benim gençliğim- yeonbin (ome...

Autorstwa jvaljaen

17.5K 2.3K 979

"Tek başıma, küçük bir koltuğun üzerinde kıvrılmış senin uyumanı beklerken bir kere bile sana dokunmak için o... Więcej

I.
II.
III.
IV.
V.
VI.
VII
VIII
X
XI
XII
XIII
XIV
XV
XVI
XVII
XVIII
XIX
XX
XXI
XXII
XXIII
XXIV
XXV
XXVI
XXVII

IX

630 87 26
Autorstwa jvaljaen

Bu zamana kadar yaşadıklarım arasında en zoru buydu. En çok canımı acıtan, beni en çok yaralayan buydu. Daha önce hiç böyle hissetmemiştim, yıkılmamıştım. O, tamamen benim sanmıştım. Ben onun olmasam bile. Beni böyle hissettirmişti. Sanki hiç bırakıp gitmeyecekmiş gibi, sanki benim için hep orada olacakmış gibi hissettirmişti. Fakat git dediğimde giden, ikna etmeyen o'ydu.

İtiraf edemediğim o gerçek, Soobin'in canımı yaktığı.
Canımı yakacak kadar bile bende değerinin olması, beni üzebilmesi. Soobin'in beni istediği gibi hissettirebilmesi.

Onu, o gece otelin kafesinde bir kızla gördüğümden kimsenin haberi olmadı. Yıkılmışlığın getirdiği pişmanlıkla kafeden çıkmış, yağmurlu havada dolu gözlerimle otobüs durağına yürümüştüm. Tek başımaydım. Her hissimde, her yaşadığımdan tektim.

Okula gitmemek için bir sebebim daha vardı. O gece otobüs geç geldiği için yürümeye karar vermemle yağmurun altında ıslanarak eve gitmiş, ertesi sabaha ise hasta bir halde uyanmıştım. Öksürüyordum, her yerim deli gibi ağrıyordu ve halsiz hissediyordum.

Annem sabah sabah öksürüklerimden sonra odama geldi. Bu bile beni şaşırtmıştı. Umursamadan gidebilirdi. Bana ilaç alıp geleceğini söyledi. Gitti ve bir daha da dönmedi. Annem böyleydi. Ona bir kez daha inanmak, gerçekten ilaç alıp geri geleceğini düşünmek benim aptallığımdı. Annemi bile beklemeyecektim.

Duş almam gerekiyordu. Yıkanıp temizlenmem ve kendime gelmem lazımdı. Üstelik ilaçlarımı içmek için bugün yerimden bile kalkamamıştım. Kızgınlık dönemimdi. Ağrılarım ve arzularım olabilirdi ve buna fırsat vermemeliydim. Ama yerimden kalkacak gücüm bile yoktu.

Birkaç öksürükten sonra yerimden kalkmak için hareketlendim. Üzerimdeki yorganı çektim, rastgele ayaklarıma doğru ittirdim. Çıplak ayaklarım zeminle temas eder etmez tüm vücuduma bir titreme yayıldı. Üşüdüm. Yataktan tutunarak indim, duvarlardan aldığım destekle banyoya kadar gittim.

Kendimi sıcak suya attığım gibi odadaki telefonum çalmaya başladı. Henüz açamazdım. Bu yüzden benim duşum bitene kadar çalmaya devam etti ve bende başımın ağrımasına ek olarak birde telefon sesini dinledim.
En sonunda rahatlamış bir halde duştan çıkıp bornozumla odama gittiğimde telefonumu elime aldım. Hyuka neredeyse yirmi kez beni aramıştı.

Onu geri aradım.

"Yeonjun, patron bugün çalışıp çalışmayacağını öğrenmek istiyor. Dün anlaşmayı imzaladığın gibi, işe yarım saat öncesinden gelmelisin. Neredesin?"

"Üzgünüm Hyuka, biraz hastaydım. Hemen geliyorum."

"Peki, acele etmelisin. İlk iş günün. Patrona kötü bir imaj çizme şimdiden."

İlk iş günüm.

Hazırlandım. Kalın giyindim. Atkımı ve beremi taktım. Şemsiyemi çantama koydum. Boğazım biraz kötüydü ama idare edebilirdim.
Bu sefer otobüse bindim. Neredeyse kafeye yaklaştığımız sırada aklıma gelen şeyle karnıma ağrılar girdi. İlaçlarımı almamış üstüne evde unutmuştum.

Bugün kötü bir gündü, bunu şimdiden kabul etmeliydim.

Hyuka beni girişte karşıladı. Üzerimi değiştirmem için arka odalardan birisine götürdü ve bedenime göre olan garson kıyafetlerini verdi.
Birkaç dakika içinde giyindim.

Kendimi iyi hissetmiyordum. Yanlış giden çok fazla şey vardı ve hepsi de moralimi bozuyordu. İlk iş günümde hastaydım. Kızgınlıktaydım ve ilaçlarımı unutmuştum. Her an ağrı girebilir, kendimi tutamayabilir ve duygu değişimleri yaşayabilirdim. Bunların önlemini almış olmam gerekirdi.

Kendime içimden sürekli hakaretler ederek çalışmaya koyuldum. Hyuka'nın peşinden gidiyor, beni yönlendirmesiyle masalara bakıyor ve işimi güzelce yapmaya çalışıyordum. Saat ilerledikçe masalar daha çok doluyordu.

Bir yandan da öksürüğümü gizlemeye çalışıyordum. İnsanların hasta bir çalışan görmesi iyi olmazdı. Hem kafenin itibarı için hem de hijyen için bu yüzden öksürüğümü tutuyor ve bir şey olmuş gibi mutfağa kaçıyordum. Burnumu bile çekmemeye çalışıyordum.

"Yeonjun, masa on dört."

Diğer garsonun sesiyle masaya döndüm. Arkası dönük çiftin masaya oturmasını beklerken gözüm kapıdan içeri girenlerdeydi. On dördüncü masanın müşterileri üzerindekileri çıkarıp oturduklarında fark ettim.

Soobin ve o kız tekrardan bu gece burada randevuya çıkmışlardı.

"Yeonjun, siparişi almaya git." Arkamdaki çalışanın sürekli bana seslenmesiyle dikkatim dağıldı. "Üzgünüm," Ona döndüm. "Ben bakamam."

Kaşlarını çatarak bakmaya başladı bana. "Ne demek bakamazsın? Git bak işte! Sinirlenirlerse işler karışır."

O sırada gözüm etrafta dolaşan Hyuka'yı aradı. Göremedim. İki dakika önce her yerde gezinen Hyuka şu an ortada yoktu. "Hadi, git!" Çalışan çocukla bakıştık. Beni omzumdan öne doğru ittirdi. Birkaç adım ilerledim. Bacaklarım titriyordu. Avuç içlerim hızlı hızlı terliyor ve nefesim daralıyordu.

Masaların arasından geçerek, karanlık ışıkların verdiği güvenle, tanınmamaya çalışarak yanlarına gittim. Yüzümü yere eğmiş, ikisine birden bakmazken tek gördüğüm masadaki elleriydi.

Soobin kızın elini tutuyordu. Midem bulandı. Onu böyle görmek istemiyordum. Beni hemen unutması zoruma gidiyordu. Hiçbir değerim yoktu. Tek istediği bedenimdi. Belki de bu kızdan da aynısını istiyordu.
Masadaki alfa kokusu gittikçe arttı. Kız birkaç kelime ediyor ama Soobin konuşmuyordu bile. Beni tanımamasını umarak beklemeye devam ettim.

"Henüz karar vermedik. Birkaç dakika içinde tekrar gelir misiniz?" Kızın kibarca teklifine karşı kafamı sallayıp arkamı döndüğüm gibi oradan ayrıldım. Kasaya doğru ilerlerken çalışan çocuk bana bakıyordu. "Niye aptal gibi davranıyorsun?"

Sinirle yüzüne baktım. "Çünkü hastayım!" Sesim biraz yüksek çıktığı için kendime kızdım. O burada benden daha uzun süredir çalışıyordu. Ona saygısızlık edemezdim. Kafamı hafifçe onların olduğu tarafa çevirip bakarken "Üzgünüm." diye fısıldadım.

Soobin beni tanımamıştı bile. Tüm ilgisi, odağı o kızdaydı. İstemiyordum da zaten. Beni tanıması gerekmezdi. Benden uzak kalmasını isteyen bendim. O da bunu yapandı. Hepsi buydu.

Birden öksürük tuttu. Engelleyemedim. Herkesin içinde ciğerlerim çıkacakmış gibi öksürürken gözlerim tuvaleti aradı. Kendimi sesimi kesmeye çalışırken tuvalette buldum.
Yüzüm kıpkırmızıydı. Öksürüğüm durmak bilmiyordu. Ellerimi dizlerime yaslayıp öne doğru eğilerek öksürmeye devam ettim. Kalbim sıkışır gibi olduğu her an korkudan durmaya çalıştım.

Ellerim, ayaklarım hatta bütün vücudum tir tir titrerken dizlerimin bağı çözüldü ve yere kapaklandım. Ellerim sertçe zemine çarparken kapının açılma sesini duydum. Birisi içeriye girdi.

"Yeonjun, su iç. Gel." Bu Hyuka'ydı. Yanıma gelip bana bir şişe su uzattı ve içmemi bekledi. Verdiği suyu kafama diktim. Öksürüğüm daha da azalırken boğazımdaki kaşıntı neredeyse gitmişti.
Hyuka bana yardımcı olup tuvaletten çıkmamı sağladı. Biraz daha iyi olup kendime geldiğimde onun arkasından bende tuvaletten çıktım.

Gözüm onların masasına kaydı. Siparişlerini vermiş, yemek yiyorlardı. Soobin'in yüzünde gördüğüm gülümseme ciğerlerimde istemsiz bir öksürük yarattı ve kalbimdeki o tatsız acıyı karnımda hissettim. Midem bulandı.
Yapacak hiçbir şeyim yoktu. Son noktayı koyan bendim. Bunu bitiren bendim. Onu o kızla görmeyi kabul eden bendim. O gün her şeyi bitirirken gözümün önünde Soobin'in birisini öpmesini bile kabul etmiştim aslında. Fakat kabullenemiyordum. Beni bırakmış olmasını, benden bu kadar çabuk vazgeçmiş olmasına katlanamıyordum.

Birkaç saat sonra Soobin hesabı ödedi ve kalktılar.
Beni görmedi. Onların masasına bir daha hiç gitmedim. Onunla yüzyüze gelmedim.

Bundan sonra da olacak olan buydu. Böyle olması gerekirdi. O ve ben, artık ayrı hayatlardaydık.

-

merhaba

ben valjie.

bu kitapta size webtoon havası vermek istiyorum aslında böyle okuduğunuz yerleri paneller halinde hayal ederek ilerleyebilirsiniz, benim çok hoşuma gidiyor.

okuduğunuz için teşekkür ederrimm bebekleriim 😙😙

Czytaj Dalej

To Też Polubisz

1.1M 41.4K 58
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
194K 9.5K 20
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?
5.6M 292K 98
Gökyüzünde özgürce uçan bir kuş ve o gökyüzüne ateş eden bir savaşçının hikayesi. Leyla özgür bir kuş, Ercüment vatanı için dağlara, taşlara gerekir...
4.4M 123K 41
054* ***: benim seninle sevişme 054* ***: pardon antrenman yapma ihtimalim nedir? - : kapak tasarımı için @gokbuttired 'a çok teşekkür ederim.<3 :