İ𝗺𝗮𝗺 𝗕𝗲𝘆𝗰𝗶ğ𝗶𝗺 ~ᴛᴇx...

By GizemliKz427

570K 34.2K 13K

-Düzenlemeye alınacak. Yazım yanlışları ve mantık hatası vardır. Düzenleyip öyle Okuyabilirsiniz... O zamana... More

0.1
0.2
0.3
0.4
5.Bölüm
6. Bölüm
🤵🏻‍♂️Karakter tanıtımı👰🏻‍♀️
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14 Bölüm
15.Bölüm
16 Bölüm
17 Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20 Bölüm
21 Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24 Bölüm
💥 Geçmişten kesit 💥
26 Bölüm
27 Bölüm

25 Bölüm

4.8K 422 288
By GizemliKz427

Bismillahirrahmanirrahim 💙

Seni bulmaktan,
önce aramak isterim.
Seni sevmekten,
önce anlamak isterim.
Seni bir yaşam boyu
bitirmek değil de,
Sana hep hep yeniden
başlamak isterim.

[Özdemir Asaf]

☞️SINIR☜⁠

~400 oy 250 yorum~

((Lütfen bölümle alakalı olsun yorumlar.
Dolmadan gelmeyecektir...))

~Evrenin en güçlü savaşçıları
sabır ve zamandır.~

Zaman akıp giderken, herkesin hayatında bazı önemli izler bırakıyor. Zaman her şeyin ilacı olarak bilinir ancak her ilaç gibi bu ilacın da içilmesi gerektiğini sadece zamanın kendisi belirler.
Benim ilacım Ecrin'in gülümsemesi, bakışları ve sesiydi.
Gülümsemesi geçmişin izlerini iyileştirirken, bakışları kalbimin atmasına vesile oluyordu. Sesi... Sesiyle gönlüm ferahlıyordu.
Ama şu anda benim dermanım bir odada can çekişiyor, hayata tutunmak için mücadele veriyordu.
Benim karım hayat mücadelesi veriyordu ve benim yapabildiğim tek şey dua etmekti.
Hayır, isyan etmiyordum ne haddimeydi ki Allah'ın sınadıklarına isyan etmek.
Toprak önümde hızla koşarken bende arkasında aramızda birkaç adım olacak şekilde okşuyorduk. Soluğum kesilse de ayaklarım hissettiğim korkudan dolayı titrese de koşmaktan vazgeçmedim.
Korkuyordum. Ecrin'i kaybetmekten deli gibi korkuyordum.

On dakikalık yolu birkaç dakika da bitirip hastane bahçesine girdiğimizde koşmaya devam ettik. Hastane fazla kalabalık olmadığı için çabucak Ecrin'in olduğu kata gelebilmiştik.
Ben gittiğimde daha sakin olan koridor şu anda daha kalabalıktı. Sümeyra teyze'nin ağlama sesleri kulaklarım da yankılanırken hızımı arttırıp Ecrin'in yattığı odanın önüne geldim.
Odada ki hemşireler panikle Ecrin'in başında durmuş Ecrin'e kalp masajı yapan doktorun isteklerini yerine getiriyordular.

"Ecrin beni sensiz bırakma. Allah'ım sen karımı bana bağışla."

Dua ederken dolmuş olan gözlerimi hızla sildim. Ağlamamalıydım. Karım görürse üzülürdü.
Ağlama sesleri devam ederken ben sadece Ecrin'e odaklanmıştım. Tam iki dakika otuz iki saniye boyunca kalp masajı yapmışlardı. Benim karım iki dakika otuz iki saniye boyunca ölüm çizgisinde yalpaladı. İki dakika otuz iki saniye boyunca aldığım nefesler boğazımda takıldı nefesim adeta bir cam parçası gibi canımı yaktı.
Ecrin'in kalp atışları normale döndüğünde rahat bir nefes verdim.

"ŞÜKÜRLER OLSUN. ALLAHIM ŞÜKÜRLER OLSUN YARABİM."

Herkes rahat bir nefes verip dualarına devam ederken doktorlar i̇çeride hâlâ konuşuyorlardı. Arkamda hissetiğim hareketlilik ve duyduğum bağırış sesiyle hızla arkama döndüm. Sümeyra teyze sandalyede baygın hâlde duruyordu. Birkaç kişi başında toparlanırken endişeyle onlara doğru yürümeye başladım.

"Sümeyra! Sümeyra aç gözlerini."

Hamza amcanın endişeli ve korku dolu çıkan sesi beni daha da germişti.

"Hemşire, doktor birşey çağırın hemen."

Nefes, Sümeyra teyzeye müdahale ederken Yağız da birilerini getirmeye gitmişti.

"Ne oluyor orada?"

Kalın ve tok bir sesle hızla arkama döndüm. Bu içeride Ecrin'e müdahale eden doktordu.
Ne olduğunu anlamış olmalı ki yanında bulunan hemşirelere komut verdi.

"Hanım efendiyi muayene edip sakinleştirici yapın."

Hemşire gelip,Sümeyra teyzele ilgilenirken ben hemen doktorun yanına geçtim.

"Doktor bey. Karımın durumu nasıl? O iyi mi?"

Endişe ve korku barındıran sesime engel olmamıştım. Sahi neden engel
olacaktım ki?

"Ecrin hanımın durumu hâlâ aynı. Bu geceyi atlatırsam yarın onu normal odaya alacağız."

"Peki eşimi görebilir miyim?"

Sorumla doktor bey hafifçe gülümsedi.

"İzin verelim de hastamız bu gün dinlensin."

Başımı sallayıp onu onayladım. Haklıydı. Ne diyebilirim ki?

"Geçmiş olsun."

Doktor başka birşey demeyip yanımdan uzaklaştığın da Ecrin'in olduğu odaya kısa bir göz atıp arkama döndüm. Sümeyra hanım tekerlekli sandalyenin üzerinde oturtulmuş bir şekilde başka bir yere götürülüyordu.
Yanındaysa annem ve Nefes tek vardı. Hamza amca az önce Sümeyra hanımın oturduğu yerde başı eğik bir şekilde oturuyordu.
Canı çok yanıyordu onunda. Hem kızı hemde eşi iyi değillerdi. Yanına yaklaşıp elimi omzuna koydum.
Dokunuşumla yerdeki başını hafifçe kaldırıp yüzüme baktı. Gözleri doluydu ama ağlayamadı.

Biliyorum. Babalar ağlamazdı çünkü. Erkekler güçlüydü. Güçlü insanlar ağlamamalıydı. Sahi öyle miydi? Biz adamların ağlamaya, üzülmeye hakkı yok muydu? Ben ağladım, yıllar önce küçük yaşta babam tarafından bir enkazın altında mahsur bırakıldığımda ağladım. Yıllar boyunca bir enkazın altında kalmıştım ben. Kimsenin dönüp bakmadığı bir enkaz altında sadece Allah'a sığınarak yaşamaya çalıştım. Ve yıllar sonra bu gün ilk defa ağladım. Sevdiğim kadını, karımı kaybetme korkusundan ağladım.

"Hamza amca. Gel seninle dışarı çıkıp biraz hava alalım."

Hamza amca hafifçe başını sallayıp ayağa kalktığında birlikte az önceye nazaran daha sakin olan koridordan geçtik.
Aynı sessizliğimiz bahçeye çıkıp bir banka oturana kadar devam etmişti.
Havanın serin esintisi bedenimize çarpıp geçiyor geriye sadece bir hiçlik bırakıyordu.
Bir süredir devam eden suskunluğumuzu Hamza amca sonlandırmıştı.

"Canımın hiç bu kadar yandığını hatırlamıyorum. Bunca yıllık hayatımda canım bu kadar hiç yanmadı benim."

Onu anlıyordum. Evlat acısı zordu. Her ne kadar yaşamasam da bazı şeyleri anlamak, hissetmek için yaşamaya gerek yoktu ki. Vicdan yeterdi. Bir yerde okumuştum;

'Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın.'

Beni de insan yapan bu değil miydi?
Derin bir nefes çektim içime, sanki bir daha hiç çekmeyecekmişim gibi.

"Daha dün kollarımda olan saçlarını ördüğüm, öpmelere doyamadığım kızım şimdi küçük bir odada yaşam mücadelesi veriyor."

Hamza amcanın çocuklarına olan sevgisini görmüş ve hissetmiştim. Güzel seven bir babayı o.

"Allah tüm kullarını sınava tabi tutarmış. Bizim sınavımız da buymuş. Allah'a dua etmekten başka ne gelir ki elimizden?"

Sorumla bakışlarını bana çevirdi. Dudaklarında buruk bir gülümseme vardı. Acının ev sahipliği yapmış olduğu bir gülümsemeydi bu.

"Hiç birşey."

"Hamza amca. Ben Ecrin'i kaybetmekten çok korkuyorum."

Ağzımdan kaçıveren itirafi umursamadım. Ben şu anda güçlü değildim. Görünmekte istemiyordum, canım acıyordu ve biri bunu bilsin istiyordum.

"Hamza amca. Canım çok yanıyor. Babam beni terk ettiğinde hissettiğim acıdan daha da çok acıyor."

Derin bir iç çektim. Yıllardır hissetiğim hislerim, gerçeklerim dudaklarımın arasından firar etti.

"Babasızlık çok zor. Ben bu güne kadar hep: 'anne, baba ve evlat acısından daha büyük acı olur mu?' diye düşünürdüm. Varmış. Sevda acısı çok zormuş Hamza Amca. Sanki ruhum bedenimi terk etmiş gibi. Sanki renkler solmaya başlamış gibi. Herşey o kadar cansız ve anlamsız geliyor ki."

Omzumda bir el hissettiğimde bakışlarımı Hamza amcaya çevirdim usulca. Dolu gözlerine inat buruk bir gülümseme vardı yüzünde.

"Çünkü hayatın anlamı eşin oluverir. Onunla güçlü olursun, onunla hayaller kurarsın ve onunla beraber savaşırsın bu hayatı."

Haklıydı. Ben şu kısacık zamanda herşeyimle karıma yaslanmıştım. Onun mutluluğu benim mutluluğumdu. O şu kısacık zamanda herşeyim oluvermişti. Yuvam, geleceğim, dermanım olmuştu o benim.

"Allah büyüktür oğlum. Hayırlısıyla Ecrin'in oradan sapasağlam çıkacak. Benim kızım güçlüdür. Küçükken bile düştüğün de hep kendi ayağa kalkardı. Başı ağrıdığında ilaç içmez ağrının geçmesini beklerdi."

Duyduklarım yüzümde ufak bir tebessüm oluşmasına sebep olmuştu. Ecrin'in çocukluğu hakkında pek birşey bilmiyordum ama zamanla tanıyacaktım onu zamanla beraber bir aile
olacaktık biz.

"Asaf. Ben kızımı önce Allah'a sonra sana emanet ettim. Ve ben senden razıyım oğlum. Kızımı sana emanet ederken bir kez olsun şüpheye düşmedim. Allah bana hayırlısıyla iki kız evladı iki oğlan çocuğu hediye etti. Ve bu gün de bir oğlum daha oldu."

Duyduklarım ilk başta beni gülümsetirken son duyduğum şeyle gözlerim kocaman açıldı. Sümeyra hanım teyze hamile miydi? Şaşkınlıkla Hamza amcaya bakarken ne demem gerektiğini düşünmeye çalışıyordum.

"Asaf oğlum. Bundan sonra bende senin babanım. Yaslanacak bir omuz olduğunda her zaman beklerim seni."

Hamza amcanın devam ettiği cümlesiyle rahat bir nefes verirken az önce düşündüğüm şeyler yüzünden birazcık utanmıştım. Ama nereden bilebilirdim ki adamın beni oğlu olarak göreceğini?

"Sağol Hamza Amca."

"Baba de evladım. Bundan sonra ben senin babanım."

Baban sayılırım dememişti. Babanım demişti. Aradaki farkı size nasıl anlatırdım bilmiyorum ama o küçük fark benim için çok kıymetliydi.

"Baba. Sağol baba. Herşey için."

"Sende sağol evlat."

Bir süre daha bahçede oturmuş ve ardından tekrardan hastaneye girmiştik. Hastanede fazla kalabalık yaptığımız için herkesi zorla eve göndermiştim. Belki birazcık tehdit etmiş olabilirdim ama olsun. Sümeyra annenin durumuda iyiydi çok şükür. O her ne kadar gitmek istemese de dinlenmesi gerektiği konusunda zor ikna etmiştik onu. Şimdi de sadece ben hastanedeydim.
Birkaç kişinin olduğu koridorda
sessizlik hüküm sürerken bende
Kur'an Kerim okuyordum.

~NEFES~

Emircan kapıyı açtığı gibi içeriye geçerken ben hala olduğum yerde duruyordum.
Bana geçmem için elini uzattı ama adım atamadım. Bu ev Ecrin olmadan olmazdı ki. Gözlerim tekrar dolmaya başladığında yaşların akmaması için zor tuttum kendimi. Emircan ağlayacağımı anlıyınca yanıma geliyordu ki içeriden Salih'in bağırma sesini işittim. Beni böyle görmesin diye hızla
arkamı döndüm.

"Abla, Abi nerde kaldınız? Bu üç kız varya beni ısırdılar. Bak her yerim kırmızı oldu. Annem, babam birde Ecrin ablam hepiniz beni yanlız bıraktınız. Ben sizden küstüm. Hıh."

Hafifçe kafamı Salih'e çevirdim. Salih iki kolunu bağlamış kaşları çatılı bir şekilde bize bakıyordu.
Emircan onun yanına yaklaştığı gibi kucağına aldı. Ama bu durum Salih'e etki etmemiş gibiydi çünkü halen sinirliydi.
Belli belirsiz gülümsedim.
Gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim.

"Paşam bizim işimiz vardı. Özür dilerim. Ne ceza vermek istiyorsan ver bize?"

Anında gülümsedi, onun gülümsemesi bizede geçmişti.
Kızlar merak ve endişeli yüz ifadesi ile kapı eşiğinden benim olduğum tarafa geldiler. Emircan bizi yalnız bırakamak için Salih'i alıp salona geçti.

"Nefes abla, Ecrin'in durumu nasıl?"

Soruyu soran Balın'a baktım. Gözlerim tekrardan dolmuştu.

"Şu an durumu stabil. Bu iki gün kritik. Hayatı tehlikesi kalmayınca normal odaya alacaklar."

Kızlar aynı anda rahat nefes verdi.

"Ecrin iyileşsin koyun kesecem. Bu da ilk adağım olsun."

Müjde'nin söyledikleriyle gülümsedim. Daha ne olduğunu bile anlamadan bana aniden sarılan kızlara karşılık verdim.

"Herşey için teşekkürler kızlar. Biz geldik sizde evinize gidin dinlenin. Kovmuş-"

Lafım yarıda bırakan Balın'ın tebessümle olumsuzca başını sallamasıydı.

"Öyle deme nefes abla. Teşekkür etme biz sonuçta Ecrin'in kardeşleri değil miyiz?"

Başımı salladım.

"Öyleyse Yeter ki Ecrin iyi olsun."

Kızlar Vestiyerden çanta ve çeketlerini alıp. Ayakkabılarını giydiler.
Kızlar tekrardan sardılar dua ettikten sonra. Asansöre geçtiklerinde son kez el salladım. Asansör hareket edince
başımı eve çevirip biraz bakındım. Sanırım biraz temiz hava alsam iyi olacaktı. Açık kapıyı kapatıp telefonumu cebimden çıkartıp Emircan merak etmesin diye mesaj kısmına girdim.

Siz:
'Temiz hava alacam,merak etme
kapı önünde olacam'

Mesajı yazıp gönderdikten sonra merdivenlere yöneldim.

(...)

Kaldırımda kaç dakikadır, oturduğumu bilmeden oturmaya devam ettim.. Gökyüzündeki yıldızları sayıyordum. Ecrin ve benim ne sıkıntımız olsa yıldızları sayardık.
Ta ki mantıklı bir fikir bulana kadar.
Havanın hafif esintisi titrememe neden olduğunda başımı bacağımın arasına sıkıştırdım. Bir süre sonra adım sesleri duysam da kafamı kaldırmadım. Omuzumun üstünde bir ağırlık olunca başımı yavaşca kaldırdım.
Yağız tebessüm ederek bana bakıyordu, istem dışı gülümsedim. Hani bu karşınızdaki kişiye ayıp olmasın diye gülümsediğiniz gülümsemelerdendi.
Eli ile kaldırımı gösterdi.

"Oturabilir miyim Nefes hanım?"

Gülümsemem büyüdü işte bu sefer içten bir gülümsemeydi bu
Konuşma yerine başımı olumlu anlamda salladım. Cevabı aldığı gibi bir el kadar mesafe kalacak şekilde oturdu. Omuzumun üstündeki ağırlıkla baktım,deri ceketti.
Ceketten gelen Kahve ve gül aromalı parfüm kokusunu içime çektim.
Kendimi toparlayıp tekrar gökyüzüne baktım.İkimizde sessizdik.
Sessizliğimizi bozan köpeğin havlamasıydı. Daldığım için sesle sıçradım. Yağızda hafif kıkırdadı, ona baktım hemen ağzına fermuar çekti. Teslim olurcasına ellerini kaldırdı.

"Özür dilerim Avukat hanım."

Gülümsedim.

"Gülebilirsiniz sıkıntı yok."

Tebessüm etti sadece. Nedendir bilinmez birden kahaha atmaya başladım. Kahaham giderek ağlamaya döndü.

"Yağız, Ecrin iyi olacak de mi?
Bunu duymaya ihtiyacım var."

Ses tonum yalvarır gibiydi.

"Siz ve Ecrin gördüğüm en cesur kadınlarsınız. Ecrin bu savaşa yenilmiyecek galip gelecek. İnan bana."

"Ecrin çok inatçı ve hırslıdır."

Diye devam ettim. Aklıma gelen anı
ile gülümsedim.

"Neye güldünüz. Avukat hanım?"

"Bana sürekli Avukat hanım demesene!"

"Ama siz-"

"Tamam ben dedim. Aramızda bir mesafe olsun ama bunu kast etmedim."

"Hım. Neyi kast ettiniz peki?"

"İşte sürekli kavga ettiğimiz için mesafe olursa daha iyi olur demek istemiştim."

"Anladım."

"Allaha binlerce şükür anladın."

Kendi kendime fısıldamıştım.

"Birşey mi dediniz?"

"Yok demedim. Hı benim neye güldüğümü merak etmiştin değil mi?"

Konudan konuya atlamak benim işimdir. Bunu anlayan Yağız gülerek
başını salladı.

"Evet anlatın bakalım neye güldünüz böyle?

"Aklıma bir anı geldi. Ona güldüm."

"Anlatmak isterseniz, dinlemek isterim."

Karşıdaki koca çınar ağacını gösterdikten sonra kollarımı birbine doladım.

"Bu alanda Ecrin ve mahalle arkadaşları futbol oynuyordu. Bende ona ne kadar kızsam da dinlemezdi. Burunun dikine giderdi."

~Flaş bellek~

"Ecrin ablacım gel ip atlayalım,
topu erkekler oynar."

"Ol-maz abla olmaz. Ben top oynamak istiyorum. Beni oyalama bak sayı alacaklar."

Ecrin alnındaki teri kollu ile sildiği esnada Selim koşarak topu Ecrine attı.

"Ecrin yavaş at."

Kaleye yakın olan Ecrin, Topa öyle bir vurdu ki top koca çınarın
dallarına sıkıştı.

"Ecrin yeter bu kaçıncı top."

Faruk sinirle dedi. Nefes güldü.
İlk topu attığında Nefise teyzenin camını kırmıştı, 2. de ise bakkal ekrem amca'nın kafasına denk gelmişti oda topu patlamıştı. En sonuncu da ağaca takıldı. Bir günde üç topu Ecrin mefta etmişti. İlla futbol öğrenecem diye tutturmuştu öğrensen neye yarar ki...
Ecrin koşarak topun son
durumuna baktı.

"Yaşıyor bu yani patlamamış bana bakmayın gelin lan!"

Hele hele şunun üsluba bak hele. Ecrin'in söyledilerleriyle herkes rahat bir nefes verip çınarın dibine gitmişti.

"Eee kim alacak?"

Tarığın sorusuyla Selim anında elliyle Ecrin'i işaret etti.

"Ecrin attı, o çıksın."

Sinirle Selim'e baktım. Ecrin'in
yükseklik korkusu vardı.

"Şaçmalama Ecrin nasıl çıksın?
Hem erkeksiniz siz alın."

Diye çemkirdim, kendi aralarında tartışma çıktı. Selim'in kafasına top gelmesi ile herkes şaşırmıştı. Korku ve şaşkınlıkla ağaca baktım. Ecrin ağacın kalın dalına sarılmış öylece duruyordu.

"ECRİN BİRTANEM NE YAPIYORSUN
SEN ORADA?"

Hissetiğim korkuyla sesim yüksek çıkmıştı. Bağırmamla gözleri dolmuştu.

"Ab-abla bura-sı çok yüksek. Çıkın-ca belli olmuyor."

Etrafıma bakındım. Kimse kalmamıştı.
Onların hesabını sonra alacaktım.

Yarım saat sonra;

Gelen firen sesi ile koştum. İtfaiye gelmişti.

~Flaş bellek bitti..~

"Eee kurtarabildin mi?"

Merakla bana soran Yağıza gülerek Başımı salladım.

"İtfaiyecileri aradım ama"

Birden gülme tuttunca sustum.
Yağız merakla bana bakıyordu.

"Şöyle dedim itfayeci abilere; 'abi bizim yaramaz kedi ağaçta mahsur kaldı gelin alın."

Bildiğiniz gelin alın demiştim adamlara. Dediklerim ile Yağız kahaha attı.

"Kedi mi?"

"Ben o zaman çok küçüktüm itfaiyeciler tek kedileri kurtardığını zannediyordum.
Bende öyle bir çözüm buldum."

"Yaaa ne kadar tatlısın."

Yağız'ın sessiz fısıltısı ile tip tip ona baktım. Tövbe estağfurullah.

"Daha sonra ne oldu?"

"İtfaiyeciler bir ağaca bi bana baktı.
Sonra abi 'Kedi nerde' diye sorması yok mu? Birden adamın bacaklarına yapıştım.
Nasıl yalvarıyorum. 'Lütfen kurtarın kardeşimi, yalvarırım, ne isterseniz yaparım. Hem kumbaramda ki paramı veririm' aynen bunları sıraladım.
Adam tabi güldü önce. Ardından Ecrin'i kurtadı ve mesleklerinin ne işe yaradığını kısaca tanıttı ve Ecrin'e bu kadar inat iyi değil diye uyarıda bulunup gittiler"

"Nefes senin bu kadar komik
olduğu bilmiyordum."

"Sen benim hakkımda hiç birşey bilmiyorsun. Kimsenin bilmediği gibi."

"O zaman tanımama izin ver."

Söyledikleriyle yüzüne bakındım
birkaç saniye.
Oldu canım başka isteğin? Çay
kahve? Abimin bana seslenmesi ile panikle ayağa kalktım. Eyvah basıldık.

"Nefes yukarıya."

Abim pencerede sinirle ikimize baktı. Bakışları Yağızda kalmıştı. Yazık iyi çocuktu halbuki. Kendimi toparlayıp deri ceketi ona uzattım.

"Teşekkürler Savcım."

Çeketi eline aldı. Gülümsedi.

"Rica ederim avukat hanım her zaman."

Apartmana doğru gittim.

"Yağız kardeş. Evin yolu bu taraf değil!
Gözlerini O tarafa çevir hadi kardeşim"

Abim dedikleri ile göz devirdim. Son kez savcıya bakıp merdivenleri çıktım. Kalbim çok hızlı atıyordu.
Allah'ım aşık olacaksam bir işaret ver yarabbim. Sonra boş yere umutlanmayayım.

(...)

Nazlı -Emircan texting;

0536********: Selamünaleyküm

0536********: Nasılsın?

0536********: Pardon kendimi
tanıtmayı unuttum

0536********: Ben Nazlı

Emircan: Hangi Nazlı?

0536*** kişini 'Nazlı' diye kaydedildi.

Nazlı: Yağız ve Eymen'in kardeşi inşallah tanıdın.

Emircan: Hıı o Nazlı.

Nazlı: Evet o Nazlı.

Nazlı: Kaç Nazlı varsa hayatında.
(iletilmedi)

Emircan Yazıyor...

Nazlı: Nasılsın diye merak etmiştim ama rahatsız ettim galiba.

Nazlı çevrimdışı...

Emircan: Yook vallah.

Emircan: Rahatsız etmedin

Emircan: İyi değilim beni merak edip yazdığın için teşekkür ederim.

Emircan:Kaba davramdıysam özür dilerim.

Nazlı çevrimiçi...

Nazlı: Rica ederim, özür dilemene
gerek yok.

Emircan: Affetin mi?

Nazlı:Küsmedim ki.

Emircan: Basbayağı küsmüşsün.

Nazlı: Yok dedim ya.

Emircan: O zaman neden her cümlenin sonuna nokta bırakıyorsun?

Nazlı: Cümle bitiminde nokta bırakılır. Ondan akıllım bunu ilkokulda
öğrendik.

Nazlı: Tabi sen nerden bileceksin.
Ders yerine karı kızla koştuğun için bilmezsin.

Emircan: Konumuzla alakası yok ama Okulda senin dediğin gibi karı kızın peşinden koşmadım hiç.

Emircan: Derslerim hep takdirdi.

Emircan: Neyse okulu boşver de

Emircan: Bana trip atma!!

Nazlı: ATMIYORUM DİYORUM BENİ
SİNİR ETME.

Emircan: tamam o zaman

Emircan: Hangi Nazlı?

Emircan: Dedikten sonra nokta
atmaya başladın

Emircan: Buna da cevabınız var mıdır?

Nazlı: Unutmuşum.

Nazlı: Annem çağırıyor ben gidiyorum..

Emircan: Bir dakika birşey söylüyeyim öyle git annenin yanına

Nazlı: Çabuk söyle.

Emircan: Hayatım boyunca tek bir Nazlı ile tanıştım o da sensin

Emircan: Başka Nazlı olsada umursamam

Emircan: Kıskanmana gerek yok

Nazlı: Kıskanmadım onu nerden çıkardın?

Emircan: Emin misin?

Nazlı: Eminim

Emircan: Biliyordum bana trip atıyordun
(İletilmedi)

Emircan: Tüh tekrardan noktayı unuttun heycandan galiba

Nazlı: Abim kızdı Bay. Ay yani.
Allaha emanet ol.

Emircan: Sende Allah'a emanet ol.

Emircan: Utangaç ve inatçı kız
(İletilmedi)

~~~~~~

Çok uzun zamandan sonra;
Selamünaleyküm 💗

Bölüm nasıldı?

Nefes -Yağız?

Nazlı -Emircan?

Ecrin Duru?

Eymen Asaf -Hamza Baba?

İstediğiniz sahne??

Yorum ve vote yapıldı mı?🔪😇>>>
(Tehdit değildir☺️)

Benden size>>>🤲🏻🌹🌼

Allah'a emanet olun🌼

Takip etmeyi unutmayınız 🥰
kesit duyular oradan
paylaşım yapacam.

Wattpad: GizemliKz427
İg : (gizemlikz.427)
Tik tok:(gizemlikz.427)

Continue Reading

You'll Also Like

132K 8.8K 80
"Muhammet abi..." Arkamı döndüğümde kız kardeşlerimin can dostu Rumeysa'yı gördüm. Gözlerini kaçırıp tekrar bana baktığında sesini duydum. Rahatsız o...
33.8K 2.2K 23
o intihar etmişti ve de ihanet
635K 42.3K 107
[22.12.2020 - 05.04.2021] Bir kadın düşünün kendi halinde mesleğini yapan doktor...●■ Bir adam düşünün nişanlısını kaybettikten sonra ,nişanlısının...
94.1K 3.2K 21
Diğer hastalarımı kontrol edip abim yanına aşağı indim. Beraber çardağa oturup çayımızı yudumluyorduk. " Gördün mü?" " Evet" " Konuştun mu?" dediğ...