Sen Beni Sevmek İçin Yaratılm...

Oleh draegonizm

98.7K 8K 8.3K

[TAMAMLANDI] Eski sevgilisinin öğretmenlik yaptığı okulda ücretli öğretmenlik yapmaya başlayan Demir, aynı za... Lebih Banyak

1 - Giriş
2 - Eski Sevgili
3 - Yük
4 - Küçük Kız
5 - Akay'ın Gerçekleri
6 - Markette Gerginlik
8 - Sevgililer Günü
9 - Para Sorunları
10 - Öğretmenler Odası
11 - Meslektaş
12 - Öğretmenliğin İlk Adımı
13 - Atölye
14 - Pişmanlık Meselesi
15 - Kahve Makinesi
16 - Akay
17 - Demir Adam
18 - Geçmiş Ve Gelecek
19 - Kızıl Panda
20 - Baştan Başlamak
21 - 'Seni Özlemişim Gerçekten'
22 - Basketbol Sahası
23 - Akay'ın Gelecek Kaygısı
24 - Demir ve Işık
25 - Akay'ın Anne ve Babası
26 - Geçmişten Gelen Hediye
27 - Erken Doğum Günü Hediyesi = Fırçalanmamış Dişler
28 - Geçmişin Öpücükleri
29 - 'Sen Asla Babam Olamazsın'
30 - Erkek Arkadaş
31 - Eski Eş Konusu
32 - Yaramaz
33 - Şımarık Demir [TEXTING]
34 - Sınav Kağıdı
35 - Sert, Hızlı ve Öfkeli [18+]
36 - Cennetten Bir Köşe
37 - Akay'ın İçindekiler
38 - Baş Ağrısı
39 - Déjà Vu
40 - Göm Beni O Kızıl Vadiye! [TEXTING]
41 - Bebek Adımları
42 - Karne Günü
43 - Işık
44 - İstanbul İçin Hazırlık
45 - Azgın Teke [18+]
46 - Sen Beni Sevmek İçin Yaratılmışsın
47 - Havuz
48 - Jakuzi [18+]
49 - Söz
50 - Eski Sevgili II
51 - Ev
52 - On Dört Şubat
Final - 'Senin Hayalin, Benim Hayalim...'
- 7 Numara -

7 - Yırtık Pantolon

2.5K 190 211
Oleh draegonizm

İyi okumalar,
yorum yapmayı unutmayın.

...

Yatağında yüz üstü uzanmış yüzünün yarısının yastığa gömülmesini sağlarken odaya giren güneş ışınları üzerine akın etmişti. Saat öğlen suları civarıydı, saatin tam olarak kaç olduğundan emin değildi. Ne kadar süredir uyanıktı, ne zamandan beri düşünceleriyle boğuluyordu bilmiyordu ve bunu öğrenmek için de ayrı bir çaba sarf etmemişti. Hiçbir şey yapası yoktu, öylece ruhsuz gibi yatıp günlerce yatağından çıkmak istemiyordu.

Kimse de odasına girip çıkmamıştı bu süre zarfında.

Annesi Büşra Hanım her zamanki gibi odasından dışarıya çıkmamıştı tahmin ettiği kadarıyla, Giray da okuldaydı. Annesi için endişeleniyordu, burası onun için iyi gelecek sanmıştı ama daha kötüye gidiyordu ve buna bir çare bile bulamamıştı. Ona hadi dışarıya çıkıp hava alalım dese kabul etmezdi, ya da buradaki arkadaşlarını arayalım dese yine kabul etmezdi. Yalnız kalmak istediğinden emindi ve kendisi de bunu istiyordu, kimseyle göz göze gelmek istemiyordu.

Beş gün önce markette yaşanan tatsız olayı düşündü. Akay'a karşı bu kadar sert olmasına alışamamıştı, lisede böyle değildi. Demir zaman zaman öfke nöbetleri geçiren bir gençti ve ergenliğinde de bu sinir atakları vardı, birisine kinlendiğinde gözü kimseyi görmezdi... ama hiçbir zaman Akay'a karşı bu tavırları alacağını düşünmezdi.

Akay onun aşık olduğu adamdı.

"Geri zekalı..."

Yatakta sırt üstü dönüp elleriyle yüzünü sıvazlarken komodinin üzerindeki telefonu titremeye başlamıştı art arda. Hiç o tarafa bakmadan elini komodine atıp telefonunu aldığında gözleri kapalı halde aramayı cevapladı ve kulağına yerleştirdi. "Alo?"

"Abi."

Giray'ın sesini duyar duymaz telefonu kulağından uzaklaştırdı ve ekrana baktı, yabancı bir numaraydı. Geri kulağına yerleştirdi. "Giray? Kimin telefonundan arıyorsun sen?" diye sorduğunda, karşı hattan nefes alışveriş sesleri duyuldu.

"Bir arkadaşımın." dedi Giray. "Acaba okula gelebilir misin?"

"Yine ne bok yedin?"

"Yemin ederim bu sefer benim bir suçum yok." dedi Giray telaşla. "Hepsi bu dandik kumaştan yapılma pantolonlar yüzünden."

Demir yerinde doğruldu. "Ne?"

"Pantolonumun altı yırtıldı."

Demir, Giray'ın kurduğu cümle ile dudaklarını birbirine bastırdı gülmemek için. "Ciddi misin?"

"Abi..."

"Nasıl becerdin peki?"

Giray'ın, "Ne sen sor ne ben söyleyeyim." dediğini duyar duymaz göz devirdi. "Gelecek misin? Tuvaletten çıkamıyorum da."

"Seni çok pis döveceğim haberin olsun."

"Lütfen bana pantolon getir, yalvarırım." dedi Giray. "Çok ihtiyacım var."

"Getirmiyorum lan. Gez dolaş okulda dal taşak." dedi Demir. "Yerinde düzgün dur da yırtma pantolonunu."

"Ya benim ne suçum var?!"

"Kapat telefonu hadi. Geliyorum ben."

Demir, Giray'ın tek bir kelime dahi etmesine izin vermeden telefonu yüzüne kapattığında yataktan çıktı hızla ve altına kot pantolon, üstüne basit açık renk kısa kollulardan birini giydiğinde odasından çıktı. Yine tekrar ve tekrar Giray'ın bok yemeleri yüzünden adımını atmak istemediği o okula gidiyordu... Ama bu işi o kızıl adamı görmeden yapacaktı.

Koridorda yürürken kardeşinin odasına uğramadan önce annesinin odasına girdi ve odanın boş olduğunu gördü. Koridorda salona doğru, "Anne?" diye seslendiğinde, mutfaktan tıkırtı sesleri çıkmıştı.

"Mutfaktayım."

Demir mutfak kapısının önüne gelir gelmez burnuna akın eden yoğun çikolata ile şaftı kaydı. Büşra Hanım ocaktaki koca tencerede elindeki kepçe ile bir şeyler karıştırıyordu. "Anne, n'apıyorsun?" diye soran Demir, mutfaktan içeriye adım atmadı. "Bu..."

"Çikolatalı puding yapıyorum oğlum." dedi Büşra Hanım. "Babanın en sevdiğinden."

Babamın en sevdiğindendi...

"Anne, sen iyisin değil mi?" diye sordu Demir.

Büşra Hanım omzunun üzerinden oğluna baktı ve gülümsedi. "Çok iyiyim."

Demir başını salladı ve gülümsemeye zorladı kendisini fakat birkaç saniye sonra silindi yüzündeki ifade. Çikolatalı pudingi çoğu zaman babası yapardı ve kaselere döktükleri zamanda ikisi tencerenin dibinde kalan çikolatayı çilekle sıyırıp yerlerdi. Üzerine çöken hüznün yüzüne yansımasına izin vermedi.

"Ben okula gidiyorum." dedi hemen. "Giray pantolonunu patlatmış."

"Aa, nasıl?" diye sordu annesi bir elini beline koyarak. "Uzun eşek mi oynamış, ne yapmış?"

"Hiç bilmiyorum." dedi Demir. "Neyse, gelince anlatırım."

"Tamam oğlum, dikkat et sağına soluna."

Demir kardeşinin odasına girip yedek pantolonlardan birini alır almaz poşetlediği gibi evden ayrıldı ve arabasına atlayıp yola koyuldu. Annesinin iyi olduğu görmek içini az da olsa rahatlatmıştı fakat babasının en sevdiği tatlıyı yapmaya çalışması iyiye işaret miydi orada emin olamadı.

Ama şundan emindi ki, o tatlıyı yerken ağlayacağım.

Okula geldiğinde arabayı her zamanki gibi bahçede bulunan park yerinde durdurdu, torpidodan aldığı güneş gözlüğünü gözüne yerleştirdi ve ön koltukta bulunan karton poşeti aldığında arabadan indi. Güneş doğrudan gözlerine inerken yüzünü buruşturmadan edemedi, neyse ki gözlük az da olsa koruyordu gözlerini. Bu okula, Akay'ın öğretmenlik yaptığı okula gelmek Çin işkencesinden başka bir şey değildi.

Okul binasından içeriye girer girmez cebindeki telefonu çıkardı ve en son arayan numarayı arayıp kulağına yerleştirdi, çok geçmeden açıldı. "Neredesin sen?"

"İkinci kattaki erkekler tuvaletinde."

"Erkekler tuvaleti detayını vermesen kızlar tuvaletine girerdim Giray, sağ ol gerçekten." dedi Demir ve merdivenleri tırmanmaya başladı.

"Ya of!"

"Kapat hadi, geldim ben."

İkinci kata vardığında gözlüklerini çıkardı ve gözlerini direkt tuvaletlerin olduğu kısma dikip öğrencilerin bakışlarını aldırmadan ilerledi. Hızlı hızlı yürüyüp karşılaşmak istemeyeceği adamdan kaçarcasına vardı erkekler tuvaletinin önüne ama ne hikmetse tuvaletin yanındaki sınıftan çıkan kızıl ile olduğu yere çakıldı.

İkisinin gözleri birleşirken Akay'ın kaşları çatıldı. "Ne işin var burada?"

"Giray için geldim." dedi Demir.

Akay'ın bir şey demesine kalmadan kapıyı açtığı gibi tuvalete girdi ve kapıyı kapatıp sırtını yasladı. Kabinlere göz gezdirirken bir erkek öğrenciyi lavaboya yaslanırken görmüştü, ki o da onun görüş açısına girdi. "Aa..." Öğrenci ne diyeceğini bilemezken Demir ona doğru adımladı.

"Giray nerede?"

Öğrenci hemen en uçtaki kapısı kapalı olan kabini gösterdi ve Demir kapının önünde bitti. "Kapıyı aç."

Giray kapıyı mini minnacık açarken Demir onun sadece gözünü gördü. "Pantolonumu getirdin mi?"

Demir elini kapıya koyup ittirdi. "Aç lan şunu." dediğinde, kapıyı daha çok araladı. "Dön bakayım arkanı."

Giray put gibi dikildi. "Yok."

"Dönsene oğlum."

Giray istemeye istemeye dönerken Demir'in gözleri onun yırtık pantolonunun arasından gözüken yeşil renkli iç çamaşırını gördüğünde kıkırdadı. Giray anında önüne dönüp, "Ya gülmesene! Tüm okula rezil oldum zaten." deyip abisinin elinden poşeti kaptığı gibi kapıyı kapattı sertçe.

"Nasıl becerdin?"

"Uzun eşek oynarken."

"Mal."

Demir kapıdan uzaklaşıp kalçasını lavaboya yasladığında yanındaki çocuğa baktı. Yaşına göre daha küçük, daha narin bir yapısı var gibi gözüküyordu. Siyah saçları ensesine kadar uzunken, siyah gözleri Demir hariç her yere bakıyordu. Teni ise bembeyazdı.

"Sen kimsin?" diye sordu Demir.

"Giray'ın arkadaşı." dedi çekinir bir ses tonuyla. "Efe."

Demir tebessüm etti ve, "Sonunda bir arkadaşı olması güzel." dedi kendi  kendine mırıldanarak.

Tuvaletin kapısı açıldığında içeri giren kızıl ile derin nefes alıp verdi ve kollarını göğsünde birleştirdi. Akay, "Efe, sen çık." dediğinde, Demir'in yanındaki çocuk öğretmenini ikiletmeden başını sallayarak tuvaletten çıktı.

Demir ondan tarafa bakmazken, Akay tuvaletin ortasında dikildi. "Ne için geldin?" diye sordu Demir.

"Giray pantolonunu yırtmış."

"Sen nereden duydun?" diye sordu Akay. "Telefonu mu var?"

"Yok, cinler fısıldadı."

Akay ellerini cebine yerleştirdi. "Bana kızımın önünde bağırdın." dediğinde, Demir göz ucuyla ona baktı.

"Anlamamıştır bile." dedi Demir elini sallayarak. "Küçücük kız, nesini anlayacak?"

"O gün sen gittikten sonra bin tane soru sordu bana senin hakkında." dedi Akay. "Benim üzülüp üzülmediğimi kaç kez sordu saymadım bile... sence de anlamıyor olabilir mi?"

Demir sessiz kaldı ve bakışlarını ondan çekti. İçten içe kendini suçlarken buldu, bu histen nefret etmişti. Bağırmak istememişti, bunu biliyordu ama elinden hiçbir şey gelmiyordu. Şu saatten sonra daha dikkatli olacaktı küçük kız varken ama yalnızken ne olurdu, ne derdi onu bilemiyordu. Bunların olmasını istememişti.

"Demir." dediğinde, ona bakmadı. "Ben sana gerçekten yardım etmek istiyordum ama... artık o istek içimden gelmiyor."

"İstemiyorum zaten."

"İyi." dedi Akay. "Bundan sonra öğrencimin velisisin, Demir Bey."

Demir'in içindeki pişmanlık yeşerdi... "Hep öyle olacağım Akay Bey."

Akay arkasını döndüğü gibi tuvaletin kapısına doğru yürüdü ve önünde durup elini kapı koluna attı, duraksadı. Omzunun üzerinden son kez Demir'e baktı. Demir ise ona bakmıyordu, daha doğrusu bakmaya yüzü yoktu.

Belki de yardımını kabul etmeliydim...

Akay kapıyı açıp tuvaletten çıkarken hemen ardından Giray kabinin kapısını açıp abisinin görüş açısına girdi. Demir'in yüzünde ne gibi bir ifade vardı bilmiyordu, bilmek de istemedi. "Abi..."

Demir bir şey demeden Giray'ın elindeki poşeti aldı. "Sorgulama."

"Sorgulamayacaktım ama..."

"Giray," Demir kardeşinin gözlerine baktı. "Ben bir boklar yiyorum ama sen sakın bana özenme, tamam mı?"

"Anlamadım?"

"Boş ver." deyip omzunu pat patladı. "Eve geç kalma."

Demir tuvaletten çıkıp okul merdivenlerinden inip binadan ayrıldı. Gözü bahçeden öğrencilerle sohbet eden kızıla kaydığında bir süre gözlerini çekemedi. O güzel yüzüne yakışan turuncu renkli sakallarını tek tek cımbızla çekmek istedi. Güneşin yeşile boyadığı elalarında boğulmak istedi o an.

Demir duraksadı. "Ne diyo'sun lan?" diye mırıldandı kendine ve başını iki yana sallayıp arabasına doğru yol aldı.

Bu okul bahçesine bir daha adımını atmamak üzere...

...

Bunları da atlatıcaz Demir Adam.

Lanjutkan Membaca

Kamu Akan Menyukai Ini

24.2K 1.8K 5
[TAMAMLANDI] Buğra, 3 yaşındaki oğluyla yeni bir eve taşındığında, o evin lanetli çıkacağını bilemezdi. Ve komşusu olan gizemli adamın onu hem bu ka...
5.8K 737 56
Sadece güzel bir kolyeydi. Hepsi bu. Ne var ki, onu bulduğu ilk andan itibaren, tüm dünyasının alt üst olacağını, kendisinden itinayla saklanan büt...
9.3K 398 24
~ Tamamlandı ~ Alkım'ın aklı bir anda hayatına giren dövmeli, sarı saçlı çocuk yüzünden karışıktı. Neden onunla vakit geçirmek bu kadar hoşuna gidiy...
TAKINTI Oleh 🌙

Fiksi Remaja

1.8M 32.6K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...