Bu Sefer ki Başka

By blackblair67

5.3K 202 133

Okula yeni gelen öğretmene yakınlık hisseden ve bir geleceği olduğuna inanan Karya'nın dostluk , aşk, sevgi... More

Chapter 1: İlk Görüş
Chapter 2: Tanışma
Chapter 3: Barışma
Chapter 4: Kardeşlik
Chapter 5 : Çaresizlik
Chapter 6: Söz
Chapter 8: Aşk Tesadüfleri Sever
Chapter 9: Yanlış Anlaşılma
Chapter 10: Rönesans Tablosu
Chapter 11: Sözcüklerin Büyüsü
Chapter 12: Bilinmeyen Bağlar
Chapter 13 : Gönül Davası
Chapter 14: Gönlünün 'Sultanı'
Chapter 15: Hakan Koca-Hocam
Chapter 16: İtiraf
Chapter 17: Kaderin İzinde
Chapter 18: İlk Adımı Sen At
Chapter 19: Hatalardan Doğan Felaket
Chapter 20:Fri(end) s
Chapter 21:Kapalı Kapılar
Chapter 22: Seyre Dursun Aşk
Chapter 23: Aşk Diye

Chapter 7: Mucize

241 9 4
By blackblair67

Gözlerim kapanmadan önce gördüğüm tek yüz Hakan hocaydı. Duyduğum son ses ise sanırım hemşire abladan geliyordu.

"Hocam-
Sevda hocam. Acilen bunu görmeniz gerekiyor."

*Yarım saat sonra

Gözlerim yavaş yavaş açılmaya başladığında o kadar yorgun hissediyordum ki. Yaşadıklarımın rüyadan ibaret olmasını o kadar çok istiyorum ki. Nolur biraz önce yaşanan hiçbir şey gerçek olmasın.

Yanımda oturan kişiyi görmemle resmen şok geçirdim. Hakan hoca elimi tutmuş bir şekilde beni izliyordu. Uyandığımı farketmiş olacak ki hemen elini çekti.

"Aa Karya uyanabildin sonunda çok korkuttun bizi."

"Mert-
Mert nerde benim onu görmem lazım."

Tam serumumu çıkarıp Mert'in yanına gidecekken beni durdurdu.

"Dur dur dur sakin ol. Mert iyi."

Ne iyisi ne saçmalıyor şuan. Gerçekten bir rüyamıydı. Ama sanki gerçek gibiydi.
Hakan hoca iç sesimi duymuş olacak ki konuşmaya başladı.

"Sana sakinleştirici yapıldıktan sonra bir hemşire geldi anneni ameliyathaneye çağırdı . O sıra seni odaya aldılar bende peşinden geldim. Olanları Asrından öğrendim. Mucize bir şekilde bir anda kalbi tekrar atmaya başlamış. Annen şuan kontrollerini yapıyormuş ve durumu gayet iyiymiş. Kontrol amaçlı şuan yoğun bakımda en fazla 24 saat tutabilirler. Sonra zaten normal odaya alırlar."

Duyduklarım karşısında resmen şok geçirdim. Kardeşim biricik Mertom resmen yaşıyor. Gözlerimden sevinç gözyaşları akmaya başladı.

"Siz ciddisiniz değil mi yani şuan beni kandırmak için söylemiyorsunuz."

"Karya niye öyle birşey yapayım. Tabiki ciddiyim. Hadi sen biraz daha dinlen serumun bitince yanlarına gideriz."

Bu lanet serum ne zaman bitecek ki. Bitsin de artık göreyim Mert'i.

Yaklaşık bir beş dakika sonra annem geldi.

"Benim güzeller güzeli kızım uyanmış mi bakayım."

Yok annecim hala uyuyorum. Zaten bana o iğneyi yaptın ben saatlerdir olanlardan habersizim sinirliyim sana.

"Hocam sizi de böyle alıkoyduk kusura bakmayın."

"Yok ne kusuru estağfurullah."

Allah Allah kayınvalidesiyle ne güzel anlaşıyor be. Neyse hadi şu serum bitsin de artık şu çocuğu göreyim.

Ardından Hakan hocaya bir telefon geldi ve yanımızdan ayrıldı. 2 dakika sonra geri geldi.

"Ee benim bir işim çıktı gitmem gerekiyor. Karya sen daha iyisin değil mi?"

Ne gitmesi ya Aslan parçası iyiydik aslında biz böyle.

"Hıhım daha iyiyim teşekkür ederim."

"Sizi de işinizden alıkoyduk."

"Yok sorun değil. Tanıştığımıza memnun oldum Sevda Hanım. Karyacım sen, Mert ve Asrın da bir an önce kendinizi toparlayın okula geri dönün. "

Arkasını döndü ve gitti. Bu adam hep gitmek zorunda mı Allah Allah. Artık şu telefonu elinden alıp atıcam ne bu sürekli benim yanımdayken başkalarının araması falan. Sanırsın holding sahibi CEO falan -cık -cık -cık

"Hayırdır kızım niye -cık -cıkladın."

Ben onu yine dışımdan mı yaptım ya

"Şu serum diyorum hızlıca aksa bı bitse de artık Mert'in yanına gitsem."

"Serumcum lütfen daha hızlı akarmısın benim kız biraz tez canlıda."

"Komikmiş annecim lütfen bir dahakine daha az gülmekten yarılacağım espriler yap. Neydi şimdi bu."

"Biraz da annene çekseydin be kızım. Nereden baksam aynı babanın kopyasısın. Hele inatçılığın."

"Ohh ne kadar güzel canım babama çekmişim."

Annemin birazcık bozulduğunu anladım ve durumu toparlamaya çalıştım.

"Tamam tamam şaka yapıyorum birazda sana çekmiş olabilirim."

"Yalancı."

Annem gülmeye başladı. Yaklaşık bir 4 dakika sonra serum bitti. Direkt diğerlerinin yanına gittik.

"Karya"

Asrın'a koşarak sarıldım.

"Karya Mert yaşıyor. İnanabiliyor musun. Ben şahsen hala inanamıyorum."

"Aynı şekilde. Bir de bi uyansında sımsıkı sarılıcam hiç bırakmayacağım."

*5 saat sonra

Mert'i sonunda normal bir odaya aldılar. Durumu gayet iyiydi. Hepimiz uyanmasını bekliyorduk.

"Karya biz birşeyler atıştırdık sende biraz birşeyler ye istersen bir de seninle uğraşmayalım."

"Uğraşmayalım kısmı çok kırıcıydı bu bir. İkincisi de aç değilim uyanınca yerim."

"Kızım Asrın doğru söylüyor hadi biz inelim. Zaten Ayla , Asrın , Derya burada. Mert uyandığında söylerler."

Annemi onayladıktan sonra kantine gittik. Kaşarlı tostumu yiyip ayranımı içerken annem konuşmaya başladı.

"Sınıf öğretmeniniz dimi."

"Kim."

"Kac tane sınıf öğretmeniniz var. Dalga mı geçiyorsun."

Tabiki dalga geçiyorum salağa yatmak hoşuma gidiyor.

"Evet sana bahsettiğim yeni sınıf öğretmenimiz."

"Gerçekten çok iyi birine benziyor. Eminim dersleri de güzeldir."

Valla annecim derslerine değilde sadece kendine dikkat ettiğim için bilemeyeceğim. Şaka şaka ilk defa matematik derslerini sevdim. Niye acaba...

"Çok iyi anlatıyor ya okulda herkes çok seviyor."

En çok ben seviyorum ama düşündüğün gibi değil demem yok mu.

"Belli belli. Hem öğrencilerine de çok değer veriyor. Adam gözünü bile kırpmadan yeni tanıştığı bir çocuğa geldi kan verdi. Yanından bir saniye bile ayrılmadı."

Oh paşama bak sen kolay gelsin ya elimi tutmalar yanımdan ayrılmamalar falan anlamıyoruz sanki. Tabiki yüzümde bir tebessüm oluştu oluşmadı değil.

"Hoşuna gitti mi."

"NE!"

Anne ne diyosun senden böyle bişey beklemiyordum yuh. Yediğim tost boğazımda kaldı. Yanlış anladım herhalde.

"Helal kızım helal yavaş ye. Tostu diyorum kızım bütün bütün koca ısırıklarla götürmeye başladın da."

"Haa tost mu. Anne kaşarlı bir tost ekstra ne olacak güzel işte. "

"Sen ne sandın."

"Ne sanıcam ya ayrıca lokmalarım mı sayılıyor burada."

"Büyüme çağındasın sen ye bebeğim."

"Anne bence ben artık büyümeyeyim. Maşallahım var yani. Kilo vermem lazım. Önümüzdeki pazartesi diyete başlayacağım"

"Karya Allah aşkına saçmalama kızım seninki iyice hastalık olmaya başladı. Zaten kilon ideal."

"Diyene bak sen sırf gelinliğe sığamadın diye kendini 3 gün aç bırakmamışmısın."

"He kızım ver iyice tığ gibi kal sonra bir de aneroksiya nervoza ile uğraşalım tövbe tövbe. Ayrıca dediğimi yap yaptığımı yapma diyorum ben sana."

"Tamam annecim anladım ben."

Tostumu yerken Derya teyze aradı.

"Sevda Mert uyandı."

Adını duymamla elimde tost ağzımda lokmamla direkt Mert'in odasına koştum.

"MERT!"

Onu kanlı canlı uyanık görmek o kadar güzel ki.

Gözlerim doldu.

"Çok korkuttun beni. Öldün sandım."

Ağlamaya ve Mert'e sımsıkı sarılmaya başladım.

"Karya Karya boğularak ölücem şimdi. Karya..."

Çok sıktığımı farkedince kollarımı biraz gevşettim.

"Sümüklü ağlamak sana hiç yakışmıyor biliyormusun bir çirkin oluyorsun sanki."

Ayağa kalkıp Mert'e kınayan gözlerle baktım.

"Ben senin için yataklara düşeyim senin dediğine bak. Ben bir kere senin için kan aradım ağladım be. Nankör"

"Ya benim birtanecik sümüklüm benim için kan mı aramış."

Mert'le sarıldığımızda fırsattan istifade Asrında geldi bize sarıldı.

"Tost benim için geçmiş olsun hediyesi mi. Gerçi bu hediye biraz pardon biraz değil baya ısırılmış ama."

"Ne tostu ya."

Elimde farketmeden hala tostu tutuyordum.

"Yok bu benim sen git hastane yemekleri ye."

"Evet hadi bakalım Mert dinlensin. Ayla refakatçi olarak kalıcak. Bizde çıkalım da rahat rahat dinlensin."

"Ya anne ama daha yeni uyandı yeterince dinlendi o."

"Karyacım iyice iyileşince hasret giderirsiniz artık. Ayrıca burada Mert haricinde hastalarda yatıyor. Onları rahatsız etmeyelim."

Doğru Mert haricinde iki tane teyze bir tane de amca vardı.

"E tamam o zaman sana oda arkadaşlarınla iyi eğlenceler. Bı iyileş varya sana bir dedikodu bir dedikodu anlatıcam"

"Ya niye öyle dedin ki ben şimdi meraktan ölürüm gerizekalı."

"Sus be aptal ölüm deme. Merak et. Hem merak iyidir."

Ardından hepimiz ev yolunu tuttuk.

1 hafta sonra

Mert taburcu olup sonunda evine bizim aramıza geldi. Hastanede başı kalabalık olduğu için hiç konuşma fırsatımız olmamıştı. Bizde taburcu olunca fırsat bu fırsat diyip Asrınla kendimizi Mert'in evinde olayları anlatırken bulduk.

"Kanka bak şimdi olayları en baştan anlatıyorum. Şimdi ben şu sizin karşı komşunuzdan olayları öğrendim çıldırdım tabi neyse uzatmayayım Asrınlara gittim kankan açtı kapıyı."

"Kim Caner mi?"

"Ta kendisi. İşte ben Mert'i hastaneye kaldırmışlar diyince Asrın ben Caner abi birde Mehmet amca hastaneye gittik. Sonra sen yoğun bakımdayken annem geldi zor bir ameliyat olacak falan filan dedi. Ölüm tehlikesi var dedi. Tabi duyunca panik olduk herkes ağlıyor falan ben hiç ağlamadım bu arada-"

"Kim sen mi ağlamadın. Annen senin için sakinleştirici mi ne yapmıştı sanki."

"Ne sakinleştiricisi"

"Yo onu öldüğünü duyduğumda yaptı ayrıca bir durun anlatayım en harika kısma geliyoruz burada."

"Anlat anlat."

"Şimdi bu Asrın baya bı tepki verince abisi tabi şüphelendi biz tam ameliyathanenin oraya doğru gidecekken durdu Asrın'ı. İşte sizin Mert ile aranızda birşey mi var umarım yoktur yok işte bu ilişkiyi onaylamıyorum o benim arkadaşım falan filan dedi. Ama benim kankam ne dedi bil bakalım."

"Ya çatlatmasana be anlat doğru düzgün."

"Merak ettiysen söyleyeyim evet sevgiliyiz abimsin diye karışma hakkın yok. Dedi varya şok oldum şok oldum ama helal lan kankam sana."

"Gerçekten mi"

"Oğlum gerçek işte ne sorguluyon Allah Allah."

"Sevgilime bak be."

"Tabi ne sandın."

"Bende diyorum Caner sizinle hastaneye geldiğinde neden sürekli bana öldürücü bakışlar atıp duruyordu diyorum."

Mert Asrın'ın yanağından öptü

"Romantizminiz bittiyse devam edeyim mi."

"Et hadi et devamı asla sarmayacak ama."

"Anlatmıyorum ya öf be."

"Kanka sen şeyi bana da anlatmadın Hakan hocayla ne konuştunuz ne yaptınız."

"Hakan hoca ne alaka."

"Lan bişey dicem şimdi Mert'in damarlarında Hakan Hocamın kanı dolaşıyor ya o da yarı Hakan sayılıyor mu"

"Nasıl saçma bir analiz bu yarı hakan ne be salak. Sevgilimden uzak dur."

"Hakan hoca cidden bana kan mı verdi ya şaka değil miydi o."

"Dahası var buna sakinleştirici yapıldıktan sonra uyanana kadar başında durdu."

"Ne alaka şimdi. Niye sizden biri durmadı. Karya noluyo"

"Hayatımda tanıdığım en nankör insansın var ya. Adam senin için kanını feda etmiş ettiğin lafa bak. Ayrıca herkes o sıra normal olarak seninle meşgul olduğu için ben Hakan Hoca hariç kimsenin aklına gelmedim. Napsaydı adam kanka öyle tek başıma bırakıp gitsemiydi. Ben bile düşmanım aynı durumda olsa aynı hareketi yapardım. Kaldı ki hocayla düşman değiliz."

"Harbi adam çıktı yalnız. Yarın okulda bir daha teşekkür edeyim bari."

"Yarın mı geliyon okula?"

"Evet ya valla evde çok sıkıldım. "

"Okula gitmeye başlayınca da kapansın diye dua edersin."

"İşin raconu böyle kızım."

Birkaç saat daha oturup Asrınla evlere dağıldık.

*Ertesi Gün*

"KARYA! LAN KARYA!
Kızım çık artık şu evden ne yapıyon kırk saattir yukarıda. Sanırsın bir hafta önce ameliyata bu gerizekalı girdi. Bir kerede şu evden vaktinde çık be kızım valla ben sevgilimi bu kadar beklemiyorum ya."

Mert söylenmeye devam ederken işimi bitirip aşağıya indim.

"Ya ne bağırıyon ya al geldik işte Allah Allah."

"Bu halin ne?"

"Ne varmış halimde"

"Makyajlar yapılmış saçlar maşa yapılmış, üniforma düzgünce giyilmiş."

"Her zaman ki halim."

"Senin her zaman ki halin. Şuan senden bahsettiğimize eminiz dimi. Kızım sen sabah biraz daha uyumak için bırak saçını yapmayı yüzünü yıkamaya bile üşenirsin."

"Yuh gari o kadar da değil. Yüzümü yıkıyorum sadece bir kere yıkamadım onda da doğalgaz kesildi su buz gibiydi o yüzden. İyi bi diline düştük ölene kadar hatırlatırsın artık."

"Onu bunu bırak da kim için bu hazırlık."

"Pardon! Kim için derken. Ben kendim için süslenemezmiyim. Varya siz erkekler bunu hiç anlayamayacaksınız , Bir kızın kendini öyle iyi hissettiği için süslendiğini."

"Aman şunun çalımlara bak aman tamam anladık. Ayrıca ne olursa olsun hem sen hem de biricik sevgilim her halinizle güzelsiniz ekstra bir çabaya gerek yok. Ama tabi sizin tercih meseleniz karışmaya hakkım yok."

"Hadi çıkalım o zaman. Biricik sevgilinden biraz daha ayrı kalma."

"Of varya daha dün görmeme rağmen çok özledim. Canerin de ne hikmetse arabayla bırakacağı tuttu."

"Aklınca abilik yapıyor işte.Gerçi kardeşinin arkasında dursa asıl abilik o zaman olacakta boşver anlatsak anlayacak mı. Belki elbet bir gün anlar."

Mert ile okul'a doğru muhabbet ede ede gittik. Sınıflara geldiğimizde Mert, direkt bizim sınıfa Asrın'ın yanına gitti. Tüm bunlar bana mı bakıyor yoksa bana mı öyle geliyor. Tabiki bana bakacaklar başka kime bakacaklar. Sevgili iç sesim sende olmasan beni kim güldürecek bakan falan yok ayrıca.

"Mert geçmiş olsun Karya'dan duyduk nasılsın daha iyimisin."

"Teşekkürler daha iyiyim."

Sınıftakiler geçmiş olsun dileklerini tek tek söylemeye başladılar. Bunlar galiba vicdana geldi helal be eee kimin sınıfı.

Zil çalınca Mert kendi sınıfına gitti. Dersimiz Matematik bu yüzden her zaman ki gibi canım hocam vakit kaybetmeden sınıfa geldi.

"Karyacım hayatım bu hal ne?"

"Allah Allah sabah sabah niye herkes bana bunu soruyor ya ne varmış halimde her zaman ki halim işte."

"Başka kimler sordu ki."

"Mert."

"Tamam iki kişi sormuş oluyo işte bir kere daha aynı konuşmayı yapsan ölür müsün. Hem ayrıca hocayı görünce aklıma geldi dün Mert'in yanında üstelemedim Hakan hocayla ne konuştunuz?"

"Hiiç ne konuşucaz canım havadan sudan."

"Aynen tabi tabi kesin öyledir."

Asrın su içmek için şişesini kafaya diktiği sıra o harika cümleyi sadece Asrın'ın duyacağı şekilde söyledim.

"Ben baygınken elimi tutuyordu. "

Asrın yine Asrınlığını yaparak ağzındaki tüm suyu fil misali püskürttü. Haksız da değil bende aynı tepkiyi verdim ama benimkisi biraz bastırılmış bir tepki.

Farkındayım şuan herkes bize bakıyor.

"Bir sorun mu var kızlar."

"Yok hocam yerler fazla kuruymuşta hayrına birazcık suladı."

Hangi akla hizmet böyle bir konuşma yaptım ki. Birşey yok de geç ne uzatıyon. Neyse hep mi Asrın bizi utandıracak.

"Bende diyorum bir haftadır sınıfta ne eksik."

Hakan hoca da dahil tüm sınıf gülmeye başladı.

"Kanka niye öyle diyon ya."

"Ne bileyim kanka bı anda diyesim geldi."

Ardından derse başladık. Şu görüntüyü izlemeye o kadar hasret kalmışım ki. Bir insan soru çözerken ayrı konu anlatırken de bi ayrı mı yakışıklı olur ya. Tenefüs zili çalınca Hakan hoca bize doğru gelmeye başladı.

"Mert nasıl kızlar geldi dimi okula."

"Evet hocam geldi."

"Oh iyi süper o halde. Bu arada bu bir haftada elimden geldiğince konuları az az anlatmaya çalıştım çünkü bir YKS öğrencisi olarak konularda baya geri kalacaktınız. O yüzden size işlediğimiz konuları atarım elinizden geldiğince konuları iyice kavrayın. Bir sorunuz olursa gelip bana sorabilirsiniz."

Tabiki sorarız ya sormazmıyız da siz de bize sorun bakalım konuları kavrayacak kapasite var mı. Neyse

"Tamam sorarız hocam teşekkürler."

Rica etti ve düpedüz gitti. Gerçi başka ne yapacak ki. Neyse kalıp sohbette edebilirdi hıh.

Dersler bittikten sonra Asrın ben ve Mert durağa doğru yürümeye başladık. Asrın'ın abisinin işi çıktığı için Asrın'ı bana emanet etti. Emanet edilecek en son insan bile değilim ama neyse.

Tam karşıya doğru geçmek için ışıkların yanmasını beklerken Mert sabırsızı yol boş diye yola atladı. Son anda hızla gelen arabayı farketmesiyle hemen kaldırıma geçti. Bu çocuk illa kendini öldürecek. Hemen koşarak yanına gittik. Damarlarında benim canım kocamın pardon hocamın kanı akarken o kana sahip çıkması lazım.

"Lan dikkat et gidiyodu kan."

"Ne kanı kızım ya araba çarpıyordu burada."

"Pardon da Hakan hoca o kadar uğraşla sana kanını verdikten sonra o kana gözün gibi bakman lazım."

Hem Mert hem de Asrın benim Hakan hoca muhabbetimden sıkılmış olacak ki ikiside öldürücü bakışlarını şuan bana atıyor. Bardağı taşıran son sözümü söylemeden hiçbir yere kaçamam.

"Damarlarında Hakan hocanın kanı varken bir damla bile kanın akmamasına dikkat et bebeğim."

"Kaç Karya , kaçabildiğin kadar kaç."

"Bur bir şaka. Bu bir şakaydı. İroni."

Yok kesinlikle tatlı olmuyorum. Neyse Mert koşamaz zaten ya onda bir sorun yok kaçsam yakalayacak sanki.

"Mert saçmalama ya kovalayacakmısın."

"Dimi ya evet ne o öyle yabani gibi. Konuş be kankam."

"Senin yerine ben kovalarım. Sen arkamizdan minik adımlarla eve doğru gidiyorsun anlaşıldı mı?"

"Buyrun saha sizin hanımefendiciğim."

O zaman koş Karya burada durduğun her an senin için ölüm zilleri çalıyor.

Koşmamla birlikte Asrın peşimden koşmaya başladı. Normalde otobüsle yarım saat- kırk dakika da varacağım eve koşarak 20 dakikada vardım. Asrın ciddi ciddi üşenmedi mahalleye kadar kovaladı. Sayesinde artık KOAH lı , Astım lı bir insanım. Dalağım şişti be el insaf.

"Karya kızım bu acelen ne?"

Of hadi bizim mesai başladı. Şimdi Neriman Teyze'den nasıl kaçıcam.

"Öyle bir koşu yapayım dedim Neriman Teyzecim."

"Oh iyi iyi hareket iyidir. Ben senin yaşlarında ta buradan konağa kadar yürüyerek işe giderdim. Şimdi ki gençlikte ne var herşey elinizin altında istediğin yere bin otobüse arabaya hop oradasınız."

"Aslında sizin zamanınızda da araba vardı ama neyse."

"Vardı vardı da paramız mı vardı be kızım. Ne yokluklar gördük biz şimdikiler hiçbir şeyi beğenmiyor. Anamız babamız kırk yılın başı aha bu kadarcık et parçası getirirdi de gök sevinç olurduk."

Yeni nesili kötüleyince ellerine ne geçiyor acaba. Ne yapalım yani elimizin altında herşey varken AA istemem ben her yere yürüyerek gidicem mi diyeceğiz Allah'ım Ya Rabbim ya .

"Devir değişti artık Neriman Teyze. "

"Öyle kızım öyle. Abdala 'kar yağıyor' demişler, 'titremeye hazırım' demiş. Bizimde o hesap alıştık artık. Kız bak ne dicem sende bir değişiklik mi var bu hal ne yavuklun mu var yoksa. Bak bana söyleyebilirsin ne de olsa ben senin komşudan öte biricik Neriman teyzenim benden laf çıkmaz bilirsin."

Herkes niye bu kadar buna taktı ya. Bu benim her zamanki halim. Tamam her zaman ki halim değil ama yani bu da bugün üçüncü oldu sıktı ya .Bir daha süslenmeyeceğim ya yavuklun ne.

"Yok ya ne sevgilisi Neriman Teyze hem olsa ilk sana söylerim bilirsin."

"Bilirim bilirim."

"Oldu o zaman hadi Allah'a ısmarladık Neriman Teyze."

"Kız dur daha nereye muhabbet edicektik."

"Gittim ben Neriman Teyzecim."

Eve varır varmaz kendimi koltuğa attım.

"Aman aman aman benim prensesim gelmiş mi"

"AA anne erkencisin hayırdır."

"Kızım için bugün erken geleyim dedim."

Annemin yanına gittim. Tam sarılacaktım ki kolumdan tutup beni döndürdü.

"Kızım bugün ayrı bi-"

"Hayır annecim sevgilim yok. Öylesine süslenesim geldi. Zaten ilk ve sondu gelen geçen bunu soruyor .Yeter he ben odama gidiyorum hıh."

Arkamı dönüp odama gittim.

"Aman ergen hemen kaç odana zaten. Bu arada böyle konuları benimle konuşacağını biliyorsun dimi annelerden birşey saklanmaz."

"Tabi annecim tabi."

Odama gidip derin bir uykuya daldım.

*Yarım saat sonra

"Karya kızım sana sesleniyorum duymuyorm-"

"Evet hakan hocam her zaman ki gibi çok haklısınız."

"Karya."

Annemin türtmesiyle uyandım. Ya rüyamın tam da en güzel kısmıydı ya. Hakan hoca ders çalıştırıyordu of anne of.

"Anne noldu ya."

"Kızım misafirler gelecek sen uyumuş kalmışsın. Ayrıca Hakan Hocan hangi konuda haklıydı."

"Ne alaka"

"Rüyanda sayıklıyordun da."

Allah'tan başka birşey demedim. Bu evde artık rahat rahatta uyuyamayacağız.

"Soru çözüyorduk galiba bilmiyorum öf neyse kim geliyor akşam akşam."

"Hastaneden bir arkadaşım var. Ne zamandır çağıracağım hep bir aksilik çıktı. Kısmet bugüneymiş. Ailesi ile birlikte gelecek. Elini yüzünü yıka yemek hazırlayalım. En iyi şekilde ağırlayalım."

Benim için erken gelinmemiş yani.

"Tamam tamam geliyorum."

Elimi yüzümü yıkayıp aşağıya indim.

"Evet menümüz tam olarak ne bakalım."

"Aklıma gelmedi bir türlü. Bende dedim ki benim yaratıcı kızım bulur."

"Çorba olarak ekşili köfte. Ana yemek karnı yarık yanıma pilav. Salata yaparız. Yanına da Muhallebili KemalPaşa tatlısı yaparım. İrmik var dimi."

Klasik misafir akşam yemeği işte. Çokta düşünmeye gerek yok.

"Ay olur olur bak güzel oldu bu menü. Tüm malzemeler var sanırım. Gelirken alışveriş yapmıştım. Karnı yarık ve ekşili köfteyi ben yaparım. Tatlı pilav birde salata senden. Sonra masayı kurarız."

"Anlaşıldı komutanım."

Yaklaşık bir 2 saat sonra tüm yemekleri ve masayı hazırladık.

"Karya kızım saçmalama insanların karşısına pijamayla mi çıkacaksın. Düzgün şeyler giyermisin."

"Tamam ya giyinicem."

Odama çıkıp elime geçen ilk pantolonu ve crop'u giydim. Yalnız kırk saat uğraşsam bu kadar güzel kombin çıkaramam. Harikasın Karyacım harikasın bebeğim. Saçımı at kuyruğu yapıp aşağıya indim.

"Anne gelmeyecekler mi daha açlıktan ölücem."

Dememle zil çaldı. Neydi o atasözü adını an yolunu gözlemiydi aman her ne boksa. Çok değil ya sadece 5-10 dakika Neriman Teyze'ye maruz kaldım.

Annem kapıyı açmaya gitti bende peşinden gittim.

"Hoşgeldiniz."

Nasıl ya...

°Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın 🖤


Continue Reading

You'll Also Like

SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

3.7M 174K 9
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
760K 31.7K 43
BERDEL. . . hikayede cinsel ve yetişkin içerik, küfür, dövüş ve bol bol klişe sahneleri vardır. Bunu bilerek okuyun lütfen, sebebsiz linç yemek iste...
50.4K 2.3K 24
Geçmişten gelen bir intikamı almak asla kolay olmayacak ve bu bir aşk intikamı ise...
362 62 9
Bir gün baş karakterimizin hıçkırıklarla rüyasından uyanmasıyla başladı tüm herşey. Ufak bir sessizlikti belki de bu kâbusu gerçek kılan. Hiç bekle...