Yangın Külü/ Berdel✔️

By hayalitopya

1.4M 44.7K 4.6K

Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu. Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu. Gözlerini... More

1♤Fırtınadan önce mutluluk
2♤Yangına doğru
3♤Öfke
4♤Yorgun ruh
5♤Düğün
6♤Sarhoş
7♤Hasta
8♤Çok
9♤Konuşacağız
10♤Özlemişim
11♤Misafirlik
12♤Dudaktan kalbe
13♤Kırmızı
14♤Sınırlarım yok
15♤Sanki
16♤İş günü
17♤Kırmızı güller
18♤Seninle iyi geceler
19♤Afitap
20♤Aşık olmak
22♤Aşk
23♤Sırılsıklam
24♤Evim sensin
25♤Acı
26♤Sensedim
27♤Beni bi öpsene
28♤Berdel bozulacak
29♤Son aşk
30♤Teşekkür
31♤İyiki biz
32♤Müjde
33♤Gökyüzünde parlayan yıldız
34♤Kocaman bir aile
35♤Azgın ayı
36♤Doyumsuzluk
37♤Ait olduğum yer
38♤ Güzel ilk ve güzel son/Final

21♤Huzur

38K 1.2K 46
By hayalitopya

Aşık?

Söyledikleri kulağımda yankılanıyordu sanki

"Aşık?" Tüm söylediklerinden aklımda kalan tek kelime.

Gülümsedi. Elleri yanağımı okşuyordu

"Sırılsıklam" dedi

Dişlerimin hepsini gösterecek şekilde sırıtıyordum

"Ha bunu laf olsun diye demiyorum, gerçekten sırılsıklam aşık olmuştum. O an yağan yağmur ikimizide güzelce ıslatmıştı"

Ben neden o anı hatırlamıyordum?

"Anlatır mısın?" Konuşmasını istiyordum, benim bilmediğim ikimizin hikayesini anlatmasını istiyordum

Pasta tabağını komodinin üzerine bıraktı. Yatağa uzandı ve benide göğsüne çekti. Başımı göğsüne koydum, ve kokusunu içime çektim. Kokusu huzurdu, kokusu gözlerimi kapattıracak kadar huzur veriyordu...

"İlk karşılaştığımız, benim seni ilk gördüğüm zamanı anlatayım. Bizim büyük ağaç var ya, çinar ağacı. Hani o gövdesinde sanki kalp şekli var... tüm aşıkların mekanı artık orası. Ama tabii eskiden öyle değildi, çok insan uğramazdı. Aslında o gün bende oraya hiç uğramayacaktım, ama işte kendimi orada bulmuştum. Seninle karşılaşacağımı bilseydim daha erkenden giderdim. Çinar ağacının yanına vardığımda orada biri olduğunu görünce geri dönmek istedim, çünkü yalnız kalmak istiyordum. Ama orada saçları havada uçuşan, parmak uçlarını ağacın gövdesinin üzerindeki kalp şeklinde gezdiren, ve heyecanla kendi kendine, ama sonradan anlamıştım ağaçla konuştuğunu" dedi gülerek.

Saçlarıma öpücük kondurup tekrar konuşmaya devam etti

"Olduğum yerdece kalıp izledim seni, öyle güzel, öyle heyecanla konuşuyordun ki, ağaçla. Ağaç duramayıp dil açıp konuşacak zannettim. O an kaç addım ileri sana doğru atıp geri çektiğimi sayamadım" dedi

"Sendeki ben bu kadar güzel miyim gerçekten?"

"Bendeki senin güzelliğinden konuşmaya ömrüm yetmez" dedi tekrar saçlarımdan öperek

"O an yağmur yağdı, nihayet ağaçla konuşmayı sonlandırıp bana taraf döndün yüzünü"

Başımı göğsünden kaldırıp yüzüne baktım

"Yağmurdan bulanıklaşmış gözümle baktım gözlerinin içine. Yüzünü görmemle, gözlerine bakmamla hızını artıran kalbim, ve o an beni sana itmek için çalışıp hızını artıran yağmur...
Beni görünce kaşların çatıldı, galiba ne zamandır burada olduğumu felan sorguluyordun aklında. Sırılsıklam olmuştum, ağacın altında olmana rağmen seninde benden bir farkın yoktu. O haline rağmen, sanki ağacın altı çok korunaklıymış gibi 'ne dikiliyorsun orada? Buraya gelsene" demiştin. Koşarak yanına gitmiştim. Her tarafımdan yağmur damlaları süzülüyordu. Baktım gözlerinin içine, telaşlı bakışlarla etrafa bakıyordun. Döndün yüzünü bana taraf 'acaba ne zaman durur?' diye sordun. Bense o zaman aklımdan 'bu kız benim hatunum olacak' düşüncesini geçiriyordum" dediğinde güldüm

"O kız hatunun oldu işte"

"Bu şekilde değil Kader" dedi kısıkca

"Sonra yağmur durdu, sen gittin. Bense öylece sırıtarak arkandan bakıyordum. Daha sonra bir kaç karşılaşmalarımız oldu, ben gördüm, sen baktın. İlyas benim sınıf arkadaşımdı, anlamıştı, anlatmıştım. Sevdiğim kadının onu sevdiğini bilemezdim..." dedi

Dayanamadım sarıldım boynuna, kollarımı sımsıkı sardım ona.

"Sen o yüzden mi İlyası gördüğünde sanki kutuda yılan görüyorsun?" Onu görünce kendini sıkmasının, öfkesinin, nefretinin sebebi bu muydu?

"Hayır, sen onu sevdiğin için ne ondan, ne senden nefret edemezdim. Sebebi başka"

"Sebebi ne?"

"Cevap almakta ısrarcısın galiba"

Kafamı aşağı yukarı doğru salladım

"Benim sana aşık olduğumu bile bile sana aşk ilan etti, bunu anlardım, gerçekten sana aşık olmuş olabilir, sende onu seviyordun, kendimi sakinleştire bilirdim. Ama sana değer vermeyen bir adama değer vermen işte, beni yakıp kül ediyordu"

Bana değer vermeyen bir adama değer vermiştim, haklıydı.

"O an İlyas'ın bana söylediği kelime hâla aklıma da, kalbime de ağırlık çöktürüyor"

Ne demişti ki ona?

Ama soruma cevap alamadım, sustu. Daha fazla konuşmadı. Bu konu hakkında konuşmak ona zor geliyordu, bunu konuşurken defalarca yutkunmasından, sıkca nefes alıp vermesinden anlamıştım

"Başka soru sormak istiyorsan, sor. Bu gece her sorunuzu cevaplayacağım amir'im"

"Aklımı kurcalayan tek şey var"

"Ne?"

"Neden beni gördüğünde yani bizim konağa geldiğin beni ilk gördüğün günden bahsediyorum, o zaman neden bana öyle davrandın? Daha sonra da bunu devam ettirdin, neden?"

"Nasıl davranmışım?"

"İşte ne bileyim, benden nefret ediyordun, adımı bile ağzına almıyordun" dedim üzerine bastırarak

Güldü, gülüş sesini duyduğumda 'böyle güzel gülmek mi olur be adam' demek istesemde kendimi tuttum, konu dağılmasın diye

"Senden nefret etmiyordum Kader, olduğumuz durumdan nefret ediyordum. Benim hatunum olmanı istemiştim, ama bu şekilde değil. Mesela bir elbise değil, beyaz gelinlik giymeni isterdim, yüzüğü canını kurtarırmış gibi rastgele seçmeni değil. Bana kaşlarını çatarak bakmanı değil, tebessümle bakmanı isterdim. Olduğumuz durum öyle gerektirdi biliyorum, bende öyle olmaya çalıştım. Uzak kalmaya, uzak durmaya. Seni hiç tanımıyormuş gibi, hiç sevmemiş gibi yapmak ne kadar zordu bir bilsen. Her defasında 'normal bir evlilik değil' diyerek kendime hatırlatıyordum senin beni istemediğini. Bana kendinin gelmeni isterdim Kader, ama sen bana mecbur bırakıldın. Bana gelmeye mecbur oldun, karşında başka seçenek olmadı. Ben böyle olsun istememiştim..." sesi sona doğru kısılmıştı

Dudaklarımı yanağına bastırdım, öptüm

"Bunları önceden benimle neden konuşmadın?"

"Nasıl konuşayım? Daha bana alışmadan, benden nefret ederken gelip sana 'hatun ben seni bir 10 seneden fazladır seviyorum' mu deseydim?"

"Ben senden hiç bir zaman nefret etmedim, seninde benimde bu olayda hiçbir suçumuz yoktu"

"Olay şu ki, şuan sefa çeken onlar değil biziz"

"Ama yine de bu onlara hakk kazandırmıyor"

"Haklısın, kaçmak sorun hall etmez, daha fazla sorun yaratır"

"Ben başka şey diyecektim konuyu dağıttık"

"Ne?"

"Şimdi sen dedin ya az önce 'hatun ben seni bir 10 seneden fazladır seviyorum' şimdi onu cümle içerisinden o kelimeyi çıkarıp güzelce der misin?"

"10 seneden fazladır"

"Hangi kelimeyi dediğimi biliyorsun"

"Hatun"

"Arhan" dedim uyarı dolu sesimle

"Anlayamadım yani hangi kelimeyi dememi istiyorsun?" dedi alayla

Yataktan kalktım

"Uyu o zaman tek başına" diyip koltuğa doğru gittim

Yataktan kalktı. Gelip arkadan sıkı sıkı sarıldı. Ellerini karnımın üzerinde birleştirdi. Dudaklarını kulağıma yaklaştırdı ve kısık sesle konuştu

"Seni seviyorum"

Gülümsedim

Ellerimi ellerinin üzerine koydum

"Hadi beraber uyuyalım, tek başıma uyuyamam"

"Çocuk musun sen?"

"Senin yanındayken" dedi gülerek

Kolumdan tutup beni yatağa doğru çekiştirdi. Yatağa uzanıp, beni de göğsüne yatırdı. Eliyle sırtımı, saçlarımı okşadı

"İyi geceler" dedim

"İyi geceler" dedi saçlarımı öperek

Ve yine onun kokusuyla huzurla gözlerimi kapadım

Sabah kalktığımda Arhan yatakta yoktu. Banyodan sesler geliyordu, erkenden kalkmıştı. Arhan banyodayken bende kalkıp üzerimi değiştirdim. Arhan banyodan saçlarını kurulayarak çıktı

"Günaydın" dedi

"Günaydın" dedim.

Odadan çıktığımızda kahvaltı sofrası kurulmuş bizi bekliyorlardı. Herkese 'günaydın' diyip masaya geçtik

Yemek yerken Arhan kulağıma doğru yaklaşıp kısık sesle konuştu

"Pasta tabağını odada unuttuk"

"Alırız, sorun değil"

"Yine yaparsın değil mi?"

"Ne çok sever oldun"

"Sen yapıyorsun o yüzden" dedi sesini daha da kısarak

Kahvaltıdan sonra konaktan çıktık. Arhan beni işe bıraktıktan sonra kendi işine gitmişti

Girişte Ali Rıza'yla karşılaştım

"İşler nasıl yenge?"

"İyi"

"Arhan'la da kaç gündür konuşamadık, evlendi unuttu beni" dedi sitemle

Bu sözlerine güldüm

Odama gidip işlere gömüldüm, gün içinde ameliyat, hasta müaynesi derken saatlerin nasıl geçip gittiğini anlamak mümkün değildi

İşlerimi bitirdikten sonra hastaneden çıktım. Gün batmış, yerini artık karanlığa bırakıyordu. Konağa geri dönmedim, gideceğim yer belliydi. Kocamın yanı... iyice kocamcı olmuştum.

Taksi şirketin önünde durduğunda arabadan indim. Sırıtarak bakıyordum, burası benim mi olsa?

Güvenlikler geçen defadan beni tanıyorlardı, o yüzden rahatca girdim şirkete

Arhan'ın olduğu kata çıktım

Asistanı beni görünce gülümseyerek koşarak yanıma geldi

"Hoş geldiniz Kader hanım"

"Hoş buldum" dedim aynı onun gibi tebessüm ederek

"Arhan beye haber vereyim mi?"

"Gerek yok, odada mı?"

"Evet"

Odaya doğru gidecekken arkamda ismimi seslenen sesi duydum

"Kader"

Azra...

~~~

Bölüm sonu

Bölüm hakkında düşünceleriniz?

Lütfen vote atmayı ve yorum yapmayı unutmayın

Umarım beğenmişsinizdir♡














Continue Reading

You'll Also Like

90.5K 2.1K 33
Belime dolanan eller ile irkildim. Kalp ritmim hızlanmıştı. Kalbim neredeyse yerinden çıkacaktı. Gözlerimi sıkıca yumdum ve nefes alış verişlerimin r...
2.1K 153 2
TDK anlamıyla aynı soydan olan ve aralarında bir kan bağı bulunan insanların tümüne aile deniyor. Olması gereken ya da oldurulması gereken aile kavra...
1.4K 403 14
Kendimi akıl hastanesinde bulduğumda çok küçüktüm. Şimdi yıllar geçmiş kendimi buraya bağımlı hissetmiştim. Kullandığım ilaçlar,bir elin avucunu dold...
Yeraltı By Arya Doğan

General Fiction

417K 19.8K 131
Ada ve Ayazı anlatan bir hikaye.Ada kızımız naif kırılgan genç bir doktor tesadüfen karşılaştığı Yeraltının en bilinen isimlerinden Ayaz ise onun aks...