Ormandaki Avcı 1: Vampir'in A...

By ladymelkw

200K 13.1K 4.5K

Kitap en baştan düzenleniyordur bu yüzden bölümlerde karışıklık olabilir. Bu yüzden düzenlenmeyen bölümlerin... More

Giriş | Doğan Çocuk
1. Bölüm | Veronica
2. Bölüm | Kan Kokusu
3. Bölüm | Güven Bana
0.5 -Beni Kurtaran Adam-
0.6-Yabancıya Veda-
0.7-Cehennem-
0.8-Geçmişin Kadını-
0.9-İlk-
1.0-Mektup-
1.1-Esir Gibi-
1.2-Cehennemin Dibini Görmek-
1.3-Aynı Yaşam Farklı Hayat-
1.4-Harita-
1.5-Yaşam-
1.6-Karahindiba-
1.7-Uçuşan Yapraklar-
1.8-Yara-
1.9-Sevgi Ve Gözyaşı-
2.0-Izdırap-
2.1-Oyun-
2.2-Acı-
2.3-Katil-
2.4-Kurtuluş-
2.5-Vampir Ve Elf-
2.6-Av-
2.7 -Beyaz-
2.8-Küçük Şövalye-
2.9-Kardan Adam-
3.0-Gökyüzü-
3.1-Şeker-
3.2-Dans Edelim Mi?-
3.3-Pasta Ve Yangın-
3.4-Tutsak Ve Tutku-
3.5-Ez Ve Geç-
3.6-Seninle Yanmak-
3.7-Bitti mi?-
3.8-Gece Ve Gündüz-
3.9-Ses-
4.0-Mutlu Yaşamak-
4.1-Şarkı Söyle-
4.2-Güneş Ve Karanlık-
4.3-İşkence-
4.4-Boşluk-
4.6-İmkansız-
4.7-Yeşil Gözler-
4.8-Vicdan-
4.9-Altıncık-
5.0-Biz-
5.1-Bana Ait-
5.2-Şefkat-
5.3-Deniz Kokan Menekşe-
5.4-Yanan Yıldızlar-
5.5-Şarap Ve Mum-
5.6-Arkadan Bıçaklayan-
5.7-Derin Tutku-
5.8-Bilinmeyen Kral'a Mektup-
5.9-Kalp Acısı-
6.0-Veronica Honaker-
Duyuru

4.5-Veliaht-

1.4K 139 71
By ladymelkw

Ormandaki Avcı'nın kırk beşinci bölümüne hoşgeldiniz umarım beğenirsiniz bol bol yorumlarınızı bekliyorum şimdiden iyi okumalar dilerim 💫

Yine lanet olası bir yerde uyandım.

Binlerce kez lanet okuyarak etrafıma baktım. Küçük bir koltuğun üzerinde kitap okuyan Justin'in annesini görünce şaşırdım. Bu kadını çok az görüyordum. Şimdi ise başımda duruyordu.

Bileklerimde hissettiğim acı ile oraya baktım. İkisine de beyaz bir bandaj yapıştırılmıştı. Dün yaptığım utanç verici şeyden sonra pişman olup yardım istemiştim. Bir anlık kararlar ömürlük cezalara bedeldi. Ve dün ölseydim şuan bu haber bir şekilde Salver'a giderdi. Arkamda yaralı bir Salver bırakmak istememiştim. Kendimi değil onu düşünüp kalmıştım bu hayatta.

Justin beni o halde görünce bana çok kızdığını hatırlıyorum. Ama fazla kan kaybettiğim için hemen yardım etmişti. Lanet olası herif olmasa şuan vücudumda bir tane bile yara olmayacaktı.

Hayatımı mahveden bu adam benimle evlenmek istiyordu!

Şaka gibi hala benimle evlenme hayali kuruyordu. Nasıl gururuna yediriyordu? Nasıl onu sevmeyen biri ile evlenme hayali kurabiliyordu? Hiç mi vicdanı yoktu? Hiç mi acımıyordu bana? Bir kere bile o benim sevdiğim kadın, ona vuramam demiyor muydu?

"Uyandın mı canım?" dedi Justin'in annesi yapmacık sesiyle. Birşey demeden önüme bakmaya devam ettim. Ayağa kalkıp yanıma geldi.

"Fazla neşelisin bugün." diyerek baş ucumda durdu.
"Ne bekliyordun?" Güldü. "Bugün senin düğünün var Veronica. Kendine çeki düzen ver." Bu sefer ben güldüm. "Siz ne kadar yüzsüzsünüz! Özellikle oğlun olacak lanet herif. Gözünüz dönmüş sizin." Gözlerim hafiften bulanıklaşınca ağlamamaya çalıştım. Bu kadının gözünün önünde ağlayamazdım. "Benim hayatımı mahvettiniz." Kadının yüzü bir anda yumuşak ifadeden sert ifadeye geçti.

"Asıl sen herşeyi mahvettin! Oğlumu üzdün sen." Gözlerinden yaşlar aktı. "Bu zamana kadar bir kere üzülmeyen oğlumu üzdün sen! O kadar zavallısın ki senin kanına can atan bir adama aşık oldun sen." Sinirle olduğum yerde doğruldum. "Sen ne yaptın? Luis seni sevmiyor bile! Sen seni sevmeyen bir adamın karısı olacak kadar zavallısın. Ayrıca oğlun o kadar yüzsüz ki onu sevmeyen bir kadınla evlenme hayalleri kuruyor!" Güldüm. "Sen..." demiştim ki dudaklarını araladı.

"Sen annesinin kolayca vazgeçebileceği gereksiz bir kızsın." dediği cümle ile kalbime ağrı girerken kapı açıldı ve içeriye beni doğuran kadın girdi. Kaşlarını çatarak benim olduğum yere doğru yaklaştı. Merakla ona bakarken o da konuştu.

"Pişmanlık. Herkes yaptıklarından pişmanlık duyar Veronica. Sen niye pişmanlık duymuyorsun?" Dudaklarımı dişledim bu iki kadından nefret ediyordum artık. "Pişmanlık duyacak bir neden bulamıyorum."

Bir süre ikisi de yüzüme baktı. Sonrasında beni doğuran kadın konuştu. "Bugün Justin ile evleneceksin." Başımı iki yana salladım. "Beni asla onunla evlendiremezsiniz!"
"Ben senin annenim! Sözümü dinle." Güldüm. "Annemsin ha? Hangi anne kızının bacaklarını yakar? Hangi anne herkesin içinde kızına tokat atar?" Yutkundum. "Ya hangi anne piç herifin teki ile kızını evlendirmeye çalışı- diyordum ki Justin'in annesi tarafından yüzüme yediğim tokat ile başım yana yattı.
"Sen ne haddinle onun hakkında bu kadar iğrenç konuşursun?"
"Justin ile bugün evleneceksin Veronica. Burada bitti." dedi beni doğuran kadın.
"Evlenmeyeceğim."

"Madem öyle. Daha fazla oğlumu üzemezsin." diyerek bana doğru eğildi. Annem olacak kadın ise öbür tarafıma geçip kollarımı tuttu. Ne olduğunu anlamadan ikisine bakarken kafamın altındaki yastığı aldı birisi. Yüzüme bastırınca çırpınmaya başladım. Çığlık atmaya çalıştım ama ağzımı açamadım.

Yapma anne demek istedi içimdeki küçük kız. Anne canım acıyor diye haykırdı. Anne ben sana kötülük mü yaptım diye mızmızlandı. Nefesimi kesecek misin anne diye sordu.

Ama kimse beni duymadığı gibi içimdeki küçük kızı da duymadı.

Çığlıklarım boğazıma tıkılırken gerçekten öleceğimi hissettim. Nefes alamıyordum. Ölmek istemiyordum. Salver için yaşamam gerekiyordu.

Çırpınmayı bıraktım. Ne kadar çırpınırsam çırpınayım hiçbir şekilde faydası yoktu. Daha fazla çırpınarak kendimi yoramazdım.

Yüzümdeki yastığın yaptığı basınç azalınca içime mutluluk doğdu.  Kafamı yana çevirip yastıktan kurtuldum.

Kollarımı tutan kadına tekmemi geçirdim. Justin'in annesi bana doğru bir hamle yapmıştı ki hemen yanımda bulunan makası alıp ona fırlattım. Bu makaslar da bir bitmiyordu. Makas tam da göğsüne saplanınca yataktan kalktım.

Kadın yere yığılırken vicdanım sızlamadı. Üzülmedim. Korkmadım. Bana cehennemi yaşatan adamın  annesini mi öldürmüştüm? Evet. Yada öldürecektim. Belki bunun sonunda bana çok işkence edeceklerdi ama ölmekten iyiydi. Başka çarem kalmamıştı artık.

"Sen ne yaptın!" diyerek yanıma geldi annem. Yani beni doğuran kadın. Yüzümdeki gülümseme ile ona döndüm. "Hak etti mi? Etti." Yüzündeki korkunç ifade ile bana baktı. "Sen delirmişsin." dedi. Kahkaha attım. Nefessiz kalana kadar güldüm.

"Veronica sen?" Demişti ki birinin bileğimi tutması ile yere düştüm.
"Seni öldüreceğim!" diyerek makası havaya kaldırdı bayan Kraliçe. Kana bulanmış göğsünden birer damla kan elbiseme damlayınca kusmak üzereydim.

"Üzgünüm ama bunu çok kişi dedi." diyerek omzumu tutan kollardan kurtuldum. Makası tutan eline tekmemi geçirdim. Makas havaya fırlayınca ondan önce davranıp makası aldım ve tekrar göğsüne sapladım. Bu sırada annem olacak kadın beni tutmak isteyince dirseğimi bacaklarına geçirdim. Çığlık atarak yere düşerken korkunç bir ses geldi.

Hızla ayağa kalkıp ikisinden uzaklaştım. Önce Justin'in annesine baktım. Başını duvara yaslamış baygınca yatıyordu. Sonra ise beni doğuran kadına baktım. Gördüğüm manzara ile çığlık atarak geriye doğru adım attım.

Ellerimle dudaklarımı kapatıp şok içinde o kadına baktım.

Kafasını duvarın sivri köşesine vurmuştu. Kafasından itibaren her yer kana bulanmışken geri adım attım.

Sırtım duvara değene kadar geri adım attım. Bu korkunç manzarayı ben mi yaptım? Lanet olsun bunu ben yapmıştım. Bu korkunç düşünceler ile kendimden geçerken kapı açıldı ve içeri Justin girdi. Önce duvara yaslanmış şok içinde eserime bakan bana baktı. Sonrasında benim baktığım içler acısı tabloya baktı. Onun da yüzüne şok ifadesi yerleşirken midem bulandı.

"Anne!" diye bağırarak annesinin yanına gitti. "Anne! Anne aç gözlerini anne!" diyerek annesini uyandırmaya çalıştı. Tek kelime etmeden Justin'in çırpınışlarına baktım. Acı çekiyordu. Ben de acı çekmiştim. Ağlıyordu. Ben de ağlamıştım.

Nasılmış Justin acı çekmek?

"Anne aç lütfen gözlerini!" Annesinin yanında dururken kapıya döndü.
"Edward!" diye bağırdı.

Saniyeler içinde sarı saçlı siyah gözlüklü bir adam içeri girdi. Gördüğü görüntü ile şok olurken Justin'i dinledi.

"Şu kızı al eski yerine götür. Öldürmekten beter et." dedi. İçimde gram korku yoktu. Daha fazla acı çeksem de ağlayabilir miydim bilmiyordum. Kendimi çok değişik hissediyordum. Sanki hissizleşmiştim.

Edward olacak adam başını sallayıp bana doğru yaklaştı. Birşey demeden koluma uzanıp tuttu ve beni odadan çıkardı.

Yine başlıyoruz.

💫

Yine Veronica'sız bir sabaha uyandı Salver. Başını yasladığı koltuktan kalkıp cama gitti. Matthew duşa girmişti. Salver ise sanki bitkisel hayattaymış gibi hiç konuşmadan öylece düşüncelere dalmıştı. Babası olacak adam dün telgraf aracılığıyla haber aldığı gibi yola çıkmış neredeyse ışık hızında geliyordu. Oğlu ona gelmişti. Bunun sevinciyle saraya geliyordu.

Camdan dışarı bakarken ellerini cebine soktu. Parmaklarına dolanan lastik ile kaşlarını çatarak lastiği eline alıp baktı. Bu Veronica'nın lastiğiydi.

Bununla o beyaz saçlarını toplamıştı. Veronica'nın güzel saçları bu tokaya değmişti. Gözleri dolarken tokayı burnuna götürüp kokuyu içine çekti. Veronica'nın saçındaki koku tokasına sinmişti. Çok güzel kokuyordu. Kokuyu alınca kendini Veronica'nın yanında gibi hissetti. Acaba şuan ne yapıyordu?

Kendine sorduğu bu saçma soru ile sinirle duvara yumruk attı. O kız orada işkence çekerken o burada sefa içinde babasının gelmesini bekliyordu. Veronica'nın yerinde olmayı isterdi. Veronica yerine Salver dayak yemek isterdi. Yeterki Veronica'nın o gözyaşları akmasın, narin canı acımasındı.

Kapının çalması ile oraya döndü.

"Gir." diye seslendi. Kapının dışındaki kapıyı açıp içeri girdi. Bu Frank'tı.
"Efendim babanız sizi taht odasında bekliyor." dedi Frank. Salver'ın içini heyecan kapladı.

Hızla odadan çıkıp taht odasına gitti. İçinde heyecan vardı. Veronica'yı oradan kurtarmasına çok az kalmıştı. Yakında onu kurtarıp ona kavuşacaktı. Bunun heyecanı ile kapıyı açıp içeri girdi.

Beş tahtın en büyüğünde oturan babası Salver'ı görünce gülümsedi. İşte Veliahtı gelmişti. Salver onun için çok değerliydi. Çünkü yakın zamanda oğlunu krallığın başına geçirecekti. Artık yaşlanmıştı bu yüzden işleri ile ilgilenirken çok yoruluyordu. Ama ülkenin başına Salver geçerse o bu işlerle ilgilenecekti.

"Hemen orduyu topla. Elf krallığına gitmeliyiz." dedi Salver. Annesi Violet ağzını şok içinde açtı. "Elf krallığı mı?" Albert başını salladı. "Evet. Sevgili gelinimi alacağız." Salver herşeyi Frank'a anlatmış Frank ise Albert'a anlatmıştı.

Violet yine şok içinde oğluna döndü.

Salver meraklı bakışları ile babasına bakıyordu.
"Veronica'yı kurtarmak için hemen orduyu topla Albert. Orada daha fazla durmasını istemiyorum." Albert gülümsedi.
"Merak etme. Ordu şuan hazırlanıyor. Ancak harekete geçmek için şartım var."
"Nedir şartların?" diye sordu Salver. Albert'ın gülümsemesi büyüdü.

"Krallığın başına geçeceksin. Kral olman için yerine getirmen şartları biliyorsun değil mi?" Salver başını sallarken Violet'in kalbine inecekti. Elflere düşman bir ülkenin prensi bir elfle mi evlenecekti? Yıllardır oğlunu en iyi prenseslerle evlendirme hayali kurarken bir elfle mi evlendirecekti?

"Veronica ile evleneceğim ve bir çocuk dünyaya getireceğim." diye tamamladı Salver. Albert yavaşça başını sallayıp ayağa kalktı.
"Öyleyse orduyu harekete geçirelim."

<><><><><><><><><><><><><><><><>

Selamm yeni bölüm ile geldimmm 🙃

Bölüm nasıldı?

Gelecek bölüm tahminlerniz?

Sizi seviyorum iyiki varsınız iyi okumalar dilerim 💫


Continue Reading

You'll Also Like

1.9K 61 5
Ateş Kuşları; Barbaros ve Gülayşe hakkında bir birinden bağımsız tek bölüm/sahnelik karakalem kurgusu :)
4.6K 1.8K 25
Anne karnında başlayan acı dolu bir hayat. Gülperi'yi doğarken heyecanla kapıda bekleyen babası yerine, doğmasını istemeyen sinirli, asabi mahkumla...
263K 23.2K 43
Astsubay Kıdemli Başcavuş Tuğra Duman, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin seçkin bir birimi olan Pençe timinin yardımcı komutanıdır. Görev, sınır ötesindeki...
164K 7.1K 15
"MARDİN'DE AŞK" Birbirlerine olan aşklarını ifade etmek için konuşmaya gerek yok . Belki de sessizlik, kalplerinin birbirine daha da yakınlaşmasına...