neighbours | taekook

By scrainz

539K 48.4K 27.2K

taehyung her gece yan komşusu jeonggukʼun eve oğlan atmasından bıkmıştı texting+düzyazı More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
12
13
14
15
16
17
🔞
19
20

11

25.6K 2.1K 1K
By scrainz

iyi okumalar :)

-

jimin:
kızlar çok
sıkıldım
napsakso

namjoon:
hazırlanın gelip
alayım yarım saate
ikinizi de
takılırız biraz

jimin:
lan namu
bazen işe yarıyorsun he
helal sana yusufi

namjoon:
eyw
@taehyung
yine nerdesin
hazırlan geliyorum yarım
saate

taehyung çevrimiçi.

taehyung yazıyor...

taehyung:
ne giyineceğim ben
OF

jimin:
çek bi eşofman sweat
çıkalım işte

namjoon:
aynen kahve
falan içeriz

taehyung:
ne kahvesi ya
ben ne giyineceğim
jeonggukʼun maçı var bugün

jimin:
anlamadım kar tanesi :)))

namjoon:
af buyur aq?

görüldü. (2)

taehyung:
ha ben size
söylemedim değil mi

jimin:
canım???🙃🙃

namjoon:
?

taehyung:
şimdi şöyle ki
jungkook beni maçına
davet etti, baya ısrar etti
bilirsiniz işte klasik jungkook

jimin:
ya hadi aq cazı kes

namjoon:
sadede gel kral

taehyung:
of tmm
bugün jungkookʼun
maçı var ve hazırlanmam için
yalnızca yarım saatim kaldı

jimin:
kanka versen mi artık

namjoon:
he ya bizi de yorma
jungkookʼu da

taehyung:
ne alaka şimdi.
yürüyün gidin bir şey
de söylenmiyor size

jimin:
söylemedin ki zaten aq
?

taehyung:
of kes
geçen aldığım kurdeleli
kahverengi kazağımı giysem
olur mu

namjoon:
giy
altına bir şey giyme
jeongguk çıkartırken
zorluk çekmesin

taehyung:
senden nefret ettiğimi
söylemiş miydim
pislik
sikin de 3 santimmiş
jimin söyledi

namjoon:
en sonunda
ikinizi birden
sikeceğim o olacak

-

taehyung, arkadaşlarıyla konuştuktan sonra telefonunu kenara bırakarak tekrar dolabının önüne geçmişti. kahverengi, yakasında kurdele olan kazağı eline aldıktan sonra altı için kot, bol bir pantolon seçmiş, iki parçayı da üstüne geçirmişti. dudağına sürdüğü nemlendiriciyle birlikte yüzündeki kusur sayılmayacak birkaç lekeyi de kapattıktan sonra saçlarına şekil vermişti. taehyung, jeongguk için hazırlanırlen dakikaların nasıl geçtiğini fark etmemiş, tanımadığı bir numaranın onu aramasıyla kaşlarını çatmıştı. yanıtladığı telefonun karşı tarafından yükselen ses onu almaya gelen şoförün sesiydi. aşağıda olduğunu ve taehyungʼu beklediğini söylüyordu.

telefonu kapatan esmer, spor ayakkabılarını ayağına geçirmişti. hızlıca eline kabanını ve anahtarlarını aldıktan sonra kapıyı çekmişti. kabanını giyinirken merdivenden inmiş kapıda gördüğü arabayla sırıtarak açılan kapıdan içeri girmişti. deli gibi hoşuna gidiyordu. jeonggukʼun ona prenses gibi davranması, her istediğini yerine getirmesi taehyungʼu resmen tatmin ediyordu. bugün, onu alması için birini göndermesi bile yeterliydi taehyung için. anlamıştı ki onun sevgi anlayışı buydu. prenses gibi hissettirilmek istiyordu. hissettiriliyordu da.

"geldik, efendim" taehyung, bu düşüncelerdeyken şoförün ona seslenmesiyle gülümseyerek başını sallamış ve açılan kapıdan yavaşça inmişti. büyük, gösterişli bir binanın önündelerdi. binanın önündeki korumalardan biri taehyungʼun yanına gelerek önce selam vermiş, ardından onu jeonggukʼun yanına götüreceğini söyleyerek içeri ilerletmişti. gösterişli binaya ana girişten farklı bir kapıdan giren ikili büyük adımlarla merdivenlerden çıkarken yanındaki adam onu yönlendiriyor, nereye gitmesi gerektiğini söylüyordu. kapının önündeki kalabalığın çığlığı taehyungʼun kulağına dolduğunda istemsizce gülümsedi. jeonggukʼun hayranları olmalıydı. onlar jeonggukʼu beklerken, taehyung şu anda jeonggukʼun yanına çıkıyordu.

birkaç dakikalık yürümeden sonra bir kapının önünde duran ikiliden sonra yanındaki adam, jeonggukʼun odasının burası olduğunu söylemişti. taehyung, gergince dudağını ısırdıktan sonra elini kaldırıp kapıyı tıklattı iki kere. içeriden yabancı bir ses yükseldiğinde taehyung tereddüt etmeden kapıyı açtı ve içeri girdi. karşısında 30 yaşlarında bir adam vardı. o ayakta dururken jeongguk tam karşısında, arkası taehyungʼa dönük olacak şekilde oturmuş, onu dinliyordu.

kapının açılma sesiyle menajerinden bakışlarını çekip arkaya yöneltmesiyle sonunda beklediği kişiyi gören jeongguk, genişçe sırıtmıştı. ayağa kalktıktan sonra menajerine dönmüş, omzunu patpatlamıştı iki kere. “rahat ol, bende o iş” menajeri bir taehyung, bir jeonggukʼa baktıktan sonra başını aşağı yukarı salladıktan sonra taehyungʼa bir baş selamı vermiş, kapıyı çekerek çıkmıştı odadan. şimdi geniş odanın içinde taehyung ve jeongguk yalnızdı. “hoş geldin prenses”

taehyung, duyduğu cümleyle kendine gelerek olduğu yerde bedenini oynatmış ve odanın başındaki büyük masaya doğru ilerlemeye başlamıştı. “hoş buldum jeon” jeonggukʼun gözleri yine taehyungʼun üzerindeydi. taehyung, ondan uzaklaşıp masaya ilerledikçe jeongguk peşini bırakmıyor, adım adım yanına ilerliyordu. kalçasını masaya yaslayıp kollarını bağlayann taehyungʼla birlikte jeongguk sırıtarak ağır adımlarla karşısına geçmiş, aralarında bir beden mesafesi bırakarak o da tam onun karşısındaki koltuğa oturarak bacaklarını genişçe aralmıştı.

taehyung, bu görüntüden sonra gözlerini karşısındaki bedende gezdirdi. altında siyah bol bir eşofman vardı. üst bedeni iste çıplaktı. el parmakları sargı bezleriyle sarılıydı. taehyung, gözlerini jeonggukʼun ellerinden göğsüne çıkardı. oldukça geniş bie göğsü vardı jeonggukʼun. sağ omzundan sağ eline kadar tüm kolu dövme kaplıydı. itiraf etmeliydi ki, dövmeleri bile inanılmaz çekiciydi. “yeterince inceledin bence”

jeonggukʼun sözüyle kendine gelen taehyung, gözlerini fal taşı gibi açarak dövmelinin üstünden gözlerini çekerek etrafta gezdirmişti. bunu gören jeongguk, dudaklarının kıvrılmasına engel olamadı ve uzanarak sargılı elini taehyungʼun bacağına attı. diz kapağının arkasından esmeri tutan jeongguk, zaten aralarındaki mesafe az olduğundan dolayı bunu kolayca yapabildi ve taehyungʼu yaslandığı masadan kaldırarak araladığı bacaklarının arasına çekti. duruma olan şaşkınlığıyla kaşlarını kaldıran taehyung ise ellerini nereye koyacağını bilmeyerek jeonggukʼun omzuna yerleştirmişti. şu an bedeni jeonggukʼun genişçe araladığı bacaklarının arasında duruyordu, elleri ise çıplak omuzlarındaydı. “ne yapıyorsun jeongguk?”

taehyung, fal taşı gibi açtığı gözleriyle jeonggukʼa soru sorarken jeongguk taehyungʼa cevap vermek yerine gözlerini onun yüzünde gezdirmişti. bir elinin parmakları hala bacağının arkasındaydı. olduğu yeri sertçe kavramış, parmak uçlarıyla olduğu yeri okşuyordu. diğer eli ise taehyungʼun kalın kazağı üstünden belindeydi. aralarındaki bu kısa mesafe bile fazla gelmişti dövmeliye. bu durumdan hoşlanmayan jeongguk derin nefes alarak bacaklarını iyice aralamış, esmerin tuttuğu beliyle kendine çekerek onu tek dizi üzerine oturtmuştu. taehyung, nefesi içine  kaçmış gibi hissediyor, jeonggukʼa bir şey diyemediği için omuzlarını sıkıyordu. “jeongguk..”

odada ikisinden başka kimse olmamasına rağmen taehyung, karşısındaki oğlana karşı fısıldamıştı. üst bedenleri birbirine değecek kadar yakındı. taehyung tüm ağırlığını jeonggukʼun tek dizi üzerine bırakmıştı. “bebeğim” jeonggukʼun ona olan hitap şeklinden dolayı elinin altındaki geniş, çıplak omuzları sıkmıştı taehyung. karnı kasılıyordu. dövmelinin bu sözleri, esmerin karnını kasıp duruyordu. farkında olmadan da tırnaklarını geçirip duruyordu. birazdan kameralar karşısına çıktığında ikisi de çok emindi tırnak izlerinin fotoğraflarda seçileceğinden. ancak o an ikisinin de umrunda olann şey bu değildi.

jeongguk, iki bacağının arasında duran bacaklara attı bir elini. diğeri yavaş yavaş taehyungʼun kazağı içinden çıplak beline sızıyor, birbirleriyle temas etmek için yanan iki teni buluşturmaya çalışıyordu. “o maçı kazan jeongguk” taehyungʼun cümlesinden sonra dudakları yukarı kıvrılan jeongguk sargılı elinin altındaki çıplak esmer beli kavrayarak taehyungʼun bedenini dizine doğru bastırdı. “ödülümü düşündün mü?”

jeonggukʼun onu dizine bastırmasıyla diline kadar gelen küfürü geri gönderen taehyung yutkunurken bu sefer bilerek geçirdi tırnaklarını altındaki bedenin omuzlarına. “çok mu heveslisin ödül için” taehyung, ayda yılda bir bulduğu cesaretle başını bir tık daha jeonggukʼa yaklaştırmış, burnunu dövmelinin burnuna sürtmüştü yavaşça. “sence değil miyim” esmerin baştan çıkarıcı kokusuyla büyülenen jeongguk fısıldamıştı bu sefer kucağımdaki bedene.

ikili birbirine dalmış giderken ikisinin de arkasında kalan cam kapı birkaç kere tıklatılmıştı. jeongguk, tıklatma sesiyle kendine gelirken derin bir nefes almıştı. “gel” jeonggukʼun gel komutuyla birlikte kapı açıldığında taehyung alel acele oturduğu bacaktan kalkmaya çalışsa da belindeki el ona izin vermemiş, kendine doğru çekmişti. ikilinin gözleri tekrar sanki arkalarında hiç kalabalık yokmuşcasına buluştuğunda jeongguk dudaklarını beklemeden taehyungʼun boynuna bastırdı. “senin için kazanacağım, iyi izle”

duyduğu cümleyle istemsizce sırıtan taehyung gülümseyerek başını aşağı yukarı sallamış, parmakları altındaki omuzları sıkarak oturduğu bacaktan kalkmıştı. jeonggukʼtan uzaklaşan taehyungʼla birlikte görevliler onun etrafını sarmış, dakikalar kalan maça hazırlamaya başlamışlardı. görevlinin biri jeonggukʼun ellerine boks eldivenlerini geçirirken diğeri ayaklanmış jeonggukun altındaki eşofmanı çekiştiriyordu. bu görüntüyle kaşlarını kaldıran taehyungʼu eşofmanın altındaki şort karşılayınca jeongguk karşısındaki çocuğunun tatlılığına sırıtmadan edememiş, yüzüne uzatılan dişliklerle başını yana çevirerek kaşlarıyla taehyungʼu göstermişti.
“o taksın”

jeonggukʼun sözünden sonra görevli hemen şeffaf dişliği taehyungʼa uzatmış, takmasını beklemişti. birden gelen istekle ne yapacağını şaşıran taehyung ise karşısındaki oğlana karşı bir adım atmış dişlikleri onun ağzına doğru uzatmıştı. ağzını aralayan jeonggukʼun ağzına yerleştirilen dişliklerden hemen sonra jeongguk ağzındaki dişliklerle birlikte taehyungʼa gülümsemiş, gitmek için arkasını dönmüştü. taehyung ise az önceki anın tatlılığına sırıtmadan edemiyordu.


-

maç başlamıştı. iki raund olacaktı ve ilk raund çoktan bitmişti. jeonggukʼun gözleri sürekli ringin en önünde onu izleyen taehyungʼun üzerindeydi. taehyungʼa verdiği sözü tutuyordu, taehyung için maçı kazanıyordu.

taehyung, bunları düşünüp hayranlıkla jeonggukʼu izlerken dakikalar sonra jeongguk, rakibini beklemediği bir anda nakavt etmiş hakemin saymasıyla birlikte ayaklanarak rakibini izlemeye başlamıştı. onuncu saniyeye kadar ayaklanmayan rakibiyle jeongguk sırıtarak başını diğer tarafa çevirdi ve dişliğini çıkartarak kenara fırlattı. hakem tribünün çıkardığı ve ringi doldurduğu seslerle jeonggukʼa yaklaşmış, dövmeli elini tutarak havaya kaldırmıştı. “kazanan, jeon jungkook!”

maç sonucunu belli eden çanlar öterken jeonggukʼun gözleri hemen taehyungʼu buldu ve gülümsedi. taehyung ise oturduğu koltuktan kalkmış, olduğu yerde zıplayarak koca oğlanı alkışlıyordu. ancak ikisi de neşeyle birbirini izlerken ikisinin de gülümsemesini solduran bir şey oldu. jeonggukʼun menajeri ringin içine günlerdir planladığı şeyi yaparak, sırf reklam olması jeonggukʼun eski sevgilisini gönderdi. günlerdir bu teklifi jeonggukʼa götürmesine rağmen kavga ederek reddeden jeonggukʼu dinlememiş, sinirden deli olacağını bile bile yapmıştı.

koşa koşa jeonggukʼa sarılan kollar ve dudaklarına kapanan dudaklar ise taehyungʼun gülüşünü yüzünde dondurmuştu.

-

twitter

sportmagazine: jeon jungkook eski sevgilisiyle birlikte, yeni ilişkisinin müjdesini kazandığı maçın ardından verdi!

-

iyi akşamlar, ben geldim
kaosla geldim bu sefer üzgünüm
nasılsınız
ve bölüm nasıldı alayım yorumları

Continue Reading

You'll Also Like

24.4K 2.3K 47
Eğlenmek için yazıyorum, eğlenmek isteyenleri hikâyeme bekliyorum🖤
115K 14.4K 23
Kim Namjoon, kendisine verilen görevi yerine getirmek için sahte bir aile kurmaya karar verir fakat birbirlerinden deli gibi nefret eden Taehyung ve...
12.6M 605K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
98.3K 5.1K 62
"Komşum ünlü bir futbolcu. Fazla yakışıklı ve bunun da fazlasıyla farkında. Üstelik inatçı keçinin teki, tam anlamıyla gıcık ve çekilmez biri. Başta...