Selammmmmmlaarrrrr yine ben yine ben yine beeennnn
Arkadaslarrrr okuyorsunuz beğenmiyorsunuz valla darılıyorum
İyi okumalarrrrrr
~
Ayak ucuma düşen adama baktım gözlerim kocaman kocaman birden kolumdan tutulup çekilmemle neye uğradığımı şaşırdım beni tutan kollar yüzbaşının kolluydu
Beni arkasına alıp elindeki silahı karşıya doğrultmuştu ben de karşıya bakınca
Gözleri korkudan fal taşı gibi olmuş adama baktım elerini teslim oluyormuş gibi kaldırıp yere dizlerinin üstüne çöktü
Belliki bilerek yapmamıştı ama yine de emin olamadım "babaaaaa" küçük bir kız çocuğu dizlerinin üstünde olan adama koşup sarıldı sonra da gözlerini yüzbaşına dikti tabi ne kadar bakabilirse baba dediği kişi ona değil yerde yatan bedene bakıyordu
O an aklım başıma geldi ve yüzbaşının arkasından çıktım o da zaten çocuk gelince silahı indirmişti bir kadın adamın başında ağlıyordu kalabalığı açmaya çalışarak "açılın ben doktorum" dedim ve adamın başıma geldim Fatih ve Tahir insanları uzaklaştırmışlardı adamın bilinci yerindeydi "dok-tor" dedi zorla tıkana tıkana konuşuyordu "merhaba ben doktor AÇELYA YILMAZ senin adın ne" dedim bir yandan konuşturup diğer yandan da yarasının derinliğine bakıyordum yarası derin değildi Ama iç kanama geçirebilme ihtimali yüksekti "ben-im adım Miraç" dedi tekrar zorlukla "ismin güzelmiş Miraç" dedim nabzını kontrol ederken yavaş yavaş düşüyordu acilen hastaneye gitmemiz lazımdı "ambulansı aradım en geç 6-7 dakika da gelir Açelya hastayı bu süre zarfında hayatta tutmamız gerekiyor. Durum ne?" Dedi Fatih ona bakmadan kalp atışlarını kontrol ettim "bilinci açık yarası derin değil iç kanamadan şüpeleniyorum nabız yavaş yavaş düşüyor kalp ritmi yavaş" dedim Tahir de elinde bezle geldi bezi elinden alıp yaraya bastırdım kanamasından durdurmamız lazımdı ve tabi bilinci oldukça açık tutmamız "Miraç sen evli misin" dedim saçmalayarak tabi bizimkiler garipsemezlerdi çünkü onlar da biliyordu ne yapmaya çalıştığımı "he doktor evliyem ama çocuğum daha doğmamış" dedi ambulans sesi bize doğru geldiğinde Tahir ve Fatih yolu açtı sedye gelince kıpırdatmadan bindirdik "1 2 3 şimdi"
Ambulansa bindim kapıları kapanmadan bizimkilere arkamızdan gelmelerini söyledim
***
Ambulans hastanenin önünde durunca ilk ben indim sonra da hastayı indirdik Arda hoca kapıda bekiyordu sevim ve bahadır ile "Açelya durun ne?" Dedi hızla "Hocam bilinç yolda kapandı kalp ve nabız yavaş yarası derin değil ama iç kanamadan şüpheleniyorum" dedim hızla bu sırada hastayı içeriye almıştık "3 numaralı ameliyat odasını hazırlat sevim" dedi Arda hoca ve bana döndü "hastayı ayakta tutun aferin bundan sonrası bizde sen hasta bilgilerini gir" dedi kafamı sallayıp gidişlerini izledim "oy benim Miraçççımmmm" acil kapısına dönünce az önceki hastanın yakınlarıydılar muhtemelen onlara yaklaşıp "sakin olun Miraç iyi olucak Siz bana bilgilerini verin kayıt yapalım" dedim ılımlı sesimle
Biraz sakinleştirip bilgileri aldık Miraç'ın annesine ve karısına sakinleştirici verdik şuan ben Tahir Fatih oturuyorduk "özür dilerim ben böyle olacağını tahmin edemedim kusura bakmayın" dedim ikisine karşı mahcup hissediyordum "Miraççç" diye Karısı Gülnur bağırınca sakinleştirici etkisi bittiğini anladık kalkıp tam yanına gidiceken "kendini suçlu hissetmeni istemiyoruz lütfen, senin suçun değildi" dedi Tahir "Aynen Açel saçma salak konuşma da işini yap" diye de ekledi Fatih onlara gülümsedim "suçlu hissetmemi istemiyorsanız defolun gidin evinize uyuyun" dedim zaten yorgunlardı bir de benim yüzümden daha da yorulmuşlardı
Dediğim şeyle Fatih yerinden kalktı "bak çok ısrar ettin yoksa gitmezdim" dedi güldüm "lütfen Fatih yürü git" dedim ben de Tahir de ayağa kalkıp "iyi madem bize müsade seni dışarda bekliyoruz" dedi "hayır Siz gidin ben burda kalıcam Miraç'ın son durumu ne öğreniyim öyle dönerim" dedim onlar tam birşey diyecekken Gülnur tekrar bağırdı ben de kollarına iki kere ard arda vurup "merak etmeyin beniii hadi gidin yeteri kadar yüzünüzü gördüm" dedim ve çaprazımızda olan muayene odasına girdim Gülnur karnını tutuyordu ve kalkmaya çalışıyordu hemen yanına gidip "dur sakin ol yavaşça kalk sen gebesin" dedim ona çocuğunu hatırlatarak belki böyle daha güçlü olabilirdi "o nasıl doktor ölmedi değil" dedi Gülnur "sen sakin ol ben gidip öğreneyim gelip sana söylerim" dedim ama anında kolumdan tutu "yoh doktor ben de gelecem kendim duyayım" dedi ona şevkatle baktım ama ya duyacağı haberi kaldıramazsa o zaman napardım "nolur doktor beni de götür" dedi yalvararak başımı sallayıp yavaşça kaldırdım
Birlikte ameliyat odasının önünde oturuken kapı açıldı Arda hoca çıktı bize doğru yaklaştı "hasta yakınları Siz misiniz?" Dedi yanımdaki kadına kadın anında ayağa kalkıp "he ya benim" dedi
"Hastayı kurtardık şuan durumu stabil yoğun bakıma alıcaz ama büyük ihtimal yaşayacak" dedi kadın bu sefer mutluluktan ağladı bana tutunarak kalktığı yere oturdu ben de ona yardımcı oldum sevim de yanımıza gelince kadına yardımcı oldu Arda hoca da bana kaş göz yaparak beni çağırdı
Gözü çıksın pis tipsiz
Acile kadar yürüdük kayıt olunan yere gelince o durunca ben de durmak zorunda kaldım "Aferin Açelya iyi iş başardın muhtemelen normal odaya alınca polisler sorguya girer bunlarla senin ilgilenmeni istiyorum ayrıca bugün ki yorgunluğuna rağmen burdasın yarın öğlene kadar izinlisin" dedi yani şimdi nasıl bulunsun benden mutlusu
İçimden her ne kadar göbekler atıp halay çeksem de dışarıya asla taviz vermeden hafifçe gülümsedim "teşekkür ederim hocam ama ben tek değildim Tahir ve Fatih de vardı yani eğer bir ödül verecekseniz bu üçümüzün hakkı" dedim kaşlarını çatı "Tahir ve Fatih mi onları göremedim nerdeler" dedi sorarak "onlar ambulansın arkasından geldiler ve gitmelerini söyledim çok yorulmuşlardı" dedim anlayışla kafasını salladı "iyi söyle onlara da öğleden sonra hepiniz burdasınız eğer bir dakika bile geç kalırsanız gözünüzün yaşına bakmam nöbet yazarım" dedi göz devirmemek çok zordu bu adamın yanında "ona ne şüphe hocan en iyi ben bilirim" dedim en samimiyetsiz sesimle "hangi kısmı tam olarak gözünüzün yaşına bakmayacağım mı yoksa nöbet yazacağım mı?" Dedi "hangisini üzerimde test ettiyseniz o hocam" samimiyetsiz sesime bir de gülümseme ekledim "hepsi?" Dedi tek kaşını kaldırarak "ee ne diye soruyorsunuz" dedim hafif sitem içeren sesimle o bana bakmak yerine arkama bakınca ben de arkamı döndüm
Yüzbaşı bize doğru geliyordu yanımıza gelince de "Miraç Yazar'ın durumu hakkında bilgi alacaktım ben" dedi baskın sert sesiyle
Bana göz ucuyla bakıp Arda hocaya döndü ayh haspam Ben sana bilgi vermeye ölüp bitiyordum çünkü ya
"Şuan yoğun bakımda yarın sorgusuna gelirsiniz Açelya size yardımcı olacaktır bu konuda" dedi ve yanımızdan ayrıldı
Bir ara Arda hocaya dizi ya da filmde olmadığını söylesem iyi olacaktı çünkü havalı havalı konuşmaya ve iki cümle kurup arkasını dönüp gitmesinin başka açıklaması olamazdı
"Ne zaman uyanır" dedi yanımdaki yüzbaşı "canı ne zaman kalkmak isterse yüzbaşı" dedim karşılık olarak "dalga mı geçiyorsun benimle" dedi ciddi ciddi ve belirtmek isterim ki yine kaşları çatılmıştı
"Ay yok ne dalgası sadece şaka" dedim tek kaşını kaldırıp "en son bana şaka yaptığını söylediginde nerde olduğumuzu unutmamanı tavsiye ederim" dedi göz devirip "kahraman ırkıma bir gül! ne bu şiddet, bu celal?" Dedim kaşlarını çatıp kollarını göğsünde birleştirdi tam o anda "çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!" Dedim ve gülmeye başladım istiklal marşı bence yüzbaşına yazılmıştı yani bence o da bana naz yapıyordu "ne yani çok mu komik doktor" dedi bana bir adım yaklaşarak gülüşüm yüzümde bir gülümseme bırakarak kayboldu ve net bir cevap verdim "evet. Başka soru?" Dedim
"Var aslında, sen hâla yaşıyor musun ben o keki yedikten sonra zehirlenmişsindir diye düşündüm" dedi anında somurttum yani şimdi yaptığı iş miydi ne demek utandırırdı beni adi herif "bir kere o senin yüzünden olmuştu hiç ama hiç itiraz etme" dedim sitem dolu sesimle "yoo ben sana demedim mi yazma diye Allah yukarıda ya acıdı kesin iki gündür kafam öyle rahat ki" dedi göz devirdim
"Iııı çok biliyon sen" dedim çirkefleşerek bu halime bir an şaşırdı ama sonra göz devirdi "Tamam fazlaca sohbet ettik zaten işim de bitti hadi görüşmemek üzere doktor" dedi gidiceken ben de "daha çok görüceksin sen beni yüzbaşı" dedim arkasını dönüp bana baktı "sebep?" Dedi "ne sebebi bana aşıksın ya yetmez mi?" Dedim gözleri kocaman oldu "ne, ne aşkı be" dedi şuana kadar ki en doğal tepkisiyle "öf şaka yaptım ama yani bana olan bakışlanını farketmedim sanama" dedim haylaz bir çocukla konuşurmuş gibi kafamı salladım "görmemeni istersem görmezdin ve sen her sana bakana bana aşık diyorsan bundan sonra ben körmüşüm gibi yap" dedi ne diyon kardeş diyip tokadı yapıştırmak vardı ama işte
"Ya ben de kollarımı açmış seni bekliyordum yüzbaşı gelsin de bana aşık olsun diye" dedim sinir bozucu sesimle
Beni bastan aşağı süzdü gözlerime ve dudaklarıma baktı ve sadece bir anlığına sağ dudağı yukarı doğru kaydı ve arkasını döndü gitti neye uğradığımı şaşırdım lan o neydi
Hemen üstüme baktım pantolonum da kan lekeleri vardı hertarafım batmıştı eve gitmem lazımdı
Önümden geçen bahadırı durdurdum "bahoş ben kaçıyorum Arda hoca falan sorarsa söyle tamam mı" dedi bahadır bana bakıp "Hocam bahoş ne ya" dedi ben de başını okşayıp "ne ne bahoş bahoşun neyi var lan" dedim sona doğru yükselip hızımı alamayıp kafasına bir tane yapıştırdım
"Hocam nolur Siz gidin valla söylerim ben" dedi sesi benden kurtulmak için ekstra bir çaba veriyordu sırtını poh pohlayıp "koçsun sen koççç" dedim ve daha fazla böyle gezmemek için kendimi dışarı attım attım da ben eve nasıl gidicem o kadar da artistlik taslamıştım bizimkilere
Dışarı çıkmamla soğuk havanın vücuduma nüfus etmesi bir oldu kollarımı bedenime sarıp ısıtmaya çalıştım kabanım Bilal abilerde kalmıştı
Napıcam diye düşünüp etrafı incelerken arabaya yaslanmış ve arkadaşıyla sohbet eden yüzbaşını gördüm ona baktığımı fark etmiş olacak ki o da bana baktı göz göze gelince kafamı ona trip atıyormuş gibi çevirip durmayacağını bildiğim halde "hıh" diye bir ses çıkardım
Adam sanki sevgilim de trip atıyormuşum gibi yapmam şaka mı
Göz ucuyla tekrar yüzbaşına bakınca başını yana eğmiş bana baktığını gördüm yine çatmış kaşlarını beni izliyordu
Yanındaki adama birşeyler söyledi omzuna birkaç tane vurdu ve bana doğru gelmeye başladı
Dur ne bana mı doğru mu gelmeye mi başladı mıııı?????
Ay allahım bana yaklaşmaya başlayınca elim ayağıma dolaştı hemen önüme döndüm belki de bana doğru gelmiyordu ben sadece kendimi kazım amcanın deyimiyle bir poh zanediyem
Yani umarım öyledir diye düşünüyordum ki önümde yüzbaşının aniden dikilmesiyle sıçradım ve geri adım attım "seni korkuttum mu doktor?" Diye sordu göz devirip "yok canım ne korkucam senden" işte böyle yalancı olacaksın
"Madem geldiğimi gördün ne diye korkuyorsun anlamıyorum" dedi ikinci defa göz devirdim "korkmadım dedim ya yüzbaşı uzatma niye geldin sen yine bak bana aşık olduğunu düşünücem haa önceden haber edeyim sonra kör olma" dedim alayla
"Alındın mı sen?" Dedi hafifçe eğilerek "yoo ne münasebet" dedim Bana doğru bir adım daha attı "ciddi misin sen buna alındın mı" dedi ses tonundan şaşkın olduğu belli oluyordu neye şaşırdı bu mal ya
Göz ucuyla ona baktım bana bakıyordu yani daha çok inceliyor gibiydi doğruldu doğrulunca aramızdaki boy farkı daha çok belli oldu bir iki metresi vardı boyunun benim boyum 1.75 çünkü
"Doktor senin de hep dediğin gibi şaka yaptım" dedi ama birşeylere anlam veremiyordu neye bu kadar şaşırdı bu
"Bu saate nasıl gidiceksin özellikle de bu kılıkla" dedi aaaaa tipe bak "ne demek istiyorsun sen bana" dedim tek kaşımı kaldırarak "hiç hiç birşey" dedi ve etrafa baktı "istersen seni evine bırakabilirim" dedi ve gözlerini gözlerime sabitledi "ay yok istemem kalsın" dedim dedim de beni bırakacak kimse yoktu taksi desem biraz komik olurdu
Ama o odun naptı biliyor musunuz hiç ama hiç ısrar etme zahmetine girmeden "tamam" dedi ve arkasını dönüp az önceki arabasına yürüdü
Arabammmm ah Arabammmm nerdesin beni yalnız başıma bırakıp evde boş boş duruyormusun arabammmmm
Yapacak hiç birşey yoktu napalım artık yüzbaşının arabasına kalmıştık arkasından koşar adım yaklaştım ona yetiştim "aslında çok ısrar ettin ben de seni kırmak istemediğim için geliyorum bak yanlış anlama ha herşey senin kırılmaman için haberin olsun" dedim kafasını bana çevirmeden önüne bakıyordu dediklerime aldırış bile etmeden "çok tuhaf birisin doktor" dedi arabanın anahtarını cebinden çıkararak kapıyı açtı
Ne demek istedi şimdi bu ne tuhafı ya
O sürücü koltuğuna geçince bekletmemek için ben de hızla yanındaki koltuğa oturdum arabayı çalıştırıp hıza hastane bahçesinden çıktı
"Ne demek istedin yüzbaşı ne tuhaflığımı gördün?" Dedim lakin yaptıklarım bir bir gözümün önünden geçti
Ama komik
"Çok basit bir cümleye alınabiliyorsun ama sana karakolda kimsesiz dedim hiç oralı bile olmadın çok kırılgansın" dedi duraksadı ve "ve ne zaman görsem gülüyorsun" sonlara doğru sesi kısılmış ve ne dediğini duymamıştım gülmem onu neden rahatsız etsin ki deli adam
"Ne yani söylediklerine kırılmam kırılmadım ama kırılmam tuhafına mı gitti yüzbaşı?" Dedim anında "evet çevremde bu kadar kırılgan insanlar yok" dedi hiddetle "Tamam sakin ol herşeyin bir ilki vardır senin de ilkin benim işte" dedim şakaya vurarak yandan yandan bakıp göz devirdi
Sonra da hiç konuşmadık ben telefonumla bizimkilere haber verdim Miraç'ın durumu ile ilgili Bilal abiye de yarın çantamı ve kabanımı onlara almaya geleceğime boş yere hastanede kendine yük yapmamasını yazdım o da buna sevindiğini kızının zaten beni özlediğini yazdı güldüm başımı kaldırıp yüzbaşına baktım
Kaşları çatılmıştı yolu izliyordu "Miraç'ı niye vurdular yüzbaşı bir bilgin var mı?" Dedim Bana bakmadan kafasını bir kere olumlu anlamda salladı "yaaaa neden vurdu ki? Yani gerçi kan davaları vardı ama kazım amca bana aralarındaki sorunu çözdüklerini söylemişti alla alla demek ki karşı taraf hain çıktı yani ben olsam yapamazdım elim titrer yanlışlıkla kendimi vururdum" bu kısımda durup güldüm "hem niye yaparsın ki ne güzel tam barıştınız dünür falan oldunuz adam az kalsın ölüyordu Karısı da hamileydi yazık Allah'tan üçüne de birşey olmadı valla bir de bu yüzden üzülmezdim aslında-" diyecekken yüzbaşı "Açelya" diye bağırdı arabanın içinde yankı yaptı sesi yani siz düşünün
"Ne be söyle birşey biliyorsan dedik" dedim göz devirerek bu kaçıncıydı
"Teker teker sor taramalı gibi başım şişti zaten o düğünden yüzünden hâla bas bas paraları leylaya çalıyor kafamı içinde" dedi bir eli dreksiyondayken diğerini şakaklarına koyup ovdu ve of diye bir iç çekti "evimde ilaçlar var tabi istersen?" Dedim kafasını hayır anlamında salladı omuzlarımı indirip kaldırdım
"E ne biliyorsun anlat da susayım" dedim ona hafifçe dönüp ters ters baktı "siktiğimin adamı heycan olsun diye sıkmış yukarı kullanmayı bilmediği için yanlışlıkla şakalaşırken patlamış silah" dedi sinirle bu birden neye sinirlendi ki
"Aaa salak adam ben bile daha iyi biliyorum" dedim alayla baktı bana "kesin öyledir sen kendini vurup korkmayın iyiyim derken ölürsün" dedi dediği şeye gülüp "öyle demez misin bir arkadaş üzulüyo" dedim gülerek o da alayla bana baktı ve ne zaman geldiğimizi bilmediğim evimin önünde durdurdu
"Teşekkür ederim yüzbaşı iyliğini asla unutmam ve daha sık dedikodu yapalım" dedim aynen aynen der gibi kafasını salladı kapıyı açıp indim eğilip "bu arada ev adresimi bilmen gözümden kaçmadı he kesin aşıksın bana he" dedim ve kapıyı kapatıp koşar adım apartmana girdim
~~~~~~
Ciddi anlamda en uzun bölüm
Nasıldı
Yüzbaşı ve Doktorun arasındaki uyum??
BEĞENMEYİ UNUTMAYİN ARKADAŞLAR SEVİLİYORSUNUZ BEBEKLERRRR BAYYSUUU
Yorum da yapın
Tiktok hesap:yazaristenevar