SIR PERDESİ

By queenkitaplari

478 106 2

Dans ediyorduk ama bu son dansımızdı biliyordum. Gözlerimi açtığımda bana bakan kahverengi gözlerinde takılı... More

Giriş
(1)
(2)
(3)
(4)
(5)
(6)
(7)
(8)
(9)
(10)
(11)
(12)
(13)
(14)
(15)
(16)

(17)

23 4 0
By queenkitaplari






Bölüm şarkısı : Mabel Matiz : Zor değil
Sezen Aksu: Bir zamanlar deli gönlüm






(Aralanan sır perdenin can yaktığı yerdeyim, bunda sonra Çınar ile yan yana, herkesle karşı karşıyaydım... )









Hayat sizden çok şey almış olabilirdi, olmaz dediğiniz herşey olmuş olabilirdi. Ve bazen olur dediğimiz şeyler aslında hiçbir zaman olmayadabilirdi. Durdum ve düşündüm, durdum ve Çınar ile ne kadar yol aldığımıza baktım. Gerçekten iki gönül bir olduktan sonra herşey bu kadar kolay ve çabuk mu oluyordu. Düne kadar asla Çınar ile birlikte bir hayata sahip olamayacağımı düşünürdüm, bugüne baktığımda ise parmağımdaki yüzükte ona ait parmak izi taşıyordum. Nişanlanmıştık, ve benim kına gecemdi. Hergün uyandığımda bugün gerçek mi diye soruyordum.

Ben ve Çınar, ben ve sevdiğim, vazgeçtiğimi sandığım. Belki de asıl sınavım bundan sonra başlıyordu ve ben daha son sanıyordum. Kafamdaki düşünceleri sildim attım, bu gece benim gecemdi, bu gece bizim gecemizdi.

Herkes kendi aleminde yemek yiyordu, heyecanlıydım. Yanımdaki telefon titrediğinde ekrandaki isimle içime kasvet düştü. Çağan Emre gelmişti, herşeyi o biliyordu. Geçen süre içinde bir daha haber alamamıştım. O kadar merak etmiştim ki babama sormuştum. Görevdeler demişti sadece, gelip gelmeyecekleri muamma. Öyle bir derin nefes verdim ki, içimden binbir şükür geçti. Gelmişlerdi sonunda, sırrım da dönüp dolaşıp beni bulmuştu. Heyecanla mesaj sayfasına girdim.

Çağan Emre: Üç ay yoktuk, döndüğümüzde nişanlanmışsın...

Yüzümde tebessüm oluşunca ,fotoğrafımı çekip yolladım.

"Daha fazlasını yaptım, yarın evleniyorum... "

Çağan Emre: İyi yapmışsın en azından birileri sevdiğine kavuştu...

İçimdeki sıkıntı gittikçe büyüdü.

Çağan Emre: Bu gece değil, daha sonra, belki çok sonra sana gerçekleri vereceğim. Mutlu ol çünkü hak ediyorsun...

"Teşekkürler patron... "

Telefonu indirdiğim sırada yavaş yavaş bana yaklaşmaya başladılar.  Gece yeni başlıyordu. Beni ortaya koyduklarında etrafımda dönmeye başladılar. Ablam duvağı kaldırdığı zaman bu kadar erken ağlayacağımı tahmin etmiyor olacaktı ki çok şaşırdı. Adetler vardı, Emine anne elime altın koydu. Oynadık, yedik ,içtik...

Ben hep koptum annemle her göz göze gelişimde. Arka plana attığım herşey gün yüzüne çıkmaya başladığında nefes alamadım. Biri beni boğuyor gibi hissettiğimde sandalyeye oturdum.  Derin nefes aldım, üstümdeki kınalık bin ton olup üstüme ağırlığını verdi. Kapı çaldığında erkeklerde gelmişti. Çınar kapıdan içeri girer girmez gözlerimiz birbirine değdi. Üstümdeki ağırlık bir kuş tüyü kadar hafiflediğinde tebessüm ettim.  Bendeki etkisi buydu işte, yaşamı sevdiriyordu. Yanıma oturduğunda ellerimi tuttu. Alnımı öptüğünde derin bir nefes aldım.

Etraf biraz sakinleştiğinde  Çınar'ın kulağına yaklaştım.

"Çağan Emre dönmüş görevden, o annemin kim olduğunu biliyor. "

Geri çekildiğimde Çınar'ın yüzü düştü. Yutkundu ve daha sonrasında bana kırgınlıkla baktı.

" Bitmeyecek değil mi kötü günler. Güzel günlere hiç bakmayalım biz. Duralım ve geçmişi kurcalayalım en mutlu günümüzde."

Haklıydı, önüme döndüm. Çınar elimi tutmayı bıraktığında kırgınlıkla ona baktım. Haklıydı, ama bende kolay şeyler yaşamıyordum. Yaptığım belki bencillik olabilirdi ama elimi bırakması beni incitmişti. Gece daha sonra hızlı ilerledi, herkes dağılmıştı. Salonda annem ne kadar toplamaya çalışsa da toplanmayan salonu topluyordu. Babam salona girdiğinde benimle göz göze geldi.

" Pınar , Ahu ile bize izin verir misin? " Annem elindeki tabak ile kalakaldı. Önce bana sonra babama baktı. Daha çok babamın ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordu.

"Eğer onu... "

Annemin devam etmesine izin vermeden babam devam etti.

" O benim de kızım Pınar, onu üzmeyeceğim." Annem kararsız kalmış gibiydi. Bana tekrar baktığında kafamı salladım. Benden onay alınca içi hiç rahat etmese de salondan çıkıp kapıyı kapattı.  Babam annemin çıktığı kapıya baktı ve daha sonra ona pür dikkat bakan bana döndü.

Babamın ne diyeceğini merak ediyordum , ne derse üzülmezdim. Beni artık üzemezdi.

Babam sandalyeyi çekip tam karşıma oturduğunda ellerimi tuttu. Şaşkınlıkla babama baktığımda yemin ederim ilk defa babamın gözlerinden yaş düştüğünü gördüm. Lâl olmuştum.

"Ölene kadar özür dilesem, beni affedebilir misin. "

Gözlerimden yaşlar boşaldığında başımı hayır anlamında salladım.

Hayır ben babamı asla affetmeyecektim.

"Bu dünyada bir çok pişmanlığım var Ahu, hepsi birbirinden kötü. Sıraya koyamam ama biri var öyle bir içimi yakıyor ki. Sana tokat attığım gün. Öyle bir içimi titretiyor ki, kendimi affedemiyorum. Beni sen affetsen olmaz mı? "

Hıçkırığımı boğazımda tuttuğumda, canım o kadar çok yandı ki, bunu kelimeler ile ifade edemezdim.

"Değdi mi baba, annemi mahvetmene, beni görmezden gelmene değdi mi? "

Babam başını yere eğdiğinde karşımda sanki ufacık gözükmüştü.

Hayır dedim, dilimi ısırdım. Sus dedim, ama dilimden dökülenlere bir türlü dur diyemedim .

" Hülya mı benim annem. "

Zaman durdu, etrafı koskoca bir sessizlik kapladı. Babam başını yerden kaldırdı. Şüphe ile baktı, konuşamadı bile.

"Pınar... " Demişti ki sözünü kestim. "Annemin bir şeyden haberi yok. Hülya geldi. "

Babam ruh gibi bana baktı. Hülya dedi sanki nutku tutulmuş gibi. Beni kör bir testere ile kestiler, gözlerimin içine alev koydular öyle bir canım yandı. Babam öyle bir Hülya dedi ki kimbilir kaç yılını sığdırdı tek nefese . Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladığımda en güzel günümün berbat olacağını zaten biliyordum.

" Ahu, bana bak. Nefes al kızım lütfen , yalvarıyorum sana. " Yüzüme soğuk bir şeyin değmesiyle babamın panik dolu davranışlarını gördüm. Babam benimle birlikte yerdeydi. Başım güçsüz bir şekilde göğsüne düştü.

"Sana en baştan anlatacağım söz veriyorum ama sende anlatacaksın ne biliyorsan. " Başımı babamın göğsünden kaldırıp ona bir yabancı gibi baktım. Ondan geri çekilip sırtımı duvara yasladım. Bacaklarımı altıma aldım çünkü elbisemde derin bir yırtmaç vardı.

" Biz annenle seninle Çınar gibi mahalleden arkadaştık. Annen ailesini kaybedince daha çok içine kapanan biri oldu. Beni sevdiğini biliyordum. " Babam ceketinin cebinden sigara çıkardı. Hiç babamın sigara içtiğini görmemiştim. Bilmiyordum, yeni başlamış olmalıydı.

"Ben o zamanlar annenin kıymetini de anlamadım. Hülya vardı, kitapçıda tanıştığım kadın, belki bu sana çok ağır gelecek ama sevdim. " Gözlerimi sildim, babam da aynı şekilde. Ben kına gecemde, babamın ağzından  sevdiği kadını dinledim.

" Hülya ile olamazdık, belki de bu yüzden ona çekildim bilmiyorum. Ailem hiç istemedi, ben daha çok istedim. Tüm mahalle bilirdi Pınar'ın bende gönlü olduğunu. Annem haber yollamış Pınar'a, evet demiş Pınar da. Gidemezdim, nişan yaptık Hülya ile. Annen yıkıldı biliyorum ama ses etmedi. Sonra terk etti Hülya beni. Takıntılı biriydi Hülya, daha çok sonradan fark ettim. Hasta biriydi  , olmayan şeyleri kafasında kuruyordu. Öyle bırakamazdım, tedavi olması için herşeyi yapıyordum. "

Duyduklarım ile bedenim buz kesti. Hülya hastalıklı bir kadın mıydı?

" Kendi terk etti beni, bende annene gittim. Evlendik, annen ablana hamileydi, Hülya çıkageldi. Karnı burnunda ama yemin ederim benim bebeğimi taşıması imkansızdı. Hamileydi ve çok riskliydi. Doğumu başladı ama doğumda bebeğini kaybetti. Sonrada çekti gitti. "

Duyduklarım ile kahkaha attım. Deliriyordum, gerçekten  buna inanmamı beklemiyordu.

"Sen ciddi olamazsın, karşında çocuk mu var sanıyorsun? Bunlara inanmamı beklemiyorsun her hâlde. "

Babam bana içi gider gibi baktı.

" Ya ben o kadının sana yolladığı mektupları tek tek okudum, ya ben o kadınla olan fotoğrafları bile kendi gözümle gördüm! "

Kafayı yiyordum, babam başını sıkmaya başladı. Elini defalarca yere vurdu.

" Yemin ederim sana yemin ederim, sana anlattıklarım gerçekler. "

Başımı duvara vurdum defalarca.

" Ya peki sen neden Çınar'la olmamı istemedin! Neden taş koydun! "

"Çünkü birbirinize deli gibi aşıktınız. Korktum, bu aşkınız birbirinize zarar verir diye korktum. Çocukluk dedim, geçer dedim. Karşıma geçer konuşur dedim ama korkak olan Çınar'dı."

" Baban haklı Ahu. " Annemle ablamı kapıda görünce ne kadar süredir orda olduklarını bilmiyordum. Tıpkı benim gibi babam da şaşkındı.  Sarsıldım, hayır bu gece bitmeliydi.

" Pınar. " Annem eliyle babamı susturdu. Ablamda benim gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

" Sana doğruları anlatmamı ister misin? " Ağlayarak başımı evet anlamında salladığımda annem beni göğsüne çekti. Ablamda sarıldığında babam dışarda kaldı. Belki de bu saatten sonra hep dışarda kalacaktı.

" Hülya babanın ilk ve tek aşkı. " Annem yutkunduğunda hayal kırıklığı boğazına battı. Bunu biliyordum, çünkü yaşamıştım.

" Ben babana çok aşıktım, çok hemde. Senin Çınar'a olan aşkın gibi. Ama beni hiç sevmedi. " Bana anlatıyordu ama asıl hedefi babamdı, biliyordum. " Neden sevmedi bilmiyorum, insana neden beni hiç sevmedin diye de soramıyorsun. "

Derin bir nefes aldı babam, burnunu çekti. Ağladığını biliyordum. "Hülya'yı çok sevdi, canını verecek kadar hemde. Bende aynı şekilde babanı. Hülya hastaydı, ama hastalığını hiç kabul etmedi. Babanla olduğu süreçte gerçekten iyileşti. Ona asla kızmıyorum çünkü o da gerçekten yaralı bir kadındı. Ne oldu bilmiyorum ama hamileydi, Sedat'tan değildi, biliyorum. Çünkü Hülya terk etmişti Sedat'ı. Baban benimle evlendi, ilk başta unuttuğunu sandım ama benimle onu unutmaya çalıştığını çok sonradan fark ettim.  Karnı burnunda geldi, buna en çok Sedat şaşırdı ve yıkıldı. Çocuk ondan değildi, Hülya başkası ile evlenmiş.  Hülya'nın hastalığı baya ilerlemişti, hamileydi ve baban onu kaybetmek istemedi tekrardan. Bende ablana hamileydim.  Aslında Hülya babanı hiç terk etmemişti, baban kalbinde ona ev yapmıştı. "

Ablam sessizce hıçkırdığında annem ablama dönüp baktı. " Nasıl bilmiyorum ama Gülperi o kadına çok benzedi . Bir imtihân mı bilmiyorum , Gülperi'yi kucağıma verdikleri an cam gibi  parlak gözleri beni kendine hayran bıraktı . " Ablama dönüp baktığımda kafamı yere indirdim. Hülya'nın kızı olabilir miydi? Annemle babam ya bizim konuyu devam ettirmemek için böyle bir yalana başvuruyorsa.  Lanet olsun ki ben artık ailemin hiçbir lafına inanmıyordum. Ailem benim güven duygumu yıkmışlardı.

" Sedat'ın bize bir aile borcu var.  Onu artık kızmıyorum beni  sevmediği için, belki acı gelecek ama bu dünya sevenler için değil.  Bak babanıza Hülya'yı o kadar çok sevdi ki, onunla kurduğu hayalleri benimle yaşadı."

Başım çaresizce önüme düştü .  Bu gece nasıl biterdi bilmiyorum ,ama mutlu bitmeyeceğini de zaten hissediyordum. Ailemin sır perdesi aralanmıştı, ve o sır bütün ailemizi yakmıştı. 

" Seni hiçbir zaman affetmiyeceğim baba." Sözlerim ile babam hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı . Bu sözüm belki de babamın içinde tuttuklarını dışa vurduğu son damlaydı.


Bu gece  dört kişilik ailede  geriye hiç kimse kalmadı.  Ablam umarım bundan sonra Fatih ile çok mutlu olacaktı. Ben ise Çınar ile hayatımın geri kalan her saniyesinde mutlu olmaya çalışmaktan hiç vazgeçmeyecektim. Hayat devam ediyordu, her ne kadar baban kalbinde Hülya ile devam etse de yanında annem vardı. Belki de hayat annemin dedikleri gibi sevene şans tanımıyordu.




Düğün günü;

Hayatımızda çoğu zaman fırtınalar kopardı. Dallarımızı kırar ,çiçeklerimizi başka tarafa savururdu.  Ama ne kadar bizi hırpalasa dahi biz kökümüzden vazgeçmezdik. Ve bilirdik ki bu fırtınanın sonunda mutlaka güneşli bir gün çıkacaktı. Dallarımız uzayacak ve çiçeklerimiz yeniden açacaktı. Aynada kendime baktığımda, bu sözü içimden belki onlarca defa tekrarladım.

" Yolundan vazgeçme ve asla gülümsemekten yorulma. "

Dün gece belki uyumuştum ya da belki uyumamıştım hatırlamıyorum. Ama ne olursa olsun o gecenin sonunda sabaha kavuşmuştum. Acılarım bitmez diyordum ama en acılı gecenin sabahında bile ben gülümsemeyi ihmal etmemiştim.

"Hazır mısın Ahu Dağhan olmaya."  Çınar odaya girince gözleri doldu. Beni böyle beyazlar İçinde görmeye hayal edemiyor. gibiydi. Tam karşıma geçip ellerimi tuttuğunda  içim öyle bir huzurla doldu ki, bunu asla kelimelerle anlatamazdım.







"Belki sırası değil Ahu ama ben seni bugüne kadar çok üzdüm ,sen hep benim yanımda olmana rağmen ben her zaman seni tek başına bıraktım. Sana yemin ederim yaşadığım süreç boyunca seni mutlu etmekten bir gün olsun asla vazgeçmeyeceğim .Sen mutlu ol diye gerekirse ben hayatımdan vazgeçeceğim,ama tek damla gözyaşının dahi yere düşmesine asla izin vermeyeceğim. Geç kaldığımı farkındayım sana, çok geç kaldım.  Benden vazgeçmediğin için sana çok teşekkür ederim. "





Çınar'a sarıldığımda beni kendine hapsetti. Bu kadardı, ben mutlu olmayı hak ediyordum. Ve mutlu olmak için herşeyi yapmaya hazırdım.



"Nikah şahidi aşağıda sizi bekliyor." Ablamın odaya gelmesiyle Çınar dan ayrıldım.







Çınar elimi tuttuğumda birlikte aşağı doğru indik.  Bütün hayatım boyunca yanımda olan olmayan herkes buradaydı. Bize alkışladıklarında nikah masasına doğru gittik.  Annemle babam,  Emine anne ile Ufuk baba en önde elleri kalbinde dolu gözlerle bize bakıyorlardı.








Bu mutlu geceye her iki aile adına hoş geldiniz diyorum. Nikaha başlıyorum.

"Adınız soyadınız?"

Heyacandan resmen dilim tutulmuştu.


"Ahu Şanlı. "


" Adınız soyadınız?"


" Çınar Dağhan."



Çınar masada ellerimi tuttuğunda kalbim ağzımdan çıkacaktı.



" Birbirizinle evlenmek istediğinizi bize yazılı olarak bildirdiniz. Yaptığım araştırma sonunda evlenmenize engel bir durumun bulunmadığı tarafımdan tespit edilmiş olup şimdi bir kez daha şahitler huzurunda sözlü olarak evlenmek istediğinizi beyan ederseniz evlenme akdinizi gerçekleştireceğim."

Flaşlar patlıyordu. Anneme baktığımda gözleri parlıyordu.

" Siz  sayın Ahu Şanlı yanınızda oturan nişanlınız sayın Çınar Dağhan beyi hiç kimsenin etkisi ve baskısı olmaksızın özgür iradenizle eş olarak kabul ediyormusunuz?"


Dudaklarım titredi, kalbim yerinden çıkacaktı. Babama baktım, neden bilmiyorum ama bana başını salladığında tekrardan ondan onay almıştım.

" Evet."

Alkışlar koptu salonda.

" Siz sayın Çınar Dağhan yanınızda oturan nişanlınız Ahu Şanlı hanımı hiç kimsenin etkisi ve baskısı olmaksızın özgür iradenizle kendinize eş olarak kabul ediyor musunuz?"

"Evet."



" Şahitler olarak sizlerde duydunuz birbirlerini eş olarak kabul ettiler, sizlerde şahitlik edermisiniz?"

Nikah şahidi olarak ben Meriç'i seçmiştim. Ne olursa olsun bana destek vermişti. Çınar ise dostu Fatih'i.

Meriç ile Fatih deftere imza attıklarında resmen evlenmiştik. Salonda kopan alkışlar ile artık ben Çınar ile mutlu olmayı hak etmiştim.


" Bende medeni yasanın ve belediye başkanımın bana vermiş olduğu yetki ile sizleri eş olarak ilan ediyorum."





Nikah memuru elime evlilik cüzdanı verdiğinde  artık yeni hayatıma adım atmıştım. Artık sorunları tek başıma değil, Çınar ile birlikte çözecektik. Artık biz tek değil, birdik.    






Continue Reading

You'll Also Like

845K 37.3K 19
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
364K 23.5K 24
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
2M 74.6K 60
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
195K 9.6K 21
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?