Dudaklarımda sinsi bir gülümseme vardı.
Uzun süre sonra ilk defa gülümsüyordum.
Gerçketen ilk defa yaptığım işten zevk alıyordum.
Gözlerimi kısıp karşımdaki zavallı adamı baştan aşağı düzdüm.
Elimdeki kanı pantolonuma sildim,cebimden çıkardığım sigarayı dudaklarımın arasına yerleştirdim.
Elimdeki kan sigaranın beyaz kağıdını da renklendirmişti.
Sigaranın dumanı yara içinde kalan yüzüne üfledim.
Zaten zar zor nefes alırken duman nefes almasını zorlaştırıyordu.
Çağan:ağlıyor musun?
Dedim gözlerinden akan yaşlara bakıp.
Çağan:yazık.
Dedim karşısına dikildip.
O kadar bitkin bir haldeydiki cevap dahi veremiyordu.
Çağan:canımı sıkıyorsun.
Dedim oflayarak.
Günlerdir en beterini yapmıştım şimdi ne yapacağımı bilmiyordum bile.
Bana zevk verecek bir şekilde ölmeliydi ama nasıl?
Ölmesini istemiyordum aslında.
Acıdan kıvaranmasını,bana ölmek için yalvarmasını istiyordum.
Yaşatıklarını yaşamasını istiyordum.
Elim masa da duran aletlerde gezindi.
Çağan:hangisi daha çok acıtır?
Diye ona sordum,ama bana sadece ürkek bir şekilde bakıyordu.
Çağan:alışmış olman gerekirdi.
Omzumu silkdim ve uzun ,keskin ve sivri bıçaklardan birini aldım.
Bu bıçağı daha önce kullandığım için ucunda kan vardı.
Onu bıraktım ve jiletlerden birini aldım.
Bu işime yaradı.
Tekrar bir sigara yaktım.
Yerde duran siyah poşetten bir şişe viski çıkardım.
Kapağını hızla açıp kafama diktim.
Bana aç bir köpek gibi bakıyordu ama siklemedim.
Çağan:susadın mı?
Diye sordum alayla.
Acaba kaç haftadır su vermiyordum buna.
Uzun bir süre öksürdü.
Zar zor kendine geldi.
Elimdeki jilet ile ona yaklaşınca korkuyla geri çekildi.
Çağan:benden mi korkuyorsun onur?
Dedim kaşlarımı çatıp.
Çağan:korkma sadece biraz acıyacak.
Ona yaklaştım.
Onur:lütfen.
Dedi kekeleyerek.
Onur:lütfen yapma, lütfen.
Ellerini yere bastırdı.
Çağan:biraz daha yalvarman gerek onur.
Onur:çağan yapma. Yalvarırım bırak beni, lütfen.
Diyerek uzun uzun yalvarmaya başladı.
Dudak büzdüm.
Çağan:sıkılmaya başlıyorum onur.
Onur:lütfen yapma. Direk öldür ama böyle yapma, yalvarırım.
Dediğinde dudağındaki gülümseme genişledi.
Çağan:sikimde değil onur.
Ona daha çok yaklaştım.
Kolarını tuttuğum gibi uzun bir çizik attım.
Akan kanı izlerken rahatladım.
Çığlık atışı kendimle gurur duymama sabep oldu.
Onur:yalvarırım, yalvarırım yapma. Özür dilerim,her şey için pişmanım yapma lütfen.
Kahka attım.
Çağan:sikimde değilsin onur.
Aynı jiletle aynı çizgi yüzüne yerleştirdim.
Bu sefer daha derin daha güçlü bir çığlık attı.
O çığlık atıkça ben yaptığım işten daha fazla zevk aldım.
Onur:çağan, lütfen.
Dedi nefes nefese. Göz yaşları akıyordu.
Çağan:ne oldu onur? Yaşadığın şeyleri yaşamak çok mu zoruna gitti?
İçten içe daha çok öfkelendim.
Onur:ona bu kadar zarar vermedim,yemin ederim.
Sesindeki korku hoşuma gitmişti.
Onur:bırak beni. Karşılığında seni ona vereyim ha?
Diye bana bir teklif sundu.
Çağan:sence onun nerde olduğunu bilmiyor muyum?
Yutkundu.
Çağan:onun nerde olduğunu biliyorum onur. Daha iyi saklamalıydın.
Onun yerini biliyordum.
İlk önce onur denen piçten kurtulacak ve ardından onu alacaktım.
Onur:çağan-
Dediğinde onu susturdum.
Çağan:ondan çok ayrı kaldım. Bugün son günün onur,bu geceden sonra olmayacaksın.
İki aydır onu bir odada tutuyordum.
Hergün benden bir işkence görüyordu.
İki aydır aç ve susuzdu. Her gün ölmek için yalvarıyordu ve ben de daha çok acı çektiriyordum.
Onur:bırak beni! Lütfen.
Dediğinde başımı sağ sola saladım.
Çağan:seni kendi ellerimle öldüreceğim.
Ona yaklaştım ve boğazını kavradım.
Çağan:ama ondan önce bana tek bir iyilik yapacağım.
Dedim elim cebimdeki telefona uzandı.
Onur:ne istiyorsun? Söyle eksiksiz yapayım.
Telefona kayıtlı bir numara girdim.
Çağan:onu arayacağım ve özür dileyecek. Dahası yalvaracaksın ve ben de dinleyeceğim.
Bir an durdu. Karar veremedi.
Ama yapacaktı başka şansı yoktu.
Onur:tamam! Tamam! Ara onu. Ondan özür dileyeceğim.
Numarayı aradım.
Biraz uzun sürdü ama açtı.
Konuşmadan bir süre bekledi.
Onur'a gözlerimle işaret verdim.
Onur:Tuana.
Dedi kekeleyerek.
Tuana:onur?
Dedi sesindeki korku kendini hemen beli etti.
Onur:Tuana ben.
Dedi sustu.
Onur:tuana özür dilerim.
Dedi ban ters ters bakıp.
Onur:herşey için,biliyorum özürle geçecek bir şey değil ama pişman olduğumu bilmen gerek.
Elim boğazını daha çok kavradı.
Tuana:onur.
Dedi yutkunarak birşey olduğunu biliyordu.
Tuana:ne oluyor? iki aydır nerdesin?
Onur:ben özür dilerim, gerçketen pişmanım. Biliyorum beni afedemezsin ama pişman olduğumu bilmelisin.
Tuana:tanrım! ne oluyor?
Onur:sana benin af et diyemem ama yemin ederim köpek gibi pişmanım.
Tuana:ne oluyor?
Diye tekrar sordu.
Onur'a sesizce.
Çağan:biraz daha konuştur onu.
Diye söylendim.
Sesini duymaya biraz daha ihtiyacım vardı.
Ona biraz daha ihtiyacım vardı.
Her şeyine,her yerine ihtiyacım vardı.
Onur:Tuana yalvarırım beni affet.
Tuana:sen normal değilsin!
Onur:özür dilerim, pişmanım, yalvarırım beni affet.
Tuana:beni öldürdün aptal! On yedi yaşımdan beri beni öldürüyorsun ve şimdi gelmiş özür mü diliyorsun?
Ağlıyordu.
O şuan ağladığı için biraz daha acı çekecekti.
Onur:özür dilerim gerçketen.
Tuana:hala bir piskopat gibi özür diliyorsun! Bunun özür dilenecek bir şey olmadığını biliyorsun. Sen iğrenç psikopat bir insandan başka bir şey değilsin.
Onur:Tuana ben-
Tuana:senden nefret ediyorum adi adam! Hangi cehennemdeysen bir daha gelme. Mümkünse geber!
Diye bağırdı ve telefonu kapatı.
Bir daha gelmeyecekti.
Bir daha buna izin vermeyecektim.
Bu orusbu çocuğu bir daha ona yaklaşamayacakdı.
Yumruğunu kaşına geçirdim.
Defalarca patlamış olan yer bir kez daha patladı.
Çağan:seninle yeteri kadar vakit kaybettim.
Ayağa kalkıp ısıtıcıyı açtım.
O ısınana kadar bir başka bıçak aldım.
Bıçakla kıyafetlerini yırtıp önce.
Kıyafetlerini yere attıp ve onu ayağa kaldırdım.
Onur:ne yapacaksın?
Ona cevap veremedim.
Çağan:sudan korkar mısın onur?
Dediğimde bana bir deliymişim gibi baktı.
Çağan:cevap ver.
Dedim tırnaklarımı ensesine geçirdim.
Onur:korkmam.
Çağan:bundan sonra korkacaksın.
Karnına vurdum ve dizlerinin üzerine çökmesini sağladım.
Ağzına kadar su dolu kovayı ayağımla önüne ittim.
Onur:bu kadar cani olma.
Ensesini sıkıca kavradım ve kafasını suya daldırdım.
İki dakika boyunca suyun altında can çekişti.
Geri çıkardım.
Çağan:iyi geldi mi?
Nefes nefese kalmıştı.
Onur:yapma.
Dediğinde tekrar kafasını suya bastırdım.
Bu sefer üç dakika durdu.
Kafasını çıkardım nefes almıyor gibiydi elini boğazına götürdü.
Teker batırdım.
Dört dakika.
Ve tekrar.
Beş dakika.
Bir daha yaktım.
Altı dakika suyun altında kaldı.
Son kez yaptım ve bu sekiz dakika sürdü.
Su dolu kovayı üstüne döktüm ve ayağa kalktım.
O boğulmaktan son anda kurtulduğu için nefesini düzene sokmaya çalışıyordu.
Kaçamazdı çünkü kaçarsa ne olacağını çok kez tatmıştı.
Onu ayağa kaldırdım ve bir taburenin üstüne koydum.
O piç bana korkuyala bakıyordu.
Ne yapacağımı anlamaya çalışıyordu.
Elini tavana asılı zincire bağladım.
Onur:ne yapıyorsun sen?
Dedi korkuyla.
Omzumu silktim.
Onur:bırak beni!
Diye bağırdı ama umursamadım.
Ayağımla tabureye vurdum ve o havada asılı kaldı.
Onur:bırak beni!
Diye bağırdı.
Olduğu yerde çırpınıyor ve daha çok sallanıyordu.
Çağan:sen artık bir kum torbasısın.
Karına yumruk attım.
Onur:yapma! Yalvarıyorum yapma!
Birkez daha vurdum.
Daha çok vurdum.
Daha sert vurdum.
Hiç durmadan vurdum.
Her vurduğumda çığlık atıyordu ve bu beni eğlendiriyordu.
Onu bir kum torbası olarak gördüm, diğer kum torbalarına nasıl vuruluyorsa hiç acımadan daha canice ona vuruyordu..
Ben yorulana kadar vurmaya devam ettim.
O sanırım çoktan ölmüştü.
Nerdeyse beş saat boyunca vurmuştum.
İki aydır spor yapmıyordum bu iyi oldu.
Gözleri açık ama nefes alamıyor gibiydi.
Ben yine de işimi sağlama almak istedim.
Çağan:yeter bu kadar tuanamı özledim.
Yerde duran alkol şişelerini üzerine döktüm.
Yarım bıraktığım şişeden biraz daha içtim ve onu da üzerine döktüm.
Çağan:geber orusbu çocuğu.
Cebimdeki çakmakla önce sigaramı sonra onu yaktım.
Evet çakmağı ona doğu attım ve çenesine çarptı.
Bir kaç saniye sonra bütün bedeni alev aldı.
Onu yakan ateş yüzüme vuruyordu.
Yüzüm terlemişti şimdi de yanıyordu.
Burnuma et kokusu gelince teninin yanmaya başladığını anladım.
Ateş yerdeki kıyafetleri de yakmaya başladı.
O orda yanarken odadan çıktım.
Kapıyı kitleme gereği duymadım.
Hiçbir şey olmamış gibi üstümü değiştirdim,elimi yüzümü yıkadım ve sakin adımlarla motoruma doğru yürüdüm.
Ev yavaştan yanmaya başlıyordu içinde ki yavaş çoktan ölmüş olmalıydı.
Zebaniler tarafından sikilirsin inşallah.
Motoruma bindim ve tuanama doğur yola çıktım.
Bir iki saat sonra itfaiyeyi arardım.
Ve evet şimdi aylardır beklediğim o an.
Tuanama kavuşacağım an...