Baktım gözlerinin içine
Siyahtı, gözlerinde kendi yansımamı görüyordum
"Çok yanlış yapıyorsun doktor hanım"
Duraksadım, neydi yanlış olan? Az önce onu tekrarladığım için mi böyle sinirliydi?
Aramızdaki mesafe çok azdı, ve bu rahatsız ediciydi. Geriye gitmek istesem bile gidecek yerim yoktu, sırtım kapıya yaslanmıştı
O sırada yaslandığım kapıyı tıklatdı biri, şükürler olsun
Onu itip kapıyla arasından çıktım
Arhan kaşlarını kaldırıp alayla bana baktı
"Gel" dedi düz sesiyle
Odaya asistanı girdi
"Dosyaları getirmiştim efendim"
"Masaya bırak"
Asistanı dosyaları bırakıp odadan çıktı
"Hadi bizde çıkalım" dedi
"Nereye ya? Daha ben şirketi gezmedim?"
"He yani gerçekten şirketi ele geçirme planların var öyle mi?"
"Abartma sadece gezeceğim, ama tabii söz veremem"
"Gidelim bakalım"
Odadan çıktık. Şirketi dolaştırdı bana. Şirketin her katında bıkkınca nefes veriyordu, artık bıkmıştı tur atmaktan
"Yetti mi?"
"Yetti"
"Alıcı gibi bakıyordun anasını satayım"
"Alırım belki" diyip sırıttım
"Sen kendi işinle ilgilen"
"İşim doktorluk, ama malum senin yüzünden..."
Parmağını dudağımın üzerine tuttu
"Sakın beni suçlamaya kalkma doktor hanım"
"Nedenmiş o? Sen beni suçluyorsun ama"
Sustu, ilk defa cevap veremedi. Arkasını dönüp gitti. Asansöre bindi, kapılar kapanarken elini uzatarak durdurdu
"Binmiyor musun?"
Burada öylece kalamazdım, gidip asansöre bindim. Ondan uzakta durdum. Lakin bir kat aşağıda asansöre binenler olunca beni kendine çekmişti
"Böyle yapmak zorundamısın?" diye sordum kısık sesimle
"Zorundayım"
♤
Şirketten çıkıp eve gitmiştik. Akşam yemeği sofrası kurulmuştu. Direkt geçip sofrada oturduk
"Yenge beğendin mi şirketi?"
O sırada aklıma Arhan'ın sözleri gelmişti. Alıcı gibi bakıyormuşum...
"Sanki beğense ne olacak" dedi kısık sesiyle Arhan
Ona taraf döndüm, aynı anda o da bana bakıyordu
Tekrar Nazlı'ya taraf döndüm
"Beğendim, güzel"
Nazlı bana bakıp sırıttı, onun da aklından neler geçiyordu kestiremiyordum
Akşam yemeğinden sonra avluda oturup kahvelerimizi içtik
Serdar ağa ayağa kalkıp kendi odasına gitti
O sırada Arhan da ayağa kalktı
"Bizde artık odamıza geçelim" bana bakarak konuştu. Beni odaya mı çağırıyordu?
"Ben daha kahvemi bitirmedim"
"Odada bitirirsin" dedi kolumdan tutup kaldırdı. Neydi bu şimdi?
Herkes bize sırıtarak bakıyordu. Kim onlara gerçeği söylemek ister?
Odaya geçtiğimizde kapıyı sertçe kapattı
'Ne oluyor?' dercesine baktım üzüne
"Bitir kahveni şimdi"
"İçesim yok artık" dedim sitemle
"Tamam o zaman geç yatağa"
Ne?
"Ne?"
"Konuşacağız"
Yatakta ne konuşacağız?
"Ne konuşacağız?" dedim gerginlik dolu sesimle
"Azra'yı nereden tanıyorsun?"
Bu muydu?
"Bende ciddi bir şey zannettim"
"Sence ben bunu alayla mı soruyorum?"
"Neden yatakta konuşalım? Koltukta var" dedim bır hışımla
"Sen hep yatakta oturuyorsun ya, koltuğa yanaştığın mı var?"
"Koltuk senin o yüzden"
"Konu nereye geldi ya" dedi sinirle bağırarak
"Bağırma insanlar duyacak"
"Bağırtma o zaman"
"Tamam hadi konuşalım güzelce" mümkünse.
"Ben soruyu sordum, sen cevaplamadım hâla"
"Geçen gün Nazlı'yla dışarı çıkmıştık ya, işte o zaman kafede tanıştık"
"Abuk subuk laflar etti mi?"
Kaşlarımı kaldırdım, yüzünü inceledim saniyeler boyunca
"Bu soruyu soruyorsan ne söylediğini de biliyorsun"
Bıkkınca nefes verdi
"İyi geceler" dedi ve banyoya girdi
Ben de yatağa geçtim, pikeyi üzerime çekerek kollarımı sardım kendime...
Gözlerimi kapatacakken telefonumun zil sesi odayı sardı
Umut arıyordu, cevapladım
"Ne yapıyorsun?"
"Uyumaya çalışıyorum"
"Enişte orada mı?"
"Hayır"
"Oh iyi ne güzel rahatça konuşalım"
Güldüm
"Sen ne yapıyorsun?"
"Aynı ben işte, annem Aslı'yla beni evlendirmek için elinden geleni yapıyor"
"Artık seni anlıyorum" dedim burukça gülümseyerek
"Keşke hiç anlamasaydın..." keşke.
"Aslı peki? O ne diyor?"
"O dünden razı, ben anlamıyorum ya hiç tanımadığı bir adamla evlenmeye nasıl razı olur? Belki ben katilim arkadaş"
"Doktor olduğunu biliyordur" diyip güldüm
"Yani belki sana dünyayı dar edeceğim, yani nasıl atlarsın hemen, evlenmeye nasıl razı olursun?"
"Belki itiraz etmiştir"
"Boş ver, sen nasılsın? O dağ ayısı sana kötü davranmıyor değil mi?" O sırada Arhan banyodan çıkmıştı, umarım duymamıştır...
"Yok"
"Böyle kısaca cevap verdiğine göre var bir şeyler, bak sen o dağ ayısının hakkından gelirsin bilirim ben. Ezdirme kendini o ağa bozuntusuna"
Helvasını fındıklı yapmamı isterdi hep...
Banyo kapısına yaslanmış bizi dinleyen Arhan'a baktım, kaşları çoktan çatılmıştı bile...
"Nereye bakıyorsun sen?"
"Hiç bi-" sözümü tamamlamadan Arhan eliyle telefonu ona taraf döndürmemi işaret etti
Telefonu ona taraf döndürdüm
"Bana bakıyor" dedi Arhan
"Eniştecim" eniştecim?
Arhan kaşlarını çatmış Umut'a bakıyordu
Telefonu tekrar kendime taraf döndürdüm
"Neden söylemiyorsun eniştemin odada olduğunu"
"Çakma eniştenin" diye onu düzeltti Arhan
"Şimdi geldi"
"Neyse iyi geceler, sen git eniştemle ilgilen"
Kaşlarımı çattım, ne demek ilgilen? Bebek mi o?
Telefonu kapatıp komodinin üzerine koydum
Arhan da bu sırada koltuğa geçip uzanmıştı
"İyi geceler" dedim kısık sesimle
Aradan bir kaç saniye geçti, ya da bir dakika
Çabucak uyuduğunu düşünmüştüm artık
"Sana da doktor hanım" dedi
Pikeyi üzerime çekip, gözlerimi kapattım. Bıraktım kendimi uyku boşluğuna...
♤
Arhan işe gitmişti
Bu gün konakta büyük gündü
Hazırlıklar yapılmaya başlamıştı
Her sene bu gün konakta yemekler, tatlılar hazırlanır, ziyafet yapılırdı. Sebebini bende bilmiyordum
Halide anneye yaklaştım
"Bu günün özelliği ne?"
Bana bakıp gülümsedi
Elindeki yufkayı açarken konuştu
"Bu gün kayınvalidemin, yani Arhan'ın babaannesi Asiye annemin doğum günü"
Gülümsedim, ölen birinin hâla bu kadar değer görmesi, sevilmesi çok güzel bir şeydi...
"Doğum gününü kutlamayı çok severdi rahmetlik"
"Allah rahmet eylesin"
"Amin kızım çok sağol"
Bende mutfaktaki diğer işlere yardım ettim
Ve pasta yapılması gerekiyordu
"Ben pastayı yaparım" demiştim
İşe koyuldum, pasta yapmakla uğraşmayı severdim, yemeğide tabii ki.
"Pasta hazır"
"Ellerine sağlık yenge, çok güzel gözüküyor"
"Teşekkür ederim" dedim gülümseyerek
Akşam olmuştu, herkes gelmişti. Birtek Arhan hariç
"Kızım Arhan aradı mı seni?"
"Hayır"
"Bu gün hiçbir zaman gecikmezdi"
Odama gidip onu aradım, açmadı.
Tekrar aradım ve üçüncü çalışta açtı...
"Efendim?"
"Gelmiyor musun?"
"Merak mı ettin?"
"Hayır"
"Neden aradın peki?"
"Bu gün babaannenin doğum günü"
"Dosyalara o kadar dalmışım ki, tamam şimdi geliyorum"
"Gel" telefonu kapatıp odadan çıktım
"Geliyor şimdi" dedim herkese
"Tamam biraz daha bekleyelim o zaman"
"Çay içelim abim gelene kadar" dedi ve mutfağa gitti Nazlı
Bende arkasından gittim
Herkese çay dağıttıktan sonra kendimizde geçip oturduk
Arhan da o sırada gelmişti
"İyi akşamlar" dedi herkese
"Oğlum bir şey olmadı değil mi? Neden geciktin?"
"İşler uzadı anne kusura bakmayın"
"Geçelim hadi" dedi Serdar ağa
Herkes sofraya geçip oturdu
Yemeğe başlamıştık. Yemek bittikten sonra tatlılar sofraya getirilmişti
Ve pasta da.
Herkese pasta servis edilmişti, birtek Arhan hariç
Leyla ablaya baktım, ne demek istediğimi anlamıştı. Kısık sesle konuştu
"Arhan ağam pasta sevmez"
Pastayı sevmemek mümkün mü?
"Yenge ellerine sağlık çok güzel olmuş pasta" dedi Nazlı
Bende pastamdan yedim, gerçekten güzeldi. Arhan neden böyle bir lezzetden vazgeçmişti ki?
Arhan'a taraf döndü bakışlarım
Kaşlarını çatmış bana bakıyordu
'Ne oldu?' dercesine baktım yüzüne
Bana taraf eğildi ve kısık sesle konuştu
"Bu şekilde yeme"
"Nedenmiş o?"
"En son böyle yediğinde sabah kahvaltı yapamadın"
Kaşlarım havalandı ve şaşırarak baktım yüzüne. O ise alayla sırıtıyordu
Bense bu sırıtmayı onun burnundan getirirdim...
~~~
Bölüm sonu
Bölüm hakkında düşünceleriniz neler?
Umarım beğenmişsinizdir♡