ASTROPHE (NonbinaryxTrans)

By mizuslovestories

39.8K 3.9K 2.3K

[TAMAMLANDI] ♡┏━♡━━━━♡━┓🐇 Asırlar önce binalara, saraylara yapılan o koca heykeller oldukları yerde sabit bi... More

1-Sıradan Bir Günün Getirdiği 'Büyük ve İnanılmaz ' Değişim
2-Yeni Bir Dünya'nın Canavarını Tanımak
3-İnsanlardan Korkup, Canavara Sığınmak
4-Seninle Olduğum Sürece
5-Bazen Bazı Kararları Almak Zordur
6-Ansızın Gelen Düğün Davetiyesi
7-Evimize Hoşgeldin
8-Romantik Bir Akşam Yemeği
9-Hiçbir Şey.. Hem de Hiçbir Şey Sonsuza Kadar Sürmez
10-Mülakatın Soso İle İmtihanı
11-Eve Gelen Yorgun Adamı Güzel Süprizlerle Karşılamak
12-Yeni yılın Getirdiği Aşk,Hanımdan İzinsiz Yapılan İş ve Karla Oynayan Piggy
14-Sevgililer Gününde Gerçekleştirilecek Fanteziler~
15-Akan Burun ve Kırık Kemiklerle İmtihan
16-İş Yemeği ve Bazı Haberler
17-Aradaki Mesafelerin Kapanmasını Beklerken..
18-Pembiş Tavşan Kadın ve Takım Elbiseli Yakışıklı
19-Bizim Yeni Evimiz
20-Piknik Randevusu
21-Pembeleri Giyinelim, Sinemaya Gidelim!
22- Yakışıklı Şefi Yoldan Çıkarmak Yemek Yapmaya Benzer
23-Tatilin İlk Günü Kesinlikle Havuzda (Ve Yatakta) Geçmeli!
24-Geçmişte Saklanan Şeyler Elbet Bir Gün Ortaya Çıkar
25-Hepimize Lazım Olan Şeyler.. Deniz, Kum, Tatil ve Hiç Bitmeyen Aşk!
26-Soso'nun Araba İle İmtihanı
FİNAL

13-Seçilmiş Kişiler ve Bebek

979 118 29
By mizuslovestories

🐇


🦝

Gamma Skies-In Love
Rap do Iron Golem

┏━♡━━━━♡━┓🐇

Sıradan bir gündü..

Evet, gerçekten sıradan bir gündü.

Soso'nun evde olduğu,Sisi'nin iş bakmaya yeltenecek motiveyi kazanmaya başlamısıyla geçen sıradan mı sıradan bir gündü ta kii akşam yedi sularında çalan kapıyla sıradanlığını kaybedeceğinin haberini verene kadar.

"Sen izlemeye devam et. " dedi Sisi, eşinin bacağına pat pat vurup ayağa kalkıp yemek programında birbirlerine cırlayan kadınlara son kez bakıp oturma odasından çıktı.

Soso, yemek programlarının varlığını öğrendiğinden beri televizyon Kore dizileri dışında bir şeyler izlemek için açılmaya başlamıştı. Eşi büyük bir ciddiyetle programı izleyip yemekleri yaparken nelerin yanlış yapıldığını bir hararetle anlatıyor veyahut güzel olan şeyleri not alıyordu, yöresel yemek programlarını izleyip farklı kültürlerin yiyeceklerini araştırırken bir yandan da tatlıları öğreniyordu.. Keyiften dört köşe olmuş halde eşinin üzerine yatıp yumuşak yanakları öperken 'Sana şunu bunu(herhangi bir yemek veya tatlı ismi) yapayım mı? ' diye soruyordu.

Kapıyı açtığında üst komşusu olan kadının telaşlı haliyle meraklandı.

"Merhaba."

"Merhaba, bir şey mi oldu? " ne diyeceğini bilemezken kadının kucağında uyuyan şirin bebeğe baktı..

"İşten acilen çağırdılar, kocam da şehir dışında. Bebeğimi yanımda götüremem, annem de kardeşimin evinde,ona bakacak kimse yok. Güvenebileceğim bir tek siz varsınız. " kadın çaresiz halde konuşurken utana sıkıla "Birkaç saatliğine siz bakabilir misiniz? " diye sordu.

Sisi ,insan görmüş balık gibi bakmayı bırakıp başını olumlu anlamda salladı. Tüm samimiyetiyle "Tabii ki. " dediğinde karşısındaki kadının yüzündeki gülümseme görülmeye değerdi.

"Çok teşekkür ederim, iyi ki varsınız. "

"Ne demek.. " Sisi kadının uzattığı çantayı ve neler yapılması gerektiğini anlatan kağıdı alıp kenara bıraktı.

"Yalnız çok ağlıyor çünkü çok gazı oluyor. " diyen kadının kucağından bebeği çok dikkatlice kollarının arasına alırken "Hiç sorun değil, gönlünüz rahat olsun. " dedi güven verircesine, bebeğe bakmaya kendisini o kadar kaptirmisti ki kadının uykuyla ilgili dediği şeyi anlamamıştı. "İsmi ne? "

"Melek."

"Çok şirin.. "

Gülümsedi kadın ardından işe gitmek için oradan ayrıldı sarışın işe küçük yüze baka baka oturma odasına girdiğinde programı büyük bir şevkle izleyen adama seslendi.

Siyah gözler ona döndükten birkaç dakika sonra "Doğurdun mu? " sorusuyla dizleri üzerinde yere düşen koca cüsseye şaşkınca baktı.

"Bana niye haber vermedın? Hayır, yani... Ne zamandan beri hamileydin de doğurdun ki?.. Şimdi nasıl oldu bu yahu? " Soso şokla mırıldanarak eşinin göbeğine sarılırken başını da deve kuşu gibi uzatıp bebeğe bakmayı ihmal etmedi. "Bebeğimiz bize hiç benzemiyor.. "

"Çünkü ben doğurmadım? " dediği anda ayağa kalkan adam gözyaşlarını çaktırmadan silmeye çalışıp "Biliyordum, şaka yaptım. " dedi.

"Seni denedim. "

Tek kaşını kaldırdı.

"Sahiden." şapşal hatta salaklığa kaçan bir şapşal olmadığını kanıtlamak için mırıldandı Soso lakin hiç işe yaramadı!

"Tabii canım.. Annesi güvenebileceğim bir tek siz varsınız,dedi bu devirde birisine bebek emanet etmek dünyanın en riskli işi. Yani ona çok iyi bakmalıyız. "

"Bebek emanet etmek niye çok riskli ki? " saf saf mırıldandı Soso.Eşi ,kesinlikle sosyal medya ve haberlerde dolaşmasına izin vermiyor bunun onun ruhsal,psikolojik hatta fiziksel sağlığı için çok önemli olduğunu söylüyordu o da söz dinliyordu elbette ,karısı ne derse o olurdu bu yüzden dünyanın ne halde oldugundan pek haberi yoktu!

"Boşver Soso'm boşver. "

Eşinin dertli iç çekişi merak ettiği şeyin hiç de hoş şeyler olmadığını anlarken konuyu değiştirmek için "Yani biz seçilmiş kişiler miyiz? " diye sordu.

Sisi ciddileşti "Evet ,Soso'm biz seçilmiş kişileriz. " diyerek başını olumlu anlamda salladı. Önündeki adam büyülenmiş bir sesle "Ohhh! " diye fısıldadı. Büyük eller titrerken "Bebek." dediğinde onun bu haline kıkır kıkır güldü.

Wabasso canavar da olsa koruyucu bir ruh olduğundan eşi ,Piggy ve bu yabancı bebek de koruma listesine girmişti.

"Bizi seçilmiş kişi yapan bu kutsal bebeğin adı nedir karıcığım?" gözlerini şirin şirin kırpıştırdığında sarışın karıcığı küçük yüze bakıp "Melek." diye mırıldandı. "Melek bebek.. Adı bile kutsal . "

"Soso ,abartma." kıkır kıkır gülerek oturma odasına girdi Sisi, hemen peşinden bebek malzemeleriyle gelen adamla birlikte koltuğa oturduklarında boncuk gözler açıldı.

"A! " heyecanla bebeğe baktıklarında şaşkın beden onların kim olduğunu kavrayamadığı için alt dudağını öne büzdü ve gözlerini kapatıp ağlamaya başladı.

"A.. " panikle birbirlerine baktılar sonra bebeği ikna etmek için pış pışlayıp bir sürü şey söylediler, çantadan çıkartmadıkları oyuncak kalmazken küçük ele tutuşturdukları emzik ileriye fırlatıldığında masa altına kaçtı.

Soso yere eğilip emziği aldı lakin kalkarken başını masaya vurdu, sessizlik oldu sonra bir kahkaha duyuldu.

Küçük bebek alkış yaparak gülerken Soso başını tutarak doğruldu. Gülümserken küçük kutunun içinde duran emziği çıkartıp gülümseyen dudakların arasına uzattı sonra uyku arkadaşı olan peluş oyuncağı küçük kollarını arasına bıraktı.

Sisi, bulduğu her şeyi küçük bedene veren adamın acemi ve ağladı ağlayacak halini izlerken "Onu güldürmeyi başardın Soso. " dedi, adam gülümseyerek ona baktığında o da gülümsedi.

Lakin koltuğa oturdukları an küçük bebek ağlamaya başlayınca hemen ayağa fırladılar, az önceki telaşları aynen tekrar ederken bu sefer kafayı masaya gümletmek bile işe yaramayınca türlü şebeklikleri Baby Shark şarkısını söyleyip odanın içinde bir sağa bir sola zıplayarak dans etmeye kadar gitti.

Tam işe yarayacağını düşündükleri sırada bebek televizyon ekranına çıkan şirin köpekbalığından korkup tekrar ağlamaya başlayınca saçları başları dağılmış halde birbirlerine baktılar.

"Sürekli bebek ağlaması duyuyorduk ya.. Bu kesin o bebek. " dedi Soso, eşi başını olumlu anlamda salladı.

"Annesi söylemişti.. SOSO! SIRTINI OV BEBEĞİN. " aklına gelen detayla zıplayarak alkış yaparken eşi kucağındaki bebeği hemen göğsüne yatırıp küçük sırtı, koca eliyle sıvazlamaya başladı.

Pırt.

Soso kıkır kıkır gülmeye başlarken gülerek koluna sarılan eşine küçük bebek de gülerek eşlik ettiğinde bir pırt sesi daha ikisini kahkahalara boğdu.

"Demek ki derdi buymuş bebişin. " tombul yanakları öpmek istese de kendi bebeği olmadığından ve bebeğin bundan rahatsız olma ihtimalinden ötürü bunu yapmadı. Eşinin tombik yanaklarını mavi gözlere bakıp gizli iznini aldıktan sonra öptü çünkü Soso olmak bunu gerektirirdi.

Sisi eşinin koluna sarılıp rahatladığı için gülümseyen küçük bebeğe sonra siyah gözlere baktı lakin hissettiği anlamsız ama bir o kadar da anlamlı rahatsızlık gülümsemesini yavaş yavaş soldurdu.

"Rahatladın mı seeen? Küçük bebiş, büyüyünce ne olacaksın acaba? Bebecik.. Bebe-"

"Çok iyi bir baba olurdun. "

"Hm? " Soso şaşkınca eşine baktı, mavi gözlerdeki üzüntüyü fark ederken "Sidelya'm.. " diye fısıldadı ki küçük bebeğin ona bakarak kusması bir olunca kalakaldı.

"Oh.. " Sisi, aynı şaşkınlıkla onlara bakan bedenin kirlenmiş önlüğünü etraf batmadan çıkartıp hızlıca bez aldı.

Bebeğin dudaklarını ve çenesini güzelce silip yeni önlük taktığında kısa sürede bastırılan kusmuk ayaklanmasıyla kalçalarını bir sağa bir sola oynatarak zafer dansı yaptılar.

Onların bu neşeli hali bebeği de güldürürken "Şimdi kağıda bakıp ne yapmamız gerektiğini öğreneceğiz. " dedi Sisi, masanın üzerindeki kağıdı aldı ama eşinin aklı yaşanan olaydan önceki muhabbette kalmış olacak ki siyah gözler onun üzerinden ayrılmamış "Sen de bak. " demesine sebep olmuştu.

"Bakıyorum.. "

"Bana değil, kağıda bak. " işaret parmağını kağıda doğru uzatıp dudaklarını öne büzdü. "Mama saatiymiş."

"Ama bir bebek süt içer.. Benim memeden süt gelmiyor, e senden de gelmiyor ne yapıcaz? Ne yapacağız???" Soso paniklerken eşi kıkır kıkır güldü.

"Daha önce hiç çocuk bakmadığın çok belli. Teknoloji gelişti Soso'm. " güçlü kola şap şap vurup "Süt tozu var, onu hazırlayacağız. " dedi. "Peşime takıl şef. " yumruk yaptıkları ellerini sallayıp ıslak çalarak büyük adımlar atarak yürüyen animasyon karakterlerini taktik ettiğinde eşi de kucağındaki bebeğe dikkat ederek onun gibi yürüdü büyük bir mutlulukla..

Ve aynı halde, hiç bozulmamış gülümsemeyle oturma odasına geri döndüler çünkü biberon başta olmak üzere mamayı da almayı unutmuşlardı.

Şef her ne kadar Wabasso da olsa mamayı hazırlama işini Sidelya devralmıştı çünkü sıcak kollara iyice yerleşmiş küçük ayağını artist gibi sallamakla meşgul olan bebek yer değiştirmek istememiş, bu isteksizliği cırlayarak çok da güzel dile getirmişti.

Mamayı hazırlayan eşine şebek şebek bakarken Soso, maviler ona dönünce seksi bir poz verdi. Maviler işine döndüğünde ise şebek şebek bakmaya devam etti.

"Tamam, mama hazır. " sütün sıcaklığını son kez kontrol edip heyecanla çığlık atan bebeğin küçük ayağını tuttu. "Isırırım ayağını, çok şirin ya. " eşinin büyük eli biberonu alıp hiç beklemeden heyecanla ellerini uzatmış bebeğin dudaklarına bıraktı.

Yavaş adımlarla oturma odasına dönüp koltuktaki yerlerini aldıklarında "Bu arada sana bir şey söyleyeceğim. " dedi Wabasso gülümseyerek.

"Hmm, ne söyleyeceksin? " yanağını, geniş omuza yaslayarak sütü bir iştahla içen bebeği izlemeye başladı sarışın.

"Beeeen örgü örmeye karar verdim."

"Gerçekten mi? "

"Evet, yemek programlarını izlerken ya da uyumadan hemen önce örgü de öreceğim. Ayrıca işe giderken de örgü örebilirim. "

Sidelya başını olumlu anlamda salladı. "Yeni hobiler edinmen çok güzel, bebek bebek. " yaslandığı kolu mıncıklayarak severken "Neler öreceksin? " diye sorduğunde eşi heyecanla "Önce basit şeylerden başlayacağım. Örtü, battaniye, hırka gibi sonra hırka ve bebekler örmeye başlayacağım tabii becerebilirsem. " dediğinde "On parmağında on marifet var senin, elbette başaracaksın. Hem baktın olmuyor, başka bir hobi bulursun aşkım.. " diyerek motive etti adamı. "Ben de sana bir şey diyeceğim. "

"Evet? "

"Dikiş işine girmeye karar verdim. " siyah gözlerin parladığını görünce güldü. "Elbiseler, çantalar falan yapacağım hem belki birlikte bir koleksiyon çıkartırız? " bu fikir ikisini de aşırı heyecanlandırırken başıyla onayladı yakışıklı adam."Ayrıca.. İş aramaya da başladım, ben de çalışacağım. "

Wabasso ,eşinin depresyon havasından çıkıp gömleğini yırtarcasına bir özgüvenle 'Evimin direği olacağım ulan! ' diye çığırması o kadar mutlu etmişti ki onu başını sarı saçlara sürtüp, gülümseyen dudaklara bir sürü öpücük bıraktı. "Biliyor musun aşkım... "

"Hmm? " mayışmış halde mırıldanırken çok romantik cümleler bekliyordu ama "Kolum çok ağrıdı. " cümlesiyle gözlerini açtı, acı çekiyorum ama gülümsüyorum dercesine bakan şebek siyahlarla kıkır kıkır gülmeye başlarken sallanan küçük ayak koluna çarpınca irkildi.

Melek bebeğin gözleri 'Tamam, sen al beni kucağına. ' dercesine bakarken dikkatlice uzandı ve küçük bedeni kolları arasına aldı. Biberonu ise gelmek üzere olan ağlama seansını engellemek için hemen aldı ve bebeğe verdi.

Kollarını açıp kapatarak ovuşturan eşine "Kocaman baltayı taşırken kollarını ağrımadı da iki dakika bebek taşıyınca mı tutuldun aşkım?" diye sordu kıkır kıkır gülerken.

"Ama baltayı her zaman taşımıyorum ki! " hemen kendisini açıklamaya çalıştı şapşal adam, gözleri kitaplıktaki bir zamanlar canlı ama artık pembeye boyanmış süs olmuş kuru kafaya dönerken "O gün senin gelişini hissetmiştim ama takım elbisemi giyecek zamanım olmadı, daha güzel karşılamak isterdim de şu arkadaş arkandan koşuyordu baltamı almasaydım da ne yapsaydım yahu? " diyerek zamanında kafasını uçurduğu iskeleti resmen eşine şikayet ederken tatlı kıkırtılar onu da gülümsetti.

Bir an tanıştıkları güne gitti sarışın kadın. Asla var olabileceğini düşünmediği iskelet canavarlar poposunu ısırmak için koşturmuştu onu, malikaneye girdiğinde eşi imdadına koşmuştu. Çenesine, kocaman parmak tarafından nazikçe yapıştırılan yara bandını hatırladığında parlayan gözleriyle gerinen eşine baktı..

Şanslıydı doğrusu, eşi en başından beri hanımcı ve ev erkeği bir adamdı. Her zaman onun önünde diz çökmüş, utangaç ve aşk dolu bakışlar atmıştı, hep iyi davranmıştı ve hâlâ aynıydı. Düğünde Yuşa ve Ege ile tanıştığında ikili eşlerinin ilk başlarda ne kadar gıcık, sevgisiz tipler olduğunu anlattıklarında 'Eğer Soso da öyle olsaydı hayatta katlanmazdım. ' diye düşünmüştü tabii canavarların neden öyle olduğunu dedikodunun dibine vurdukları anlarda öğrenip, anlamıştı yine de o, zaten güven problemlerinin dibine vurmuş haldeyken bir saniye bile durmazdı.

Zamir Efendi'nin dediği gibiydi Soso, canavarların en güzel yüreklisiydi.

Demek ki onun da gönlü temizdi ki böyle iyi bir canavara denk düşmüştü.. Yahu canavar 'Sen ne istersen ben o olurum' cinsiyetindendi.Bu,canavar olmasından bile uçuk bir boyuttu!

Adama her saniye daha da aşık olurken güçlü kola şap şap vurup bir sürü öpücük bıraktı, birden gelen bu öpücük yağmuru demirden dövülme bedeni neredeyse eritecek halde getirmişti!

O sırada yanağının mıncıklanmasıyla birlikte kocaman gülümseyen bebeğe sonra bomboş kalmış biberona baktı. "Doyurdun mu göbüşünü? Bakayım, aboo! Kocaman olmuş göbüş. " abartılı şaşkınlıkla mırıldanması küçük bedeni her seferinde kahkahalara boğarken ikisini izleyen adam da kocaman gülümsüyordu.

Eşinin çok iyi bir baba olurdun,demesi aklına gelirken 'Asıl sen mükemmel bir anne olurdun. ' diye düşünerek iç çekti. Yavaşça güzel bedene doğru eğilerek "Çok güzelsin.. " diye fısıldadı ve dolgun dudakları öptüğü gibi eşi onu zınk diye ittirdi,afalladı.

"Bebek bizi izliyor! "

"Doğru! Pardon bebek.. Aaa, bak tavşan. " açık çantadan gördüğü peluş oyuncağı kaptığı gibi havada oyuncağı oynatmaya başladı ama elindekinin beyaz tavşan olduğunu fark edince biraz durakladı. "Her yerde seni görüyorum güzel karıcığım. "

Güldü Sidelya. "Beyaz tavşan mıyım Piglet mı? "

"İkisi de.. Ayrıca Disney'in o tavşanları var ya! Onlara da benziyoruz. Biz her aşığız. "

"Soso! " sarışın beden, eşinin haline kahkahalar atarken muhabbetten bir haber olan bebek de kahkahalar ve neşeli çığlıklar atarak bacaklarını kollarını hızlı hızlı oynattı..

Melek daha küçük olduğundan ikilinin enerjik halleri, sürekli oyuncaklarla kurdukları ama onun pek de uyum sağlayamadığı oyunlar o kadar yormuştu ki onu hemen uykuya daldı demek ikilinin iki saat süren çilesini çok yanlış anlatırdı.. Uyumadı Melek bebek. Kendisine hadi uyku vakti, dendiği anda çığlığı basarak ağlamaya başladı. İkili ,bebeğin belli periyodlarda çığır çığır ağlamasının sebebinin hemen hemen her bebekte olduğu gibi pırt ve uyku sorunu olduğunu iyice anlamış oldu.

Sisi perişan halde kucağındaki bebeği pışpışlayıp teselli etmeye çalışırken yanağını okşayan eli tutup başını sürttü. "Benim uyuttuğum tek bebek Piggy,yahu Piggy canlı bile değil. He bir de seni uyuttum, sen de zaten koca kazık-Demirsin! "

Güldü Soso. "Bir de ben deneyeyim istersen? "

"Hiç reddedemeyeceğim bir teklif. "

Soso bebeği kucaklayıp, sakinleştirici ve güven veren bir ses tonuyla ana dilinde ninni söyleme başladığı zaman arkasından onu izleyen kadının ninnide neler dediğini merak ettiğinden bir haberdi ta kii "Soso, Soso Türkçe söyle. " fısıltısını duyana kadar.

Omzunun üzerinden arkasına bakıp gülümsedi, başını olumlu anlamda salladı.

"Sevdiğim kişileri asla bırakmayacağım..
Ben Demir Golem'im..
Ben senin sayende korkmuyorum..
Korkacağım hiçbir şey yok..
Korkmuyorum..
Beni durduracak hiçbir şey yok.. "

Küçük bebek, güven veren gözlere bakıp esnedi.

"Ben demirdenim, asla kırılmayacağım..
Sadece hayat kurtarmak için yaşıyorum..
Herkes için canımı veririm..
Ben senin koruyucunum..
Demir kalbimde birçok duygu var. "

Derince iç çekti Sisi, eşinin doğru düzgün bir geçmişi yoktu. Doğduğu, ilk adımlarını attığı, konuşmayı öğrenmesi,annesinin kucağında büyüdüğü, babasıyla güreştiği, ilkokula ortaokula oradan liseye veya üniversite hayatına geçtiği zamanlar yaşamamıştı. Belli bir yaşta uyanacak şekilde asla sevdiğine konuşmayacak adam tarafından demirden dövülmüş, yangında ölen insanların içinde birden gözlerini açmış, yıllarca onu bekleyerek günlerini geçirmişti.. Tabii boş boş durmamış yemek yapmayı, sağlam kalmış kitaplardan aşkları şiirleri öğrenmişti ama yine de yalnızlık içinde yaşadığı anları vardı

Koca cüssesiyle kanından canından olmayan bir bebeği uyutmak ve hiçbir tehlike olmadığı halde tetikte durmuş korumak için gergin halde olması yüreğini bir hoş etmişti. Üzgündü ama mutluydu da..

"Sadece değer verdiğim kişileri korumak istiyorum..
Her zaman tüm gücümle koruyorum..
Buradayım,huzurunu korumak için..
Sana bir şey olursa suçlu hissederim.. "

Keşke eşinin kucağında uyudu uyuyacak haldeki bebek onların bebeği olsaydı.

Keşke eşine bir veya birkaç bebek verebilecek olsaydı.

"Birçok arkadaş isterim..
Birisini bulduğumda mutlu olurum..
Her zaman senin için mücadele edeceğim..
Demir kalbimde birçok duygu var. " Soso, işini garantiye almak için bebeği biraz daha pış pışlamaya devam etti..

Sisi, eşinin şevkat dolu gözlerini derin bir nefes vererek izlemeyi bırakırken telefonunu orta sehpanın üzerinden aldı ve yatak odasına gitti.

Önce yatağı,bebek için yastıklar ve yorganlarla güzelce ayarlayıp sonrasında yatağın ucuna oturdu..Cevabını bildiği halde parmakları çekingen bir şekilde bambaşka yanıtlar görmeyi bekleyerek klavyede gezdirdi ama araştırmasını daha tamamlayamadan adını çok ama çok kısık bir seste duydu.

İlk başta yanılsama sandı ama kapının önündeki adamı gördüğünde telefonunu kapattı. Hafifçe irileştirdiği gözleriyle adama baktığında "Uyudu." fısıltısı adından bile kısık söylenmişti.

Başını olumlu anlamda sallayıp ayağa kalktı, yatağı gösterdi. Eşine yardım ederken 'Keşke yatağa yatıp ısıtsaydım,üşür mü ki? ' diye düşünüyordu. Bebeği o kadar yavaş ve dikkatlice yorganın içine bıraktılar ki bir tüyün yere inişi kadar yumuşaktı lakin Melek bebek bebek çığlığı bastı.

Soso hemen kucakladı minik bedeni, bu sefer ninni de onları kurtaramazken işi Sisi devraldı.

Ayağında bir sağa bir sola salladığı bebek küçük ellerini incelerken hiç uyuma belirtisi göstermiyordu ama "Belki de uyumak istemiyordur. " diyerek durduğu anda küçük dudaklardan dünyanın en kuvvetli bağırışı kopuyordu.

"Bebek nasıl uyur, yazsana internete. " sallanmaktan midesi bulandığı için telefonunu eşine uzattı.

Soso, pembe tüy kaplı telefonu alıp soruyu yazacağı siteye girdiğinde zaten başka bir sorunun sonuçlarını açmış olan sayfayı yanlışlıkla okumuş bulunduğunda gözleri mavilerle buluştu.

"Ne oldu? " diye sordu Sidelya, adamın bakışlarına anlam vermezken telefonda en son ne yaptığı aklına geldiğinde gözlerini kaçırıverdi.

Wabasso "Şey.. " diye mırıldandı. "Okuyabilir miyim? " olumlu bir baş sallaması aldığında siyah gözlerini ekrana çevirdi.

Trans kadınlar hamile kalabilir mi?
Transseksüel hamilelik, bir veya daha fazla embriyonun veya fetüsün trans bireyler tarafından hamile kalmasıdır . 2023 yılı itibarıyla bu olasılık dişi üreme sistemiyle doğanlarla sınırlıdır . Ancak geçişle ilgili tedaviler doğurganlığı etkileyebilir. Hamile olan veya hamile kalmak isteyen trans erkekler ve ikili olmayan kişiler sosyal, tıbbi, yasal ve psikolojik kaygılarla karşı karşıyadır. Rahim nakli şu anda deneme aşamasında olduğundan ve trans kadınlara başarılı bir şekilde uygulanmadığından hamile kalamıyorlar.

Sorun değildi, her çift bebekli olacak diye bir kural da yoktu. Bu konu hakkında hiçbir şey demedi,bebek nasıl uyutulur araştırmasının sonuçlarını okudu.

Hemen hemen hepsini zaten denemişlerdi.

"Uyutmayalım." dedi Soso.

"Bence de. " ayaklarını durdurduğunda bebekle bakıştılar. "Lütfen ağlama. " çığlık için açıldığını düşündüğü dudaklar esnemeyle kapandığında "Uykusu da var neden uyumuyor ki? " diye sordu pes edercesine.

"Belki de ayakta sallanmayı oyun sanıyordur. " diye mırıldandı eşi ama o, başka bir konuya atlayarak "Ne diyor? " diye sordu.

"Ne, ne diyor? "

"Arama sonuçları. " diye mırıldandı Sisi, bacaklarını kaldırıp ayaklarını ağzına sokan miniği izlerken bir şeyler anlatan eşine "O değil, hamile kalmayla alakalı olan. " dedi.

"Ah, şey.. Olumsuz. "

Gelecekle ilgili kurulan güzel hayaller,gerçeklerin acımasızlığıyla yıkıldığında bir daha toparlanmak zor olurdu.

Gerçekleri göz ardı ederek kurduğumuz hayallerle yüzleşmek o an her ne kadar mutlu olsak da insanı mahvederdi işte.

"Bu konuyu sonra konuşalım mı? "

Başını olumlu anlamda salladı Sidelya, yumuşak saçlarını geriye yatırırken sıkıntılı bir nefes vermiş onun huzursuzluğunu fark eden Melek ağlamaya başlayınca konu tekrar ona döndü..

Emzikler, oyuncaklar havada uçtu.

Çığlıklar, ağlamalar kulakları ağrıttı.

En sonunda perişan tavuk olmuş ikili, yatakta uyuyan bebeğe baka baka parmak uçlarında yavaşça oturma odasına dönerken buldular kendilerini.

Yorulmuş bedenlerini yumuşak koltuğa bıraktıkları zaman "Bebek bakmak çok zor bir şey. " diye mırıldandı Sisi. "Annesi sağlıkçı, kocası da asker. Çalışırken bebek bakmak ekstra zor bir de şehir dışındaymış, yalnızlar. Bir ara kapıda muhabbet etmiştik, hamileyken sınavlara çalışıyordu.Ah, düşüncesi bile çok yorucuuuu.. "

"Zor ama bence çocuk büyütmek güzel bir şey. " diye mırıldandı Soso, en az eşi kadar yorulmuştu ama mutluydu.

Bugünkü tecrübesinden dolayı "Bilemiyorum." diyerek güldü sarışın, belki kendi çocukları olsa onun huyunu suyunu bildiğinden çok da zor gelmezdi ama Melek'le daha ilk tanışmasıydı bu.

Soso, koltuktan yere çömelerek ayrıldı. Eşinin bacaklarına sarılıp dizlerini öptü. "İçinden geçenleri anlat hadi bana. "

Bir süre sessiz kaldı sarışın sonra bir nefes verdi."Baba olmak sana çok yakışırdı zaten ruhun da koruyucu, sevgi dolu, anlayışlı.. Senin yetiştireceğin bir çocuk muhtemelen memleketi kurtarırdı! " kendisini nasıl açıklayacağını bilemez halde ellerini oynatıp hararetli hararetli konuştu."Ama ben ,sana asla çocuk veremeyeceğim. "

Küçük eli sıkı sıkı tuttu ve üstünü öptü Wabasso. "Sorun değil güzelim. "

"Özür dilerim Soso.. "

"Şşş, özür dileyeceğin hiçbir şey yok. Ayrıca ben zaten bir babayım. " gururla konuştu Soso. "Piggy, benim bebeğim. "

"Piggy bir oyuncak? " tek kaşını kaldırıp elini öne uzattığında avuç içine bir sürü öpücük bırakıldı.

"Yine de senin çok değer verdiğin, sana yoldaş ve bebek olmuş bir oyuncak. Biz de evliyiz, o da bebeğimiz oluyor. "

"Soso.. Soso'm~" yanına oturan adama sıkıca sarıldı sonra kucağına yattı.

Yakışıklı adam, duygusallaşmış eşinin ağlamasına izin verirken şefkatle sarı saçları okşadı. "Benim hayalim her zaman sen oldun güzelim. Seninle yaşamak, eğlenmek, yemekler ve daha nicesini yapmaktı. Hatta düşününce çocuk sahibi olmayı bile hiç düşünmemiştim, bugün Melek'e bakarken de aklıma sadece senin güzel bir anne olabileceğin geldi, dahasını düşünmedim veya senden dahasını istemedim. Zaten bana her şeyin en güzelini verdin. "

Islak gözlerini, samimiyetle parlayan siyahlarla buluşturup gülümsedi. Burnunu çekerek yattığı yerden doğrulduğunda az önce yattığı güven dolu kucağa çıktı. "Zaten çocuk bakmak çok zor iş. "

Güldü Soso,küçük eli sıkı sıkı tuttu.

Yatak odasındaki bedeni unutup öpüşme işine geçerken büyük eller, kalın basenleri okşayarak yavaş yavaş bele doğru çıkarken bebeğin ağlamaya başlaması ikisini de daldıkları pembe bulutlardan yere doğru indiriverdi.

"Bebek! "

Koştur koştur yatak odasının yolunu tuttular!..

Saatler sonra kapının çalmasıyla kapıyı açıp "Ştttt! " diye cırlamaları bir olurken işten dönmüş kadın, ikilinin derbeder haliyle şaşıp kalırken "Uyuyor." kelimesi o kadar kısık çıkmıştı ki dudakları okumasa anlamazdı.

"Çok mu zor uyudu?" diye sordu, karşısındakilerden durumun böyle olduğu çokça belliyken hemen "Kusra bakmayın." diye mırıldandı.

"Yok,yok..Bebek o." dedi Soso,yorgunluktan zar zor toparladığı anlayış dolu cümlelerden "Ben çok eğlendim. " diye de ekledi. "Ştt! " hemen kızdı kendisine. "Bebek uyanacak. "

Sisi de "Şştt.. " diye mırıldandı gözleri kapalı başını sallarken sabahtan beri bebek sonra da hasta bakmaya gitmiş kadın onlardan daha dinç bir haldeydi.

"Ben Melek'i alayım artık. "

Ayakta yaptıkları kısa uykuyu "Olmaz!" diye sessiz bir bağırışla bölüp,aynı anda birbirlerine "Şttt! " diye kızdılar sonra kadını durdurdular."Uyanır."

Kadıncağız şaşkın şaşkın ikisine bakarken "Normalde zor uyuyan bir bebek hele son zamanlarda babası evde olmadığı için daha da zor uyumaya başladı. Genelde akşamları babası onu uyutur bu yüzden onu çok özlüyor ama babasına ait kıyafeti kucakladığı an susup ,hemen uyuyor. " dediğinde anlamsız bakışlar karışında elini sonuca bağlamak adına sallayarak "Bu yüzden çantaya babasına ait tişört bırakmıştım , sana söylemeyi unuturum diye kağıda da yazmıştım. " dediğinde mavi gözlere bakarak siyah gözler de mavilere döndü.

"A.. " Sisi, yavaşça gülümsedi. "Ben onu duymadım-Ama Soso, kağıda bakma görevi senindi. "

Öyle bir görev yoktu.

Soso var olmayan görevi düşünürken itiraz edemedi "Özür dilerim. " diye mırıldandı. "Ama sanki-"

"Şt, çocuk uyanacak şimdi.. İçeriye gelin, daha fazla kapıda dikilmeyin."

İkilinin tatlı atışmasına gülerek içeriye girdi güzel kadın, sarışının yönlendirmesiyle çantadan eşine ait tişörtü alıp yatak odasına geçtiğinde yastıklarla çevrilmiş yatağın adeta güvenli bir kaleye döndürülmüş olması da yüreğini iyice ferahlatmıştı.

Bebeğini kucağına aldığı an gözler aralanınca "Ben geldim annecim. " diye fısıldadı anne, tişörtü minik ellerin arasına bıraktı.

Sisi ve Soso birbirlerine sarılmış tırnak kemirirken bebeğin dudakları aralandığı an gözleri kısıldı, işte geliyordu.. Ama beklediklerinin aksine memnun mırıltılar duyduklarında rahatladılar, keşke kağıdı popişleriyle okumak yerine gerçekten okusaydılar ya da Sisi bebekle ilgileneceğine kadını can kulağıyla dinlemiş olsaydı da dört veya altı saat kadar işkence çekmeseydiler!

Melek bebeğin annesi kapıya geldiğinde çantayı almak istedi ama Wabasso ondan önce davranıp "Ben yardım ederim. " dediğinde "Hiç gerek yok, yeterince zahmet verdim zaten. " dese de olumsuz baş sallaması aldı.

"Asansör yok ve bebeği taşıyorsunuz zaten, yardımcı olayım. " dedikten sonra kadının yalnız olduğu aklıma gelince "Benden rahatsız olacaksanız eşim de yardım edebilir. " diye ekledi sarışın da onu onaylamak için hızlı hızlı başını salladı.

"Rahatsız olacağımdan değil sadece size daha fazla yük olmak istemedim..Çok teşekkür ederim. "

"Hiç yük olmadınız, olur mu öyle şey. " dedi Sisi hemen, keşke kapıyı açmadan önce biraz daha kendilerine çeki düzen vermiş olsalardı. Pejmürde halleriyle kadını karşılayınca tabii ki yanlış anlaşılma da kaçınılmazdı. "İlk defa bebek baktık, tecrübesiz olduğumuz için böyle olduk. "

"Yardım edeyim mi? "

Gülümsedi kadın başını olumlu anlamda salladı, daha fazla dayanamayıp özlediği bebeğini de öpüp kokladı. "Tekrardan çok teşekkür ederim, iyi geceler. "

"İyi geceler.. "

Soso da kadınla birlikte birkaç kat çıktı çantayı kapıdan uzanıp içeriye bıraktığında gitmeden hemen önce "Eğer bir şeye ihtiyacınız olursa veya Melek'e bakacak birisini bulamazsanız biz hep iki kat aşağıda olacağız. " diye mırıldandı utanarak.

"Sizler de öyle, ihtiyacınız olduğunda mutlaka kapıyı çalabilirsiniz. "

"Teşekkürler, iyi geceler. " bebeğin şirin sıfatına son kez bakıp onu bekleyen eşine koştur koştur geri döndü.

"Geldim." terliklerini çıkartıp içeriye geçtiğinde esneyerek koluna sarılan kadının saçlarını öpüp "Gel." diye fısıldadı, minik bedeni kucaklayıp yastıklardan kule yapılmış yatağa götürdü..

İki yorgun seçilmiş beden, bebek bakma görevini başarıyla tamamış olmalarının huzuruyla yumuşak yataklarında uykuya daldılar...

🦝┗━♡━━━━♡━┛♡

Sisi ve Soso tabak olsaydı

SİZLERİ SEVİYORUM.

Continue Reading

You'll Also Like

787K 41.4K 47
Tamamlandı. Melih 2. Yılında devlet yurduna yerleştiğinde her şeyin bu kadar sarpa saracağını tahmin etmemişti. BoyxBoy×Boy hikayesidir ! 04.21
160K 6.8K 20
"Senin bedeninde hissetiğin acıyı ben kalbimde hissediyorum"
299K 16.4K 38
Caballero España 🌚🌝 Siz: Ben ağlamayayımda kim ağlasın. CRY MOMENT... Görüldü... +34-910-827***: ¿Quién eres? (Kimsiniz?) Siz: ¿? Siz: Derya biliyo...
45.9K 4K 34
Psikolojik hasta olan bir asker ve psikiyatristin hikayesi...