Ormandaki Avcı 1: Vampir'in A...

By ladymelkw

200K 13.1K 4.5K

Kitap en baştan düzenleniyordur bu yüzden bölümlerde karışıklık olabilir. Bu yüzden düzenlenmeyen bölümlerin... More

Giriş | Doğan Çocuk
1. Bölüm | Veronica
2. Bölüm | Kan Kokusu
3. Bölüm | Güven Bana
0.5 -Beni Kurtaran Adam-
0.6-Yabancıya Veda-
0.7-Cehennem-
0.8-Geçmişin Kadını-
0.9-İlk-
1.0-Mektup-
1.1-Esir Gibi-
1.2-Cehennemin Dibini Görmek-
1.3-Aynı Yaşam Farklı Hayat-
1.4-Harita-
1.5-Yaşam-
1.6-Karahindiba-
1.7-Uçuşan Yapraklar-
1.8-Yara-
1.9-Sevgi Ve Gözyaşı-
2.0-Izdırap-
2.1-Oyun-
2.2-Acı-
2.3-Katil-
2.4-Kurtuluş-
2.5-Vampir Ve Elf-
2.6-Av-
2.7 -Beyaz-
2.8-Küçük Şövalye-
2.9-Kardan Adam-
3.0-Gökyüzü-
3.1-Şeker-
3.2-Dans Edelim Mi?-
3.3-Pasta Ve Yangın-
3.4-Tutsak Ve Tutku-
3.5-Ez Ve Geç-
3.6-Seninle Yanmak-
3.7-Bitti mi?-
3.8-Gece Ve Gündüz-
3.9-Ses-
4.0-Mutlu Yaşamak-
4.1-Şarkı Söyle-
4.2-Güneş Ve Karanlık-
4.3-İşkence-
4.5-Veliaht-
4.6-İmkansız-
4.7-Yeşil Gözler-
4.8-Vicdan-
4.9-Altıncık-
5.0-Biz-
5.1-Bana Ait-
5.2-Şefkat-
5.3-Deniz Kokan Menekşe-
5.4-Yanan Yıldızlar-
5.5-Şarap Ve Mum-
5.6-Arkadan Bıçaklayan-
5.7-Derin Tutku-
5.8-Bilinmeyen Kral'a Mektup-
5.9-Kalp Acısı-
6.0-Veronica Honaker-
Duyuru

4.4-Boşluk-

1.2K 133 51
By ladymelkw

Ormandaki Avcı'nın kırk dördüncü bölümüne hoşgeldiniz umarım beğenirsiniz bol bol yorumlarınızı bekliyorum şimdiden iyi okumalar dilerim 💫

Bazen, ben bu hayata neden geldim diye sorgularız kendimizi. Bir sebep bulmaya çalışırız. Ancak her ne kadar sebep bulsak da pek tatmin olmayız. Çünkü biz kendimize bu soruyu soracak kadar acı çekeriz. Herkes acı çekmez. Herkes güzel bir hayat da yaşamaz.

Ama herkes ikiye ayrılır. İyi bir hayat yaşayanlar, iyi bir hayat yaşamayanlar. Ben nasıl bir hayat yaşıyordum bilmiyordum. Tereddütte kalmamın tek sebebi ise Salver'dı. O beni o kadar çok mutlu ediyordu ki, kendimi dünyanın en değerli kızı olarak hissediyordum.

Eğer şuan yaşıyorsam tek sebebi Salver'dı. Elbette arkadaşlarım da vardı ama Salver bu hayatta gözünü kırpmadan benim için kendini feda edecek tek kişiydi. O benim için bir sevgiliden daha fazlasıydı. Ailemdi o benim. Annem yoktu. Büyükannem yoktu. Babam zaten ben doğmadan beni terk etmişti.

Justin de beni sevdiğini söylüyordu ancak ben buna inanmıyordum. Seven biri sevdiğine el kaldırmaz, elini sürmeye kıyamazdı. Ben aşkı Justin'den değil, Salver'dan öğrenmiştim.

Ve şimdi korkuyordum. Benim yüzümden Salver'a zarar gelmesinden korkuyordum.

"Uyanıyor mu?" diye sordu ince bir kız sesi.
"Sanırım." dedi başka bir kız.

Yavaşça gözlerimi açtığımda ise iki tane kızın bana doğru eğildiğini gördüm. Meraklı gözlerle onları incelerken olduğum yere baktım.

Buraya ilk geldiğimde kaldığım odadaydım.

Lanetler okumaya başlamışken koltukta oturup uyuklayan Justin'e baktım. Sanki yorgun olan oymuş gibi uyukluyordu.

"İyi misiniz? Bir ağrınız var mı?" diye sordu sarı saçlı kız. Başımı iki yana salladım.
"Bir ağrınız olursa lütfen bize haber verin." diyerek dışarı çıktılar. Olduğum yerde doğrulup etrafa baktım.

Duvarın köşesine asılmış gelinlik ile yutkundum. Hala benimle evlenmeyi mi düşünüyordu?

Onunla asla evlenmeyecektim.

Yan tarafıma baktığımda komodinin üzerinde daha önce Amber'ın çantasında gördüğüm malzemeleri gördüm. Ortalarındaki makas dikkatimi çekti.

Önce sivri ucu olan makasa baktım. Daha sonrasında uyuyan Justin'e baktım.

Aklıma yatan plan ile yüzüme gülümseme yattı.

Şimdi öldürürsem karışıklık çıkardı. Bu karışıklıkta kaçabilirdim. Saçma bir plan olabilirdi. Bunun sonucunda ölebilirdim de ama artık çarem yoktu. Justin'den kurtulmak istiyordum.n

Makası elime alıp ayağa kalktım. Ses çıkarmamaya çalışarak Justin'in olduğu yere doğru ilerledim. Bunu şimdi yapmalıydım. En uygun zaman şuandı.

Ona doğru ilerledim. Elimdeki makası sıkıca tuttum. Lanet olası yaratık ölmeyi hak ediyordu.

Makası kaldırıp tam da göğsüne saplayacaktım ki asla görmek istemeyeceğim gözlerini açtı. Gözlerini açması ile acele edip hızla ona doğru uzattım. Ancak bileğimi kavrayıp kendine doğru çekti.

Bir anda çekmesi ile yere düştüm. Bileğimi sıkıca tutarken ayağa kalktı.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun?" Kahkaha attı. "Aptal. Beni öldürebileceğini mi sanıyorsun?" diyerek bileğimi ters çevirdi. Çığlık atarak kolumu çekmeye çalıştım ancak yankılanan kırılma sesi ile kolumda daha önce hissetmediğim korkunç bir acı hissettim. Nefesim kesilmişti sanki.

Kolumu bıraktığında bileğimi tutarak ayağa kalktım. Bileğim mi kırılmıştı benim?

"Sana daha fazla zarar vermek istemiyordum ama kaşınıyorsun. Yarın düğünümüz var. Yürü git şu tuvalete yüzünü falan temizle." İğrenerek bana baktı. "Midemi bulandırıyorsun bu halinle."

Olduğum yerde kalbime sancı girerken hareket bile etmedim.

"Yürüsene!" diye bağırdı. Yine hareket etmedim. Onun dediklerini yapma zorunluluğum yoktu.

"Canının yanmasını istemiyorsan yürü şu tuvalete!" Diyerek beni itekledi. Ona arkamı dönüp tuvalete doğru yürümeye başladım. Arkama döndüğüm gibi gözümden yaşlar akmaya başladı.

Kapıyı açıp içeri girdim. Kapatınca kapıya yaslanıp dizlerimin üzerine çöktüm. Ne zaman bitecekti bu çile?

Uyuşmuş bileğime baktım. Hissetmiyordum bileğimi. Kırılmıştı. Şuan acımıyordu ama biraz zaman sonra çok acıyacaktı.

Burnumu çektiğimde dudaklarım sızladı. Gözlerim ağrıyordu. Sanki hala uyuyordum ve rüya görüyordum.

Ayağa kalkıp aynaya baktım. Ellerim dudaklarıma gitti. Alt dudağım komple yara içindeydi. Üst dudağımın sol köşesinde ise ufak bir yara vardı. Kanıyordu.

Elim yavaşca sağ gözümün altındaki morluğa gidince yutkundum. Bembeyaz kesilmiş yüzüme mor yakışmıyordu.

Kaşımın üstünde de ufak bir morluk vardı. Burun deliklerimin altında duran küçük küçük kan izleri burnumun kanadığını açıklıyordu.

Yüzümle daha fazla oyalanmak istemediğim için elbisemin kol kısmını sıyırıp omzuma baktım. Dikiş atılmıştı ve çok korkunç gözüküyordu.

Elbisemin eteklerini sıyırdığımda ise bacaklarımın iğrenç görüntüsü ile karşılaştım. İkisi de kırmızılaşmış, kabarcık kabarcık olmuştu. Küçük küçük çıkan kabarcıklar fazla iğrenç gözüküyordu.

Biraz daha sıyırdığımda karnımdaki sargının daha büyük olduğunu farkettim. Dikişleri patladığı için yara biraz daha büyümüştü.

Vücudumun korkunç gerçeği ile yüzleşmek kalbimi acıtmıştı. Bunları hak edecek ne yaptım diye sordum kendime. Ağlamaya başlayınca ses çıkarmamaya çalıştım. Şuan Salver'a muhtaçtım. Beni buradan kurtarabilecek tek kişi oydu. Zaten başka kimsem de yoktu.

Salver. Ondan başka kimsem yoktu benim. Hiç kimsem. Şuan ölsem Salver'dan başka kimse benim için ağlamazdı.

Peki şuan ölsem? Herşeyden kurtulur muydum? Tüm bu çileden, tüm bu ızdıraptan?

Kurtulurdum. Ancak vicdanım buna el vermiyordu. Geride yaralı bir Salver bırakacaktım. Buna gönlüm el vermiyordu.

Sen şuan ölürsen Salver birkaç gün ağlar ve zaman içinde unutur seni. Üstelik adam senin gibi bir beladan korur.

İçimdeki ses bile benden bu kadar kolay vazgeçmişti. Aslında doğruydu. Şuan ölmem Salver için daha iyi olacaktı. Şuan ölürsem Salver elbette üzülecekti ama kısa süre sonra unutacaktı. Üstelik beni korumak gibi bir derdi de kalmayacaktı. Can güvenliğini başkası için tehlikeye atmayacaktı. Bu ikimiz içinde iyi olurdu belki.

Etraftaki eşyaları incelerken lavabonun önündeki rafta küçük bir kutu buldum.

Hızla kutuyu açıp incelemeye başladım. Birkaç krem vardı. Onları çıkarınca ise küçük bir makas buldum. Bu küçük demir şeye baktım. İçimde bir yerlerde ağrı varken başımı iki yana sallayarak makası yere attım. Ben bunu yapmamalıydım. Kendi canıma kıyacak kadar delirmemiştim!

Buradan çıktığımda yine Justin ile karşılaşacak ve yine cehennemi yaşayacaktım. Yine ve yine.

Buradan çıkamazsam eğer Justin'in yüzünü asla görmeyecektim bir daha.

Eğilip makası aldım. Sivri ucu parlayıp bana göz kırparken ellerim titredi.

Makası ikiye ayırıp bıçak kadar keskin gözüken yerlerine baktım.

Yapabilir misin?

Yapabilir miydim?

Makasın keskin tarafını bileğime doğru uzattım ve gözlerimi kapattım.

💫

"Ne demek orduyu toplayamazsınız! Sana ne dediysem yapmak zorundasın Frank!" diye bağırdı Salver. Frank derin nefes aldı. "Üzgünüm efendim ama Kral Albert'dan bir emir gelmeden orduyu hareket dahi ettiremem."

Salver sinirle ellerini saçlarına geçirdi.

"Karşınızdaki Kral Albert'ın oğlu. O bir prens." dedi Matthew sesini mümkün olduğunca değiştirerek. "Prenslerin sözü ne zaman dinlenmez oldu?" Frank dudaklarını ısırdı. "Üzgünüm. Çok üzgünüm ama yapamam."

Salver daha fazla dayanamayıp Frank'ın yakasını tuttu. "O orduyu toplayacaksın." dedi tane tane. Frank başını iki yana salladı. "Beni öldürseniz de kralın emrinden çıkamam." Salver adamın yakasını bıraktı. Sakin kalmaya çalıştı.

"Albert nerede?" Frank bu soru üzerine hemen cevap verdi.
"Kuzeydeki Peri Ülkesine bir davete gitti." Salver ellerini arkasında birleştirdi.
"Söyle ona yarına kadar gelsin." Frank Salver'ın imkansız fikri ile başını iki yana salladı. "Gelemez efendim. Oradan buraya gelinmesi en az iki gün sürer. Üstelik orada çok önemli işleri var."
"İşleri beni ilgilendirmiyor. Ona benim geldiğimi söyle. Acil olarak onu istediğimi söyle." Frank başını salladı.
"Peki efendim."

Salver kısa bir süre Frank'a baktı ve odadan çıktı.

Matthew ile birlikte yukarı çıkarlarken karşılarına Kraliçe Violet çıktı. Salver oflamak üzereydi ki Violet yüzündeki şaşkınlık ile Salver'ı gördü. Biraz duraklasa da hızla Salver'ın boynuna atladı.

"Seni çok özledim. Oğlum benim." dedi küçükken karanlığa mahkum ettiği çocuğuna. Salver tepkisiz bir şekilde gözlerini kapattı. Şuan onun bedenine sarılan Veronica olabilirdi. O zaman kokusunu içine çekerdi. Pamuk gibi gözüken saçlarını okşar yemyeşil gözlerine bakarak iç çekerdi. Bembeyaz vücudu parlarken onu herkesten saklamak isterdi. Pembeleşmiş dudakları için yüreği alev alev yanarken elini nabzına koyup yaşadığını kontrol ederdi. Ama şimdi Veronica yoktu. Yerine, hayatını karanlıkta bırakan ailesi vardı.

Violet oğlunun gösterdiği sevgi gösterisine daha fazla dayanamayıp geri çekildi. Elini Salver'ın yüzüne doğru uzatınca bir adım geriledi Salver.
"Seni çok özlemişim Salver." Matthew gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Annesi olacak kadından o da nefret ediyordu. Ve Salver'ın maruz kaldığı bu davranışa sebepsiz yere gülesi gelmişti.

"Bak kız kardeşin Della." diyerek kız kardeşi Della'yı gösterdi. Della iğrenen bakışları ile abisine baktı.

Yanındaki esmer kızı gösterdi. "Bu da Fiona. Sarayımızın en genç mimari." Salver Violet'in gösterdiği kıza göz ucuyla bile bakmadan konuştu.

"Bittiyse gidiyorum ben." Violet oğlunun bu hallerine alışıktı. Salver ve Matthew yanlarından geçtiklerinde Fiona Salver'ın arkasından bakakaldı. Daha önce bu sarayda bu kadar yakışıklı bir adam görmemişti. Violet'e döndü.

"Oğlunuz mu?" diye sordu gülümseyerek. Violet de gülümsedi. "Evet. Uzun zamandır yolculuktaydı." diye yalan söyledi. Fiona ülkede dolanan dedikodular ile ilgilenmediği için Salver'ın ülkeyi terk ettiğini bilmiyordu. Bu yüzden bu yalana kanmıştı.

"Fazla sıcakladım." dedi Matthew Salver'ın odasına girerken. "Kapşonunu çıkar istersen." diye mırıldandı Salver siyah koltuğa otururken.

"Balkona çıkacağım." diyerek Salver'ın odasında bulunan küçük balkona gitti. Yalnız kalan Salver arkasına yaslanıp başını koltuğa yasladı. Gözlerini kapatırken sekiz yıldır akmayan gözyaşları ilk defa aktı. Gözyaşların tek sebebi Veronica'ydı. Acaba şuan ne yapıyordu? Kesin ağlıyordu. O Justin denen it kesin birşey yapmıştı Veronica'ya.

Veronica hep narindi. Her an kırılabilecek bir cam gibiydi. Zayıf vücudu hep soluk duruyordu. Yaşadıkları ile gittikçe çöküyordu. Acı çekmeyi hak etmeyen sayılı kişilerden biri Veronica'ydı.

Veronica'ya birşey olursa o zaman Salver çöküşü yaşardı. Yıllar sonra ilk defa biri onu bu kadar mutlu ederken bir anda o giderse ne olurdu? Kıyameti yaşardı Salver.

Veronica. Veronica. Veronica. Defalarca bu isim kulaklarında yankılanırken kalbinin sıkıştığını hissetti.

Veronica'yı özlemişti. Veronica'nın saçlarını, gözlerini, kokusunu, dudaklarını, sesini hatta sessizliğini. Mağarada Veronica uyurken çok izlemişti Salver Veronica'yı. Uykusuz kalmak için en güzel sebepti Veronica. Şimdi ise yoktu. 

Koca bir boşluktu.

Ama yakında Veronica tekrar yanında olacaktı. Buna inanıyordu. Veronica'ya kavuşacaktı.

<><><><><><><><><><><><><><><><>

Selamm yeni bölüm ile geldimmm

Biraz sıkıcı bir bölüm müydü? Yani pek beğenemedim.

Gelecek bölüm tahminlerniz?

Sizi seviyorum iyiki varsınız iyi okumalar dilerim 💫

Continue Reading

You'll Also Like

166K 7.2K 15
"MARDİN'DE AŞK" Birbirlerine olan aşklarını ifade etmek için konuşmaya gerek yok . Belki de sessizlik, kalplerinin birbirine daha da yakınlaşmasına...
1.7K 204 14
"Bende inancımı kaybettim. Diyor ya şarkıda, bizden olsun isterdim, diye. Ben o şarkının, bizden olmadı, kısmıyım Rüzgar." #imkansız 115 (16.1.2024) ...
1.7K 89 21
Bu kitap tamamen öneri diziler ve filmlerden oluşmaktadır. İçinde ne ararsanız bulunmaktadır. Kdrama Cdrama Türk dramaları Filmler Animasyonlar...
23.6M 1.4M 78
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bi...