savage ~ Taekook

By monscherry

266K 26.7K 19.8K

Kendi düğününden kaçan omega jungkook kullandığı teknenin arızalanması sonucu en yakınında ki kara parçasına... More

1
2
3
4
5
6
8
9
10
11
12
13
14
15
....
16
17
18

7

13.7K 1.5K 903
By monscherry

Savage yazmak o kadar iyi geliyor ki...

Bu bölümde de tek istediğim yorum. Sadece bir günde yazdım bölümü gözlerim ağrıyor bunu hak ettiğimi düşünüyorum.

Keyifli okumalar.

...

"Rahat dur siliyorum sadece"

Delta elinde ki hafif sıcak bezle omeganın boynunu silerken omega mızmızlanıyor, acıyan boynu dolayısıyla kaçmaya çalışıyordu ancak delta izin vermiyordu.

Delta onu kendi yatağına yatırmıştı eve geldiğinde. Neredeyse iki saat olmak üzereydi ve hala onunla ilgileniyordu.

Omeganın morarmış mühür yerine bakıp yeniden onun kısık gözlerine dönmüştü. Jungkook ara sıra iniltiler çıkarıyordu boynunda ki acıdan dolayı ve haklıydı da. Zehirli bir yılan tarafından dişlenmişti ve eğer delta onu kurtarmasaydı bir kaç dakika içinde ölecekti oracıkta.

"Boynun kötü durumda. Mühür yerine zarar gelmiş olabilir doktora görünmen lazım" demişti delta kısık bir sesle. Bunu dediği gibi jungkook'un acılı bakışları ona dönerken halsiz bir şekilde elini kaldırmış, deltanın kolunu tutmuştu.

"Mühür yeri falan umrumda değil. Lütfen götürme beni" ağlamaklı çıkan sesiyle delta kısa bir an kararsızca bakmıştı.

Cidden inattı bu omega.

Ölmeyi bile kabul ederdi ama gitmeyi asla.

Esmer elini uzatarak alnına dökülen tutamları kenarı itti hafifçe. Zehirden dolayı omeganın vücudu bir ateş gibi cayır cayır yanıyordu. Öyle ki yanakları kıpkırmızı olmuş, yüzü terlemeye başlamıştı.

"Ateşin var"

Omeganın bedeni ateş misali yanıyordu.

Jungkook bir şey demeyip deltaya bakmaya devam etti. Ne yapacağını bilmiyordu. Kolunu bile zor kıpırdatıyordu ve ne kadar istemese de ona muhtaçtı.

Onu deltadan başka kimse kurtaramazdı. Bunun farkındaydı.

Delta gözlerini omeganın kıyafetlerine indirdi. "Üstündekileri çıkaracağım. Böyle kalırsan havale geçireceksin"

Jungkook ne kadar utansa bile kafasını sallayarak onayladı deltayı. Onun gözlerini kaçırdığını gören delta utandığını anlayıp sakince konuşmuştu.

"Şortunu çıkarmayacağım sadece tişörtü çıkarsak yeter"

Uzanıp ellerini omeganın tişörtünün uçlarına geçirip yavaşça çıkarmış, yeniden yatağa uzandırmıştı onu. Jungkook utandığından dolayı kollarını göğsünde birbirine dolayarak kapatmıştı hemen ön tarafını.

İri beden yatağın önünden çekilip yan tarafta ki hazır ıslak bezi alıp yeniden yanına geldi. Ateşin düşmesi için başına bez koyması lazımdı.

Bezi yavaşça omeganın alnına koyduğunda jungkook hissettiği soğuklukla irkilip deltanın elini tutmuştu aniden. O güzel dudakları büzülmüş, tatlı tatlı konuşmuştu.

"Üşüyorum"

Deltanın gözleri birleşik olan ellerine inmişti yavaşça. Jungkook güçsüzce deltanın elini tutuyor, bezi başından alması için yaşlı gözleriyle ona bakıyordu.

Delta kısa bir an bezi almayı düşünse de ateşinin hemen geçmesini istediğinden vazgeçmişti bundan.

"Farkındayım"

Omeganın önünden çıkıp yatağın yanına yerleştirmiş olduğu tekli koltuğuna oturdu. Yüzü hemen jungkook'a dönmüş, onun o küçük savunmasız vücuduna bakmıştı.

Kimsesiz demişti o an içinden. Jungkook kimsesizdi.

Tek başına, bir omega olarak her şeye baş tutmaya çalışıyordu ama korunmaya o kadar ihtiyacı vardı ki.

Jungkook sesli şekilde burnunu çekip gözlerini kapattı. Onu istemeyen birine muhtaç olmak çok kötü hissettiriyordu. Ağlayası vardı, yine istenmediği bir yerde kalacağı için ağlamak istiyordu ama tutuyordu kendini. Dudaklarını sarkıtmamak için kendini zor tutuyor, arada bir burnunu çekiyordu.

Ama delta bunun oldukça farkındaydı.

"Acım ne zaman geçecek?" Kısık sesle konuşmasıyla delta gözlerini omeganın morarmış boynuna çevirmişti.

Yılanın diş izleri hala oradaydı.

Ve jungkook bu acının ne zaman geçeceğini bilmek istiyordu çünkü boynu o kadar acıyordu ki sanki canlı canlı ameliyat ediliyormuş gibi hissediyordu.

Delta zehri tamamen almak için yarım saat kadar mühür yerini emmişti. Hatta omeganın boynu bile bu yüzden morarmıştı ama mecburdu. Omeganın iyileşmesi için yapmıştı bunu.

"Bilmiyorum"

Jungkook yavaşça kafasını deltaya çevirdi. İri gözlerini yorgunca adamın yüzünde gezdirmişti. Birazdan uyuyacak gibi hali vardı.

"Yeontan nerede?"

Taehyung omeganın yeontan'ı bu halde bile düşünmesiyle derin bir nefes almıştı.

"Diğer odada"

Ardından ise jungkook bedenini yorgunca deltanın olduğu tarafa çevirerek yan dönmüş, kollarını birbirine dolayıp küçülebildiği kadar küçülmüştü.

İnsanın içinden onu alıp koynuna sokası geliyordu.

Taehyung da kafasını koltuğa yaslayıp onu izlemeye dalarken omega çoktan uykuya geçiş yapmıştı.

Uyuması daha iyiydi. Acı çekmezdi ve vücudu daha dinç olurdu.

Taehyung bunu bildiğinden omegaya tek bir kelime etmeyip uykusunu bölmemişti.

On dakika kadar onu izleyip iç çekerek ayağa kalkmış ve omeganın bezini değişerek başka bir ıslak bez koymuştu başına.

Bu sırada jungkook hissettiği soğuktan dolayı uykusunda mızmızlanırken dudaklarının kıvrılmasına engel olamayıp ona doğru eğilmişti. "Şhh korkma bezi değiştim sadece"

Omega onu duymamasına rağmen konuşup yerinden doğruldu ve diğer odaya geçerek yeontan'ı kucağına aldı.

Havaya kaldırmış olduğu köpeğinin burun ucuna uzanıp küçük bir öpücük kondurmuştu. "Gel oğlum beraber yemek yapalım." Köpeğinin dilini dışarı çıkarıp sesli nefes alıp vermeye başlamasıyla gülüp kucağında hoplattı onu.

"Ne o heyecanlandın mı?"

Bu sırada kucağında ki küçük bedenle mutfağa geçen delta köpeğini mutfak masasının üstüne bırakmıştı. Yeontan babasının hiç bir hareketini kaçırmayarak onu izliyordu.

Taehyung kısa bir an bakışlarını mutfakta gezdirerek ona dönmüştü yeniden. kararsız bir yüz ifadesi vardı.

Omeganın yemesi için çorba yapacaktı ama hangi çorbayı yapacağını bilmiyordu.

"Sence ne yapsak yeontan?"

...

Çoktan akşam olmuş, delta şömineyi yakmış, yemeği yapmıştı.

Jungkook hala uyuyordu.

Delta on dakikada bir başında ki bezi düzenli aralıklarla değiştirmiş, güzelce ilgilenmişti onunla. Omeganın çıplak üstü ilgisini çektiği için ince bir tişört giydirmişti.

Ama ateşi hala gitmemişti.

Ve bu deltayı artık yavaştan korkutmaya başlamıştı çünkü omeganın havale geçirme durumu vardı ve bunun olmasını kesinlikle istemiyordu.

Mühür yerinde ki diş izleri gitmişti ama morarıklar hala yerini koruyordu. Üstüne üstlük feromonları da artmıştı ve bu deltayı zorluyordu.

Yıllardır cinsellik yaşamamış biri olarak omeganın zaten fazlasıyla güzel olan feromonları onu o kadar baskılıyordu ki, kurdu bile omegayla birlikte olmak istiyordu.

Ancak delta hasta bir omegadan yararlanacak kadar kötü biri değildi.

Ne kadar zorlansa bile omegaya çorba yapmış, diğer işlerini halletmişti sakince.

İçinde yanardağlar patlarken oldukça sakin görünüyordu ama her an patlamaya hazır bir bomba gibiydi. en ufak şeyde kendini tutamayabilirdi.

Elinde ki küçük tepsiyle odasına girdiğinde omeganın yanında olan oğlunu görmesiyle gülümsedi. Yeontan da artık onun uyanmasını istiyor olmalı ki omeganın yanı başından saatlerce ayrılmamış, başını göğsüne dayayarak öylece durmuştu. Sanki hasta olduğunu hisseder gibi hiç rahatsız etmemişti onu.

"Uyandır onu oğlum hadi"

Yeontan bu komutu bekliyormuş gibi anında omeganın üstüne çıkıp bir takım sesler çıkarmaya başladığında delta da yatağına ilerleyip omeganın yanına oturmuştu kucağında ki tepsiyle.

Omeganın içmesi için koca bir tas sıcak sebze çorbası ve bir bardak su ile ilaç vardı.

Yeontan bir dakika kadar süre sonra omegayı uyandırmayı başarabildiğinde jungkook gözlerini zorlukla aralayabilmişti. Göğsünün üstünde ki yeontan'ı görmesiyle gülümserken bir elini yorgunca onun küçük başına çıkarıp sevmişti tüylerini.

"Oğlum" yorgunca çıkan sesiyle konuşup hafifçe uzanmış ve başından öpmüştü yeontan'ı.

Delta full onu izlerken omeganın az önce dediği şeye normalde sinirlenebilirdi. Ama hasta olduğu için bir şey demek istemediğinden susmuştu.

"Yemek yemen lazım" demişti kısaca. Ancak onun konuşmasıyla yanında oturduğunu fark eden jungkook gözlerini ona çevirmişti.

"Boğazım nasıl?"

Önce ki kadar ağrısı yoktu ama yine acıyordu. Üstelik vücudunun yandığını hissediyordu ve buna rağmen iç güdüsel olarak sıcaklık istiyordu.

Sıcak bir tene sarılmak, güvende hissetmek istiyordu.

Delta kucağındakileri kenarı bırakıp omeganın doğrulmasına yardımcı oldu. Arkasına destek amaçlı bir yastık yerleştirmiş ve oturur pozisyona getirmişti onu.

Biraz daha iyiydi jungkook. En azından saatler öncesine göre bedeni daha dinçti.

"Diş izleri geçti ama mühür yerin mosmor. Zehri çıkarmak için yarım saat emmek zorunda kaldım morardı o yüzden"

Bu dedikleriyle jungkook ağzını şaşkınca açarken delta yeniden tepsiyi alıp omeganın yanına oturmuştu.

"Sadece boynumu emerek mi iyileştirdin yani beni?"

Delta kaşık daldırmış olduğu çorbadan gözlerini çekmeden onayladı omegayı. "Evet. Zehir vücudundan tamamen gitti ama etkileri hala sürüyor. Vücudun ateş gibi yanıyor şu an"

Jungkook o an utancından susup kafasını yeontan'a çevirdi.

Omegası bunun tam tersini söylüyordu jungkook'a.

Delta boynunu emerken ondan deli gibi etkilendiğini söylüyordu.

Bunu tabi ki ona demeyecek olan jungkook utanç içinde susarken alt dudağını ısırmıştı.

Vücudu gerçekten de yanıyordu.

Ama buna rağmen yine de içini sıcaklıkla dolduracak bir şeyler istiyordu.

Jungkook bu duruma içinden lanet ederken delta tarafından dudaklarına uzatılan kaşığı görmesiyle ona baktı.

"Ye hadi sonra ateş düşürücü vereceğim sana"

Deltanın ne kadar kendi eliyle yedirmesine şaşırsa da bir şey dememiş, ağzını açarak kabul etmişti kaşığı. Ağzında ki lezzetle şaşırmasına engel olamayıp ona baktı.

Çorba cidden cok lezzetliydi.

"Çok güzel olmuş nasıl yaptın bunu?"

Delta kaşığı yeniden çorbayla doldurarak omeganın ağzına dayadı. Jungkook yeniden usulca içtiğinde vermişti cevabını.

"Uzun süredir tek yaşıyorum. Sence bilmemem garip olmaz mıydı?"

Jungkook içini sıcacık eden lezzetli çorbayla ve gördüğü ilgiden dolayı gülümsemesine engel olamadığında delta onun gülüşüne bakmıştı.

İlk defa biri tarafından böylesine bir ilgi görüyordu jungkook.

Küçükken hasta olduğunda ailesi hiç ilgilenmezdi onunla. Hep bakıcılar tarafından bakılmıştı ve şimdi elin adamından ilgi görmek, üstüne üstlük deltanın bunu hiç bir çıkar uğruna yapmaması gülümsemesine neden olmuştu.

Delta bir şey demeyip bir kaşık daha içirdiğinde jungkook uslu bir çocuk gibi, büyük bir istekle kabul ediyordu çorbayı.

"Biliyor musun? Orada yılan dişleyince beni ölüme terk edersin diye düşünmüştüm"

Doğruydu. Deltanın onu kurtaracağını, üstüne üstlük böyle ilgileneceğini hiç düşünmezdi.

Delta kaşığı yeniden uzatıp omegaya içirdiğinde iri bambi gözlerine baktı.
Jungkook o güzel gözleriyle tatlı tatlı deltaya bakıyordu.

Onu o halde bırakmayı hiç düşünmemişti. Evet omega onu sinir ediyordu ancak eninde sonunda onu gönderecekti. Hal böyleyken ne kadar cazgır olsa bile masum birinin ölmesini istememişti.

"Ne kadar sinirimi bozsan bile acı çeken birini öylece bırakacak biri değilim ben."

Kaşığı yeniden uzattığında jungkook tatlı tatlı deltanın elini tutmuş, uzanıp içmişti çorbayı. Delta cidden kendini bir bebek yediriyormuş gibi hissediyordu.

"Ama çok kabasın." Demişti geriye çekilen jungkook. Bunu dediği gibi deltanın bakışları ona dönmüştü.

Jungkook masumca ona bakıyordu.

"Sürekli beni kovuyorsun azarlıyorsun. Böyle davranmanı istemiyorum"

Doğruydu.

Jungkook ilk geldiğinde deltanın iyi biri olduğunu düşünmüş, kanı ona kaynamıştı ama sonradan yaptıklarıyla gıcık olmuştu deltaya.

Delta bir şey diyecek gibi olup sustu. Çorba dolu kaşığı yeniden omegaya uzatmıştı yemesi için. Onun bir şey demeyeceğini anlayan jungkook yeniden deltanın elini tutup çorbayı içmişti.

"Doydum artık yeter"

Delta hiç ısrar etmeyip su bardağını eline almış ve yine kendi elleriyle içirmişti ona suyu.

Kendini bir bebek bakıyormuş gibi hissediyordu.

Bardağı geriye çektiğinde jungkook'un ıslanan dudaklarına kaydı gözleri. Omeganın o güzel dudakları kızarıp şişmişti sıcak çorbadan dolayı.

Kendini zor tutuyordu şu an delta.

Omega farkında değildi ama feromonları resmen deltayı etkilemek için şehvetli bir tona bürünmüş, tüm kokusuyla evi kaplamıştı.

Gözlerini zorlukla dudaklarından çekti. Tepsiden ilacı alıp omegaya uzatmıştı içmesi için.

"İç şunu ateşin düşsün"

Jungkook bir şey demeyip ilacı aldı ve içti. Koca bardakta ki suyu da midesine indirdiğinde bardağı tepsiye geri koymuştu.

"İçtim" demişti kısaca. Ardından gözleri yeontan'a kaymış, yanında hiç ses çıkarmadan usluca duran bedeni kucağına almıştı.

"Bebeğim... Gel babana bakalım"

Delta sinirle dudaklarını birbirine bastırıp ne kadar bir şey demek istese bile susmuş, kucağında ki tepsiyle ayağa kalkarak çıkmıştı oradan.

O çıktığı gibi jungkook korkuyla küçük bedene doğru fısıldamıştı.

"Korkuyorum oğlum baban bana iyi davranıyor bunlar hiç alışılmadık hareketler"

Doğruydu, korkuyordu.

Az önce delta onu bebeği gibi yedirmiş, ilacını içirmişti. Saatler önce onu bu adadan gönderecek olan o değilmiş gibi davranıyordu omegaya ve bu korkutuyordu jungkook'u.

İçeriye yeniden giren deltayla susup yeontan'ı kenara bıraktı yatacağı için. Hala halsizdi ve dinlenmek istiyordu. Arkasında ki yastığı yeniden yatağa koyup yattı yavaşça.

Bedeni hala sıcaklık istiyordu...

Bunun nedenini çok iyi bilen jungkook utançla yutkunup yanına gelen deltaya bakmıştı. delta yatağın diğer tarafına geçip omeganın hemen yanına atmıştı kendini.

Jungkook şaşkınca göz gezdirdi koca bedeninde. "Beraber mi yatacağız?"

Delta gözlerini açmadan cevapladı omegayı. "İstemezsen kendi yatağına geçebilirsin"

Jungkook deltanın gözlerinin kapalı olmasını fırsat bilerek bakışlarını onun dilim dilim kaslarına indirirken alt dudağını ısırdı.

Hep lanet kurdu yüzündendi bunlar!

Eğer deltanın boynunu emmesinden etkilenmeseydi jungkook şu an ona yan gözle bakmayacaktı.

Dudaklarını yalayarak bacaklarını birbirine sürtmüştü garip bir his içinde. Gözleri sürekli deltanın kaslı vücudunda dolanıyor, dudaklarını dişlemekten kendini alıkoyamıyordu.

İçinden kurduna lanetler etti. Daha saatler önce senden nefret ediyorum dediği adamdan etkilenmek onu öylesine utandırıyordu ki, ama buna rağmen arsız düşüncelerine engel olamıyordu.

Deltanın vücudu çok iyiydi.

Sarılıp güvende hissedeceği kadar büyük, ona sokulup uyuyacağı kadar sıcaktı.

Tanrım... Ben neler düşünüyorum?

Omega kendine gelip kafasını başka bir yöne çevirmişti utanç içinde.

Uzun süredir deltaya bakıyordu.

Bunu düşünürken alt dudağını ısırmıştı yeniden.

Ama bakılmayacak gibi de değil.

Kurdunun konuşmasıyla sesli bir nefes aldı. Tam o sırada ise deltanın sesiyle irkilerek ona dönmüştü.

"O feromonlarını dizginle yoksa hastasın falan demeyeceğim jungkook"

Deltanın vücuna bakarken öyle bir feromon yaymıştı ki, resmen gel benimle seviş der gibi bir kokusu vardı.

Taehyung ise bunun karşısında yattığı yerde kendini sıkmış, sakinleşmek için derin nefesler alıyordu ancak her nefes alışında ciğerlerine dolan baş döndürücü kokuyla alt tarafları kasılıyor, daha da zor durumlar yaşıyordu.

Jungkook onu zor durumda bırakıyordu.

Hemde her anlamda.

"Özür dilerim..." Utanç içinde mırıldanan jungkook yeontan'ın yataktan inmesiyle biraz daha deltaya yanaştı.

Vücudu yanıyordu ama yine de daha sıcak hissetmek istiyordu.

Deltanın iri bedeni ise bunun için bire birdi.

Jungkook alt dudağını ısırarak biraz daha ona yanaştığında delta gözlerini hiç açmamıştı onu hissetse bile.

Jungkook'un cayır cayır yanan çıplak bacakları onunkilere değiyordu. Ve kendini tutması o kadar zordu ki, eğer aklında onu durduran düşünceleri olmasa jungkook'u çoktan altına almıştı.

Bu yüzden gözlerini açmıyordu.

Jungkook ise yakınında ki yakışıklı yüzü izlerken yutkunarak biraz daha yaklaşmıştı.

Delta görüp görebileceği en yakışıklı adamdı.

Yakışıklı, uzun boylu, kaslı, karizmatik, zeki ve zengin biriydi.

Ve şu an jungkook içindeki düşüncelere engel olamayıp biraz daha ona sokulmak, başını deltanın boynuna gömüp kokusunu solumak istiyordu.

Farkında değildi ama kızgınlığa giriyordu.

Evet normalde de deltayı yakışıklı buluyordu. Hatta ilk gördüğünde ondan deli gibi etkilenmişti ama şimdi içinde öylesine bir istek vardı ki, bu deltaya dokunmadan geçmeyecek gibiydi.

Biraz daha yanaştı iri bedene. Yüzünü onunkine uzatıp ateşten yanan nemli dudaklarını adamın yanağına bastırmış, öpmüştü etkileyici şekilde.

Kendine engel olamıyordu.

Ve bunu yaptığı gibi deltanın gözleri ışık hızında açılırken yerinde donmuş gibiydi.

Jungkook'un nemli dudakları hala onun yanağında öylece duruyor, verdiği o tatlı nefesleriyle adamın beynini okşuyordu.

"Teşekkür ederim beni yeniden kurtardığın için" demişti fısıldayarak. Elini adamın göğsüne çıkarmış, bir nevi sarılmıştı ona.

Ancak taehyung cevap vermiyordu.

Gözlerini bile kırpmadan tavana bakıyor, bedenini kasıyordu.

"Taehyung" demişti jungkook yeniden fısıldayarak. Sıcak nefesleri adamın yüzünü tatlı şekilde okşarken biraz daha yaklaşmıştı ona "Bir şey demeyecek misin?"

Farkında değildi ama öyle bir seksi tonda konuşuyordu ki, sadece konuşarak bile insanları boşaltabilirdi.

Bir cevap vermemesiyle daha da ona yaklaştı. Delta bedenini öyle bir kasıyordu ki taş gibi olmuştu.

"Seni şimdi öyle bir sik-"

Lafını tamamlayamadan jungkook lafını keserek iyice ona yaklaşmış, beyaz kollarını deltanın iri bedenine sarmıştı.

"Reddetme beni çok hastayım. Zaten üstümü örtmeme de izin vermiyorsun sarılayım bari."

Yüzünü hemen önünde ki deltanın yüzüne dayayarak bir elini göğsüne koymuştu halsiz bir şekilde.

Güvende hissediyordu.

Hem kurdu, hem kendi öyle güvende hissediyordu ki, sanki şu an da ailesi gelip onu almaya çalışsa bile bir şey olmazdı.

Evet delta gıcık biriydi ama kızmadığı zamanlarda o kadar iyi birisi oluyordu ki jungkook içinden keşke hep böyle kalsa diye geçiriyordu.

Deltanın da ona dönüp sarılmasıyla şaşırırken hiç reddetmeyip karşılık vermişti sarılışına. İri kollarını sıkıca omegaya dolayıp onu kendine çekerken ikilinin burunları birbirine çarpmış, jungkook hoşuna giden mırıltılar çıkarak imkanı varmış gibi daha da sokulmuştu iri bedene.

Güzel hissediyordu.

Daha doğrusu, delta güzel hissettiriyordu.

"Bana böylesine içten sarılan tek kişisin." Demişti jungkook halsiz bir şekilde gözleri kapalı konuşarak. Ama deltanın gözleri onun aksine açık, önünde ki güzel surata bakıyordu.

Jungkook'a sarılmak düşündüğünden de güzeldi.

O küçük bedeni o kadar yumuşak ve sıcaktı ki, insanın daha fazla sokulası, daha sıkı sarılası geliyordu.

Ama deltanın aklı hemen önünde ki dudaklardaydı.

Omega dudaklarını tam öpülmelik şekilde büzmüş, tatlı nefeslerini adamın suratına üflüyordu ve bu taehyung'un o kadar hoşuna gitmişti ki yeniden hatta defalarca kez onunla bu şekilde uyumak istemişti.

"Yarın olduğunda beni nolur göndermeye çalışma"

Taehyung onun uyuduğunu sanarken omeganın fısıldamasıyla sıkıntılı bir şekilde nefes almıştı.

"Önce iyileşeceksin"

"İyileştiğimde de gönderme"

Kaşlarını kaldırdı taehyung.
"Hep benimle mi kalacaksın?"

"Kalırım"

Aldığı cevapla kısa bir an sessizleşip iç çekmişti.

"Uyu şimdi bunları düşünme"

"Peki... İyi uykular" daha fazla bir şey demedi jungkook. Zaten halsizdi ve uykusu gelmeye başlıyordu, susmuştu bu yüzden.

Delta omegaya cevap vermeden onun uyumasını izledi.

Jungkook kollarına o kadar çok yakışıyordu ki...

O an ikili birbirine sımsıkı sarılmış pozisyondayken taehyung omegadan iki saat sonra uyumuştu. O iki saat boyunca içinden geldiği gibi onun sıcacık tenine sokulup kokusunu içine çekmiş, anın keyfini çıkarmıştı.

Uzun süre sonra birisine sarılıp uyumak güzeldi.

Ama jungkook'a sarılmak daha güzeldi.

...

Diğer bölüm jungkook kızgınlığa girecek ve bilin bakalım kimle sevişmek isteyecek skxjsjsj

Sizce taehyung yelkenleri hemen suya indirecek mi?

Bu arada diğer bölüm hem eğlenceli hemde ateşli bir bölüm olacak. Biraz gecikebilir şimdiden onu söyleyeyim.

Görüşürüz.

Continue Reading

You'll Also Like

155K 13.8K 26
Taehyung ve nefret ettiği yeni üvey kardeşi Jeon. texting + düz yazı
156K 14.1K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
367K 33.8K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
36.3K 1.9K 32
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...