M. Kim? || Taekook

By whymiest

255K 25.2K 26.9K

Jungkook: Yeni okulumda bir tane hoca yanıma gelip sen hangi sınıftasın güzelim dedi. Namjoon: Ee ne var bund... More

|1| Yeni Okul
|2| Do You Get Dejavu Aaaa
|3| Evli Misiniz?
|4| Perhaps
|5| Ben evleniriz sanmıstım
|6| Evet, Bende
|7| Nasıl Telafi Edebilirim?
|8| Bugün Jiminin Flörte Rehberliği
|9| Ne kaçırdığını bir bilsen ölürdün
|10| Tıp bile bulamadı tribime çare
|11| Aşk bir sudur iç iç kudur
|12| Pazartesi günü
|13| Aç gözünü masal bitti
|14| Bir kalp kaç defa sever
|15| Yüzüme bak bir sigara yak
|16| Almış bak başını yine gidiyor
|17| Ayılana gazoz bayılana ayran
|18| İçmekten deli olucan deli
|19| Dilber evin barkın yok mu
|20| Benden adam olmazmış
|21|Kara gümrük yanıyor
|22| PİRRRSSİNGG PİRSİNG PİRSİNG
|23| Şt fıstık çıkı çıkı muck much ah
|24| Alo, beni üstüne bağla üstüne
|25| Gelemem diyorum of off (FİNAL)
ÖNEMLİ
SÜPRİZ

Su-su-smut time sadness; Think I'll fuck you forever.

10.9K 749 1.3K
By whymiest

Abi şu yaşıma gelmişim melez olduğumu yeni öğreniyorum SCMCKCMŞHKCKV

Olay ben babama nereli olduğunu sormasam hâlâ bilemeyecek olmam

VEE

Geçenlerde 5. muzumu yerken telefonum elimden kaydı yere düştü DİKİNE bir şekilde ikiye ayrıldı ve bende muz yiyip küfür ederek sende mi beni bıraktın diye ikiye ayrılan telefonumu inceledim...

Ve şu yeni telefona da hiç alışamadım inş alışıcaz

Neyse bebekler size iyi okumalarrrrr muahh

+++

Kim Taehyung, sırtını öğrencilerine doğru dönmüş, elindeki siyah renkli tahta kalemiyle önündeki beyaz tahtaya yazı yazarak yeni geçtikleri konuyu anlatıyordu.

Fakat sabahtan beri arka cebinde titreşime aldığı telefonu yüzünden iki de bir dikkati dağılıyordu ki en sonunda bir mesaj daha geldi ve sinirlenerek telefonu arka cebinden çıkardı. Kilit ekranını da açtıktan sonra gelen mesajın Jungkook'dan olduğunu gördüğünde sınıfındaki en arka cam kenarında oturan çocuğa kısaca baktı, fazla dikkat çekmeden bakışlarını tekrar telefonuyla buluşturdu.

"Taehyung öpüşmek istiyorum."

Gördüğü ilk mesaj ile sertçe yutkundu ve kirpiklerinin altından Jungkook'a baktı. Yanakları al al gözüküyordu ve sürekli dudaklarını kemiriyordu genç oğlan. Utandığı her halinden belli oluyordu. Öğrencilerine ne olup bittiğini çaktırmaya çalışarak diğer mesajlara da göz gezdirdi.

"Bugün diğer günlerden daha farklı gözüküyorsun. Giydiğin yeşil takım elbise sana çok yakışmış."

"Bir daha giyme, kimse görmesin. Tek ben göreyim."

"Üstünündeki takım elbiseyle beni kucağına aldığını düşündüğümden beri içim gıdıklanıyor."

"Öp beni."

"Beni öpmene herşeyden çok ihtiyacım var."

"Çok tuhaf hissediyorum."

"Deliğim seni istiyor."

"Kucağında zıplamak istiyorum."

Daha mesajların yarısındayken içini tuhaf bir his kapladı diğer mesajları okuma gücünü kendinde bulamadı. Arkasındaki öğrencilere çaktırmamaya özen göstererek Jungkook'a mesaj attı.

"Öğle arası odama geliyorsun."

İki mavi tiki gördüğü gibi dudağını bir kenarı kıvrıldı, telefonu kapatıp arka cebine koydu. Öğrencilerine de hiçbir şeyden ödün vermeyerek dersini anlatmaya devam etti.

***

Aradan birkaç dakika geçti ve zil sesi duyuldu, öğrencilerin çoğunluğu sınıftan çıkıyordu fakat hâlâ jungkook sırasında oturuyordu. Ona kilitlenmiş gibi bakan öğretmenler masasında ayakta durarak notlarını toplayan fransızca öğretmeninden gözlerini kaçırıyordu. Jimin arkadaşının hâlâ sıradan kalmamasını garipsedi ve ona montunu atarak

"Hadi Jungkook! Niye hâlâ oturuyorsun."

Jungkook kafasına gelen montu eliyle indirip kenara bırakırken

"Bay Kim'in odasına gitmem gerek."

diyerek yanıt verdi. Jimin birlikte yemek yiyeceklerini düşündü ve ardından sevgili oldukları için onlara hak vererek sınıftan ayrıldı.

Fransızca öğretmeninin masasının üstündeki kağıtları toplaması bitmiş olacak ki -bu sadece sınıftan öğrencilerin çıkmasını beklerken oyalanmak için yapılmış bir eylem - göğsüne yasladığı kitaplarla hâlâ sırasında oturan çocuğa baktı ve sırıttı.

"Kalk ve odama gel. Attığın mesajları yüzüme söyle tavşan çocuk."

Jungkook gözlerini sınıfın herbir yerinde dolaştırıyor asla fransızca öğretmeni -sevgilisi- olan adamla göz göze gelmemeye çalışıyordu. Hatta bi' ara yerdeki mermerin bir insan yüzüne benzediğini bile fark etti genç çocuk.

"Hey Jungkook. Ne kadar arsız olduğunu bana odamda da göster."

Jungkook avcunun içimde sıktığı siyah şişme montunu bıraktı ve yere bakarak sıradan kalktı. Onun adımadığını gören fransızca öğretmeni önden yürümeye başladı ve sınıftan çıktı.

Koridorda bazen arkasından gelen çocuğa dönüp göz ucuyla bakıyor, onun piercingini dişleyerek kendini süzdüğünü fark ettiği gibi bakışlarını çektiği bambi gözlere bakıp gülüyordu.

Ardından odasının önüne geldi, cebinden çıkardığı anahtarla kilidi açtı. Kapıyı açıp içeri geçtikten sonra beyaz ahşaptan yapılmış kapının önünde ona bakarak gelen yanakları al al olmuş tavşan çocuğu bekliyordu.

Çok geçmeden içeriye öğrencisi girdiği gibi kapıyı kapattı, onu kolundan tutup arkasını döndürerek kapıya yasladı. Göğsüne yasladığı kitapları da odanın içinde bir yere fırlattıktan sonra kendisini de onun kalçasına bastırdığı gibi kolunu elinden çekti ve kulağına doğru eğilerek gözlerini kapatmış bir şekilde fısıldayarak konuşmaya başladı.

"Hadi bana attığın mesajları söyle Jungkook. Öğretmeninin hafızası iyi değil. Duymak istiyor."

Kendisini onun kalçasına hâlâ bastırıp sürtmeye devam ederken, elindeki anahtarı kilide soktu ve iki tur dönderdi.

Kapıya yaslanan Jungkook, kulağına eğilen ona sıcak nefesini üfleyerek neredeyse emrederek gibi konuşan fransızca öğretmenine küçük bir inilti sunabildi sadece.

Arkasındaki öğretmeni daha fazlasını duymak istediği için burnunu öğrencisinin ensesindeki mor uzayan saçlara attı ve derin bir iç çekti.

"Hadi Jungkook. Öğretmenine cevap vermelisin."

Kemikli uzun ellerini çocuğun beline doladı ve önündeki pantolonunun düğmesini açtı.

"Cevap vermeyecek misin?"

Kendisini kalçasına bastıran öğretmeninin sertliğini hisseden Jungkook ellerini göğsünün hizasında kendisine çekti ve kafasını hayır anlamında salladı.

Bu cevaba karşılıkta fransızca öğretmeni fermuarını da açarak elini öğrencisinin pantolonundan içeriye soktu. Uzun kemikli esmer eliyle siyah boxerın üzerinden öğrencisinin sertliğini okşuyor, boynuna küçük öpücükler konduruyordu.

Bu hareketine karşın karşısındaki genç kesik kesik nefesler almaya başladı ve kendi beyaz elini onun elinden daha büyük olan esmer elin üzerine refleks olarak koydu.

Evet istiyordu. Hemde fazlasıyla. Öğretmenini o yeşil takım elbisesinin içindeyken kendini onun kucağında düşündüğü andan beri istiyordu. Hatta deliği onun dil darbeleri için can bile atıyordu fakat söyleyemiyordu hiçbir şekilde bunları.

Utanıyordu ve elinin altındaki esmer el boxerının da içine girip sertleşmiş aletini damarlı elleriyle kavradığında yerinde hareketlendi. Arkasındaki esmer adamın dokunuşları âdeta nefesini kesiyordu. Hayatında daha önce hiç hissetmediği duyguları şuan hissediyor, attığı mesajlardan hiçbir şekilde pişmanlık duymuyordu.

Sonuna kadar esmer tenli adamı istiyordu Jungkook.

Fransızca öğretmeni öğrencisinin bu hallerini gördüğü gibi bıyık altı gülümsedi ve diğer elini çocuğun boynuna dolayarak kendisine dönderdi.

Kalın ve derin sesiyle fısıldayarak

"Öğretmenine ondan ne istediğini söyle Jungkook."

Elinin altındaki aleti cevap vermesi için hafifçe sıktı ve başını parmağıyla okşamaya başladı.

Boynuna dolanan kemikli el ile sertçe yutkunan genç, öğretmenine sonunda cevap verebilecek cesareti kendinde bulabildi.

"T-taehyung, öp beni."

Titrek çıkan sesine karşılık öğretmeni ona doğru yaklaştı ve yanağına küçük bir buse kondurdu. Kendisini hâlâ geriye çekmeden dudaklarını aletini okşadığı gencin yanağına sürterek kalın çıkan sesiyle tekrar fısıldayarak

"Ne zamandan beri öğretmenlerine isimleriyle sesleniyorsun Jungkook. Bay Kim demelisin."

dedi.

Evet, fransızca öğretmeni bu hareketiyle açık açık öğretmen öğrenci fantazisi istediğini dile getiriyordu.

Dudaklarını hâlâ gencin yanaklarına sürtüyor arada küçük buseler konduruyordu. Boyuna doladığı ellerini biraz hareket ettirdi, orta parmak ve yüzük parmağını dudaklarına götürerek

"Aç ağzını."

Hâlâ bir yandan sertleşmiş aletini okşarken bir yandan da kendini ona bastırmayı ihmal etmiyordu 28 yaşındaki öğretmen ki kendisine "Bay Kim" demediği sürece öğrencisini de öpmeyi planlamıyordu. Belki de onu kendisini öpmesi için yalvarırken görmek istiyordu.

Gelen emire karşılık Jungkook ağzını açtı ve iki uzun parmağı da ağzından içeriye kabul etti.

Uzun esmer parmakları gözleri kapalı bir şekilde yalıyor ağzından çıkan iniltilere karşı olamıyordu. Çünkü onun bu hallerini gören fransızca öğretmeni elinin altındaki aleti istemeden sıkıyor öğrencisini de kendini de zor duruma sokuyordu.

Bir kaç kez dil darbeleri attığı parmağın sahibi yeterli bulmuş olacak ki karşısındaki gencin aynı anda hem siyah pantolonunu hemde boxerını indirdi, parmaklarını da ağzından çekerek deliğine sabitledi.

"Konuş benimle."

diyerek deliğinin üstünde daireler çizmeye başladı. Öğrencisinin aletinin üstündeki eli ise hâlâ yerini koruyor, bazen başıyla oynuyor bazende toplarını sıkıyordu.

"Bay K-kim"

Her defasında kekelediğinin kendi de farkındaydı fakat Tanrı aşkına kim arkasında yeşil takım elbiseli bir Kim Taehyung olduğunda kekelemezdi ki? Üstelik arkasındaki Kim Taehyung onun önündeki toplarını okşarken ve iki tükürükle parmağı da deliğinde daireler çizerken.

"Söyle güzelim."

Dudak kenarına tekrardan bir öpücük kondurdu ve dolgun dudaklarını sürterek fısıldadı.

Bir yandan deliğinde hâlâ daireler çizmeye devam ediyordu. İki parmağının altındaki delik her kasılıp gevşeğinde öğrencisinin aletini sıkıyor onun incelemelerini duydukça kendine hakim olamıyordu öğretmen.

Bilmiyordu ki şuan altındaki genç onun fısıldarkenki sesi için bile çıldırabileceğini.

Hissediyordu. Alev alev yanıyordu. Sevgilisinin ellediği dokunduğu her bir nokta sanki kor alevlere atılmış gibi yanıyordu. İçi karıncalanıyordu. Karnı heyecandan kasılıyordu. Kesik kesik nefesler alıyor küçük iniltiler bırakıyordu odanın içine.

"Lütfen öpün beni efendim."

dediği an dudak kenarında oyalanan dudaklar bunun söylenmesini bekliyor gibi mor saçlı gencin dudaklarına yapıştı ve öğrencisinin deliğinde daireler çizen elini de içeriye yolladı.

Hunharca kırmızı dudakları öpüyor, piercingini de çekiştiriyordu. Deliğindeki elide boş durmuyor içinde git geller yaparak parmaklarıyla mor saçlı gencin en uç noktalarını keşfediyordu.

Jungkook'un geriye doğru kafasını döndürmesi boynunu ağrıtıyordu ve bunu fark eden öğretmen hızla kendisine doğru çevirdi genç çocuğu.

Deliğindeki eller saniyelik çıksa da hemen eski yerini buldu ve git geller yaparak deliği genişletmeye devam etti.

Taehyung diğer eliyle de belini kavradığı genci kendisine bastırıyordu. Parmakları içinde git geller yaparken öğrencisi dudaklarından içeriye inilti sunuyordu ki damağına atılan dil darbesine karşılık genç çocuk boş durmayarak karşısındaki adamım kravatından çekerek kendisine daha çok bastırmıştı.

Bilmiyordu ki bu hareketiyle öğretmenini daha çok çıldırdığını, çıkmaz bir yola sürüklediğini.

Öpüşmenin tutkusunu da ve deliğindeki elin hızı da git gide artıyordu.

Odanın içerisinde sadece öpüşme sesi yankılanıyordu fakat jungkook öğretmeni ile konuşacak cesareti kendinde bulamıyordu. Evet, isteyen kendiydi ki hâlâ da istiyordu ama böyle şeyler genç çocuğa oldukça uzak, onunla alakası olmayan şeylerdi. O bilmezdi pek böyle şeyleri ama zaman geçtikçe Taehyung ona öğretecekti.

Jungkook, hızlanan parmaklara karşı boğuk bir şekilde initiler sunarken nefes almak için dudağını dolgun dudaklardan her ne kadar istemese de çekmek zorunda kaldı.

Öğretmeni de alnını kendi alnına yaslayan gencin çıplak baldırlarından tuttuğu gibi onu kucağına alarak çalışma masasına doğru ilerlemeye başladı.

Kucağındaki genç ise rahat durmuyor adamın bir yandan kravatını gevşetiyor bir yandan ise takım elbisesinin yeşil yeleğini düğmelerini açıyordu boynuna öpücükler sunup, emerken. Bazen dişlerini geçiriyor, kendinden izler bırakıyordu.

Jungkook, sevgilisinin esmer kavruk tenine görmek istiyor hatta ve hatta dokunmak istiyordu. Belki karın kaslarına, göğsüne öpücükler de bırakmak istiyordu her gece hayalini kurduğu gibi..

En sonunda fransızca öğretmeni öğrencisini masasının üzerine yatırmadan önce elinin tersiyle masada ne var ne yoksa itip yere düşmesini sağladı. Kucağındaki genci iss siyah renkli ahşap masaya yatırdı.

Jungkook masaya yatırılmasıyla, dirsekleri üzerinde doğrulmaya çakışıyordu. Fakat Taehyung onu masanın üstüne tekrardan göğsünden ittirerek yatırarak, bacak arasına girerek dizinden sarkan pantolonunu çıkarttı.

Jungkook sevgilisinin onun üstünü çıkartmasına ayak uydurarak tekrardan elerini yeleğin düğmelerini uzatmıştı. Açmak için uğraşırken esmer ellerin sahibi beyaz dövmeli eli ittirerek üstündeki yelekle birlikte beyaz gömleği de tek bir hamlede yırtarak açarak esmer tenini gözler önüne serdi. Jungkook, adamın vücudunun hiç bu kadar iyi olacağını tahmin etmiyordu.

Şimdi tüm esmer kavruk teni gözler önündeydi. Jungkook emindi ki sırf bu görüntü için bile herşeyini verebilirdi.

Ardından fransızca öğretmeni öğrencisini tek bir hamlede masada çevirip arkasını dönmesini sağladı ve kalçasına sert bir şaplak attı.

Beklenmeden gelen şaplağa karşılık Jungkook dudaklarını birbirine bastırarak inledi. Öğretmeni hırıltılı çıkan sesiyle ona domalmasını söyledi. Öğrencisi ise itaatkâr bir şekilde denileni yaptı.

Öğretmeni hâlâ lobunu okşarken deliğine bakarak tekrardan konuştu.

"Seni nasıl becerememi isterdin Jungkook?"

Sorduğu soruya karşılık Jungkook hayatında ilk defa bu kadar utandığını hissediyordu. Bunlar hayatındaki yeni yeni olan yabancı şeylerdi ve ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Zaman zaman Taehyung'a ayak uydurmaya çalışıyordu zaman zaman ise anâ bırakıyordu kendini.

"69 pozisyonunu biliyor musun?"

Taehyung cevap alamadığı sorusu karşısında kirpik altından jungkook'u baktı ve onun ilk seferi olduğundan fazla zorlamama kararı aldı.

"Cevap vermeyecek misin?"

Jungkook sadece kafasını iki yana saklayarak bir nevi hayır cevabını verdi.

Esmer tenli adam kafasını yavaşça ve usulca salladıktan sonra, genç çocuğun pembe deliğine yaklaştı ve tükürdü. Ardından sert bir şekilde de dil darbesi atarak emmeye başladı.

Jungkook, sevgilisinin dili hareket ettikçe âdeta kendinden geçiyor, gözleri kayıyordu. Şuanlık dil darbelerine ve adamın iz bırakacak şekilde emmesine karşın yapabildiği tek şey derince inlemekti. Onun inlemelerine karşı Taehyung da kendinden geçiyor, tıpkı bir melodiye benzeyen sese karşılık olarak bazen kalça lobuna şaplak atıyordu.

Tahyung'un deliğin içine dilini göndermesiyle beraber jungkook kendini tutamayarak kapattığı gözleriyle derin bir inilti sunmuştu ki odanın içine ancak esmer tenli adam "bizi duyabilirler" diye düşünerek emme işinin her ne kadar istemese de sonuna geldi. Yoksa Tanrı şahit ya hiç usanmadan bıkmadan deliğinden gelen suyu keyifle içebilirdi Taehyung.

Esmer tenli adam kalın ve damarlı aletini eline alarak birkaç kez çektikten sonra sürekli kasılıp gevşeyen deliğe konumlayarak

"Dışardan bile bakıldığında ne kadar dar olduğun belli oluyor Jungkook."

dedi kalça arasına aletini sürtmeye devam ederken.

Ki onun bu sözlerine karşılık Jungkook yanaklarının artık yanma aşamasını geçtiğini de emindi. Utanıyordu, adam her konuştuğunda daha fazla..

"Kendini kasma, canın daha çok acır."

dediği gibi yavaşça içine doğru girmeye başladı. Şimdiden bile darlığı aletini acıtmaya başlamışken, ikisi de birlikte inledi. Jungkook, kafasını çevirip arkasına baktığında daha yarısı girmiş damarlı alete bakarak

"T-taehyung ben bunu cidden içime alamam."

Taehyung ikinci defa konuşmasına karşılık olarak

"Sana öğretmenine ismiyle hitap etmemen gerektiğini söylemiştim Jungkook"

dedi tüm aletini içine bir anda sokarak.

Jungkook bir anda giren alete karşı derince bir inilti sundu odanın içine. Çıldıracak gibi hissediyordu. Arkasıdaki alet çok büyüktü ve bu doluluk çok fazlaydı kendisi için. Hatta kendisi bile şuan gözünden yaş geldiğini yeni fark ediyordu.

Taehyung içinde git geller yapmaya çalışıyordu fakat nafile. Pembe delik hem çok dardı ve sürekli kasılıp duruyordu. İçi ise kaygan değildi.

Fransızca öğretmeni işin böyle olmayacağını anlamış bir şeklilde Jungkook'u dönderip tekrardan kucağına aldı. Ardından masasının etrafında dolanırken ellerini genç çocuğun saçlarına atarak, onu bir nevi de olsa rahatlamaya çalıştı.

Ardından siyah tekerlekli sandalyeye oturdu, Jungkook'u da dizleri üzerinde yere bırakarak tekrardan konuştu.

"Yala."

Eline aldığı penisini genç çocuğun yüzüne vurarak söyledi bu lafları.

Şuan Jungkook utanç duygusunu en derin noktalarında hissediyordu ve aletini yüzüne vurması yüzünden sağa doğru dönen kafasını tekrardan önüne çevirerek sevgilisine baktı.

Sert bir şekilde yutkundu onu daha önce hiç böyle görmediğini düşünerek. Sahi günlük hayattaki Taehyung ile şuanki Taehyung farklı kişilerdi.

Bu denli bir baskınlıkla ilk defa baş başa kalıyordu tavşan çocuk.

Nihayetinde

"Bay Kim."

diyerek söze atılacaktı ki bu sefer sağ yanağına vurulan penis yüzünden kafası sola döndü.

"Söyle tavşancık."

Tekrardan önüne dönerek, şuan tam gözünün dibinde olan penise ürkekçe bir bakış sundu ve gözlerini tekrardan kahveliklerle buluşturdu.

"Ben bilmiyorum efendim."

Tekrardan sağ yanağına vurulan penisle kafası yana düşmüştü.

Taehyung ise ağzında sakız çiğniyor gibi bi hakeket yapmış, tekrardan penisini genç çocuğun yüzüne vurmuştu.

"Neyi bilmiyorsun."

Tekrardan kafası yana düşmüştü.

Taehyung, jungkook istese bu hareketlerine bir son verebilirdi fakat şuanki duruma karşılık jungkook hiçbir şey söylemiyordu. İkisinin de hoşuna gidiyordu bu durum.

"Ş-şeyi bilmiyorum."

"Neyi?"

Tekrardan yanağına penisini vurmuştu.

"Nasıl yapmam gerektiğini."

Tekrardan.

"Yala diyorum ya işte."

Tekrardan.

"Bay Kim, nasıl yalamam gerektiğini bilmiyorum."

Taehyung sırıtarak, vuruşlarına bir son vermiş, ardından yayvanca oturduğu yerde bacaklarını biraz daha açarak Jungkook'un ensesini kavradı. Aletine doğru yaklaştırdıktan sonra ensesindeki elini çekmiş, parmaklarını dudaklarına götürerek, ağzını araladı genç oğlanın.

Jungkook şuan ki duruma ayak uyduruyor sesini çıkartmıyordu.

Taehyung, tekrardan ensesinden tuttuğu gibi genç oğlanın ağzına penisinin yarısını soktu.

"Sakın dişlerini değdirme ve ıssırma. Yoksa biricik öğretmenin sana ceza olarak bacak arasında seni boğar Jungkook."

Jungkook dişlerini değdirmemeye ve ıssırmamaya özen göstererek dilini ağzının içinde oynatıyor, beceriksiz bi şekilde ağız işi vermeye çalışıyordu. Yapamadığının kendiside farkındaydı fakat birşey söylemiyordu.

O daha ağzının yarısındaki penisle oyalanırken Bay Kim saçlarından tutarak birazını daha ağzı içine almasını sağlamıştı.

Jungkook buğazına kadar gelen aleti hissedebiliyordu.Tıpkı ağzının içinde bir damar misali atıyor, nefes almasını zorlaştırıyordu.

Bay Kim'in uzun kemikli esmer elleri hâlâ genç çocuğun ipeksi saçlarında yerini korurken okşamaya başlayarak

"Güzel oğlum. Neden ağzının içinde boş boş tutuyorsun."

dedi.

Ki dediği gibi Jungkook bambi gözlerini ona çevirerek ürkekçe bakmıştı. Esmer tenli adam onun bilmediğini hatırlayarak genç çocuğun mor saçlarına parmaklarını geçirip acıtmadan avuç içine aldı. Tuttuğu saç tutamlarını bir ileri bir geriye ittirerek genç çocuğun biraz daha işini kolaylaştırdı.

Tabi Jungkook hepsini ağzına alamıyordu. Belli bir yere kadar ağzına alıp git gel yapıyorsu ki saçında olan elleri sertçe aletin tamamını ağzına almasını sağladı. Jungkook bu hareketle öğürmemek için kendini zor tutarak yerde sabitli olam ellerini esmer baldırlara geçirerek tırnaklarını sapladı.

Şuan ağzınım tamamında sevgilisinin penisi vardı ve atan damarlarını hissettiğine dair yemin edebilirdi genç çocuk.

Taehyung, güzel sevgilisine daha fazla kıyamayarak aletini ağzının içinden çekti. Jungkook ağız kenarlarının bir an için yırtılabileceğini bile düşmüştü.

Deri nefesler eşliğinde sevgilisine bakmış, onun kendisine sırıtarak bakmasına karşılık yüzünü yere eğecekti ki uzun kemikli parmaklar çenesinden kavrayarak kendisine bakmasını sağlamıştı.

"Seninle dalga geçtiğim için gülmüyorum aşkım. Sadece gözüme çok tatlı gözüktün o kadar."

Jungkook yanaklarının artık kırmızının 50. tonu olduğuna yemin edebilirdi ki esmer adam daha fazla lafı uzatmadan Jungkook'u koltuk altlarından tutup, kaldırarak kucağına yerleştirdi.

"Kucağımda zıplamak istediğini söylüyordun ya güzellik, zıpla hadi."

Ardından genç çocuğun kalçasını havalandırarak tükürüklü penisini deliğine hızlandırdı. Yumuşak kalçalarını da kavradıktan sonra penisinin üzerinde dişlerini dudağına geçirerek otutturmaya başladı.

Jungkook da o sıra bildiği kadarıyla belini yay gibi inceterek, ellerini esmer omuzlara geçirmişti.

Odanın içine kısık kısık inleme sesleri dolaşıyordu.

Ayrıca şuan ki hördüğü manzara karşısında küçük dilini yutacaktı Taehyung.

Jungkook cidden çok güzeldi. Ona ilk görüşte de aşık olmamak imkansız gibi birşeydi adamın fikrince.

Fazlasıyla güzel durduğunu düşünmüştü o an. Gerçi hep düşünmüyordu. Orası ayrı konu.

Daha fazla oyalanmak istemiyordu Taehyung. Zilin çalmasına da az bir zaman vardı. Penisinin tamamına otturduğuna emin olduğunda tekrardan inleyerek genç çocuğun gözlerine derince baktı.

"Zıpla hadi sikimin üstünde Jungkook."

Jungkook gelen argolu emire itaat ederek adamın esmer omuzlarını sıktığı gibi bildiği kadarıyla zıplamaya başladı.

Odanın içinde tenin tene çarpma sesleri dört dönerek iniltilerle baraber karışıyordu.

Taehyung, jungkook'un kalçasına sert bir tokat atarak tekrardan konuşmaya başladı.

"Zıpla güzelim. Hiç durmadan zıpla kucağımda."

İkisi de birlikte inliyorlardı. Jungkook, adamın boğuk sesi karşısında bile geleceğini düşünüyordu. Taehyung, kendini çıldıracakmış gibi hissediyordu. Çünkü jungkook'un deliği her saniye kasılıp duruyor, sürekli inleyip duruyordu. Daha fazla dayanamayarak kalçasını kaldırıp sokmuştu kendini tek seferde.

Jungkook esmer omuzları tırnaklarını geçirecek kadar sıkarak gözlerinden yaşların inmesine izin vermişti. Zevkten ağlıyordu şuan. İçinin tamamını dolduran penis zevk noktasını bulmuştu daha demin.

Gözleri geriye doğru kayarak

"Bay Kim, tekrar lütfen"

İçindeki doluluk hissinin yoğunluğuna karşılık acısını tamamiyle unutarak daha fazlasını istemeye başladı.

Taehyung, Jungkook'un söyledikleri karşısında kendini kaybederek, dolgun kalçasını kemikli elleriyle kavrayarak Jungkook'un zevk noktasına çarpamaya başlamıştı.

Odanın içinde tenin birbirine çarpma sesi dışında ikilinin inleme sesleri dolaşıyor, ortama ayrı bir hava katıyordu. Aradan bir iki dakika geçmesine rağmen Taehyung hızlanmıyor aksine Jungkook'u da kendisini de zor duruma sokuyordu.

Jungkook'un kendisine onu becermesi için yalvarmasını istiyordu esmer tenli adam fakat bilmiyordu bu yavaşlığın Jungkook'un sinirini bozduğunu.

Jungkook kapalı göz kapaklarını açarak aletinin üzerinde zıpladığı adama yalvaran gözlerle bakarak

"Bay Kim, yalvarırım hızlanın efendim-"

daha cümlesini bitirmeden Taehyung kalçasını tekrar kaldırarak Jungkook'un zevk noktasına vurdu.

Jungkook beklemediği için ağzından küçük bir çığlık kaçırmış, elini adamın saçlarına atmış çekmeye başlamıştı. Zevkten bayılacağını hissediyor, kendine gelmeye çalışıyordu.

"Jungkook Tanrı şahidim olsun ki bugüne kadar gördüğüm en güzel şey sensin sevgilim."

Jungkook cevap verecek gücü kendinde bulamıyor, sadece dudağını ıssırmakla yetiniyordu.

"Çok güzelsin sevgilim. Hatta biraz fazla güzelsin."

İnleyerek sözlerini kalın sesiyle söylüyor Jungkook'un daha fazla utanmasına yardımcı oluyordu.

Taehyung aklının beynini terk ettiğini düşünüyordu artık. Odanın içindeki tenin tene çarpma seslerinin iniltilerine eşlik etmesi kafayı yemesi için yeteri bir sebepti belki de. Şuan hissettikleri gerçekten de çok fazlaydı.

Taehyung, karşısındakinin zevk noktasına hızla çarpmaya devam ederek jungkook'un duvarlarını birer birer yıkıyordu.

Bir elini Jungkook'un aletine atarak çekiyorken Jungkook'da zıplayıp inlemeye devam ediyordu.

Taehyung Jungkook'un hızını keserek yavaş yavaş bir kaç kez havaya kaldırıp takrar oturttuktan sonra ikisi de çığlıklar eşiliğinde gelmişlerdi.

Jungkook yay gibi gevşettiği belini rahat bırakarak kafasını esmer tenli adamın omzuna bıraktı gözlerini kapatarak. Esmer göğüse yaslandığında içinde hâlâ yerini koruyan alet çıkmış, deliğinin etrafından beyaz sıvılar taşmıştı.

Elinde ve kolunda derman kalmadığını hissediyordu ki hem günün yorgunluğunundan hemde az önce yaşananlardan olsa gerek hızla kendini uykunun kollarına bırakmak üzereydi. Taehyung'un ise ne yaptığı hakkında hiçbir fikri olmayarak göz kapaklarının kapanmasına izin vermişti.

+++

BİR HAFTAM GİTTİ LAN BU SMUT İÇİN

Düşüncelerinizi alayım seriiii ♡ Nasıl olmuş sizce

ve eğer acemice geldiyse üzgünüm

yazım yanlışlarımı da mazur görün lütfen

Ayrıca bu kadar emeğime karşılık oy ve yorum istiyorum yoksa vallaj billah atmam size bir daha smut 😡😡😡

VE

ikinci bi smut istiyor musunuz??

Bayyyy

Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 81K 47
Taehyung'un kız kardeşi, burslu girdiği okulun sahibi Jeon Jungkook ile davalık olur. Davayı fesh etmeye karşılık ise Jungkook, Taehyung'u ister.
1.1K 82 5
Kral jeon çok gaddar ve acımasızdı herkes önünde korku ile diz çökerdi. Omega taehyung ise iyi kalpli kırılgan bir çocuktu Omegaverse❗️ Hikeye yaş...
250K 22K 27
Son sınıf öğrencisi Jungkook part time olarak girdiği kafede patronu Kim Taehyung'u çıldırtmayı seviyordu. Omega Jungkook Alfa Taehyung Hayrankurgu#1...
2.3M 169K 40
taehyung: ne zamandır sakatsın? :d (21.15) *görüldü.* jeongguk yazıyor.. taehyung: neden geç yazıyorsun? (21.17) ha pardon, elin sakattı değil mi? :d...