İçimde garib bir hiss var.
Sanki bir şeyleri yanlış biliyorum gibi.
Yorulmuşum gibi.
Çağandan uzak durmak çok zormuş gibi.
Kaç hafta oldu bilmiyorum ama onunla hiç konuşmadım.
Benimle konuşmayı denedi ama onunla konuşmadım.
İçimde bir pişmanlık var.
Bir kaybetme duygusu var.
bir daha ona yaklaşamayacak hep uzak duracakmışım gibi.
Ondan uzak durmak istemiyorum ama yakın olmak yanlış geliyor.
Belki de değil...
Diye düşündüm.
Belki de o çocuk çağanın değil.
Sadece bir ihtimal hiçbir gerçek yok.
Derin bir nefes aldım.
Telefonum çalınca düşüncelerde sıyrıldım.
Tuana:efendim.
Diye cevapladım.
Demir:tuana! Çok acil gelmen gerek!
Sesindeki telaş bariz beliydi.
Tuana:ne oldu?
Diye sordum.
Demir:hastanedeyiz gelemen gerekiyor!
Diye bağırdı. Gerçekten telaşlıydı gerçekten bir şey olmuş gibiydi.
Tuana:kime ne oldu? Neden hastanedesizin?
Diye sordum hızla.
Demir:çağan tuana...çok kötü.
Sesi ağlamaklıydı.
Çağan mı? Ne olmuştu?
Tuana:ne diyorsun demir?
Demir:ben demiyorum doktor olan yavşaklar diyor!
Derin bir nefes verdim.
Hiçbir şey anlamamıştım tek bildiğim çağana bir şey olduğuydu.
Tuana:ne diyorlar demir?
Demir:ölecek diyorlar...
Sertçe yutkundum.
Ölemez.
Demir:fazla umutlanmayın her an kardeşinizi kaybedebilirsiniz diyorlar!
Ağlamaya başladı.
Demir:ölebilir diyor! Kardeşiniz ölecek diyor lan! Tuana kardeşiniz ölebilir diyor?
Göz yaşlarım yanaklarımdan süzüldü.
Ölmezdi değil mi?
Ölemezdi.
Demir:tuana çağan ölmesin,lütfen ölmesin. Biliyorum onu şuan sevmiyorsun ama ben onu seviyorum. Seni dinler tuana ona ölmemesini söyle.
Demirin sözleri miydi beni ağlatan yoksa çağanın ölecek olması mı?
Demir:yalan söyle ona 'seni seviyorum' de ama ölmesine izin verme.
Tuana:demir...
Dedim ama devamı gelmedi.
Demir:ölmesin,ben...ben dayanamam,lütfen izin verme ölmesin.
Telefon kapandı.
Yutkundum,göz yaşlarım aşağı süzülüyor.
Demirin sözleri kulağımda çınlıyordu.
Belki de bir rüyanın içindeydim.
Ama değildi...
Rüzgar yüzüme vuruyordu titriyordum ama üşüdüğümü hissetmiyordum.
Oturduğum yerden kalkamayacak kadar yorgundum.
Birşey gitmemi engelliyordur belki de.
Bir hıçkırık firar etti dudaklarımdan o an yanımda bir hareketlilik oluştu.
Bacağıma bir sıcaklık yerleşti. bembeyaz tülerini bacağma sürtüyordu.
Gülümsedim.
Bacağımın hemen yanında yerini almış bana bakıyordu gözlerine dikkatlice bakınca iki renkli olduğunu fark ettim.
Bir gözü mavi bir gözü kahveydi.
Çok güzeldi.
Tuana:üşüyor musun?
Elerim beyaz tülerinde gezindi.
Tuana:seni ısıtmak isterdim ama gitmem gerek.
Ayağa kalktım oda benimle beraber kalktı.
Ona son kez bakıp gülümsedim.
Tuana:gitmem gerek.
Dedim renkli gözlerine bakarken.
Miyavladı sesi kısık ama duyguluydu.
Tuana:hadi benimle gel.
Kediyi bir çırpıda kucağıma aldım. Hiç itiraz etmedi.
Tuana:seninle bir yere gideceğiz eminim oda seni çok sevecek,tabii görebilirse.
***
Çağan efe ak...
Dizlerim sakin bir ritimle titriyordu.
İçimdeki öfke ve özlem dinmiyordu.
Dudaklarımı dinleyip karşımdaki kadına baktım.
Çağan:yani?
Diye sordum gözlerine bakarken.
Çekindiği beliydi gözlerime bakmak dışında her yere bakıyordu.
Hira:arda ve demir istedi bu oyunu.
Tahmin ettiğim gibi.
Hira:belirli bir miktar karşılığında teklif ettiler. Böyle olacağını bilmiyordum ve o paraya ihtiyacım vardı.
Dedi bakışlarını aşağı eğydi
Çağan:böyle iğrenç bir teklifi para için mi kabul ettin cidden?
Bana bakmadı. Yutkundu sadece.
Bizden biraz daha büyüktü otuzlarında olmalıydı,neden böyle bir şey yaptığını merak ediyordum doğrusu.
Çağan:bana herşeyi baştan anlat hira.
Boğazını temizledi ve konuşmaya başladı.
Hira:arkadaşıma paraya ihtiyacım olduğunu anlatıyordum onların beni dinlediğini fark etmemiştim çünkü arda; çağanın yani senin kardeşine nasıl evlenme teklifi ettiğini konuşuyordu. Tek duyduğum 'o yavşağa kardeşimimi ölsem veremem' dediğiydi.
Çağan:devam et.
Hira:beni dinlemişler ve paraya ihtiyacım olduğunu duymuşlar. Yanıma gelip para karşılığında böyle bir role girmemi teklif etiler,ilk başta tereddüt etsemde Sadece bir hafta sürecek dediler ve teklif ettikleri para iyi bir miktardı kabul ettim. Siz hala ayrılmayınca arda daha çok para teklif edip oyuna devam etmemi istedi bende kabul ettim. Çünkü paraya çok ihtiyacım vardı.
Kadın yüzümdeki öfkeli hali görünce biraz irkildi.
Çağan:ne için lazımdı bu kadar para?
Hira sustu. Cevap vermedi. Kötü birine benzemiyordu en başından beri öyle biri olmadığını biliyordum.
Hira:kızımın ameliyat parası için.
Gözleri dolmuştu.
Çağan:kızın da mı var?
Hira:ikizler. Denizin bir de ikiz kız kardeşi kumsal var.
Deniz bana senin oğlun diye tanıtığı çocuktu.
Bir an duraksadım.
Öfkeliydim ama öfkem yavaş yavaş söndü.
Düşündüm. Acaba kızım için böyle bir şey yapar mıydım? Yapardım.
Çağan:peki babaları?
Hira:gitti. Aile zoruydu bizim evlilik. Alkolik biriydi. Hamile olduğumu ve ikiz bebek olduğunu öğrendiğinde 'üçünüze para yetiştiremem' diyip çocuklarımla tek bıraktı bizi. Oğlum iyi olsa da kızım hastalığa yakalandı,şimdi ameliyat olması gerekiyor ama çok yüksek bir mebla ama o ameliyatta girmese ölecek.
Gözlerinden yaşlar süzüldü.
Açıkçası bende üzüldüm.
Şuan gidip ardanın yüzünü yamultmak istesemde sonraya eteledim.
İlk önce sevgilimi bulmam gerekiyordu.
Onu özlemiştim. Hemde çok.
Sonra kurtarmam gereken küçük bir kız vardı.
Çağan:kızının yanına git hira,bir daha da böyle işlere bulaşma. Bana telefon numaranı ve adresini ver ve kızına yakında iyileşecek olduğunu söyle.
Kadının gözleri parıldadı.
Hira:bunu gerçekten yapar mısın?
Diye sordu ağlamaklı bir sesle.
Başımı saladım.
Küçük bir kıza yardım etmek fena olmamalı.
Burdaki işim bitince dışarı çıktım.
Arabamı olduğu yerde bırakıp yürümeye karar verdim.
Açık hava ilk defa hoşuma gitmişti. Hava güzledi ve hafif bir rüzgar vardı buda demek oluyordu ki tuana sahildeydi.
Gidip alalım bakalım güzelimi.
Sahile doğuru yola koyuldum o sıra hangi hastanenin daha iyi olduğunu düşünüyordum.
Tuana beni af edermi bilmiyordum ama bu konuda bana yardım edeceğini biliyordum.
Çocukları sevmediğini söylesede seviyordu. Her gördüğü çocuğa gülümsüyordu. Kız çocuklarını daha çok seviyordu çünkü çoğu zaman konuşuyor ve onlara hediye alıyordu.
Tuana kendi çocuğu olmasından korkuyordu.
Ama oda bunun farkında değildi.
Bacağıma atlayan nir şey ile irkilerek geriye çekildim.
Bacağımın etrafında gezinen kediye bakıp kaşlarımı çattım.
Çağan:sevgilim var kedi uzak dur benden.
Desemde gitmedi aksine daha çok yaklaştı.
Bembeyaz ,kabarık tüleri vardı ve çok güzeldi.
Çağan:baksana sen bana?
Dediğimde kafasını kaldırıp gözlerime baktı. İki renkli gözleri vardı e çok güzeldi.
Çağan:lan çok güzelsin sen.
Dizlerime çöküp onu sevdim.
Çağan:ne biçim kedisin sen?
Kediyi öptüm gözlerini benden çekmiyordu.
Çağan:sahibin yok değil mi?
Tasması yoktu sahipsiz bir sokak kedisiydi sanırım.
Hayatında kaç kere iki göz renge sahip sokak kedisi gördün çağan?
Çağan:artık var. Benimsin.
Kediyi kucağıma aldım.
Miyavlayarak omzuma kafasını sürtü.
Çağan:açmısın?
Diye sordum ama cevap vermedi.
Ne biçim tebiyesizlik bu? Ne demek bir kedi sorulan soruya cevap vermiyor?!
Çağan:ama ilk önce gidip almamız gereken bir abla var.
Miyavladı. Hadi ya ayıp etmiş.
Çağan:oda seni cok sevecek emin olabilirsin.
Kucağındaki kedi ile yürümeye devam ettim. Ana yola girdiğimizde araba sesleri çoğaldı ve bu kediyi rahatsız ediyordu.
Ama burdan geçmeden sahile gidemezdik bu yüzden dayanması gerekiyordu.
Ona kedi demek garipti bir isim bulmam gerekiyordu ama hiçbir fikrim yoktu.
Eğer bu kediyi isterse isim seçme kısmını tuanaya bırakacaktım.
Sahile yaklaştıkça içimde bir kıpırtı oluyordu.
Ona yaklaşıyor olmak heycanlanmamı sağlıyordu.
Birden bir korna sesi ile kedi kulağımdan atladı. Korna sesleri çoğaldı ve kedi kaçmaya çalıştı.
Çağan:buraya gel aptal!
Kedi yolun karşısına geçmeden gidip almam gerekiyordu hazır kırmızı ışıken gidip aslam iyi olurdu.
Koşarak kediye yetişmeye çalıştım arabalar hala yeşilin yanmasını bekliyordu o yüzden rahatım.
Ama hesaba kalmadığım bir şey vardı.
Kuralara uymayan insanlar.
Son ses müzik ile hızla gelen kırımızı bir araba.
Adam durmadı belki de kadın bilmiyorum ben daha bir adım atamadan araba bana doğru geldi.
O kadar hızlıydı ki ne olduğunu anlamamıştım.
Bedenime sertçe çaptığında da hiçbir şey yaşamamıştım. Araba durmuştu ama ben takla atmıştım.
Ön cam kırılmıştı ve parçaları benim bedenimdeydi.
Az önce sapasağlam arabanın önündeyken şimdi kanlar içinde arkadaydım.
Kedi çokan gitmişti ama onu sevmiştim.
Belki bir gün tekrar gelirdi.
Yere süzülen kanı hissediyordum başıma toplanan insanları da.
Şimdi kedi yoktu,tuana da yoktu.
Keşke önce onun yanına gitseydim.
Eğer öleceksem de ilk onu görseydim.
Belki kedi Ona ulaşır ve benim yerime o sahiplenir kediyi...