Holy Spirit

By Greyanswer

445K 45.3K 17.4K

Okulun en güçlü alfası Kim Taehyung'un kurdu okula gelen yüzyılın deltasıyla birlikte tuhaf davranmaya başlam... More

1-Delta Jeon
2-Kurban omega
3-kader planları bozar
4-Kur yaptığının farkında bile değildi
5-Hoşuma Gitti
6-İptal olan planlar
7-Rota yeniden oluşturuluyor
8-Huzursuz kurt
9-Özel Bağ
10-Yeni arkadaşlıklar
11-Vita mı?
12-Kim bu lavuk?
13-Sinirlerine hakim olamayan alfa
14-Kontrolsüzlük
15-Bogum ve Doyeon
16-Dişime göre biri
17-Ne zaman söylemeyi planlıyordun?
18-Ya Hep Ya Hiç
19-Çok derin bakışları vardı Jeon Jungkook'un
20-Kremi sürmende yardımcı olabilirim, istersen...
21-Benim için...
22-Sussun kalp atışların, konuşmasınlar.
23-Sana yenildiğini söylemiştim
24-Yaş 20, sana güveniyorum Jungkook
25- Yeşil.
26-Yol Kaderimiz Oklar Seçimimiz
27-Gözlerde saklanan korku ve dehşet
28-Akrebin yelkovana olan muhtaçlığı
29-Saklanan Gerçekler Aslında Yanılgılar
30-Gözlerinin önüne getirdiği suret Vita'ya aitti
31-Yüzleşilen geçmişin intikamı ve getirdiği enkaz
32-Holy Spirit, Kairos.
34-Bir bakmışsınız, ölüsünüz.
35- Arkadaşımın içindeki canavar
36-Çıkmaz sokaklarımın yıkılmaz duvarları
37-Ben tuzağın kurbanı sense hatalarının bedeli
38-Enkazımın yüzünde maske
39-Onu öldürmek istedim ama o beni öldürdü
40-Yıldız Tozları ve Dolan Boşluk
41-Hilenin getirileri: Tüm Performansın Çeyreği
42-Kalp atışlarının sesini dinlemek (pt.1)
43-Kalp atışlarının sesini dinlemek (pt.2)
44-Ruhların tamamen bağlanması ve özel sürpriz
45- Unutulan iddia ve kendi ayağına sıkmak
-Final-

33-Beni iki defa gafil avladın, sıra bende.

10.9K 1.1K 345
By Greyanswer

Bu bölüm Taehyung'un gücüne şahit olacaksınız.

Neden oylar bu kadar düştü..?
[Hayalet okuyucu olmayın, üzerinize babaanneyi salarım valla! (şaka dksşlxhslcöc) belki de şaka değildir...☠️]

İyi okumalar, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın ✨

*•*•*

33.Bölüm:Beni iki defa gafil avladın, sıra bende.

-1.Kısım-

Geçmişin bizde bıraktığı yaraları, birlikte saralım. Sarılalım, iyileşelim.

(Jungkook)

Jungkook dur!

Uyuyakaldığım koltuktan kan ter içinde kalkarken kulaklarımın uğuldadığını, nefeslerimin sıklaştığını ve kalp atış hızımın arttığını hissediyor uzun zamandır uğramayan kabusumun etkisiyle boğuluyordum.

Göğsüm hızla kalkıp inerken zorlukta yutkundum. Ellerim titiyordu.

Nefes nefese doğrulduğum koltukta gördüklerimin etkisiyle boğazım düğümlenirken titreyen dudaklarımı ısırdım sertçe.

Yaptığım hata peşimi bırakmıyordu.

O günün hatıraları yakama yapışmış boş bulunduğum her anda kendini hatırlatıyor yüzümün kızarmasına sebep oluyordu.

Kurtulamıyordum geçmişimden ve bende bıraktığı hasarlardan.

Jungkook! Jungkook ne yaptın sen?!

O günün sesleri kafamdan çıkmıyordu.

Bazen katlanılmaz derecede acı veriyordu bu durum.

Taehyung'la kalmaya başladıktan sonra belli oranda azalan kabuslarım, yeniden kendini göstermeye başlamıştı.

Kurtulacaksın, söz veriyorum iyi olacaksın.

Namjoon'un hatıralarımdaki sesi korku doluydu.

Yutkundum. Etkisinden çıkamıyordum. O anları tekrar yaşamış gibiydim şimdi.

Biraz uzaktan gelen "Jungkook?" sesiyle birlikte başımı sol tarafıma çevirdiğimde bana endişe içinde bakan Taehyung "İyi misin?" diye sormuştu.

Yüzümdeki dağılmış ifadeyle başımı iki yana sallarken sehpanın üzerinde gördüğüm sigaraya doğru uzanmıştım.

Sigaranın zehrine sığındığım ilk an değildi bu.

Sigarayı elime aldığımda yakacak gücümün bile olmadığını hissederken aynı zamanda "Kabus gördüm." diye cevaplamıştım Taehyung'u.

Kızgınlığı bitmiş gibiydi.

Feromonları hafif ve rahatlatan türde etrafa yayılmış ve endişesini de açık etmişti. Onun endişesini bile hak etmiyordum belki de.

Yanıma kadar geldiğini hissettiğim Taehyung, başucuma çöktüğünde elimdeki sigarayı almış ve "Özel değilse anlatmak ister misin?" diye sormuştu yatıştıran fakat endişeli bir sesle.

Anlatacak ne gücüm ne de yüzüm vardı. Zaten nasıl anlatacaktım ki?

Taehyung anlattıklarımdan sonra benden korkar mıydı? Sorusu beynimi kemiriyordu. Bu ihtimalin gerçekleştiği durumda nefes almamı sağlayan tek varlığı da kaybetmiş olacaktım.

Ona anlatabilir miydim ki? Beni anlar mıydı? Haklı olmasam da hak verir miydi?

Sanırım vermezdi. Taehyung her zaman doğru olanın yanında olmaya meyilliydi.

Ve ben hatalı olandım.

Onun gözlerinde bana karşı en ufak korku ve suçlayıcı parıltı yakalarsam bununla baş edemezdim. Bunu yapamazdım.

Dayanamazdım.

Derin bir nefes alırken yutkunmuş ve bedenimi geriye doğru bırakarak koltuğun koluna doğru yaslamıştım başımı.

Jimin beni affetmişti. Namjoon da aynı şekilde sorun olmadığını ve bir hata yaptığımı söylüyordu.

Ama ben de hatalı olduğumun farkındaydım. O gün benimle arkadaşlarım arasındaki bağları zedelemişti. Bunu bana hissettirmek istemeseler bile ben bir noktada anlayabiliyordum. Delta ortaya çıktığında Jimin'in gözlerini görmüştüm.

Kurdum... Onun bana olan nefreti geçmiyordu.

Belki de nefret demek doğru bir tabir olmazdı. Bilemiyordum. Hayal kırıklığı? Bence daha doğru bir tabirdi.

Dalgınlıkla tavanda olan gözlerim çakmak sesiyle birlikte Taehyung'a döndüğünde benden aldığı sigarayı yaktığını ve dudaklarına götürerek derin bir nefes aldığını görebilmiştim. Dumanı geri verdiğinde bakışları da beni bulmuştu.

Bir de Taehyung vardı. Her ne kadar başta ona temkinli yaklaşsam da, buna geçmişimdeki ihanetler ve Taehyung'un tuhaf davranışları neden olmuştu, bir tarafımın ona çekildiğini geç de olsa fark edebilmiştim.

Delta o gün, Taehyung'un koliler konusunda bana yardım ettiği gün, Taehyung'a nazik olmamı söylediğinde bir şeyleri sezmiştim aslında. Delta şimdiye kadar kimseye nazik olmamı söylememişti. O daha çok kimse yanıma yaklaşmasın kafasında bir kurttu. Bu nedenle Vita'nın o olabileceği gelmişti aklıma fakat bu tezim Jimin'in evinde kurdunu kontrol ettiğimde çürümüştü benim için.

Fakat nereden bilebilirdim ki Vita'nın kendini bu kadar iyi gizleyebileceğini.

Ben bir cevap vermediğimde hafiften gülümseyip "Ben sana geçmişimi anlattığımda sen beni nasıl dinlediysen ben de seni aynı şekilde dinlerim, biliyorsun değil mi Jungkook?" demişti.

Hissetmişti sanki. Bir şeylerin beni boğduğunu hissetmişti belki de. İşte bu yüzden Taehyung'u kaybetmek istemiyordum.

Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde Taehyung da çömeldiği yerden kalkmış ve koltukta uzanan benim üzerime doğru bırakmıştı bedenini.

Elim anında belini buldu. Diğeriyse koltuktan sarkıyordu.

Elindeki sigaradan bir nefes daha alan Taehyung bakışlarını benden çekmeden dumanı dudaklarıma doğru üflediğinde dudaklarımı arayarak verdiği zehri kabul ettim.

Bu hareketi o kadar zarif yapmıştı ki... zerafeti diz çökertirdi şeytana.

Duman etkisiyle daha çok yaşaran gözlerimle birlikte "Biliyorum." diye mırıldandım.

Biliyorum Taehyung, dinlersin. Belki hiç yargılamazsın da ama yargılayacak olman korkusu bile her şeyden kaçmak istememe sebep oluyor. Bunu durduramıyorum.

Bu sefer de elindeki sigarayı dudaklarıma yönelttiğinde "Hazır olduğun herhangi bir anda seni dinlemek için burada olacağım." diye fısıldadı.

Burada olacağını biliyordum. Bu konuda ona güvenim tamdı.

Taehyung'un sigarayı tuttuğu kolunun bileğindeki çiçekleri tam o an parlamaya başlamıştı. Benim boynumun da parladığına emindim.

Dumanını çektiğim sigarayı dudaklarımdan uzaklaştıran Taehyung, bakışlarını boynuma sabitlediğinde oradaki parıltılar bir anda arttı.

Dumanı yavaşça saldım dudaklarımın arasından.

Yutkunarak tepkilerimi izliyordu o an. Muazzam biriydi Taehyung... Her anında harika görünmeyi başaran biri...

Eşim.

Eşim.

Eliyle çiçeklerimin olduğu bölgeye dokunduğunda gözlerimin griye döndüğünü de hissedebilmiştim. Taehyung'un gözleri de aynı saniyelerde yeşile bürünmüştü.

Çiçeklerimi yavaşça severken "Çok güzel..." diye mırıldandı.

Gözlerim kapandı. Dayanamıyordum. O kadar güzeldi ki dayanamıyordum. Sorguluyordum gerçekliğini.

Koltuktan sarkan kolumu kaldırıp elimle yüzünü kavradığımda aralamıştım göz kapaklarımı. Dudaklarımı yalarken "Mahvediyorsun beni..." diye mırıldanmış ve bir kıkırtı kazanmıştım üstümdeki bedenden.

Mahvediyordu beni...

Mahvoluyordum ama tanrı şahitti ya... hiç şikayetçi değildim bu durumdan.

Ne zaman söndürdüğünü bilmediğim sigarayı uzanıp sehpaya bıraktığında yerinden biraz doğrulmuş ve yüzüme doğru yaklaşmıştı haylaz bakışlarıyla birlikte. "Daha da mahvol istiyorum."

Bu kendinden emin tavrı ise çıldırtıyordu beni.

"Beni de kendinle birlikte mahvet istiyorum Jungkook."

Sen istersen her şeyi yaparım, Taehyung. Bu yüzden istediğin şeylere dikkat et.

Karşımdaki kişinin tamamen bilinçli olduğunu fark ettiğimde gözlerim karardı. Benimle konuşurken kelimelerine dikkat etmeliydi. Yoksa bu ev çığlıklarıyla inlerdi.

Boğazımın yandığını, vücudumun da ısındığını hissederken yutkunmuş ve "Sana çok aşığım." demiştim.

Gülümsedi. Öyle güzel gülümsedi ki tekrardan yaşamaya başladım.

Elimle yanağını okşadığımda gözleri yavaşça kapandı. Çiçeklerimiz parlıyordu, ben yanıyordum ve Taehyung çok güzeldi.

Başımı koltuğun kolundan yavaşça kaldırdığımda Taehyung da yüzüme doğru eğilmişti. Nefeslerini dudaklarımda hissediyordum şimdi. Anın etkisiyle benim de gözlerim kapandığında Taehyung "Ben de sana çok aşığım, Jungkook." diye mırıldanmış ve bana fırsat tanımadan yüzümü kendine doğru çekerek dudaklarımızı birleştirmişti.

Omurgamdan aşağı inen ürperti tüm vücuduma yayıldı o an. Dudaklarımdaki baskı başımı döndürürken hakimiyeti elime almış ve dudaklarını aralamasını sağlayarak alt dudağını kavramıştım.

Naif başlayan öpücük bir anda Taehyung'un hakimiyeti eline almasıyla daha hırçın bir hal alırken boğukça inledi üstümdeki beden. Kızgınlığının az da olsa devam ettiğini de fark edebilmiştim böylelikle fakat Taehyung'un bilinci tamamen yerindeydi.

Onun inlemesiyle dilimi dudaklarının arasından geçirip dilini yakalamış ve dilimi diline dolamıştım.

Bayılacaktım.

Taehyung benim ölümüm olacaktı. En güzel ölümüm. Mutlak sevgisiyle ve ateşiyle yaktığı bedenimin mezarı, onun kalbinin merkezinde olacaktı.

Nefes alma ihtiyacıyla dudaklarımdan ayrıldığında gözlerimi aralamış ve bakışlarını yakalamıştım.

Yanakları kızarmış, gözleri çakmak çakmak yanıyor ve dudakları az önceki öpüşmeden dolayı kıpkırmızı...

Karşımdaki manzara karşısında dudaklarımı yaladığımda aşktan yanan bakışlarımla birlikte "Dudaklarının tadı sevgilim, şüphesiz ki tattığım hiçbir şey beni bu kadar bağımlı hale getiremezdi." diye mırıldanmış ve Taehyung'un yüzünü utançla boynuma gömmesine sebep olmuştum.

Bu hali benim de sevinçle dolmama sebep olduğunda gerçekten de Taehyung'la birlikte huzuru bulduğuma emin olmuştum.

Ve o gece, o koltukta birbirimize sarılarak uyuyakalmıştık. Taehyung'un gelmesiyle birlikte kabuslarım da beni terk etmişti.

*•*•*

-2.Kısım-

İçinden konuştuğu kadardı insan, dışına yansıttıklarıysa oluşturduğu kalkan...

Şimdilik yorumsuz:
Yapabilirsin Eunwoo|
Yüz yüze gelemeyecek kadar suçlu hissediyorsun madem Bogum'un da dediği gibi mesaj atmalısın!|
Özğr dilemek zorundasın|
Of...|
Neden bu kadar acizim ki|
Taehyung?

Kurtarıcı galiba:
Eunwoo?

Şimdilik yorumsuz:
Ben

Şimdilik yorumsuz yazıyor...

Şimdilik yorumsuz çevrimiçi

Kurtarıcı galiba:
Doyeon konusu için mi yazmıştın?

Şimdilik yorumsuz:
Evet...
Sanırım sana bir şeyleri açıklamalıyım

Kurtarıcı galiba:
Görüldü
Yazdığın iyi oldu
Sen yazmasan ben yazıp
yanıma çağıracaktım seni
Nasılsın?
O gün çok kötü görünüyordun
Bir de üstüne bıçak dayadılar boynuna
Etkilenmiş olmalısın

Şimdilik yorumsuz:
Görüldü
Bana kızmadın mı?
Hesap sormayacak mısın?

Kurtarıcı galiba:
Hayır?
Yani aslında hesap sormalıyım
Ama o günkü bakışlarını gördüm Eunwoo
Şimdiye kadar bu kadar canı yanan birini tehdit etmek, bir şeyleri ondan kolayca öğrenmek
Doyeon gibi güçlü bir alfa için basit bir şey

Eminim ki istemeyerek bir şeyleri
ağzından kaçırdın
ama yine de senden de dinlemek istiyorum olayı
Birkaç güne, belki de yarın Doyeon'un yanına gideceğim
senin hakkında yalan yanlış şeyler söylerse ona inanmamak için önce seni dinlemek istiyorum

Şimdilik yorumsuz:
Taehyung...
Ben teşekkür ederim

Kurtarıcı galiba:
Teşekkür etme Eunwoo
Karşımdaki kişi...
Beni öldürmek isteyen kişi kuzenim benim?
Şu durumda her şeyi herkesten dinlemek zordundayım

Üstelik önce seni dinlemem doğru olan şey zaten
bu yüzden teşekkür etme

Şimdi anlatacak mısın?

Şimdilik yorumsuz:
Nereden başlamalıyım bilmiyorum aslında...

Kurtarıcı galiba:
Doyeon gözlerimi gördüğünü söylemişti
Oradan başlayabiliriz sanırım?

Ve gerilme bu kadar dwöğyaüşe
Seni öldürmeyeceğim

Şimdilik yorumsuz:
Gözlerin...
Aslında tamamen şans eseri gerçekleşen bir olaydı

Hatırlar mısın bilmiyorum ama bir ara bahçedeyken Jungkook'a kitlenmiş üstünde sanırım baskınlık? kurmaya çalışırken görmüştüm seni
Duvarın arkasına gizlemiş Jungkook'a kitlenmiştin resmen

O zaman gözlerinin rengi değişmişti
Mordu göz rengin

Kurtarıcı galiba:
Görüldü

Şimdilik yorumsuz:
Ben çok korkmuştum
Aslında alfa olduğunu biliyordum ve gözlerin bir anda mor olunca kendini gizlediğini düşünmüştüm
Çok güçlü birisin sen...
bu bilgiyi öğrendim diye beni ortadan kaldırmak istersin diye düşünmüştüm

O gün çarpıştığımızda senden o kadar korkmamın sebebi buydu aslında

Her şeyi öğrendiğimi anladın sandım

Kurtarıcı galiba:
Okul bahçesinde gözlerimi gördüğünü söyledin
Senden başka kimse görmedi mi?

Şimdilik yorumsuz:
Onu bilmiyorum ki
Sana ve gözlerine o kadar dalmıştım ki çevremdeki her şey görünmez olmuştu

Kurtarıcı galiba:
Anladım

Biri gördüyse bile cesaret edip yayamamış olmalı
Dedikodusu hiç çıkmadı çünkü
Çıkmış olsaydı mutlaka Jin ve hobiden duyardım

Şimdilik yorumsuz:
Zaten feromonlarını kimse hissetmiş gibi değildi
Sanırım sadece deltaya doğrultmuştun

Kurtarıcı galiba:
Off...|
Tanrım...|
Evet herneyse
Peki Doyeon bunu nasıl öğrendi?

Şimdilik yorumsuz:
Benim salaklığım yüzünden öğrendi...

Köşke gittiğimiz günden bir önceki gün
Okulun arkasında kedileri seviyordum
Genelde oraya kimse gelmez
Bu yüzden de zamanımı hep orada geçirirm
Oradaki kediler de sırdaşımdı bir yandan

Kurtarıcı galiba:
Görüldü

Şimdilik yorumsuz:
İşte o gün de kedilerle konuşuyordum
Senin bana arkadaşlık yaptığını anlatıyordum
Sonra heyecanla aslında vita olduğunu ve gözlerin morken çok güzel göründüğünü söyledim
Doyeon da oradaymış...

Taehyung gerçekten görmedim
Görsem asla söylemezdim ki

Kurtarıcı galiba:
Biliyorun Eunwoo
Sorun yok

Sonra ne oldu?

Şimdilik yorumsuz:
Beni kıstırdı
Neyden bahsettiğimi sordu
Sonra eğer söylemezsem beni öldüreceğini söyledi

Ben...
Çok korktum

Kurtarıcı galiba:
Sonra ne yaptı sana?

Şimdilik yorumsuz:
Alıp götürdü beni
Planım için gereklisin deyip durdu
Öyle işte...

Sonra köşke falan geldik
Bogum beni görünce Doyeon'a çok kızdı
Ama Doyeon Bogum'a aşık mı oldun ne bu korumacılık oyunu falan deyince Bogum da sustu

Gerçekten aşık mı acaba diye çok heyecanlanmıştım...|
Sustuğunda çok üzülmüştüm|
Ama birkaç gün önce yanıma gelip özür dileyince neden sustuğunu anladım|
Bir şansımız olmaz mıydı acaba |
Cinsiyetsizim gerçi ben|
Bogum gibi biri benim gibi birini sevmez ki|

Kurtarıcı galiba:
Teşekkür ederim Eunwoo
Dürüst cevaplar verdiğin için

Şimdilik yorumsuz:
Hayır taehyung
Asıl ben özür dilerim
Belki de benim yüzümden ölecektin

Kurtarıcı galiba:
Ama ölmedim?
Elbette hafif de olsa sen de suçlusun
Ama önemli olan hatalardan ders çıkarmak olmalı

Sorun yok yani
Sana kızmıyorum

Hayat sana yeterince darbe vurmuş zaten|
Sana karşı bencil olamıyorum eunwoo|
Böyle bir hayatı hak etmediğinin farkındayım çünkü|
Belki de artık senin de güçlenme zamanın gelmiştir|
Yoongi hyung bu göreve kesinlikle bayılacak|

Şimdilik yorumsuz:
Gerçekten harika birisin Taehyung...

Kurtarıcı galiba:
Görüldü
YA OF|
BANA ANİDEN ŞÖYLE ŞEYLER SÖYLEMEYİN YA|

Teşekkür ederim
Sen de çok tatlı birisin Eunwoo

Lütfen artık kimsenin sana bulaşmasına izin verme olur mu?

Şimdilik yorumsuz:
Olur...
Teşekkürler

Kurtarıcı galiba:
Okulda görüşürüz o zaman?

Şimdilik yorumsuz:
Görüşür müyüz gerçekten?

Kurtarıcı galiba:
Görüşürüz tabii

Şimdilik yorumsuz:
Görüşelim o zaman🥺

Kurtarıcı galiba "Melek galiba" olarak değiştirildi

Şimdilik yorumsuz "Masum biri" olarak değiştirildi

*•*•*

-3.Kısım-

Kaçtığım geçmişin gölgesinde sevgisiz bir kız çocuğu yaşıyordu. Ben onu tanımıyordum.

Korkuyla birlikte gelen travmalar, beyinde kalıcı hasara sebep olur muydu? Psikolojinin çok fazla dala ayrıldığını biliyordum elbette fakat bu konu ince çizgi bir konuydu.

Travmalarımla yüzleşmek, onları yenmek ve yoluma devam etmek... Mümkün müydü?

Olmalıydı.

Gizli bölge denilen bir alanda Jungkook'un elimi sıkıca tuttuğu elinden destek alırken beni öldürmeye çalışan kişinin bulunduğu odanın kapısının önündeydim şimdi.

O ise bir aciz gibi içeriye birinin girmesini bekliyordu. Bileğindeki kelepçelerle...

Düşündüm. Yargısız infaz yapmak istemediğimi ve özgürlüğünü elinden aldığınız kız çocuğu kelimelerini düşündüm.

İçimdeki acımasız taraf Doyeon'un ölmesini istiyordu. En az onun kadar acımasız olmak ve onu öldürmek istiyordu. Ne olursa olsun geçmişinin intikamını al diyordu.

Peki asıl benliğim ne istiyordu?

Yanımdaki Jungkook "Taehyung..." diye seslendiğinde karşımdaki kapıdan bakışlarımı çekip katı bir yüz ifadesiyle ona çevirdim. Yüzünde anlayışlı bir gülümseme oluşurken "Elimi sıkıyorsun." demişti.

Bakışlarımı birleştirdiğimiz ellerimize çevirdim ve o an dudaklarımın aralanmasına mani olamadım. Elini o kadar sıkmıştım ki resmen az kalsın parmaklarını kırıyordum. Hızla elimi gevşettiğimde "Üzgünüm Jungkook, hiç fark etmemişim." diye mırıldandım korkuyla.

Tekrar yüzüne baktığımda "Önemli değil Taehyung ama bu kadar gerilme." demişti. Bana doğru dönüp bedenimi de kendisine çevirdiğinde "Yanında ben de olacağım, yalnız yüzleşmeyeceksin onunla." diye devam etmişti.

Evet, onu öldür dersen öldürürüm.

Derin bir nefes alırken yutkunmuş ve "Onunla yüzleşmekten korkmuyorum Jungkook." diye mırıldanmıştım. "Aksine onunla yüzleşip sonra da nefesini kesesim var."

Boğazımda düğüm hissettim. Jungkook da bir şeylerin beni boğduğunu anladığında beni kendisine doğru çekerek göğsüne yasladı. "Unutamıyorum Jungkook."

Gözlerim hafiften dolduğunda boğazıma dikenler batıyordu. "O geceyi geçtim hadi. Masum bir canı sırf bana yardım etmek istediği için öldürmelerini sindiremiyorum."

Yutkundum acı çekerken. "O adamın çocukları vardı Jungkook. Karısı vardı. Hatırlıyorum." Bir damla yaş düştü o sıra Jungkook'un göğsüne. "Nasıl yapabilirler bunu? Babaannem nasıl bir canavardı benim?"

Sırtımı boydan boya okşayan Jungkook "Şşt," diye bir çıkarmış ve "Ne olursa olsun bunlar senin suçun değildi. Kendini harap etme. Yapabileceğin hiçbir şey yoktu senin." demişti.

Biliyordum. Yapabileceğim hiçbir şey yoktu çünkü olayların yaşandığı zaman ben de yaşam mücadelesi veriyordum.

Jungkook'tan yavaşça ayrılırken burnumu çekmiş ve gözyaşımın izlerini temizlemiştim. Jungkook pür dikkat beni izlemişti o dakikalar.

Sonunda biraz daha toparlandığımda "Bugün, bu kapıdan en güçlü halimle çıkacağım." diye mırıldandım.

Gözümü karartmıştım. Doyeon'la son kez yüzleşmek için kapıya doğru ilerlediğimde Jungkook da arkamdan geliyordu.

Beni iki defa gafil avladın Kim Doyeon, sıra bende.

Yüzüm şimdiye kadarki en acımasız ifadeye bürünürken elimi kapı kulpuna götürerek kapıyı açmış ve içeriye doğru adımlamıştım.

Şimdi tam karşımdasın. Bir masaya kelepçelenmiş bileklerinle sandalyede oturuyorsun.

Benim içeriye girmemle birlikte Doyeon kafasını kaldırdığında yüzündeki yaralarla bakıştım. Bunlar o gece olmamıştı? Hiç yoktan ben bayılana kadar... kaşlarım çatılırken odanın bir köşesine yaslanmış ve kollarını da göğsünde birleştirmiş olan Jungkook'a döndüğümde kaşlarını kaldırarak şaşkın ifademe bakmış ve "Lisa'dan azıcık hırpalamasını istemiştim." demişti.

Kaşlarımın daha çok çatıldığını fark eden Jungkook ellerini teslim oluyormuş gibi kaldırarak hayret dolu bir sesle "Ama Taehyung, ben dövmedim ki!" diye isyan etmişti.

Gözlerimi devirirken "Bir de senin için kaldırdım onu diyordun, Jungkook." demiş ve ondan "Senin bir kadına ne olursa el kaldırmayacağını bildiğimden o işi önden halledelim dedim, fena mı yaptım Taehyung?" cevabını almıştım.

Önümden gelen "Ben de buradayım yalnız?" sesiyle birlikte Doyeon'a döndüğümde bakışlarım oldukça ifadesizdi.

Lisa kimdi bilmiyorum ama kızı fena dövmüştü.

Ona hiçbir cevap vermeyerek adımlamış ve tam karşısındaki sandalyeye oturmuştum.

Onun bileklerinde kelepçeler vardı. Ben ise oldukça özgürdüm. Özgürlüğünü elinden aldığınız kız çocuğu... özgürlüğünü...

Ne konuşmam gerektiğini bilmiyordum açıkçası. Onunla konuşmak, geçmişte neler yaşadığını öğrenmek istediğim için buradaydım şu an fakat ne soracağımı bilmiyordum. Tıkanmış gibiydim.

Derin bir nefes alırken "Kelepçelerin çıkarılmasını istiyorum Jungkook." demiştim. Görmesem de kaşlarını çattığını hissettiğim Jungkook "Neden?" diye sorduğunda "Öyle istiyorum." demiştim Doyeon'un gözlerinin içine bakarken.

Onun da şaşırdığı aşikardı.

Jungkook yaslandığı duvardan uzaklaşıp Doyeon'a yaklaşarak bileğindeki kelepçeleri çıkardığında yüzünü yüzüne yaklaştırmış ve "Tek yanlış hareketini görürsem buradan sağ çıkmana asla izin vermem." demişti.

O kadar yaklaşma! Uzaklaş!

Doyeon zorlukla yutkunarak başını önüne çevirdiğinde Jungkook da tekrardan eski yerine geçmişti. Ortam gerçekten gergindi ama bunun böyle devam etmesine izin veremezdim.

Ellerimi masanın üzerinde birleştirdiğimde "Doyeon," diye seslenmiştim karşımdaki bedene. Gözlerini bakışlarıma çıkardığında "Bana her şeyi anlatmanı istiyorum. O köşkte ne yaşadığını, beni neden suçladığını, babaanemin planını..." demiş ve "hepsini." diye tamamlamıştım cümlemi.

Oldukça yitik düşen beden "öyle ya da böyle öldüreceksiniz beni. Neden anlatıp kendimi yorayım ki?" dediğinde kaşlarımı kaldırarak "Bunu bilemezsin." demiştim.

Bakışlarımda ne gördü bilmiyorum ama oldukça derin aldığı nefesi verirken zorlanmıştı. Yutkunduğunda "Bunu neden istiyorsun ki? Sonuçta ben günün sonunda seni öldürmek isteyen biriydim." dedi.

Biriydim. Geçmiş eki, güzel.

Elimi yumruk yapıp çenemin altına koyarak "Sadece anlat Doyeon." dedim.

Öğrenmek istiyordum işte. Neler yaşamıştı, hayat onu ne kadar hırpalamıştı, öğrenmek istiyordum.

Karşımdaki bedenin yanakları kızarırken "Köşkten çıkma yasağım vardı. Zaten çıksam bile ormanlık alanda olduğum için gidebileceğim bir yerim de yoktu. Hiç arkadaşım olmadı, sadece evde çalışan hizmetliler yemeğimi verirdi o kadar. Kendimi bildim bileli hep köşkteydim." demiş ve "Onun öncesinde bir yurttaydım. Babaannen o zaman buldu beni. Sahiplenmek istemiş. Zengin olduğu ve itibari yüksek biri olduğu için beni vermekte zorlanmamışlar. Tabii ben öyle sanıyordum. Sonradan öğrendim; öldüğünü düşündüğüm babam, onun oğluymuş. Evlilik olmadan bir genelevde çalışan kadının karnında yetişen bir çoçukmuşum. Onun torunu ama bundan her zerresiyle utandığı torunu..." diye tamamlamıştı.

Şaşırdım. Tüm tüylerimin ürperdiğini hissederken neden evlatlık aldığı kişiyi sakladığını anlayabilmiştim şimdi. Jungkook bana bunu ilk anlattığında anlam veremediğim tek şeydi bu.

Sesimi çıkarmadım. Devam etmesini istediğimi anladığında "Her köşke geldiğinde seni anlatıyordu bana. Çok yetenekli, başarılı oluşunu... ne bileyim seni çok sevdiğini falan..." demiş ve gözleri dolarken "Bana beni sevdiğini söylemeyen kadın her gelişinde seni sevdiğini anlatırdı bana." demişti.

Yutkundum. Benden neden nefret ettiğini anlayabiliyordum sanırım.

Dolmuş bakışlarını bana çıkardığında "Ama burada düşünürken farkına vardım, Taehyung. Senin bir suçun yokmuş aslında, boşuna bilenmişim sana." demişti.

"Beni sevmemesi senin suçun değildi."

Dudaklarımı ısırırken "Beni sevdiğini de pek sanmıyorum Doyeon." demiştim. Bunu dememle birlikte kaşları çatıldığında "Senin sandığının aksine o villada çok da mutlu değildim. Her gün ağır eğitimler alırdım, benden büyük bedenlerle kavga eder yaralanırdım." Demiştim.

Gözleri büyüdüğünde şaşırdığını anladım. Kalan boşlukları kendim doldurmuştum zaten. O yüzden onunla daha fazla konuşmama da gerek kalmamıştı.

Yerimden doğrulduğumda korkuyla bana baktı. Ne yapacağımı bilmiyor gibiydi. Derin bir nefes alırken "Pişman mısın?" diye sordum.

Utançla başını eğdiğinde "Buna hakkım olduğunu bile sanmıyorum." dedi.

Bu cevap benim için yeterliydi.

Olduğum yerden ayrılıp kapıya doğru ilerlediğimde Jungkook da yaslandığı yerden bedenini çekip yanıma doğru adımlamıştı. Burada bir işimiz kalmamıştı.

Tam kapıdan çıkacağım sırada durdum. Dişlerimi sıkarken arkamı dönmüş ve Doyeon'a bakmıştım. Bana bakıyordu. Gözlerimin yeşile boyandığını hissederken "Bu arada," diye mırıldandım.

Tüm bedenimin yandığını hissederken etrafa oldukça ağır bir feromon yayıldığında Doyeon acı çeker gibi yüksek desibelde bir çığlık attı. Aklımdan o geceki çektiğim acıları getirdim. Göğsümdeki yarayı, akıtılan kanımı... Doyeon'un acısı oldukça arttı bu sırada. Ve sonra nasıl yaptım bilmiyorum fakat kurdumun o geceki hatırlarımı Doyeon'a izlettiğini Doyeon'un korkmuş ifadesinden anlayabilmiştim.

O an fark ettim.

Kurdum anıları başkalarına izletebiliyordu, muhtemelen başkalarının anılarını da bana izletebilme yeteneğine sahipti.

Doyeon'a çektirdiğim acı feromonlarımla birlikte kaybolduğunda kendini masaya doğru bıraktı. Oldukça donuktu bakışlarım. "O çektiğin acıyı ben haftalarca çektim Kim Doyeon, o gördüğün anıları ben yaşadım. Senin bir dakika bile sürmeyen acın, benim bir ayımı aldı."

"Şimdi ödeştik, Kim Doyeon. Her ne kadar acılarımız denk olmasa da."

Yönümü tekrardan önüme çevirdiğimde arkama bakmadan son kez konuşmuş ve dışarıya adımımı atmıştım. "Sana bir şans daha veriyorum. Gidip kendine güzel ve özgür bir yaşam kur. Ama sakın bir daha karşıma çıkma. Benimle aynı şehirde bile bulunma."

Özgürlüğünü elinden aldığımız kız, şimdi benden uzakta özgür olabilirdi.

Doyeon'a karşı ilk kez kazandığımı hissederken o ortamı terk etmiştim.

Ve Doyeon'la o günden sonra bir daha hiç karşılaşmadık. Ne yaptığı hakkında ise bir bilgim yoktu ama umuyordum ki verdiğim şansı kendisi için harcamıştır.

Ne kadar acı çekerse çeksin; bazı hatalar affedilmezdi, bazı insanlar hayatımızda yer edinemezdi.

Hayatta başarılar Doyeon, umarım o kız çocuğu şimdi özgürdür.

-BÖLÜM SONU-

Aslında Yoonmin sahnesi de yazacaktım ama bölüm çok uzun olunca onu ertelemek zorunda kaldım.

Taehyung'un Doyeon'a olan tavrı için düşünceleriniz neler? Sizce onu tamamen affetmeli miydi? Yoksa ikinci şansı hiç vermemeli miydi?

Eunwoo hakkındaki düşünceleriniz nedir? Taehyung, onu bu kadar kolay affetmek de haklı mıydı sizce? (Eunwoo'ma kızmayın o masum gerçekten de🥺)

Sizce Jungkook ve kurdu arasında nasıl bir sorun yaşandı? Bu sorun yalnızca onları mı kapsıyor?

Kendinize dikkat edin, sizi seviyorum💜
-Satürn

Continue Reading

You'll Also Like

87.1K 3.3K 39
Jeon Jungkook, ABD'de Kim Taehyung ile takılan Güney Kore'den yükselen bir idol. Aylar sonra şöyle bir mesaj alır: -bunu görmeyebilirsin ve sana başk...
betty By ︎ ︎

Fanfiction

2.4M 211K 33
Ama New York'a geldiğimden beri bir kokusu var. for vanilla baby
284K 11.2K 76
Ailesinden kalma küçük ve güzel pastanesiyle ilgilendiği sırada rastgele bir mafyadan gelen mesaj ile dalga geçip uğraşan bir kızın hikayesi
405K 26.8K 40
Kim Taehyung Jeon Jungkook'u kaçırmıştı. # 1 aşk # 1 vkook