SIR PERDESİ

By queenkitaplari

478 106 2

Dans ediyorduk ama bu son dansımızdı biliyordum. Gözlerimi açtığımda bana bakan kahverengi gözlerinde takılı... More

Giriş
(2)
(3)
(4)
(5)
(6)
(7)
(8)
(9)
(10)
(11)
(12)
(13)
(14)
(15)
(16)
(17)

(1)

50 7 0
By queenkitaplari

Bölüm şarkısı: Selami Şahin & Burcu Güneş: Ben Bir Tek Kadın (Adam ) Sevdim

" Bana bir kalp verdiler sonra da seni, önce seni sevdim sonra kalbimin olduğunu hissettim .
Ben seni hep sevdim , şimdi sevmekten nasıl vazgeçerim? "

...

"Fikrimin ince gülü, kalbimin şen bülbülü

O gün ki gördüm seni , yaktın ah yaktın beni"

Seslerini duyuyordum , bu annemin en sevdiği parça. Sanki içine attıklarını haykırıyor ama hep hoş bir tınıda devam ediyor. Gözlerimi açtığımda kızartılmış ekmek kokusunun odama kadar sindiğini fark ettim. Bu kokuyu seviyorum ,beni bir yuvada hissettiriyordu.

Üstüme yatağımın yanındaki ince hırkayı geçirerek, gıcırdayan tahta merdivenden indim. Annem çayları dolduruyordu. Benim gibi açık kestane saçlarını örmüştü. Saçlarında beyazları vardı ama saçlarına tek bir boya fırçası vurmamıştı. Telefonundan şarkıyı açıp neşeli bir şekilde kahvaltı hazırlıyordu.



"Günaydın Pınar sultan . " Neşeyle ona sarıldım. Benim olduğumu fark edip karşılık verdi.
" Günaydın Ahu'm . " Dedi. Anlaşılan ablam daha uyanmamıştı.


" Ablam yokmu?"

" Yok kızım dün gelmedi ki, biraz rahatsızmış babanın yanında. "

Annemin hazırladığı masaya oturup kızarmış ekmekten aldım . Annem yine düşüncelere dalmıştı.

"Anne."


"Kızım ablanın git bir nasılmış, söyle annem seni bekliyor de bakalım. "  Gözlerimi irice açarak ona baktım .

" Kahvaltı yapıyorum. "

" Gelince yaparsın. "

"Anne... "

" Hadi bak aklım kalır vallahi. " Diyince el mecbur masadan kalktım. Telefonunu eline alınca, "Niye bizi ordayken aramıyorsun da mesaj atıyorsun? "Kapı eşiğine yasalanarak sordum. O ise bana baktı ve anla kızım der gibi  ama anlamadım. Sonra telefonundan şarkıya kaldığı yerden devam etti . Annem iki katlı bir evde kalıyordu, ev gayet iyiydi sanırım merdivenleri hariç. Sadece eskiyen merdivenlere bakım yaptırmıyordu, yapmamıza da izin vermiyordu. Anısı var gibiydi o merdivenlere ait. Sağlam diyip duruyordu ama sağlam değildi. Odama girip kıyafetlerimi değiştirdim. Saate baktığımda on bire yaklaştığını fark ettim . Hızlı gidersem babamın kahve saatine yetişebilirdim.


Merdivenlerden koşarak indim . Annem arkamdan "Dikkat et ." Diye bağırdı. Arabaya binip evin yolunu tuttum. Birbirlerine yakın oturuyorlardı. On dakika uzaklıkta sayılırdı. Bazen sık sık düşünüyorum ,babam hiç annemin kapısına geldi mi diye ya da annem pencere önünde bekledi mi? Bilmiyorum ama aralarındaki sevgi hala devam ediyor bunu çok iyi biliyorum. Eve vardığımda arabadan inip karşı eve baktım. İç çektim istemsizce. Anahtarı kapıya yerleştirdim. Karşı evin kapısı açıldı ve içeriden çıktı.



Emine teyze de peşinden çıktı. Beni görünce gülümsemesi daha da büyüdü zaten sürekli gülümseyen bir kadındı.
"Ahu kızım nasılsın? " Diye seslendi bana doğru. Karşı ev ile aramızda sadece yedi adım vardı . Yedi adım ileri doğru yürüdüm.





"İyiyim Emine teyze sen nasılsın? "Diye sordum. " Ne bu güzellik Ahu hanım. "

Dedi Çınar. Şaşırdım ona göre değildi bu laflar . Kalbim hızla çarpmaya başladı. Titrek bir sesle " Teşekkür ederim. "
Benimle ne zaman bu tarz konuşsa titriyordum.
"Her zamanki hali maşallah benim kızıma . Annen ne yapıyor kızım ?" Emine teyze sanırım anneme gidecekti.
" Ne yapsın evde , ablam rahatsız ona bakmaya geldim bende. " Başka bir şeyler söylesin dedim kalbim yeniden heyecanla çarpsın istedim ama söylemedi. Her zaman yaptığını yapıp arkasını dönüp gitti. Her zamanki gibi arkasında kaldım bende. Emine teyze ile veda ettikten sonra yedi adım atıp eve doğru gittim .




Kapıyı açıp içeri girdim,kalp kırıklığımı kapıda bırakıp neşeli adımlar ile devam ettim. İçeri girince babamın herzamanki koltuğunda oturup gazete okuduğunu gördüm. "Ben geldim baba" .

Saçlarını birkez dokunmadığın kızın geldi baba!

Sevgini asla bilmeyen diğer kızın geldi!

Sahi babam neden böyleydi?



" Kaç kere söyledim kapı önlerinde mahalle kadınları gibi konuşma!" Dediği an sustum. Devam edemedim çünkü benim babam emekli bir emniyet müdürüydü. Disiplinli ve katı kuralları olan bir adamdı. Suskunluğuma devam ettim zaten babam da devam etti.



"Hiçbir zaman sana söz geçiremedim saat onbir de kahve içtiğimi gayet iyi biliyorsun rahatsız edilmemem gerektiğini de. " Kolumdaki saate baktım onbiri üç geçiyordu, acele etmiştim belki de bir bardak kahve içip babamla vakit geçiririm diye ama yetişememiştim kapıda vakit geçirdiğim için.



"Ama sen aklı havada gezme meraklısı bir kızsın..."




"Bağırıp durma Ahu'ya "Diyen sözler ile babamı susturan ablamı gördüm. Ablam, babamın tam aksi biriydi. Kuralları olmayan ,olan kurallara da uymayan biriydi . Beni sürekli babamın azarlarından koruyan perimdi. "Hastaymışsın abla annem eve gelsin dedi." Ablam bana baktı, gülümsedim
"Gel odama çiçeğim ,çay getirmeye unutma ama ."



Odasına doğru merdivenleri tek tek çıktı. Babama baktığımda eskisi gibi nefretle bakmıyordu . " Hoş geldin kızım ."

Ne zaman ablam beni korusa babam bana karşı yumuşar asla sert davranmazdı. Az önce yaşananlar olmamış gibi ona sarıldım ve mutfaktan biri kupadan biri de ince belli bardaktan çay alıp ablamın odasına doğru çıktım. Ablam mor renk hastası biriydi, elbiselerinin çoğu mor renkteydi. Odasında mor objeler ile mor detaylar ile kendine has bir oda kurmuştu. Ablam tam bir peri kızıydı, çok narin ve hassas. Kırılgan benim aksime , duygularını en dipte yaşayarak dolu dolu geçiyordu. Ablamın böyle olmasını seviyorum çünkü benim aksime duygularını dışa vurarak daha rahat yaşayabiliyordu.





" Gelsene çiçeğim orda dikiliyorsun?"

Ona kupa bardağını verip yerde olan biri sarı diğeri mor olan puftan sarı renkte olana oturdum.
" Neyin var peri kızı biri senin pırıltılarını mı çaldı yoksa?" Elimde olan ince bardaktaki çayımdan yudum aldım. " Ya ya ne demezsin, annem napıyor? " Dedi endişeli bir sesle.



Elinde bir dergi vardı ve sanırım çocuk eğitimi ile ilgiliydi. Ablam küçükken bile bebeklere zaafı vardı. Yeni doğan bebekleri sevmeyi ve bakmayı çok seviyordu. Hatırlıyorum komşular bir yere gittiği zaman ablama gönül rahatlığıyla çocuklarını emanet edebiliyorlardı. O yüzden okul öncesi öğretmenliği seçmişti ve mesleğini severek yapıyordu.





"Oturuyordu kahvaltıdan kaldırdı sana bakmam için. "



"Ne güzel ya iki evimiz var. " Ablam hüzünle baktı, "Ben tek göz odada annem ve babamla birlikte yaşamayı tercih ederdim ." Felsefeleri olan biriydi ve olaya tümden bakıyordu. " Abla huzur olmayan bir evde birlikte yaşasan nolur ki , sürekli kavga ediliyor ve huzur yok birlikte olsalar daha mı iyi o eve sen yuva diyebilir misin?"



Sessiz kaldı, aslında sessizliği bana hak verdiği içindi. Ama biliyorum diğer cevabı da olurdu, ablama göre annem babam yan yana olsaydı yuva olmasaydı da olurdu." Evlensem ikisinden biri düğünüme gelmeyecek. " Elindeki dergiyi kapatıp yanındaki komodine koydu. Güldüm , "Saçmalama iki düğün yaparsın, birine annemin tarafı diğerine babamın tarafı, hem altın daha fazla gelir . " Yatağındaki yastığı bana fırlattı. Allah'tan elimdeki çayı yere bırakmıştım.





" Hiç gerçekci değilsin. " Yerden kalkıp yanına oturdum ve dizlerine uzandım. Ablam da ayaklarını topladı uzanmam için. İç çekti, bunu söylemesede çok sevdiğini biliyordum. Kızı yerine koyuyordu beni , çok güzel annelik de yapacağına eminim. Saçlarımı okşadı , benim saçlarımı sevdiğim adam ile babam okşamazdı.



" Kıskanıyorum seni. " Dedi ablam birden . Dil çıkardığım sırada dudaklarıma vurdu. Kıkırdadım bu söylediğine, çünkü ablam gerçek anlamda bir peri kızıydı. "Annem gibi saçların. " Onna baktım " Bende seni kıskanıyorum."

Şaşırdı bu dediğime.




"Neden?"


Yanlış anlama abla ama babam seni daha çok seviyor, sana benzemek isterdim beni de sevsin diye ama seninle benzemiyoruz. Kıskanmıyorum asla seni sevdiği için daha çok mutlu oluyorum ama ben babam beni de sevsin istiyorum.





" Çünkü babama benziyorsun. "

"Saçmalama."



" Dış görünüş olarak. " Diye düzelttim. Onu rahatlatmak istedim çünkü asla babama benzemek istemiyordu.
" Saçların aynı babamın ki gibi ama gözlerin kimseye benzemiyor o sana ait peri kızı." Uzun siyah dalgalı saçlarını önüne aldı. Aslında ikimizin saçları düz bir yapıya sahipti ama ablam saçlarını sürekli dalgalı yapardı. Masmavi gözleri adeta esmerliğine meydan okurdu. Cam gibi masmavi gözleri parıltılıydı. Dudağının altında bir tane beni vardı ve güzelliğine güzellik katıyordu. Ben ise annemin kopyasıydım, kestane rengi düz saçlar ve bal renginde gözlere sahiptim. Beyaz tenliydim ve genelde tenim çok hassas olduğu için sürekli bedenimde yaralar taşırdım.

" Okul yakında açılıyor, döneceksin değil mi?"

" Evet dönmeyi düşünüyorum çünkü bu kadar izin yeterli bence. " Ablam nişanlıydı sevdiği ile. Fatih ile çok mutlulardı her nedense kavga etmişler ve evliliği ablam ertelemişti. Babam tepki göstermişti ama ablamın üzüldüğünü görünce susmayı tercih etmişti. O yüzden izin almış ama sonradan ertelemek istediğini söylemişti ve şimdi okula dönüyordu.

" Fatih'i ne zaman affedeceksin?"

Ablam dizlerini topladı ve bu yüzden tam karşısına oturmak zorunda kaldım. Ablamın surat ifadesi kızgındı ve ben bu soruyu sorduğum için pişman oldum , ablamın gözlerinde saf kızgınlık vardı şu anda. " Sen ne zaman Çınar'a a sevdiğini söyleyeceksin?" Dediğinde dondum. Gerçekten bunu beklemiyordum. Yaz ayında tenim buz kesmişti, bunu hissetttim . Yutkundum fakat yutkunduğum benim acımdı. Kırıldım ama kırılan eşya değil tam olarak bendim. Bunu gördü pişman oldu ama belki de geç olduğunu o da biliyordu.





" Bir o fark etmedi onu sevdiğimi ."





Şimdi pişmanlık ablamın da içindeydi. Ablamın gözleri doldu , ayağa kalktım ablam ne yapacağını bilemedi ama zaten bu odada  üşüyordum hemen çıkmalıydım evden . Kapıyı açıp babama bir şey söylemeden çıktım. Ablamın özür dileyişleri kulağımda çınlıyordu ama beni ağlarken görmesini istemiyordum. Beni ağlatan kişi olarak üzülmesini istemiyordum,beni ağlatan ablam değil kursağımda kalmış yarım mutlu olma çabamdı.Arkama bakmadan arabaya binip mahalleden çıktım. Yutkunmak bu kadar zor olmamalıydı. Sahi bir adamı daha ne kadar sevebilirdim ki? Benim sevgimi görmeyen karşılık vermeyen adam ; Çınar Dağhan söylesene beni gör diye daha ne yapabilirim ?






Telefonum çalınca akan gözyaşlarımı sildim. Arayanın Masal olduğunu gördüm,sesimi oldukça neşeli çıkarmaya çalışarak yanıt verdim aramasına. "Duyduğuma göre üzmüşler benim ŞanlıAhu'mu. "Sanırım bugün fazla üzülmüştüm çünkü bir türlü durmak bilmiyordu gözyaşlarım.

"Kuzen sonra konuşalım mı?"Dedim ama sesim berbat bir tonda çıkmıştı.

"Yok ŞanlıAhu sahile gel konum atıyorum. "Diyip telefonu kapattı. Ardından telefonuma konum bildirimi geldi ve bana gitmekten başka çare olmadığını ispatladı. İstanbul'un sokaklarından geçerken göz atıyordum. Çoğu anım benim duvarlardaydı,duvar yazılarını seviyorum çünkü kağıta olmasa bile derdini sokağa döke biliyordun. Çünkü ben çoğu zaman söyleyemediklerimi duvara söylemiştim. Arabadan indikten sonra bir kaç sokak yürümem gerekiyordu ve bu benim çok işime geldi açıkçası. Temiz hava her zaman iyidir, ortadan çatlamış bir duvara elim gitti. Dokunmaktan çekindim çünkü ortasında çiçek açmıştı. Duvar dahi çiçek açmıştı kim bilir nasıl bir sevgiydi. Duvarda siyah sprey boya ile "İki tren kavuşacaksa mutlaka çarpışacaktır..." Yazıyordu, tebessüm ettim,tam da çiçek yazının ortasında açmıştı. Kim bilir yazan ne kadar seviyordu da duvara dahi çiçek açtırmıştı.




Yürüyünce masada tek başına çay içen kuzenim Masal'ı gördüm. Teyzemin kızıydı ve bir tane başıma bela bir abisi vardı. Abisi Meriç de aşık olduğum Çınar ile aynı sınıfta okumuşlardı, lise zamanında  bile ayrılmamışlardı.



Onların dostluğu da bizimki gibi çocukluğa dayanıyordu. Masal ile ben tip olarak birbirimizi anımsatıyorduk. Sarıldım ona ve karşısındaki sandalyeyi çekip oturdum. Bana göz kırptı .



"Kim üzmüş benim ŞanlıAhu'mu söyle bakayım?" Sanırım ablam evden çıkınca direk Masal'ı aramıştı. Tebessüm ederek, "Tüm İstanbul'un sokakları bile şahit,biliyor onu sevdiğimi o neden fark etmedi?" Masal bana hüzünle baktı, üzülüyordu benim için haklıydı kim olsa üzülürdü benim için. "Ablan aradı üzmüş seni , ne söyledi sana bu kadar üzüldün?"



İç çektim,bu aralar fazla iç çekiyordum. "Annem hep der ya;biri yanındaki ana biri de kalbindeki yara terk etmez insanı."

Annem sürekli bu lafı söylerdi. Hak veriyorum çünkü bu lafı iliklerime kadar yaşıyorum.



Bir süre daha konuştuk onu unutmaya çalışmamı, daha iyilerine layık olduğumu söyleyip durdu. Bunu sürekli tekrarlıyordu ve artık kimin ne diyeceğini ezberlemiştim. Bunu bilen herkes tekrarlıyordu ,gel gör ki kalbim bunu duymazdan geliyordu.


"Yarın doğum günüm ,abimler falan kafede doğum günü partisi hazırlıyor. Şaka olan kısmı ne biliyor musun kuzen ,ben nişanlımı çağıramıyorum. " Masal da haklı ki derdini söylüyordu.

"Kim olacak parti de ?"

"Herkes."

"Herkesten kastın ne Masal?"

"Herkes işte Çınar, Fatih, Gülperi,Yavuz ,abim ,sen ,ben ve bir kaç arkadaşım. "

Başımı salladım ve çantamdan çıkardığım lotus çiçekli kolyeyi Masal 'a uzattım. Heyecanla elimden aldı.


"Kuzenim olmasan dahi arar bulurdum seni,iyi ki senin gibi kuzene ve en yakın arkadaşa sahipim." Masadan kalkıp saçlarını çekip kolyeyi boynuna taktım. Gözleri dolu dolu olmuştu.

" İyi ki varsın, yarın doğum günümde verseydin ya?"

"Yarın o saatlerde bir duruşmam var ,kuzum mecbur gelemiyorum ama söz akşam telafisini ederiz." Gönlü rahat olmasa da sesini çıkarmadı. Bu sırada telefonumu alıp nişanlısı Fırat'a yarın buraya gelmesini söyledim. Nedense benden çok korkuyordu, korku iyiydi bu sayede kuzenime karşı bir yanlışı dokunmazdı.

" Geliyordum zaten abla sürpriz yapacaktım ." Mesajı ile sırtımı rahat bir şekilde yasladım. Yaklaşık bir saat daha oturup Masal ile beraber kalktık . Büroma geçip işlere yoğunlaşmam lazımdı. Alanımda başarılı bir avukattım ve fazla sayıda dava önüme geliyordu. Odama geçince çantamı ve telefonumu masaya koyup kuruyan pencere önümdeki çiçeğin yanına gittim.

" Neden kurudun ki sevgin mi az geldi?" Çiçeğin kurumuş yapraklarını kopardım ,suyunu verdim. O sırada odaya meslektaşım Yavuz girdi . Bana göz kırptı ve masanın önündeki sandalyelerden birine oturdu. Yeni mezun olmuştu benden bir yaş küçüktü ve onu yanıma almıştım. Yavuz, Çınar 'ın kardeşiydi , birbirimize destek oluyorduk. "Ahu ünlü bir iş adamının dosyasına bakacak mısın?" Başımı hayır anlamında salladım .



"Ama adam çok ünlü bence onun avukatlığını yapmalıyız. "Hayır asla yapmayacaktım, yapmayacaktık. Çünkü adam pek tekin bir ayak değildi. Böyle adamların kirli oyunları olurdu ve buna dahil olmak istemiyordum. "Yavuz adamlar suçlu ve ben bir daha asla suçlu bir adamı savunmayacağım." Dediğim anda sustu. Haklı olduğumu biliyordu, ama kimi savunduğumu bilmiyordu. Bilmesin de çünkü babamdan ilk tokadı haksız bir adamı savunduğum için yediğimi mümkünse asla bilmesindi.

" Ee yarın ki davayı sence kazanacak mıyız?"Diye sordu. O'na tabiki der gibi baktım. "Şüphen mi var?"

" Evet var çünkü adam çok güçlü asla kaybedecek gibi durmuyor. "İçime sıkıntı doğdu.

"Adalet yerini bulur Yavuz içime dert koyma!" Olmamalıydı, zengin bir adamdı ve karısına şiddet uyguluyordu. Asla tahammül edemiyordum bu tür davalara. Parası olduğu için istediği zaman bir kadını sustura bilir , istediği zaman da şiddet uygulayıp istediğini yapabilirdi. Karısı şikayetçi olmuştu ama yine sıyrılmıştı bir şekilde parayla. Kadının aklî dengesinin bozuk olduğunu ve ona inanılmaması gerektiğini savunup duruyordu sürekli. Boşanmaya yanaşmıyordu ama kadın onu böyle bir adamdan kurtarmam için resmen bana yalvarıyordu. Elimden geleni yapmıştım ve son duruşmaları yarındı. Adam tarafından ağır tehditlere maruz bile kalmıştım ama vazgeçmemiştim.

"Ahu ablamsın, öyle yerin bende çok büyük ,sana bir şey olacak diye çok korkuyorum."

" Saçmalama Yavuz Dağhan. " İçini rahatlatmaya çalışıyordum.

"Yine de dikkat et Ahu Şanlı."Ona gülümsedim beni düşünmesi beni mutlu etti. Odadan çıkınca yine yalnız kaldım, koltuğa oturdum. Çekmeceden anahtarı aldım ve yedi yaşındayken tutmaya başladığım günlükleri kasadan çıkardım. İlk günlüğümü annem almıştı bana,pembe ve üzerinde çiçekler olan bir günlüktü. Bizim evde gizliliğe önem verilirdi, annem de bunun için anahtarlı almıştı. Kimse okumazdı fakat babam bu konuda küçükken çok dikkat ederdi , yinede saklamamamız konusunda bizi uyarırdı.

Günlüğümün ilk sayfası Çınar'a aitti. Gerçi her sayfası ondan ibaretti , sadece onunla olduğum zamanlar da günlük tutmuştum. Yaşım yirmi üç ve kalemi alıp devam ettim.

" Sevgili günlük bugün bana ; bu ne güzellik dedi. Kalbim çok fazla attı bu his onunlayken seviyorum."

Günlüğümün ilk sayfasına gittim . Okumayı yazmayı yeni öğrenmiştim ve ilk onun adını sonra onu günlüğüme yazmaya başlamıştım. Okunması zordu yazıların ama ben ne yazdığımı hiç unutmamıştım.

"Sevgili günlük ben bugün karşı komşunun çocuğuna aşık oldum. Babası ile babam askerdeyken arkadaşlarmış, annem ile annesi de okuldan arkadaşlar. O da benim arkadaşım ama diğer arkadaşlarım gibi değil. Meriç bize abi demelisiniz diyor ama ben ona abi demek istemiyorum. Bizden dört yaş büyük Meriç ile aynı sınıfta. Meriç'e abi dersem ona da demek zorunda kalırım, ama ona abi demek istemiyorum. O benim abim değil , aşık olduğum çocuk. Annem uykunu alamazsan büyüyemezsin diyor . Uyuyup,hemen büyümem lazım, onunla aynı yaşta olmalıyım. O zaman abi demek zorunda kalmam. Annem yarın çikolatalı kurabiye yapacakmış, öğle molasında ona da götüreceğim. Şimdi uykum geldi, uyumam lazım daha Çınar'la büyüyüp evleneceğiz... İyi geceler sevgili günlük."


Çocukken ne kadar saf ne kadar temiz duygulara sahiptik. Gözyaşlarım yine gözlerimden akmaya başlamıştı. Günlükleri geri yerine kaldırdım, içinden düşen bir fotoğraftı. Elime aldım fotoğrafı , geçen seneki doğum günümde çekilen bir fotoğraftı.


En mutlu olduğum anlardan biriydi, ikimizde sanki anlaşmışız gibi siyah giyinmiştik. Birbirimizi tamamlıyorduk, bir çift gibiydik. Dalgalı yaptığım saçlarım onun omzuna dökülüyordu ve o gülerek bana bakıyordu. Bu fotoğrafı çeken Masal'dı ve gülerek ne kadar yakışıyorsunuz imalarında bulunmuştu. Ama Çınar oralı hiç olmamıştı, üflediğim pastayı kesip yemiştik. Benim boğazımdan geçmemişti, ama Masal ile Yavuz sanki altı yaşındaki çocuklar gibi kavga ederek yemişlerdi.


Fotoğrafın arkasını çevirdiğimde yazdığım yazıya dokundum. "Aklım çıkıyor ama o çıkmıyor." Yazmıştım Oğuz Atay'dan . Çoğu sözlerini bana ithafen yazmıştı sanki, öyle dokunuyordu bana. O günün tarihi yirmi üçüncü yaş doğum günüm,12 Eylül. Şu an Ağustos ayındaydık ve bir kaç hafta sonra doğum günümdü. Yirmi dört yaşında olacaktım ve belki de bu şehirden ayrılacaktım. Sevdamı da bavuluma koyup yok olacaktım. Fotoğrafı da kasaya koyduktan sonra ayağa kalkıp bürodan çıktım. Havalar soğumaya başlıyordu , kalın giyinme zamanı gelmişti galiba. Oysa sabah adete yaz günümdeydim sanki. Arabaya binince eve gitmek isterken vazgeçip babamın evine gitmeye karar verdim. Radyoya tıkladım, şansıma Sezen Aksu çıkmıştı. Yol boyunca şarkıyı dinledim . Araba babamın evine yaklaştığında, park edip arabadan indim. Çınar 'ın elinde iki ekmekle kapıda durduğunu gördüm. Beni gördü, gülümsedi . Bende ona gülümsedim, "İyi akşamlar. "

Elindeki ekmeğe baktım, istemsizce hayal kurdum evimize elindeki ekmekler ile döneceğini. " Sana da iyi akşamlar Ahu. "Başımı sallayıp eve doğru yürüdüm.

" Ahu. " Diye seslenince elimdeki anahtar yere düştü. Kalbim maratonda koşar gibi nefes alış verişlerim hızlandı. Kapıdan döndüm, "Efendim. " Uzun uzun baktı, babam kapıyı açınca aralanan dudakları kapandı. Sonra tekrar açıldı, " Yavuz bahsetti , yarın önemli bir duruşmanız varmış umarım kazanırsınız. " Tebessüm ederek, "İnşallah. " Dedim.

İkimiz de evlere girdik. "Hoş geldin." Babam sarılmaktan pek hoşlanmazdı, fakat yine de sarıldım. "Hoş buldum. "

" Ellerini yıka , üstünü değiştir de yemek yiyelim." Komutları aldığım gibi yerine getirmeliydim. Tahmin ettiğim gibi ablam evde yoktu çünkü ne zaman üzülsem annemin yanında olacağımı bilirdi. Bu sefer babamın yanındaydım , tavuğu kesip ağzıma attım. Babam "İşlerin nasıl?" Öylesine bir soruydu,soru sormak için sorduğu bir soruydu. Merak ettiğinden değil, yine de hevesle anlatmaya başladım ,benimle hiç göz teması kurmadı. Babam da dinlemiş gibi yapıyordu, onun için şu an baş ağrıtacak sesi yapıyordum.

Böyleydi, benim babam böyle bir adamdı. Aslında yemekte asla konuşmazdı ama soru sormuştu işte.
" Yarın önemli benim için bakalım umarım kazanırız."

" Çınar iyi dilekte bulundu kazanırsın." Gerildim nedense.

" Çınar ile ne alakası var ?" Çatalı sertçe masaya koydu. Hep ani hareketlerinden irkilirdim,
" Babanla konuşuyorsun normal bir arkadaşınla değil, üslubun ne zaman düzelecek senin?" Sofradan ağzını silerek kalktı. Çok aç olmama rağmen iştahım kaçmıştı. Sofrayı bulanık gözler ile toplayıp, bulaşıkları yıkadım. Kapı çalınca , kapıyı açtım. Kapıda Ufuk amcanın geldiğini gördüm. Ufuk amca Çınar 'ın babasıydı.

" Geç balkona Ufuk amca babamda orada."

" Kapıyı kapatma kızım Çınar da geliyor."

Şaşırdım hemde heyecanlandım. Kapıyı açık tuttum , kapı da bekledim. Kapıdan elinde tuttuğu bir kap ile çıktı. Beni kapıda görünce şaşırdı ama istifini bozmadan devam etti. İçeri girince "Senin ki gibi olmasa da. " Diyip kabı bana uzattı. Elinden kabı aldım "Sen mi yaptın?"

" Tabiki. " Göz kırptı. Balkonda olduklarına eminmiş gibi o da balkona çıktı.

Eridim resmen , elimdeki kurabiye kabı az daha düşüyordu. Mutfağa geçip çay demledim , getirdiği kurabiyeleri odama götürdüm. Dolabta olan kurabiyeleri ve kuruyemişleri tabaklara koyup balkona taşıdım. Koyu bir sohbetin içindeydiler, Ufuk amca çoğu akşam buradaydı. Babamla sohbet eder , kahve içerlerdi. Çayları doldurup ikram ettim. " Otursana kızım uzun zamandır konuşamadık."

Babama baktım onay verince oturdum bende. Babam arkadaşları gelince yanlarına gitmemizden hoşlanmazdı.

"Ee kızım anlat bakalım hayat nasıl gidiyor?" Ufuk amca neşeli ve eğlenceliydi. Küçüklükten beri kendisini çok severdim. " Gidiyor işte koşuşturmaca."

" Yarım önemli bir duruşmanız varmış, Yavuz evde heyecandan duramıyor, inşallah kazanırsınız."

"Amin inşallah."

Yarım saat boyunca hoş sohbetler ettik. Benim için güzel geçiyordu zaman .

" Büyüttük ha çocukları Sedat. "

" Öyle vallahi devrem. "

" Yakında yuva kurmalarını da görmek nasip olur inşallah."Dedi Ufuk amca.

Babam Çınar'a bakıp "Bulur dengine birini."

"Bulmuş çoktandır devrem. "

Birisi soğuk su kovasını başımdan aşağı döktü.

" Uzun zamandır kalbinde zaten."

Konuşmasınlar istedim , hepsi sussun ağzını kimse açmasın istedim.

" Hayırlısı olsun."

Sanki babam da kendi evleniyordu öyle bir konuyu uzatma çabasındaydı.

"Baba!" Çınar 'ın uyarısı babasınaydı. Gözlerim doldu, hayır asla ağlamamalıyım. Tırnaklarımı etime geçirdim, kalbimin kırılma seslerini duyduğuma yemin edebilirim. Dolu dolu gözlerle Çınar'a baktım, bana değil babasına bakıyordu. Eğdim kafamı sus Ahu sus! Ağlama sakın! Baban anlamamalı.

" İyi geceler size yarın ki duruşma için erken kalkmalıyım."

" Tamam kızım iyi geceler." Başımı sallayıp balkondan çıkınca gözlerimin tutamadığı damlalar düştü. Odama girince kapıyı kilitledim. Odadaki banyo ya geçip suyu sonuna kadar açtım. Gözyaşlarım oluk oluk akıyordu, hıçkıra hıçkıra ağladım. On altı yıllık sevdamın üstüne nasıl bir sevda gelebilirdi. Aklım almıyor,kalbim bunu kaldıramıyordu. Kendimi toparlamam lazım, babamın birazdan beni kontrol edeceğini adım kadar iyi biliyorum. Elimi yüzümü yıkayıp, şişen gözlerimi kapatıcı ile kapattım. Pijamalarımı giyip kapıya baktım.

Tam da tahmin ettiğim gibi babam kapıyı tıklattı. Kapıyı açtım ve beni iyi görünce,
"Uyudun sandım."

Gülümseyerek ,"Uyuyacağım şimdi." Babam başını salladı ve odadan çıktı. Nefes almak zorlaşınca pencereye doğru yürüdüm. Çınar da eve geçiyordu, sanırım babam Çınar'ı yolcu ettikten sonra bana bakmaya çıkmıştı. Arkasını döndü ve evimize baktı, sonra da benim odamın penceresine . Önceden yakalandığım zaman hemen heyecandan kaçardım , ama şimdi kaçmadım. Durdum pencerenin önünde , karşısında yıkılmış bir kadın görüyor muydu?

Sevdamı hiç mi görmemişti, hiç mi anlamak istememişti.

Ağladığımı görüyor muydu?

Daha fazla dayanamadım bakmaya ,ilk defa o bana bakarken çektim perdeyi. Canım bu gece çok fazla yanıyordu. Girip yatağıma uzandım, uzun uzun düşündüm onunla olan anılarımı. Ben bir tek adam sevdim , sevmeyi onunla öğrendim.

Yarım kalmanın ne demek olduğunu ondan öğrendim. Ben onu hep sevdim, unutulmak nasıldır ben bilmiyordum ki.

Continue Reading

You'll Also Like

YUVA By _twclr

Teen Fiction

905K 43.9K 50
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...
1.1M 40.7K 58
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
137K 4.9K 32
@Magazindetoksu yeni bir gönderi paylaştı. Şok! Şok! Şok! Genç basketbolcu Çağan Akın Arsal 8 ay önce yumruk yumruğa kavga ettiği takım arkadaşının e...
25.5M 908K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...