SIR PERDESİ

By queenkitaplari

478 106 2

Dans ediyorduk ama bu son dansımızdı biliyordum. Gözlerimi açtığımda bana bakan kahverengi gözlerinde takılı... More

Giriş
(1)
(2)
(3)
(4)
(5)
(6)
(7)
(8)
(9)
(10)
(11)
(12)
(13)
(14)
(15)
(17)

(16)

21 6 0
By queenkitaplari

Bölüm şarkıları : Sezen Aksu: Zalim
Sezen Aksu: Güllerim Soldu

( Her son yeni bir başlangıç mıydı? Her başlangıç birşeylerin sonu muydu ? Ne olduğunu bilmiyordum ama sanırım yavaşça mutluluğa adım atıyordum.)

(...)

Bir defasında evimize yakın bir parkta ödevlerimi yapıyordum. Ablam da benimleydi ama arkadaşları gelince onlarla birlikte salıncakta sallanmak istemişti. Benim yetiştirmem gereken ödevlerim vardı ve ben çardakta oturmuş onları yapıyordum.

Parkın yanında oturan iki tane sınıf arkadaşım vardı . İkisi  kuzenlerdi  ve her zaman insanları aşağılarlardı. Ben ödevlerimi yaptığım sırada yanıma gelip oturdular.

" Biz ödevleri çoktan yaptık. "

Bana hava atıyorlardı ,sesimi çıkarmadım. Zaten birkaç gündür kendimi yorgun ve halsiz hissediyordum. Bunu anneme söyleyemiyordum çünkü böyle olduğumu söyleyince hemen beni iyileştirmek için elinden geleni yapıyor ve beni okula yollamıyordu.

Eğer okula gidemiyorsan Çınar'ı da göremiyordum ve okuldan sonra annem Çınar'ın yanına gitmeme de izin vermiyordu.

Sonra kalemtraşımın  yere düştüğünü fark ettim ama eğilip almadım. Ödevlerimi yazmaya devam ettim, ama ikisi de bana bakıp gülüyorlardı, bunu önemsemedim. Kalemimin ucu kırılınca  açmak için kalemtraşı yerden eğilip almak istedim. Az önce yerde olan kalemtıraşım yerinde yoktu. Kalemtıraşımı  yanımda olan kuzenler almıştı ve bunun için bana gülüyorlardı.

Aklıma annemin nasihatleri geldi ve bu nasihatleri onlara söylemeye karar verdim.

"Hırsızlık çok büyük bir günahmış annem söyledi . Eğer bir kişinin izni olmadan onun eşyalarını alıyorsanız bir şekilde sizin de eşyalarınız alınacaktır. Annem bana böyle söyledi. "

Kalemtıraşımı onlar almıştı, ama ben onlara neden aldınız demedim. Belki de onlara hırsızlık damgası vurmak istememiştim.

Sonra kalemtraşımı alan kız kalemtraşımı yere attı, belki de sözlerim işe yaramıştı. Sonra eğilip onu bana geri verdi. Evet dedim içimden eğer bir kalp yumuşaksa ve içinde kötülük bulunmuyorsa yaptığı kötülüğü geç de olsa  kalbi ile ya da eliyle düzeltecekti.

Geçmişte çok anıma gidiyordum. Bunun gibi birçok örnek hayatımdan gelip geçmişti. Ama ben anneme yapılan kötülüklerin bir türlü sindiremiyordum. Annem kötülüğe kötülükle cevap verme derdi ama anneme yapılan kötülüklere cevap vermemin zamanı gelmişti.

O gece ablamla hiç konuşmadık ben dizinde uzandım öylece . Ablamda utançla bana bakmadan uzanıp uyudu. Bir şey saklıyor gibiydi ve ben sakladığı şeyi bulmak istiyordum, ama bulmaya gücüm yoktu.

Aradan birkaç  ay  geçmişti Çınar ile her şey çok iyi gidiyor ve arkadaşlarımdan tebrik mesajları alıyordum. Bir mutluluk yaşıyordum ama sanki bu mutluluğun içinde bir kötülük büyüyordu. Tam mutlu olacağım derken yine bir şeyler çıkıyordu, çıkmasa bile öyle bir hissiyat veriyordu.

Çınar ile bugün yaşayacağımız evi tutmaya karar vermiştik . Tuttuğumuz ev ablamlara yakındı, Çınar gidip eve bakmak istiyordu, eğer beğenmezsem evi değiştireceğini söylüyordu. Babam bu aralar sık sık bize geliyor, yemek yiyor ve sohbet ediyordu. Ablam ile Fatih de sürekli bizde kalıyordu. Annem de sesini çıkarmıyordu ama babamdan boşanacağını kesin dille söylüyordu. Sadece babam bunu duymamazlıktan geliyordu.

Her şey rüya gibi güzeldi, bazen bu olanların gerçekliğini sorgulamıyor da değildim. Sanki her şey bir anda bozulacak her şey kötüye gidecekti.

" Seni evden aldığımdan beri dalgınsın Ahu bir şey mi oldu?"

Gerçekten benim için endişelenmesi, beni düşünmesi ,her şeye rağmen elimden tutması, bana o kadar iyi geliyordu ki bu hissin tanımını  yapamıyordum.

" Evet daha iyiyim. " 

İkimizde arabadan indikten sonra Çınar her zaman olduğu gibi ellerimi sıkıca tuttu. İki gün sonra düğünümüz vardı ve ben hala evi ne görmüş ne de gelmiştim. Çınar herşeyi kendisine bırakmam gerektiğini söylüyordu,  bu işlerde pek hevesim de yoktu zaten . Çınar nasıl uygun görüyorsa onu öyle yapmalıydı.

İki katlı evin bahçesinden girince, bahçesini o kadar beğenmiştim ki sırf bahçesi için de bu evi tutabilirdim. Ağaçların çok sıklıkla olmadığı güneşin gördüğü ve bahçesine bir oyun alanının bile olduğu evin bu köşesi gerçekten de mükemmeldi.

Çınar anahtarı benim elime verdi ve kapıyı açmam için beni önden yolladı. Öyle bir histi ki ne tamdım ne de yarım. Ne iyiydim ne kötü. Ablam o gece bana gördüklerimi ve duyduklarımı hepsini unutacağımı ve hayatıma devam etmem gerektiğini söylemişti.  Bunun üstüne taş koymuştu, belki de böyle yaparak bir şeyleri düzeltebilirdim. Aptalı oynayarak ve bana yapılan her şeyi unutarak yoluma devam edebilirdim, sevdiğim adamla mutlu olarak hayatımı kaldığım yerden sürdürebilirdim.

Kapıyı açtığımda gerçekten de herkes kendi evini tanırmış ,bu evi sanki tanıyordum. Sanki bu evde Çınar'la birlikte yaşamıştım bu hissiyatı veriyordu. Çınar'ın da içeri geleceğini bildiğimden kapıyı hafif aralık bırakarak içeri doğru yürüdüm. Salonu, kremle  ve kahverengi tonlarını kullanarak oluşturduğu oturma grubu ile gerçekten iç açıcı gösteriyordu. Çınar'ın zevkini beğeniyordum ve evi gerçekten de güzel dizeceğinden emin olduğumdan belki de eve karışmak istememiştim bu yüzden.    

Mutfağa, balkonlara en son yatak odasına baktığımda gerçekten de evi çok beğenmiştim, her şey bu kadar kısa bir süre içinde hallolmuştu. Hiçbir aksilik çıkmıyor her şey tıkırında ilerliyordu. Belki de en çok korktuğum buydu bir aksilik çıkmadan ve her şeyin gönlümce ilerlemesi.

Çınar arkadan ellerini karnımda birleştirdiğinde gerçekten kokusunu özlemiştim. Ben bir adam tanıdım bazen ağlattı ve bazen güldürdü. Bazen sevgisi yaraladı ve bazen de sevgisi beni iyileştirdi. Belki çoğu kişiye bu sevgim fazla gelebilir ama Çınar'a eksikti bile. Onu o kadar çok seviyordum ki son nefesim kalsa ve öleceğimi bilsem onun yaşaması için son nefesimi ona verirdim.

Belki abartı belki saçmalık ama ben onu seviyordum hem de bu hayatta hiç kimseyi sevemeyeceğim kadar Çınar'ı çok seviyordum.

"Güzel mi ev?"

Ellerini tuttuğumda başımı salladım.

" Bu kadar kısa sürede  her şeyi nasıl kolayca halledebiliyorsun?"

Bana gülümsedi ve uzayan saçlarımı arkaya attı. Saçlarıma kesmemem konusunda beni gerçekten uyarmıştı, kesmemi istemiyordu uzatmamı istiyordu.

" Benimle evleneceğini bildiğimden bu evi iki  yıl önce almıştım."

Şaşkınca ona döndüğümde ellerimi tutup bizi balkona çıkardı.

"Ben yalnız gidiyordum buradan nasıl seninle evleneceğimi düşünebilirsin ki?"

Yine gülümsedi.

"Gidemezdin ki ben nasıl gidemediysem sen de gidemezdin."

Doğru söylüyordu eğer bir yeri terk edeceksek  geride ne aklımız ne de kalbimiz kalmalıydı. Biz aslında sadece uzaklaşıyorduk, gitmiyorduk yine günün sonunda aynı yere dönüyorduk.

"İki gün sonra evleniyoruz şaka gibi."

"Niye şaka gibi gayet de her şey gerçek." Dedi Çınar.

" Of Çınar sence , sana da kötü şeyler olacak gibi gelmiyor mu? İçimde bir his var ve her şeyin kötüye gideceğini dair sürekli beni huzursuz ediyor."

Çınar elleri ile yüzümü tuttu, alnımı öptü. Saçlarımı tek tek yine sevdi.

" Hayır sevgilim sakın böyle şeyleri aklına getirme. Gelinliğin bu akşam geliyor, annenin seçimi herşeyi bize bıraktığın için beğenmeme lüksün yok. "

Çınar'a sarıldığımda bu konudan şikayetçiydi sanırım. Çınar'ı seviyordum onunla evlenmek istiyordum ama öyle bir sır öğrenmiştim ki hayatıma kaldığım yerden devam edemiyordum. Yine kötü bir şeyler çıkacak ve yine bütün güzel şeyler bozulacak diye sürekli korkuyordum.

O yüzden ev işlerini Çınar'a, düğün işlemlerini ve davetiyeleri ablama devrettim.  Düğün organizasyonunu Meriç  ile Fatih'e ve gelinliğimi, kınalığımı ise anneme bırakmıştım. Sanki onlar evleniyor gibi  her şeye koşuşturuyorlardı.

"Sen de evlenmek için acele etmeseydin birkaç yıl daha bekleseydin."

Şok olmuş  bir şekilde benden ayrıldı.

"Sürekli yaşlı olduğumu söyleyen sen miydin ben miydim acaba onu düşünüyorum."

"Benim evlenmek gibi bir düşüncem yoktu ki." Çınar 'a  bunu umursamayarak söylemiştim sırf sinir olsun diye.

" Senin kafana güneş geçmiş sevgilim hadi gel." Elimi tutarak beni evden çıkardı.

" Ragıp abi de düğüne gelecek mi?"

Çınar dudaklarını bilmiyorum der gibisinden büktü. İkimiz arabaya bindikten sonra beni eve bırakmak için arabayı çalıştırdı.

" Eve bırakayım seni sevgilim. Bu akşam iyice dinlen  çünkü yarın kına gecen var. "

Gülümsedim. Ablam kına gecesi yapmak istemezken ben yapmak istemiştim, daha doğrusu annem en azından bir kızının kına gecesinin olmasını istemişti . Ben de yapmazdım ama annemi kırmak istemedim ben de onun mutlu olacağını bildiğimden hem kına hem de düğün elbiselerimi anneme bırakmıştım. Onun zevki olmalıydı ve onun zevki gerçekten de güzeldi. Bu yüzden bu konularda şüphem yoktu.

Eve girdiğimde annem yarın için hazırlıkları yapıyordu Emine teyze ile.  Bu anı gerçekten çok beklemiş ve sonunda beklediğime değmişti. Bazen acaba her şeyin bir rüya mı ya da benim aklımın farklı çalışmasından dolayı olduğunu düşünüyordum.

Hızlıca yukarı çıktım ve kendimi yatağa bıraktım. Aklıma küçüklükten Çınar ile olan  anılarım geliyordu.

 

Tarih Ahu'nun 12. Yaşı

  Hazırlanması bu kadar uzun sürmezdi Ahu'nun ama bugün özenli giyinmeliydi. Ufuk amca, Çınar ve babası ile birlikte balık tutmaya gideceklerdi. Erkek erkeğe takılmak istiyorlardı ama Ahu babasına o kadar çok yalvarmıştı ki babası en sonunda kabul etmişti. Kabul etmesindeki en büyük sebep Çınar'ın da yalvarmasıydı.

Ahu' ya erkek erkeğe gideceklerini defalarca söylemesine rağmen asla kabul etmemişti. Babası Pınar'ın gidişinden sonra bir nevi biraz boşluğa düşmüş ve çocuklarıyla daha çok vakit geçirmeye çalışmıştı.

Çocuklarına bu durumu çok hissettirmemeye çalışıyordu  çünkü o babaydı ve üzerine düşen görevi yapmalıydı.

" Baba saçlarımı örer misin?"

Sedat Şanlı kızının bu isteği ile kapıda kaldı. Çıkacaklardı ve Ahu saçlarının örülmesini istiyordu. Ama tuhaf tuhaf baktı çünkü hiçbir zaman saç örmeyi öğrenememişti. Aklına Pınar geldi, Pınar saçlarını sürekli örerdi. Ona saçlarının örgü olması çok yakışıyordu, bunları çok özlemişti ve onun geri gelmesini istiyordu. Ama biliyordu ne gururu onun kapısına gitmeye izin verirdi ne de Pınar artık ona dönmeyi kabul ederdi.

"Ben saç örmeyi bilmem Ahu, ya çabuk olup benimle gelirsin ya da evde tek başına kalıp akşama beni beklersin."

Aslında bu sözleri kızına bilerek söylememişti Pınar'ı özlemiş ve sinirlenmişti. Sedat Şanlı Pınar gittikten sonra onun kıymetini anlamıştı. Ama huyu kırdığını ve yaraladığını hiç fark etmemişti. Ahu'nun gözleri doldu, bunu babasına hissettirmedi çünkü onu evde tek başına bırakacağından bahsetmişti.

"O zaman çıkalım baba, Çınar da beni bekliyor kapıda zaten."

Sedat Şanlı kızının Çınar'a olan ilgisinin farkındaydı. Sadece küçüktü ve kendinden büyük bir erkeğim ona ilgi duyması normal geliyordu. Bu yaştaki kızlar babalarına bile aşık kızlardı ,Çınar'a olan sevgisini çok umursamadı  Sedat Şanlı.

Kapıda Ufuk ile karşılaşıp sohbete daldılar. Arabaya bindiler ve yol boyunca genel sohbetten bahsettiler. Çınar ile arkada oturmuş onlara hem dinliyor hem de kendi aralarında bir şeylerden bahsediyorlardı. Ahu'nun kalbi kırılmıştı babasının sözlerinden sonra, babası çok kızmamıştı ama saçlarını örmeyi çok istemişti.

Çınar Ahu'nun bir şeylere kırgın olduğunu fark etti,zaten Ahu  ne zaman kırgın olsa gözleri dolar ve burnunun ucu kızarırdı.

"Neden bu kadar üzgünsün Ahu, yoksa balık tutmaya gelmeyi istemiyor musun?"

Ahu Çınar'a baktı. Şimdi ona saçlarını örmeyi çok istediğini nasıl söyleyecekti. Ahu tek başına saçlarını öremiyordu ki öğrenebilseydi bunların hiçbiri yaşanmayacaktı.

"Babam saçlarımı örmeyi bilmiyormuş ama ben saçlarımı örmeyi çok istemiştim."

Çınar Ahu'nun bal gözlerine baktı. Bunun için mi bu kadar canı sıkılmıştı, her an ağlayacak gibi duruyordu. Çınar Ahu'nun ağlamasını hiç sevmiyordu çünkü ne zaman ağlasa gerçekten de Çınar'ın canı yanıyordu.

Çınar Ahu'nun saçlarını eline aldı. Ahu saçlarını uzatmayı çok seviyordu. Çünkü Çınar Ahu'nun uzun saçlarını çok seviyordu ve ona çok yakıştırıyordu. Saçları örmeyi biliyordu çünkü Pınar anne ne zaman Ahu'nun saçlarını örerse Çınar ,Pınar annenin ellerine dikkatli bakıyordu. Hep bu anı beklemişti Ahu'nun saçlarını örmeyi istiyordu. Acıtmadan Ahu'nun uzun saçlarını ördü  ve saçlarını öne doğru koydu.

Ahu kalbi bu süreç içinde gerçekten de heyecandan küt küt atmıştı. Çınar saçlarına dokunuyor ve onun için saçlarını örüyordu. Ahu için unutulmayacak bir andı.

"Hep gülsün yüzün, ben saçlarını örmek için hep burada olacağım."

Çınar küçükken bana hep saçlarımı öreceğinin sözünü vermişti. Aklıma gelenler ile gülümsedim . Çınar'a yazmaya başladım telefonumu elime alıp.

"Sen benden başka kimin saçlarını ördün???"

Çok geçmeden cevap gelmişti sanırım ona yazmamı bekliyordu.

Çınar: " Kimin saçlarını örmüşüm, senden başka kimsenin saçlarına dokunmadım ben. "

Verdiği cevap ile gülümsedim. Gerçekten Çınar hep benim hayatımda olmuştu ve bir kızın yanında şu ana kadar hiç görmemiştim, Kader hariç.

" Bilemiyorum, böyle saç örmeyi kimden öğrendin. "

Çınar: " Sevgilim durduk yere bu aklına nereden geldi senin. Kimseden öğrenmedim, Pınar anne saçlarını örerken ,  testere ile kesiyorlarmış gibi sen çığlık çığlığa mahalleyi ayağa kaldırırdın. Yani bence ben tek değil bütün mahalle saç örmeyi öğrenmiştir sayende. "

Bence hiç komik değildi, Çınar gülen emojileri bol bol atıyordu ama hiç de komik değildi. Napalım bizimde saçlarımız kıymetliydi.

Çınar: " Sanırım balık tutmaya gittiğimiz gün aklına geldi. Arabada saçlarını örerken ,saçlarını öpmeyi çok istemiştim ama baban beni arabadan indirir ve eve yollar diye korkmuştum.  Sadece saçlarını örüp bırakmak benim için çok zordu. Öpmek hep içimde  kaldı sevgilim."

Biz sanki Çınar'la yarım kalan bir sevda ya devam ediyorduk. Hep yarım kalmış gibi devam ediyorduk.

" Bundan sonra doya doya yapabilirsin sevgilim. Ve bu arada benden başka birinin saçlarını örersen parmaklarının kopması normaldir."

Çınar gülen emoji atmıştı.

Çınar: "ileride Allah nasip ederse ve kızımız olursa parmaklarım koparsa ben kızımı saçlarını nasıl öreceğim. Lütfen sevgilim hayırlı duanı geri al."

Ona gülen emoji ben  attım bu sefer. Telefonu indirdim, resmen ben Çınar ile bir aile oluyordum. Evimizi halletmiştik, nişanımızı yapmıştık ve benim yarın akşam kına gecem vardı. Çınar benim her gece Allah'a yalvardığım duamdı. Allah bazı şeyleri geciktiriyorsa gerçekten de güzelleştirip sana veriyordu. Şükür ediyordum gerçekten sevdiğimle kavuşmuştum. Canım çok yanmıştı ama canımın yanması Çınar'a kavuşmamı sağlamıştı.

Aslında yorgun da değildim ama uykum geliyordu, gözlerimi kapattığımda bu kadar çabuk uykuya daldığımı ben de inanamıyorum. Rüya görüyordum ve bunun rüya olduğunu biliyordum. Ama bir türlü uyanamıyordum.

"Bana bir kez anne demen için bunları öldürmem mi gerekiyordu."

Rüya görüyordum ve rüyamda Hülya denen kadın beni rahat bırakmıyordu. Yerde Çınar, ablam babam ve annem yatıyordu. Sanki Hülya tüm sevdiklerimi almak için geri dönmüştü. Benden geçmişin intikamını alıyordu sanki. Ben onu unutmaya çalıştıkça o benim rüyalarıma giriyordu.

Telefonum çalıyordu, arayan her kimse ısrarla aramaya devam ediyordu. Sanki rüya ile gerçeklik arasında bir yerdeydim. Uyanmak istiyorum ama bir türlü uyanamıyordum, kalkmak istiyor ama gözümü açamıyordum.

Geç de olsa gözümü açtığımda elim komodinin  üzerinde olan telefonuma gitti. Arayan Çınar 'dı ve on yedi kez beni aramıştı.

Onu geri aradığımda hemen açtı.

" Bugün kınan var ve sen hala uyuyor musun?"

Gerçekten kendimi yorgun hissediyordum.

"Saat kaç? "

" Günaydın sevgilim saat öğlenin üçü. Hadi çabuk hazırlan da kuaföre gidelim."

Yerimden fırlamam bir olmuştu. Ne demek saat öğlenin üçüydü. Bu kadar uzun bir süre uyumuş muydum gerçekten de. Aşağıda durumun ne olduğunu bilmiyordum ve benim acilen kuaföre gitmem gerekiyordu. Hemen üstümü giyinip aşağı koştum, Çınar beni kapının önünde bekliyordu.

İçeriye baktığımda her şeyin hazırlanmış olduğunu gördüm. Yakınlarımın  bugünlerde bana destek olduğu için o kadar mutluydum ki anlatamazdım . Benim için bir şey çabalıyor olmaları ve benim için bir şey yapıyor olmaları bana kendimi çok iyi hissettiriyordu.

"Hepinize çok teşekkür ederim beni bugün de yalnız bırakmadığınız için. Bunlara benim koşmam gerekirken, siz koşuyorsunuz. Size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum ama iyi ki varsınız."

Annem beni kendine çektiğinde huzurlu bir şekilde ona sarıldım.

"Kuaföre çabuk git gel anneciğim. Tabii ki biz sana yardım edeceğiz, bu bizim görevimiz sen mutlu ol ben başka bir şey istemiyorum. "

Ablam da bize sarıldığında gerçekten kendimi şu an çok güçlü hissediyordum. Geç de olsa benim ailem benim yanımdaydı. Geç de olsa ben sevdiğime adım adım kavuşuyordum. Geç de olsa en azından mutlu olmak için çevrem çabalıyordu.

Onlardan ayrıldığımda Masal ,teyzem ve Emine teyzeye öpücük atıp kapıda beni bekleyen Çınar'a koştum.  Ona sarıldığımda çenesini saçlarıma bastırdı.  Gerçek huzur buydu.

" Gidelim mi sevgilim, kına gecene gecikme."


Ona güldüğümde bu kadar enerjik olmamı o da beklemiyordu. Daha yorgun ve isteksiz olmamı bekliyordu belki de. Arabaya bindiğimizde arabanın arkasında büyük bir kutu olduğunu gördüm.

" Bu kutu ne ?"

Bana şaşkınca döndü.

" Ahu sakın bana kına elbisene hiç bakmadığını söyleme. "

" Peki söylemem."

Gerçekten de annem ayarlamıştı ve ben bir kez olsun bakmak istememiştim. Çünkü annem bana almıştı ve son dakikaya kadar hala görmeme fikrimi sürdürecektim.

Kuaförüne geldiğimiz zaman Çınar arabadan inip arka koltuktaki kutuyu aldı. Ben de yavaşca arabadan inip kuaföre doğru adım adım yaklaştım. Mutluluğa da adım adım yaklaştığını hissediyorum.

Çınar ile ben kuaföre doğru gittiğimizde bizi güler yüzlü bir kadın karşıladı. Sanırım Çınar daha önceden kadın ile konuşmuş her şeyi ayarlamıştı, kadın bana bir koltuk gösterdikten sonra Çınar işlerinin olduğunu söyleyip beni yarım saat içinde geri alacağını belirtti. Çınar'a kafamı salladıktan sonra eskisi kadar kısa olmayan  saçlarımı emin ellere bıraktım.

" Heyecan var mı gelin hanım. " Saçlarıma sprey sıkıyordu, bir yandan işini yaparken bir yandan da belki heyecanlı olduğumu bilip beni rahatlatmaya çalışıyordu.

" Heyecan, telaş bir yandan da içimde korku var."

Belki de bu kadar dürüst olmamalıydım.

" Heyecan da ,telaş da iyidir gelin hanım , bunlar tatlı şeylerdir. Ama içinde korku olmasın. Çünkü bazen iyi şeyler olur ve kötü şeyler de olabilir. Biz her kötünün iyi tarafına bakmamız lazım. Belki korkunun da güzel bir yanı vardır. "

Kadına başımı salladım. Doğru söylüyordu belki de her korkunun da güzel bir yanları vardı.

Kadın saçlarımı ve makyajımı yaptıktan sonra tahmin ettiğimden uzun sürmüştü. Çınar hala dönmemişti, merak ettiğimde onu aradım. Bana yarım saat içinde döneceğini söylemişti ama hala ortalıkta yoktu. 

Annemin bana ayarladığı kına elbisemi açmak için kutuya doğru ilerledim. Kutunun kapağını açtığımda bana ayarladığı kınalık kırmızı rengindeydi. Kutudan çıkarıp hemen denemek için kabine girdim. Annem beden ölçümü biliyordu ama bana olmayacak diye de korkuyordum. Kutunun içinden kırmızı yüksek topuklu ayakkabılar çıkmıştı. Annem giyeceğim ayakkabıya kadar da düşünmüştü.

Elbise ilk giydiğimde gerçekten de tahmin ettiğimden çok güzel bir elbiseydi. Annem tam da benim zevkime göre bir şey almıştı. Aslında bir yandan da korkuyordum annem çok kabarık bir şey alacak diye ama onun aksine tek ayağında derin yırtmaç , belden oturmalı ve düşük omuzlu bir elbiseydi.Böyle müthiş bir elbise almıştı, arka kesim uzun olan hem kabarık hem de kabarık değil gibi duruyordu. Gerçekten çok beğenmiştim de eve gidip annem bol bol öpecektim iyi bir seçim yaptığı için.

Ayakkabıları da giydiğimde kendime aynadan baktım .  Güzel görünüyordum, kına için uygun bir elbiseydi. Kabinden çıktığımda Çınar gelmişti, köşede telefonu ile uğraşıyordu. Kafasını kaldırıp beni gördüğünde telefonu cebine koydu. Bana doğru geldiğinde gözlerinin içinin  parladığına yemin edebilirdim.

" Çok. " Dedi daha sonra yutkundu. Ellerini saçlarıma çıkardı. " Çok güzel olmuşsun bal gözlüm . "

Ona gülümsediğimde ellerimi tuttu. Makyajımı yapan kadın elbiseme uygun kırmızı bir prenses tacı getirdiğinde saçlarıma taktı. Onun hediyesi olduğunu söyledi. Birbirimize çok yakıştığımızı ve asla ayrılmamamız konusunda  bir şeyler söyledi. Çok dinleyemedim çünkü heyecanlanmaya başlamıştım.

Buradan çıktıktan sonra eve doğru  gidiyorduk, aslında heyecanlı olmam sanıyordum ama gittikçe heyecanlanmam normaldi.  Eve geldiğimizde kapıyı ablam açtı. Beni gördüğünde gözleri doldu, içeriye girdiğimizde erkekler daha sonra bize katılacaktı. O yüzden Çınar beni öpüp evden çıktı. Salona girdiğimde sanırım herkes gelmişti. Bir kaç akraba ve üniversiteden yakın olduğumuz kişileri çağırmıştık. Salonda herkes alkışladı, benim için özel bir köşe hazırlamışlardı oraya doğru gittim. Annemin ve ablamın gözleri dolu doluydu . Biraz daha bakarsam kına yakılmadan ağlayacaktım.

Masa kurmuşlardı zaten çok kalabalık olmadığımız için çok çeşit yapmışlardı. Yemekleri görene kadar aslında aç olduğumun da farkında değildim.  Emine teyze gelip yanıma oturdu , o da artık benim bir annemdi. Zaten hep öyle olmuştu ve bu yüzden hiç zorluk çekmeyecektim.

Herkes telaş içinde sofrayı kurmaya çalışıyor birbirlerini çağırıyorlardı.

" Seninle açıkça konuşalım kızım. "

Yanıma konuşmak için gelmişti.

" Ben Çınar'ın sana olan sevgisine sonsuz güveniyorum. Belki seninle bu konuşmayı daha önce yapmalıydım kızım ama Çınar bana yemin ettirdi.  Asla ama asla sana olan sevgisini kimseye söylemeyeceğime . Çınar seni sevdiğini daha siz ilkokul çocuğuyken bile babana söyledi kızım.  Dersen niye şimdi bana bunları anlatıyorsun haklısın kızım. "

Çınar daha çok önceden beni sevdiğini babama mı söylemişti?

" O seni çok seviyor Ahu. Benimle seni bir odaya koysalar şüphesiz seni seçeceğinden eminim ki bundan gocunmuyorum. Aksine mutlu oluyorum. Siz artık birsiniz kızım, ne olursa olsun birbirinizden vazgeçmeyin. Sizden ve senden tek istediğim bu. Her ne olursa olsun birbirinizden vazgeçmeyin. "

Emine anneye gözlerim dolu bir şekilde bakıyordum. Ellerini tuttum .

" Merak etme Emine anne. Ne sizden ne de birbirimizden asla vazgeçmeyeceğiz."

Birbirimize sarıldıktan sonra annemin çağırması ile yanına gitti. Yanıma tanıdıklar geliyor ve tebrik ediyorlardı.  Yemekler hazır olduğunda hızlıca yemekler yendi.

Ablam gidip yüksek sesle müzik açtığında ona baktım.

" Eee kına gecesi şimdi başlıyor. "

Evet şimdi başlıyordu ve ben sonunu tahmin edemiyordum...


Continue Reading

You'll Also Like

245K 4.8K 34
Instagram hesabı; maviibulutt__official Başlama tarihi: 28.10.2023 Bitiş tarihi: ----------------- "Bir, iki, üç, dört" Dediğinde ilerlemeyi bırakt...
1.1M 23K 13
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, psikolojik ve fiziksel şiddet gibi r...
4.3M 122K 41
054* ***: benim seninle sevişme 054* ***: pardon antrenman yapma ihtimalim nedir? - : kapak tasarımı için @gokbuttired 'a çok teşekkür ederim.<3 :
124K 6.9K 50
Anneannesini görmek için gittiği şehirde üsteğmen Göktürk ile karşılaşan Efsun hiç beklemediği gerçeklerle de karşılaşır ___ " sen benim hayatımda h...