Bu Sefer ki Başka

Door blackblair67

4.4K 164 117

Okula yeni gelen öğretmene yakınlık hisseden ve bir geleceği olduğuna inanan Karya'nın dostluk , aşk, sevgi... Meer

Chapter 1: İlk Görüş
Chapter 2: Tanışma
Chapter 3: Barışma
Chapter 4: Kardeşlik
Chapter 5 : Çaresizlik
Chapter 6: Söz
Chapter 7: Mucize
Chapter 8: Aşk Tesadüfleri Sever
Chapter 9: Yanlış Anlaşılma
Chapter 10: Rönesans Tablosu
Chapter 11: Sözcüklerin Büyüsü
Chapter 12: Bilinmeyen Bağlar
Chapter 13 : Gönül Davası
Chapter 14: Gönlünün 'Sultanı'
Chapter 15: Hakan Koca-Hocam
Chapter 16: İtiraf
Chapter 17: Kaderin İzinde
Chapter 19: Hatalardan Doğan Felaket
Chapter 20:Fri(end) s

Chapter 18: İlk Adımı Sen At

179 5 11
Door blackblair67

🤍 Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın 🤍

"Evet siz?"

"Ben senden çok hoşlanıyorum Karya."

"Ha?"

Yankılı...

Lan yoksa biz falcı diye büyücüye mi gittik amk. Yada benim kulak doktoruna gitmem lazım. Gideyim gideyim.

"Senden hoşlanıyorum."

"Bana rüzgar falan çarptı herhalde çünkü en olmayacak şeyleri duymaya başladım."

Yada olay rüzgarda değil kafamdadır.

"Yanlış duymadın Karya senden hoşlandığımı söylüyorum."

Yok imkansız rüyada falan mıyım acaba. Yada doktorun zamanında verdiği antidepresanlar şuan etkisini falan mı gösteriyor.

"Bana bir tokat atar mısınız?"

"Saçmalama Karya sana niye tokat atayım kıyamam ki."

Kendimi okkalı bir tokat yapıştırdıktan sonra durumun ciddili olduğunu anladım. Biraz erken anladım sanki.

"Lan o zaman aşıktın beni niye reddettin salak. Seviyorsan oyalama kardeşim."

Lan , salak falan biraz ağır kaçtı sanki. Asrın'ın elinin ayarına laf ederken benim dilimin de ayarının olmaması.

"En çokta bu yönünü seviyorum. Aklından geçenleri dobra bir şekilde direkt söylüyorsun. Ama salak falan biraz fazla kaçmadı mı?"

Oy kıyamito üzüldün mü sen. Tamam prenses madem üzüldün bir daha demeyiz.

"Soruma hala bir cevap alabilmiş değilim."

"Karya çünkü sen benim öğrencimsin ve daha da önemlisi benden küçüksün. Kendimi pedofili gibi hissediyordum resmen."

"5 yaştan bahsediyoruz."

"Bu benim öğrencim olduğun gerçeğini değiştirmez."

"Mezun oluyorum zaten. Okul bitince kimse kimseyi görmeyecek, hatırlamayacak bile. "

"İnsanların hakkımda ne dediği umrumda değil sadece bu durumdan senin kötü bir şekilde etkilenmeni istemiyorum. "

"Bizde okul bitene kadar kimseye belli etmeyiz. Şunun şurasında yarım dönem falan kaldı zaten."

"Zarar görmemen için elimden geleni yapacağım ama bana sorarsan ilk biraz birbirimizi tanımamız gerekiyor sanırım."

TC kimlik bilgileri dahil doğum yeri, doğum tarihi ,evinin adresi, akrabalarını biliyorum desem. Ama madem öyle sen tanı bakalım beni. Ay çok ani gelişti ama şimdi olaylar. Önceden haber verseydi daha bir süslenip okula gelirdim. Şaka gelmezdim üşengeç insanım ben imkanım olsa okula bile pijamamla gelirim.

"Flörtümsü diyorsun yani."

"Yani öyle sanki."

Şuan okul bahçesinde çığlık atmam yok mu. Neyse eve gidince atarım. Hakancığımı ilk gördüğüm yerde ondan aşk itirafı alıyorum...

"Okul bahçesinde fazla bekledik sanki , gitsek mi artık?"

"Bencede."

Arabaya bindiğimizde ikimizde konuşmuyorduk. Heyecandan her an kalp krizi geçirebilirim. Füsun Teyze acilen tartışmamız gereken konular var.

"İyi misin?"

"İyiyim niye ki ?"

"Bilmem her an düşüp bayılacakmışsın gibi bakıyorsun. Kızarmışsın da."

"Düşüp bayılacağım çünkü."

"Hasta falan mısın?"

Elini alnıma koyup ateşime baktı. Elinin tenime değmesi bile kalbimi hızlandırıyor ne yapacağım oğlum ben seninle.

"Salağa yatma niye kızardığımı gayet iyi biliyorsun."

"Bu kadar heyecanlanacağını bilseydim daha önceden açılırdım. "

"Keşke bunu daha önceden düşünseydin de açılsaydın. "

Gülümseyip elimi tuttu. İnşallah şuan yaşadıklarım rüya falan değildir. Rüyaysa da inşallah uyanmam.

Mutlu mutlu giderken telefonum bir anda çalmaya başladı.

"Efendim Asrın."

"Karya birşey diyeceğim ama sakın korkma."

Al işte bunu dediyse kesin bir bokluk vardır. Korkacağım şeyler söylemeyin madem.

"Noldu?"

"Baştan söyleyeyim durumu gayet iyi. Klasik Mert ve pick me'liği."

"Asrın Mert'e birşey mi oldu ?"

"Mert'e birşey mi olmuş?"

"Hakan hocanın sesi mi o ?"

"Lan anlat artık AA ben sana sonra anlatırım. Mert nasıl?"

"Çıkış saati otobüsler kalabalık oluyor biliyorsun neyse biz tam sıkış tepiş otobüse binelim derken Mert'in ayağı kapıya sıkıştı. İşte sonra biz otobüsteki tüm yolcular olarak otobüsle hastaneye yetiştik. Röntgen falan çektiler birşey yokmuşta bu sefer kalbim falan demeye başladı bu. Doktor korktuğu için olduğunu söyledi ama yine de kalp hastası olduğu için gözetim altında duracakmış. Şimdi serum taktılar. Tutturdu ölmeden önce kardeşimi son bir kez göreyim diye."

"Kanka siz bu kadar kısa sürede tüm bunları nasıl yaşadınız lan. Yemin ederim sizi yalnız bırakmaya gelmiyor. Biriniz yanlış biner diğeriniz ayağını sıkıştırır. Hangi hastanedesiniz söyle."

"Alsancaktayız. Nevvar Salih'te."

"Tamam geliyorum."

"Nolmuş Mert'e"

"Ayağını otobüsün kapısına sıkıştırmış."

"Ne?"

"Birşeyi yokmuş ya Mert'in abartması."

"Neredelermiş?"

"Alsancak. Ama ben giderim sorun değil eğer başka bir işin varsa."

Kesinlikle blöf yapmıyorum.

"Başka bir işim yok, olsa da iptal ederdim."

Hakancım kesinlikle benden daha panik gözüküyordu. Yazık garibim gerçekten ciddi birşeyi var sanıyor. Ama asıl sürprizi hastanede yaşayacak.

Yarım saat sonra hastaneye vardık. Arabayı park edip acile girdik. Mert beni görür görmez drama queenliğe başladı. Asrın ayrıl kanka ben arkandayım Mert ile ömür mü geçer. Çocukluğunda da böyleydi bu en ufak tartışmada bile hep hastalığını bahane edip acıtasyon yapıyordu.

"Karya benim zamanım doluyor o yüzden beni iyi dinle-"

Kafasına şaplak attım.

"Salak salak konuşma valla elimin tersindesin indiriveririm bir tane daha."

"Ölüm döşeğinde olan birine bile saygın yok kızım senin ben burada beyaz ışığı görüyorum diyor-
Hatta inanmayacaksınız ama Hakan hocayı'da Karya'nın yanında görüyorum. Demek böyle birşey."

"Nasılsın Mert?"

"Sesini de duyuyorum."

"Mert gerçekten buradayım çünkü."

Mert tam cevap verecekti ki doktor yanımıza geldi.

"Hastamız kendini nasıl hissediyor bakalım."

"Kafası karışık."

"Mert salak salak konuşma doğru düzgün cevap ver."

"Biraz önce biraz bi' beyaz ışığı falan gördüm gibime geldi. Ölüyor muyum yoksa doktor hanım?"

"Merak etme hiçbir şeyin yok. Seruma dahi gerek yoktu ama fazla korkmuş ve halsiz gözüküyordun. Serum bitince gidebilirsiniz. Geçmiş olsun "

"Doktor hanım birkaç tahlil falan da mı yaptırsak. "

"Sağolun doktor hanım biz serumu bitince gideriz. Dimi Mertcim."

Doktor gülerek yanımızdan ayrıldı.

"İlaç bile vermedi. Ya ben hastaneden çıkar çıkmaz hık diye gidersem."

"Salak saçma konuşma Mert doktor birşey yok dedi işte."

Yarım saat sonra
Mert'in serumu sonunda bitmişti. Tabi bu süre zarfında başımızı şişirmeyi de esirgememişti.

"Koluma girsenize bu sargılı ayağımla nasıl yürüyeceğim ben."

"Mert sıyrıldı diye sadece yara bandı yapıştırdılar abartmasan mı?"

"İnanan inansın ya inanmayan inanmasın abi."

Hakancığım arabaya almaya gittiğinde bizde hastanenin önünde beklemeye başladık.

"Kızım geçen hafta bu adamı öldürme planları yapmıyormuydun , siz niye birlikte geldiniz?"

"O zaman öyle olması gerekiyordu çünkü Mert. Şuan durumlar farklı."

"NASIL YANİ YOKSA!"

"Ne nasıl? Neyi kaçırdım oğlum ben bana da anlatın."

"EVET."

"Siz gerçekten sevgili mi oldunuz lan. Nasıl olur ama okuldan ayrıldığımızdan beri neler olmuş olabilir."

"Sevgili demeyelim de flört gibi. Ama bildiğinizi belli etmeyin saklayacağız dedik."

"Gerçekten çok iyi saklıyorsunuz kanka. Ya onu bunu boşver nasıl olabilir şuan burada çığlık atmamak için zor duruyorum."

"Aynı şeyi okulun bahçesinde bende yaşadım. Hala da inanamıyorum."

"Mert sen şuan nasıl bir kafadasın. "

"Bug'a girdi siktir et sen onu."

"Verdikleri serumda birşey mi vardı yoksa zamanında meraktan senden dızladığım ilaçlar şuan bende etki mi gösteriyor."

"Lan sen salak mısın niye benim ilacımı içiyorsun. Oğlum birde kalp hastasısın öyle kafana göre ilaç mı içilir."

"Yok ya içtiğimde birşey olmamıştı zaten. Onu bunu siktir et siz cidden birlikte misiniz?"

"Günaydın. Ben bir saattir ne anlatıyorum size. "

"Allah be!"

Mert bir anda hastalıklı ruh halinden çıkıp boğucu bir şekilde bana sarıldı. Tabi bunu gören Asrın'da aynı şekilde. Bunlarda ne meraklıymış...

"Tamam yeter öldüreceksiniz şimdi beni."

"Oğlum bugün ne kadar garip bir gün lan."

"Bakıyorum sende bir anda iyileştin."

"Ben şimdi hocam mı diyeceğim, enişte mi yoksa Hakan mı?"

"Mert herşeyi geçtik bi' bu kaldı ya."

"Mert haklı Karya ne diyeceğiz?"

"Ben size dahi söylemeyecektik diyorum siz bana ne diyeceğiz diyorsunuz. Hocam diyeceksiniz tabiki ne diyeceksiniz."

Hakancım geldiğinde Mert çakalı hemen ön tarafı kaptı. Bu çocuğun cidden sağı solu belli olmuyor. Ne vardı yani ben öne otursaydım.

Mert uzun uzun hakancığıma bakınca o da tabi ne oldu anlamında Mert'e baktı.

"Mert birşey mi oldu ?"

"Ee şimdi biz sana ne diyeceğiz aslan parçası?"

Mert umarım şuan düşündüğüm şeyi yapmıyorsundur.

"Nasıl yani?"

Dikiz aynasından bana baktı.

"Biliyorlar onlardan saklayamazdım. Zaten onlardan sır çıkma. Salak falanlar ama bu konuda sır tutabilirler."

"Pekte saklayamıyordunuz sanki. Bu kız daha 2-3 saat öncesine kadar seni öldürme planları yapıyordu."

"Sen beni öldürme planları mı yapıyordun?"

"Evet. Çok gıcık kapıyordum çünkü."

"Peki o halde bu durum dördümüz arasında kalacak. Okul bitene kadar."

"Tabiki aramızda kalacak."

Yol boyunca Hakancımla sürekli dikiz aynasından bakışıp durduk. Geçen hafta aynı bulunduğumuz konumda farklı duygularda olacağımız aklıma gelirmiydi ki. Hiç sanmıyorum.

Yaklaşık 40 dakika sonra Asrınların evinin önüne geldik.

"Getirdiğiniz için tekrardan teşekkürler hocam. Mert hadi in."

"Niye iniyorum ki bacağım sakat benim hasta bir bireyim ben."

"Mert saçma saçma konuşma Ayla teyze bizde."

"Sen nereden biliyorsun?"

"Sen ayılıp bayılırken annen aradığında haberim oldu şehzadeleri. Memnun oldunuz mu cevabımdan hadi in."

"Bak zaten sakatım abinin ipleri sağlam dimi aksi bir durumda hiçbir şey de yapamam. Biliyorsun ayağım sakat diye yoksa bende ona karşılık verebilirim. "

"He aynen Mert senin Muhammed Ali olduğunu mahallede bilmeyen yok. Tek bir yumruğuna bakar. Hadi in şimdi."

"Peki madem. Tut kolumdan."

Az bir yol kalsa bile Mert iner inmez hemen ön koltuğa geçtim.

"Gözüm üzerinizde. Kardeşimi üzers-"

"Mert hadi siktir git."

"Karya."

Ne güzel de uyarıyor kocam.

"Ne ağzımdan kaçtı."

"Detayları eve gidince anlatıyorsun."

"Tamam."

Mertlerin yanından ayrılıp evime doğru yol aldık.

"Bugünde seni yorduk sanki Mert yüzünden."

"Saçmalama ne yorulması. Seninle gayet eğlendim desem. Hem Mert'in karakterini de daha iyi anladım sanırım."

"Sevdiklerinin yanında aşırı derecede şımarık bir çocuk gibi davranıyor ilgi bağımlısı."

"Ee sen anlat beni nasıl öldürmeyi planlıyordun?"

"Okulun çatısından fırlatmayı düşünüyordum."

"Hala düşünüyor musun?"

"Evet hala sinirim geçmedi çünkü."

"Benim Karya'm kıyamaz bana bence."

Tabiki kıyamazdım. Gerekirse çatıdan kendim atlarım evelallah. Şaka şaka atlamam canım kıymetli benim. Dur lan Karya'm kısmını es geçmişim. İyelik eki mi belirtti ben mi yanlış duydum. Ulan heyecandan Türkçe'yi bile söktüm ya normal şartlarda iyelik ekini sorsalar bilemem...

"Karya'm falan diyip beni yumuşatabileceğini sanıyorsan haklısın sinirim geçti bile."

"Aklımda bulunsun olabildiğince seni kızdırmayayım bari ."

"Bencede. Yoksa kendini çatıda buluverirsin."

Evimin önüne geldiğimizde ilk defa eve gelmemeyi istediğimi farkettim.

"Yarın görüşürüz o halde."

"Görüşürüz."

Tokalaşmamız yok mu şuan.

Arabadan inip el salladım ardından ise eve girdim. Ben içeri girdikten sonra o da gitmişti.

"AAAAA!"

Olabildiğince avazım çıkana kadar çığlık attım. Ta ki önüme elinde tavayla bir anda çığlık atarak çıkan anneme kadar.

"AAAAAA!"
"AAAAAA!"

"Anne napıyorsun sen evde ya yemin ederim ödümü kopardın."

"Karya bu evde bende yaşıyorum ya hani . Hem sen niye çığlık atıyorsun yemin ederim ödüm koptu."

"Hiç sınavım güzel geçti de ondan."

"Ne sınavın vardı ki?"

Dur lan bugün ne sınavı vardı ki. Kopyayı hızlıca kağıda geçirip verdiğim için hangi sınav olduğuna da bakmadım. Ha doğru dur Kimyaydı.

"Kimya."

"Karya diyorum ki acaba Songül hanıma falan mı gitsek. Hem bayadır gitmiyorsun."

"E gitmeme gerek kalmaması iyi birşey değil mi anne. Durup dururken niye gideceğim doktora?"

"Ne bileyim bu ara bi' karmaşık duygular içindesin. "

"Her duygu değişiminde doktora gideceksem oho. "

"Tamam ama aksi durum olursa yazarsın doktoruna."

"Anne saçmalama sende beni iyice deli yaptın. Dediğim gibi birşeyim yok."

"Dediğin gibi olsun. Ee nereye gittin çıkışta ?"

"Mert, Asrın ve ben dolaştık biraz."

Ha bir de Hakancım.

"İyi yapmışsınız."

"Yaptık yaptık. Neyse ben sınava çalışmaya gidiyorum sonra haberleşiriz."

Külliyen yalan yukarı çıkıp sevincimi yaşayacağım. Sosyal medya hesaplarını falan takip ederim.

"Hangi dağda kurt öldü kızım çünkü sen ve sınava çalışmayı yan yana getirince bile tüylerim ürperiyor, şaşkınlığımı gizleyemiyorum."

"Beni eziklemeye ant içtin dimi anneciğim. Pardon ya sizin gibi koskoca bir doktor olamayacağız, zekamız yetmiyor."

"Çalışsan herşeyi başarabilecek bir kapasiteye sahipsin diyorum kızım. Bildiğim kadarıyla herhangi bir algılama sorunun yok dimi ama."

"E ben de aynı şeyi diyorum. Ders çalışacağım işte."

"İyi dediğin gibi olsun bakalım. Ama önce yemek yiyelim aç acına ders çalışma. Hadi sofraya gel annecim."

Sen gel tüm moralimi motivasyonumu boz sonra 'hadi gel sofraya annecim'.

"Yok sağol sayende iştahım kalmadı ye tek başına. İkimizde alışığız sonuçta."

"Yok Karya senin tekrar doktora gitmen şart oldu. Ne bu haller canım. Ergenlik falan değil bu, senin ergen hallerini de biliyorum."

"Ya anne sen manyakmısın gayet iyiyim diyorum niye illa doktora git git diyip duruyorsun. Ha psikiyatriste yatırma gibi bi' planların varsa daha çok beklersin çünkü ben gayet iyiyim. Ama bence sen Songül ablaya git bir görün ne de olsa benden daha çok ihtiyacın var gibi görünüyor."

"Böyle davranmaya devam edersen zaten seni akıl hastanesine yatırmak zorunda kalacağız."

Bu kadın kafasında ne kurguladı hiçbir fikrim yok ama şu son söylediği çok ağır olmadı mı. Bir insan niye kendi kızını bir akıl hastanesine yatırmak ister ki. Üstelik ben gayet normal davranırken.

Son söylediği şeylerin fazla olduğunu anlayınca kem küm etmeye başladı.

"Bak böyle demek istemedim. Sadece senin daha iyi olmanı istiyorum. Bu ara davranışların kesinlikle normal değil bir gün bakıyorum yorgana bürünmüş gözleri çökmüş bir haldesin bir gün bakıyorum eve bir anda çığlık çığlığa giriyorsun."

"Anne benimde özel hayatım var ya hani. Ya belki sevgili yaptım, belki okulda kötü bir gün geçirdim ya da ne bileyim belki arkadaşlarımla aram bozuldu olamaz mı. Her günüm aynı olacak değil ya."

"Haklısın tamam özür dilerim anneciğim özür dilerim çok çok haklısın. Hadi gel oturup sakince konuşalım nolursun."

"Affederim ama bir şartla. Bir daha sakın böyle bir şeyin konusunu dahi açma. Eğer bir sorunum olursa ben doktoruma gider anlatırım zaten. "

"Kabul. Hadi gel yemek yiyelim."

Oh sonunda ya vallahi midem kazındı.

"İstemiyorum ama madem bu kadar ısrar ediyorsun yiyelim bari. "

Sofraya oturup yemek yemeye başladık. İkimizde tek kelime dahi konuşmuyorduk.

Bugün olanlar, daha henüz sevincimi tam olarak yaşayamamam ve aklımdan tek bir saniye bile çıkmayan flörtüm. Oha flörtüm demek bile bir garip geliyor. Hoşuma gitmedi değil. Darısı sevgilimin başına...

Yaptığım gülümsemeyi farkedip kendime çeki düzen verdim. Malum bu ara hareketlerim annem tarafından pek dikkat çekiyor mazallah akıl hastanesine falan yatarım aman diyeyim. Daha yeni flört yapmışken...

"Ee anlat bakalım gerçekten sevgilin mi var ?"

"Evet. Yani sevgili sayılmazda flört gibi diyelim."

Lafı dolandırmaya ne gerek var sanki ben inkar etsem anlamayacak.

"Kimmiş bakalım bu şanslı kişi?"

Şanslı mı değil mi zaman gösterecek dermişim.

"Zamanı gelince öğrenirsin."

"İyi bakalım dediğin gibi olsun."

Yemeği bitirdikten sonra tabağımı bango'ya bıraktım ve yandan yandan gizlice odama kaçmayı planladım.

"Kaç bakalım kaç laf etmeyeceğim bu sefer. Ben hallederim buraları hadi sen git dersine çalış."

Al işte niye böyle diyor ki vicdanım kaçmaya el vermiyor şimdi.

Yanına gidip tabağımı ve bardağımı makineye yerleştirdim. Harika iş çıkardın Karya'cım hem vicdanın rahat hem de ne güzel yardımlaştın.

"Kızım sen onları ne güzel yerleştirdin öyle ya bir dahakine bu kadar zahmet etme."

"Aman sana da iyilik yapmaya gelmiyor. Ben ders çalışmaya gidiyorum."

"Bende onu diyorum bence de sen git ders çalışmaya tabi yersen."

"Pardon."

"Yok birşey yok hadi git çalış sen dersini."

Odama gidip kendimi yatağa attım. İçimde kalan heyecan ile kafamı yastığa gömdüm. Bugün yaşananlar cidden rüya gibiydi.

Hayır yani ben şunu anlamıyorum madem seviyordu neden geçen hafta söylemedi ki. Bir haftada neler değişmiş olabilir. Gerçi adama konuşma fırsatı dahi vermedim bir haftadır. Şapşal bir de bana zarar görmeni istemiyorum diyor salak şey.

Öncesinde kırk tane sahte hesap açıp istek yolladım birini bile kabul etmedi aslan parçası. Helal lan sana helal lan yusufi. Hem takipçisi de az ama bakalım bakalım o takip ettikleri takipçileri falan kimlerden oluşuyor.

Hesabına girip takip et butonuna basar basmaz telefonu yatağın ucuna fırlattım.

"Ay vallahi gönderdim valla gitti istek. AAAA!"

Yatakta bir sağa bir sola kıvrandım durdum.

"Bir dakika ben niye panik oluyorum ki flört değilmiyiz sonuçta. Sıkıysa kabul etm-"

Telefonuma gelen bildirim sesiyle telefonumu hemen kaptım.

Ya bu kadar da hızlı geri takip yapılmaz ki ama. Sanki hep bu anı bekliyormuş gibi.

Hemen takip ettiklerine ve takipçilerine bakalım bakalım.

İyi iyi mizah hesapları , futbolcular , akraba ve arkadaşlarından başka takip ettiği yok. Dur bir dakika Fenerbahçeli miymiş lan bu. Ne alaka ya niye Fenerbahçeli ki bu Galatasaray varken. Asla fanatikliğe öyle kendimi kaptırmam dedikten sonra ben. Neyse Galatasaray-Fenerbahçe maç günü mümkün olduğunca yan yana bulunmayalım. Maç izlerken biraz kendimde olamıyorum da...

Mesaj yazsam mı acaba? Tabiki yazacağım bu da sorumu. Da ne yazacağım? Nasıl bir giriş yapsam? Nasıl giriş yapacaksın salak , selam yaz işte.

@Hakantunc_

Bugün 21:38

Off off şu sınav
konuları bir türlü
bitmiyor keşke sorular
elimde olsaydı...

Aklından bile geçirme.

Niye yaa

Sana başından beri
birlikte ders çalışalım
diye yalvardım resmen
ama birilerinin aklı pek bir havadaydı.

Ayrıca sadece sana soruları verirsem diğer arkadaşlarına haksızlık olur.

12. Sınıf değilmiyiz biz, bize niye sorular
verilmiyor Allah Allah.

Hem ben sen varken
ders çalışamıyorum
dikkatim dağılıyor .
Bir suçlu varsa o da
sensin hıhh.

Bu arada soruları ben hazırlamadım. Hayır yani sınav sonrası küfür falan yersem benim suçum değil.

Merak etme sen soruları vermemiş olabilirsin
ama ben küfür yemene
asla izin vermem. Ben sen değilim yani ...

Biraz trip yiyor
olabilir miyim acaba??

E günaydınn..

Neyse neyse o iş bende
sınavı hallederim ben.

Kopya'ya yeltenme dahi diyeceğim de öteki türlü de dersten sorumluluğa kalacaksın.

Kopya olduğunu nereden çıkardın sadece ufak ipuçları yazdım. Ona da izin vardır artık diye düşünüyorum.

Olsun sen yine de
olabildiğince kendin
çözmeye çalış. Yani gerekmedikçe ipuçlarını kullanma. Görevli öğretmen yakalarsa karışmam.

O iş bende ya merak etme.

Bu kim meraktan
soruyorum yani ??
@defneyaman

Çocukluk arkadaşım.

Hm güzel kızmış. Bu arada
bir anda önerilenlerde çıktı takip ediyormuşsun sanırım .

Bir anda önüne çıktığına
emin miyiz?

Ne tanıyalım birbirimizi
dedin tanıyoruz işte. Hem sana yalan borcum mu var?

Tamam birşey demedim
illaki dediğin gibi olmuştur.

AA dur doğru bir de
Ayşe Sultan vardı dimi.
Hani şu senin evinde kalan.
Sahi ona ne oldu siz
onunla çocukluk aşkı değilmiydiniz!!!????

Madem merak ediyorsun
tanıştırayım o halde?

Niye merak edeceğim ki banane . Bu arada hala sende mi kalıyor ?

Hıhım bende kalıyor .Hem tanısan sende çok seversin.

Ben ders çalışmaya
gidiyorum. Sende artık Sultan'ınla ilgilen daha
fazla ilgisiz kalmasın kızcağız...

Dur ya ben niye gidiyorum.
Biz çıkmıyor muyuz
niye başka bir kadın
senin evinde kalıyor.

Yarın okula bir arkadaşını ziyaret etmeye gelecekmiş zaten o zaman okulda illaki görürsün Sultanımı

Görelim bakalım bu
kadar övdüğün şahsı...

(...)

Telefonu sinirle kapatıp uyumaya çalıştım. Tabi şu Ayşe Sultan meselesi sürekli aklıma takılıp durdu. Hayır yani çocukluk aşkı diyorum inkar da etmiyor. Neymiş yarın görürmüşüm, tanısam çok severmişim. Ben o kadını niye seveyim ya. Dakika bir gol bir bu ne hız. Neyse Karya düşünmemeye çalış yarın biz icabına bakarız bu işin.

Ertesi gün 06:47 A.M.
Sabah ilk defa hazırlanmak için bu kadar erken uyanmıştım. Niye olduğunu tahmin etmesi çokta zor değil ama neyse.

Yüzümü yıkadım, hafif bir makyaj yapıp saçıma başladım. Anlık bir karar ile saçımı düzleştirici ile dalga yapmaya karar verdim.

Yarım saat sonra
Daha saçımın yarısı anca bitmişti keşke böyle bir karar vermez olaydım. Saçımın kalın olduğunu unutmuşum. Kolum karıncalanma aşamasını geçmiş resmen artık hissizleşmişti. Dyson'ım olsaydı böyle olmazdı hep annem yüzünden saçım asla düz değilmiş gibi gidip düzleştirici aldı. Ne vardı yani üstünde benim ismim soyismim yazılı bir Dyson Airwrap'im olsaydı. Çok pahalıymış aman görende az maaş alıyor sanacak.

Yaklaşık yarım saat sonra saçımı bitirip sprey sıktım. Tabi ilk yaptıklarım biraz bozulmuştu ama yapacak bir şey yok olduğu kadar artık.

"Karya uyan artık kızım."

Odaya aniden dalan annem beni yatakta değilde çoktan hazırlanmış olarak görünce anlık bir şok geçirdi.

"AA kızım hangi dağda kurt öldü. Senin şuan yatakta bininci uykunda olman gerekmiyormuydu?"

"Anne sana da yaranılmıyor ha. Ders çalış diyorsun çalışıyoruz, bir kerede erken kalk diyorsun kalkıyoruz. İstersen eski halime dö-"

"Hayır hayır ben bu halini çok sevdim. Hadi aşağıya gel kahvaltı edip çıkalım."

"Yemeyeceğim ben Asrın birşeyler hazırlamıştır onunla yerim."

"Sürekli kızın hazırlamasını bekleyeceğine bir gün de sen götürsen."

"Anne o diyet yapıyor şimdi ben okula birşeyler götürsem diyet listeme uymuyor diye yemeyecek. "

"İyi nasıl biliyorsanız öyle yapın o halde. Çıkalım mı?"

"Yok sen kahvaltı etmedin sen et biz otobüsle gideriz zaten saat 07:56 olmuş. Hem Mertler de gelir-
Hah geldiler bile."

Çantamı alıp çalıp duran kapıyı açtım.

"Geldiniz mi hadi gidelim."

"Acun'un bir sözü var bilirmisin Asrın?"

"O sözün vücut bulmuş hali şuan tam karşımızda."

"Görende ilk defa süsleniyorum sanacak abartmayın isterseniz. Her zaman ki şıklığım ve zarafetim."

"Aynen aynen Ayten'in dersinde sendeki şıklığı zarafeti göreceğim ben."

"Ayten kim. Ha Ayten aman canım bugün moralimi Ayten bile bozamaz."

"Görücez. Hadi neyse geç kalıyoruz çıkalım artık."

"Görüşürüz Sevda Teyze."

"Hadi iyi dersler çocuklar. Karya ben bugün nöbetteyim annecim."

"Anlaşıldı. Hadi görüşürüz anne."

Evden çıkıp otobüse yetiştik.

"Sevda teyze vardı diye soramadım bu hazırlık Hakan Hoca için mi yoksa?"

"Evet."

İkisi de yüzüme salak der gibi bakmaya başladı. Bunlara da yaranılmıyor. Ne istiyorsunuz abi siz ya ne istiyorsunuz?

"Ne, en azından dürüstüm."

"Senin bu dürüstlük bir gün başına dert açacak aptal cüce."

"Ya Allah Allah ben cüce değilim niye bana cüce diyip duruyorsunuz. Hem benim Asrınla aramda 7 santim var çok değil o kadar. O zaman o da kısa."

"Bu senden uzun olduğum gerçeğini değiştirmez. Neyse neyse kızdırmayalım daha fazla prensesi."

"Evet prensesim ben, Karya prensesiyim. Prensesinize saygı duyun."

İkisi de gülüp önüne dönmüştü.

Sınıfa varır varmaz Kadir ve yanındaki kız Asrın'ın yanına geldi.

"Günaydın."

"Günaydın."

Asrın kim olduğunu anlamak için Kadir'e kaş göz yaptı.

"Merhaba Larin ben sende Asrın olmalısın. Kadir senden çokça bahsetmişti."

"Tanıştığımıza memnun oldum Larin. Kadir de bana senden bahsetmişti de davar hiç yüz yüze tanıştırmadı."

Of seni ilgilendirmeyen bir mevzu Karya, yat zıbar bebeğim. Yada dur yatmayayım ya şu matematik'e bir göz gezdireyim.

Çantamdan matematik kitabını çıkarıp sınav konularına bakmaya başladım.

"Sen Karya olmalısın."

"Pardon?"

"Karya olmalısın diyorum."

Olay bana nasıl döndü şimdi ben burada uslu uslu ders çalışıyordum.

"Evet."

"Tanıştığımıza çok memnun oldum. Sevgilim ben sınıfa gidiyorum sınava bir kez daha göz atacağım. Tekrar görüşürüz zaten. Bol bol takılırız"

"Evet takılırız ya."

Asrın'a yandan bir bakış attım. Hayır yani onunla niye bol bol takılıyor benimle takılması lazım. Benim o ve Mert'ten başka takılacak bir arkadaşım yokken hem de.

Larin ve Asrın birbirlerine sarıldılar. Ardından Larin sınıftan çıktı.

"Nasıl buldun kızı?"

"Kız gerçekten çok iyi birine benziyor ne yalan söyleyeyim. Tatlı da. "

Bu ufacık konuşmasından kızın iyi olduğu sonucuna mı vardın cidden?

"Beğenmene sevindim. Bu arada şey diyeceğim yarın Larin seninle gelse olur mu?"

"Olur da niye?"

"Hem kaynaşmak istiyormuş seninle hem de şimdi tek başına gelmemiş olur aklım kalmaz."

Gecenin yarısı beni ücra bir sokakta tek başına bırakan Kadir şimdi birilerini düşünmeye mi başlamış.

"Olur olur tamam biz konuşur hallederiz. Sen oradan direkt geçeceksin dimi?"

"Hıhım. Öyle olmasaydı ikinizi alırdım da."

"Yok yok nolucak canım abim ikimizi de bırakır. Neyse hadi zil çaldı doğruca sınıfa."

"Emredersiniz hocam."

Gülüp sınıftan ayrıldı. İlk dersimiz Hakancığımlaydı.

"Günaydın arkadaşlar."

Yavrum baban nereli bir insan bu kadar mı 4/4'lük olur.

Flörtüm diye demiyorum ama kendisi dünyanın en yakışıklı erkeği olur.

Neyse kendine gel kızım abartma. Ama abartılmayacak gibi değil ki.

"Diğer ders sınavınız var. O yüzden bu ders son bir tekrar yapın isterseniz. Bu arada bana sormak istediğiniz bir şey var mı? "

"Trigonometrik denklemlerden soru var mıydı hocam?"

"3 tane soru var."

"Soruları siz mi hazırladınız?"

"Aslında ben hazırlayacaktım fakat Reşat hocanız hazırlamakta ısrar edince bana da 11'lerin sınavını hazırlamak kaldı maalesef."

"Yandık kesin yine sormuştur en kazık soruları. Hocam keşke siz hazırlasaydınız ya."

Tüm sınıf yakınmaya başladı.

"Açıkçası bende pişman oldum. Korkutmak gibi olmasın ama iyice çalışmayanın gerçekten yapamayacağı bir sınav olmuş. Daha kolay sorularla değiştirmesini söyledim ama artık geç olduğunu değiştiremeyeceğini söyledi. Zaten artık bir dahaki sınavlarda ben hazırlarım merak etmeyin."

Tüm sınıf sıkıla sıkıla önlerindeki notlara geri dönünce bende telefonumdan mesajlar kısmını açıp bu soruyu hemen kendi lehime çevirdim.

(Ben): Sınav sorularını alabilme şansım yüzde kaç?

(Hakancığım🖤):Sıfır

(Ben):Şaka yapmıştım
çalıştım zaten sınava.

(Hakancığım🖤):Bu arada
çok güzel olmuşsun.
Gerçi her halinle güzelsin.

(Ben):Yaaa

O kadar iltifat almamışım ki ne diyeceğimi bilemedim ya ne?

(Hakancığım🖤):Ama sanki bugün dikkat fazlasıyla senin üstünde sanırım?

(Ben): Herkes aşık ya
bana ne kadar harikulade
bir insanım.
Ne yapsınlar kalplerine
söz geçiremiyorlar.

Narsist değilim sadece kıskandırmak biraz hoşuma gidiyor olabilir . Ama kıskandırılmak değil.

(Hakancığım🖤):Ne bu
dünün acısı falan mı?
Sinir etmeye mi çalışıyorsun?
Eğer amacın buysa başarıyorsun.

(Ben): Sultan'ın kim
olduğunu öğrenene
kadar rahat yok sana.

(Hakancığım🖤): Öğrendiğin an surat ifadeni çok merak ediyorum. Neyse hadi telefonu bırak sınava çalış biraz.

(Ben): Anlaşıldı🖤

(...)

Telefonu bırakıp sınava yalancıktan çalışmaya başladım. Bu saatten sonra çalışsam sanki aklıma girecek. Hayret bir şey ya ne güzel konuşuyorduk .

Zil çaldığında herkes sınava gireceği sınıflara gitmeye başladı.

"Başarılar prenses."

Hakancım kimsenin duyamayacağı şekilde kulağıma bunları fısıldamıştı. Tebessüm edip yanından ayrıldım.

Al işte sınav boyunca şimdi bunu düşüneceğim ben.

Sınava gireceğim sınıfı bulup sırama oturdum. Yanıma da tahminen alt sınıflardan olduğunu düşündüğüm bir kız oturdu.

"Kaçıncı sınıfa gidiyorsun?"

"12"

"Yapamadıklarımı sana göstersem yapar mısın abla?"

Ah ablam yapsam zaten kopyaya ihtiyaç duymam. 12 olunca tüm soruları bir anda yapabiliyormuşuz gibi mi görünüyor acaba alt sınıflara. O sandıkları ilahi güç bir anda gelse keşke.

"Hangi konular var?"

Amk salağı sanki öğrense yapabilecekmiş gibi soruyor birde.

"Mantık, Kümeler, Denklem ve Eşitsizlikler."

"Çok isterdim ama bende 9. sınıf yok malum o zamanlar okula gitmiyorduk. "

"Peki tamam. Yine de teşekkürler."

"Tamam ya vicdan yapma hemen hallederim ben sen bana soruları göster."

"Nasıl?"

"O iş bende."

Hoca geldi ve sınav kağıtlarını dağıttı. Sınav başlar başlamaz kopyalarımla soruları yapmaya başladım.

Yanımdaki yardım et diyen kız sınavını 20 dakika'da kağıt full bir şekilde bitirip hocaya vermişti.

Son 10 dakika kala sınavımı verip yerime oturdum. İyi iş çıkardın kızım gelsin 60'lar 70'ler

Sınav bitimi büyük bir kargaşa eşliğinde sıkış tepiş sınıfa çıkabildim.

"Kanka bir kopya çekmişim ama net 60-70 geliyor."

"Kanka benim çok kötü geçti ya."

"Asrın bunu diyip yine en yüksek notu sen alacaksın dimi."

"Hayır kanka bu sefer gerçekten çok kötü geçti."

"Var mısın iddiasına yüksek alırsan yapıştırıveririm bir tane."

"Kabul nasıl olsa düşük alacağım."

"Arkadaşlar şu 0<a<b ile başlayan soruyu ne yaptınız ya?"

"3/4 yaptım kanka ben onu."

"1/5 olmayacak mıydı o?"

"Abi cevabı ne acaba çünkü herkes farklı birşey söylüyor."

Bir dakika soru kesirli mi olacaktı. E ama ben cevabı 554 buldum. Hayır bence bunlar yanlış yaptılar çünkü benim yanlış yapmam neredeyse imkansız.

"Cevap 554 olmayacak mıydı?"

"Çüş Karya sen onu nasıl buldun?"

"Ne bence siz yanlış yaptınız."

"Kızım cevap kesirli çıkacak, kaldı ki şıklarda 554 bile yoktu salak."

Şık mı vardı? Kopyada yanlış mı baktım acaba. Hay salak ben.

"Soruyu hatırlıyor musunuz gidip Hakan hocaya soracağım?"

Soruyu yazıp kağıdı ve kalemi elime tutuşturdular.

"Kanka geliyon mu ?"

"Yok kanka ya sen git aşağıya inmeye üşendim."

"İyi sen bilirsin."

Öğretmenler odasına gidip Hakancığımı bulamayınca aramaya başladım.

Müdürün odasının önüne geldiğimde Müdür samimi bir şekilde bir kadınla konuşuyordu. Hakancığım ise biraz geride durmuş onları dinliyordu.

"Hocam."

"Efendim Karya?"

"Soru soracaktım da yanlış bir zamanda geldim sanırım."

"Yok yok sorun değil getirebilirsin."

Tahminen 60'larındaki kadın yaşına göre gayet dinamik ve neşeli görünüyordu. Kadın resmen benden daha enerjik.

"Merhaba bu arada."

Bana uzun uzun bakınca haliyle selam vermemek ayıp olur diye düşündüm. Kadın bana gülümseyip elini uzattı.

"Karya sınıfımdan bir öğrencim bu arada anneanne."

Ben senin sınıfındaki sıradan bir öğrenci miyim cidden. Hani beni çok sevmiştin hani ben senin gülündüm hani ben senin baştacındım noldu bizim aşkımıza sevgimize?

Bir dakika anneanne mi dedi o?

"Tanıştığımıza memnun oldum kızım."

Ay senin kızım diyen dillerini yerim. İyi iyi bolca artı puan topluyorum. Aferin he bana.

"Bende memnun oldum."

Müdür, Hakancığımın anneannesini odaya davet edince bizde koridorda başbaşa kaldık.

"Ee nasıl buldun kızcağızı. Anlattığım kadar varmıymış?"

"Hı?"

"Tanıştırayım namıdeğer Ayşe Sultan. "

"NE!"

Anlık bir şokla resmen tüm koridoru inletmiştim. Bir dakika yani Ayşe Sultan anneannesi miymiş?

"Bende öyle sanmıştım zaten başka ne olacaktı ki, niye kıskanayım yani?"

"Gördüğün yerde parçalayacaktın resmen sen mi kıskanmadın."

"Ne şimdi bu nişan gününün intikamı falan mı?"

"İntikam olarak düşünme oyunun gayet başarılıydı ama elime Ayşe Sultan kozu geçince bende değerlendireyim dedim."

"İyi bok yedin. Gidiyorum ben."

Sınıfa girdiğimde tüm sınıf soran gözlerle bana bakıyordu.

"Ne?"

"Cevap neymiş?"

"Ne cevabı?"

Elimdeki kağıda bakınca soru sormaya gittiğimi hatırladım.

"Ha şey hocayı bulamadım."

"Of ne acaba ya."

"Oğlum sizde maşallah ne matematik aşığı çıktınız lan görende gerçekten soruları kendiniz çözdünüz sanacak."

"Herkesi kendin gibi sanma tabiki kendimiz çözdük."

Sinirli sinirli inanmayarak Görkem'e doğru baktım.

"Tamam biraz ipucu almış olabiliriz."

İngilizce hocası geldiğinde sırama geçtim.

"Ne konuştunuz da geldiğinde aklın bir karış havadaydı."

"Şu Ayşe Sultan var ya."

"Hıhım. Çocukluk aşkı mı neydi."

"Yok çocukluk aşkı değil, anneannesiymiş."

Asrın sınıfta gülme krizine girince artık sınıf alışmış olacak ki biri bile dönüp bakmadı. Durumun saçmalığından sinirlerim bozulmuş olacak ki bende gülme krizine girdim. Tabi Asrın ve ben gülme krizine girdiğimiz için hocanın sert bakışları üzerimizdeydi.

"Cidden mi, anneannesimiymiş."

"He."

İş artık gülmenin dövme kısmına gelince ikimizde kendimizi durduramadık.

"Kızlar bu kadar gülünecek ne var söyleyin biz de gülelim."

"Hocam siz onlara aldırış etmeyin. Şu sarışından emin değilim ama diğerinin tahtası eksik."

"Hocam afedersiniz tamam gülmeyeceğiz. Gülme gerizekalı benim de gülesim geliyor."

Zar zor kahkahamızı durdurabilmiştik.

"Ee sen ne dedin?"

"Nişan günü yüzünden mi yaptın dedim aklında böyle bir plan yokmuş ama ben nereye gittiğini falan sorunca bir anda durumu değerlendiresi gelmiş."

"Haketmiştin sanki. Ama kanka kabul et çok iyi uğraştı."

"Yani."

(...)
Son derse kadar Hakancımla birbirimizi hiç görmemiştik.

(Hakancığım🖤):Çıkışta bekleyin birlikte gideriz.

(Ben):Gerek yok ya
gideriz biz sana da yük oluyoruz zaten

Hayır şuan sadece ısrar bekliyorum en ufak ısrara tamamım.

(Hakancığım🖤):Saçmalama. Okulda zaten çok sık görüşemiyoruz.

(Ben): Tamam o halde
durağın orada beklersinnn🤍

(Hakancığım🖤):Nasıl isterseniz hanımefendi.

(..)

Çıkış zili sonunda çalmıştı. Ben her buluşmada bile bu kadar heyecanlanacaksam.

Alakasız bir şekilde Larin bizim sınıfa Asrın'ın yanına gelmişti.

"Gidiyoruz dimi Asrın?"

"Hıhım gidiyoruz gidiyoruz."

"Nereye gidiyorsunuz?"

"Kanka şey ya yarın Kadir'in doğum günü ya bizde Larin'le birlikte konağa gideriz hediye falan bakarız diye düşünmüştük."

"Siz ne ara bu kadar samimi oldunuz ya. Hm Asrın?"

"Sana söyleyecektim-"

Aldatmam dedin aldattın aldatmak ezikliktir. Herşeyi gördüm öğrendim ama senden duymak kahpelikti...

Aklımda dolaşan binbir aldatma şarkılarından sadece birisi.


"Boşver söylemekle niye vaktini harcayacaktın ki dimi. Neyse sen 'arkadaşını' daha fazla bekletme gidin gezin bol bol. Hem yemek yersiniz sonra da resim çekinir Instagram'a atarsınız."

"Çok iyi fikir senin için bol bol çekeriz, sana atarız."

Bu benden bile daha kısa olan cüce aklı sıra laf mı soktu bana mı öyle geldi. Aptala bak ya hem arkadaşımı çalıyor hem de bana laf yetiştirmeye çalışıyor.

"Mert'te geliyor mu bari ?"

"Yok o arkadaşlarıyla futbol oynamaya gidecekmiş."

"Oh ne güzel. Neyse fotoğraflarınızı bekliyorum Asrın ve onun sevgili yeni 'arkadaşı'."

Sinirle yanlarından ayrıldım. Senin de bu kalleşliğini unutmayacağım Asrın. En azından bir söyleyebilirdin buraya buraya gideceğiz diye.

Durağa yaklaştığımda beni bekleyen arabaya bindim. Tamam sinirle kapıyı biraz sert kapatmış olabilirim. Neyse birşey yok birşey yok.

"Birileri şakaya hala sinirli mi yoksa bana mı öyle geliyor?"

"Yok ya senlik değil gereksiz bir şeye sinirim bozuldu."

"Arkadaşların gelmiyor mu?"

AA gelirler mi hiç çok sevdikleri arkadaşlarıyla takılıyorlar.

"Yok sevgili arkadaşlarıyla takılacaklarmış."

"Anlaşıldı demek bu yüzden sinirliyiz."

Önüne dönüp arabayı sürmeye başladı.

"Sinirli değilim tabiki benden başka arkadaşları da olacak."

"Biraz fazla sahiplenici olabilir misin? Değer verdiklerin sürekli etrafında olsun istiyorsun."

"Evet öyle olsun istiyorum. Asrın en sevdiği arkadaşının sevgilisiyle alışverişte, diğeride maçta. Ama nedense benim en son haberim oluyor."

"Önceden haber etseler iyi olurmuş ama-"

"Boşver ya çocuk gibi davranıyorum tabiki benden başka arkadaşları da olacak onlarla takılacaklar."

"Ee kızcağızı nasıl buldun?"

Yüzümde bir gülümseme oluşmuştu. Kesinlikle nasıl kafa dağıtacağını biliyor.

" Yalnız yaşına göre baya baya dinç duruyor. Oh sende buldun açığımı eğlen."

"O öğrendikten sonraki yüzün acayip iyiydi."

"Seninde nişanda ki kıskançlıkların acayip komikti ama ben dalga geçiyormuyum geçmiyorum."

Kesinlikle yalan. Bizimkilerle 1 haftalık dalga konumuz buydu resmen.

"Benim tanıdığım Karya tam 1 hafta arkadaşlarına anlatıp dalga geçmiştir."

Aklımı mı okudun. Evet tam olarak öyle yaptım.

"En azından yanında anlatıpta utandırmadım."

"Oy sen utandın mı."

"Gülme."

"Gülmüyorum."

"Gülüyorsun."

"Komik ama."

Aklıma aniden şu ekran fotoğrafı meselesi gelmişti. Acaba gerçekten ben varmıydım. Dur sormak en iyisi

"Birşey soracağım."

"Sor bakalım."

"Şu Asrın'ın gördüğü ekran fotoğrafında gerçekten ben var mıydım?"

"Hıhım tam olarak sen vardın. Ki hala sen varsın."

"Nasıl?"

Telefonunu bana uzattı.

"Şifre 1410"

"Fatih Sultan Mehmet'le sefere çıktığınız tarih mi? Şifreye bak."

O sırada benim 0000 şifrenin ortama giriş şekli.

Şifreyi girdiğimde ana ekran fotoğrafında Çınar ve benim oyun oynarken çekilmiş bir fotoğrafımız vardı. Daha doğrusu tam o sıra oyuncak kavgası yapıyorduk. Neyse bunu bilmesede olur.

"Acaba Çınar var diye mi yoksa-"

"Bende Çınar'ın binlerce fotoğrafı var. Sadece Çınar'ı koymak isteseydim onlardan birini seçer koyardım."

"Bu bi' aşk itirafımı?"

"Aşk itirafımı dün yapmıştım zaten. Ama itirafımı duymak hoşuna gidiyorsa-"

"Kesinlikle gidiyor."

Eve vardığımızda anlık bir kararla yanağını öpüp eve koştum ve içeri girdim. Ya işte aklını başından böyle alırlar insanın. Demek kelebek hissi böyle bir şeymiş.

🤍Oylamayı ve Bol Bol Yorum Yapmayı Unutmayınnn 🤍












Ga verder met lezen

Dit interesseert je vast

82.7K 3.9K 37
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...
1.9M 134K 30
Onların kaderi yıllar önce yaşanmış tek bir gece sayesinde birleşti. Bir anda karşısına çıkan ve peşini bırakmayan Atmanlı aşireti genç kızın bütün s...
340K 12.8K 62
Bir hastasına iyilik yapmak isteyen Ahu, hastane kayıtlarından aldığı numarayı yanlış girip bir komutana yazarsa ne olur? Nerden bilebilirdi ki bu ka...
107K 8.6K 16
Balım. Kalabalık bir ailenin en küçük üyesiydi. Babasının göz bebeği, abilerinin prensesi. Ancak annesinin hataları yüzünden hayatı bir anda değişti...