İntikam Ateşi

By CEM2703

961 192 446

Yağmur Ayhanlı zengin bir ailenin tek kızıdır. Harika bir hayat yaşayan Yağmur'un maalesef ki bu mükemmel hay... More

İntikam Ateşi
2.Nefret
3. İntikam Parçası
4. Acı
5. Kıyametin Başlangıcı
6. Beni Hiç Hatırlamadın mı Anne?
7. Oyun Yeni Başlıyor
8. Düğün
9. Solgun Çiçek
10. Lunapark

1.Mutsuz Son

205 33 151
By CEM2703


Merhaba yeni kurgun İntikam Ateşi ile karşınızdayım :)
Keyifli okumalar

Yazın son günlerini değerlendirmek için harika bir kumsalda güneşleniyordum.  Martıların sesleri,dalganın karaya vuruşu çok hoşuma gitmişti ama bir anda işler tersine döndü.

İlk önce nefesimi kesecek kadar güçlü bir rüzgar çıktı. Sonra kara bulutlar gökyüzünü ele geçirdi. Bir anda şimşekler çakmaya başladı. Sonra onu gördüm, babamı... Denizin içinden bana bakıyordu fakat yüzünde tepki yoktu, öyle boşluktaymış gibi bakıyordu. "Baba" dedim ama geri yanıt alamadım. Bir anda kan kusmaya başladı. İlk önce deniz, daha sonra kumsal kırmızıya boyandı.

"Baba!" tekrar bağırdım ve babam bir anda denizin içine düştü, onu kurtarmak için koşmaya çalıştım ama koşamadım. Çığlıklarım artmaya başladı babama koşmak istiyordum ama yapamıyordum. Sanki biri beni arkamdan tutuyordu. Ve bir anda biri beni geriye doğru çekti, bir anda sanki başka bir yere gelmiştim. Az önce ki görüntüler ve az önce ki ortamdan çok değişik bir yerdi burası her yer bembeyazdı nereye geldiğimi anlamaya çalışırken " Yağmur" diye tanıdık bir ses duydum.

Bu ses babama aitti. Sesin olduğu tarafa odaklandığımda babamı gördüm, az önceki halinden farklıydı; çok gergindi "Baba!" diye bağırdım ama yine ona koşamadım.
"Yağmurum kendine iyi bak ve sakın kimseye kanma seni kandırmak isteyenler olacak sakın kanma kızım sakın baban gibi olma, sakın İntikam Ateşine düşme." dediklerinden sonra babam bir anda kayboldu ona seslenirken kendimi aşağıya düşerken buldum. O kadar hızlı düşmeye başlamıştım ki nefesim kesiliyordu. Yatağımdan sıçradım ve bir kaç saniye ne olduğunu, nerde olduğumu anlamaya çalıştım. Kısa süre sonra kabus gördüğümü anladım ve rahatça nefes aldım.

Ter içinde kalmıştım. Sanırım çığlık atmıştım çünkü içeriye endişeli bir şekilde babam girdi. "Yağmur kızım iyi misin?" Diye sordu. Babamı gördüğüm anda kollarımı iki yana açıp bana sarılmasını istemiştim. Babamda isteğimi anlayıp bana sarıldı, beni rahatlatan sesi ile "Geçti, kabus gördün." biraz da olsa rahatlamıştım babamın canlı olarak görmek ve bana sarılması beni rahatlatmıştı.

"Ne gördüğünü anlatmak ister misin?" Kafamı iki yana salladım.
"Duş almam gerek. Sen aşağıya in geliyorum hemen." Dedim. Babam dediğimi onaylayıp odadan çıkmak için kapıya yöneldi. Bende yatağımdan kalktım ve banyo'ya yöneldim babam o sıra odadan dışarı çıktı.

Banyo'ya girerek hemen ufak bir duş aldım, sonra gereken bakımları yapıp banyo'dan çıktım. O an odamın içinin havasız olduğunu fark ettim, perdeye doğru ilerledim ve perdeyi iki tarafa çektim ve beni harika bir deniz manzarası karşıladı, hemen aklıma az önce gördüğüm kabus geldi. Yine huzursuz oldum ama kabus olduğunun bilinci ile balkonun kapısını açtım hafif bir meltem vücuduma çarptı. Biraz manzaraya baktım ve aşağıya inmeye hazırlandım. Üzerime sarı ve önünde minik bir civcivi olan crop giydim altıma da beyaz bir kot şort giydim ve odamdan çıktım merdivenlerden inmekten üşendiğim için asansöre bindim. O sıra evimizin çalışanı Zeynepi'de asansörün içinde gördüm.

"Günaydın Yağmur Hanım." Dedi bende ona günaydın dedim. Asansör 3. Kattan zemin kata indi kapılar açıldı ve ilk ben asansörden çıktım ve hemen salona yöneldim. Kahvaltı masasında annemi ve babamı gördüm. Ciddi bir sohbetin içindeydiler. "Artık gitme Ekrem her gittiğinde kaybediyorsun yeter artık başına bir iş açıcaksın." Diye babama kızıyordu annem. "Sadece 3 kere kaybettim. Zaten bu son olucak Almina." Dedi babam, benim geldiğimi hala fark etmemişlerdi. Boğazımı temizleyerek onlara "Günaydın." Dedim. Hemen annemin yanaklarına öpücük kondurdum, babamı da öptükten sonra "Almina Hanımı bu sefer ne yaparak kızdırdınız Ekrem Bey?" Dedim.

Annem "Yok birşey kızım babanın saçmalıkları işte." Dedi. Uzatmak istemedim ve kahvaltı etmeye başladık. Çok bir şey yiyemedim, iştahımda yoktu. Kahvaltı'dan sonra bahçeye çıktım, kahvemi içerek deniz manzarasına bakıyordum o sıra babamın yanıma geldiğini fark etmemiştim. "Yağmur, kızım ben çıkıyorum akşam görüşürüz." dedi, yanağıma bir öpücük kondurdu "Görüşürüz babacığım." Dedim bende onu öptüm.

Babam bahçeden çıkarak arabaya yöneldi. Şoför ona kapıyı açtı ve babam arabaya bindi şoför kapıyı kapattı ve bana selam vererek arabaya bindi, arabanın gidişini arkadan biraz seyrettim ve yine aklıma bir kaç saat önce gördüğüm kabus gelmişti. İçeri girdim odama çıkmadan önce annemin ne yaptığını merak ettim odasına doğru yöneldim. Kapıyı tıklattım ve içeri girdim. Annem simsiyah giyinmişti şaşırdım "Anne niye simsiyah giyindin?" Diye sordum. "Cenazeye gidiyorum." Dedi. Şaşırdım " Kim öldü ki?" Diye sordum.

"Yeliz Teyzenin kuzeni kanserden ölmüş onun cenazesine gidiyorum gelmek istermisin?" Diye sordu.

Yeliz Teyze annemin en yakın arkadaşı onun için üzülmüştüm ama bugün farklı planlarım olduğu için annemin teklifini reddettim. Annem çok güzel olmuştu kızıl saçlarıyla siyah takımı harika olmuştu sanırım cenazeden sonra o da şirkete geçicekti o yüzden takım giymişti. "Yine her zaman ki gibi harikasınız Almina Hanım." Dedim.

Annem gülerek bana baktı, o harika sesiyle "Teşekkür ederim Yağmur Hanım sizde harikasınız her zaman ki gibi." Dedi gülümsedim, saatine bakarak "benim çıkmam lazım." Dedi Annem ile birlikte odadan çıktık annem aşağıya inerken bende odama yöneldim çünkü bugün en yakın arkadaşım Merve'nin doğum günüydü. Hemen hazırlanmaya başladım. İlk önce üzerime siyah bir crop giydim altıma da beyaz bir pantolon giydim ayakkabı olarak da siyah converse giydim. Ve hemen banyo'ya yöneldim, güzel bir makyaj yaptım saçlarıma hiç bir şey uygulamadan elime çantamı da alıp kendimi hemen odadan attım.

Saatlerce hazırlanmaya çalışan kızları asla anlamıyordum. Telefonumdan Merve'yi aradım. Ona bir kaç kıyafet almam gerekli olduğunu ama ne alıcağımı bilmediği mi ve bana yardım etmesini istemiştim o da tabii ki hemen kabul etmişti.

"Alo" dedim
"Alo ben hazırım seni evin önünde bekliyorum." Dedi Merve.
"Tamam hemen geliyorum." Dedim o da tamam dedi ve telefonu kapattım hemen arabama ilerledim. Kapıyı açıp arabanın içine girdim ama sanki ceheneme gelmiştim içerisi dehşet derece de sıcaktı hemen emniyet kemerimi takıp arabayı çalıştırdım. Hemen pencereleri açtım ve Merve'nin evine yol aldım.

Yaklaşık 10 dakika sonra Merve'nin evinin önündeydim. Hemen arabaya bindi, birbirimizle selamlaştık, sonrasında arabayı tekrar çalıştırdım ve haberleştiğim cafe'ye doğru yol aldım. "Kimse bugün beni aramadı." Dedi. "Neden aramaları mı gerekiyordu seni?" Diye sordum. Bana baktı ve " Bilmem." Dedi. Hiç bir şekilde belli etmedim ama şu hali o kadar komikti ki kendimi çok zor tuttum.

Merve yol boyunca telefonuna baktı sürekli gülüyordu ama araba sürdüğüm için neden güldüğünü sormak istemedim komik bir video izlediğini düşündüm, geldiğimizde gözlerini telefondan çekti " Niye buraya geldik?" Diye sordu.
"Çok açım ilk önce bir şeyler yiyelim ki alışveriş sırasında karnımız acıkmasın." Dedim. Beni gülerek onayladı ve Cafe'nin içine girdik. Her şey planladığım gibi gidiyordu. Hemen bir masaya oturduk, yalandan bir şeyler sipariş ettik.

Beş dakika sonra iki garson Merve'nin arkasından konfeti patlattılar. Merve çığlık attı ne olduğunu anlamaya çalışırken arkadaş grubumuz ve tabi ki de en önde sevgilisi Serkan ile birlikte Cafe'nin içine girmeye başladılar. Merve çok şaşırmıştı, o sıra içeriye pasta da geldi. Merve bana baktı, tabii ki de ilk bana sarıldı hala şok içerisindeydi. Çok komikti kendimi tutamadım, gülmeye başladım. İçeriyi doğum günü şarkısı da doldurunca çok daha tatlı bir ortam olmuştu.

Serkan hemen Merve'ye sarılarak " Doğum günün kutlu olsun." Dedi Merve ağlıyordu. Merve sıra sıra herkese sarılıp teşekür ediyordu, o sıra içeriye yine her zaman ki gibi geç kalan ve ayrıca sevgilim olan Yiğit girdi. Yine benden güzel bir azar yiyecekti ve bunun farkındaydı. Hemen yanıma geldi ve sarıldı bende ona sarıldım."Yine geç kaldın." Dedim "Özür dilerim sevgilim kardeşim huysuzluk çıkardı." Dedi
Ah şu çocuğa kızamayacak kadar aşıktım o yüzden bir şey diyemedim Merve ağlayarak makyajın mahvetmişti o yüzden lavabo'ya doğru gidiyordu. Hemen bir sandalyeye oturdum, yanıma Serkan oturdu. "Yine harika bir iş çıkardınız Yağmur Hanım." Dedi ona gülümseyip " Önemli değil ya işimiz bu." Dedim, o da bana gülümseyip elime bir şampanya uzattı teşekkür edip şampanyayı hemen içtim, gözlerim Yiğit'i arıyordu.

"Serkan Yiğit'i gördün mü?" Diye sordum. Serkan "Hayır görmedim de az önce yanında değilmiydi?" Diye sordu.
"Evet yanımdaydı ben bir bakayım yine nereye gitti bu çocuk?" Diye söylenip aramaya başladım. Cafe biraz büyüktü ilk önce bahçeye baktım belki sigara içiyordur diye ama bahçede yoktu. Sonra üst katta baktım üst kat çok sakindi, tuvalet tarafından sesler geliyordu. Sesin olduğu tarafa doğru yaklaştıkça sesler tanıdık gelmeye başladı. Bu ses Merve'ye aitti. Konuştuğu kişi kim diye merak ederken Merve "Yiğit ben artık çok sıkıldım ne zaman ayrılıcaksın şu Yağmurdan?"
Adımım anında dondu şok olmuştum bunu az önce en yakın arkadaşım sevgilime mi demişti?
"Biraz daha sabret Merve ayrılıcağım" Dedi. Bunu benim sevgilim Yiğit dedi. Ağzımı elime götürdüm şok olmuştum, o anda gözlerim doldu ve gözlerimden yaşlar gelmeye başladı. Başımı duvardan onların olduğu tarafa çevirdim, çevirdiğim anda Merve Yiğitin dudaklarına yapıştı. Şok geçirmiştim ne yapıcağımı bilemedim ne diyeceğimi ellerim titriyordu. Kalbim çok fena yanmıştı. O anda Merve ile göz göze geldik. Merve beni gördüğü anda Yiğiti kendinden hemen uzaklaştırdı. Yiğit ne olduğunu anlayamadı ve Mervenin baktığı tarafa baktığında, beni gördüğünde gözleri büyüdü.

Hiç bir şey diyememiştim. Hızlıca merdivenlere yöneldim, o an Yiğitin küfürlerini duydum ve bana doğru koşmaya başladı, elimi tutup beni kendine çekti " Açıklayabilirim gördüğün gibi değil hiç bir şey" bu sözünden sonra yüzüne çok sert bir yumruk attım. Hemen sonrasında sert bir tekmeyi erkekliğine geçirdim bağırmaya başlamıştı " Yağmur dur sakin ol gördüğün gibi değil hiç bir şey" dedi Merve. Ona doğru hızla yürüyüp onun yüzüne de sert bir tokat attım. Merve bir anda eliyle yüzünü tuttu.

Hemen merdivenlerden inmeye başladım o ana kadar konuşmamam mucizeydi ama gözlerimden hep yaş geliyordu beni böyle gören Serkan hemen yanıma geldi ve ne olduğunu sordu. Herkesin duyması için sesimi yükselterek "Çok yakın arkadaşım Merve ile sevgilim Yiğit'i az önce yukarıda öpüşürken yakaladım da o yüzden bu haldeyim Serkancığım." Dedim Serkan şok olmuştu, o an herkes şaşırmıştı " Yukarıdalar şu an, ben soramadım onlar yerine utandım istersen sen sorabilirsin neler olduğunu." Dedim. Cafe'nin çıkışına yöneldim ve o sıra Cafe sahibi " Hanımefendi organizasyon için ücreti alabilir miyim?" Diye sordu ona dönerek " Yiğit Bey ödeyecek iyi günler." Dedim ve hemen Cafe'den çıktım

Araba'ma doğru ilerledim ama artık hüngür hüngür ağlamaya başlamıştım en yakın arkadaşım sevgilimle sevgiliydi. Araba'ya bindim kemerimi takmadan arabayı çalıştırıp arabayı sürmeye başladım. Olan şeyleri hala sindiremiyordum. Ne zamandan beri birliktelerdi? Kafamda binlerce soru vardı. O sıra telefonum çalmaya başladı kim olduğuna baktım ve Annem'di araba'yı sakin bir yere çektim ve telefonu elime alıp aramayı onayladım.

Annem ağlıyordu " Yağmur neredesin hemen eve gel!" Dedi
" Anne neler oluyor neden ağlıyorsun sen iyimisin?" Diye sordum.
" SORU SORMA VE HEMEN EVE GEL O BABAN OLUCAK ADAM KUMARDA BÜTÜN MAL VARLIĞINI KAYBETTİ!" diye bağırdı. İkinci bir şok beynimi vurdu. Annem hüngür hüngür ağlıyordu.

Telefonu annemin yüzüne kapattım. Uzun bir süre boyunca donuk gözlerle tam karşıma bakıyordum. Bir anda arkadan bir otobüs korna'ya bastı. İrkildim ve hemen arabayı çalıştırdım bu sefer eve doğru sürmeye başladım ve o sıra ikinci kez geçirdiğim şok ile bedenim iyice sarsılmıştı. Benim babam kumar mı oynuyordu? Nasıl yani şu an bütün mal varlığımız kumar masasına mı gitmişti?

Aklımda binlerce soru vardı. Hangisini düşünmem gerek bilemiyordum. Sevgilimin beni en yakın arkadaşımla aldatmasını mı? Yoksa babamın kumar masasında bütün mal varlığını kaybetmesi mi? Babamın umarım bana yeterli bir açıklaması vardır. Bunları düşünürken eve gelmiştim bile. Arabadan indim, eve yürümeye başladım. O sıra Zeynep ağlayarak evin kapısından çıkıyordu. Adımlarımı hızlandırdım. "Zeynep ne oldu neden ağlıyorsun?" Diye sordum.
"Almina Hanım hepimizi kovdu kovması yetmezmiş gibi bir de azarlamaya başladı." Diye cevapladı.
Ona sarıldım ve annem adına özür dileyip yaptığı her şey için teşekkür ettim.

Zeynep bana tam bir şey diyecekti ki içeriden annem eşyaları yere atmaya ve bağırmaya başladı. Hemen eve koştum annem avazı çıktığı kadar bağıp her şeyi yere fırlatıyordu. Ona doğru koştum, hemen sakinleştirmeye çalıştım ama asla beni dinlemiyordu avazı çıktığı kadar bağırıp ağlıyordu.

Ve içeriye babam girdi. Annem babamı gördü ve bir hışımla ayağa kalkıp babamın yanına yürümeye başladı. Aralarında bir adım kaldığında annem yüzüne çok sert bir tokat attı.

"Sana dedim!" Diye bağırmaya başladı

"Sana dedim oynama dedim, her şeyi kaybediceksin dedim, kızını düşün dedim. Sen ne yaptın o kumar masasında herşeyi kaybettin." Annem patlamış bir volkan gibiydi.
"Ya kendini hiç mi düşünmedin? Hadi onu geçtim beni hiç mi düşünmedin? Ya hadi onu da geçtim sen Yağmur'un ne olucağını hiç mi düşünmedin? Hiç mi pişman olmadın o masada?" Diye sordu.
Babam cevap vermeden anneme bakıyordu.
"Ekrem bana cevap ver. Hiç mi kızının ne olacağını düşünmedin!" Diye bağırdı.

Babam ile o sıra göz göze gelmiştik. Bir süre sonra babam konuşmaya başladı.
"Düşündüm, ama bu kadar batıracağımı düşünemedim merak etmeyin üstesinden geleceğiz."
Annem bir anda gülmeye başladı. Ve sonunda konuşmayı başarabilmiştim.
"Baba ne kadar kaybettin?" Diye sordum.
"Ben cevaplayayım kızım." Dedi annem.
"Baban yaklaşık 30 milyon dolar kaybetti." Çok şaşırmıştım, ayrıca babama da bir anda çok sinirlenmiştim.
"Baba sen nasıl kumar oynayabilirsin?" Diye sordum. Sorduğum sorunun saçmalığını sorarken fark etmiştim.Annem artık babama acır gibi bakıyordu.

"Sen kumar masalarına düşecek bir adam değildin?" Dedim.
"Birde üstesinden geleceğiz diyosun 30 milyonun üstesinden nasıl geliceksin bize de açıklarmısın?" Diye sordum.

"Bilmiyorum." Diye cevapladı ve kendini hemen bir koltuğa attı.
Annem yukarı çıkıyordu.
"Neden kumar oynadın sen bu kadar düşemezsin baba."
"Canım istedi oynadım işlerin bu kadar ileri gideceğini düşünemedim."
"Ya ne demek canım istedi oynadım? Nasıl olayların buraya kadar gelebileceğini düşünemezsin aklım almıyor."
"Yağmur bari sen bir şey deme kızım nolur zaten yeterince battım birde sen başlama kızım." Dedi
"Napıcaz şimdi?"
"Bir hafta içerisinde burayı boşaltmamız gerekiyor."
"Ne?"
" Yeni bir ev bulmamız lazım."
"Eve haciz mi geldi?"
"Evet."
"Seni tebrik ediyorum. Değdi mi bu halimize?"
Babam başını yere eğdi. O sıra annem merdivenlerden iki bavul ile indi.

Ve yanımıza kadar geldi.
"Ben gidiyorum." Dedi annem.
Babam koltuktan yavaşça kalktı.
"Nereye gidiyorsun?" Diye sordu babam.
"Seni terk ediyorum." Diye cevapladı annem
"Ne demek terk ediyorum Almina tek başına ne yapacaksın, nereye gidiceksin?" Diye sordu babam.
"Ah hayır, yanlız değilim Yağmur da benimle birlikte geliyor." Diye cevapladı annem.
"Yağmur hadi kızım çık odana gereken eşyalarını al gidiyoruz buradan." Dedi
Babam bana baktı. Bende babama sonra anneme döndüm.
"Anne saçmalamayı kes!" Dedim
"Ben çok ciddiyim Yağmur." Dedi annem.
"Sen nasıl hemen çekip gidebilirsin?" Diye sordu babam.
"Hani ne olursa olsun yanımda duracaktın?"
Annem hiç birşey demeden babamın yüzüne bakıyordu.
"Anne." Dedim. Annemin gözleri bana döndü ve o an gözlerinin dolduğunu gördüm.
"Biz bir sürü tehlike atlattık ama hiçbir zaman birbirimizi bırakmadık şimdi nasıl babamı ve beni bırakmayı düşünürsün, hadi babamı geçtim ben ne yapacağım? Sen gidersen kimden destek alıcağım, bana her zorluğumda kim yardım edicek?" Diye sordum.

Annem bir süre konuşmadı sadece beni izledi ve bir süre sonunda konuşmaya başladı.
"Ben seni terk etmiyorum kızım her zaman arkanda bir annen olduğunu biliyorsun. Ben babanı terk ediyorum." Dedi
Babam artık dayanamadı.
"Yağmur kızım annen beni neden terk ediyor biliyor musun?" Diye sordu.
Ben anlamaz gözlerle babama bakıyordum.
"Ben hemen anlatayım kızım, babanın parası bitti ve annenin istediklerini artık alamıyacağım ya ondan dolayı terk ediyor." Dedi.

Annem babama öyle bir baktı ki ben bile korkmuştum. Ama annem hiç bir şey demedi hatta hafif utanmaya başlamıştı.
Annemin o halini görünce çok şaşırdım. Annem gerçekten babamı artık ondan bıktığı için değil, babamın iflas etmesinden dolayı terk ediyordu.

"Anne."
Annem bana baktı.
"Yağmur sana son kez soruyorum, ya benimle gelirsin ya da baban ile kalıp hayatını artık sefalet içerisinde geçirirsin."
"Sefalet mi?"
Annem hiçbir şey demeden bana bakıyordu.
"Sana inanamıyorum."
Annem buruk bir şekilde güldü.
"Sen bu zamana kadar babamın parası var diye mi babamla birlikteydin?"
"E yeter be!" Diye bağırdı annem.
"Ben gidiyorum burada daha fazla kalıp da zamanı mı boşa harcayamam zaten senden de cevabımı aldım." Diye bağırıyordu.
"Defol git Almina." Diye bağırdı babam.
"Sana inanamıyorum anne, sen nasıl bu kadar iğrenç bir insan olabilirsin?"
Annem eline valizini alıp kapıya doğru yöneldi ve kapıdan çıkıp gitti. Annem babamı iflas ettiği için terk etmişti. Babamı parası olduğundan dolayı seviyormuş gibi yapması midemi bulandırmıştı.

Babam bana döndü ve bana sarıldı. Bende ona sıkı sıkı sarıldım.
"Bu günlerde geçicek babacığım hiç merak etme." Diye babamı teselli etmeye başladım.
"Geçicek kızım beraber bunu da atlatıcağız." Başımı aşağı yukarı salladım.
Ve sonra ellerimi babamın elinden çektim.
"Şimdi napıcağız?"
"Gidip gereken eşyalarını topla sonra buraya gel artık burada artık kalamayız."
Hemen merdivenlere yöneldim ve hızlıca yukarı çıktım. Gerekli bütün eşyalarını bir valize doldurmaya başladım.

Valiz ağzına kadar dolmuştu. Hemen kapıya doğru yöneldim ve kapıyı kapatmadan önce odama son kez baktım ve kapıyı kapattım. Asansörün düğmesine bastım ama asansör çalışmadı.
"Hay amına koyucam! Bugün bitsin istiyorum artık."

Gözlerim merdivenlere yöneldi, valiz ile merdivenden inmeye başladım. En sonunda valiz ile inmeyi başarmıştım. Babam koltukta oturuyordu.
"Baba." Diye seslendim ama baban beni duymadı.
"Baba?" Diye tekrar seslendim ama babam yine beni duymadı.
"Baba!" En sonunda babam beni duymuştu, ayağa kalktı ve valizi elimden aldı.
"Hadi gidelim."
"Nereye gidiyoruz?"
"Yeni evimize."
"Ne ara ev aldın ya?"
"Ben Ekrem Ayhanlıyım yani artık soy ismim çok önemli değil ama olsun." Diye güldü.

Babamın bu yönünü çok seviyordum ne olursa olsun hiç birşey olmamış gibi davranması beni çok güldürüyordu. Bugün onca şey yaşamama rağmen dediklerine güldüm. Babam güldüğümü görünce o da daha yüksek sesle gülmeye başladı.
"Benim için soy isminiz hala önemli bir makamda Ekrem Bey."
"Oldu o zaman, hala önemli bir soy isim
miş buna sevindim."

Güneş batıyordu, kumsalda oturup güneşin batışını izlemeyi çocukluğumdan beri çok severim. Bugün çok olay yaşamıştım ve başım çok ağrıyordu. Sabah sevgilimin beni en yakın arkadaşımla aldattığını öğrendim sonra babamın kumar masasında bütün mal varlığını kaybettiğini daha sonra da annemin babamı parası var olduğu için sevdiğini öğrenmiştim.

Normalde başka biri olsa bu olanlardan sonra hüngür hüngür ağlardı ama ben ağlayamıyordum, olan olaylardan ders çıkarıyordum. Babam yanında iki tane tavuk döner ile gelmişti. Uzattığı tavuk dönerini aldım, döneri sardıkları kağıdı yırttım. Babam da yanıma oturmuştu ve o yemeğe çoktan başlamıştı.
"Baba."
"Efendim Yağmurum?"
"Annem seni terk etti, ama seni üzülmüş göremedim." Babam buruk bir şekilde güldü.

"Ne demiş Nejat İşler?"
"Ne demiş?"
"En zor günümde tek başıma kahkaha atmayı başarabildiğimi farkettiğimden beri hiçbir insanın varlığı da, yokluğu da umrumda değil."
Babamın bu sözünden sonra yüzüne baktım ve buruk bir şekilde gülümsedim.
"Bugün başıma tek gelen olay bu değildi baba." Dedim.
Babam endişeli bir şekilde bana baktı.
"Ne oldu başka?"

"Bugün Mervenin doğum günüydü, Merveye süpriz bir doğum günü partisi hazırladık. Merve çok ağladığı için tuvalete gitmişti. Bende bir sandalyeye oturdum sonra Mervenin sevgilisi bana şampanya uzattı, onu içerken fark ettim ki Yiğit de yoktu. Sonra ona sordum Yiğiti gördün mü diye. Hayır diye cevap alınca merak ettim."
Gözümden yaşlar akmaya başlamıştı. Babam hemen gözyaşlarımı sildi.
"Sonra ben Yiğiti aramaya başladım ve onları tuvette öpüşürken gördüm."
Babam ilk önce çok şaşırmıştı sonra çok öfkelendi.

"Peki bu olaydan sonra sen ne yaptın, sakın ağlayıp da mekanı terk ettim deme bana!"
"Hayır, Yiğit benden güzel bir dayak yedi sonra da herkesin önünde onları rezil ettim."
"İyi yapmışsın, o şerefsiz ile bir daha asla konuşmayacaksın!"
"Bir daha yanıma yaklaşırsa daha beter bir dayak yiyecek emin olabilirsin babacığım nasıl olsa ben Ekrem Ayhanlı'nın kızıyım." Diye gülümsedim.
"Çok üzüldün mü?"
"Yani en yakın gördüğüm arkadaşımla beni aldatması çok kırdı ama...

Boşversene onları biz şimdi ne yapacağız onu düşünelim." Dedim.
"Yemeği yiyelimde yeni tuttuğum eve gidelim."

Dönerden bir ısırık aldım, o ana kadar aç hisetmiyordum ama dönerden bir ısırık aldıkdan sonra aç olduğumu fark ettim.
"Baba kız birlikte içmeye ne dersin?"
"Hmm güzel olur, hadi ye şu dönderide gidelim."

Yeni evimiz sahile yakındı sadece 10 dakika yürümüştük. Merak içinde yeni evimizi aramaya çalıştım.

Babama sinirliydim ama onu yanlız bırakamazdım, ona karşı içimde hep bir öfke olucaktı. Eğer o kumar masasına oturmasaydı şu an bunları yaşamıyor olucaktık. Ama ben annem gibi yapamazdım. Her ne olursa olsun babamı yanlız bırakamazdım.

"İşte geldik." Dedi babam.
Karşımda eski bir apartman vardı hiç hayal ettiğim gibi değildi ama yapıcak bir şey yoktu.
"Zengin villarından sonra bu ev çok iyi gelicek." Diye dalga geçti babam.
"Abartma ya baba en fazla ne olabilir ki?" Dedim ama demem ile birlikte bastığım basamak yere çöktü. Babama baktım ve bir anda kahkaha atmaya başladım babamda bana katıldı.
"Kızım daha eve girmeden evi yıktın girmesek mi mazallah ev başımıza falan yıkılmasın." Dedi babam daha fazla gülmeye başladım.
"Yanlız baba bir şey diyeceğim." Babam meraklı gözlerle bana baktı.
"Ev harika ya resmen yıkılıyo yıkılıyo." Babam daha fazla kahkaha atmaya başladı. Biraz baba kız karşılıklı içmiş olabiliriz. Babam çok içmişti ve içeriye tökezleye tökezleye girmişti.
"Anahhhtar nerde yaaaa."
"Elinde tutuyosun ya"
"Benim ellerim mi var?"
"Baba ver şu anahtarı, sana dedim o kadar içme diye."
Babamın elinden anahtarı aldım ve kapıya anahtarı yerleştirdim. Kapı açıldı hemen ışıkları açtım. İçeri de sadece iki adet koltuk vardı. Bu ev tahmin ettiğimden daha çok zorlayacaktı beni. Babamı koltuğa doğru götürdüm. Koltuğa yatırdım ve bende yanında ki koltuğa oturdum.
"Güven bir porselen tabak gibidir kızım. O tabağı birisi kırarsa tabak bir daha eski halini almaz, alsa da eski zarefetinde olmaz." Neden böyle bir şey demişti anlamamıştım. Bugün çok şey yaşamıştım ve çok da yorulmuştum. Kendimi koltuğa attım ve gözlerimi kapattım.

Koltuğa kafamı koyduğum anda uyumuştum. Gözlerimi açtım ve bir anlığına nerede olduğumu sorguladım.
Koltuktan kalktım ve hemen karşımda ki koltuğa baktım. Ama babam yoktu.
"Baba." Diye seslendim. Ama içeriden bir ses gelmedi.

Telefonuma uzandım ve babamı aradım uzun bir süre sonra babam telefonu'nu açtı.
"Efendim kızım."
"Baba neredesin?"
"Fırına kadar gittim geliyorum şimdi birşey mi oldu?"
"Hayır seni göremeyince merak ettim."
"Şimdi geliyorum."
"Tamam görüşürüz."
"Görüşürüz."
Telefonu kapattım ve bir anda yüzden fazla mesaj geldiğini gördüm. Kimden geldiğini kesinlikle tahmin ediyordum. Mesajları açtım ve tahmin ettiğim gibi Yiğit bir sürü mesaj atmıştı. Hiç birini okumadım.

-Bana sakın bir daha yaklaşma eğer yaklaşırsan yanan taraf ben değil sen olursun!

Diye yazdım ve her yerden engelledim.
Merve de bir sürü mesaj atmıştı ama bütün mesajlarına görüldü attım ve onu da her yerden engelledim. O sıra kapı çaldı, kapıya yöneldim. Kapıda kıvırcık saçlı, yuvarlak gözlüklü biri duruyordu.
"Buyurun?"
"Merhaba."
"Merhaba buyurun?"
"Yeni taşındığınızı öğrendim de ben hemen karşınızda oturuyorum bir şeye ihtiyacınız var mı diye sormaya geldim."
"Şu anlık bir şeye ihtiyacımız yok, düşündüğün için teşekkür ederim."
"Rica ederim eğer bir şeye ihtiyacınız olursa çekinmeyin, seve seve yardımcı olurum."
"Çok teşekkür ederim."
"İyi günler."
"İyi günler."

Tekrar içeriye yöneldim ve koltuğa oturdum. Birkaç dakika sonra kapı tekrardan çaldı. Bu sefer ki kişi babamdı ve hemen içeriye girdi. Elinde ki poşeti tezgaha bıraktı. Poşetin içinden bir simit ve ayran uzattı. Babamın en sevdiği kahvaltılardan biri simit ve ayran ikilisidir. Babam hemen yanıma oturup iştahlı birşekil de yemeğe başladı.
"Şu hayatta en güzel şey şu simit ve ayran olabilir."
Ufak bir çocuk gibi mutluydu. Babamı bu şekilde görmek beni güldürmüştü.
"Ne gülüyorsun kız?"
"Şu an o kadar komiksin ki gülemeden edemedim."
"Konuşma da ye hadi."
Onu taklit edip yemeğe başladım. Babam ufak bir kahkaha patlattı ve ayranından büyük yudumlar alarak bitirdi.

"Biz ikimiz nasıl herşeye rağmen bu kadar pozitif kalabiliyoruz?" Diye sordum.
"Çünkü çok komik ayrıca bir o kadar da çekici bir baban var." Diye cevapladı.
"Ondan zaten şüphemiz kesinlikle olamaz."
Diye cevapladım.
Babam güldü ve sonra bana sıkı sıkı sarıldı.
"Ne oldu?"
Babam daha sıkı sarıldı sonra yanaklarımı öptü.
"Bugün yeni bir işe başladım birazdan gidip hazırlanıcağım."
"Bundan niye benim haberim yok birlikte iş arardık."
"Yağmur."
"Efendim."
"Herşey için çok teşekkür ederim kızım, arkamda durduğun için beni ne olursa olsun desteklediğin için teşekkür ederim."
"Baba ne oluyor niye bir anda böyle konuşmaya başladın?"
"Hiç içimden geldi."
Başına bir öpücük kondurdum ve bende ona sıkı sıkı sarıldım.
Bir kaç dakika sonra babam hazırlanmak için boş bir odaya gitti.

Kendimi yine koltuğa attım, telefonumda gezinmeye başladım. Her yerde babamın iflas ettiği haberleri dönüyordu. Bir sürü arkadaşım olan olaylar için üzüldüğünü dile getirmişti hepsini tek tek cevapladım. O sıra babam odadan çıktı. Üzerinde bir takım vardı. Uzun boylu adamlara her zaman takım elbiseyi çok yakıştırmışımdır. Babam yine her zaman ki gibi harika olmuştu. Ayna nın karşısına geçti ve aralarında beyazlık olan saçlarına elleriyle şekil verdi. Kirli sakalları onu biraz daha karizmatik göstermişti. Babam aynadan bana dönmüştü.

"Nasıl oldum, biliyorum yine her zaman ki gibi harikayım." Babamın şu egosu beni öldürüyordu.
"Harikasın." Diye yanıtladım.
Babam kapıya yöneldi, bende ona eşlik ettim ve bana tekrardan sıkı sıkı sarıldı ve başıma bir öpücük kondurdu. Bende onu öptükten sonra babam kapıyı açtı.
" Bol şans."
"Teşekkür ederim."
"Akşam görüşürüz." Dedim ve babam ilk önce duraksadı sonra
"görüşürüz" dedi.
Kapıyı kapattım ve tekrardan salona dönüp koltuğa oturdum. Bu koltuk çok rahattı.

Akşam olmuştu, sabahtan beri telefonda takılmıştım ve artık yemek yapmam lazım dı. Mutfağa yöneldim ve babamın sabah aldığı poşetin içini karıştırdım, içinde iki paket makarna, sıvı yağ ve bir tablet kıyma vardı. Tek yapabildiğim yemek makarna olduğu için makarna yapmaya karar verdim, ama makarnayı pişirmem için gerekli bir tencere evde yoktu.
"Harika her şey burada bir tek tencere eksik." O sıra aklıma sabah kapıma gelen o çocuk gelmişti. Kapıya ilerledim ve kapıyı açtım. Ayakkabılarımı giyip karşımda ki kapıya ilerledim. Kapıyı iki kere tıklattım. Kapıyı bir kız açtı.
"Merhaba buyurun."

"Merhaba, rahatsız ediyorum kusura bakmayın. Biz yeni taşındık da evde tenceremiz yok rica etsem tencerenizi kullanabilirmiyiz."
Karşımda ki kız benden baya uzundu ve çok korkutucu bakıyordu. Siyah saçları ve kıpkırmızı dudakları vardı. Saçını ev topuzu yapmıştı.
"Tabii."
"Çok teşekkür ederim."
Kız içeriye ilerlerken gülmeden edemedim.
Bir kaç dakika sonunda kız elinde bir tencere ile geldi.
"Buyurun."
"Çok teşekkür ederim."
"Rica ederim."

O sıra dışarıdan bir silah sesi patladı.
Korkuyla çığlık attım. Kız ne olduğunu anlamak için ayakkabılarını giymeye başladı. Ve dış kapıya doğru hızlı bir şekilde ilerlemeye başladı ve bende hemen arkasından onu takip ettim. Kapıdan çıktık, kız dışarıda ne gördüyse bir anda küfürler savurdu. O sıra hemen arkasından bende onun baktığı yere baktım. Yerde bir adam yatıyordu biraz dikkatli baktığım zaman gördüğüm kişi

Babamdı....

İnstagram hesabım:watty_cm

Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 41.4K 58
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
3.3K 211 8
Bu bi' ilk ve sen ilklere sahipmişsin.
1.3M 90.5K 59
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
13.5K 793 8
Duran arabayla birlikte ücreti ödeyip arabadan indim,kulaklıklarımı takıp yürümeye başladım. Diğer sokağa gireceğim sırada korku bedenimi sardı. Sok...