MANİPÜLASYON

By onuseviyorum105

18.8K 1.9K 1.2K

Psikolojisini bozan adam, aslında psikoloğuydu BxB Kurgu yazılanlar tamamen hayal ürünü olup gerçekl... More

1. Tanıtım
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm ++
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm +
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
FİRARİ ( YENİ KURGU )

20. Bölüm

487 60 91
By onuseviyorum105

Oy ve yorum bekliyorum canlar 🙂
Keyifli okumalar ❤️

Üzerimdeki ağırlık hafifleyince bedenim ter içinde kalarak boşluğa kıvrılır gibi oldu. Soğuk parmaklar tekrardan aletimle buluşunca sıkıca kavrayarak avuçları arasında aşağı yukarı çekti bir süre.

Ben ise titreyen dudaklarımla sadece gözümden yaş gelmesine müsade ediyordum. Sondu. Bugünlük esaretim buraya kadardı. Saatler sonra herkesin önüne çıkacaktım.

Boğuk sesiyle "Aferin. Beni de Tanrı Enki'yi de hayli mutlu ettin" diyerek aletimden akan beyaz sıvıyı son kez şambana koyarak ağzını kapattı.

Ayağa kalkmadan "Sakın kıpırdama!" diyerek tekrardan duvardaki figürün önüne geçip saygısını belli ettirircesine belini kırdı. Ellerini de göğsünde birleştirip başını eğdi.

Bu sefer duvardaki figüre daha dikkatli baktığımda figürün iki kaşının tam ortasında kırmızı bir ışık yanıp sönüyordu. Hoca efendi denilen zat, figüre biraz daha yaklaşarak asa olarak resmedilen yere parmağını götürüp bir tur dönderdi.

Döndermesiyle kırmızı ışığın bir anda kaybolması bir oldu. Beni asıl şaşırtan ise figür yavaş yavaş geriye giderek ortadan kaybolmasıydı. Şimdi ise karşımda dümdüz bir duvar örülmüştü.

Islak yanaklarımla yüzümü ona çevirdiğimde, elindeki şamdanı götürüp cam fanusa koydu. Bir dakika kadar fısıldayarak birşeyler okuyup elini sakallarına götürdü ve sıvazlayarak bana döndü tekrardan.

Aleti ise hâlen havadaydı. Elini aletine götürüp okşayarak ağır ağır yanıma yetişti.

Gözleri fazlasıyla karanlık olup, dili oldukça sivri ve bir insana göre hayli uzundu. Fakat oldukça yakışıklı bir çehreye de sahipti.

Karanlık gözlerini biraz daha yumuşatarak dudaklarını büktü. Sivri dili dudaklarının çevresini yalarken, alt dudağını ısırarak iç çekerek bakış attı bedenime.

"Yarım saat sonra hazır ol" diyerek bir dizini yatakla buluşturdu. Kolları her iki tarafımı sararken "Çok hoşuma gittin bugün. Yüce Enki senden razı olsun" deyip elimi dudaklarına götürdü ve avucuma şuh bir öpücük kondurdu.

Ben yutkunurken dudakları bu sefer her iki kaşımın ortasını buldu ve yumuşak bir öpücük kondurdu.

"B-ben gitmek istiyorum. Lütfen ben kimse değilim. Benim size bir faydam olmaz"

Karanlık gözleri gittikçe tonunu açarken, aralık dudaklarımı öpmeye başladı. Alt tarafımı ise hissetmiyordum artık. Son ilişkimizde uyuşturucu gibi bir krem sürmüştü deliğime. Krem sayesinde pek acıyı hissetmemiştim bir müddet.

"Akşam hazır ol" diyerek ürkütücü bir şekilde fısıldadı. "Birazdan, senin için mürid göndereceğim. Akşam ne yapman gerektiğini sana bir bir aktaracaklar. Can kulağıyla iyice dinle. Bir aksilik görür yada farkedersem canın yakarım..." yüzü tehditlerinin aksine daha yumuşak olup, gülümsüyordu.

"Lütfen beni bırakın. Söz kimseye hiç birşey anlatmam. Suat ile de bir daha görüşmem. Hatta bu memleketten çeker giderim..." işaret parmağı dudaklarımı bulurken, dudaklarını kulağıma yaklaştırdı.

Bacaklarımın titremesine neden olan fısıltısıyla "Kameralar şuan kapalı asi çocuk. Ve sen...Hiç merak etme!! O Suat denen hain en kısa sürede ortadan kalkacak. Vadesi doldu. Vadesini bana ait olana dokunarak bitirdi çoktan. Zamanı gelince tıpkı onun gibi sende bizlere mürid kazandıracaksın. Ama şimdilik bana hizmet etmen gerekiyor" sözleri keskin bir kılıç gibiyken, aleti aletimin üzerinden git gel yapıyordu.

"O yüzden. Bu derneğe ayak basan ve dâhi benim olmaya gelen her mürid sadece bana aittir. Benim kulumdur. Benim bedenimin bir parçasıdır. Kız veya er-kek..."

Son kez yanağımdan öperek ayağa kalktı ve çıplak kaslı bedeniyle cam fanusun içinden şamdanı alarak ortadan kayboldu. Ben ise çıplak bedenimle kıpırdamayıp sadece gözyaşı akıtıyordum.

Özgür şuan ne yapıyordu acaba? Ya Suat? Zerre kadar vicdan azabı çekiyor muydu? Yada onu öldüreceklerini biliyor muydu? Bunları bilerek mi bana dokunmuştu? Off hiçbir şey bilmiyordum ama lanet gelsin ki bir tarafım Suat'ı arar olup, ona acıyordu. İçimden Suat bir yerlerde belirsin isteği hâlen etrafımı sarmıştı...

Öte yandan midem acıyla bükülürken, oturur pozisyonuna geçtim. Kalçam fena halde ağrı yaptığından ellerimi arkama yaslayıp ağırlığımı oraya verdim. Kalçamın sızısından hiçbir şey düşünemiyordum pek.

Aradan geçen dakikaların ardından zorlukla ayağa kalktım. Duvara tutuna tutuna lavaboya giderek elimi yüzümü yıkayıp aynaya baktığımda, perperişan bir insan gördüm. Kısacık saçlar, korkudan ve ağlamaktan renk değiştiren ifademle tanınmayacak bir haldeydim. Bacaklarım tekrar korkuyla titreyince sırtımı arkamda kalan duvara yasladım ve o şekil sırtımı aşağı kaydırarak yere çöktüm.

Ağlamama fırsat verilmeden iki kişi içeri daldı. Biri beni buraya getiren kişiydi. Sözde hoca efendi Suat'a ödülünü verecek demişti. Diğeri de kırklarında bir kadındı.

Ben çıplak bir şekilde utanarak kollarımı dört yanıma sararken onlar derhâl arkasını dönerek "Kalk ve cüppeni giy utanmaz arlanmaz...Nasıl bu şekil bizi karşılarsın?" diye kızdılar.

Ellerimle lavabodan destek alarak ayağa kalktım ve sarsak adımlarla yatağa yetişip cüppemi üzerime geçirdim. Gözlerim yatağa takılınca kan gördüm ve bu beni daha da yıktı. Öyle hızla içime girip çıkmıştı ki, bir ara bayılmıştım. Burnuma getirilen kokuyla tekrar ayıldığımda işine devam etmişti.

"Ha-hazırım" diye seslendim onlara. Kadın bana ters bakışlar atarken, ismini bilmediğim aksi herif ise yanıma gelip başıyla "Düş önüme haydi" diye sinirle emir verip bağırdı. Elini ise başındaki sarıka götürüp kendini sakinleştirdi.

Hoca Efendi'nin 'Yeri gelecek benim üstüm olacaksın' lafları aklıma gelince sinirle başımı iki yana salladım. Beni önce hamam gibi sıcak olan bir yere götürdüler. Orada ben dışında altı kişi daha vardı. Üç kız dört erkektik.

Bizim banyolarımız yapıldıktan sonra, müthiş derecede güzel kokan kokular sürdüler bedenimize. Ben ve bir erkek dışında diğerleri oldukça mutlu olup küçümseyici bakışlar atıyorlardı ikimize.

Sonra da kocaman bir kütüphaneye götürülüp önümüze birer dosya indirerek ezberlememizi istediler.


Sıcak suyla banyomuz yapıldığı için şimdilik biraz daha rahat hissediyordum kendimi. Kalçamdaki sızı bana verilen krem sayesinde biraz daha iyi durumdaydı.

Şimdi ise bana özel dikilmiş krem rengi ve oldukça pahalı bir cüppe giymiştim. Cüppenin üzerinde ise bereketi temsilen iki tane yeşil buğday motifi işlenmişti.

Diğer kişiler sırasıyla şunları temsil ediyordu; Kızlardan biri aklı temsil ediyordu. Diğeri güzelliği ve dişiliği. Sonuncusu ise feministliği.
Erkeklerden ve en rahat olanı ise gücü temsil ediyordu. En az onun kadar rahat olan diğer genç ise yer ve gökten sorumlu gruptandı. Bir de en az benim kadar çekinceli olan eleman ise kıtlığı ve doğa olaylardan sorumlu gruptandı.

Ve tıpkı koridorda gördüğüm o tablonun olduğu odaya getirilmiştik. Oda epey büyük ve upuzundu. Hoca Efendi'nin ihtişamlı koltuğu ise odanın en başında ve en yukarıda sahibini bekliyordu. Bir an bu zenginliğin nereden geldiğini sorgular oldum.

Neyse, hepimiz yuvarlak olacak şekilde altın varaktan yapılmış sandalyelere sırayla oturtulmuştuk. İlk sırada aklı temsilen bir kız vardı. İkinci sırada gücü temsil eden eleman. Üçüncü sırada feministliği temsil eden kız ve ondan sonra ben geliyordum. Ve diğerleri...

Çok geçmeden kapı ardına kadar açıldı. İçeriye yüzleri ve bedenleri siyah elbiselerle kapalı tam yedi kişi girdi.

Onlara eğilen seçilmiş müridler de saygıdan olsa gerek, bellerini hafif kırıp onlar yanlarından geçene kadar da başlarını önlerinden kaldırmadılar.

İçeri giren yedi kişi masaya doğru yaklaşarak beyaz ışık yansıyan tavana ellerini kaldırıp dua okurcasına dudaklarını sessizce oynattılar. Sonra da yerlerine geçip oturdular. Tahminime göre beş erkek, iki kadındı. Yaşları ise epey vardı. Yürüyüşlerinden belliydi.

Oturunca hepsi yüzlerini bize dönderdiler. Biz onların kim olduğunu göremiyorduk. Ama onlar yüzlerindeki siyah saten örtünün altından, bizi çok net görebiliyorlardı.

Derken hoca efendi denilen zat giydiği siyah takım elbiseyle içeriye teşrif etti. Elinde ise su bardağı vardı. Ondan nefret etsem de jilet gibi olup, bir o kadar da korkutucu hissettiriyordu kendini.

Yeteri kadar su içince, kristal bardağını en güvendiği müridlerden birine teslim etti. Bir ara benimle göz göze gelince karanlık gözlerle tekrardan bakıştım.

Aklıma beni uyardığı sözleri geldiğinde bakışlarımı çekmeye yüreğim yemedi. İlk onun çekmesini bekledim. Bana 'Bir aksilik görür yada farkedersem canını yakarım' demişti...

Beni sınarcasına masaya gelene kadar bakışmamızı sürdürdü. Masadakiler ayağa kalkınca, cehennem karası karanlık harelerini benden alarak masadakilere yönlendirdi.

"Hoş geldiniz sayın komite!" diyerek kendi ihtişamlı koltuğuna doğru yürüdü. Koltuğuna yetişmek için tam yedi basamaklı merdivenlerden çıkarak bekledi. Müridlerden biri ona beyaz cüppesini giydirdi.

Cüppesi mücevherlerle donatılmıştı. Koltuğuna geçip otururken masadakilere oturmaları için elliyle işaret verdi.

Yakasına taktığı mikrofonla kapıdakilere kapıyı açmalarını ve gelen misafirleri tek tek içeri almalarını emretti. Müridler emre uyacaklarına dair destura geçtiler.

Ben her olaya far görmüş tavşan gibi bakarken, bakışlarımı kapıdan ayırmıyordum. Kapıdan içeriye giren ve televizyondan o kadar tanıdık simalar gördüm ki ağzım açık afallayarak bakmaya devam ettim.

Çoğunun şarkılarını dinlerdim. Çoğunun filmlerini. Çoğunun mecliste konuşma yaparken ve sözde adaletten bahseden milletvekillerine methiyeler dizerdim. Kimisine iyi gol atıyor diye fanatiklik yapardım.

Kısacası tam elli kişilik bir grup, elleri önünde birleşik içeriye teker teker girdiler. Önce hoca efendiye saygıdan secdeye gittiler. Sonra da ayağa kalkıp masadaki komiteye bellerini hafif kırıp saygılarını belli ettirdiler...

Ya gerisi diğer bölüme.
Çünkü oldukça uzayacaktı...
Ve çok lanet edeceğiniz şeyler göreceksiniz...🙂

Continue Reading

You'll Also Like

9.1K 547 43
Zihnim uyuşmuştu. Üzerimdeki adamın yavaş öpücükleri boynumdan göğsüme inerken hafif bir inleme döküldü dudaklarımdan. Bu kadar yavaş olması deli edi...
709K 32K 70
ᴛᴀᴍᴀᴍʟᴀɴᴅı 🦋 05...; Bir baksan gözlerime, anlayacağım her şeyi; 05...; Beni sevip sevmediğini. 05...; Çünkü bilirsin, Özkan. 05...; Gözler yalan söy...
4.6K 465 14
Eşcinsel içerikli bir kurgudur, Daddyk!nk içerir! Melankolik bir çocuk hayatını baştan sona değiştirmeyi amaçlayan bir adamla tanışır. Tür: Ağır Roma...
93.4K 1.3K 19
İçimden bir ses eskiye dönebiliriz diyordu ne kadar bazı kötü şeyler yaşanmış olsada o benim ilk aşkımdı. "Esin ben seninle eskisi gibi olmak istiyor...