New World & New Life ~ Yizhan...

Suseonh11220940 tarafından

1K 141 234

2168 yılı... Dünya gezegeninin son görüldüğü tarih... - Dünya kayboldu. Bir sis bulutunun ardınd... Daha Fazla

1-Kaybolan Dünya
2- Second
3 - Kaybolanlar
4-Mutantlar
5-Sil baştan
6- Sorular??
7- Babanın günahını ödemek
8- O benim için önemli Olacak
9- Şansı iyi kullanmak
10- Rüyalarımda ki kişi
11- Buz adam
12- Suskun Wangji
13- Evlenelim
14- Wangji Wuxian'a emanet
15- Bana sevmeyi anlat
16-Ateş ve buz yan yana olur mu?
17-Kendimize zaman vermeliyiz
18- Senin gözünden görmek
19- Düğün ne zaman?
20- Aşk kuşları
21- Kırmızı buz ateşi
22- 2290
23-Bir düşman mı var?
24-Tehditler yok edilmeli
25- Operasyon Wangji
26- Zaman durdu mu?
27- Nova Terra
28-Geldiler
29-Son Döngü
31- Vida Nova
32- Yaşlılar nerede?
33- Wuxian'a ne oluyor?
34- Yeni Hayatların Yeni Dünyaları

30-Kahinler

29 4 6
Suseonh11220940 tarafından

       

     - Akira neler oluyor? Yine mi tehlike var? Wangji, Wuxian ya sizde durum nedir? Heey nereye daldınız böyle? Biri bir şey söylesin. Mark onlara neler oluyor? Üçü de garip davranıyor.

                    ~~~~~~

      - Xingchen sakin olun. Onlar şu anda bizimle değiller. Beklememiz gerekiyor. Kutlamayı da yarın yaparız. Şimdi herkes ayrılıp dinlensin.

     - Biz burada kalalım. Nasıl olsa yatacak yer bol. Sırayla nöbet tutarız.

     - Zi Xuan çok iyi bir noktayı söyledi. Burada nöbet tutmalıyız. Nöbeti ilk ben ve Xuan tutarız. Sırayla devam ederiz.

     - Hah Xue'siz de adım atmaz Xing. O halde hepimiz eşlerimizle nöbet tutalım. Ne olur olmaz. Ters bir durum da iki kişi gerekebilir. Yani bir yerde haklı Xing.

     - Peki çocuklar. Burayı Sam ve size bırakıp ayrılıyoruz. Biz de dışarıyı gözleyelim. Cheng beni de şüpheye düşürdü.

     - Ama onları böyle mi bırakacağız? Yatağa yatırsaydık.

     - Bakın bakın. Üçü de elele tutuşuyor şimdi hareket ediyorlar. Bu ne böyle?

     - Anladım galiba. Üçü kendi aralarında bağlantıda. Yere oturacaklar. Evet işte oturdular. Bir nevi bize de mesaj veriyorlar.

     - Doğru Zewu Jun. Bize dokunmayın demek bu. O halde ayrılıyoruz. Burası sizde artık. Sonra görüşürüz.

     - Mark sis bulutunu ne zaman kaldıracaksın...

     Üç ses aynı anda konuştu bu soru üstüne.

     - Sis bulutuna dokunmayın.

     Ortalık yine sessizleşti. Mark eliyle gidiyorum diye işaret verdi ve kayboldu gözden. Diğerleri de öteki odaya geçerek sessizce nöbet çizelgesi hazırladı. Xingchen ve Xue Yang odaya geri dönüp ilk nöbeti başlattı. Bu ne kadar sürecek kimse bilmiyordu. Xing ve Xue nasıl uyuya kaldıklarını anlayamadılar. Bir an içleri geçmiş gibiydi. Herkes derin uykudaydı. Nöbet değişimi olmamıştı. Xing bir süre sonra gözlerini açtı. Nerede olduğunu idrak edemedi önce. Hatırladığında aceleyle toparlandı. Xue hala yan koltukta uyuyordu. Saate baktı. Gözleri irileşti birden. Tüm nöbet saatleri çoktan geride kalmıştı. Zaman sabaha yakındı. Yerde oturan üç kişiye çevrildi gözleri bir daha şaşkınlıkla açıldı. Üçü de bir kağıda bir şeyler çiziyordu. Yanlarına yaklaşıp bakmak istediğin de çarpıldı. Canı yandığı için bağırdı. Xue anında yerinden fırladı. Silahı elinde sağa sola bakıyordu. Yerde kıvranan Xing'i gördü. Aklı çıkmıştı. O çığlık herkesi uyandırmıştı. Anında diğer odaya koştular. Xing yerde kıvranıyordu. Xue ona doğru koşup kucağına çekti.

     - Xing ne oldu aşkım? Canını kim yaktı? Düşman mı var?

     - Xing iyi misin? Ne oldu sana? Neden bağırdın?

     - Off iyiyim şimdi kaldırın beni yerden. Fena çarpıldım. Hiç sormayın onlara bakın. Uyuya kalmışız hepimiz ya da uyutulduk bilemiyorum. Gözümü açtığım da saatin sabaha yakın olduğunu görünce onlara çevirdim gözlerimi. Bakın sizde.

     - Ne? Nasıl? Bir şey mi çiziyorlar, bir şey mi yazıyorlar?

     - Sakın Ming Ju. Sakın onlara yaklaşmayın. Bir bariyer kurmuşlar. Yaklaştığında çarpıyor. Ben o nedenle bağırdım. Merak etmiştim bakayım diyordum. Gördüm Dünya kaç bucak.

     - O halde gizli yaptıkları. Sam sen görüşünle bakamaz mısın?

     - Çocuklar sabırlı olmalıyız. Okumamız istenseydi Xing çarpılmazdı. Bekleyeceğiz. Şimdi hepiniz evlerinize gidip duş alın üstünüzü değişin. Rahatlasın herkes. Ben buradayım. Siz gelince ben de bir duş alıp değişirim.

     - Sam önce sen git. Sen gelince biz de gideriz. Bunlar ne zaman açacak gözlerini bilmiyoruz.

     Karar verildi. Sam önce giderek temizlenip geri döndü. Diğerleri gittiğinde saat sabahın yedisiydi. Onların ardından Mark geldi. O da şaşırmıştı. Sonunda ne çıkacaktı acaba?

     Wuxian, Wangji ve Akira transa gireli on saat olmuştu. Neden bu kadar uzun sürdüğünü kimse anlayamıyordu. Bir şeyler çizme veya yazma işini bitirmişler yine elele tutuşarak oturuyorlardı. Normal bir insan on saat hiç kıpırdamadan nasıl oturabilirdi. Ama onlar normal değildi. Sadece bir şeyler yazdıkları sırada eğilmişlerdi o kadar. Kağıt yoktu ortada. Esrarengiz biçimde kaybolmuştu.

     Nihayet üç kişi gözlerini açtı. Tüm ekip merakla ne diyecekler diye bekliyor, onlara bakıyordu. Wuxian muzipçe gülümsedi.

     - Aiyoo neden toplandınız böyle? İnsan bunlar acıkmıştır diye düşünmez mi? Ölüyoruz açlıktan. Çabuk bir şeyler.. Yok kalsın biz evlerimize gidip yeriz. Görü...

     - Wei Wuxian eğer ışınlanıp gidersen var yaa senin peşinden gelir bir güzel döverim. Ne sanıyorsun bizi? On saattir başınızda nöbet tutuyoruz. Açıklama yapmadan gidecekmiş, acıkmışlarmış. Külahıma anlat.

     Wuxian sırıtırken Wangji ve Akira da ona katılmıştı. Üçü de gülümsüyordu.

     - On saat mi? Ben uzun süre uyudunuz diye biliyordum. Yalan mı? Biz sizi görmüyor, duymuyoruz mu sandın? Hem evet acıktık. Akşam yemeği mi yedik sanki? İnsan düşünür...

     - İşte Wuxian kahvaltı, yiyecek içecek, hepsi var otur tıkının ve anlatın. Çatlamak üzereyiz.

     - Waaa Cheng çok hızlısın. Teşekkür ederiz. Şimdi lütfen herkes otursun az da olsa bir şeyler atıştıralım, başlayacağız anlatmaya. Mark herkesi haberdar edin. Ortak bağlantıya gireceğiz yine birazdan.

     - Xing bak gerçekten acıkmış çocuklar. Hem haklılar. Biz bir şeyler yedik, uyuduk onlar saatlerdir oturuyorlar. Üstelik evlere gidip duş aldık temizlendik. Bak üçüne, hala savaşın kalıntıları üstlerinde.

     - Of tamam bir anlıktı zaten benim parlamam. O an fazla heyecanlıydım.

     Wuxian, Wangji ve Akira cidden çok acıkmışlardı. Ne var ne yok silip süpürdüler bir anda. Daha yok mu gibilerinden bakıyorlardı diğerlerine.

     - Cheng, Zi Xuan, Yuan hemen biraz daha bir şeyler getirin. Acele edin. Kahinlerimiz çok gezmiş belli ki.

     Mark doğru tahmin etmişti. Üçü de bir yolculuğa çıkarılmıştı. Anlatacaklardı.

     Gelen yiyecekleri de bitirip nihayet anlatma pozisyonuna geçtiler.

     - Herkes otursun. Ayakta yorulursunuz. Evet ben başlıyorum ilk olarak. Siz konuşurken Akira'nın uyarısıyla bana bir şeyler olduğunu hissettim. Sanki uykum vardı ama yoktu. Ne olduğunu anlayamadım. Görüyordum olanları. Wangji bir yanımda Akira da diğer yanımda elele tutuştuk ve yere oturduk. Sizinleydik ama değildik. Off çok karışık oldu bu.

     - Yani ruhumuz bedenimizi terk etmişti. Sizi ve kendimizi yukarıdan görüyorduk. Aynı zamanda oturduğumuz yerden de gözü kapalı sizi izliyorduk. Sesler duyduk. "Merak etmeyin, korkmayın. Hep birlikte bir yolculuğa çıkacağız" dedi o ses...

     - Akira bir saniye. Bir de sis bulutundan söz ettiğinizde dokunmayın demiştik. Onu söyleyen biz değildik aslında. Onlar bedenimizi ele geçirmiş gibiydiler. Yanımızda değil içimizde gibiydiler. Dünyanın var oluşunu gördük an be an yıllar asırlara dönüyordu. Her devri ayrı ayrı oradaymış gibi hissettik. Hele dinozorlar..

     - Dinazorlarıda mı gördünüz? Waaw keşke ben de kahin olsaymışım.

     - Xing heyecan yaptı yine. Ee devam edin sonra ne oldu? Siz onlara dokundunuz mu hiç?

     - Cheng benden de meraklı. Dokunmuşlar Cheng. Hatta üstlerine binip uçmuşlar.

     - Yok artıık. Uçtun iyice Xing.

     - Çocuklar, çocuklar. Susacak mısınız. Böyle iki günde bitmez anlatacaklarımız. Devam et Wangji.

     - Aslında Xing iyi tahmin etti. Her ne kadar dalga geçse de. Evet uçan dinazorların üstündeydik. Bizi fark etmiyorlardı ama. Müthiş bir deneyimdi.

     - Asıl güzel olan ejderhalardı Wangji. Rengarenktiler. Hele yavruları çok sevimliydi. Elbet insanlara zarar verince güzellikleri kayboldu. Ardından tüm keşifleri gördük. İnsanlar eskiden daha güzel yaşıyorlarmış. Para, güç ve hırs bazılarını ele geçirince savaşlar başlamış. Biz yaratıklara kızdık ama bizim onlardan farkımız yoktu. Birbirlerini öldürürken acımasızdılar.

     - Akira çok haklı. Yüzlerinde ki ifadeler korkunçtu. Aklınıza gelebilecek tüm diktatör liderleri gördük birebir. İlk atom bombası atıldığında onlarla aynı acıyı hissettik. En çok kızdığımız buydu. Hiroşima ve Nagasaki şehirlerinde hayat durmuş. Binlerce insan ölmüş. Etkileri yıllarca sürmüş. Bundan ders mi almışlar? Cevabı biliyoruz. Daha kötülerini yapmışlar. Son savaşta tüm dünya katılmasa da vurulmuş. Onları gördük. Çok acı vericiydi.

     - Wuxian bunlar acı deneyimler. Ama merak ettiğim size neden gösterildi bunlar? Amaç neydi? Bir şeyler çizmiş veya yazmışsınız. Sonra kaybolmuş kağıt. O çok mu gizli? Kağıt nasıl elinize geçti ayrıca.

     - Sırayla anlatıyoruz Mark. Bu bir nevi dersti bize. Size, hepinize anlatıyoruz. Birazdan hepiniz kısa ve hızlı bir film izleyeceksiniz. İyi bakın. İnsanlığın sonu bu. Tekrar aynı hataya düşmemeliyiz. Bu yüzden gösterildi bize ve size de bu sebeple izleteceğiz. Herkes gözlerini kapatsın.

     Yarım saat sonra gözlerini açanlar ağlıyordu. İzledikleri gerçekler onları hırpalamıştı. Acı çeken, inleyen, ağlayan, yalvaran insanları gördüler. Bombalarla parçalanan bedenleri. Bu yetmez gibi atmosferi de bozmuşlardı çoktan. Ekolojik sistem çöküyordu. Orman yangınları, erezyonlar, depremler.

     Yanan, yitip giden binlerce canlı. Türü tükenen doğa canlıları. Buzulların erimesi. Hepsi insanoğlunun hatasından kaynaklıydı. Bununla yetinmediler. Yapay zekalar, robotlar karıştı işe. Bu da az geldi virüslerle insan ırkını küçültmeye çalıştılar. Hedefleri kim olursa olsun. Hiç önemli değildi. Her türlü işlerine geliyordu. Genç nesil ölürse daha çok seviniyorlardı. Savaşacak insanları kalmayacaktı diğer ülkelerin.

     Hiç ölmeyecek gibi hırslarının esiri olmuştu bazı insanlar. Yanlış seçilmiş başkanlar ülkeleri savaşa sürükledi. Kimse itiraz etmedi. İsyan çıkarmadı. O diktatörleri kimse yerinden indirmedi. Sonunda Dünya felaketi yaşadı. Bitti her şey. Eriyen buzullar karaları zapt etti. Sular hakimiyet kurdu yeryüzünde. Boşalan harap şehirleri doğa ele geçirdi yeniden.

     Tüm gördükleri bunlardı. İnsanoğlu kendi kuyusunu kazmış ve çukura düşmüştü sonunda. Yüz yıllardır barış bile zor elde edilmişti. Şimdi rahattılar. Ama yine başkaları onların barışını tehdit etmişti ve etmeye devam edecekti. Hangi galaksideki olduğu önemli değildi. Her zaman bir yeri ele geçirme hırsı olanlar, güç gösterisinde bulunacaktı.

     O yüzden bu barışı devam ettirmek geçmişten ders almak gerekirdi. Onlar akıllanmıştı ama bu neye mal olmuştu.

     - Gördünüz işte. Artık aynı hataları yapma lüksümüz yok. Yeni başkangıcımızda bunları yaşamamak için el birliğiyle çabalayacağız.

     - Wuxian ben bile şok oldum. Savaşın son zamanlarını görmeme, geçmişi okuyup izlememe rağmen şu anki kadar etkilenmemiştim. Yaşlıların nasıl ve neden böyle bir düzen kurduklarını şimdi daha iyi anlıyorum. Ve neden bizi size gönderdiklerini de.

     - Daha oraya gelmedik Mark. Onu da anlatacağız. Ama biraz ara vermeliyiz. En azından yarım saat. Sonra devam edeceğiz. Sadece şunu eklemeliyim. Elli yıl daha buradayız. Sis bulutunun kaldırılma günü için bu kadar zaman beklemeliyiz.

     Herkes yeni sorularla dolu olarak yarım saatliğine ara vermişti. Aynı hüzünlü düşünceyle doluydu hepsi. Görüntüler onları derinden sarsmıştı. Sindirmeleri kolay olmayacaktı. Belki yıllarca da bu görüntüleri hatırlayacaklardı. Bir yandan iyiydi elbet. Bu korkuyla hata yapmamak için çaba göstereceklerdi.

     Yer altında yaşamaya mecburdular. Alışamasalarda mecburdular. Oysa şimdi önlerinde bir fırsat vardı. Kısa zaman diliminde ilk kez güneşi, mavi gökyüzünü görmüşler, hayran kalmışlardı. Bu onların özlemini kamçılıyordu. Artık bu fırsatı iyi kullanacaklardı.

     Yarım saat sonra tekrar herkesle bağlantı kuruldu. Doğal olarak bekliyorlardı açıklamayı. Neden elli yıl daha kalmaları gerekiyordu?

     Çünkü yazar böyle istedi. Hesap yaparken başına ağrılar dikildi. Tarihleri değiştirmek yeniden hesaplama yapmak zor geldi. Bu yüzden olayları genişçe açıklayıp bağlaması gerekiyor. İlk olarak havada bırakacaktı. Finali okuyunca anlayacaksınız. Sonra anlatacaktı her şeyi. Bunu öne çekti. Yine de son değişmedi. Bakalım ne yazacak finalde. Bu yazar epey yoruldu bu hikayeyi yazarken. Artık dinlenmesi gerekiyor. Finalde görüşmek üzere ❤️💚❤️💚

    

    

   
    

Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

401K 33.1K 27
Melez Kaplan Taehyung, Melez Tavşan Jungkook ile sevgili olmak istiyordu Ha birde onu altında inletmeyi... [texting+düz yazı] #3 - taekook [13.08.202...
2K 152 12
zkdlin: Ben neden yokum pardon da? Bende EXO'nun bir üyesiyim. @d.o.hkyungsoo d.o.hkyungsoo: Unutmuşum ya. Neyse çokta önemli değilsin. @zkdlin
1K 122 12
Kim Jongin internette korku-gerilim türünde hikayeler yazan bir üniversite öğrencisidir. Sıradaki kurgusu için gözlem yapmak üzere Doh KyungSoo'nun ş...
210K 13.2K 38
Herşey kardeşlerin üçer ay arayla evlenmesiyle başladı Chanbaek Kaisoo Hunhan Sulay