirden tüm damarları belli oluyordu
"Ne diyorsun sen?" dedi. O da inanamamıştı bu laflara, aynı benim gibi
"Artık kız kardeşim üzülmesin istiyorum Arhan ağa, onu ilk başta istemediği bir adamla evlenmeye mecbur bırakırken hata yaptık. Ama artık bu hatanın devam etmesine müsade edemem"
Arhan'ın gözlerinden alev çıkıyordu
Bıkkınca nefes verdim. Ayağa kalktım. Abimin bakışları beni buldu. Acısı vardı diye kaba konuşmak istemiyordum, ama artık bi durmaları lazımdı. Başkasının hayatıyla ilgili kararlar vermeyi bırakmak zorundalar artık
Sorsan benim iyiliğim için der. Ailedeki herkes böyle... senin iyiliğin için. Her şeye iyiliğin için karar vererler ama düşünmezlerki o aldıkları kararlar aslında bize en çok zarar veren şey olurdu
Gözlerimi sımsıkı kapayıp açtım
"Abi" dedim.
Abim merakla yüzüme bakıyordu
"Ne zaman bırakacaksınız bunu?" herkese bakarak sormuştum
"Neyi?"
"Benim hayatım hakkında benden habersiz karar vermeyi"
"Çiçeğim işte bizde o hatayı düzeltmek için-"
"Hatayı düzelteyim derken yeni hata yapıyorsunuz ama" dedim sesimi yükselterek
Abimin kaşları havalanmıştı şaşkınlıktan
"Abicim-" dedi. Lafını yarıda kestim
"Sakın senin iyiliğin için falan gibi klişe laflar kullanma. Yeter bi kerede yapmayın, benim iyiliğim için dediğiniz şeyleri yapmayın, bırakın ben kendim hata olsa bile, kendim yapayım. Sizin benim hakkımda karar vermenizden bıktım. Ben çocuk değilim"
"Kader sen bu adamla benim yüzümden evlendin"
"Bu adam dediğin şahıs benim kocam, ve ismi var Arhan"
Arhan'ın yanına gidip elinden tuttum. Arhan öylece donup kalmıştı. Gözleri gözlerimin ta derinlerine kilitlenmişti
"Ben Kader Karadağlı'yım abi, tekrardan Doğan olmak gibi bi düşüncem yok. Berdel falan bozulamaz çünkü artık ortadaki ilişki berdelden ibaret değil, siz berdeli bozsanız bile ben yine kocamla evlenirim. Lütfen artık benim hayatımla ilgili kararları bırakın ben vereyim"
Arhan'a baktım. Burada çok fazla bile kalmıştık, artık gitmemiz gerekiyordu
"Senin söyleyeceğin bir şey yoksa çıkalım mı?" dedim
Arhan sorduğum soruyla sanki kendisine gelmişti
Bakışlarını tekrar tüm ev halkına taraf yöneltti
"Bence hatun'um her şeyi çok güzel anlattı, benim fazla konuşmama gerek yok. O ne dediyse doğrudur. Başkalarının hayatlarıyla değil, kendi hayatınızla ilgilenin. Kararlarınızı kendi üzerinizde uygulayın. Kader hep benim kaderim olacak, sizin o boktan berdeliniz umurumda bile değil. Bozarsanız bozun, zaten berdelin bir önemi yok. Kader benim karım, bu hep böyle kalacak"
Arhan'ın bakışları tekrar beni buldu. Gülümseyerek yüzüne baktım. Kader onun kaderiydi..
Arhan elimden daha sıkı tuttu
"Bence her şey gayet açıklayıcı oldu, iyi geceler" dedi ve beraber oradan ayrıldık
Arabaya binip kendi konağımıza geri döndük. Herkes kendi odasına çekilmişti. Bizde odamıza gittik
Arhan banyoya gidip duş aldı. Arhan çıktıktan sonra bende banyoya girmiştim. Duş alıp rahatlamaya, üstümdeki huzursuzluktan, öfkeden kurtulmama ihtiyacım vardı
Banyodan çıktıktan sonra kurutma makinesiyle saçlarımı kuruladım
Arhan sırtüstü yatakta uzanmıştı. Bende yanına gidip uzandım. Kollarını bana sardı. Başımı göğsünün üzerine koydum. Saçlarımı öptü. Bu artık bizim günlük rutin işimize dönmüştü
"Senin başın hep benim göğsümde olsun hatun, kollarım hep sana sarılı olsun. Dudaklarım hep böyle saçlarının üzerinde olsun. Kokun hep burnumda olsun..."
Elleri sırtımı okşuyordu
"Hep mi?"
"Hep"
"Bıkacaksın benden"
"Allah'ın benim kaderime yazdığı senden, bana sunduğu cennetten bıkar mıyım hiç ben?"
32 diş sırıtıyordum. Tüm huzursuzluğumu, öfkemi alıp götürmüştü
"Çok seviyorum seni ağa'm" dedim cilveli sesimle
"Ağa'n şimdi senin dudağını ısıracak bu ses tonuyla konuştuğun için" dedi ve öylede yaptı. Dudağımı ağzının içine alarak ısırdı, sonrada öptü
Kenara çekilerek gözlerimin içine baktı. Bense sadece bir öpüşüyle bile kendimden geçmiştim. Elleri tişörtümün eteğine gitti. İşte yine başlıyorduk...
~~~
Bölüm sonu
Umarım beğenmişsinizdir<3
Yorum yapmayı unutmayın lütfen, düşünceleriniz benim için çok önemli♡