Bu Sefer ki Başka

By blackblair67

4.4K 164 117

Okula yeni gelen öğretmene yakınlık hisseden ve bir geleceği olduğuna inanan Karya'nın dostluk , aşk, sevgi... More

Chapter 1: İlk Görüş
Chapter 2: Tanışma
Chapter 3: Barışma
Chapter 4: Kardeşlik
Chapter 5 : Çaresizlik
Chapter 6: Söz
Chapter 7: Mucize
Chapter 8: Aşk Tesadüfleri Sever
Chapter 9: Yanlış Anlaşılma
Chapter 10: Rönesans Tablosu
Chapter 12: Bilinmeyen Bağlar
Chapter 13 : Gönül Davası
Chapter 14: Gönlünün 'Sultanı'
Chapter 15: Hakan Koca-Hocam
Chapter 16: İtiraf
Chapter 17: Kaderin İzinde
Chapter 18: İlk Adımı Sen At
Chapter 19: Hatalardan Doğan Felaket
Chapter 20:Fri(end) s

Chapter 11: Sözcüklerin Büyüsü

194 8 12
By blackblair67

🖤Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayınnn 🖤

"Hocam."
"Karya.'
"Hocam."
"Daha böyle devam edecekmiyiz."
"Hocam."

Adam konuşamıyorum şuan zaten nutkum tutuldu ne diyeyim. Neyse salağa yatmaya devam Karya iyi gidiyorsun kızım.

"Bu kadar dikkatini çektiğimi bilmiyordum."

Evet şuan yerin dibine girdim. Beni mümkünse bu evrenden yok edin.

"Tebrikler hocam. Karya'nın öğretmen promosyonundan siz de yararlanmış bulunmaktasınız. Bu fırsat bir daha ayağınıza gelmez değerlendirin derim. Ya resmi alın ve ayrılın yada bu promosyonu kaçırın. Tercih sizin . Karşınızdakinin bir sonraki adımınızı bilmesine izin vermeyin bende bu felsefeye dayanarak masaya resminizi bırakıp size bir sürpriz hazırladım. Nasıl ama bayıldınız dimi."

Oha ne kadar çok konuştum. Son cümlelerime doğru sesim titremeye başladı ve otomatik olarak gözlerim doldu. Hep bu ankastrem yüzünden oluyor bunlar. Nağlet gelsin. Şahsen inandırıcıydım bu adam niye gülüyor ki şimdi .

"Gerçekten hoş bir sürpriz ama neden elin ayağın titriyor."

Sanane be Allah Allah karıştırma orasını.

"Aslında şöyle oldu hemen anlatıyorum durun."

"Dinliyorum."
Sen hala böyle sırıtırsan ben nasıl konuşucam be. Benim gibi yalan makinesi bu ara kesinlikle formundan düştü. Şuan iki saniye içinde kırk tane yalan sıralamam gerekiyordu. Bu adam harbiden aklımı başımdan alıyor.

"Öğretmenler günü yaklaşıyor ya bende sevdiğim, saydığım tüm öğretmenlerime böyle resimler hazırladım. Sınıfa girdiğimde size hazırladığım resim hediyemi burada unuttuğumu farked-"

"Diğer sevdiğin öğretmenlere de hazırladın yani. Kimmiş bu diğer sevdiğin öğretmenler."

İnanırmısınız ben ki dersimize 4 yıldır giren Coğrafyacının dahi adını bilmiyorum şimdi ben size nasıl öğretmen sayıcam. Bildiğim tek öğretmenler Hakan hoca , Gülay hoca dur başka varmıydı neyse işte diğer aklıma adı gelmeyen hocalar. Hem onca şey söyledim buna mı takıldı cidden

"Evet buna takıldım. Yani sadece başka hangi öğretmeninin resmi var merak ettim. "

"Ha?!?" (Yankılı)

"Onca şey söyledim buna mı takıldı dedin ya ona diyorum."

Ben onu dışımdan mı söyledim ya. Yapacak birşey yok artık bir kere rezil olduk devam saldım çayıra mevlam kayıra...

"Siz biraz bozuldunuz mu?"

"Niye bozulacağım."

Aramızdaki mesafeyi biraz daha kapattım. Kesinlikle şuan aklım başımda değil. Ve Allah'tan şuan kütüphanede kimse yok.

"Bilmem diğer öğretmenlere de süpriz yapacağım diyince bozulmuşsunuz gibi geldi."

Gözlerini benden kaçırdı. Ya işte öyle aklını alırlar bebeğim dur daha sen bu iyi günlerin.
Benden biraz uzaklaşıp masadaki kağıtlarını toplamaya başladı.

"Tüm öğretmenlerini ayırmaman çok ince bir davranış olmuş açıkçası. Sınıf öğretmenin olarak bu davranışını çok takdir ettim. Biraz süprizini de bozmuş oldum."

Bana yaklaşıp arkamdaki resmi eline aldı. Evet şuan bu ambiyansın bozulmaması lazım.

"Resmimi alayımmı yoksa görmemiş gibi yapayım öğretmenler gününde mi vereceksin."

Şuan sadece ona odaklandığım için hiçbir şekilde konuşamıyordum. Hele aramızda milim varken hiç...
Arada gözlerim dudaklarına doğru kayıyordu. Kendine mukayyet ol kızım toparla kendini çabuk.

Hakan hoca yaptığı şeyin yanlış olduğunu düşünmüş olacak ki tekrardan geriye gitti. Kesinlikle böyle olması daha iyi oldu. Her an kendimi tutamayabilirdim çünkü sıfır şaka.

"Görmemiş gibi yapın bence çünkü öğretmenler gününde vermek istiyorum."

"Peki o halde. Süprizini asla görmedim. Hadi bakalım sende dersine koş öğretmenin merak eder."

Gülümseyip yanımdan ayrıldı gitti. Ben ise hala biraz önce olanların daha doğrusu olamayanların etkisindeydim. Yavaş yavaş sınıfa doğru gittim. Merdivenlerde Asrın'ın aşağıya doğru indiğini gördüm. Hoca 40 saat sonra bana bakması için birini göndermeyi akıl etmiş. Biraz erken oldu hocam ya bir daha bu kadar hızlı olaya müdahale olmayın. Neyse göndermemesi işime geldi zaten.

"Kanka sen nerdesin ya bir anda küfür ettin sonra koştun gittin. Bu gerizekalılar sinirimi bozdu zaten."

"Şuan var ya hiçbir gerizekalı benim sinirimi ve moralimi bozamaz Asrom o yüzden yürü sınıfa."

Asrın'ın önünden sekerek dans ede ede sınıfa çıktım. Arkamdan bakakalan Asrın ise kesinlikle delirdiğime emin olmuştu.

"Kızım sen nerdesin kaç dakikadır. Küfür ediyorsun büyüklük bende kalsın diye affettim ama iznim olmadan sınıftan çıkmakta ne demek. Sen bir öğrencisin öğrenciliğini bil. Ne bu laylaylom hareketler. Umarım bir açıklaman vardır bu densiz hareketini hakettirecek ha yok diyorsan sana bir ceza gerekli en azından biraz aklın başına gelsin."

"Bir açıklamam yok hocam. Ne ceza verirseniz razı bu minnoş kalbim."

"Densiz. Sen tek ayak üstünde durda göreyim ben seni."

Amaan bu muydu cidden ceza ceza dediğin dururuz canım ne olucak bende bişey sandım. Tenefüse 15-20 dakika falan kaldı zaten.

Dediğini yapıp tahtanın yanında tek ayak üzerinde durmaya başladım. İlk dakikalar gayet iyiydim. Sınıftakiler çaktırmadan bıyık altından gülüyorlardı. Şuan bunlara bile kızamayacak kadar mutluyum mutluluğumu kimse bozamaz.

5-10-15 dakika sonra
Nokia 3310 misali titremeye başladım bile. Bence tek ayakta durma rekorunu ben kırdım. Hay ben minnoş kalbimi sikeyim. Senin neyine ki zaten yangın olan hocaya körükle gitmek. Allah dualarımı duymuş olacak ki zil çalmaya başlamıştı. Çok şükür Allah'ım yoksa biraz daha böyle kalsaydım sakat kalacaktım. Ayağımı indirip sırama doğru giderken hoca durdurdu.

"Hayırdır kızım nereye."

"Sırama."

"Otur demedim ki. Yerine geç diğer derste de tek ayakta duracaksın."

"Hocam yapmayın acıyın bana vallahi ayağım koptu söz bir daha yapmayacağım. Dersinizi de dinlerim."

Son söylediğime söz veremeyeceğim maalesef. Ders o kadar sıkıcı ki bence kadın kendi anlattığından da sıkılıyordur.

"Doğru yerine dedim."

Ay valla kadına çok sinir oldum. Hay çattık ya . Hayır zaten Karya iki dakika mutlu olmayı versin...

İkinci dersin ortalarına doğru artık ayağımı asla hissetmiyordum. Daha fazla bu şekilde durursam muhtemelen gerçekten Nokia'ya dönüşücem çünkü titremem en yüksek levele ulaştı.

"Hocam nolur geçeyim ayağım koptu ya nolur."

"İyi tamam sessizce sırana geç otur bir daha böyle densizlik istemiyorum."

Ayağımı indirdiğim anda ayağım uyuştuğu için yürüme işlevimi kaybetmiştim.

"Asrın gelsene bı."

"Noldu."

"Napıcaksın arkadaşını."

Sikicem hay tövbe tövbe sen bir lafa da karışma kardeşim zaten şuan sinirlerim tepemde. Ne yapabilirim sayende yürüyemiyorum değnek olarak kullanıcam

Asrın yanıma geldiğinde noldu anlamında kafasını salladı.

"Sence Asrın."

Hala boş boş bana neden diye bakıyordu. Salak yemin ederim bu kız.

"Yürüyemiyorum heh oldu mu illa söylettin şunların arasında."

"Kanka senin sinirlerin çok bozulmuş."

"Vay anasını şaka yapıyorsun Asrın ciddi olamazsın nasıl anladın."

Asrın'a tutunup sırama geçtiğimde hoca dahil tüm sınıf bana gülüyordu. Ha komik birşey var gülün. Hem bu kadın yüzünden yürüyememişim hem de gelmiş gülüyor.

Uyuşukluk yavaş yavaş geçerken bu sefer ayağım karıncalanmaya başlamıştı. En sevmediğim olay bu ya of off.

Çıkışta Asrın ben ve Mert eve doğru gitmeye başlamıştık. Tabi ikisi hala benimle dalga geçmekle meşguldüler.

"Kızım sen niye aşağıya indin ne unuttun ki."

"Boşuna sorma sevgilim kendisi tek kelime dahi etmiyor."

"Hiiiç. Birşey unuttum sandım da gittim baktım hiçbir şey unutmamışım."

"HII anladım peki Karya hanım neden yanına geldiğimde ağzın kulaklarındaydı. Ay Mert görücen kulakları bir kızarmış nasıl seke seke sınıfa çıkıyor tavşan gibi."

"Tahmin etmemek zor değil aslında."

"Neymiş o tahmin etmenin zor olmadığı Allah Allah ne saklayacağım ki sizden hiçbir şey olmadı diyorum."

"Of hadi söyle işte be bizden mi saklayacaksın."

"Ya vallahi saklayacak birşey yok resimci madalya alacaksın dedi ona çok mutlu oldu."

Ay tövbe tövbe ayak üstü günaha da girdik.

"Ha ondan yani. İyi peki dediğin gibi olsun madem. "

Sonunda sorguyu bırakmışlardı. Çok şükür Allah'ım Bismillah.

"Kanka şey dicem yarın boş musun alışveriş merkezine gidiceğim de sende gelsene dicektim."

"Hayırdır lan ne yapacaksın alışveriş merkezinde."

"Evet sevgilim napıcaksın orada."

"Allah Allah gezemezmiyim ben niye bu kadar şaşırdınız. Alt tarafı alışveriş merkezi işte. Gelecek misin sen onu söyle"

"Gelirim ya. Hatta dur benimde işim var alışveriş merkezinde ama Mert senin de gelmen lazım."

"Sonunda birileri beni de çağırmayı düşündü."

"Hıh benim sevgilim yine trip atacak bir şeyler buldu. Hem sen ne yapacaksın Mert'i"

"Bir şey alacağım ve Mert'in de yardım etmesi lazım"

"Çalacak mıyız"

"Aynen Mert sen kasiyeri oyalayacaksın bende o sıra cebe indireceğim. Asrın da kameraların önüne geçer."

"Mantıklı lan aslında. Yapsak mı"

"Lütfen sadece bir gün eve giderken boş yapmayın. Tamam yarın okuldan sonra gidiyoruz üçümüz. Siz devam edin ben teyzeme gideceğim"

"Of be Asrın sensiz bu ev yolu hiç çekilmiyor"

"Ben neyim Karya?"

"Mertom seninle ilkokuldan beri okul yolundayız kusura bakma ama sıktı kardeşim. Anne çocuğundan bıkar bu kadar sürede"

"Tatlı ısmarlayayım sus nasıl anlaşma"

"Mükemmel anlaşma. Hadi gidip yiyelim"

Mert ile dışarıda biraz oyalandıktan sonra eve gittim. Anahtarlarımla kapıyı açar açmaz burnuma dolan mis gibi yemek kokusuyla annemin evde olduğunu anladım. Böyle eve gelince birilerinin evde olması, yalnız olmayacağını anlamak insana iyi geliyordu.

"Annelerin en güzeli"

"Prensesim hoşgeldin."

"Hoşbuldum anneciğim. Haber vermedin bugünde nöbete kalacaksın sandım"

"Ani gelişti. Benim yerime başkası kalınca bende evime geleyim de kızıma güzel güzel yemekler hazırlayayım dedim. Sen üzerini değiştir bende masayı hazırlayayım"

"Tamam anne"

Odama çıkıp çantamı sandalyenin üzerine bıraktım ve üzerimi değiştirdim. Bir anda aklıma tekrar bugün Hakan Hoca ile yaşananlar gelince olduğum yerde zıplayıp heyecandan çığlık atmamak için kendimi zor tuttum. Düşündükçe kalbim pır pır atıyor zaten. Bir anda Hocaya öyle bir yakınlık kurduğuma hala da inanamıyorum. Ama asıl inanamadığım şey utanmak veya yanlış yaptığımı düşünmek yerine iyiki yapmışım demem oluyor. Hakan Hoca gerçekten de sağlam kayaya çarptı farkında değil.

Düşüncelerime son verip annemi bekletmemek için aşağıya indim. Kaç gündür doğru dürüst anne kız yemek yiyemiyorduk. Bu yüzden tüm düşüncelerimi bir kenara bırakıp yemeğe odaklandım.

"Okul nasıl gidiyor. Bir sorun yoktur umarım"

"Yok anneciğim. Herşey o kadar harika gidiyor ki hiç merak etme."

"Hayret okul hakkında senden ilk defa güzel şeyler duyuyorum. Genelde herşeyi kötülersin"

İşin içinde Hakan Hoca olunca değişiyor tabi. Onun sayesinde artık okul sevdalı bir öğrenci sayılırım.

"Son senem ya. Bir daha lise hayatım olmayacak. Bende şikayetlenmek yerine anın tadını çıkarmaya karar verdim."

"Ne güzel. Doğru söylüyorsun. İnsan sonradan çok özlüyor o sırada geçirdiği yıllarını"

"Senin nasıl gidiyor anne. Gözlerinden anlaşılacağı gibi çok yorgun olmalısın"

"Yani tabi yorgunum ama memnunum ben hayatımdan. Sadece seninle çok fazla ilgilenemiyorum bu canımı sıkıyor"

"Takma kafaya ya. Ben alıştım sonuçta. Çocukluğumdan beri hep aynı şey"

"Karyaa"

"Kötü anlamda söylemiyorum. Gerçekten anne. Bu bir gerçek sadece. Yani yalnız kalmaya da, bazen ilgisiz kalmaya da alıştım. Benim için endişlenme"

"Böyle olmasını istemezdim biliyorsun sende. Ama Karya başka çaremiz yok. Çalışmak zorundayım."

"Anne lütfen bunların hepsini biliyorum. Her zaman konuştuğumuz şeyler. Bir yere varmıyor sonunda. O yüzden konuyu kapatalım bence"

"Sen nasıl istersen canım"

"Yarın Asrın ve Mert ile alışveriş merkezine gidiceğim. Haber vereyim dedim."

"Tabi kızım. Ne yapacaksınız gezmek için mi yoksa ihtiyaçların falan mı var"

"Aslında bir şey almam gerekiyor."

"Ben sabah çıkmadan komodinin üzerine para bırakırım. Alırsın ihtiyaçlarını"

"Senin istediğin bir şey var mı peki"

"Aslında almam gereken şeyler var ama biz onları bir izin günümde birlikte gider hallederiz"

"Tamam anne. Ellerine sağlık yemek çok güzel olmuş. Ben ödevlerimi yapmaya gideyim"

"Sana iyi çalışmalar güzel kızım"

Yemeğim bittikten sonra tabağımı alıp mutfağa bıraktıktan sonra odama çıktım. Lisede son senemiz değilmişcesine ödev verdikleri için sırayla hepsini yaptım. Tabi 10 dakika ödev yarım saat telefon molasıyla ben ödevi bitirene kadar akşam oldu. Annem uyumadan önce birazcık olsun vakit geçirebilmek için salona inip onunla televizyon izlerken çay içtim. Tabi çok fazla vakit geçirebildiğim söylenemez. Annem uykusunun olduğunu söyleyip uyuymaya gittiğinde bende geri odama çıktım. Yatağıma girip biraz telefona bakayım derken Asrından gelen bir ton sesli mesajla bakıştım. Asrın ya dedikodu öğrenmişti bu yol ile bana anlatıyordu ya da Mert'e ulaşamadı diye bir ton ona söylenmek amacıyla bana sesli mesaj atmıştı. İlk sesli mesaja tıklayıp dinlemeye başladım

"Kayyaaa"

Bir başka ihtimal Nil'in Asrın'ın telefonunu işgal edip öğrendiği gibi bana ses kaydı atması. Off yicem bu çocuğu ya

"Neyden bişe gemiyoşun şen? Beyn şeni çoyk öyşedim"

"Biyde önemyli biy konuy vay. Ne şaman çınayı göymeye gidişez biş"

"Beynce Aşını beyklemeyeyim. Şen ve beyn çınayın yanına giydeliym"

"Hem Aşyın beyni şiniylendiyiyoy. O gemeşin"

"Kayyaa biyiyomuşun Aşyın ayşık omuş. Abim şöyleydi. Şende ayşık mısın kayya -Nil ne yapıyorsun sen yine benim telefonum ile- Evyva yakayandım kayya"

Kahkaha atarak dinlediğim ses kayıtları bitince biraz daha güldüm. Bu çocuk fazlasıyla tatlıydı. Bir de çok bilmiş. Asrın'ın gerçekten çekeceği vardı. Asrın demişken bunlar Caner abi ile yine ne yaşadılar kim bilir. Bir de Nil'in sorduğu soruya bak. Sende aşık mısın Karya? Off off Nil şimdi işim gücüm yok sırf şu soru için depresyona gireyim. Cevabını bilmiyorum çünkü aşık olmak ne demek ki? Ayrıca tamam Hakan Hoca ya karşı bir şeyler hissediyorum ama bu bence aşk değil. Çünkü aşk çok daha büyük bir duygu olmalı. Bence o kadar da hızlı ilerlememeliyiz.

Sadece ihtimallerle dolu düşüncelerim ile uykuya daldım. Sabah en nefret ettiğim sesler arasında yer alacak olan telefonumun alarm sesi ile uyandım. Ben yatağıma bağlı bir insanım. Bizi ayrımak bence suç. Ne olur yani şöyle bir ömürcük yatağım ve ben ayrılmasak.

Sıradan sabah rutinimimi daha da sıradanlaştırıp üşengeçliğimden dün okul formasının üzerine giyindiğim sweati geçirip saçımı at kuyruğu bağladım. Şimdi iki saat ne giyinsem diye dolabın başında heykel kesilemezdim. Zaten iki kere alarmı ertelediğim için geç kalma riskiyle karşı karşıyayım.

Geceden hazırladığım çantamı alıp son dakika aklıma gelen kefen param için olan kumbaramı boşaltma işini halledip aşağıya indim. Annem söylediği gibi komodinin üzerine para bırakmıştı. Onu ve anahtarımı alıp sonunda evden çıkmayı başardım. Şimdi durağa kadar deli dana gibi koşup otobüse yetişmem gerekiyordu.

"Hele şükür be kızım sonunda çıkabildin"

"Mert sen daha gitmedin mi?"

"Yok seni bekledim."

"Asrın nerede?"

"Caner Bey bırakacakmış bugün okula. Bende anlamadım. Neyse gel acele edelim otobüsü kaçırırsak geç kalırız"

Koşmadan da otobüse yetişebildiğimiz için mutlu olup üzerine boş koltuk bulunca sevinçten dans etmemek için zor durdum. Şimdi sabahın sekizinde otobüste bir anda dans edersem millet sabah sabah bu kadar mutlu mu olunur diyip benden nefret eder suçum yokken işlerim rast gitmez.

"Cuma günü öğretmenler günüymüş lan"

"E günaydın. Yeni mi öğrendin?"

"Evet reklam panosunda gördüm. Unutturmada annemin güllerinden yolup Emel hocaya götüreyim. Bir tek onu seviyorum. Canım hocam benim. Bir o hakediyor"

"Ayy bak şimdi diğer hocalar sen öğretmenler günlerini kutlamadığın için kâhırlarından hasta olup yataklara düşecekler"

"Sende sabah sabah hiç çekilmiyorsun kızım. 12 yıldır aynı muamele"

"Bekleme kardeşim o zaman. Sanki bekle birlikte gidelim diyen var"

"Karya varya sen konuşmayınca daha cici bir kız oluyorsun"

Yol boyunca Mert ile birbirimizle uğraştıktan sonra neyseki gecikmeden okula vardık. Mert kendi sınıfına bende kendi sınıfıma gittim.

"Sonunda geldin neredesin sen"

"Alarmımı kapatmışım. Yine. Neyse sen niye erken geldin"

"Bilmem abimin sabah sabah kardeş sevgisi tuttu. Gel arabayla bırakacağım dedi"

"Siz en son küs değilmiydiniz"

"Öyleydik. Bende anlamadım. Neyse boşver ya. İyi oldu abicilik oyunu. Babamın yanında alışveriş merkezine gidiceğim dedim diye harçlık verdi. Umarım sadece hava olsun diye vermiş olup sonradan istemez"

"Günaydın çocuklar"

Edebiyat hocası sınıfa girdikten sonra konuşmaya son verdik. Daha doğrusu ben uyumak için kafamı sıraya yasladım. Zaten bir kaç gündür uykusuzdum uyumak için en uygun ders edebiyat. Sayısalcı insanız biz burada ne yapacağız edebiyatı. Tamam üniversite sınavında var ama ben hala da 2. dönem bir anda çalışıp her konuyu halledebileceğime inanıyorum. En azından kendimi kandırıyorum olamaz mı?

Bütün güne ne kadar sözel dersimiz varsa koyan müdür ve yardımcılarına teşekkürlerimi sunup neredeyse tenefüslerde dahil uyudum. Aslında Hakan Hoca okulda olsa uyumazdım ama bugün okula gelmemişti o yüzden bende sınıftan çıkmak için gerekli bir sebep bulamadım.

"Şaka maka bütün gün uyudun be Karya."

"Yorgundum"

"Hayır o değilde sırf Hakan Hoca okulda yok diye mi çıkmadın sen tenefüslerde"

"Abart Mert ne alakası var Hakan Hocayla canım. Öyle çıkasım yoktu o yüzden."

"Hıhı anlıyoruz Karya"

"Ee hangi alışveriş merkezine gideceğiz."

" İstinye'ye mi gitsek? Çok çeşit oluyor orada."

"Anlaşıldı hadi gidelim. Bu arada durağa son gelen çürük yumurta"

"Karya dur. Başladı yine deli gibi koşmaya."

"Bende koşayım mı?"

"Koşma doktor yasakladı sana. Hızlı adımlarla yürü"

"Tamam. Bekle lan Karya"

"Ben mi büyüdüm bunlar mı küçük kaldı gerçekten anlamıyorum"

Otobüs bekledikten sonra gelen otobüs ile alışveriş merkezine gittik. Alacağım şey için etrafta göz gezdirip uygun bir yer ararken Asrın bizi sırf internette gördüğü bir kazak için önüne gelen mağazaya soktu.

"Sevgilim bak yok işte. Zaten her yerde aynı şeyler var. Girdiğimiz 20. mağaza yetmez mi"

"Ben bu yüzden seni çağırmayacaktım işte. Hemen söyleniyorsun."

"Asrın ilk defa Mert'e hak veriyorum bak. Bulamıyoruz işte zorlama"

"Bir şey diyeceğim ya. Defolup gitsenize siz"

"Ayıp oluyor ama"

"Karya sen bir şey alacaktın Mert'in de yardımına ihtiyacın vardı. Hadi siz gidin işinizi halledin."

"Lan çok mantıklı. Hadi gidelim Karya"

Mert ile Asrın'ın yanından ayrılıp etrafta dolandık.

"Hadi söyle bakalım. Asıl gelme amacın ne"

"Şey. Hani öğretmenler günü ya. Bende Hakan Hocaya hediye almam gerekiyor diye düşündüm"

"Nasıl aklımdan çıkmış. Ne düşünüyorsun peki hediye olarak. Evlilik teklifi falan"

"Boş boğazsın da zevkin güzel işte. Neyse gel şu saatçiye gidelim. Çünkü çok düşündüm ve en mantıklı olanı saat gibi geldi"

"Yani erkek öğretmen. Max saat falan alınır"

"Sen böyle diyince de çok klişe geldi. Başka bir şey mi düşünsek"

"Of Karya ya başka ne alacaksın adama. Ya parfüm alırsın ya kupa ya da saat. En mantıklısı saat işte"

"İyi hadi bakalım"

Mağazaya girip saatlere bakmaya başladık. Acaba Hakan Hoca hangisini daha çok beğenir diye düşünürken bir anda dibimde biten çalışan ile korkudan bağırmamak için kendimi zor tuttum

"Nasıl yardımcı olabilirim Efendim"

"Ee saat bakıyoruz biz. Öyle"

"Nasıl modeller istersiniz. Bulmanız da yardımcı olabilirim. Kadın-Erkek? Ne model bakmıştınız? Analog, dijital, dokunmatik?"

"Ha"

"Hangi model"

Ablacım ne bu darlama. Beynim yandı burada iki dakikada. Bir dur. Sakin ol.

"Aslında modele karar vermedik. Biz bakalım."

"Ah tabi yardıma ihtiyacınız olursa memnuniyetle yardımcı olurum"

"Sağolun"

"Sanki hırsızız anasını satayım. Baksana gidiyormuş gibi yapıp iki adım ötemize gitti"

"Mert sus kadın duyacak. Neyse boşver gel de karar verelim"

Uzun uğraşlar sonunda hem Mert'in hemde benim beğendiğim ve Hakan Hocanın da beğeneceğini düşündüğüm bir saati almaya karar verebildim. Sadece bir sorun vardı.

"Keşke fiyatına göre seçseydik bu ne biçim fiyat lan"

"Sus fakir olduğumuzu anlayacaklar"

"Alacak mısın? Neyle alacaksın sen bunu. Yoksa gelmeden banka mı soydun."

"Yok. Kumbaramı patlattım"

"Lan kefen paran için olan kumbara mı. Yalnız maşallah biz bu parayla sana altın kefen alırdık"

"Gelde ödeyip çıkalım artık şunu. Asrın'a laf ettik kaç saattir saatlere bakıyoruz. Zaman algımı kaybettim resmen"

"Harbi her yerde akrep ve yelkovan görüyorum."

Bütün paramı verip saati satın aldıktan sonra hediye paketi de yaptırdım. Sonuçta Hakan Hoca'nın ilk öğretmenler günüydü. Sıradan ucuz bir şey almak olmazdı. Hem adamın herşeyi marka gelde çakma saat al olur mu hiç öyle şey.

"Ne yaptınız"

"Tahmin et Karya neden gelmiş"

"Hakan Hocaya hediye almak için mi? Benimde mağazadayken aklıma geldi. Ee göster bakayım ne aldın?"

"Dur fotoğrafını göstereyim. Hediye paketi bozulmasın"

"Baya iyimiş bu. Kesin benim zevkli sevgilim bulmuştur bunu"

"Sizde birbirinize iltifat edecek yer aramayın. Ben hala sapım bak burada. Off kime söylüyorum ki ben"

"Karya sende hakediyorsun yani. O kadar kişi buldum sana hiçbirini istemedin. Hem hala diyorum kankacığım Kadir ile barıştırayım siz- Karya tamam dur vallahi şaka yaptım. Vurmasana kızım. Mert kurtar beni şu deliden"

"Kanka yanlış anlama seni de çok severim ama Asrın'ımı da seviyorum. Senin elinde ağır zaten iki gram beyin hücresi var onlarda gitmesin"

"Sende beni kurtarıyor musun gömüyor musun anlamadım. Sensin iki gram beyin hücreli gerizekalı"

"Ya Asrın ben lafın gelişi dedim"

"Off kesin ya tartışmayın. Bir sorunumuz var"

"Ne?"

"Acıktım ama gram param kalmadı"

"Ayıp ediyorsun ben niye varım burada. Harbi bende acıktım zaten hadi gidip yiyelim"

"Karya"

"Hı"

"Şu merdivenlerin oradaki kişi Hakan Hoca mı yoksa ben uyduruyor muyum"

"Nerede lan. Anaaa gerçekten o. Karya bu adam senin kaderin mi lan her yerde karşımıza çıkıyor"

Asrın'ın gösterdiği tarafa baktığım anda Hakan Hoca ile göz göze geldim. Gerçekten sürekli karşılaşmamız sadece denk gelmemiydi yani?

🖤 Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayınnn 🖤



Continue Reading

You'll Also Like

ZEMHERİ By yudumsucan

General Fiction

119K 5.5K 14
Zemheri babası tarafından zorla evlendirilen bir kızdı. Akay ona yıllarca aşık bir adamdı. Zemheri Akay'ı sevecek mi?
2.1M 87.9K 41
05*: Abinin ziyaretine çok güzel giyinip gelmişsin. 05*: Benim ziyaretime de bu şekilde gelsene. | Kitabımın kurgusu tamamen bana aittir. Herhangi bi...
443K 23.4K 51
Her sonun başlangıcı olduğu gibi, benim de biten sonumun başlangıcıydı bu olay... Şans verip, okumadan geçmee:) Hikayedeki karakterler ve ismi geçen...
3M 162K 40
Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'in saygı duyulan ağası... Kadın çok sevd...