ASTROPHE (NonbinaryxTrans)

By mizuslovestories

32.5K 3.4K 2.1K

♡┏━♡━━━━♡━┓🐇 Asırlar önce binalara, saraylara yapılan o koca heykeller oldukları yerde sabit bir halde duruy... More

1-Sıradan Bir Günün Getirdiği 'Büyük ve İnanılmaz ' Değişim
2-Yeni Bir Dünya'nın Canavarını Tanımak
3-İnsanlardan Korkup, Canavara Sığınmak
4-Seninle Olduğum Sürece
5-Bazen Bazı Kararları Almak Zordur
6-Ansızın Gelen Düğün Davetiyesi
7-Evimize Hoşgeldin
8-Romantik Bir Akşam Yemeği
9-Hiçbir Şey.. Hem de Hiçbir Şey Sonsuza Kadar Sürmez
10-Mülakatın Soso İle İmtihanı
11-Eve Gelen Yorgun Adamı Güzel Süprizlerle Karşılamak
12-Yeni yılın Getirdiği Aşk,Hanımdan İzinsiz Yapılan İş ve Karla Oynayan Piggy
13-Seçilmiş Kişiler ve Bebek
14-Sevgililer Gününde Gerçekleştirilecek Fanteziler~
16-İş Yemeği ve Bazı Haberler
17-Aradaki Mesafelerin Kapanmasını Beklerken..
18-Pembiş Tavşan Kadın ve Takım Elbiseli Yakışıklı
19-Bizim Yeni Evimiz
20-Piknik Randevusu
21-Pembeleri Giyinelim, Sinemaya Gidelim!
22- Yakışıklı Şefi Yoldan Çıkarmak Yemek Yapmaya Benzer

15-Akan Burun ve Kırık Kemiklerle İmtihan

644 73 21
By mizuslovestories

🐇

🦝

♡┏━♡━━━━♡━┓🐇

Çok ama çok soğuktu..

Usulca ismini fısıldayan adamın sesini duyarken kıpırdanmaya çalıştı ama bütün vücudu demirden yapılmıştı sanki,bir milim hareket edemiyordu.

"Sosooo.." diye mırıldandı, alev alev yanan gözlerini zorlukla araladığında endişeli bakışlarla karşılaştı ama hemen kapandı gözleri, her yeri çok ağrıyordu özellikle bacakları sızım sızım sızlıyordu.

"Bebeğim ne oldu? " Soso,eşinin acı dolu inlemelerine uyandığında aklını kaçıracak gibi olmuştu ki hâlâ aklını ha kaçırdı ha kaçıracak bir haldeyken endişeyle eşine bakıyordu.

"Çok hastayım, her yerim acıyor.. " mırıltısıyla gözleri dolu dolu olurken yumuşak sarı saçları okşayıp, eşinin alnını öptü ve kendisini hızlıca toparladı."Tamam, tamam halledeceğiz. " güçlü olup eşine doktor olmalı, hastalığı yenmesine yardım etmeliydi!

Sisi, eşinden gördüğü ilgi ve üzerindeki kırgınlık haliyle naz yapıp ağlamak isterken Piggy'i koklamaya çalıştı lakin burnu tıkalı olduğundan basarız olunca "Koku alamıyorum. " diye sızlandı.

"Güzelim.. " Soso, eşinin alnına dudaklarını bastırıp ateşini ölçerken "Duş alman lazım. " dedi ama olumsuz bir baş sallamasıyla burun çekmesi alınca yataktan yavaşça kalktı eğer hızlı kalkarsa rüzgar yapar ,güzelini üşütürdü..

Üstünü yakalayan parmaklarla olduğu yerde kalırken adını mırıldanan bedenin kısık mavilerine şevkatle bakıp "Geliyorum aşkım. " diye fısıldadı usulca. Olumlu bir baş sallamasıyla birlikte parmaklar yorganın içine çekildiği anda hızlıca mutfağa gidip su hazırladı sonra banyoya koşup havlu aldı.

Odaya geri döndüğü an yorganın altında kaybolmuş bedeni bulup yumuşak saçları geriye taradı. Havluyu ıslatıp, suyu sıktıktan sonra birkaç haylaz tutamın döküldüğü alına koydu.

Birkaç dakika süren sessizlik Sisi'nin "Ellerim kupkuru sanki.. " diye fısıldamasıyla bozulurken kuruluktan rahatsız olarak ellerini terletmeye çalıştı.İmdadına eşi, krem ile yetiştiğinde çok geçmeden ellerine masaj yaparak sürülmeye başlayan kremle "Dudaklarım da çatladı. " diye sızlandı.Dudaklarına çilekli nemlendiricisi özenle sürüldü, göz kapaklarına küçük öpücükler bırakıldı, alnındaki bez değiştirildi..

Bir süre sonra oda cam açıldığı için serinlemeye başladı neyse ki onun da ateşi eşinin ilgisi sayesinde düşmüştü.

"Bebeğim." diye seslendi Soso, iki saattir gözünü kırpmadan baktığı kadının ateşini son kez ölçüp rahatlamış bir nefes verdi. "Sana çorba yapacağım, meyve hazırlayacağım tamam mı? "

"Hmhm.. "

"Bir şey istersen seslen bana. " dese de muhtemelen sürekli kontrol için odaya gelecekti zaten.

Çorbayı hazırlayıp, ilaç çekmesini karıştırdı ama grip ilacından iz yoktu, alevli meyve tabağını sonraya bırakıp odaya döndüğünde güzel bebeği yorganın içinde boncuk boncuk ona bakıyordu bu görüntü yüreğini bir hoş ederken "Daha iyi misin? " diye sordu, aldığı olumlu baş sallamasıyla birlikte eşinin hemen yanına oturup tepsiyi kucağına yerleştirdi.

Sisi kollarını yorganın içinden çıkartıp güçsüz bir şekilde yatağa bıraktı, o kadar şirin duruyordu ki eşinin gözünde haberi yoktu.

"Ben yediririm. " dedi Soso, kaşığı çorbaya daldırdı sonra hafif çatlamış dudaklara götürdü. Canından can giderken hasta haliyle çorbasını içen kadını öpüp koklamak ve iyileşene kadar sıkı sıkı sarılmak istiyordu..

Sisi lezzetli çorbanın maalesef ki tadını alamamıştı yine de sonuna kadar bitirdi. Eşi, dudaklarını peçeteyle silerken "Teşekkür ederim Soso~Ellerine sağlık,çok güzel olmuş." diye mırıldandı, karşılığında eşinden "Afiyet olsun güzelim , yorgunluğunu alsın şifa güç versin. " şeklinde aşk dolu bir karşılık aldığında "Seni yerim " dedi ciddileşerek ama yanağına bırakılan öpücükle gülümsedi sonra hapşurdu.

"Oyy! "

Bir daha hapşurdu.

Soso büyük bir aşkla "Oyyy! " diye bir kere daha mırıldanırken sümüklü eşinin yanaklarını öpüp temiz bir peçete verdi sonra ilacı içirip sarı saçları sevgiyle okşamaya başladı..

Birkaç dakikanın sonunda Sisi "Canım çikolata istiyor. " diyerek boncuk boncuk eşine baktığında "Sana için çilekli, dışı çikolatalı tatlı yapayım mı? " sorusuyla ağzının sulandığını hissetti eğer normal bir zamanda olsalardı yani hasta olmasaydı eşini tatlıyı yaparken izler başka yerlerini de sulandırırdı ama şu an hiç hali yoktu!

Ciddileşen yüz ifadesi, kemikli parmaklarıyla kavradığı veya kestiği yiyecekler, usta hareketleriyle internette izlediğimiz ve 'Bu adam ne yapıyor lan? ' diye sormamıza sebep olan içeriği seksi adam yemek yapıyor ama cinsel çağrışımlar vererek temalı o videoları resmen yaşıyordu.. Tabii Soso 'Sevişelim. ' mesajı vermeden şebek şebek yemeğini yapıyordu,sarışın ise onun hallerine kendi kendisine tav oluyordu!

"Sosooo.." diye sızlandı kendi kendisine, bebeğini koklayıp koynuna sokarken burnunu çekip tripli bir halde "Hâlâ koku alamıyorum. Burnum tıkalı! " diye cırladı, bütün burun spreyini burnuna boşaltmasına saniyeler kalırken çaresizce "Birazdan düzelir güzelim. " diyen adam alnını öpüp, saçlarını okşadığında gülümsedi ama gönlünü çalan hareket kendi yastığı üzerine koyulan diğer yastık olurken adamın yanaklarını tutup dudaklarını öpecek gibi oldu ama kendisini son anda tuttu."Ay, olmaz! Hastayım. "

Geriye çekilecekti ki eşi dudaklarını hemen yakalayıp birkaç öpücük bırakınca "Sana da bulaşacak. " diye kızdı, aldığı olumsuz baş sallamasıyla birlikte sıcak yanakları öpüldü.

Soso, minik bedenin vücudunun altına yorganı güzelce teperken "Bir ihtiyacın, isteğin olursa bana seslen. " diye tembihlemeyi ihmal etmedi ardından odadan yorgun mavi gözlere baka baka çıktı.

'Uyuyayım bari. ' başını yana yatırıp koynundaki bebeği sıkıştırırken gözlerini kapattı Sisi de. Rahat mı rahat yatakta burnu yüzünden yarı oturur pozisyonda uyumaya çalışmak o kadar sinir bozucu ve rahatsız ediciydi ki üstüne tekrardan deli gibi üşümeye başlaması da eklenince gözlerini zınk diye açtı.

Boşluğa bakarak "Çok soğuk.." diye mırıldandı üstündeki yorganı bırakmadan ayağa kalkıp,dolaptan eşinin kalın paltosunu aldı ve giydi, yatağa girdi.

Küçükken hasta olduğunda annesi ve abisi başında dururdu lakin annesi onun 'değişik' olduğunu fark ettiğinde ilgiyi bırakmıştı sadece abisi, çalışmadığı zamanlar, bakmaya çalışmıştı. Tabii üniversite ve ondan sonrasında hep yalnızdı, hastalıktan gözleri bile açılmazken yanında kimse yoktu sadece Piggy vardı,maalesef Piggy sıradan bir oyuncak olduğundan dile gelip onunla ilgilenememişti.

İnsanlar her ne kadar 'Kendi kendine yeter (tabii bu iyi bir şeydi ama insanın kendisine yetebilmesinden ziyade yalnızlık manasında kullanıldığında) yalnızlık konfordur, bekarlık sultanlıktır.. ' gibi gibi şeyler söylese de maalesef insan sosyal ve muhtaç bir varlıktı.

Sağlıklı olduğumuz zamanlarda mutluluğumuzu, sevgimizi paylaşmak istemez miydik? Hastalıkta,kayıpta birisine ihtiyaç duymaz mıydık? Sevişmek, el ele tutuşmak, gece yarılarına kadar muhabbet etmek, hayallerimize yanımızdakini de dahil etmek istemez miydik?  Yaşanan kötü olaylar, güven problemleri, travmalar ve daha nicesi insanları yalnızlığa itse de tamamen yalnız olmak bambaşka bir boşluktu.

Konuşacak hiç arkadaşınızın olmaması, sevdiceğinizin olmaması, ailenizin olmaması bazen ise var oldukları halde yokmuş gibi hissettirmeleri; anlaşılmamak, birisine içimizi dökememek hemen hemen bütün sorunların, hastalıkların sebebi değilmiydi?

Yataktan kalkıp çıplak ayaklarını yere bastığı anda irkildi. Sızlana sızlana kalın çoraplarını ve patiklerini giyip mıymık adımlarla mutfağa gitti. "Soso."

"Bebeğim? Ne oldu? " Soso elinde kalmış,çilek ve pastacı kremasıyla harmanladığı topu çikolataya bandırıp tepsiye koydu ve eşine döndü. Elleri kirli olduğu için eşine dokunamazken "İyi misin? " diye sordu.

"İyiyim, sadece çikolatalarım ne durumda merak ettim. " gülümseyerek gözlerini kapattı, başını güçlü kola yaslayıp ağırlığını verirken bir süre sonra eşinin vücudu hareketlenince işine devam ettiğini anladı.

"Paltomu giymişsin o kadar mı üşüdün? Ama güzelim böyle olmaz ki. Ateşin daha da yükselecek. "

"Ama üşüyorum. "

"Bebeğim." Soso, tamamen eşine dönüp boncuk gözlere baktı. "Paltoyu çıkarmalısın. "

"Olmaz."

"Sisi.. " uyarır tonda mırıldanırken aldığı bakışlarla anında yumuşadı."Sisi'm, lütfen. Daha kötü olursun ayrıca dinlenmen gerek. "

Bir süre sessizlik oldu sonra Sisi alt dudağını büzüp "Başım çok ağrıyor. Beni kucağına al. " diye sızlandığında yanakları öpüldü,kendisini güçlü kolların üstünde buldu. Kollarını adamın boynuna sarıp burnunu çekerken üzerinde kalmasını sağladığı paltoyla  'Hadi kızım, yine iyisin. ' diye geçirdi içinden.

Eşinin çenesini okşayarak gülümserken kapanmaya çalışan gözlerine savaş açmış gibi inatla açık tutarken yatağa yatırıldıktan sonra bir hızla üstünden çıkarılan paltoyu tuttuğu gibi "Bıraaak! Benim o! " diye cırladı.

"Aşkım, ateşin daha yeni indi. Üstüne kalın palto giyersen alev alırsın. "

"Aşkımdan alev aldım zaten. " şeklinde alakasız bir cevap verdiğinde eşiyle bakıştı, güldürmeyi başardığı adama cilvelenerek "Paltoyu bırakırsan sana memelerimi gösteririm." dediğinde gülüş öksürüğe döndü.

Soso, alev alan yanaklarını yellemek için paltoyu bıraktığı an zafer gülüşüyle birlikte kumaş parçasına sıkı sıkı sarılan kadına bakarken "Ama üzerine örtme, tamam mı? " diye mırıldandı. "Ben tatlıyı yapmaya devam edeceğim. "

"Bekle." adamın kolunu yakalayıp burnunu çekti ardından üstünü yukarıya doğru sıyırıp küçük göğüslerini gösterdiğinde eşinin nefesleri hızlanmış, gözleri irileşmiş, dudakları aralanmıştı. "Paltoyu bıraktın, ben sözümü tutarım. "

"Ben.. Ben tatlıya bakayım. "

"Bak." asıl tatlının göğüsleri olduğunu imâ edişi başarıyla yerini bulurken "Doya doya bak. " diyerek kıkırdadığı sırada hapşuruverdi. Sümükler yüzünden yok olan karizmasıyla kendisini yatağa bırakırken boşluğa baktı bu sırada kıs kıs gülen eşi tarafından burnu temizlenmiş, üstü düzeltilmiş ve yanakları okşanmıştı.

Odadan ayrılan adamın arkasından paltoyu koklarken "A! " dedi neşeyle. "Artık koku alabiliyorum. " hemen altında ezilmiş ve sıcacık olmuş Piggy'i aldığı gibi öpüp kokladı ardından paltoya sıkı sıkı sarılıp güzel kokuyu içine çekerken 'Bu adam azıcık demir kokuyor. ' diye düşündü, güldü. 'Adam demirden dövüldü, normal.. Hmmm~Sosoo~'

Hasta hali onu nazlı, cilveli birisine çevirmiş, eşinden de bu naza karşılık büyük bir ilgi aldığından aşkı kabarmıştı. "Sosoooooooo! "

"Efendim? "

Kıkır kıkır güldü.

Adamın sesi, kokusu, bakışları, dokunuşları, onun için yaptıkları hatta varlığı bile kalbinin bir hoş olmasını sağlıyordu.. Üniversitede yaşadığı felaketten sonra bir daha aşık olabileceğini, birisine güvenebileceğini hiç düşünmemişti.

"Bebeğim ne oldu? "

Gülümsemesi büyürken "Bir şey yok! " diye karşılık verdiğinde boğazı acıyınca içine içine öksürdü. Gözlerini kapatıp gülümserken "Oh, Soso." diye mırıldandı kendi kendisine.

"Bebeğim."

"Ay! " irkilerek kapıya baktığında "Bir şey olmadığına emin misin? Kaç kere seslendin bana. Bir yerin mi ağrıyor? Bir şey mi istiyorsun? " sorularını arka arkaya sıralayan bedenin haline kocaman gülümsedi. "Çikolatam hazır mı? "

"Hazır, getireceğim bebeğim. "

...Sisi, içi çilekli dışı çikolatalı topları birer birer mideye indirdi. O kadar beğenmişti ki teşekkürünü eşini öperek,romantik romantik konuşarak,memelerini açarak gösterirken adamı kıpkırmızı yapmayı ve güldürmeyi de başarmıştı..

Soso, geceye yakın tekrar hasta hisseden kadının saçlarını okşayarak, ateşini kontrol ederek vakitlerini geçirirken birkaç dakikanın sonunda sıcacık olmuş ayak bacağına değdiğinde gülümsedi. Baş ve onun yanındaki ayak parmağı ,çorabının bilek kısmını kavrayınca elini okşamak üzere olduğu yanağın biraz üstünde tuttu.

Yanındaki beden kıpraşarak çorabı aşağıya doğru çekip çıkardığında gözlerini kırpıştırıp biraz doğruldu. Bacağını yorganın kenarından çıkarıp parmaklarının arasına sıkıştırdığı çorabı pıt diye yere bırakılıp yorganın içine tekrar giren ayakla gözlerini uyuyan eşine çevirdi..

Bu kadın, bu kadın..

Çok tuhaftı.Yani mükemmeldi, hem de tam anlamıyla..

Sabah olduğunda Sisi 'Birkaç güne düzelirim yahu! ' diye itiraz etse de eşinin ısrarlarına dayanamayıp hastaneye gitmeyi kabul etmişti. En azından verilecek ilaçlar ve doktor kontrolüyle biraz daha hızlı iyileşebilir, gelecekteki grip için ilaç stoğu da yapmış olurdu.

"Bir apartmanda nasıl asansör olmaz ya. " diye söylenerek merdivenleri inerken sıcak evin aksine buz gibi olan dışarısının soğuğu ,her bir basamak inişinde vücuduna işlerken titremeye başladı. "Dimi Soso'm ya? " diyerek yanından gelen adama bakarken kaşla göz arasında yok olan görüntü, kulaklarını dolduran anlamsız gürültü ve nereden geldiğini algılayamadığı acı dolu inlemeyle donup kalmış halde az önce kocaman adamın olduğu ama şimdi bomboş olan yerden gözlerini birkaç saniye çekemedi.

"Sidelya.. "

"SOSO! " yerde bacağını tutarak acıyla ona bakan adamın yanına kendisini atarken merdivenleri nasıl indiğinden hiçbir fikri yoktu. Bağırmasıyla birlikte boğazı acırken "Aşkım." diye mırıldandı zorlukla. "İyi misin? "

"Güzelim, boğazın acıyacak. Bağırma. "

"Hâlâ beni düşünüyorsun Soso! Merdivenlerden düştün, manyak mısın? İyi misin? " Sisi, endişeyle adamın vücuduna bakarken küçük elin tuttuğu bacağa sonra siyahlara baktı, soru sormak için araladığı dudaklarından öksürükler kaçarken eşi "Bacağım çok acıyor." diye fısıldadı.

Soso, dolu gözleriyle eşinin endişeyle dolmuş gözlerine bakarken elini kaldırıp sıcak boğazı okşadı bu sırada güzel kadını ağlamamak için kendisini tutuyor, titreyen elleriyle "Buran mı acıyor aşkım? Merak etme şimdi ambulans çağıracağım. " diyerek telefonunu cebinden çıkarmaya çalışıyordu.

Soso, eşinin daha fazla endişelenmesini istemezken "Bebeğim, bir anlık acıydı. Şu an iyiyim. " diyerek doğrulmaya çalıştığı anda birkaç hafta önce bebeklerine baktıkları hemşire "Sakın hareket etme! " diye bağırarak imdatlarına koştuğunda onların sesine dışarıya çıkmış birkaç meraklı komşuyu eşiyle o an fark etmişlerdi...

Sisi, eşinin bacağındaki alçıyı okşarken ağlamaktan iyice tıkanmış burnunu gürültülü bir şekilde çekti.

"Bebeğim." dedi Soso, çaresiz bir sesle. "İyiyim, gerçekten bak. "

"Doktorun ne dediğini duymadın mı aşkım? Kaval kemiğin kırılmış, iki buçuk ayda kaynaması bekleniyormuş ama duruma göre uzayabiliyor ve ameliyata kadar gidebiliyormuş!" dudaklarına bastırılan dudaklarla burnunu tekrardan çekti. "Sümüklü kadın oldum. "

"Ben de kırık bacaklı adam. " diyerek güldü Soso. "Seni seviyorum aşkım. " kadının yanağını parmaklarının tersiyle güzelce okşarken "Ben demirden yapıldım bir kırık beni alt edemez, aklımdan geçen felaketler yaşanmadan çoktan iyileşmiş olacağım muhtemelen. Güzel kadınım, bir tanem, canımın parçası.. " diye fısıldarken bileğini tutarak "Aşkım." diyen kadını kızarmış gözlerine, çekip durduğu burnuna, çatlamış ve bükülmüş dudaklarına baktı. "Sana da iş çıkardım, zaten hastasın-" demeye kalmadan dudaklarına bastırılan dudaklarla gözleri kapandı.

"Saçma salak konuşma!" diye kızdı Sisi ama sesi sakindi, bakışları gibi. "Biz hem iyi hem kötü günde birlikte olacağımıza söz verdik. Sen sadece benim iyi ve kötü günümde yanımda olacağını söylemedin, ben de söyledim. Soso, bu ilişkide de bir birey olarak da sen önemlisin. Sadece ben diye bir şey yok sen de varsın, biz varız. Senin sağlığın, mutluluğun, zevkin, sevgin ve geri kalan her şeyin önemli. Sadece sen,beni sevmiyorsun veya sadece sen benim eşim değilsin.Ben de seni seviyorum, ben senin güzel karınım. "

Soso, kadının yaptığı konuşmadan 'Sevgimi sana hissettiremiyor muyum? ' özetini hissederken "Biliyorum." dedi ilgiyle. "Sadece daha fazla hasta olmanı istemiyorum.. Gel, göğsüme yat. "

Sisi hemen adamın göğsüne yattı.

Birbirlerine sarılıp yanak yanağa sessizce durdukları birkaç saniyenin sonunda "Düşerken bir şeyler gördüm." diye fısıldadı Soso,eşi başını kaldırıp ona baktı.

"Ne gördüm bilmiyorum biraz korkutucuydu ve bana ait şeyler değillerdi.Sanki beni yapan ustanın duyguları gibiydi..Kendime ait yani senden öncesine ait hiçbir anım yok.Bebekliğim yok ,çocukluğum yok,ailem yok.. Yani sen ve Piggy ailemsiniz sadece beni doğuran bir annem yok.Bir hiçliğin ortasında yüzerken gözlerimi yanan insanların çığlığına açtım.. "

Sidelya, adamın yanağını sonra saçlarını okşayarak burnunu öptü.

"Yıllarca seni bekledim..Beklerken birçok canavar bana sataştı. Ben çok zorbalığa uğradım güzel kadınım, senin gelmeyeceğini bana inandıracak kadar oldular biliyor musun?.. " birkaç saniye durdu Soso sonra gülerek "Konu nasıl buraya geldi ki? " diye sordu kendi kendisine.Mavi gözler ona duygulu duygulu bakarken "Benim de aklım bazen karışıyor. " diyerek konuşmasını kısa kesti.

Sisi, eşinin yüreğini ve aklından geçenleri gayet iyi anlarken başını olumlu anlamda sallayıp adamın yanağını öptü. "Bana her şeyi anlatabilirsin. "

"Sen de öyle. "

Gözlerinin içine anlamlı bir şekilde bakan adamın bakışları,titremesine sebep olurken dudaklarını birkaç kez araladı.. O da eşine geçmişiyle ilgili bazı şeyleri anlatmamıştı hâlâ, eşinin de anlatmadığı şeyler vardı lakin birbirlerini elbette bu konuda zorlamayacak ve bekleyecek kadar sabırlı, anlayışlıydılar. Konuştukça, seviştikçe, öpüştükçe, eğlendikçe,sevdikçe ve birlikte yaptıkları birçok şeyle dilleri de yüreklerinin en dibine gömdükleri şeylerin çözülmesini sağlardı.

Soso, onu öpmek için bakan kadına gülümseyerek uzandığı sırada yüzüne hapşuran beden "Amanınn.. " diye fısıldadığında buruşmuş yüzüyle kahkaha atmaya başladı.

"Bu gidişle hem kırık bacak hem sümük adam olacaksın. " Sisi, telaşla adamın yüzünü temizlerken "İnsanların geçirebileceği hastalıkları ben geçiremem. " dediğinde ıslak mendili çöp kutusuna atmıştı. "Grip falan olmuyorsun yani? "

"Aynen öyle."

"Demek beni bu yüzden rahat rahat öpüp duruyorsun. "

Gülümseyerek başını olumlu anlamda sallarken eşinin belini sarıp göğsünün altını okşamaya başladı ve birden " Sen yatsana. " diye kızdı. "Hastasın sen. " kadını kendisine doğru çekip göğsüne yatırdığında "Sen düşünce bazı hücreleri öldürdün herhalde, birden baskın erkek oldun bakıyorum. " diyerek kıkır kıkır gülen bedenin güzel yüzüne baktı. "Bu sefer böyle olsam olmaz mı? "

"Olmaz, benim Soso'm ol bakayım. " diye kısılmış sesiyle fısıldadı Sisi, gözleri alev alev yanarken gülerek gözlerini kapattı ve geniş göğse vücudunu oynatarak iyice yerleşti.

Bacaklarını kendisine çekip, ayaklarını kırık bacağa sararak eşi tarafından boynunun altına yerleştiren Piggy'i avuç içlerine hapsederken sırtını sıvazlayan eşi "İyi misin bebeğim? " diye sorduğunda başını olumlu anlamda salladı. "Uykum geldi. "

Dudaklarını sarı saçların arasına bastırıp, Piggy'i koklayan eşini uyuyana kadar izledi.. Bu güzel kadınla birlikte olduğu için çok şanslıydı, onun pijama içinde uyurken Piggy'e annelik yaptığı hallerini kimse görmemişti. Yaptığı ve tadına çok kötü dediği yiyeceklerin tadını kimse bilmiyordu. Makyaj yaparken aynada kendisine iltifatlar edip mutlu olduğunu kimse bilmiyordu. Vücudundaki tatlı ve mis kokan noktaları kimse bilmiyordu. Çilekli, kurdeleli, pembe şeyleri sevdiğini kimse bilmiyordu.. Ama o, bunları ve daha fazlasını bilmekle kalmıyor şahit de oluyordu. Çok şanslı bir canavardı, yıllarca beklediğine değmişti.

Eşinin boynuna uzun soluklu bir öpücük bırakıp başını yastığa koyduğunda küçük Piggy'nin de başını parmağıyla okşadı..

Ne ara uykuya daldığını bilmiyordu ama uyanışı tencerelerin yere düşmesiyle çıkardıkları sesler olduğunu birkaç saniye içinde algılarken göğsünde yatan bir kadın değil küçük peluş oyuncak vardı.

"Bebeğim, annen nerede? " diye sordu oyuncağın başını öperken burnuna dolan Sisi kokusuyla sanki her saniye birlikte değillermiş de saatler önce kucak kucağa uyumamışlar gibi özlemle titredi.

Bu sefer de paldır küldür kaldırılan tencerelerin sesleri kulaklarına dolarken kıkır kıkır güldü.. Kurban olduğu şirin kadını ,mutfakta savaş çıkarmıştı herhalde!

Telefonuna gelen bildirim sesiyle dikkati dağılırken düştüğü için ekranın bir kısmı pek de rahatsız etmeyecek şekilde çatlamış olan telefonunu aldı.

Zamir:Bacağını kırmışsın, geçmiş olsun.
Abel:Haberi aldım, çok geçmiş olsun. İşi dert etme, izin durumunu ayarlarız.
Javier:Neyine güvendin de merdivenlerden uçtun,kanatlarına mı? Geçmiş olsun.
Odysseus:Go (geçmiş olsun)
Mavera:Geçmiş olsun, bir şeye ihtiyacın olursa mutlaka haber ver.

Geçmiş olsun mesajları yüzünü gülümsetirken herkese emojili, sevgi ve teşekkür dolu cevaplar verdi. En son ,patronu Abel ile izin işini konuşup hakkettiğinde gürültüyle yere inen tencere ve küfür duyunca eşine seslenmek için dudaklarını araladı.

Uzun süredir su içmediği için öksürükle birlikte çıkan sesiyle mutfaktan gelen gürültü durdu. Komidine uzunup bardağını alsa da ayak sesleriyle bitmiş suyundan kapıdaki eşine baktığında "Uyandırdım değil mi? " sorusuna ve dağılmış saçlara gülerek karşılık verdi. "Hayır bebeğim, uyanacaktım zaten. Neler yapıyorsun mutfakta? "

"Şey.. " ayak parmak ucunu yere bastırıp bacağını sağa sola oynatırken "Yemeğimiz kalmamış, yemek yapayım dedim. " diye mırıldandı.

"Ben yapardım. " kadının tatlı hareketi perişan halinin önüne geçerken tebessüm etti.

"Bu halde sana yemek yaptırmam. "

"Sen de hastasın! "

"İyiyim! İlaçlar iyi geldi. " dedi Sisi, ellerini belinin iki yanına koyarak iyi olduğunu kanıtlamak için seksi bakışlar atarken eşinin elindeki boş bardağı fark etti. "Suyun mu bitti? "

"Şey.. " utanarak başını olumlu anlamda salladı. "Evet."

Kıkır kıkır güldü."Çok tatlısın." bardağı alıp yanağa sert bir öpücük bıraktı o anda ocaktaki tencere aklına geldiği an koştur koştur odadan çıktı.

Soso ise göğsünde yatmaya devam eden bebeği kaldırıp bir sağa bir sola oynatırken eşini bekledi, bekledi, bekledi ve bekledi ama gelen tek şey yanık kokusu olunca daha fazla dayanamayıp kol değneğini aldı ve ayağa kalktı, olabildiğince hızlı bir şekilde mutfağa girdiğinde birden alev alan yemekle çığlık atan eşinin yangın tüpüne koşmaya kalmasıyla ona çarpmadı bir olurken telaşlı "Soso! Çekil, yanıyoruz! " bağırışına karşılık sakince"Bir dakika güzelim." sakince diye fısıldadıyıp ocağın altını kapattı, tavayı alıp suyun altına tuttu.

Üç, dört tencere içindeki bazısı yanmış bazısı yarım bırakılmış yemeklerle sağa sola saçılmışken "Offff! " diye bağıran kadının sinirle saçlarını geriye atmasını izledi.

"Patates bile kızartamıyorum. " elleriyle yüzünü örtüp ağlarken panikleyen eşi kollarını tutup "Güzelim, güzelim ,olsun! " dedi hızlıca.

"Sana kurabiye yaptım! " cırlayıverdi birden, masanın üzerinde duran kutuyu gösterdi. "Ama üstü az pişti ve çikolatalar erimedi. Yemekler yanık ve tuzlu. Böyle yemek mi olur! "

"Kadınım." kırmızı yanaklara akan yaşları silip "Ben zaten böyle kurabiye seviyorum. " dediğinde aldığı bakışlarla gülmeden edemedi. "Ayrıca hepsinin çok lezzetli olduğuna eminim, elinden ne olsa yerim. "

"Flört de değiliz, hayret böyle sözler söylüyorsun hâlâ.. " diye mırıldandı Sisi.

"Neden söylemeyeyim ayrıca evli olmamız flört edemeyeceğimiz anlamına mı geliyor bebeğim? " minik bedeni tek koluyla sarıp diğer eliyle tezgaha tutunurken tripli yüze doğru eğdi başını. "Bana bak. "

"Sen iki gündür bir garipsin he. " eşinin yüzüne baktığında dudaklarına bastırılan dudaklarla gözleri kapandı, geri çekildiğinde ise açıldı. "Ayrıca hiç flörtlü sözlere gerek yok, bu şeyler yenmez. " içinde yanık yemek olan bir başka tencereyi tutup az öteye ittirdiğinde elini tutan adam "Bir yerine zarar vereceksin şimdi, yapma şöyle. " dedi hafif azarlar tonda.

"Neyse ki sen iyi bir aşçısın yoksa taş yemek zorunda kalırdık ben sana diyeyim. Sana şu halde yemek yaptırmak istemedim, bu seferlik ben süpriz yapayım dedim şuranın haline bak. "

"Sen kendine kızmayı bıraksan mı artık aşkım? Herkes her şeyi yapacak diye bir şey yok. " kadının boynunu öpüp huylandığı noktaya üflediğinde "Hiii! " şeklinde bir nidayla iki büklüm olan bedenin kahkahasına gülümseyerek eşlik etti.

"Dışarıdan sipariş edelim.. Ne istersin? " diye sordu Sisi, telefonunu kalabalığın içinde bulurken "Bana fark etmez, sen ne istersen onu yiyelim. " diyen adama şöyle bir baktı. "Ağzını burnunu yediğimin şebeği.. O zaman hamburger sipariş ediyorum. "

Başını olumlu anlamda salladı Soso, siparişi tamamlarken fazladan birkaç şey daha eklediler menüye ardından eşi "Sen yatağa git, ben burayı toplayayım.." dediğinde "Toplamana yardım -" edeyim, demeye kalmadan "Hadi Soso, hadi! " diye cırladı huysuz kadını.

Sidelya, eşinin poposuna vura vura mutfaktan kovdu yine de Soso, birkaç dakika sonunda dağınıklığı toplamak için yardıma gelince bu sefer bir şeyler demedi ve basit şeyleri yapmasına izin verdi lakin "Millet bacağı kırılınca tuvalete bile gitmez, malak gibi yatar benim adam mutfak toplamaya geliyor. " diye söylendi söylendi durdu ki beyninin içindeki Sisi'lerden birisi çıkıp 'Bütün işleri sana kitleyip kaçmak yerinde elinden geleni yapıyor şebek suratlı ,söylemeyi bırak! ' diye bağırınca söylenmeleri  "İyi ki yardım ediyorsun, teşekkür ederim,seni seviyorum, gel bir tane öpeyim. " şeklindeki cümlelere dönüşmüş,şebek adamı gülümsetmeyi başarmıştı.

Onlar mutfağı toplama işini bitirdiğinde siparişleri de gelmişti. Soso oturduğu yerden masa üzerindeki paketleri açarken bilgisayar ile birlikte dönen eşine "Uyuyan Güzel'i izleyeceğiz değil mi? " diye sordu heyecanla.

"Hmhm.. " gülümseyerek masaya bilgisayarı bıraktı, eşinin istediği animasyonu bulurken "Neden Uyuyan Güzel sevdası başladı sende? " diye sormadan edemedi.

"Aurora sana benziyor çünkü. " dedi Soso. "Şarkıları ve dansları da çok güzel. " ensesini okşayan kadının gözlerine bakarken eğilip dolgun dudakları öptü.. Sevişirken bile bu kadar öpüşmüyorlardı yahu! Dün ve bugün üzerlerindeki hastalık ile kırık bacak hali duygusallaştırmıştı ikisini.

"Peki madem. " gülümseyerek filmi başlattı, reklam izlerken "Başlayana doyacağız, çok yeme. " diye uyarmıştı Sisi, bu yüzden hamburgerden kocaman bir ısırık almak üzere olan adam onun dediğine uyarak minicik bir ısırık almıştı..Reklam bittiğinde ise doya doya göbüşlerini doyurmaya başlamışlardı.

"Yaz geldiğinde ne yapacağız? " diye sordu Soso, gözlerini ekrandan ayırmadan bir patates aldı.

"Tatile gideriz, ben yakında iş bulursam şehir dışına gideriz hatta."

"Sen iş bulamazsan da gideriz. "

"Bilemiyorum.. " bir şey demeden kolasını içtiğinde dibine giren adam "Gideriz aşkım. " dedi garanti eder gibi. "Zaten şu an senin paranla geçiriyoruz Soso, bir de tatile para-Tamam, tamam bunu düşünmüyorum bakma şöyle. " avuç içini eşinin gözlerine bastırıp başını biraz geriye ittiğinde parmaklarını kavrayarak elini indiren adam "Benim param gibi bir durum yok Sidelya'm, biz eşiz. Aynı evde yaşıyoruz, aynı yatağı ve hayatı paylaşıyoruz lütfen. " dediğinde hızlı hızlı konuştu."Biliyorum, biliyorum özür dilerim bir anda ağzımdan çıktı düşünmeden söyledim.. Hem Uyuyan Güzel'i kaçırıyorsum bak. İzle. "

Wabasso derin bir nefes verip gözlerini ekrana çevirdi. İş yerinde insansın hayatlarını istemsizce öğreniyordu, başka çiftlerin aralarında dönen 'Bak sana şunu yaptım karşılığını isterim, bak sana şunu söyledim, zamanında yanında oldum, bana yük oluyorsun, o benim param mı senin paran mı?.. ' şeklinde giden muhabbetlerini de öğrenmişti. İlk tanıştıkları zaman Sidelya'nım telaşını, paniğini, kafasında kurduğu senaryoları anlamakta zorlanıyordu ama artık gayet iyi anlıyordu. İnsan ilişkileri çokça çıkar, fayda, zevk üzerine kuruluyken sevgi, fedakârlık, sadakat gibi önemli şeyler çoğu zaman lafta kalıyordu. Muhtemelen eşinin önceden deneyimlediği aşk ilişkisi de hiç güzel gitmemiş,onda böyle düşünceler oluşturmuştu. Yine de o, ne yaparsa yapsın eşi onun farklı olduğuna inanmıyor gibi hissediyordu. Sanki her an ihanet edecekmiş, yalan söyleyecekmiş, aldatacakmış veya kötü bir şey diyecekmiş de aşkından senelerdir beklediği kadın onun yüzüne 'Biliyordum işte, senin de aynı olduğunu biliyordum! ' bağıracakmış gibi hissediyordu. Güzel kadını, her an tetikteydi sanki.

Hissettiği bu şeyleri eşine anlatmak da zordu, kalbini kıracağını düşündüğü için bir şey diyemiyordu çoğu zaman aynı şu an olduğu gibi. Şimdi konuşmaya kalksa karısı hastaydı, iyice üzülüp hasta olmasını istemiyordu.

Sidelya ise dalıp gitmiş eşine göz ucuyla bakarken çıktı tavuktan alıp "Aç ağzını bakayım. " dedi gerilmiş havayı dağıtmak için.

"Hm? "

"Aaa! " dudaklarını araladığı zaman parmaklarındaki tavuğa bakıp gülümseyen adam ağzını açtığında "Ohhh afiyet olsun. " dedi. "Seni üzmek için öyle söylemedim veya öyle düşündüğümden değildi sadece.. Sadece sana yük olmak istemiyorum. Gördüğüm kadarıyla adamlar bir yerden sonra kadına para vermeyi çok yük olarak görüyor. Benim babam da öyleydi, annem çalışmıyordu ve çalışmak istediği zaman senin işin çocuk bakmak diye kızıyordu. İhtiyacı olan bir kıyafeti almak istediğinde parayı öyle bir veriyordu ki kadın ağlaya ağlaya parayı yerine bırakıyordu. Gençken sevgilisine kendi isteğiyle hediye alanların bile tonla laf ettiğini gördüm, internetteki şeyler zaten facia. Şu uğursuz itin de demediği kalmamıştı bana. Tekrar aynı şeyler olsun istemiyorum çünkü ben sana çok güveniyorum, çok seviyorum. Seninle evlendim, sevişiyorum ve olası bir durumda seni kaybetmek istemiyorum. "

Önlerinde hamburger menüsü, Uyuyan Güzel animasyonu açıkken yaptığı iç karartıcı konuşmanın yeri ve zamanı değildi belki ama dayanamamıştı.

"Bebeğim, her an sana kötü bir şey yapacakmışım gibi tetiktesin. " dedi Soso da dayanamayarak. "Sana zarar vermeyeceğim veya arkandan iş çevirmeyeceğim. Böyle bir şey yapmam, yapamam. Seninle eş olduğum için artık yaşım kaldığı yerden işliyor da olsa, işe gidiyor da olsam hâlâ canavarım ve sana ihanet edemem bunun sebebi de canavar olmam değil sana aşık olmam, hayran olmam, seni seviyor olmam. Kendini üzecek, içini sıkacak şeyler düşünüyorsun. Belki hepsi değil ama çoğu şu saçma salak uygulamalarda gördüğün yabancı insanların yorumları yüzünden..Sidelya senin hayatın farklı, eşin farklı, sen farklısın. Yapma böyle güzelim,kendini hasta ediyorsun böyle düşündükçe. "

Sisi'nin alt dudağı titredi. Gözlerini dans eden Prens ve Aurora'dan önündeki yarısı bitmiş hamburgere çevirirken çenesini tutup başını çeviren adamın gözlerine bakmak zorunda kaldığında "Senden önce daha kötü bir haldeydim, sen beni iyileştiriyorsun Soso.. Farkında olmadan seni üzüyorsam özür dilerim. İsteyerek yapmıyorum, savunma mekanizması gibi bir şey bendeki. " dedi üzgünce.

Anlayışla gülümsedi Soso. "Sorun yok güzelim, seni seviyorum. "

"Ben de seni seviyorum Soso. Hamburgerlerimizin önünde daha fazla tartışmayalım. "

Güldü Soso, oyuncu bir tavırla cilve yapan kadının yanağını serçe parmağıyla okşayıp bir patates aldı. "Aç bakalım ağzını. Aaa! "

"Aaa-Ham."

Hem bu kadar baskın bir o kadar da şirin olmayı başaran kadına aşkla bakarken iç çekti. Patates tadındaki dudakları öpüp, animasyonda kaçırdıkları kısımları ezbere bilseler de geriye aldı.

Yemeklerden geriye kalan kutuları çöpe attılar,gece bakımı dedikleri günlük rutinlerini tamamlayıp yatağa girdiklerinde Sisi yine tıkanan burnu yüzünden iki yastığı üst üste koymuştu.

Göğsünde gezen parmaklarla eşine bakarken "Piggy'i koklamak ister misin? " diye sordu. Boynunun altındaki bebeği alıp babasına uzattı. "Sıcacık oldu. " gerdanlığından çenesine doğru çıkan parmaklar hasta olduğu için yanan tenini iyice yakarken bileğinden tutan ele uyarak kolunu eşine doğru eğdi.

Soso, tombik parmakları öperek bir yandan eşinin kokusuyla harmanlanmış bebeği koklarken "Sıcaklığı gitti. " diyerek bebeği boynuna götürmeye çalışan kadının elini sıkıca tuttu. Parmaklarını öpmeye devam ederken "Aşkım.. " fısıltısıyla Piggy'i diğer eline alıp eşinin elini sıkıca tuttu.

Soso gülümseyerek ellerini yatağa indirdikten sonra "Burnun açıldı mı?" diye sordu.

"Biraz."

Doğrulup kadının sıcak yanağını, boynunu öptükten sonra Piggy'i öperek "Bugün çok yoruldun, uyuyalım artık. " diye fısıldadı. "Hem hastaneye gittik, eve döndük araba kullandın, bana baktın, yemek yaptın.. "

"Her şeyi isteyerek ve severek yaptım. "

"Biliyorum, yine de hastasın güzelim."

"Yüzüne hapşururum bak. "

"Yapmadığın şey değil. " gülerek mırıldandığı şey karşısında "Soso! " bağırışıyla omzuna yediği hafif yumrukla kıkır kıkır güldü.

"Yüzüne otururum o zaman. " diye homurdandığında aldığı bakışlarla "Ben senin yüzüne hiç oturmadım. " dedi bilmiş bilmiş.

"Bu gece ,nereye gidiyor sümüklü kadınım? " tek kaşını kaldırıp kadının burnuna hafifçe dokundu. "Hm? "

"Sus Soso, sus. " utanarak biraz da azmış halde gözlerini kapattığında adamın kıkırtılarıyla birlikte göğüslerinin arasına bırakılan öpücük gülümsetti onu. Kulağındaki sıcak nefes irkilmesine sebep olurken "Seni seviyorum. " fısıltısıyla "Ben de seni. " diyerek gözlerini açtı. "Alçına bir şeyler yazıp çizebilir miyim? "

"Tabii ki bebeğim. "

"Piggy'i çizeceğim. "

Güldü yakışıklı adam. "Sisi kalp Soso da yazar mısın? "

"Önce onu yazacağım zaten. " dudaklarını adama uzattığında küçük küçük öpüştüler. "Biz bugün pek bir temas bağımlısıyız sanki. "

"Öyleyiz.. "

"Seni özledim. " eşine doğru dönerek öpüşmeyi derinleştirirken dudaklarını ıslak bir sesle ayırıp "Ne yazık ki birimiz hasta birimiz de kırık bacaklı. " diye fısıldadı gülerek. "Bak, hasta olmuyorum falan dedin de yarın körkütük hasta kalkarsan karını kandırdığın için cezaya çarptırılırsın. "

Soso'nun gözleri irileşti. "Kandırmadım ki! Gerçekten hasta olmam.. Hem.. Hem nasıl bir ceza alırım? "

"Hapis." dedi Sisi, ciddi bir sesle. "Üç aydan dört yıla kadar uzanıyor.. Söylediğin yalana göre değişiyor. "

"N-ne? " Soso'nun vücudu titredi. "Ben hasta olmam yemin ederim.. Ama benden bağımsız hareket ederse vücudum ve istemsizce hasta olursam.. Kaç a-ay yatarım? Senden kaç ay uzak kalırım. "

Sidelya gülmemek için kendisini çok zor tutarken "Seni şikayet etmem merak etme, yalanın benimle sır olarak kalır.. Hem o kadar da ciddi bir yalan değil ama polisler ve devlet yalan söylediğini anlarsa işte o zaman seni kurtaramam. " diye fısıldadı.

Tüyleri diken diken olmuş olan adam alt kattaki komşunun polis olduğunu anımsadı, bir süre evden çıkmazsa sorun olmazdı herhalde ama yalan söylemiyordu! Hemen kendisini savunmak için dudaklarını büyük bir ciddiyetle açmıştı ki yüzüne doğru patlayan kahkahayla afallayıp kaldı. "Bekle ,beni şakaladın! "

"Günaydın akıllım! " Sisi, gülmeye devam ederken ona gülerek eşlik eden adamla elleri hâlâ birleşikti.

"Biz iki salak birbirinizi bulduk." diye fısıldadı Sisi,mırıltılı bir onay aldığında gülerek aşk dolu gözlere baktı.

"Gerçekten.. "

Romantik bir cümle geleceğini hissederek gülümserken "Gerçekten hapse gitmeyeceğim değil mi? " sorusuyla tekrardan kahkahalara boğuldu,bu şapşal adamla kocaman bir ömür geçirmek için can atıyordu!..

🦝┗━♡━━━━♡━┛♡


Sidelya'nın paranoyak düşüncelerinin(okumadığımız çokça düşüncesi var ayrıca) kaynağı benim zihnim maalesef.. Sosyal medyadaki gönderilerden ziyade okuduğum onca yorum/ haber yüzünden hayatı doğru düzgün yaşayamaz oldum. İnsanlar her an kötü bir şey yapacakmış, alttan alttan sürekli bir şeyler çeviriyorlarmış gibi geliyor. Birisiyle arkadaş/sevgili olmayı bırakın öylesine konuşurken veya yanımdan geçip gitse(ler) bile aklımdan tonla felaket senaryosu geçiyor ve bu,gün geçtikçe daha kötü bir hale gelmeye başladı.

Gördüğüm her bir yorum, haber, gönderi zihnimdeki çöplükte yerini alıyor ve bana hayatı dar ediyor. Ne kadar sosyal medyadan uzak durmaya çalışsam ve düşüncelerimi bir nebze olsun toplamayı başarsam yanlışlıkla maruz kaldığım veya dalgınlıkla/alışkanlıkla girdiğim bir yerde gördüğüm şey her şeyi başa alıyor. Bununla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum doğrusu.

İçimi dökeyim dedim, sizin de buna benzer sıkıntılarınız varsa paylaşabilirsiniz..

SİZLERİ SEVİYORUM.

Continue Reading

You'll Also Like

41.6K 2.6K 26
Opia ~ Bir insanla göz göze bakışmanın verdiği yoğun his. Eşcinsel bir hikayedir. İnterex birey içerir. Eski zamanlardan geçer (tarihi olayları içerm...
30.5K 3K 13
[TAMAMLANDI] ╔.◌♥︎. ˚.═══════════╗ Bir mezarın içinde yatan ölü gibi yalnızdı şarkıcı çocuk. Ve o da ölümdü.. Tatile çıkmış bir ölüm meleği. ╚════...
228K 10K 49
bxbxbxb kurgudur Başlama tarihi 15.11.21
4M 114K 73
Lamia: Ayrılık ay dönümümüz kutlu olsun. Mirza: Lamia şaka mısın? Mirza: Sen terkettin beni.